Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Hâcegân

Ali Bulaç'a Göre Tasavvuf..

Recommended Posts

''Tasavvufun tarih içinde geçirdiğiüç aşamanın dikkatlice takip edilmesi bugünkü yapısına nasıl kavuştuğu hakkında bize bir fikir verebilir. İlk aşaması Efendimiz (sas) zamanında 'fiilî sünnet' halinde yaşanıp ismi konulmamış "zühd ve takva" hayatı. Bu özelliğiyle sünnetin bir parçası olarak Efendimiz'in ve sahabelerin hayatında devam ediyordu. Ancak Emevi iktidarlarının baskısı sonucunda bazı Müslümanlar gündelik hayattan elini eteğini çekme yolunu seçince, hem siyasî hayattan hem ekonomik faaliyetlerden, kısaca dünya meşgalesinden çekilip daha sistematik bir zühd ve takva hayatı yaşamaya başladılar. Bunu zaman içinde yabancı mistik ve gnostik disiplinlerle temasın da sonucunda "tasavvufun felsefileşmesi" aşaması takip etti. Bu süreçte diğer irfan ve hikmet ehli sufilerin yanında Muhyiddin İbn Arabi'nin önemli payı söz konusudur. Üçüncü önemli aşaması ise Selçuklu ve Osmanlılar döneminde tasavvufun "tarikatlar" şeklinde kurumsallaşmasıdır. Nitekim sosyal Müslümanlığın tarikat versiyonuna en önemli etkiyi yapan da muhakkak ki Osmanlı dönemindeki pratik uygulama, yani tarikatlardır.'' Ali Bulaç.

 

Tasavvuf---- Yabancı mistik ve gnostik disiplinler----- Felsefileşme.

 

Kelimelerin içine ne güzel de saklıyor bir takım fikirlerini...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ali Bulaç'ın aynı yazısından bir bölüm daha....

 

''1950'lerden sonra ortaya çıkan "cemaatler"in sözünü ettiğimiz tasavvuf tarikatları ile ilgisi ya yoktur veya zayıf karakterdedir. Bunlar büyük ölçüde göç sonucunda ortaya teşekkül etmişler, kente ait ve kent ürünü "yeni dinî cemaatler"dir. Cemaatler içinde Nur cemaatlerinin beslenme kaynağı Bediüzzaman Said Nursi olduğunu göz önüne alacak olursak, Said Nursi paradigmatik olarak tasavvufa veya tarikatlara karşı değildi, ancak "zamanımızın tarikat zamanı olmadığı" kanaatindeydi. Bu yönüyle bir parça Ahmet İbn Hanbel ve takipçisi İbnü'l-Kayyım el-Cevziyye'nin yaklaşımını benimsiyordu: Ruhi/enfüsi hayata ve derinliğe evet, "takva ve deruni zevkin felsefileşmesine" ve buna bağlı kurumsallaşmaya ve tarikata hayır!'' Ali Bulaç.

 

İbnü'l -Kayyım el-Cezviyye, İbn Hanbel'in takipçisi imiş... Sanki el-Cezviyye'nin ibn Hanbel Hz. üzerinden meşrulaştırmaya çalışması var yazarın... Çok sinsice yazmış yazar... Halbuki El Cezviyye'nin daha çok kimin talebesi olduğunu mevzuuyu bilenler bilir...

 

Birr de şu felsefe ile tasavvuf arasındaki farkı Ali Bulaç'ın es geçmesi de ibretlik...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Artık zaman'a veto, abonmanlığımı dondurdum bilesin sayın Ali Bulaç

 

Gerçekten çok sinsi bir gazete. Mistikmş, hayır hakikati söyleyiniz Bulaç bey, deyiniz ki Buda'nın o güzelim uzakdoğu arabesklinden gelmedir, buhurdanlıklar, tütsüler, caddede gezinen milleti kendine yol verdirten inekler. omm mani padme huum!

 

İllallah getirttiniz insana be! Yazıklar olsun, diyalogcu seni! Cevziyye de Teymiyye'nn talebesi olur. Cahal mı kandırıyorsun sen?

 

Ya mevzuyla tam örtüşmeyecek ama aynı çeşmeden beslenir bunlar; bir kaç misal vereceğim.

 

http://www.youtube.c...d&v=Zl0KRHC4zUo

 

http://www.youtube.c...d&v=EEiJuPTy6JU

 

http://www.youtube.c...d&v=cXkcyVe05dw

 

Mecrayı kaydırmak istemem ama, göstermeden edemedim. Bir araba; yyuuuhhhh!!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gönüldaşlar gene meselden bir haber saldırıya geçmişler. Ben bişey diyemeyeceğim ancak bir kitap önereceğim. Bu kitabı okursanız şu meseleyi çok çok iyi anlarsınız. Işıkçılar falan yazmadığı için ehl-i bidat hatta ehl-i küfür bile olabilir ancak vicdan sahipleri hakkını verir diye düşünüyorum:

 

Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları

Ahmet Yıldırım

 

Başlangıçta Kur'an ve Sünnete dayalı bir düşünce ve hayat tarzı olan tasavvuf, daha sonra toplumsal gelişmeler ve bir takım harici tesirlerle farklı bir şekil almıştır. İslami anlayışın temsilciliğini üstlenen İslâm uleması ile tasavvuf ehli arasındaki tartışmalar oldukça erken dönemden itibaren görülmeye başlamıştır. Bu tartışmalara yol açan sebeplerin başında, tasavvufu etkileyen bazı fikirlerle bu fikirleri meşrulaştırmak için başvurulan kaynaklar ve bunların yorumlanmış biçimi büyük rol oynamıştır. Bu çalışmanın amacı, tasavvufu sorgulamaktan çok, tasavvuf anlayışının dayandığı Hadisleri tespit etmek ve değerlendirmektir.

 

http://www.erkamalisveris.com/tasavvufun-temel-ogretilerinin-hadislerdeki-dayanaklari-p-47388.html?osCsid=3ad01fa1254d54fa53fa46b33633ac80

 

Bu arada söylemeden edemeyeceğim; Hafız Zehebî, İmam Abdulhadî ve İbn Hacer de İbn Teymiyye'nin talebesi. Gerçi yaftalar üzerinde din telakkisi kuran adama ne anlatsan boş. Bu arada Ali Bulaç'tan hiç ama hiç haz etmem. Yazmamın sebebi konuya vakıf olup konuşmanızı istememdir.

 

Esselamu Aleyküm.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aleykum selam

 

Hakikati savunmak yahud fikir beyan etmek ne zamandır saldırıya geçmek olarak anılır olmuş? Bana ters, ideolojime ters, o kadar.

 

Bahsini ettiğiniz eseri okumadım. Bir diğer cevabım,yaftalar üzerine mi olur taassup olarak mı nitelendirilir bilemem ama Teymiyye'yi sevmem ben. Sayın Bulaç kimin talebesi olunduğu zaten bilinir derken sanki hakikat menbaından nemalanmış bir isim olarak lanse etmeye çalışmış, ona tepkimi koydum. Saydığınız isimlerin Teymiyye ile ilişiğini bilmiyordum ki o zatlar hakkında da iyi malumatlarım var hadis tarihi adına.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kusuruma bakma muhalif Gönüldaşım senin şahsına yazmadım herhalde ifadelerimi doğru seçememişim. Ben sadece acizane tepkinize ya da çizginize daha dikkatli yaklaşabilmeniz için genel olarak yorum yaptım. Tez yanında antitezi de bilmek lazım nitakim hakikate böyle ulaşmak daha sağlamdır. Tabi muhasebe yeteneğimiz kaybolmamışsa. Selametle kalın...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selmanbey yine çıktınız bir yerlerden...

 

Bir şeyler yazıyorsunuz yazdığınız şeylerin hedefi neresi, sizde bilmiyorsunuz? Genelde 'peki' deyip gidiyorsunuz... Garip...

