buyukdogu 529 Report post Posted June 17, 2012 * Kanepenin yanında sürekli çay demlediği küçük tüp, yanında yerde birkaç damla çay artığı bulunan su bardakları, öğrenciliğinden kalma alüminyum çaydanlık, birkaçı yere saçılmış küp şekerin kutusu, radikal gazetesinin spor eki, kadir'linin azaplı köyünde yaşayan annesinin ördüğü eprimiş altı delik patikler, kokusu odaya sinmiş mika küllük, boş-dolu sigara paketleri, kibrit kutuları, beypazarı maden suyu şisesi, sigara dumanından sararmış duvarda divani yazıyla istifli edeb ya hu ve rik'ayla yazılmış besmele kopyaları, miro'dan kurbağa yavrularına benzeyen iki tıpkıbasım kopyaları, bir hafta öncesinde kalmış diyanet takvimi, antep işi fildişi süslemeli aynalı kandil, karşıda duvara yaslanmış eski yemek masası üzerinde naylon sürahi, su bardağı, birkaçı kullanılmış vermidon tablet, kağıt peçeteler, toshiba marka küçük kapağı kırık teyp, yanında erkan oğur'un anadolu beşik kaseti... .... toz toprak ve bütün bunlara ayrı ayrı sinmiş yalnızlık... (a.g.e, sf. 12, 13) * Sana dokunamıyorum. Sen şimdi buradasın biliyorum. Bu çiçeğin taç yaprağında, bu kekiğin kokusunda, reyhanın rengindesin. Sen şimdi çocukla yürüyorsun biliyorum. Sen annedesin şimdi. Onun çocuğu için çarpan yüreğinin avucunda seni görüyorum. Seni görüyor gibi oluyorum. Sen bazen görünür gibi oluyorsun. Bu gördüklerimi bir an için yitirsem, onlarsız seni nasıl görebileceğim? Seni görmeksizin nasıl ayna olabilirim? Sonra bir kadın bağırıyor. Uzakta çalışan bir adama sesleniyor. Sesi ulaşınca ona yakınlaşıyor. 'Aliii aliii' diye bağırıyor kadın. Sesi çınlıyor kırda. Kelimeleri çınlıyor. Kelimenin içi çınlıyor. 'Aliii aliii' diyor kadın, Ali'nin içi çınlıyor. Çınladıkça bir ova beliriyor. Beliren ovadan geçiyor kadın. Oradan geçerek varıyor eşine. Herkesin bir eşi, herşeyin bir benzeri var. Sen hiçbirine benzemiyorsun. Her şey sana benziyor. Sen farklısın. .... Ali'nin içinde su sesi var. Ali en çok suya benziyor... (a.g.e, sf. 86, 57) (Hiç, Sadık Yalsızuçanlar) 4 Quote Share this post Link to post Share on other sites
cansuyu 116 Report post Posted August 4, 2012 Her gün gelince bakıyorum saçların biraz daha uzamış. Siyah saçların senin .Simsiyah .Böyle kömürkarası .Sen kara büyü gibi giriyorsun odaya .Seni yeni bekliyor gibi seviyorum .Seni tanıdıkçada özlüyorum.Seni özlediğimi sana söyleyeyim mi yoksa bundan hiç söz etmeyeyim mi bilmiyorum. Yüzün kesik ,ortasından bir usturayla biçilmiş gibi .Burnunun yarısı yok .Alnında bir ışıltı oluyor bazen .En çok alnını seviyorum senin .Seni yeni tanıyorum görüyorsun.Seni tanımıyorum.Seni gördükçe daha çok bakmak istiyorum .Alnındaki ışıltıya bakıyorum ,orada böyle hüzünlü bir şey var gibi. Dokunaklı bir geçmişi var alnının . Saçlarında öyle .Onlar kara ve uzun ama bir kıpırtı oluyor doknunca .Onlara dokunmanın günah olduğunu biliyorum.Sen odaya geldiğinde benim varlığımda bir azalma oluyor.Eksiliyorum sanki ama sonra seninde azaldığını görüyorum .Demek ki bir şeyler çok fazla.Ne zaman arttı bu bilmiyorum.Seni ilk gördüğüm yerde tuhaf bişey olmuştu ,sen hatırlamassın... (syf 120 ,121 ) 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites