HİÇ 542 Report post Posted February 22, 2013 Malumunuzdur ki Mehmed Şevket Eygi'nin köşe yazıları ile ilgili ayrı bir bölümümüz var. Ancak bu yazının içeriği ve kütüphane önerisini okuyunca bu yazı tek başına başlık olmayı fazlasıyla hakediyor diye düşündüm. Mehmed Şevket Eygi'nin yazıları genel olarak ehli sünnet müslümanlarını itikadi yönden uyarır mahiyette ve müslümanlara tavsiyeler ile doludur. Diğer yazılarının şüphesiz çok mühim olduğu ortada ancak kültüre para harcamadığımız gerçeği göz önüne alınınca bu yazı gözümde öyle bir değer kazandı ki başlı başına, ayrı olarak ekleme ihtiyacı hissettim. Yaptığımız işlerin büyüklüğü ile övünüyoruz ya işte böyle bir eser ortaya koyan bence bununla övünmeyi hakeder! 15 Milyon Kitaplık İstanbul Kütüphanesi İSTANBUL’UN Cumhuriyet zamanında yapılmış en iğrenç, en çirkin, en berbat binası Sağmalcılar-Bayrampaşa Cezaevi’ydi. Beş paralık mimari kıymeti olmadığı için tahliye edildikten sonra yıkıldı. Bendeniz orada yattığım için iyi bilirim. Osmanlı, yıkılışının arefesinde Sultanahmet Cezaevi’ni yapmış, bir mimarlık şaheseri. Maalesef Tek Parti oligarşik rejimi Türkiye’yi mimarlık ve şehircilik sahasında çok geriletti, çirkinleştirdi. Sağmalcılar Cezaevi’nin arsası çok kıymetli… Duyduğuma göre oraya yedi yıldızlı bir spor kompleksi yapılacakmış. Niçin yedi yıldız, yapmışken, yuvarlak hesap on yıldızlısını yapıversinler! Keşke oraya veya müsait bir yere on beş milyon kitap ve belge ihtiva edecek büyük bir kütüphane yapılsa. İstanbul’un, Türkiye’nin büyük bir kütüphaneye çok büyük ihtiyacı var. Süper modern stadyumlar, dünya çapında havaalanları, otoyollar, limanlar, barajlar, gökdelenler yapılıyor ama ülkemizin dünya çapında büyük bir kütüphanesi yok. Mısırlılar İskenderiye’de sekiz milyon kitaplık harika bir kütüphane yaptılar, binası dillere destan, projesini Norveçli bir mimar çizmiş. İstanbul tarihte iki büyük cihan imparatorluğuna başkentlik yapmıştır. Lakin büyük bir kütüphaneden mahrum… İstanbul’a kütüphane yapılırsa, Allah aşkına çok rica ediyorum, Atatürk kitaplığı ismini koymasınlar. İstanbul’a yapılacak büyük kütüphanede dünyada şimdiye kadar Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu, İslam hakkında ne kadar kitap basılmışsa hepsinin orijinal nüshaları yahut mikrofilmleri bulunmalıdır. Türkiye ile ilgili bütün tarihi haritaların ve fotoğrafların tam koleksiyonu. 1928’e kadar basılmış bütün Osmanlıca kitapların eksiksiz, tam koleksiyonu. Kütüphanenin binası dünyadaki bütün kültürlü insanların beğeneceği, sanatlı bir anıt yapı olmalıdır. Uluslararası bir proje yarışması açılmalı, çok ehliyetli bir jüri tarafından incelenip en güzeli seçilmelidir. Bu kütüphanenin resmi, paralara pullara basılmalıdır. Bu kütüphanenin binası İstanbul’un on önemli binası listesinde yer almalıdır. On beş milyon kitap ne ki, Harvard Üniversitesi Kütüphanesi’nde bu kadar kitap varmış. Chicago Üniversitesi’nde on üç buçuk milyon… Berlin Üniversitesi’nde dokuz milyon, ABD’nin kıyıda köşede kalmış Utah Üniversitesi’nde dört milyon… Bizde pıtrak gibi üniversiteler açılıyor, kütüphaneleri yok. Komedi… Hayır, trajikomedi. Bütün medeni dünya kitap okuyor. Biz de bir şeyler okuyoruz, mesela başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin canına okuyoruz. Bizde bilgisayarın yaygınlaştığına bakmayınız. Milyonlarca çocuk ve öğrenci bu cihazlarla insanları aptallaştıran, zekâları körleştiren oyunlar oynuyormuş. Nerede kalmıştık? Büyük İstanbul kütüphanesi… Büyük hayal… Tüp geçit, üçüncü köprü, yeni büyük hava alanı, yeni metro, gökdelen, rezidans, dev alış veriş merkezi, yedi yıldızlı spor kompleksi, süper modern stadyum yapılıyor ama büyük kütüphane yapılmıyor… Ne büyük fakirlik! Mehmed Şevket Eygi/21 Şubat 2013 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
mumin 414 Report post Posted February 22, 2013 İskenderiye'deki kütüphaneyi görme fırsatım olmuştu gerçekten müthiş bir manzara idi. Kat kat kütüphane, her yer eser dolu. İnsanlar karınca gibi sürekli araştırma ile meşgul. Bana bu ve türevi yazılar bilemiyorum, Eygi hoca kendisi de demiş koca bir hayal geliyor. Cemiyet ne ile yükselir malum, bizimkilerin yatırımı saçma sapan binalara, AVM lere, güya camiler inşa ediliyor müze gibi hafta bir cemaat.. Uydu kentmiş, yakın yıkın etrafı, modern ahırlar inşa etmekteler; çünkü insanı boş olduktan sonra binalara istedikleri kadar estetik aşılasınlar. Öte gitmeyecek, hiç bir şey. Son zamanlar dehşet karamsarım milletim ve memleketim adına. Ne diyeyim, oy verdiğimiz partinin zihniyeti de belli. Bunlar bu işlerle meşgul ise biz daha kime ne diyelim? Siyasi kafa farklı mercilere hizmette. Toplumun aydını yetersiz. "Herkes püf noktasını ararken, püf noktasından vuruluyor." Umarım görürüz, umarım. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Miralay 81 Report post Posted February 22, 2013 Düşünsenize böyle bir kütüphanenin açıldığını, Ben bundan çok halkımızın buna verdiği tepkiye önemserim. Okumayan bir millet olduğumuz için, ben gelecek tepkileri şimdiden görebiiyorum. Çünkü kendim üniversiteden biliyorum, orada bile sözde ülkenin aydın geçinen kesimi orada eğitim görüyor fakat, halimiz içler acısı. Normal şartlarda büyük bir üniversitede çok kalabalık olması gereken üniversite kütüphanesi, sınav zamanı hariç çoğunlukla boş sayabiliriz. Sözde eğitimli gençler bunu yapıyorsa, herkesin yararlanabileceği, bir kütüphane yaptığınız zaman emin olun ki, birkaç fedakar araştırmacıdan, birkaç yabancı araştırmacıdan ve de birkaç üniversite talebesinden başka birileri olmayacaktır. Bence 15 Milyonluk kütüphane ihtiyacı zaten yok, araştıran yok olsun!!!! Ama emin olun ki, okuyan bir toplum olsaydık yetkililerde insanların karnını ve cebinden başka, beynini de doldurmaya çalışırlardı. "Nasılsanız öyle yönetilirsiniz" Bu herşeyi bütün çıplakığıyla açıklamıyor mu???? 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
HİÇ 542 Report post Posted February 23, 2013 mümin ve miralay; ikinizin yorumlarına da katılıyorum. kitap mı okuyan var da kütüphane yapacaksın. kültürü,tarihi,medeniyeti kendine dert edinen mi var da kütüphane yapacaksın. yok! buna halkı teşvik eden de yok! kültürsüz insanlarız, ceddimiz Osmanlıyı bile tanımaktan aciziz. yıllarca tarih dersi görüp de 36 Osmanlı padişahını sayamıyorsak bu eğitim sisteminin yüzüne tükürmek lazım. futbol,televizyon,facebook,internet,vs,... ne kadar lüzumsuz iş varsa hepsinden üstün başarı diploması alırız. kitap deyince yaşı 30 olmuş adamın "ben kitap okumam" demesi üzerine nasıl bir tepki verirsiniz. "okumaya tahammülü olmayan bir millete değil 15 milyon 15 milyar kitaplık kütüphane yapılsa ne? biz en büyük adliyeyi yapalım gurur duyalım, en büyük stadyumları yapalım gurur duyalım, en büyük alışveriş merkezlerini inşa edelim gurur duyalım,vs,,, kütüphane bizim beynimize bol gelir. üzülmemek ve içinde bulunduğumuz dekoru yırtmamak elde değil! 