 

Tasavvvuf, sonraki tarihlerde işte bir takım harici tesirler altında şöyle olu da, falan da filan... Beynimin liflerini çekesim geldi tek tek... Ben ne yapacağım bir zihniyetle yahu?

 

Selamanbey kusuruma bakma, şahsına yazmadım, hedefim bir zihniyet... Bu senin tarzın, idare et...

 

İbn Hanbel'in takipçisi imiş, İbn Teymiye... Hay Allah...

 

İbn Hacer de Teymiye'nin öğrencisi imiş... Üstüme iyilik sağlık...

 

Güzel kardeşim, söyler misin, hangi ibn Hacer'den söz ediyorsun?

 

Birilerinin iddiasına göre İbn Hanbel'in takipçisi olan Teymiye, yine o aynı birilerine göre İbn Hacer'in takip ettiği... İşin özü bu yahu...

 

Hangi İbni Hacer'den bahsediyorsun? Benim bildiğim, Teymiye'yi eleştiren eserleri, sözleri var İbni Hacer'in...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hacegan Gönüldaş herkes biryerlerden çıkıyor burası forum sitesi.

Ben saldırmak için yazmadım ama burada alışkanlık bu olduğu için reaksiyonlar da o yönde oluyor.

Bence beyninin halden hale girmesine gerek yok inkar edilemez birtakım hakikatler var. Bu koca bir müeseseyi baştan aşağıya aşağılamaz. Eğer behsettiğim kitabı okursanız ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız ki eğer tasavvufa merakınız var ise mutlaka okumanız gerekir.

Konu İbn Teymiyye olmadığı için diğerlerine birşey yazmak istemiyorum.

Esselamu Aleyküm...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yukarıya aldığım yazı Ali Bulaç'ın seri halinde yazdığı yazıların küçük bir bölümü idi... Orada Teymiye bahsi de yer yer geçiyordu...

Bu anlamda da konunun içerisine Teymiye de dahil oluyor...

 

Yaz güzel kardeşim, diğerlerine de bir şeyler yaz... Kaçma... Yine 'peki' deyip gitme...

 

Sen hangi İbn Hacer'den söz ediyorsun? Bu soruya mutlaka bir cevap bekliyorum... ''O'' veya ''bu'' da onun öğrencisi idi deyip gidiyorsun, oh ne ala... Yok böyle bedavadan fikir ortaya koymak... Tez ise antitez nerede, güzel kardeşim?

 

İbn Hacer'i anlat bize... Bekliyorum...

 

Kardeşim, sana göre tasavvufun içine yabancı felsefi akımlardan bir şeyler mi karıştı? Tasavvuf tamamen islamın içinde olmayıp, başka felsefelerden bir şeyler alarak sistemleştirildiğini mi düşünüyorsun? Tasavvufun felsefileşmesi nasıl bir kavram sence, güzel mi?

 

Söyler misin, İbn Hacer Teymiye'nin öğrencisi mi?

 

İbn Hacer anlat bana...

 

Şu Ali Bulaç'a da ne demeli bilmem ki? Teymiye'den, Cevziyye'den kıvrılıp Said Nursiye getiriyor yolu ve bu iki yolu birleştiriyor...

 

Şu formüle bak:

 

Said Nursi pragmatik olarak Tasavvufa karşı değilmiş, Said Nursi'ye göre de zamanımız tarikat zamanı değilmiş... Said Nursi'in başak niyetle söylediği sözü sen al Teymiye'nin yaklaşımına bağla, üstelik bu yaklaşıma İbn Hanbel'i de ortak koş... Yahu bu adam hiç mi risale-yi Nur okumamış, ben delirmeyeyim de kim delirsin?

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yukarıya aldığım yazı Ali Bulaç'ın seri halinde yazdığı yazıların küçük bir bölümü idi... Orada Teymiye bahsi de yer yer geçiyordu...

Bu anlamda da konunun içerisine Teymiye de dahil oluyor...

 

Yaz güzel kardeşim, diğerlerine de bir şeyler yaz... Kaçma... Yine 'peki' deyip gitme...

 

Sen hangi İbn Hacer'den söz ediyorsun? Bu soruya mutlaka bir cevap bekliyorum... ''O'' veya ''bu'' da onun öğrencisi idi deyip gidiyorsun, oh ne ala... Yok böyle bedavadan fikir ortaya koymak... Tez ise antitez nerede, güzel kardeşim?

 

İbn Hacer'i anlat bize... Bekliyorum...

 

Kardeşim, sana göre tasavvufun içine yabancı felsefi akımlardan bir şeyler mi karıştı? Tasavvuf tamamen islamın içinde olmayıp, başka felsefelerden bir şeyler alarak sistemleştirildiğini mi düşünüyorsun? Tasavvufun felsefileşmesi nasıl bir kavram sence, güzel mi?

 

Söyler misin, İbn Hacer Teymiye'nin öğrencisi mi?

 

İbn Hacer anlat bana...

 

Şu Ali Bulaç'a da ne demeli bilmem ki? Teymiye'den, Cevziyye'den kıvrılıp Said Nursiye getiriyor yolu ve bu iki yolu birleştiriyor...

 

Şu formüle bak:

 

Said Nursi pragmatik olarak Tasavvufa karşı değilmiş, Said Nursi'ye göre de zamanımız tarikat zamanı değilmiş... Said Nursi'in başak niyetle söylediği sözü sen al Teymiye'nin yaklaşımına bağla, üstelik bu yaklaşıma İbn Hanbel'i de ortak koş... Yahu bu adam hiç mi risale-yi Nur okumamış, ben delirmeyeyim de kim delirsin?

 

Ben İbn Teymiyye hakkında yazmamamın sebebi zaten İbn Teymiyye'nin başka başlıklarda bol bol tartışılmasıdır ama sorduğunuz sorulara cevap vereyim.

 

Bahsettiğim şahıs Buhari Şerhi Fethu'l-Bari sahibi İbn Hacer'dir. Kendisi cerh tadil ilminde otoritedir. Mezheb üstü bir imam... Hadis sahasında ender bir deha ve şahsiyet. Fethu'l-Bari'si eşsiz bir hadis çalışmasıdır. Türkçeye de çevrilmiş ve yalnız o kitapla amel etmeye kalkan bir insanı ehl-i sünnet ve'l cemaat çizgisine pıhlayıcı bir keyfiyyete sahip. Hadisteki bu başarısı ona Hafız ünvanını kazandırmıştır.

 

İbn Teymiyye ile bağlantısına gelince... İnternet sitelerinde lahım çukuru bazı iftiracılar İbn Hacer'in bitakım kitaplarında yer alan Şeyhi İbn Teymiyye ile ilgili ibarelerini cımbızlama çekip yayınlamışlar. Ben kalıbımı basabilirim ki o adamlar naklettikleri bu sözleri katiyen tahkik etmeden yayınlamışlar çünkü bazıları kitaplarda yer bile almıyor. Fethu'l-Bari'de 25 kere İbn-i Teymiye'den nakilde bulunmuş bunlardan sadece iki yerde İbn-i Teymiye'nin görüşlerini eleştirmiştir. Bu O'nun şeyhinin içtihadını önemsediği anlamına gelir. Ki bu mevzuların çoğunda Şeyhini hüccet olarak gösterir. Ona Allame sıfatı verir. Asıl dikkat çeken İmameyn'de de görüldüğü gibi "ben derim ki" ifadesini kullandıktan sonra hemen "şehim allame İbn Teymiyye de böyle der" demesi. Ayrıca "Hanefiler, Şafiiler ve Malikiler bunu derken İbn Teymiyye de böyle der" der. Onun muhalif olduğu konularda bile çok nazik bir üslub kullanıp hocasını rencide etmemiştir. Bunun yanında çoğu zaman El-Cevziyye'den nakiller yapar. Çünkü hadis ilminde İbn Teymiyye bir dehadır ve Hafız "Ben ashabın kavlini bukadar iyi bilen kimse tanımadım" der. Tıpkı rahle arkadaşlarından biri olan "Hafız" Zehebi gibi. Şu cilveye bakın ki İslam tarihin en fazla tartışma konusu olan biri iki tane kocaman "hafız" yetiştirmiş. Bunlardan Hafız İbn Hacer Şafii dir bu arada... Tıpkı diğer imamlar gibi -Allah hepsinden razı olsun ve mekanlarını cennet kılsın- içtihadında derin biri yara gördüğü zaman ya da hadis seçiminde yanıldığını farkettiği için "zannımca bu rivayet onun kulağına gelmemiş" der. Şu nazikliğe bakın!

