tüten_ruh 0 Report post Posted September 18, 2007 TÜTEN RUH Sana ey kanımda eriyen kadın Can nasıl dayansın, nasıl dayansın? Mezara çekmekse beni maksadın Önümde o siyah gözlerin yansın. Bir sütun alevsin, bir sütun duman, Yalnız seni görür gözünü yuman. Senden ateşine bir deva uman Bari gitsin kara toprağa kansın. Bir çukur solumda, bir taş sağımda Kabre girdiğim gün bu genç yaşımda Öyle bir yüksel ki sen toprağımda Görenler ruhumu tütüyor sansın ÜSTAD Quote Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted September 18, 2007 Selamlar, Paylaşılan şiir, Üstad'ın Ben ve Ötesi isimli kitabında yer almaktadır ve daha sonraki kitaplarda yer bulamamıştır. Farklı bir ifadeyle, Üstad'ın reddettiği şiirlerindendir. Bir de Açıklama kısmında "Başyapıtlardan" denilmiş ki, "Başyapıt" olma kavramı, daha objektif bir bakış açısıyla ele alındığında, daha ziyade esere erbâbınca veya halk tarafından gösterilen genel temayülle veya yazarın eserine atfettiği kıymet ile alakalı bulunacağı için, bunun şahsî bir yorum olduğu kanaatindeyim. Şiir yazıldığı dönemde büyük bir teveccüh görmemiş ve Üstad tarafından da sonraki dönemde reddedilmiştir. Şiir sizin gözünüzde bir başyapıt mertebesi kazanmış olabilir, zira şiirdeki belagat ve bakış açıları, bir başyapıta yakışacak olgunluk ve bediîliktedir, fakat bu şiiri genel manada başyapıt olarak nitelemek, bana pek mümkün değilmiş gibi geldi. Saygı ve selamlarımla 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
tüten_ruh 0 Report post Posted September 18, 2007 Genel kanı görmesede ben kendimce başyapıt olarak kabul ediyorum bu şiiri. Beğendiğim şiirler arasındadır. Üstadın neden daha sonra bu şiiri reddettiğini öğrenebilir miyim? Quote Share this post Link to post Share on other sites
Abdulhamid 6 Report post Posted September 19, 2007 Genel kanı görmesede ben kendimce başyapıt olarak kabul ediyorum bu şiiri. Beğendiğim şiirler arasındadır. Üstadın neden daha sonra bu şiiri reddettiğini öğrenebilir miyim? üstadın ilk dönem şiirlerinde rastladığımız ana bir tema var,şiirlerin konusu genelde ya insan ya madde oluyordu.bu şiirde olduğu gibi.. bir kadına yazılmış sanki...bakın mesela ilk dönem şiirleri arasında reddetmediği şiirleride var ama onların konusu ya ölümdür ya çok sevdiği annesine yazdığı şiirlerdir ya da ,azda olsa manevi bir havası olan şiirleridir.üstad'ın bu şiiri redetmesinin sebebi bana göre sadece bir kadından söz edilmiş olması.tabi bunların hepsi benim düşüncelerim çünkü 2.dönem şiirleriyle karşılaştırlıdığında bu şiirde manevi bir hava, ilahi bir tarz ,ya da üstadın bir çok şiirinde nakşettiği ölüm tema'sına rastlamak mümkün değil.bu şiirdeki ölüm bana göre gerçek bir ölüm değil sadece bir kadın için herşeyinden vazgeçmiş birinin dünyadan soyutlanması gibi..edebi dili ve hece ölçüsü üstadın hiç bir zaman bırakmadığı iki silahı gibiydi.bu hem birinci dönemde hemde ikinci dönemdeki şiirlerindede aynıdır ama muhteva bakımından çok farklılık gösterir. Quote Share this post Link to post Share on other sites
