Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
ibrikçi

Metafizik

Recommended Posts

Aziz kardeşlerim Annem yine memleketten bir kız bulmuş faceden ekle diyor... En son bulduğu üniverstede tanıştığı bir zenciye kaçtı aşırı duygusallıkla... Yine memleketten sözlendiğim de üniverstede okuyorken başkasını bulmuştu. Yine memleketten birini bulmuştu fetöcü çıktı az kalsın taklaya geliyorduk.

Ne edeyim bilmiyorum arkadaş. Bir konuşalım bakalım.

 

DUA

Bıçak soksan gölgeme,

Sıcacık kanım damlar.

Gir de bir bak ülkeme:

Başsız başsız adamlar…

 

Ağlayın, su yükselsin!

Belki kurtulur gemi.

Anne, seccaden gelsin;

Bize dua et, emi!

(1944)

N.F.K

Share this post


Link to post
Share on other sites

Emiceler kız paravanı bile açtırmadı direk postalandım, konuşmadı bile. ak partili olmadığım için olabilir. Eee ne diyelim Ak parti bu sene giderse bidahaki seneye yine gelir ama bu bektaşi giderse daha gelmez.

Aslında nasıl bir huyum varsa ak partililerin içinde ak partiyi eleştiriyorum. Ateist kominist ak parti düşmanlarının içinde de ak partiyi destekliyorum. Her iki tarafta beni sevmez ondan böyle ortada kaldık...

Bir şeyhim sevdi beni oda haybeden ( metafizik) sevmiş olabilir.

 

Ne dedim darıldın gözlerim nuru

Bugünkü sitemin dünden ziyâde

Çektin asumandan dehrin topunu

Dehr ü zamanımda günden ziyâde

 

Bugün hüsnün bağı elvanlaşıptır

Hûblar yığnak edip imzâlaşıptır

O çeşmin kevkebi noktalaşıptır

Hurufat içinde "nün"dan ziyâde

 

Demişsin Celâlî tanımaz dergâh

Kimseye eylemez asla eyvallah

Ben gönül camını kırmadım billâh

Hiç kasem olur mu bundan ziyâde

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ashabı kehf Yedi bilinmeyenli denklem gibi ...

Yada Altı bilinmeyenli denklem.

Sayısını Allahın bildiği bilinmeyenli denklem...

Bir de köpekleri var. Kıtmir

Allah ile konuşmalarını Kuran-ı Kerimde ağzı açık okuyoruz. Nasıl duaları var Birbirleriyle olan konuşmaları var...

Ne mübarek bir atmosfer içerisine girmişler. Ne güzel sohbetleri var . Duyuşları , duyuruşları ,duruşları var.

300 yıl uyumuşlar . buna dokuz daha ekle...

Onları öyle uyurken görseydik hemen arkamızı döner kaçardık.

Allah onları yatırmış ve onları görenlerin kalbine korku vermiş.

Gençler...

Kuran- ı Kerimin Gençleri...

 

Mağra nerede tam belli değil ama bir gün annem bunalıyordu işsizliğime ve evlenememe balkonda rasgele Kuran-ı Kerimden bir yer açıp okudum. Ashabı kehf anllatılıyordu. Birkaç saat geçmedi ablamgil geldi haydi Selçuk' a gidelim. Gez dolar aha geldik mi ashabı kehf mağrası kenarına. Yezoyor orada...

Bir köpek geldi yanımıza. Küçükken bir sürü köpek bakıyordum vardı. 8- 10 tane falan vardı. Mahallenin tüm köpekleri bizim adil aganın bahçesindeydi. Yani köpekten anlarım. Ben o gün gördüğüm köpek kadar cana yakınını görmedim. Cins değil sokak köpeği.... Kıtmirin soyundan olabilir.

Sanki bizi öyle karşıladı mübarek...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aziz kardeşlerim yine bişeler yazıcaz kaçarı yok... Biliyorum ki diyorsunuz içinizden " bırak metafizik ayağına dırdır etmeyi de şeyhini anlat şeyhini" . şeyhimi anlatıcam anlatmasına da mevzu dönüp dolaşıp yine kız meselesine gelecek...

