Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Azizim Hüdayim

Adnan Menderes Ve Büyük Doğu...

Recommended Posts

Adnan Menderes'in elindedeki derginin manşeti 'Artık Günü Geldi!!!' ifedsiyle görülüyor.

 

Bu manşet üzerinden yaptığım araştırmaya göre 8 Mayıs 1959 tarihli ve 10. sayı dergisi... İşte derginin içindekiler kısmı:

SAYI:10 - 8 MAYIS 1959

 

Artık Günü Geldi (Başmakale)...........................KISAKÜREK, Necip Fazıl / s. 1

Cihaz...........................................................................

..................Ne. Fe. Ka. / s. 1

Doğu Ve Batı Birarada (İdeolocya)..........................................Büyük Doğu / s. 2

Unutma Affetme......................................SERDENGEÇTİ, Osman Yüksel / s. 2

Her Şey Göz Planında ................................................................................

.... / s. 3

Altun Halka - 10...........................................................................Adı

değmez / s. 4

İslam Ve Ceza...........................................................ARVASİ, Abdülhakîm / s. 4

Vecdimin Penceresinden..............................................................Adıde

ğmez / s. 5

Kayd............................................................................

....İmam Rabbani'den / s. 5

Manzum 101 Hadîs Meali........................................................................... / s. 5

İslami Tahassüsler (Sadi'den)........................................................................

. / s. 5

Yine İrfan Davamız.........................................................................

....Lâedri / s. 6

Yeni Nesil.................................................................ABDÜLBAKİ, Ahmed / s. 6

Bir Zamane Ailesi - 2........................................................ÖRİK, Nahid Sırrı / s. 6

Bedava Dünya (Şiir)........................................................SAYAR, N. Abbas / s. 6

Gazel (Şiir)..........................................................................

.................Muhti / s.7

Dünyada Sanat Ve Edebiyat ................................................BÜRÜN, Vecdi / s. 7

Poetika : Şiir Ve Din.............................................................Ne.Fe.Ka / s. 7

Kaza (Hikaye)........................................................................

..........ECER, E. / s. 7

Hadiselerin Muhasebesi..........................................................(Be.De) / s. 8-9

Kaba Bilgi, Kuru Akıl.............................................................SAFA, Peyami / s. 8

İlk Röformacılar..............................................................TAYYAR

, Cafer / s. 8-9

T.Milli Talebe Federasyonu Kongresinde...........................Dedektif X Bir / s. 9

Dünyada Fikir Ve Hareket............................................................Müstensih / s. 9

Garp Medeniyeti Kimindir?...........................DANİŞMEND, İsmail Hami / s. 10

Suçlu Çocuklar....................................................................YÖRÜ

K, Sadık / s. 10

Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri Ve Çektiklerimiz - 10.....................Atsız / s. 11

İstediğimiz Kongre.................................................................NAİL, Doğan / s. 12

Ormanlarımız....................................................................

...İSMAİL, Sedat / s. 12

Ses.............................................................................

.........AKKOR, Adnan / s. 13

Kanserle Savaş....................................................................NEZİHİ, Tevfik / s. 13

Tarih Yapraklarından Enstantane................................................................. / s. 14

Son Yüzyılın Muhasebesi: X............................................ÖRS, Sedat Zeki / s. 14

Nureddin İbrahim Paşa-2.............................................Yazan : Fani Dünya / s. 14

Nasıl Öldüler? İkinci Murad ..............................................BÜRÜN, Vecdi / s. 15

Tarih Boyunca Patrikhane............................................GİRAY, Muharrem / s. 15

Sizinle Başbaşa.........................................................................

...............(*) / s. 16

Share this post


Link to post
Share on other sites

Reyhan hanım daha önceden 'benim Gözümde Menderes Eserinden alıntılamış... Üstadın Yassıada mahkemesinde söyledikleri....

 

''Selamlar,

Üstadın, Benim Gözümde Menderes isimli kitabından örtülü ödenek hususu ile ilgili fasıllardan en önemlisi aşağıya iktibas edilmiştir.