gece güneşi 7 Report post Posted September 19, 2007 Genel kanı görmesede ben kendimce başyapıt olarak kabul ediyorum bu şiiri. Beğendiğim şiirler arasındadır. Üstadın neden daha sonra bu şiiri reddettiğini öğrenebilir miyim? bakın size Üstad cevap versin alıntıyı çile eserinin ön sözünden yapıyorum "Bir yanda belli başlı bir sanat anlayışından tüten şiirler,bir yanda,bu sanat anlayışının tüttürdüğü şiir mefküresi...bir yanda yemişin içindeki lezzet,bir yanda yemişin dışandaki lezzet reçetesi... ......... Bu son şeklin üç basamağı"Sonsuzluk Kervanı", "Çile",ve "Şiirlerim" adıyle 1955,1962 ve 1969'da çıkan kitaplardan evvelki üç eserim(Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi), memleketimizde nasıl görülmüş ve gösterilmiş olursa olsun - o vakitler Allah'a bağlılığım belli olmadığı icin göklere çıkarıldım- küçük ve kifayetsiz davranışlardı.Onları yirmi yıl sonra takip eden "Sonsuzluk Kervanı" ise bircok bakımdan beni ifadelendiremedi.O zaman en eski eserleri, mahzun ve mahpus keyfiyetlerinden, kemmiyetlerine, şekillerine ve tertiplerine kadar ana kitabımda özleştirmeyi onlarda bağlı olduğum unsurları öbürlerinde süzmeyi, ayıklamayı, düzeltmeyi ve yenileriyle bir arada bütünleştirmeyi dilemiştim.Eskilerden birçoğunu atmak ve onlarda bağımı koparmak istemiş ve demiştim ki: -Mal sahibi bensem,bunları istemediğim, tanımadığım ve çöplüğe attığım bilinsin...Attıklarım, aldıklarımdan çok olan eski şiirlerimi yenileriyle demetledikten ve bu kitapta derledikten sonra meydana gelen şu kadar parça şiir, şu ana kadar şairliğimin tam ve eksiksiz kadrosu oluyor.İşte şiir kitabım,bu,hepsi bu kadar ;ve bu kitaba gelinceye dek başka hiçbir şiir, bana, adıma ve ruhuma mal edilemez." eğer şimdi hala soruma cevap bulamadım derseniz size sakin bir kafayla olabildiğiniz kadar objektif bir şekilde çileyi baştan sona okumanızı tavsiye ederim(bu şiiri Üstadın başyapıtlarından diye nitelendirebildiğiniz için çileyi okumadığınız sonucuna vardım.şayet okuyup da böyle bir düşünceye kapılabiliyorsanız onun yorumu başka olur ve malesef yapılabilecek birşey yoktur ) 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
cihat 28 Report post Posted September 19, 2007 Üstadın ilk şiirlerinde olduğu gibi bunda da kadın mefhumuna aşırı bir hayranlık, hatta ilahi bir merhaleye yerleştirme var. (O dönemde) Varlık ve nefs muhasebeselerinin henüz sathında olan Üstad, teselliyi kadın karşısındaki benlik istismarında aramış olsa gerek. Şiire teknik ve ruh olarak söz yok.Dolayısıyla şu veya bu şairin başyapıtı olarak gösterilirse her hangi bir beis aramak olmaz da, Üstad gibi kafa ve ruh olarak iptidai bir konumdan, iman ve inancıyla bedahet merhalesine erişmiş birine mal etmek, O'na yapılmış olan affedilmez bir suç ve hatta vasiyetine ihanettir. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
tüten_ruh 0 Report post Posted September 19, 2007 sonuçta n.fazıl 'ın şiiri değil mi bu.Yazıldığı dönem onun inanç yönünden zayıf olduğu bir vakit olabilir.Ki o zamanlar Türkiye'nin de C. Süreya'nın dediği gibi "Atetürkiye"olduğu zamanlardır.O da diğer çağdaşı şairler gibi ülkenin bu durumndan etkilenmiş olacak.(O.Veli,C.Sıtkı ... gibi).Başyapıt tabiri absürt olmuş olabilir.Kendimce seçtiğim şiirleri kendimce başyapıt saydığım için bu tabiri kullandım.başka bir amaç gütmeden. Saygılar... Quote Share this post Link to post Share on other sites
tüten_ruh 0 Report post Posted September 19, 2007 N.Fazıl 'ı tek benimseyenler ve sevenler bu sitenin kurucuları değildir.Her hangi bir itici ve incitici söz kullanma hakkına da sahip değillerdir.(ihanet... vs).Bilgilerinize... Saygılar... Quote Share this post Link to post Share on other sites
gece güneşi 7 Report post Posted September 19, 2007 sonuçta n.fazıl 'ın şiiri değil mi bu. hayır efendim değildir.Üstad ın çöpe attığım dediklerine onun şiiri diye paylaşamazsınız.o şiiri sevmenize tabi ki bir itirazım olamaz.ama sadece şiir demelisiniz yani bu forumda olduğu gibi başka yerlerde de Üstad ın şiiri diyemezsiniz.belki de sizin için şairi meçhul sevdiğiniz bir şiir olabilir ama Üstad a maledilemez.o yüzden bu şiir sonuçta Üstad ın değildir... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
