Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Recommended Posts

selamun aleykum

İnşaallah çeşitli meselelerdeki fikri değerlendirmelerimizi ve faydalı gördüğümüz bazı iktibasları yayınlayacağımız sitemiz yayın hayatına başlamıştır.Bütün gönüldaşlara takip etmelerini tavsiye ederim.

http://www.musbetfikir.com

Not: Bu sitenin n-f-k.com sitesiyle şahsi gönül bağım dışında bir bağlantısı bulunmamaktadır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sitemizin takdimi:

 

Hiçbir cemaat ve hareketin müntesibi olmayan Müsbet Fikir, bütün cemaat ve hareketleri kardeş bilir. İslam düşmanlarına karşı onları müdafaayı ve Hakka hizmette elinden gelen destekte bulunmayı vazife bildiği gibi yanlışa düştüklerinde uyarmayı, gücü nispetinde engel olmayı da şiar edinmiştir.

Müsbet Fikir, cemaatlere ve hareketlere mensubiyetin İslam kardeşliğini yaraladığı görüşünü reddedip İslam Kardeşliği şuuruna sahip şahıslardan müteşekkil cemaat ve hareketlerin Ümmetin birliğine vesile olacağını ilan ile cemaatsizliğin ve cemaat düşmanlığının da en az cemaatler ve İslami hareketler arasındaki ihtilaflar kadar İslam Kardeşliği’ni zedeleyeceğini iddia eder.

Müsbet Fikir, İslama bir müsteşrik gözüyle bakıp, sünneti seniyyeyi modern çağın değerleriyle değerlendirmenin kaynakçı gözlüğüyle kaşıkçı elmasına değer biçmekten farksız olduğunun idrakinde olarak modern çağı sünnet-i seniyye ışığında yargılayıp, “İşte iz, geliniz” diyerek insanlığı yegâne kurtuluş ve yükseliş yolu olan Fahr-i Kâinat Efendimiz sallallahu aleyhi ve selemin sünnetine tutunmaya çağırır.

Müsbet Fikir, İnsan aklının hataya meyyal ve akıl oyunlarına karşı zayıf olduğunun şuuruyla “İslam”ı hiçbir şekilde tartışmaya açmaz, İslam hakkında tartışmaya kalkan herkesi iddiasının sıhhatini tartışmaya davet eder.

Müsbet Fikir

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sitede yayınladığım yazıları bir müddet sonra bu başlık altında da paylaşacağım inşaallah.

 

Tarih Sona Erdi 1 – İlk izlenimler-

 

Geçen yüzyılda Francis Fukuyama’nın yaptığı büyük tesbit. İnsanoğlu binlerce yıl süren acılı kıvranışların sonunda 20. Yüzyılda belasını –pardon- aradığı özgürlük ve refahı bulmuştu. Tarih insanoğlunun bu özgürlük ve refah uğrunda verdiği mücadelelerden meydana geldiğine göre bu özgürlük ve refaha kavuştuğu için bu acılı mücadeleye devam etmesinin artık bir sebebi kalmamıştı.

Tabi ki bu iddia ortaya atıldığı dönemde sahibinin şöhreti yakalamasına vesile olsa da zamanla asılsız tezler kabristanına gömülmek durumunda kalmıştı.

Bu iddiayı, her ne kadar düşük çocuk gibi sahibinden evvel kabristana ulaşmış olsa da günümüz insanının ruhuna işlemiş bir hastalığın tezahürü olması sebebiyle bir yazı dizisiyle gündeme getirmek ihtiyacı hissettik.

– Peki nedir bu “hastalık”?

– Kendisini tarihin tepe noktasında farz edip geçmiş milletlerin hepsini küçük görmesindeki hudutsuz ukalalık.

Tarihi devirleri Taş devri, İlk Çağ, Orta Çağ gibi ucuz yaftalarla etiketleyen günümüz insanının kendi çağını uzay ve bilim çağı olarak adlandırmasını hiç yadırgamadınız mı?

Bu taksimi yapanlar bilimsel gelişmelerle kutsandıklarına (!) işaret etmek için bulundukları çağı da tarihe karıştırdıklarının farkında mıdır acaba?

Peki objektif tarihçilik, tarafsız yaklaşım gibi söylemler havada uçuşurken, objektif bir yaklaşımla yapılan tarih taksiminde Yakın Çağ’ ın ne aradığını soran olmuş mudur dersiniz?

Nazilerin saf alman ırkını en üstün insanlar olarak değerlendirip bütün insanlık üzerinde hâkimiyet hakkı iddia etmesi veya Yahudilerin kendilerini diğer insanların efendisi olarak görmesi eşitlik ve adalet adına tenkit edilse de uzay çağı insanının geçmiş çağlar hakkındaki tavrı da bundan pek farklı değildir.

Uzay Çağı İnsanı narsist bir eda ile her yere kendi heykelini dikedursun; biz bu insan tipinden sıkça duyduğumuz “Bu çağda olur mu öyle şey ayol ?” “Kardeşim bu devirde hırsızlık için el mi kesilir?” gibi ifadelerden tüten manayı inceleyelim.

“Bu çağda hırsızlık için el mi kesilir?” diyen arkadaş, bu sözüyle önceki çağlarda ‘el’ kesilebileceğini kabul ettiğini ve bu suretle “hırsızlık suçunun el kesmekle cezalandırılamayacağını ” evrensel bir kaide olmaktan çıkardığını hissetmiş midir sizce?

Acaba “Hırsızın elinin kesilmemesi gerektiği“ iddiasını kendi çağıyla sınırlandırmak suretiyle örfileştirdikten sonra çağlar boyu devam eden bir kabule örfi bir anlayışla itiraz eden kişinin durumu “ “Kızın istediği adamla kaçabilir” de ne demek, devlet namusumuzu bile korumayacaksa niye var?” diyerek devlet hukukunu töreye uymadığı için tanımayan vatandaşın durumundan ne kadar farklıdır?

Yine geçmiş milletleri insan hayatına gereken önemi vermedikleri gerekçesiyle kınarken, onların da bizi insan hayatından daha aziz değerleri katletmiş olmakla itham edebileceği aklımıza bile gelmiyor değil mi?

Niçin gelsin ki? Uzay çağının değerlerini sorgulamak, uzay çağı insanını yargılamak kimin ne haddine değil mi?

Emîr

KAYNAK

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...