 

Peki tasavvuf konusunda İbn Teymiyye neden eleştirilir. İbn Teymiyye'yi ilk okumaya başlamam tam da bu tartışmalar sonucudur. Daha sonra Daru'l-Hikme ekibiyle de konuşma ve istişare etme olanağım oldu. İbn Teymiyye'nin ilk okuduğum eseri Rahmanın ve Şeytanın Dostları Arasındaki Fark kitabıdır. Orada tasavvuf ile ilgili herşey var ve aslında tam bir tasavvufi bir kitap. O kitapta İbn Teymiyye tasavvufu üçe ayırır ve anlatmaya başlar. Bu bile aslında tasavvufu reddetmediğini gösterir. Fetava kitabının 33 ya da 32. cildi ise tamamen bir tarikat kitabıdır. Kitaplar burada yanımda olmadığı için uzun uzun anlatamam. Ya bir adam hakkında alalade bir adam dahi olsa, yargılamanın hakkı olarak sorulur değil mi ya ben bunları bunları duydum sen ne diyorsun diye? Bence kafir ya da zındık diye mıhladıklarınıza bir savunma hakkı verin.

 

Aynı şekilde yukarıda önerdiğim kitabı da anlatamam çünkü bütün meselelere tek tek değinilmiş ve hassas noktalar. Kaldı ki 300 sayfalık kitabı buraya nasıl taşıyabilirim ki? Ya bukadar zor olmamalı! Satın al kitabı oku neden korkuyorsun ki? Taraflı bir kitap da değil. Yani belki de bizim zihnimizde birşeyler eksik kalmıştır. Belki tasavvufun hakikatinden bile haberdar değiliz? Ne olur ki hiç olmazsa hakikat aşkına böyle reaksiyonlar göstermeden incelemek? Benim için tartışma burda bitmiştir. Herhalde İbn Hacer ile ilgili sorunuza cevap verdim. Muhtemel İbn Teymiyye tartışmasına da -meseleye yakınlığından ötürü- değindim. Şimdi boks çuvalınızı yere indirirsiniz herhalde?

 

Esselamu Aleyküm...

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ben İbn Teymiyye hakkında yazmamamın sebebi zaten İbn Teymiyye'nin başka başlıklarda bol bol tartışılmasıdır ama sorduğunuz sorulara cevap vereyim. Bahsettiğim şahıs Buhari Şerhi Fethu'l-Bari sahibi İbn Hacer'dir. Kendisi cerh tadil ilminde otoritedir. Mezheb üstü bir imam... Hadis sahasında ender bir deha ve şahsiyet. Fethu'l-Bari'si eşsiz bir hadis çalışmasıdır. Türkçeye de çevrilmiş ve yalnız o kitapla amel etmeye kalkan bir insanı ehl-i sünnet ve'l cemaat çizgisine pıhlayıcı bir keyfiyyete sahip. Hadisteki bu başarısı ona Hafız ünvanını kazandırmıştır. İbn Teymiyye ile bağlantısına gelince... İnternet sitelerinde lahım çukuru bazı iftiracılar İbn Hacer'in bitakım kitaplarında yer alan Şeyhi İbn Teymiyye ile ilgili ibarelerini cımbızlama çekip yayınlamışlar. Ben kalıbımı basabilirim ki o adamlar naklettikleri bu sözleri katiyen tahkik etmeden yayınlamışlar çünkü bazıları kitaplarda yer bile almıyor. Fethu'l-Bari'de 25 kere İbn-i Teymiye'den nakilde bulunmuş bunlardan sadece iki yerde İbn-i Teymiye'nin görüşlerini eleştirmiştir. Bu O'nun şeyhinin içtihadını önemsediği anlamına gelir. Ki bu mevzuların çoğunda Şeyhini hüccet olarak gösterir. Ona Allame sıfatı verir. Asıl dikkat çeken İmameyn'de de görüldüğü gibi "ben derim ki" ifadesini kullandıktan sonra hemen "şehim allame İbn Teymiyye de böyle der" demesi. Ayrıca "Hanefiler, Şafiiler ve Malikiler bunu derken İbn Teymiyye de böyle der" der. Onun muhalif olduğu konularda bile çok nazik bir üslub kullanıp hocasını rencide etmemiştir. Bunun yanında çoğu zaman El-Cevziyye'den nakiller yapar. Çünkü hadis ilminde İbn Teymiyye bir dehadır ve Hafız "Ben ashabın kavlini bukadar iyi bilen kimse tanımadım" der. Tıpkı rahle arkadaşlarından biri olan "Hafız" Zehebi gibi. Şu cilveye bakın ki İslam tarihin en fazla tartışma konusu olan biri iki tane kocaman "hafız" yetiştirmiş. Bunlardan Hafız İbn Hacer Şafii dir bu arada... Tıpkı diğer imamlar gibi -Allah hepsinden razı olsun ve mekanlarını cennet kılsın- içtihadında derin biri yara gördüğü zaman ya da hadis seçiminde yanıldığını farkettiği için "zannımca bu rivayet onun kulağına gelmemiş" der. Şu nazikliğe bakın! Peki tasavvuf konusunda İbn Teymiyye neden eleştirilir. İbn Teymiyye'yi ilk okumaya başlamam tam da bu tartışmalar sonucudur. Daha sonra Daru'l-Hikme ekibiyle de konuşma ve istişare etme olanağım oldu. İbn Teymiyye'nin ilk okuduğum eseri Rahmanın ve Şeytanın Dostları Arasındaki Fark kitabıdır. Orada tasavvuf ile ilgili herşey var ve aslında tam bir tasavvufi bir kitap. O kitapta İbn Teymiyye tasavvufu üçe ayırır ve anlatmaya başlar. Bu bile aslında tasavvufu reddetmediğini gösterir. Fetava kitabının 33 ya da 32. cildi ise tamamen bir tarikat kitabıdır. Kitaplar burada yanımda olmadığı için uzun uzun anlatamam. Ya bir adam hakkında alalade bir adam dahi olsa, yargılamanın hakkı olarak sorulur değil mi ya ben bunları bunları duydum sen ne diyorsun diye? Bence kafir ya da zındık diye mıhladıklarınıza bir savunma hakkı verin. Aynı şekilde yukarıda önerdiğim kitabı da anlatamam çünkü bütün meselelere tek tek değinilmiş ve hassas noktalar. Kaldı ki 300 sayfalık kitabı buraya nasıl taşıyabilirim ki? Ya bukadar zor olmamalı! Satın al kitabı oku neden korkuyorsun ki? Taraflı bir kitap da değil. Yani belki de bizim zihnimizde birşeyler eksik kalmıştır. Belki tasavvufun hakikatinden bile haberdar değiliz? Ne olur ki hiç olmazsa hakikat aşkına böyle reaksiyonlar göstermeden incelemek? Benim için tartışma burda bitmiştir. Herhalde İbn Hacer ile ilgili sorunuza cevap verdim. Muhtemel İbn Teymiyye tartışmasına da -meseleye yakınlığından ötürü- değindim. Şimdi boks çuvalınızı yere indirirsiniz herhalde? Esselamu Aleyküm...

 

Aleykümselam...

 

İşte bu!.. Benim de istediğim bu, kaçma... 'Peki' deyip gitme!..

Sizin için tartışma burada bitmiş gerçi ama olsun bu da bir gelişmedir...