tüten_ruh 0 Report post Posted September 19, 2007 Onun kaleme aldığı bir şiiri başka bir isim altında nasıl gösterebilirm? Her hangi bir isim mi bulayım yani.Konu neden bu kadar abartıldı anlamış değilim. Quote Share this post Link to post Share on other sites
gece güneşi 7 Report post Posted September 19, 2007 bu konu üzerinde fazla durulmasının tek nedeni örneklerinin çok olması.Üstad ın attım dediği şiirlerin bazı kesimler tarafından kullanılması ve sanki kendisiyle çelişiyormuş izlenimi verilmeye çalışılması.Üstad ın farklı tanıtılmaya çalışılması.o yüzden en azından benim verdiğim tepkiyi sadece size olduğunu düşünmeyin ama bu konu hakkında başka birşey yazılmaması en mantıklısı galiba. Quote Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted September 19, 2007 Selamlar, Abdülhamid'in dediği gibi, bu şiirde Üstad bir kadına teslim olmuş ve onu bir açıdan bakıldığında, Cihat'ın dediği gibi ilahi bir mevkiye yükseltmiş gibidir. Üstad'ın kabul ettiği şiirlerinde, kadının maddesine gösterilen kutsallaştırıcı bir sevgi sözkonusu değildir ve kadın, cinselliğiyle erkeği büyüleyen bir varlık olarak alınmaz. En basitinden, nisbeten maddî hususlar barındırıyor gibi duran Dönemeç ve meşhur Beklenen şiirleriyle bu şiiri karşılaştırarak reddedilme sebebi konusunda fikir sahibi olabilirsiniz. En sathî, fakat en temel ve doğru nokta olarak, İslamiyet hassasiyetine bağlayabiliriz bu durumu. Gerek Abdülhamid, gerek Gece Güneşi ve gerekse Cihat gerekenleri güzel bir şekilde ifade ettiği için bu meseleye bu kadar temas etmeyi kâfî görüyorum. Şiir üstad tarafından yazılmıştır fakat ona ait değildir. Üstad, ilk üç şiir kitabında yer alan eserlerinin çoğunu reddetmiş ve bunların kendisine mal edilemeyeceğini defaatle yazmıştır. Şiiri başkasına aitmiş gibi göstermenize gerek yok elbet. Yalnızca sevdiğinizi söylediğiniz Üstad'ın manevi şahsına biraz saygılı olmak babında, şiirin üzerine fazla gitmemeli; şiiri paylaşmak durumunda kaldığınızda da, bu şiirin ona ait olmadığını, sözkonusu şiirin çöpe atılmış bir mal gibi ilk sahibinin aidiyetinden çıktığını ve reddedildiğini de göz önünde bulundurmalısınız. Tek cümleyle özetlersek; Üstad'ın yazdığı, fakat ona ait olmayan sahipsiz bir şiir... İhanet mevzusuna gelelim: İfadenin yazılma sebebine bakarsanız Cihat'ın haksız olmadığını müşahede edebilirsiniz. Şiiri üstad'a mâl etmek hakikaten onun vasiyetine yapılmış bir ihanettir. "Neden?" diye sorarsanız, buyurun, Üstad'ın vasiyetini buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. Özellikle 3. madde, meselenin özünü nefis bir şekilde ifade etmektedir. Bu vasiyet ortadayken, şiiri Üstad'a mal etmenin, onun vasiyetine yapılmış bir ihanet olduğunu söylememek mümkün değildir sanıyorum. Aynı şekilde, Üstad, bu eserleri kendisine aitmiş gibi gösterenler hakkında şöyle ağır bir nükte de yapmıştır: Çöplükleri Sadece Köpekler Kurcalar Bir de, son olarak şunu belirtmek istiyorum ki, Üstad'ı sevmek ve benimsemek site kurucularının ve yöneticilerinin tekelinde değildir, fakat bu, belki de bir kötü niyet güdülmeden yapılan aleni ve galiz hataları (felix culpa) görmezden gelmemizi engelleyici bir durum değildir takdir edersiniz ki... Buradaki yetki sahibi arkadaşların neredeyse hepsi Üstad'ı bir bütün olarak tanımış, onun şahsiyetine saygı göstermeyi mecburi görmüş ve edebiyatının yanında görüşlerinden de istifade etmeyi şiar edinmiş insanlardır