Geçen bekârlıktan yine ağlayarak uyudum uyanmama yakın nerden esti bilmiyom içimden dua etmek geldi yarı uyanığım gözlerim kapalı... İşte dedim , Allah'ım bana evlenmem için hafız bir kız ver. İnanmazsınız bak kalktım açtım faceyi bir kız arkadaşlık yollamış hem de ilahiyatta okuyor. Heycandan kabul edim derken sildik mi... Elim ayağım karıştı. Resmi yok ama kız çok güzel nereden mi biliyorum ben ismi Zeynep olupta çirkin bir kız görmedim hayatımda...

Ey bekâr biçare garıban gözü yaşlı kardeşlerim yazın bunu bir kenara Adı Zeynepse kesin güzeldir. Yılların tecrübesi var burada.

Kız da şey gillerden hani bir hoca var ashabı kiramı çok detaylı anlatan. En ince ayrıntısına kadar anlatıyor genç biri.

Mushab bin umeyir ( radyallahu anh) ilk öğretmen, Erkam'ın (radyallahu anh)Evi resulullahın ilk zamanlarda müslümanları topladığı ev karargah ( dikkat çekmeyen)

Saad bin ebu Vakkas ( radyallahu anh) bir gün, resulullah sallallahu aleyhi ve sellem savaş meydanındaki çadırında uyuyamamıştı dua etti " Ya Rabbi bana salih kullarından birini gönder başımda beklesin de uyuyayım" der demez kapısında belirdi. ( yanlış anlamayın bunu önceden de bilirdim bu sahabeye başka bir muhabbetim vardır. Büyük sahabelere tabiki saygım var ama Saad bin Ebu Vakkas radyallahu anh hazretlerine aşığım)

Geceleri ben de tedirgin olur korkar uyuyamam...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Balonunu kaçırmış, çocuk gibi ağla dur!

Rabbim böyle emretmiş, ya dize gel, ya kudur!

Necip Fazıl Kısakürek

 

Asıl üzülmen gereken sabah namazını kaçırmış olmandır. Çünkü dünyadaki herşeyden daha değerlidir sabah namazının iki rekât sünneti.

Ülke yönetimi böyleydi hayalini bile kuramadığımız Osmanlı'da...

Allah'a büyük bir teslimiyet vardı.

Flistini üç Osmanlı subayı idare ederdi ve hiçbir kavga çıkmazdı. Ne yahudi ne hiristiyan saldırmazdı.

Allah' a teslim olursak herşey bize teslim olur.

Bunu başarmalıyız...

 

Kusuruma bakmayın benim, dostlar,

bağışlayın beni.

Ben davullara, bayraklara aldırmayan

bir padişahın yoluna düşmüşüm,

deli divane olmuşum.

Çok uzaklardan yürüyen bir adam gibiyim ben,

çok uzaklardan geçen bir hayal gibi.

Ama yok da sayılmam hani,

var olan bir şeyim ben.

 

Haydi ben bensiz geleyim,

sen sensiz gel.

Ne varsa şu ırmağın içinde var,

soyunalım iki can,

dalalım şu ırmağa, hadi.

Bu kupkuru yerde yakınmadan gayri ne gördük,

bu kupkuru yerde ne gördük zulümden gayri.

 

Bu ırmakta ne ölmek var bize,

bu ırmakta ne gam var, ne keder var, ne dert.

Bu ırmak alabildiğine yaşamaktan,

bu ırmak iyilikten, cömertlikten ibaret.

 

Durma, çabuk gel, gelmem deme.

Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır, dostum,

senin şânına sadece gelmek yaraşır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Peşinde olduğum bir şahıs belki beğenir ümidiyle yazdığım eski sohbetlerim;

Aziz kardeşlerim ! Şimdi biraz işim var inşaAllah geldiğimde sizlerle sıratı mustakimi düşüneceğiz.

 

Şimdilik sizler şunu düşüne durun;

 

sırat kıldan incedir,

kılıçtan keskincedir.

varıp ânın üstüne,

evler kurasım gelir.

 

Yunus Emre

 

Nasıl oluyor da bu ince çizgide evler kuruluyor ?

 

Ey iman edenler! Eve geldik. Yok sıratı mustakim üzerine ev yapmaya gitmedim. Pazara gittim Patlıcan aldık 0,75 kuruş. Top gibi olanlar var 1 TL Kilosu. Adam kendi üretmiş. Oradanda tabi camiye Namaza gittik :)

Evin yapılmışı varmış...

 

Neyse cıvıtmadan anlatalım Sıratı Mustakimi .