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Miralay 81 Report post Posted February 23, 2013 Sevgili kardeşim, Biraz tabirimi umarım mazur görürsün. Herşey arz talep meselesidir. Bir yerde neye talep varsa, onunla ilgili şeyler açılır. İnsanlar giyim, kuşam, yiyecek v.b şeyler talep ediyorlarsa oraya kütüphane değil, tabiki de, bunları rahatça alabileceği avm'ler, mağazalar açılır. Birazcık söylediklerim konunun dışında ama, geçenlerde bir kitapta okumuştum. Kitabın ismini şimdi hatırlayamıyorum. Kitapta şöyle bir cümle geçiyordu. "Osmanlı İstanbulunda kadınlar çok düzgün Türkçe ile konuşurlardı. Ama işin daha da ilginci, bu çok güzel bir şekilde Türkçeyi konuşabilen kadınların birçoğu okula bile gitmemişlerdi." Bu cümleyi okuduğum zaman, şimdi yaşadığım İstanbulun okumuş ve mektep bitirmiş kadınlarına kızlarına baktım da, bu şekilde güzel Türkçe konuşan, çok az insana rastladım diye bilirim. Bu şunu gösteriyor, Osmanlı yıkılma döneminde bile, gerçek anlamda eğitimi insanlara verdiğini göstermez mi??? Bizde bırakın eğitimi, günümüz dünyasında çok önemli bir yer olan bilgi bile, öğrenilmiyor. Yani eğitim olmadığı gibi, öğretim de yok!!!! Bunun da yansımasını bundan başka olamazdı. Quote Share this post Link to post Share on other sites
HİÇ 542 Report post Posted March 17, 2013 Şehir Kütüphaneleri ve Milli Kütüphane Hayalim! Habername.com’da okuduğum bir haber üzerine aşağıda okuyacağınız satırlar ortaya çıktı. Peki bana bu yazıyı yazdıran haber neydi? Sitenin manşetinde Başbakanın fotoğrafı ile yer alan haberin başlığı; “9 Yıllık Hayali Gerçek Oluyor?” şeklindeydi. İçimden dedim ki; “Evet, Başbakanımız yine büyük bir projeye daha imza atmıştır” Habere tıkladım ve içerik şöyleydi: “Başbakan Erdoğan'ın yıllardır hayalini kurduğu Şehir Hastaneleri projesi Gül'ün onayladığı yasayla hayata geçecek.” Ülkemiz için hayırlı uğurlu olsun, gerçekten gerekli ve güzel bir proje. Ancak beni heyecanlandıran başka bir şeydi ama buna sebep de “Şehir Hastaneleri” ibaresiydi. Zira bir hafızı kütüp edası ile bu ibareyi “Şehir Kütüphaneleri” şeklinde okudum bir an için. Algıda seçicilik bu olsa gerek ve her algıda seçicilik keşke böyle güzel olsa! Şüphesiz bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirleyen, bir ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkaran birbirinden farklı alanlar olabilir. Yollarınız, köprüleriniz, metrolarınız vb. hizmetleriniz ileri seviyede olabilir. Bu hizmetler sizin gelişmişlik düzeyinize katkı sağlayabilir fakat bunların ötesinde bir toplumun kültürü, sanatı, bilimi, irfanı ve topyekün medeniyet tasavvuru herşeyin üzerinde bir anlama inkılâb eder. Medeniyet tasavvurunuzu güçlendirmek ve gelecek nesillere taşımak için ise kültürden irfana uzanan süreçte verdiğiniz bilgi hizmetlerinin keyfiyyeti çok önem arz eder. Bu hizmetlerde gelişen ve değişen dünyanın gerisinde kaldığınızda varlık savaşı vermeye mahkûm kalırsınız. İşte bu sebepledir ki en az “Şehir Hastaneleri” kadar “Şehir Kütüphaneleri” de bizim için önemlidir. Bununla da bitmez şüphesiz! “Şehir Müzeleri”, “Şehir Arşivleri”, “Milli Kütüphane”, “Halk Kütüphaneleri” şeklinde çoğalır gider. İslam Medeniyeti’nin birer ferdi olarak bizler güçlü bir medeniyet bakiyyesi ile muhatabız. “Kökü mazîde olan âtiyiz!” Cumhuriyet döneminde medeniyetimizin temel taşlarının yerinden oynatılması, 1000 yıllık alfabemizin, milli hafızamızın aldığı darbeye rağmen ayaktayız ve medeniyet köklerimiz sapasağlam! Bu medeniyetin kütüphaneleri Köy Enstitüleri marifetiyle Cumhuriyet döneminde kurulmadı! Bu milletin milli hafızası kütüphanelerimiz elit bir tabakanın himayesinde Atatürkle başlamıyor, İnönü ile başlamıyor! Bu medeniyetin hafızası Beytü’l-Hikmeler, Beytü’l-İlmler, Darü’l-İlmler, Darü’l-Hadisler, Darü’l-Kurralar, Medreseler, Mektepler ve daha nice eğitim müesseselerine kadar gider. Bu medeniyet binlerce yıldır “Vakıf Ruhu” ile yoğrulmuş ve hayr işlerin etrafına pervâne olmuş bir medeniyettir. Bu medeniyet kütüphanelerinin girişine “Fiha kütübün kayyimetun” yazacak kadar düşünceli, kuşlar için dahi vakıf müessesini işletecek kadar ince bir medeniyettir. Hal böyle iken devraldığımız kültür bakiyyesini üst seviyelere taşımamız gerektiği aşikârdır. Bunun en önemli şartlarından bir tanesi de kütüphaneciliğimizin, arşivciliğimizin ve müzeciliğimizin standartlarını yükseltmektir. Amerika, Kanada, Avustralya ve Avrupa Ülkeleri’nin pek çoğu bu konuda bizden fersah fersah ileride. Hatta Orta Asya ülkelerinin bazıları da bizi geçmiş durumda! Küçük bir mukayese yapmak istiyorum: Amerika’nın ulusal kütüphanesi olan Kongre Kütüphanesi’nde (Library of Congress), toplam koleksiyon adedi 150 milyon. Her yıl Kongre Kütüphanesi için ayırdıkları bütçe 778 milyon dolar. Bizim Milli Kütüphane’deki toplam koleksiyon adedi bir diğer ifade ile materyal adedi 3 milyon küsür. Amerikan Kongre Kütüphanesi’nin internet sayfasında bütçeleri şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmış. Ben de Milli Kütüphane’nin beş para etmeyen internet sitesine baktım bütçe ile alakalı bilgi bulamayınca Kültür Bakanlığı’nın bütçesine baktım. Zira Milli Kütüphane Kültür Bakanlığı uhdesinde hizmet eden bir kurum. Bütçeden 2012 yılında Kültür Bakanlığı için ayrılan bütçe 1 milyon 300 bin TL. Yani koskoca Kültür Bakanlığı’nın bütçesi Amerika Kongre Kütüphanesi’nin bütçesi ile denk. ABD bütçesi bizim bütçemizin kat kat üzerinde olabilir lakin bu bütçeden ziyâde anlayış meselesi. Biraz kritik analitik düşündüğünüzde bilgi hizmetinin önemini ve bütçesinin pek çok kaleme göre daha fazla olması gerektiğini teslim edebilirsiniz. Şimdi ülkemiz değil 778 milyon dolar bütçe; Milli Kütüphane için yıllık 100 milyon dolar bütçeyi ayıramayacak kadar aciz mi? Elbette değil. Kanaatim odur ki; birkaç milyar dolar bütçe bile ayırabiliriz! Peki sorun nerede? Sorun çok gerilere gider ama dallandırıp budaklandırmaya gerek yok. Kısa ve net ifade edeceğim. Sorun basiretsiz, vizyonsuz, vurdumduymaz sözüm ona kütüphane, müze ve arşiv