 

İnternet sitelerindeki 'lahım' çukurundan söze girmişsiniz ama sizin de şu yazdıklarınızın kaynağı o okuduğunuzu söylediğiniz kitaplardan değil, bal gibi o 'lahım' çukurundan alınma şeyler... Bu o kadar belli ki... Hep kaçak dövüşüyorsunuz... Ben size bir soru yöneltiyorum, siz o 'lahım' çukurlarına girip bana laf yetiştiriyorsunuz, sonra da bunları okuduğunuz kitaplardan aldığınızı belirtip, o kitapların da yanınızda olmadığını dile getiriyorsunuz... Siz şimdi o kitapları okudunuz, sonrada bilmem kaç yerden sadece iki yerde Teymiye eleştirilmiş olduğu ortaya çıkardınız, öyle mi? Yapmayın!.. Bana şuraya yazdığınız şeylerden daha kapsayıcı, daha farklı şeyler yazamazsınız, yazdıklarınız, yazacaklarınız bunlardan ve türevlerinden ibaretttir...

 

Kaynağınız olan o 'lahum' çukurundaki yazının hepsini şuraya kopyalasanıza, niye çekiniyorsunuz? Niye minder dışına kaçıyorsunuz. Gerçi siz noktayı koydunuz... Niye aceba? Kusura bakma ama, kendinden emin değilsin... Sen o yazının tamamını buraya alana kadar mevzuunun bu kısmana girmeyeceğim... 'lahum' çukuru ha... Seninki 'lahım' çukuru değil, bizim ki, 'lahım' çukuru... Yaznın tamamını alırsan, göreceğiz o 'lahım' çukurunu, güzel kardeşim... Bekliyorum...

 

Bak güzel kardeşim, o 'lahım' çukurunda alınma şeyler yazmayacağım şuraya...

 

Teymiyye'nin özellikle hadis ilminde olmak üzere farklı dini alanlarda bir alimliği var. Bunu ben defalarca dile getirdim zaten... İbni Teymiye'nin tasavvufu olduğu gibi dışlamadığını da biliyoruz... O belirttiğiniz bir takım kitaplarında da Veli, keramet, tevessül gibi kavramlara nasıl yaklaştıklarına bakılırsa, Teymiyye ve hatta Kayyım gibi bazı sapık fikirlere sahip kimselerin bile günümüz tasavvuf düşmanlarından daha insaflı oldukları söylenebilir... Bu anlamda Teymiyye'yi istismar edenler bizler değil, onların üzerinden Tassavufa sadıranlardır... Ehli sünnet alimleri ise Teymiyye'nin yanlış fikirlerini, çok sağlam delillerle, pek çok eserleri ile çürütmüşlerdir... Said Nursi'nin kitaplarında dahi Teymiyye'nin İbni Arabi'ye saldırması eleştirilir ki, Bulaç efendi Nursi ile bu akımı neredeyse bir gösterecek...

 

Teymiyye'yi eleştirenler sadece tasavvuf erbabından çıkmadı, onu Fıkıh ve Hadis ulamasından da eleştirenler vardır... İşte bunlardan birisi de İbni Hacer'dir... Yani Teymiye'nin öğrencisi filan demek, İbn Hacer için biraz haksızlık olur, değil mi?

 

İmam Rabani'ye eleştiri kedirmeyen Teymiyye, İmam Gazali ve İbni Arabi'yi yerden yere vurur ve hatta bu büyük zatları zındık gibi sıfatlarla niteler... Yani ibni Hacer'in senin ifadenle onun hakkındaki yumuşak duruşunu, Teymiye bu büyük zatlara çok gürür... Mesela sana bir soru sarayım: Teymiyye İmam Gazali'yi eleştirirken, onun kitaplarında 'uydurma' hadis olduğunu mu söyler, yoksa 'zayıf' hadis olduğunu mu?

 

Tasavvufu tamamen eleştirmeyen Teymiye, kendi mantığına uymayan şeyleri de Tasavvufun dışında kabul eder, bu anlamda mesela Arabi'yi kabul etmez, ona inanılmaz hakaretler savurur... Ama mesela Rabbani, İbni Arabi'nin hakkını verir...

 

Teymiyye bazı sapık fikirlere sahiptir, bu çok açık ve kaynakları ile de bu sitede defalarca yazılmıştır...

 

Neyse... Son noktayı koydun ama, 'lahım' çukuru dedin, oradan da geri kalmadın... Okumadığın kitapları da okudum diye gösterme, bu daha iyi olur...

 

Hadi bakalım, daha önce yazdığım sorularıma cevap gelmedi... Tasavvuf ve felsefe arasındaki ilişki, yabancı akımların etkisi falan... Bu sorularımı, o okuduğun(!) kitapları bulursan, bir ara cevaplarsın... 'lahım' çukurundan olmasın ama...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

 

Aleykümselam...

 

İşte bu!.. Benim de istediğim bu, kaçma... 'Peki' deyip gitme!..

Sizin için tartışma burada bitmiş gerçi ama olsun bu da bir gelişmedir...

 

İnternet sitelerindeki 'lahım' çukurundan söze girmişsiniz ama sizin de şu yazdıklarınızın kaynağı o okuduğunuzu söylediğiniz kitaplardan değil, bal gibi o 'lahım' çukurundan alınma şeyler... Bu o kadar belli ki... Hep kaçak dövüşüyorsunuz... Ben size bir soru yöneltiyorum, siz o 'lahım' çukurlarına girip bana laf yetiştiriyorsunuz, sonra da bunları okuduğunuz kitaplardan aldığınızı belirtip, o kitapların da yanınızda olmadığını dile getiriyorsunuz... Siz şimdi o kitapları okudunuz, sonrada bilmem kaç yerden sadece iki yerde Teymiye eleştirilmiş olduğu ortaya çıkardınız, öyle mi? Yapmayın!.. Bana şuraya yazdığınız şeylerden daha kapsayıcı, daha farklı şeyler yazamazsınız, yazdıklarınız, yazacaklarınız bunlardan ve türevlerinden ibaretttir...

 

Kaynağınız olan o 'lahum' çukurundaki yazının hepsini şuraya kopyalasanıza, niye çekiniyorsunuz? Niye minder dışına kaçıyorsunuz. Gerçi siz noktayı koydunuz... Niye aceba? Kusura bakma ama, kendinden emin değilsin... Sen o yazının tamamını buraya alana kadar mevzuunun bu kısmana girmeyeceğim... 'lahum' çukuru ha... Seninki 'lahım' çukuru değil, bizim ki, 'lahım' çukuru... Yaznın tamamını alırsan, göreceğiz o 'lahım' çukurunu, güzel kardeşim... Bekliyorum...

 

Bak güzel kardeşim, o 'lahım' çukurunda alınma şeyler yazmayacağım şuraya...

 

Teymiyye'nin özellikle hadis ilminde olmak üzere farklı dini alanlarda bir alimliği var. Bunu ben defalarca dile getirdim zaten... İbni Teymiye'nin tasavvufu olduğu gibi dışlamadığını da biliyoruz... O belirttiğiniz bir takım kitaplarında da Veli, keramet, tevessül gibi kavramlara nasıl yaklaştıklarına bakılırsa, Teymiyye ve hatta Kayyım gibi bazı sapık fikirlere sahip kimselerin bile günümüz tasavvuf düşmanlarından daha insaflı oldukları söylenebilir... Bu anlamda Teymiyye'yi istismar edenler bizler değil, onların üzerinden Tassavufa sadıranlardır... Ehli sünnet alimleri ise Teymiyye'nin yanlış fikirlerini, çok sağlam delillerle, pek çok eserleri ile çürütmüşlerdir... Said Nursi'nin kitaplarında dahi Teymiyye'nin İbni Arabi'ye saldırması eleştirilir ki, Bulaç efendi Nursi ile bu akımı neredeyse bir gösterecek...

 

Teymiyye'yi eleştirenler sadece tasavvuf erbabından çıkmadı, onu Fıkıh ve Hadis ulamasından da eleştirenler vardır... İşte bunlardan birisi de İbni Hacer'dir... Yani Teymiye'nin öğrencisi filan demek, İbn Hacer için biraz haksızlık olur, değil mi?

 

İmam Rabani'ye eleştiri kedirmeyen Teymiyye, İmam Gazali ve İbni Arabi'yi yerden yere vurur ve hatta bu büyük zatları zındık gibi sıfatlarla niteler... Yani ibni Hacer'in senin ifadenle onun hakkındaki yumuşak duruşunu, Teymiye bu büyük zatlara çok gürür... Mesela sana bir soru sarayım: Teymiyye İmam Gazali'yi eleştirirken, onun kitaplarında 'uydurma' hadis olduğunu mu söyler, yoksa 'zayıf' hadis olduğunu mu?

 

Tasavvufu tamamen eleştirmeyen Teymiye, kendi mantığına uymayan şeyleri de Tasavvufun dışında kabul eder, bu anlamda mesela Arabi'yi kabul etmez, ona inanılmaz hakaretler savurur... Ama mesela Rabbani, İbni Arabi'nin hakkını verir...

 

Teymiyye bazı sapık fikirlere sahiptir, bu çok açık ve kaynakları ile de bu sitede defalarca yazılmıştır...

 

Neyse... Son noktayı koydun ama, 'lahım' çukuru dedin, oradan da geri kalmadın... Okumadığın kitapları da okudum diye gösterme, bu daha iyi olur...

 

Hadi bakalım, daha önce yazdığım sorularıma cevap gelmedi... Tasavvuf ve felsefe arasındaki ilişki, yabancı akımların etkisi falan... Bu sorularımı, o okuduğun(!) kitapları bulursan, bir ara cevaplarsın... 'lahım' çukurundan olmasın ama...

 

Benim tartışmadan kaçmamdaki maksat cedeli kalbe zarar vermesidir Gönüldaş. Sen argümanını koy yeter kanaatindeyim. Israrla size karşı güzel bir üslub kullanmaya çalışıyorum ama ısrarla bana ya sabır çektiriyorsunuz. Eğer hakkaten beni sıkıştırdığınızı hayut beni açıklarımla rezil ettiğiniz düşünüyorsanız İhya'nın cedel bahsine birdaha bakın. Ben şuna karşıyım, sen birini sırf sevmediği için nerde bir reddiye yahut saldırı varsa bunu derleyip toparlayıp yayınlayamazsın. Evet cahil kimselerin gözünde o zatı küçük düşürmüş olursun ama hakikatte küçük düşen sensin. Ben internette ibn teymiyye hakkında neredeyse bütün yazıları okudum. İnternetten aldığım bilgilere çok güvenemediğim için bunu tanıdığım, ilmine ve diyanetine güvendiğim insanlarla konuştum ve bunu da yukarıda belirttim. Yukarıda İbn Teymiyye hakkında yazdıklarımın hepsini Ebubekir Sifil Hocaya ve Fatih Kaya Hocaya sordum. Ayrıca Darulhikme seminerlerinde de bu bahisler sık sık geçer. Şimdi ben bununla aslında sahtekar olmadığımı yalancı olmadığımı ıspatlamaya çalıştım. Neyse mühim değil. Yalancı olsam kim beni nerde görecek de teşhir edecek! Şu sitede beni tanıyan bir NFKFan falan var o yüzden inan bana hiç kaygım yok bu mevzuda ama sen birdaha düşün. Çünkü ben senin bir mümin kardeşinim ve sen art niyetle saldırıya geçiyorsun. Önce konundan hiç uzaklaşmadan sadece bir kitap önereyim dedim. Neden? Çünkü istedim ki Gönüldaşlar alışılmışın dışında farklı bir kaynaktan haberdar olsun. Sonra beni İbn Hacer ve Teymiyye tartışmasına çektin. Şimdi bakıyorum da konuyla çok alakasız bir yerdeyim.

 

Evet, İbn Teymiyye'nin tasavvufi görüşlerini bizzat kitaplarından okudum. Ben internet Allamesi olmadığım için sizi buna ikna etmeye çalışmam abesle iştigal olur. Bu mevzuda en temel eserlerden birini de söyledim: Rahmanın dostları... Yani bu mevzu neden bukadar uzar? Uzar çünkü güya açığım meydana çıktı. Meğer ben de lahıma girmişim. Eyvallah. Bütün bu söylediklerinizi kabul etsem üzüleceğim tek şey önerdiğim iki kitabın güme gitmesi olur. Teymiyye ile ilgili yazdıklarınıza bakınca vallahi billahi konudan çok alakasız olduğunuzu düşündüm. Şimdi gene kaçıp cevap vermeyeyim diyorum çünkü bu sefer "ulan İmam gazzali de uydurma hadi mi olur" tartışmasına gireriz. İmam Rabbaniye nasıl eleştiri getirecek ben onu da bilemiyorum. Bugünün şeyhleri gibi gelecekten haber mi versin? Teymiyyenin sapık fikirleri var diyorsunuz ancak İbn Arabinin fikirlerinden bir habersiniz. Hanefi mezhebinin en büyük hadis alimi Aliyu'l Kari nin vahdeti vücud kitabını okuyunda kim sapık kim değil öğrenin.

 

Şunu da eklemeden edemeyeceğim, öncelikle sizi tebrik ediyorum konuyu buraya taşıdınız ve maskemi düşürdünüz. İkinci olarak Reyhan hanım gittikten sonra ben bu sitede seviyeli bir tartışma göremedim. Şu forum kapısına kilit vursa ya da sadece üstad ile ilgili şeyler yayınlansa hiçkimse hiçbirşey kaybetmez. Hakkaten ya bakıyorum da cihadlar reyhanlar gittikten sonra ne hale gelmiş site. Aslında mantık basit: Kargaların öttüğü yerde bülbüller susarmış. Ben rica ediyorum eğer konu dışı birşey yazacaksanız lütfen özel mesaj atın. Burada o laflarınızla -ki tahmininizde isabet edemediniz- beni rencide etmeye çalışmayın çünkü hakkaten olmuyorum. Şu tartışma boyutuna bakıyorum da türkiye müslümanları ne hale gelmiş diyorum. Kurtuluş... Külahıma anlatsınlar artık...

 

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hacegan ağabey ve Selmanbey bence yeterince uzatmayalım lütfen,mevzu kırmaya doğru gidiyor sonunda. Başta anladım böyle söylemler geleceğini yazayım mı diye düşündüm ama arada güme gitmekten korktum. Belki kimse benim kadar burada laf yememiş mağdur olmamıştır. Ben yeri geliyor o kadar yakınmıyorum Selmanbey. Hem biraz hak ettiniz sanki. Hep bu tutumdasınız. Tamam doğru yerde haklı girişleriniz oluyor ama üslubunuzda hata var. Anında yere sokuyor, kişinin o an hakkını müdafaa etme psikolojisini es geçiyorsunuz. Neyse Hacegan abi daha fazla ilerlemeyin ha.

 

Evet Reyhan abla yahud cihat ağabey sonrası bir takım nakıslıklar sadır olmuş olabilir. Bu hepten burayı rezilin önde gideni etmez. Buradaki vakur ve asil duruşu seviyorum. Hepsinden öte Üstad'a adanmış bir yer olduğu için seviyorum,hala buradayım. Ayrıca aynı büyüğe gönül vermişliğin verdiği ortaklık var, bizi gönüldaş kılan kimlik var. Sevelim,sevilelim, Teymiyye'den bize ne yaw :shiny:

 

Tamam hadi dağılın :)

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selmanbey beyfendi, size hakaret ettiğim filan yok, bunu siz yapıyorsunuz... Kendinizi uzlaşmacı gibi gösteriyorsunuz, güya sabır gösteriyorsunuz ama, her türlü hakareti maalesef siz yapıyorsunuz... Esasında burada sabredecek olan varsa o da benim... Ediyorum da zaten... Benim size karşı böylesine sabırlı olmam az bir şey mi?