Aziz kardeşlerim ! Bizim bildiğimiz bir yol vardır , bir salımız , ulaşımımız vardır.Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin yolu.Farzlardır Sünneti seniyedir, Sünnetlerdir.

Bu farz ve sünnetleri yapmak da takva ile inceden inceye titizlik ister.

Bu sıratı mustakimin keskinliği.

Yunus Emre atamız Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimize öyle takva ile bağlı ki ...

Bu takva bir beceridir. YAni bir ustalıktır takva

 

(Ahh ahhh keşke ben ona gül göndermekten başka tek kelime etmemiş bir okur yazamaz olsaydım ... Gerçi gül göndermeme de kızıyordu.

Arkadaş anlamıyorum aklıma geldikçe hey heylerim geliyor. Lütfen benim sohbetlerimi evlenmeyi düşünmeyenler okumasın. Çok rica ediyorum... Evliler okuya bilir kıymetini bilir belki. Ama evlenmeyi düşünmeyen hayır okumasın. Sonra bizi yanlış anlar...)

 

Bu arada güncel birşeyler de yazalım. Acaba gece bekârlıktan ağlamamak için düşündüğümü mü yazayım yoksa demin abdest alırken aklıma geleni ama unutmuşum gece düşündüğümü.

Abdest alırken de bir kız vardı annem yine ayarlamaya çalışıyordu sonra gitti başkasına duydum ki ayakkabısının altına benim adımı yazmış...

Türk lirası düştü falan da diyorlarya. Ohhhoo biz ne çamurlara battık da gıkımız çıkmadı. Hani Yunus Emre atababamız diyor ya; "Ayaklara kilem bu aşk elinden"

 

Acep oldu halim bu aşk elinden,

Göremezem yolum bu aşk elînden.

 

Bu kamu âlemin tacı iken uş,

Ayaklarda kilim bu aşk elînden.

 

Garip bülbülleyin zarı kılarım,

Akar gözden selim bu aşk elînden.

 

Gazel yapraklayın benzim sarardı,

Kararıban ölem bu aşk elînden.

 

Yarın mahşerde ben yırtam yakamı,

Nice zara gelem bu aşk elinden

 

Niderem ben yarin vaslından artık,

Büküldü kad balam bu aşk elnden.

 

Yunus sen Tapdukuna kıl dualar,

Deme ki; ne kılam bu aşk elînden

 

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aziz kardeşlerim size de bir sır vereyim aramızda kalsın ama...

15 temmuzda Sayın Cumhur başkanımız halkı sokağa davet etti ya. Yani seslenmeyin o kendinden bilsin.

O gün Piri Türkistan , hazreti sultandan bir tivit attım aslında milleti sokağa döken bu tivit oldu.

Şöyle ; " "Hu" halkası kuruldu ey dervişler geliniz."

Yani övünmek gibi olmasında Türkiye'de yesevi zikri çeken bir biz kaldık... Yani o usülde başka duymadım "Hu" çeken.

Size öğreteyim mi?

Yazarak olmuyor ama...

Hu Hu Hu Allah lailahe illallah nur Muhammed sallallah lailahe illallah

Lailahe illallah

Lailahe illallah

Lailahe illallah

Lailahe illallah

.....

Hu Hu Hu Allah lailahe illallah nur Muhammed sallallah lailahe illallah

 

( bu gün biraz değiştirdik "nur" yerine "rahmet" dedik. Öyle içimizden geldi.

Sallallahualeyhi ve sellem efendimize en güzel hitabı Allah yapar , " Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik" ....

Yani biz de güzel şekilde hitab etmek için öyle dedik.)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah'im! Bu günde bana zekâ ve uyaniklik (ibadet ve itaatten gafil olmama) hali ver; beni cahillik ve batil islerden uzaklastir. Bu günde indirdigin her hayirdan bana da bir nasip ayir; cömertligin hakkina ey cömertlerin en cömerdi!

 

Aziz kardeşlerim şimdi üstadın bir şiirinin şerhini yapmaya çalışacağım. Şiir şu;

 

Onun Sanatı

 

(Yok) bir (var)dır;
Geçit vermez;
Dar mı, dardır!

(Yok) bir (yok)tur;
Akıl ermez.
Ne de çoktur!

(Var) bir (yok)tur;
Yusyuvarlak
Dönen oktur.

(Var) bir (var)dır;
Ona varmak...
Bu kadardır!

1944

Şiirin şerhi de yazıyla sözle olmaz bizce bir hareketle anlatıla bilir. Anlayan anlar...

35836788_10156574434257422_6641213131286

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aziz kardeşlerim bekârlıktan dolayı dergahta rahat durmayıp isyan çıkarmış olsamda, bunda asıl amacım şeyhime veya onun temiz yoluna değil günahlarıma isyandır. Sabredebilsem tabi daha iydi, evliya olurdum. Vallaha Bende buna dayanacak güç yok, güç ve kuvvet Allah'da.

Dergahtaki edepsizliğim, günahlarıma isyandır , tövbelerime tövbe...

Aslında şeyhime bağlılığım tek bağım sadece bu isyanımda var ( bence)...

 

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.

Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

 

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?

Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

 

Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.

Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

 

Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...

Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

 

Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,

Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

 

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.

Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

 

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.

Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

 

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;

Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

 

Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,

Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

 

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,

O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

 

Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.

Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

 

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.

Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

 

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.

Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.

 

Mevlana Celaleddin Rumi

 

"Savaşa karşıyım ancak haksızlığa karşı savaşmak karakterimdir!"

Şehid Şamil Basayev

 

" İsyana karşıyım ancak günahlara isyan karakterimdir" ibrikçi

Share this post


Link to post
Share on other sites

Boykot için telefonlarını kıran vatandaşlara reddiye.

Yanlış bir eylem içerisindedirler. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz lanetlenmiş bir kavimin bulunduğu yerden su alan sahabelere " suları dökün , o su ile yaptığınız ekmekleri hayvanlara yedirin" emrini vermiştir. bir ekonomist olarak önerim o telefon ve eloktronikleri TEMA vakfına bağışlamaları, TEMA vakfı da o telefonları yurt dışına satıp elde edilen gelirle Türkiye topraklarına ağaç dikmesidir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir ekonomist olarak ekonomik kalkınma önerim kosgeb'in tüm işletme mezunlarına sermaye vermesi ve kuracakları işletmelere %50 kâr ortağı olmasıdır. Ancak önemle belirtiyorum ki sadece işletme mezunlarına. Diğer hiç bir bölüme değil sade işletme mezunlarına. Ve tüm devletten kiralanan işletmelere de sadece işletme mezunları için ihale açılmalı. Aynı şekilde kâr ortaklığıyla

 

Bu piyasalardaki yerleşmiş kemikleşmiş ,kazandığı parayı yunan adalarında içki masalarında sahtekâr üreticilerin sonu olur.

Bir örnek vereyim

Birkeresinde elime bir fırsat geçmişti " klima.xyz " adlı internet adresini satın almıştım. Planım antalya. klima.xyz, ankara. klima.xyz, vb... Subdomainlerle , değişik ıp adresleriyle SEO yapıp Türkiye'de tüm klima sektörünü ele geçirecektim. İkinci el , bakım onarım , ve satış şubeleri kuracaktım ama internet adresim , geçersiz ödeme yöntemi bahanesiyle godediy şirketi tarafından çalınıp yüksek fiyatla satışa çıkartıldı. Satın aldığım yöntemle bir yıl daha uzatamadım kötü niyetliydiler. Evet 20 - 30 tl para bulamadık...

Kaç kişi ekmek yiyecekti?

Kaç sahtekardan kurtulacaktı millet?

Bu kayıplar gibi belki yüzlerce proje geçti gitti...

 

İşletmeciler işte böyledir kemikleşmiş lüks harcama tutkunu yaratıkların tüm düzenini boza bilir. Bu da heycanını yitirmemiş genç üreticileri piyasaya sürmekle olur.

 

"Kitabına eğilmiş çocuk, aşını pişiren kadın, tarlasını süren çiftçi, tezgahtaki sanatkâr, fenâlık düşünmeye vakit bulamaz."

 

Hoca Ahmed Yesevi

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gece eve gelirken hayal kuruyordum mehmetcik vakfına 20 milyon bağış yaptığımı falan... Kaldırımda 200 tl buldum :)

 

 

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;

Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.

Yolumun karanlığa saplanan noktasında,

Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

 

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;

Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.

İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;

Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

 

İçimde damla damla bir korku birikiyor;

Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...

Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;

Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

 

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;

Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

 

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;

Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!

Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;

Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

 

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;

İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.

Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;

Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

 

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;

Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!

Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;

Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

 

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;

Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.

Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,

Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

 

Necip Fazıl Kısakürek

Share this post


Link to post
Share on other sites

Seherdir bülbüller öter

Gülfem açtı llbeğ llbeg

Sabâlar şebnem dolusu

Doldu taştı llbeğ llbeğ

 

Hep açıldı meyhaneler

Dem çekmede mestâneler

Elvan elvan peymâneler

Doldu taştı llbeğ llbeğ

 

Şem'âlar düştü fânûsa

Yokdur pervaneye buse

Revân yolu Çıtanos'a

Bugün düştü llbeg Ilbeg

 

Celâli erkânın tanı

Fâş etme sırr-ı Sübhân'ı

Gene Leylâ'nın kervanı

Geldi geçti llbeg lbeğ

Celali Baba

Share this post


Link to post
Share on other sites

Zenginlerin rakı sofrasından zırnık eksiltmeme ekonomik programı bunları doyurmaz... Sayın ekonomi bakanımız yanlış kişilere yatırım ve destek sağlıyor.

Bir toplumda zenginlerin ıslah edilmesi şarttır.

Koruma kollama politikaları ancak şımarıklıklarını artırır.

İslam garip gelmiştir yine garip olarak gidecektir.

İslam fakir fukara ve gariplerin eline doğmuştur. Günümüzde fakir fukara ve gariplere nefes bile aldırmayan tanrı patroncuklara ne istedilerde verilmedi...

 

Her nere gittimse nasıl ettimse,

Baktım gördüm başta gelen paradır.

Tellalın yanına şöyle sokuldum,

Duydum ağzındaki ilan paradır.

 

Yorulmuş öküze tekme attıran

Totoda tam on üçü tutturan

Hakime savcıya kaş göz ettiren

Avukatta olan plan paradır.

 

Bir ölünün cemaati az ise

Mutlak parası yok harçlığı kısa

Bir ölünün cemaati çok ise

Ölen insan değil ölen paradır.

 

Parasız insana söz mü verirler

Yol mu gösterirler hız mı verirler

Keloğlana saçlı kız mı verirler

Paşanın kızını alan paradır.

 

Gönlümün gözüne bakan geliyor

Tesbihine püskül takan geliyor

Fesini bir yana yıkan geliyor

Ramazanda hafız olan paradır.

 

Fakiri bilirim lafta bulunur

Korkusundan hep hilafta bulunur

Camide de arka safta bulunur

İmamın sağında kılan paradır.

 

Aşık Reyhaniyim söz mü çalarım

Elli mi çalarım yüz mü çalarım

Perde inletir de saz mı çalarım

Unutma ki sazı çalan paradır.

Âşık Reyhani

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bazı olumlu kelimeler:

İnşallah yapacağım

Hemen harekete geçeceğim

Bütün imkanlarımı kullanacağım

Doğrusunu birlikte bulalım

Hatalarımı düzeltmeye hazırım

Şu konuda yanılmış olabileceğinizi düşünüyorum

Birbirimize her zaman ihtiyacımız var

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aziz kardeşlerim her nekadar manen fırat kalkanı harekatına katılmayı başaramasamda yerden bulduğum 200 tl mehmetcik vakfına yatırılmıştır.

Ne diyelim , olanlara şükür olmayanlara hamdolsun...

 

Trabzondan çıktım başım selamet

Çavuşluya vardım koptu kıyamet

Arkadaşlar kaptanıma emanet

Bu ayrılık şimdi de büktü belimi

Zalim düşman yaktı da yıktı evimi

 

Trabzonun etrafında meteris

Meteristen telli de kurşun atarız

Biz beş kardeş bir orduya bedeliz

Bu ayrılık şimdi de büktü belimi

Zalim düşman yaktı da yıktı evimi

 

Vara vara vardık balkan aresi

Bu ayrılık yoktur bunun çaresi

Sende bıçak bende yürek yarası

Bu ayrılık şimdi de büktü belimi

Zalim düşman yaktı da yıktı evimi.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Metafizik tabiri: saf akıl veya hadsî akıl. Ampirik aklın

veya tecrübî bilginin zıddı olarak kullanılır.

 

(Cemil Meriç' in ışık doğudan gelir kitabından)

 

 

Hakikati imanın dışında arayanlar karşılarında abesi bul-

dular.

 

(Cemil Meriç' in ışık doğudan gelir kitabından)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aziz kardeşlerim bizi özlediniz mi ?

Beni mi özlediniz şeyhimi mi? Doğru söyleyin :)

Öncelikle belirteyim ki Şeyhimin web sitesini ben bozmadım . dışardan sürekli kontrol ederim biraz karışmış web site. Ben hiç bişe yapmadım hacker liğim vardır ama böyle şeyler yapmam.

Bir keresinde şeyhime hediye olarak bir web sitesi yapmıştım

" bursatv.net" adında. Tamamiyle kendi tasarımımdı. Hiçbir cracklı program kullanmadan titizlikle yasal programlarla yapmıştım. İçinde iki tanede kitabını online olarak yayınlamıştım . flash kitap sayfalar çevriliyor falan baya fiyakalıydı...

Eleştiriler aldım aklılardı afişçilik falan. Tabi şeyhim yayınladığım kitaplarını tam okumadığımı hemen anladı. Hani on metreden iğne deliğinden ipi geçiren yakası hırkası sökük biri var ya o misal.

Neyse bir hikmet yazalım

 

30. Hikmet

Gönlüm kuşu uçar her zaman kanat çırpıp

İki gözüm pişmanlıkta kanlar döküp

Bedeni öldürüp riyazette dizini çöküp

Ya Allah'ım affeyle günahımı

 

Cahillikte işlediğim işim hepsi hata

Kusurlardan tevbe eylemedim yakamı tutarak

Gerdanıma tavuk gibi koyup fota

Ya Allah'ım affeyle günahımı

 

Dünyayı sevip din derdini attım

Günah yükünü ey dostlar çıkardım

Dergahına kötülükler getirdim

Ya Allah'ım affeyle günahımı

 

Kötü dünyaya gönül bağlayıp ergin oldum

Eğlence ile vah yazık cahil oldum

Bu dünyanın geçiciliğini şimdi bildim

Ya Allah'ım affeyle günahımı

 

Gönül mülkünü tutmuş okşar karanlık gecesi

Benlik içinde ortaya çıkar ben-benliği

Pir hizmeti uzak eyler bizden onu

Ya Allah'ım affeyle günahımı

 

Kul Hoca Ahmed günahına aklı erer

Her kim Allah dese ona varır

Erenlerin sohbetine eğilimlidir

Ya Allah'ım affeyle günahımı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aziz kardeşlerim bu gün birkaç tane kitap aldım. Henüz okumadım ama beklentilerimi yaza bilirim.

1 Ashab-ı kehf sinan yıldız yazmış. Bunu biraz okudum tarsus da demiş mağra. Olabilir ... Ohhoo biz her sabah namazına kalkabilsek bize o mümin gençler bir karış yanımızda mağraları. Bilmedim diz dize...

Üstadın dediği gibi " Bir gençlik Bir gençlik , zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik..."

 

2 MİMAR SİNAN Yavuz Bahadıroğlu yazmış .Mübareğin azmini başdöndüren tutkusunu hissetmek isterim .

3 Payitaht Ahmet Türk yazmış. Açıkçası bu kitapta biraz yanıldım çünkü yazarın Necip Fazıl Kısakürek olduğunu sandım. Kitabın kapağında " Abdulhamid' i anlamak her şeyi anlamak olacaktır" yazılı ve altında Necip Fazıl Kısakürek yazılı. Ben sandım üstadın kitabı. Pilanım okuyup gelip burada hemen ortamı ele geçirmekti. Açılın bundan sonra üstadı ibrikçi baba anlatacak diyip mevzuya girecektim... Zerreyle kaynatacaktık ummanı.

4) Farabi İdeal Devlet Ahmet Arslan çevirmiş. Biraz okudum ama ütopyadan önce Allah' ın verlığı ve tekliği işleniyor. Bu şöyle bir var bir yok , şöyle olursa var şöyle olursa yuk şeklinde gidiyor hani bilgisayarın dili var ya birler ve sıfırlar 101100011100... Aslında bu şekilde bir bakmak lazım belki bilgisayar bişey çıkarır keşif olur. Lailahe illallah zikri gibi bir zikir çekiyormuş gibi oldum.

Ya halime bakmıyom Hasan dağına oduna gidiyom.

Aslında şu elektronikten uzaklaşıp kıbleye karşı dönüp okuya bileceğim bişeler almak istedim çalıştığım yerde.

 

Hâlık'ımı ararım gece gündüz cihan içinde;

Dört yanımdan yol indi evren ve mekân içinde.

 

Dörtten yediye yettim, dokuzu geçip gittim,

Ondan ikiye geldim çerh-i keyvan içinde.

 

Üçyüzaltmış su geçtim, dörtyüzkırkdört dağ aştım,

Vahdet şarabını içtim, düştüm meydan içinde.

 

Çünkü düştüm meydana, meydanı dolu gördüm,

Yüz bin arifi sordum, bütün cevlan içinde.

 

Dalgıç denizine girdim, varlık şehirini gezdim,

İnciyi sedefte gördüm, cevheri hazine içinde.

 

Arş ve Kürsü'yü yürüdüm, Levh ve Kalem i gördüm,

Varlık şehrini gezdim, söyledim bu can içinde.

 

Canı gördüm cânanda, aşkı gördüm meydanda,

Aşıkların meydanı cümle bostan içinde.

 

Eri gördüm erleştim, istediğimi sordum,

Hepsi sende dedi, kaldım hayret içinde,

 

Hayran olarak kaldım, şuursuz olarak daldım,

Kendimi derde saldım, buldum derman içinde.

 

Seyr ister mi bülbül açılmıştır kızıl gül

Her gülü uzak görme gülü gül bahçesi içinde.

 

Miskîn Hoca Ahmed canı, hem cevherdir hem hazine,

Herşey O'nun mekânı, O lâmekan içinde.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bismillahirrahmanirrahim

Gerçekten Ben, tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup da sonra doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım.

Taha, 82

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tutturmuşuz zırlamayı

olur olmaz sallamayı

bırak davet yollamayı

gizli gizli geliver gitsin

10.57 07.09.2014

 

Bir ah çektik ince ince

Zülüf zülüfe değince

Emeklerim yol boyunca

Tane tane yoluver gitsin

10.43 07.09.2014

 

aşık bilmez ki varmayı

Ne bilsin yürek yarmayı

Bırak bağdatı sormayı

Deryalara dalıver gitsin

10.33 07..09.2014

 

Yaralara tuzum gibi

Sessizlik ki çözüm gibi

Deli gönül gözüm gibi

sızıların salıver gitsin

10.25 07.09.2014

 

Karıştırma orasını

Gecelerin karasını

Garip gönül curasına

Dertli dertli çalıver gitsin

10.22 07.09.2014

Bahadir-i Bestami ( ibrikçi)

 

Dergahlıkta bizimde bir şeyler mırıldanmışlığımız oldu

Share this post


Link to post
Share on other sites

aşık bilmez ki varmayı

Ne bilsin yürek yarmayı

Bırak bağdatı sormayı

Deryalara dalıver gitsin

10.33 07..09.2014

 

Burada şeyhimin şeyhinin anlattığı bir olay anlatılıyor.

Bir gün mecnun deveye binmiş çöle doğru leylaya gidiyom diye sürmüş deveyi . Biraz gittikten sonra Mecnun kendinden geçince deve dönüyormuş geri . Devenin de yavrusu varmış Mecnun kendinden geçince Deve de yavrusuna gidiyor. Mecnun deveyi çeviriyor biraz gidiyor yine kendinden geçince deve geri dönüyor. Çölde bir o yana bir bu yana gidiyorlar. Mecnun dayanamıyor artık kendini atıyor devenin üstünden. İşte o Mecnunun devenin sırtından kendini atmasında büyük bir sır varmış.

Biz sırrı bildiğimizden değil de öylesine yazdık işte...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aziz kardeşlerim önemli bir mesele var. Hani işten kovulunca ,veya işveren keyfiye işten çıkartınca veya belirli şartlarda işten ayrılan işçiye ödenen tazminatın faiz olduğu konusunda çok güçlü belirtiler görüyorum. Şöyle ki aslında bu tazminat işçiyi korumak için değil tam tersine işçiyi işverene kul köle yapmak için ortaya konan bir paradır. Afrikada maymunlar nasıl avlanır bilir misiniz? Yere bir çukur kazılır maymunun elini sokabileceği genişlikte ve çokurun içine iki kesme şeker konur. Maymun elini çukura sokup kesme şekeri tutunca eli yumruk halindeyken çukurdan çıkmaz. Maymun da hırs ve aç gözlülükle kesme şekeri bırakmaz ve yakalanır. İşçiyi bu şekilde hapseden yahudi oyunudur tazminat. Sakın tazminat almayın ve hiçbir şekilde o paranın varlığını kabul etmeyin.