 

Beni Yassıada’ya şahitliğe çağırdılar

(...)

Sual:

-Örtülü ödenek vaziyetine ne dersiniz?

-Evet aldım. Alırken de bir rejim ve hükumet meddahlığı vazifesini üzerime almadım. Ben, Tanzimattan beri sökün edici oluşların köksüz olduğunu, hiçbir zaman Doğu ve Batı arası bir nefs muhasebesine yanaşılmadığını ve mahsup sırrına varılmadığını, her kıymetin ruh ve kökünde, yani İslamda bulunduğunu ve aklımızı Batıdan devşirirken, ruhumuzu Doğuda tutmamız gerektiği üzerinde bütün bir dünya görüşü ve ideal savunucusuyum. İşte Adnan Beyde, Tanzimat’tan bu yana gelmiş sadrazamlar ve başvekiller arasında bu davayı tutmaya müstaid biricik insanı buldum ve yardımını davamın hakkı olarak kabul ettim. Bütün aldıklarımı, mücadelesini ettiğim yolda harcadım. Ve sade harcamakla kalmayıp evimdeki eski koltuk ve halılara kadar da bu uğurda satmaya mecbur oldum. Zira Adnan Beyin “bir kere başla da sonu gelir” diye ettiği her yardım, Demokrat Parti iktidarının manfi kutbu tarafından engellenince, kendisine bir ev yaptırılmaya başlanıp, birinci katı çıkmadan yüzüstü bırakılan bîçare gibi, elimdeki avucumdakini sarfetmeğe, üstelik müthiş bir borç altına girmeğe mahkum oldum. Yani örtülü ödenekten bana verilen paralar, şahsıma bir şey getirmek yerine, benim bütün imkanlarımı yedi, bitirdi ve neyim varsa götürdü. Böyleve Adnan Menderes, örtülü ödeneğiyle beni kullanmış değil, asıl ben onu idealim uğrunda kullanmaya teşebbüs etmiş, fakat iradesiz ve sabatsız karakteri yüzünden muvaffak olamamış bulunuyorum. Benim, bir dava uğrunda bir nevi vergi hakkiyle alabildiğim, reklam parasına bile yetmez, gülünç meblağlara karşılık, kendisinden milyonlar devşirip şimdi gözünü oymaya bakan, Büyük Doğu’yu örtülü ödenek beslemesi olmakla suçlayan ve hesap vermeğe davet edilmeyen bazı gazetelerin hali, masumluk ve ulviliğimizin ters tarafından mükemmel bir ifadesidir. İsterseniz bu gazetelerin hesabını yüksek huzurunuzda ortaya dökeyim.

-Hayır.

-Böyleyken huzurunuzda suçlu sıfatiyle oturan dünün Demokrat Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Başvekili Adnan Menderes’e, bize gösterdiği yarım, devamsız ve samimiyet derecesi belirsiz alakadan dolayı minnettar olduğumuzu ve böyle olmakta devam edeceğimizi bildirmek de vazifemdir.

 

Bu sahne karşısında, söyleyeceği bir şey olup olmadığı sorulan Adnan Menderes, bana uzaktan teşekkür dolu gözlerle bakarak, söyleyeceği sözü olmadığını bildirirken aynı suale mahut savcı, kürsüsünden hafifçe doğrularak, galerinin hayret bakışları karşısında şu cevabı verdi:

-Söyleyecek bir şey yok!

 

147.000

Örtülü ödenekten bana verilenleri 147.000 lira olarak tespit etmişlerdi. 1952’den 1960’a kadar, iki kere günlük, bir defa da haftalık gazete çıkarmam için verilen, üstelik en saf niyetle gazeteme ve davama tahsis ettiğim için yetersizliği yüzünde evimdeki baba mirası eşyayı da götüren ve beni çeneme kadar borca batıran para... Bu 147.000 liranın, üzerine oturup “tamamlanmadıkça bir şey yapamam!” diye onu tasarrufuma geçirmiş olsam ve kendimi pahalıya satmayı bilseydim, o zamanlar oturduğum köşkü bana yüzbin liraya satmaya kalkan ev sahibime “evet!” demekle, bugün, yine dava ve gayeme mahsus olmak üzere birkaç milyonluk bir servet sahibiydim. Bugün, Feneryolu’nda, Bağdat Caddesi üstünde, 5000 metre karelik bahçesiyle bu mülk 5 milyon lira değerindedir.