 

Lahım çukuru ifadesini ben kullanmadım herhalde... Neyse...

 

Bakıyorum da Teymiye tartışmasına çekilmen seni pek rahatsız etti... Niye?

 

Söyle kardeşim, kaçak dövüşme? Senin gerçek fikirlerin nedir, saklama kendini? Eğer gerçek fikirlerini söylemeyeceksen, o zaman karşıma çıkma...

 

İmam Gazali'yi anlat, İbni Arabi'yi anlat? Hadi kardeşim, bekliyorum... İbni Arabi'ye ne tür eleştiriler getirilmiş, hadi bekliyorum?

 

Selmanbey çekildiğiniz yerin neresi olduğunu çok iyi farkettiniz... Sizi mindere davet ediyorum, minderde başınıza gelecekleri çok iyi bildiğiniz için benim çektiğim sahadan ısrarla uzaklaşmaya çalışıyorsunuz? Sizin zihniyeti çok iyi tanırım, gösterilen her delile uydurma yaftasını yapıştırırsınız... Mantığınızın kavrayamadığı dini mevzuuları hiç yokmuş gibi kabul etmede üstünüze yok...

 

Evet, ben sizi bir yerler çekmeye çalışıyorum, siz de hep kaçıyorsunuz...

 

Tasavvuf hakkındaki fikirleriniz nelerdir, Tasavvufa dışarıdan yabancı akımlar girmiş midir? İbni Arabi nasıl bir alimdir sizce? İmam Gazali cahil bir adam mı?

 

İbni Arabi sapık fikirlere sahip demek ki... Beni yanıltmıyorsunuz... Gerçek fikirlerini söylesen, senden daha kimbilir neler dökülecek ya...

 

Güya bir şeyler yazıyorsunuz, bazı fikirler ortaya koyduğunuz söylüyorsunuz ama, aslında hiçbir şey yazdığınız yok... Karşıma gerçek fikirleriniz ile çıkmıyorsunuz...

 

Neyse... Bu arada NFK Fan arkadaşımızı ben de tanıyorum...

Share this post


Link to post
Share on other sites

:) He he he? Cevap ver hadi he? Bekliyorum hadi he? Allah Allah ya :D Yahu ben hangi fikrimi saklamışım ki :) Allah selamet versin. Kusuruma bakmayın ben sizi biraz büyütmüşüm zihnimde. Bütün bu sorduklarınıza ben burda cevap versem konu nereye gider ve açtığınız başlığın ne mantığı kalır ki? :) Peki cevap vereceğim ama bir daha soru istemiyorum. Hakkaten istemiyorum ama çünkü çok kenara sıkıştım.

 

Bismillah...

 

1 - Bana sabrettiğinizden ötürü size teşekkür ediyorum.

 

2 - Eğer bir grup ya da şahıs kendi zayıflarını örtmek için ölmüş bir alimi hedef tahtası yaparsa bence lahım çukurundan farksız bir zihni vardır.

 

3 - İbn Teymiyye tartışmasına çekilmem beni hiç rahatsız etmedi aslında hatta neden rahatsız etmesi gerektiğini anlamadım. Ben İbn Teymiyye'yi çok değerli bir alim olarak görüyorum. Onun bütün hataları içtihadidir ve aslında temelinde ayet ve hadislere sadece zahiren yaklaşmasıdır. Köküne kadar batını yaklaşıp "Allah cebimde" -haşa- diyenlere göre çok masum bence... Rahmetullahi Aleyh...

 

4 - İmam Gazzali hakkında herkesin dediği gibi Hüccetü'l-İslam derim. Benim mezheb imamlarından biridir. İhya'sı ve Kimya'sı beni çok değiştirmiş birçok muhasebeme vesile olmuştur. (Herşeyi İbn Teymiyye'ye bağlayayım da bir daha soru gelmesin.) Bu söylediğimi en katı vahhabi alimi bile söyler bizzat şahit oldum. İbn Teymiyye onun hadis sahasındaki zayıflığından ötürü yalnızca hadisle ilgili meselelere ve bazı aşırı nefs terbiyesi usüllerine itiraz etmiştir. Yoksa Gazzalinin şahsına herhangi birşey dediğini ben bilmiyorum, Allahu Alem... İmam Gazzalinin biyografisini okuyanlar da bilir ki İhyadaki uydurma yada zayıf hadislerin birçoğu Ebu Talib el-Mekki'den nakildir aslında. Gazzali bu hadisleri tehkik etmemiştir ve bunu kendisi söyler hatta "benim hadisim zayıftır" der. Tabi bu zayıflık olsa olsa Buhari, Müslim, Davud ez-Zahiri vs alimlere göre zayıflıktır bana göre değil :) Bu sebepten ötürü ömrünün son iki senesi çok ciddi bir hadis tahsiline girmiş ancak ömrü yetmemiştir. Rahmetullahi Aleyh...

 

5 - Peki nasıl oluyor da ben hem İbn Teymiyyeyi hem de Gazzali Hazretlerini aynı anda sevebiliyorum? İmam Buhari (aslında Ehl-i Hadis'in çoğu) ve İmam Ebu Hanife'yi nasıl birlikte sevdiysem öyle. (Kusuruma bakmayın ama burada her meseleyi anlatmaya zamanım yok azçok araştır bulursun.) Malumunuz -herhalde- ki İmam Ebu Hanife Hazretleri zamanında dahi ehl-i hadis tarafından çok kara bir propoganda yapılıyordu kendisine. En başta İmam Buhari kendisine mürcie falan demiştir ancak biz ne diyoruz? İmam Buhari yanılmıştır çünkü bizzat Maliki-Şafii-Hanbeli fakihleri olaya müdahil olup İmam Ebu Hanifeyi haklı çıkarmıştır.

 

6 - İbn Arabiye gelelim. Ben zahiri bir yaklaşımı benimsiyorum. İbn Arabinin vahdetül vucudunu da reddediyorum. Bununla ilgili en yumuşak reddiyeyi İmam Rabbani yazmıştır. En sertini de İbn Teymiyye. Neden çünkü İbn Arabi kendi kitabında velilik makamının peygamberlik makamından sütün olduğunu hatta Allah cc ile ilgili çok aşırıya kaçan şathiyelerinin olduğunu İbn Teymiyye farketmiş ve reddiyeler yazmış. Evet İbn Teymiyye Cüneyd Bağdadi ve İbrahim Ethemi gerçek birer Mutasavvıf gösterirken İbn Arabiyi tekfir etmiştir. Benim fikrimse şudur: Ben İbn Arabinin o sözlerinin kattiyen küfür olduğunu düşünmekle beraber -ki Hallaç gibi zamanın mezheb imamları katlinde hiç de geri durmamıştır- o küfür sözlerin sonradan kitaplarına eklenmiş olabileceğini göz önüne alarak kendisine kafir demem ve Allah'a havale ederim. Zaten bana ne?

 

7 - İbn Arabiye ne tür eleştiriler getirilmiş sorusunun cevabı Aliyu'l Kari'nin 300 sayfalık Vahdet-i Vücud kitabında. 300 sayfa!!!!!!!!!!! Bunu da bekleme benden... Beklesen de bekle ne yapayım...