İnsana çalıştığının karşılığı olarak ödenen kafidir . diğeri ise bir tuzaktır kör olası dış mihrakların oyunudur.

Bu tuzak paranın büyük günah olan "riba" olma olasılığıda çok yüksektir vesselam

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şimdi Aziz kardeşlerim biz dervişleme sohbetlerimize devam edelim imam rabbani hazretleri diyor ya; " Her ne olursa olsun sevgiliden bahsetmek daha tatlı"

Bir keşif yaptık geçen acep şeyhime götürsem mi ? Bir kıymeti olur mu ? Şeyhim bana bağlım der mi?

Bakınız biz sırrımızdan dem vuralım derken ne göründü gözümüze. Sırrımdan da geçsem bırak sırrı imandan da geçsem şeyhim bana bağlım der mi ki? ( bu böyle takıldı bende arada bir mırıldanıcaz artk)

Türk bayrağının bir şerhi bu keşif. Türk bayrağında yazılı bir güzel söz göründü şöyle ki; çiçekler içerisinde gül gibi. Hilal bütün çiçekleri gösteriyor yıldız da tüm çiçekler içinde gül' ü

O da bir çiçek hilal dairesini oluşturan noktalar içinde bir nokta ama çiçekler içinde gül gibi...

 

63. Hikmet

Seherlerde kalkıp ağlayıp dua eylesem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Yaş yerine kanımı döküp dua eylesem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Dergâhına başımı koyup feryad etsem

Göz yaşımı akıtarak süs eylesem

Kırları gezip özümü mecnun eylesem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Nerede gitsem yadını deyip ağlasam ben

Hizmetinde belimi sağlam bağlasam ben

Hasretinde yürek-bağrımı dağlasam ben

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Her gün yüzbin elimi açıp "amin" desem

Musa gibi Tur dağında niyazını desem

Doksan dokuz niyazını deyip canımı versem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Bayezid gibi yetmiş yolu özüm satsam

Allah diye derdi ile ölüp gitsem

Riyazette yorulup, şaşıp, acıyıp donsam

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Allah için evlatlarımı yetim eylesem

Riyazette kemiklerimi hamur eylesem

Ehl-i âyâl ev-barkımı düşman eylesem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Allah diyen kulların kulu olsam

Aşıkların yanıp savrulan külü olsam

Yol üstünde toprak gibi yolu olsam

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Allah, Allah, canım Allah, dilim Allah

Sen'den özge sığınağım yok Vallah-Billah

Ağlayıp geldim dergahına "Şey'en Lillah..."

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

İyilerin sohbetinde zâkir olsam

Her ne cefa değse bana şükreder olsam

Eyyub gibi belasına sabreder olsam

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Eşiğine başımı koyub tevbe eylesem

Gıybet yapan dillerimi yüz bin dilsem

Günah işleyen organlarımı parça eylesem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Tevbe eyledim, tevbe eyledim kabul eyle

Tevbemi kabul eylemez olsan canımı al

Yolda kaldım, yolda kaldım, elimi al

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Allah için mertle gibi var canımı versem

Ehl-i âyâl, ev-barkımı bırakıp gitsem

Can ne ola imanımdan belki geçsem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Seherlerde erken kalkıp Hakk'a yansam

Büyük küçük günahlardan tevbe eylesem

Ağlayıp Hazretine boyun sunsam

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Kahhar Melik'im senden korkup uyansam ben

Günahımı kabul edip inlesem ben

Seherlerde yakamı tutup yalvarsam ben

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Taşkın gelen deryalarda yüzsem ben

Kaybolup kalan develer gibi böğürsem ben

Öleceğim vakitte binbir adını söylesem ben

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Vah yazıklar pişmanlık deyip korkup kalksam

Pir-i kamil dergâhını durmadan öpsem

İyilerin ayak tozu olup ölsem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Tan atana kadar ağlayıp dinmeden korkup çıksam

Sübhan derdini deyip devamlı inleyip çıksam

Toprak gibi âciz olup hor görülsem

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

 

Kul Hoca Ahmed canını ver mertler gibi

Candan geçip yola girsen göresin cemal

Muradını verir sana Allah

Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aleviler ibadetin kalpte gizli olması gerektiğini savunur. Fakat hz. Hüseyin efendimiz açıkça gözler önünde ölümüne çıktı yola hiç bir şey gizli değildi. Çünkü farz ibadetlerin gizlenmesi diye bişey yoktur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...