ve Üstad hakkında kayda değer malumata sahiplerdir. Elbette belli bir fikir etrafında bu siteyi oluşturanlar ve destekleyenler olarak görüşlerimizi savunacağız. Belli çizgiler esnetilmemek ve Üstad'ın hususiyetle nefret ettiği şeylerin üzerine gidilmemek kaydıyla (ki bu saygısızlık olur), herkes bu hakka sahiptir. Bu yorumunuzun, yazılma sebebi hakkında muhtemelen tam bir malumata sahip olmadığınız "ihanet" kelimesinin üzerinizde oluşturduğu reaksiyon ihtiyacına binaen ortaya çıktığına inanıyor ve bu yorum hasebiyle şahsınıza kırılmıyoruz. Umarız ki, dilimiz döndüğünce birşeyleri anlatabilmişizdir. Saygı ve selamlarımla Quote Share this post Link to post Share on other sites
tüten_ruh 0 Report post Posted September 20, 2007 Şöyle bi soru sorayım o zaman.Üstad'ın eski şiirleri (sahiplenmediği) burada paylaşmak uygun mu değil mi? Eğer değilse belirtilmesi daha doğru olur bence.Ayrı bir başlık altında felan. Saygılar... Quote Share this post Link to post Share on other sites
NFK-Fan 285 Report post Posted September 20, 2007 Selamlar, Genel itibarıyla böyle bir yasaklamaya gitmedik, nitekim forumda numune olması açısından bohemlik döneminde kaleme alınan çok ağır bir şiir de mevcut; fakat o şiir gibi, İslamî hassasiyeti zorlayan şiirlerin bundan sonra kesinlikle paylaşılmaması gerekmektedir. Bunun dışında; Çile'de, Esselam'da veya Öfke ve Hiciv'de yer alan şiirlerin dışında kalan, fakat İslamî hassasiyetleri bariz bir şekilde zorlamayan şiirler, şiirin Üstad tarafından yazılmasına rağmen onun malı olmadığına, ona mal edilemeyeceğine dair ihtar mahiyeti gösterir ibarelerle yayınlanabilir. Saygı ve selamlarımla Quote Share this post Link to post Share on other sites
hafakan 195 Report post Posted September 20, 2007 Bu son şeklin üç basamağı"Sonsuzluk Kervanı", "Çile",ve "Şiirlerim" adıyle 1955,1962 ve 1969'da çıkan kitaplardan evvelki üç eserim(Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi), memleketimizde nasıl görülmüş ve gösterilmiş olursa olsun - o vakitler Allah'a bağlılığım belli olmadığı icin göklere çıkarıldım- küçük ve kifayetsiz davranışlardı.Onları yirmi yıl sonra takip eden "Sonsuzluk Kervanı" ise bircok bakımdan beni ifadelendiremedi.O zaman en eski eserleri, mahzun ve mahpus keyfiyetlerinden, kemmiyetlerine, şekillerine ve tertiplerine kadar ana kitabımda özleştirmeyi onlarda bağlı olduğum unsurları öbürlerinde süzmeyi, ayıklamayı, düzeltmeyi ve yenileriyle bir arada bütünleştirmeyi dilemiştim.Eskilerden birçoğunu atmak ve onlarda bağımı koparmak istemiş ve demiştim ki:-Mal sahibi bensem,bunları istemediğim, tanımadığım ve çöplüğe attığım bilinsin...Attıklarım, aldıklarımdan çok olan eski şiirlerimi yenileriyle demetledikten ve bu kitapta derledikten sonra meydana gelen şu kadar parça şiir, şu ana kadar şairliğimin tam ve eksiksiz kadrosu oluyor.İşte şiir kitabım,bu,hepsi bu kadar ;ve bu kitaba gelinceye dek başka hiçbir şiir, bana, adıma ve ruhuma mal edilemez GÖRÜYORUZKİ ALALEN HERŞEY ORTADA! Çok yaşayın gece güneşi. Quote Share this post Link to post Share on other sites
tüten_ruh 0 Report post Posted September 21, 2007 Bu soruya cevap verildi.Daha fazla irdelemeye hacet yok. Saygılar.... Quote Share this post Link to post Share on other sites
habbe 2 Report post Posted February 18, 2015 Ben daha önce bu şiire denk gelip garipsemiştim eşine falan mı yazdı diye düşündüm var mı onu da bilmiyorum kaldırımlarda yoktu :) Necip Fazılın reddettiğini attığını yeni öğrendim teşekkürler Quote Share this post Link to post Share on other sites