 

8 - Ben dinimde asla ve asla mantık kullanmam! Allah ve Resulü ne derse odur! Sana bu mesele hakkında yorum yapma hakkını kimse vermiyor! Eğer ben bir hadis duyarsam onun Cumhur-u Hadis Uleması tarafından mutlak suretle sahih kabul edilmiş olmasına bakarım! Eğer fıkıh okuyacaksam Mutasavvufa gitmem Fakihe giderim, Kelam okuyacağım zaman Buhariye bakmam Şerhu'l Akaide bakarım! Akaid okyacağım zaman İlmihale bakmam İmam Tahaviye bakarım! Ve zühd okuyacaksam İLK DEVİR TASAVVUF EHLİNDEN BAŞKASINA ASLA KAT'A BAKMAM! Şimdi sen ne cürümsün ki beni biliyormuş edalarına bürünüyorsun? Bak bütün bunları söyledikten sonra BEYLEEER ŞŞŞŞT BEN VAHHABİYİM ULAN VAR MI? ALAYINIZA... diyebilir miyim? derim beni ne tutar ki? Ama değilim :) Yani en azından ben kendimi Vahhabi ya da selefi diye çağırmıyorum :)

 

9 - Tasavvuf hakkındaki fikrimi bu başlığın en başında aktardığım kitap özetler. Derim ki İbn Teymiyyenin dediği gibi 3'e ayrılır, sahih-bidat-dalalet... Sahih olan her tasavvuf meşrebini benimsiyorum. Bu da ilk devir tasavvuf ehl-i demektir. Son devirde ise Çeşti tarikati gibi bazı tarikatleri tanıyorum ve onları da benimsiyorum. Son devir türkiyesinde ise benimsediğim hiçbir tarikat yoktur.

 

Allah aşkında daha fazla soru sorma! Şu yazdığım 3 kitabı oku sonra yazın buluşup konuşalım...

Share this post


Link to post
Share on other sites

:) He he he? Cevap ver hadi he? Bekliyorum hadi he? Allah Allah ya :D Yahu ben hangi fikrimi saklamışım ki :) Allah selamet versin. Kusuruma bakmayın ben sizi biraz büyütmüşüm zihnimde. Bütün bu sorduklarınıza ben burda cevap versem konu nereye gider ve açtığınız başlığın ne mantığı kalır ki? :) Peki cevap vereceğim ama bir daha soru istemiyorum. Hakkaten istemiyorum ama çünkü çok kenara sıkıştım.

 

Bismillah...

 

1 - Bana sabrettiğinizden ötürü size teşekkür ediyorum.

 

2 - Eğer bir grup ya da şahıs kendi zayıflarını örtmek için ölmüş bir alimi hedef tahtası yaparsa bence lahım çukurundan farksız bir zihni vardır.

 

3 - İbn Teymiyye tartışmasına çekilmem beni hiç rahatsız etmedi aslında hatta neden rahatsız etmesi gerektiğini anlamadım. Ben İbn Teymiyye'yi çok değerli bir alim olarak görüyorum. Onun bütün hataları içtihadidir ve aslında temelinde ayet ve hadislere sadece zahiren yaklaşmasıdır. Köküne kadar batını yaklaşıp "Allah cebimde" -haşa- diyenlere göre çok masum bence... Rahmetullahi Aleyh...

 

4 - İmam Gazzali hakkında herkesin dediği gibi Hüccetü'l-İslam derim. Benim mezheb imamlarından biridir. İhya'sı ve Kimya'sı beni çok değiştirmiş birçok muhasebeme vesile olmuştur. (Herşeyi İbn Teymiyye'ye bağlayayım da bir daha soru gelmesin.) Bu söylediğimi en katı vahhabi alimi bile söyler bizzat şahit oldum. İbn Teymiyye onun hadis sahasındaki zayıflığından ötürü yalnızca hadisle ilgili meselelere ve bazı aşırı nefs terbiyesi usüllerine itiraz etmiştir. Yoksa Gazzalinin şahsına herhangi birşey dediğini ben bilmiyorum, Allahu Alem... İmam Gazzalinin biyografisini okuyanlar da bilir ki İhyadaki uydurma yada zayıf hadislerin birçoğu Ebu Talib el-Mekki'den nakildir aslında. Gazzali bu hadisleri tehkik etmemiştir ve bunu kendisi söyler hatta "benim hadisim zayıftır" der. Tabi bu zayıflık olsa olsa Buhari, Müslim, Davud ez-Zahiri vs alimlere göre zayıflıktır bana göre değil :) Bu sebepten ötürü ömrünün son iki senesi çok ciddi bir hadis tahsiline girmiş ancak ömrü yetmemiştir. Rahmetullahi Aleyh...

 

5 - Peki nasıl oluyor da ben hem İbn Teymiyyeyi hem de Gazzali Hazretlerini aynı anda sevebiliyorum? İmam Buhari (aslında Ehl-i Hadis'in çoğu) ve İmam Ebu Hanife'yi nasıl birlikte sevdiysem öyle. (Kusuruma bakmayın ama burada her meseleyi anlatmaya zamanım yok azçok araştır bulursun.) Malumunuz -herhalde- ki İmam Ebu Hanife Hazretleri zamanında dahi ehl-i hadis tarafından çok kara bir propoganda yapılıyordu kendisine. En başta İmam Buhari kendisine mürcie falan demiştir ancak biz ne diyoruz? İmam Buhari yanılmıştır çünkü bizzat Maliki-Şafii-Hanbeli fakihleri olaya müdahil olup İmam Ebu Hanifeyi haklı çıkarmıştır.

 

6 - İbn Arabiye gelelim. Ben zahiri bir yaklaşımı benimsiyorum. İbn Arabinin vahdetül vucudunu da reddediyorum. Bununla ilgili en yumuşak reddiyeyi İmam Rabbani yazmıştır. En sertini de İbn Teymiyye. Neden çünkü İbn Arabi kendi kitabında velilik makamının peygamberlik makamından sütün olduğunu hatta Allah cc ile ilgili çok aşırıya kaçan şathiyelerinin olduğunu İbn Teymiyye farketmiş ve reddiyeler yazmış. Evet İbn Teymiyye Cüneyd Bağdadi ve İbrahim Ethemi gerçek birer Mutasavvıf gösterirken İbn Arabiyi tekfir etmiştir. Benim fikrimse şudur: Ben İbn Arabinin o sözlerinin kattiyen küfür olduğunu düşünmekle beraber -ki Hallaç gibi zamanın mezheb imamları katlinde hiç de geri durmamıştır- o küfür sözlerin sonradan kitaplarına eklenmiş olabileceğini göz önüne alarak kendisine kafir demem ve Allah'a havale ederim. Zaten bana ne?

 

7 - İbn Arabiye ne tür eleştiriler getirilmiş sorusunun cevabı Aliyu'l Kari'nin 300 sayfalık Vahdet-i Vücud kitabında. 300 sayfa!!!!!!!!!!! Bunu da bekleme benden... Beklesen de bekle ne yapayım...

 

8 - Ben dinimde asla ve asla mantık kullanmam! Allah ve Resulü ne derse odur! Sana bu mesele hakkında yorum yapma hakkını kimse vermiyor! Eğer ben bir hadis duyarsam onun Cumhur-u Hadis Uleması tarafından mutlak suretle sahih kabul edilmiş olmasına bakarım! Eğer fıkıh okuyacaksam Mutasavvufa gitmem Fakihe giderim, Kelam okuyacağım zaman Buhariye bakmam Şerhu'l Akaide bakarım! Akaid okyacağım zaman İlmihale bakmam İmam Tahaviye bakarım! Ve zühd okuyacaksam İLK DEVİR TASAVVUF EHLİNDEN BAŞKASINA ASLA KAT'A BAKMAM! Şimdi sen ne cürümsün ki beni biliyormuş edalarına bürünüyorsun? Bak bütün bunları söyledikten sonra BEYLEEER ŞŞŞŞT BEN VAHHABİYİM ULAN VAR MI? ALAYINIZA... diyebilir miyim? derim beni ne tutar ki? Ama değilim :) Yani en azından ben kendimi Vahhabi ya da selefi diye çağırmıyorum :)

 

9 - Tasavvuf hakkındaki fikrimi bu başlığın en başında aktardığım kitap özetler. Derim ki İbn Teymiyyenin dediği gibi 3'e ayrılır, sahih-bidat-dalalet... Sahih olan her tasavvuf meşrebini benimsiyorum. Bu da ilk devir tasavvuf ehl-i demektir. Son devirde ise Çeşti tarikati gibi bazı tarikatleri tanıyorum ve onları da benimsiyorum. Son devir türkiyesinde ise benimsediğim hiçbir tarikat yoktur.