yöneticilerinde! Eğer bir yönetici politikacıları, yasa yapıcıları proje yaparak tabiri caizse kesenin ağzının açılmasına ikna edemiyorsa o yöneticiden yönetici dışında herşey olur! Oturduğunuz koltuğun hakkını vermelisiniz! Her geçen gün Avrupa’da milyonlarca kitaplık, modern, kullanışlı, teknoloji ile donatılmış şehir kütüphaneleri açılıyorken siz koltuğunuzda oturup geliştirdiğiniz kütüphanecilik teorileri ile hiçbir işe yaramassınız. İsminizin önündeki akademik kimliklerin bu anlamda hiçbir anlamı kalmaz. İşi yapacak olan akademik ünvanınız değil; bilakis bakış açınızdır. Herşeyden önce bir şeyi kendinize dert etmelisiniz, uykularınızı işgal etmeli o dert, heyecan duymalı, aşk ile şevk ile çalışmalısınız ki muvaffak olasınız! Başa dönelim; “Şehir Hastaneleri” haberini “Şehir Kütüphaneleri” diye okudum evet. Artık sayın Başbakanımızın büyükşehirlerimize şehir hastaneleri ile beraber şehir kütüphanelerini de teşvik etmelerini bekliyoruz, ümid ediyoruz. Zira daha güzel ve donanımlı hastanelerle insana değer verdiğimiz gibi daha güzel ve donanımlı kütüphanelerimizle de insanı merkeze alsak daha anlamlı olmaz mı? Kültür ve medeniyetimizin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması noktasında sayın Başbakanımızın ve ekibinin güzel hizmetleri oldu. O güzel hizmetlere bilhassa şehir kütüphaneleri kurarak ve daha da önemlisi Milli Kütüphane’ye ciddi bir bütçe ayırarak devam etmelidir. Bu noktada mevcut siyasi iradeye tavsiyem başlıbaşına bir “Şehir Kütüphaneleri Başkanlığı” adı altında çok büyük bir hizmet hamlesi başlatması ve Milli Kütüphane’nin yapısını A’dan Z’ye kökünden değiştirerek, her gelen siyasinin bir müdahale alanı olmaktan çıkarıp devasa ve uluslar arası emsalleri ile yarışacak bir seviyeye getirilmesidir. Hemen yarın hükümet kolları sıvayıp bir komisyon kursa, Şehir Kütüphaneleri ve Milli Kütüphane hamlesi için bir kaç milyar dolar bütçe ayırsa neler olur biliyor musunuz? Neler olmaz ki! Kütüphaneciliğimiz reform ve rönasansını yaşar! “Ama bu hayal!” diyorsunuz değil mi? Evet, gerçekten hayal! Lakin ben de şu üç kuruşluk dünyada bu hayallerle mutlu olabiliyorum! Hoşça bakın zatınıza! Aydın Çakırtaş - Habername 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Miralay 81 Report post Posted March 17, 2013 Sevgili kardeşim, Güzel bir yazı paylaşmıssın. Şehir hastaneleri açıyorsun güzel, birşey dediğimiz yok, fakat insanları tedavi edecek makineleri dışarıdan tedarik ediyorsun. Fabrika kuruyorsun, fabrikadaki makinaları dışarıdan getiriyorsun. Sözde yüzde yüz yerli traktör yapıyorsun, motorunu Almanya'dan alıyorsun. O nasıl yüzde yüz yerli oluyorsa!!! İşte bu şekilde bir medeniyete, Üstadın tabiri ile, makineyi yapan makina yapmak için kütüphaneciliğe, eğitime, öğretime gelecek nesiller için yatırım yapmalıyız. Ama malesef bizde bazı şeyler particilik ve cemaatcilik ekseninde gittiği için, adam köprü yapar, bütün herşeyini dışarıdan tedarik eder, yol yapar bütün herşeyini dışarıdan alır. Fabrika kurar, bütün herşeyini dışarıdan alır. Sözde medeniyet kurar, onu kurmak için bile dışarıdan yardım alır. Malesef bizdeki bazı cemaatçi ve particilerin anlamadığı da bu!!! Sayglarımla Quote Share this post Link to post Share on other sites