 

Fakat bende, gayem ve yolum bakımından mutlaka malik bulunmam gereken böyle bir malî ve ticarî şuurdan hiçbir zaman hiçbir eser olmadı; ve mukaddes hedefe yol açabilmek, bir köprübaşı tutabilmek için en yetersiz yardımlara razı olmak ve bu yüzden evimdeki eşyayı da kaybetmek ve borç denizinde boğulmak gibi bir vaziyet doğdu. Yani mahut 147.000, sırf İslamî gayeye yol bulabilmek için, olduğu gibi, pişirdiğim yemeğe gitti, üstelik cebimde ve kilerimdekileri de silip süpürdü.

 

İşte, davamın baş hakkı olarak aldığım ve bunu iftiharla ilan ettiğim, fakat başta Adnan Bey’den milyonlar çimlenip de sonradan onu vatan haini diye teşhir eden namus yoksunu gazetelere nispetle işimi bilemediğim, örtülü ödenek hikayesi bütün içyüzü ve mahrem karakteriyle bundan ibarettir ve bu hikaye ve içyüzü bütün Büyük Doğu’cuların kavraması lazımdır. ''

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstad Necip Fazıl'ın Yassıada'da bir resmi...

 

dizi5.jpg

 

 

Başol'dan Menderes'e: Necip Fazıl mı vatansever!

Örtülü Ödenek Davası'nın önemli duruşmalarından biri de Necip Fazıl'ın şahit olarak dinlendiği oturumlardı. İddiaya göre Necip Fazıl'a Büyük Doğu dergisi için 10 yılda 147 bin lira verilmişti. Hâkim Başol, 'gerici ve Atatürk düşmanı birine' bu paranın neden verildiğini soruyor, Adnan Menderes de Necip Fazıl'ın bir vatansever olduğunu, o ve onun gibi farklı görüşlerden yazar ve gazetecilere ödenekten para yardımı yapıldığını söylüyordu. Hâkim Başol ise hayret uyandıracak hatta ihsas-ı rey olarak tarihe geçecek şu cümleyi kuruyordu: "Necip Fazıl mı vatansever!" Sıra şahit olarak Necip Fazıl'ın dinlenmesine gelmişti. Aralarında şöyle bir diyalog yaşandı:

 

Başkan Başol: Örtülü ödenekten para almışsınız...

 

Necip Fazıl: Evet aldım. Ne aldığımdan ziyade niçin aldığım mühimdir. Ben örtülü ödenekten methiyeci, kasideci, eski Roma cenazelerinde sahte ağlayıcıları olarak para almadım ve bunlardan hiçbirini yapmadım. 1943'ten 1960'a kadar taştan taşa vurulan, zindandan zindana sürülen mukaddesatçı, milliyetçi, Anadolucu, ahlakçı bir idealin himayesi yolunda para aldım...

 

Başkan Başol: Bu notları yazmışsınız okuyorsunuz, burada not olarak kelime kelime okuyamazsınız...

 

Necip Fazıl: İlk gazete olan Takvimi Vakai'den bu yana fikre müstenit bir tek gazete mevcut değildir ki, şu veya bu şekilde hükümetten yardım görmesin.

 

Başkan Başol: Üniversite gençliği ki süt gibi tertemizdir. Onlar sizi gerici buluyorlar...

 

Necip Fazıl: Bana gerici diyenler, sesini duyuranlar... Bir de on binlerce genç var ki benim idealime bağlı. Fakat sesini yükseltemiyorlar...