 

Allah aşkında daha fazla soru sorma! Şu yazdığım 3 kitabı oku sonra yazın buluşup konuşalım...

 

 

Ah güzel kardeşim, bu kadar açık yazdığın, kendini bizlere anlattığın için teşekkürler...

Madde madde yazmışsın fikirlerini, güzel... Böyle daha kolay oluyor okuması....

 

3) ''Onun bütün hataları içtihadidir.'' demişsin... Eğer, Teymiyye'nin içtihat yapacak seviyesi yoktu, o yüzden içtihadı hataları vardı, diyorsan eyvallah... Teymiyye'nin içtihad yapaçak seviyesi yoktu. O yüzden onun güya yaptığı içtihadlarının hiçbirisine güven olmaz ve onun arkasından gidenleri halaka götütrür... İçtihad hatası yapanları günah yoktur, Sevap vardır ama, bu durum Teymiyye için geçerli değildir.

 

''temelinde ayet ve hadislere zahiren'' yaklaşmasını belirtmişsin Teymiyye'nin... Bunun için de sana teşekkür zira ben de tam bunu diyorum. Ayetlere zahiren yaklaştığı için, ayetlerin anlamlarını mantığının elverdiği ölçüde dile getiriyor ve hataya düşüyor, Teymiyye... Bu anlamda mecazi ile zahiri anlamı birbirinden ayıramıyor... Necip Fazıl bir eserinde Teymiyye ve zihniyeti için şöyle diyor:

''Kuran ve hadisin zahirine göre itikat ve amel etmek ve bu iki emir kutbunun hakikatine erme yolunda ne icma, ne de kıyas gibi hiçbir vasıta tanımamak, manevi bir anlayış ve görüşü dibinden kazımak(...)''

 

''Allah cebimde'' diyenlere, diye bir ifaden var. Teymiyye'nin zahiri duruşu, böyle bir batıni duruş karşısında daha masummuş sizce... Bu bahsi 6. maddeye bırakıyorum, izninizle...

 

6. Burada da yani Vahdetul Vucud (V.V) bahsinde tam da Teymiyye'nin yaklaşımı olan zahiri bir tarzı benimsiyorsun... İbn Arabi'nin V.V'sini kabul etmezken, saf halinde V.V kavramını da kabul etmiyorsun herhalde... İmam Rabbani'nin V.V'sini kabul etmezsin herhalde... Ha V.V fikrini kabul ediyorsan mesele yok... Teymiyye'nin V.V hakkında İbn Arabi'ye reddiyesi olabilir, vardır da ama, İmam Rabani'nin reddiyesi yok. Reddiyeden geçtim, V.V bahsini daha netleştiren bir vaziyete getirmiştir, İbni Arabi'nin eksik bıraktığı kısımları daha anlaşılır hale getirmiştir, asrın yenileyicisi sıfatı ile... Dolayısıyla ortada reddiyenin tan karşıtı ve hatta V.V'i açığa kavuşturan bir durum var ortada.

 

Teymiyye İ.Ethem ile birlikte Cüneyd Bağdadi'yi gerçek bir mutaassıv gösteriyormuş, İbn Arabi'yi de ve bu orada Konevi hz.ni de küfürle suçluyor tabiki...

 

Teyyimiyye'nin zahirine göre ''Allah cebimde'' batınını daha ağır bir suç olarak gösteren sen, Cüneyd Bağdadi'ye ait olan ''Allah cübbemin içindedir!'' ifadesini ne yapacaksın? Teymiyye'nin gerçek mutaassıf gösterdiği Cüneyd Bağdadi Hz. Gerçi Şahtiyat meselesini anlayamayan sen, senin tabirinle böylesi batın meselerini nasıl anlayacaksın? Geçelim...

 

7) Adiyyul Kari'nin 300 sayfalık kitabını da ikidebir kaynak diye gösteriyorsun. Adiyyul Kari de onun yolundan giderek ehli sünnet yolundan ayrılmış, sapık fikirlere kapılmış bir insandır. Bana kaynak diye gösterdiğin adam da zaten onun yolundan giden bir adam...

 

İmam Gazali'yi çok ağır sözlerle eleştirir, Teymiyye. Gazali'yi küfürle suçlar, onu hadis ilminde cahillikle suçlar... Aynen senin İbni Arabi'yi küfürle suçlaman gibi... İmam Gazali'nin kitabında zayıf değil, uydurma hadis olduğunu söyler ve bu iftira bir insanı hırsızlıkla, adilikle sapıklıkla, ahkalsızlıkla suçlamak kadar hatta daha kötü bir çirkinlikdir...

 

Senin da belirttiğin gibizahiri bir bakış açısı ile ayetlere yaklaşan Teymiyye, Allah'ın arşın üzerine bağdaş kurduğunu, Hutbeden kendisinin indiği gibi Allah'ında oradan indiğini, vb. şeyleri söyleyerek Allah'a cisim verir. Kuranın mahluk olduğunu söyler bu yüzden mesela...

 

Neyse...

 

V.V mevzuunu bilmiyorsun... Açıkla desem, kalem oynatamazsın... Mesela bu mevzuu etrafında bir soru sorayım: iyilikler Allah'tan, kötülükler kuldan, ifadesinin V.V ile ilişkisini yazar mısın?

 

Şahtiyyat meselasini meselelere zahiri yaklaşan, 'Allah cebimde' lafzını anlayamayan bir insana anlatmak ise bir hayli güç iş...

 

Evet, Selmanbey bu yazımda hiçbir şekilde hakaret yoktur, diğer yazdıklarımda olmadığı gibi...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Oy oy oy oy tamam ben senin çapını anladım ve artık ağzınla kuş tutsan sana bundan gari cevap yazmayacam. Senin zihnin karmakarışık. Sen ne hale gelmişsin böyle ya uffff... Ben namaz kılmayı bilmeden önce İbn Teymiyye'nin sapıklıklarını bilirdim ya -çocukken- sende de öyle bir hal var. Bir kademe yukarısı... Usul yok hiç birşey yok daha meselelerden bile haberin yok kalkmış minder falan diyorsun. İçtihad muvzuunda söylediğin şeylere Hanefi Alimlerinden bir güzel cevap veriridim ama ben seni mors etmek için cevap yamıyorum. Diyorum ki Gönüldaşın haberi yok olsun bari ama nerdeee... Allah Allah ya, ben cehaletin böylesini az gördüm, vallahi billahi az gördüm. Adamlar karışmış, tarihler karışmış, meseleler karışmış, ötesinde, yazdığım bir kelime bile doğru olsun yahu Üstad okumuş adamsın güya otur bir düşün bir bak bir araştır bir muhasebe yap. Benim gözümde cahilliğin tescillendi ama asıl acı veren ne biliyor musun? Senin tasavvuftan anladığın fanatiklik ve üçbeş uçama kaçma hareketi. Asıl kendine yazık ettiğin nokta da bu. Ama bişey diyeyim mi? Bana ne! Ben de cahil falan diyerek inan ki hakaret etmek istemedim. Öyle zannediliyorsa site yönetimi atacak mı uzaklaştıracak mı ne yapacaksa yapsın bana. Haydi selametle... Allah Allaaaah neler okudum he :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selmabey, en son yazdığınız ifadelerinizde şahsıma karşı yapılan hakaretlerden başka bir şey görmüyorum...

 

Ben fikirlerimi ortaya koydum, şu yukarıda yazdıklarınızda herhangi bir fikir olmadığı için herhangi bir cevap vermeye gerek duymuyorum. Fikir minderine geri dönerseniz, tartışmamız fikri sahada sürebilir...

 

Çok güzel, alımlı bir elma idiniz, ben sizi ortadan ikiye böldüm... Şu anda bütün şubelerinizle, içinizle ve dışınızla karşımızdasınız.

 

İkinci oldu, cevap yazmayacağınızı daha önce de yazmıştınız. Tekrar yazmanıza gerek yoktu zira herhangi bir geçerliliği yok bu ifadenizin...

 

Siz en iyisi 'peki' deyip gidin...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...