 

Başkan Başol: Memleket yararına yayın yapan gazetelerin büyük kanaati de memlekete zararlı olduğunuz...

 

Necip Fazıl: Büyük gazete tiraj ifade eder...

 

Kaynak:Zaman Gazetesi...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başol: Üniversitelilerin doğru dediği doğrudur

-Örtülü Ödenek Davası duruşmasında, Hâkim Başol ile Bakan Tevfik İleri arasında Necip Fazıl ile ilgili şu diyalog geçiyor:

 

Hâkim Başol: Tevfik İleri, Necip Fazıl'ın neşriyatının memleket yararına olup olmadığı noktasındaki görüşünüz... ...Üniversite gençliği Necip Fazıl'ın neşriyatını protesto ediyor. Doğru dedikleri doğrudur, yanlış dedikleri yanlıştır...

 

Tevfik İleri: Muhterem Reis Beyefendi, bu mevzu gayet derin bir mevzudur.

 

Hâkim Başol: Derin ama gayet basit olarak ifade edilebilir.

 

Tevfik İleri: İlerilik, gericilik mevzuu bugün olduğu gibi bundan sonra da devam edecek bir münakaşa mevzuudur. ...Benim tavassut ettiğim Necip Fazıl'ın böyle bir neşriyatı yoktu. Daha ziyade çoluk çocuğu ile aç kaldığından kendisine tavassut etmişimdir.

 

Başkan Başol: Mesela Türkçe ezan için "Tanrı Uludur, Tanrı Uludur" diye okunduğu zaman "Allah işte insanı böyle ulutur" diye ezanın Türkçe okunmasına muhalefet etmiştir.

 

Tevfik İleri: Yanlış bir şeydir efendim...

 

Kaynak:Zaman gazetesi

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başol: Üniversitelilerin doğru dediği doğrudur

-Örtülü Ödenek Davası duruşmasında, Hâkim Başol ile Bakan Tevfik İleri arasında Necip Fazıl ile ilgili şu diyalog geçiyor:

 

Hâkim Başol: Tevfik İleri, Necip Fazıl'ın neşriyatının memleket yararına olup olmadığı noktasındaki görüşünüz... ...Üniversite gençliği Necip Fazıl'ın neşriyatını protesto ediyor. Doğru dedikleri doğrudur, yanlış dedikleri yanlıştır...

 

Tevfik İleri: Muhterem Reis Beyefendi, bu mevzu gayet derin bir mevzudur.

 

Hâkim Başol: Derin ama gayet basit olarak ifade edilebilir.

 

Tevfik İleri: İlerilik, gericilik mevzuu bugün olduğu gibi bundan sonra da devam edecek bir münakaşa mevzuudur. ...Benim tavassut ettiğim Necip Fazıl'ın böyle bir neşriyatı yoktu. Daha ziyade çoluk çocuğu ile aç kaldığından kendisine tavassut etmişimdir.

 

Başkan Başol: Mesela Türkçe ezan için "Tanrı Uludur, Tanrı Uludur" diye okunduğu zaman "Allah işte insanı böyle ulutur" diye ezanın Türkçe okunmasına muhalefet etmiştir.

 

Tevfik İleri: Yanlış bir şeydir efendim...

 

Kaynak:Zaman gazetesi

 

Tevfik amcam benim, benim kanser hücresinin tüm bedenini eriten sonunda küçücük kalan babam, elbette Üstadıma duyduğun sadece çocuklarıyla aç olduğu için (Rabbim ne acı bir cümle bu :( değildi, davada, manada, maddede her şeyiyle O'na bağlı olduğunu ben biliyorum, tüm gençlik de biliyor. Hoş biliyorum Uluma kelimesine de can-ı gönülden katılıyordun, ama karşindaki o soysuz, mehametten mahrum o adama öyle demek zorundaydın.

 

Tevfik amcam benim, mekanın cennet olsun. Kızın Cahide ve oğlun Cahit umarım isimlerine layık evlatlardır. Vasfiye annem zaten yanında..

 

Rabbim mekanınızı nur eylesin..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...