Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Muvazene

Siyah Pelerinli Adam'dan

Recommended Posts

[Fakir bir pansiyon odası... Genç şair, saçları dağınık, iki büklüm, masasına eğilmiş, çalışmakta... Elinde kalem, önünde birbirine geçmiş kâğıtlar, karışık bir kitap yığını... Masada yeni yakılmış bir mum... Alçak bir somya üzerinde, içinden çıkıldığı gibi kalmış, allak bullak bir yatak... Yatağa bitişik küçük masada bir bardak tortulu su ve bir çalar saat... Eski bir konsol... Konsolun bir çekmecesi, yana kaçmış tarzda açık... Açık çekmeceden yorgun bir gömlek sarkıyor... Konsolun üstünde küflü bir ayna... Aynanın kenarında eski zaman kartpostalları... Orta yerde bir gaz sobası... Gaz sobasının isli penceresinde hafif bir alev dili... Duvarlarda, pansiyon sahibi Rum kokanasının gençliğine ait resimler... Odanın tavan arasında olduğu, iki küçük ve iğri pencereden belli...]

 

(Tık tık sesleri... Kapı, üstüste beş kere vurulur.)

 

Kim o?

 

Şair, aç kapıyı! Ben geldim!

 

ŞAİR - Sen kimsin?

 

SES - Beklediğin adam!

 

ŞAİR - Ben kimseyi beklemiyordum!

 

SES - Al mumu da gel! Kapıyı aç ve yüzüme bak!

 

(Kapıya doğru ayak sesleri... Kilit üstünde dönen anahtar.)

 

ŞAİR - Kimsin sen?

 

SES - Telâşa lüzum yok. Kaldır mumu yüzüme doğru! İyice baksana!

 

ŞAİR - Simsiyah pelerininden başka bir şey görmüyorum. Ne o, başında kukulete mi var? Yüzün hiç belli değil. Nerede yüzün?

 

SES - (Kah kah kah kah) Senin ruhun neredeyse benim de yüzüm orada.

 

ŞAİR - Söyle, sen kimsin, ne istiyorsun? Belli et çabucak!

 

SES - İzin verirsen odaya gireyim de öyle. Sana her şeyimi belli edeceğim.

 

ŞAİR - Seni anlamadan içeriye bırakmam.

 

SES - Elin titriyor, Şair! Mumu şamdandan düşüreceksin. Zift yürekli karanlığı düşün!

 

ŞAİR - Kimsin diyorum sana!

 

SES - Kim olduğumu ne yapacaksın? Sen kim olduğunu biliyorsun ya! Şair, yani meçhulün âşıkı! Yol ver de geçeyim!

 

ŞAİR - Hiçbir şey anlamıyorum.

 

SES - Fakir odana beni kabul ettiğin için teşekkür ederim.

 

(Küt diye kapanan kapı.)

 

ŞAİR - Yere basmıyor gibi yürüyorsun. Çenenden topuklarına kadar inen bu simsiyah pelerin de ne? Başındaki kukuletenin içi boş sanki. Sesin, gülüşün de tuhaf senin. Cehennemden gelen bir ıslığa benziyor. Sakın cin olmayasın sen?

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Ben cin değilim; cinler benim uşaklarım... Pelerinimi onlar ütüler.

 

ŞAİR - Beni korkutuyorsun!

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Korku mu dedin? Ne ayıp, ne ayıp! Korkuyu genç taylarla yavru serçelere bırak! İnsan korkar mı hiç? Dur şu kırık iskemleye bir oturayım. Oh, ne rahatmış iskemlen! Beş kat merdiven, doğrusu yordu dizlerimi... Sen benim dizlerimin ne çektiğini bilir misin? Dünya yaratıldı yaratılalı, ne çektiyse dizlerim çekti. (Bir lâhza sükût, peşinden kah kah kah kah) Cadı, çok para vermiyorsun diye seni tavan arasına atmış. O ne cadı, o! Demin mutfaktaki boş ekmek teknesini devirip onu uyandırdım. Cadı, elektrik düğmesini çevirir çevirmez, karanlığın üstüne bir karanlık cilâsı daha vurulduğunu gördü. Çünkü sigorta telini kesmiştim. Derken sen ona seslendin, mum istedin. Seni, odanda, mum yanarken ziyaret edeyim dedim. Zira elektrik ışığı, mesafelerin pergel ve cetvelle ölçüleceğini zanneden ahmak bir gurur sahibidir.

 

ŞAİR - Rüyada mıyım yoksa?

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Rüyada değilsin. Çünkü istersen rüyada olup olmadığını muayene edebilirsin. Beş duygunu, bütün bilgini, hafızanı, hâtıranı, nisbet ölçülerini elekten geçirebilirsin. Hiç rüyada bunları yapabilir misin? (Kah kah kah) Sen o rüyadasın ki, ismi hayattır; ve orada insanın, rüya görüp görmediğini muayene etmek hakkı... (Kah kah kah...)

 

ŞAİR - Bana adını ve kim olduğunu söyle!

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Eğer muaşeret kaidelerine bu kadar kıymet veriyorsan, eğer bin ihtirasının içinde, salon adamı olmak gibi bir hevesin de varsa, takdim edeyim sana kendimi!

 

ŞAİR - Takdim et bana kendini!

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Ben senin bir baba dostunum.

 

ŞAİR - Ben babamı tanıyamadım bile.

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - O da beni görse tanıyamazdı.

 

ŞAİR - Nasıl baba dostluğu bu böyle?

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Bu çok eski bir baba dostluğu. Babana, büyük babana, onun da babasına, gitgide sonuncu babana kadar varan bir dostluk. Daha doğrusu, onunla başlayan bir dostluk...

 

ŞAİR - Eeeee?

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - İşte ben, senin en büyük babana güya secde emri verildiği zaman, güya bu emri dinlemeyen, biricik melekmişim güya. Sana böyle öğretmediler mi?

 

ŞAİR- Şeytan!!!

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Şeytan!!! Şerrinden Allah'a sığındıkları taşlanmış Şeytan!!!

 

ŞAİR - İnandım senin Şeytan olduğuna. Zaten sen, dünyamızda mevcut olmayan bir şeye benziyordun.

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - (Kah kah kah kah) Hem mevcut olmamak, hem de benzemek. (Kah kah kah) Sizin mevcutlar hakkındaki fikriniz işte bu! Hem bir şeye yok der, hem de onu başka bir şeye benzetirsiniz. (Kah kah kah kah) Halbuki Allah'ı hiçbir şeye benzetemediğiniz halde ona var diyorsunuz.

 

ŞAİR - Mel'un Siyah Pelerinli Adam! Ruhumun düzenini bozmaya geldin, anlıyorum. Şunu bil ki, içimdeki kâinat mimarîsinde tek taşın yerini bile değiştiremeyeceksin.

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Ellerime bak! İşte uzatıyorum yüzüne doğru! Ellerimi görüyor musun?

 

ŞAİR - Görüyorum! Ne istiyorsun?

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Neye benziyor ellerim?

 

ŞAİR- Ömrümde eşini görmediğim bir çift kadın eline.

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Güzel mi onlar söyle!

 

ŞAİR - Güzel mi, bilmiyorum amma, korkunç! Korkunç denecek kadar güzel! Yürüme üzerime doğru! Olduğun yerden konuş!

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - İşte senin içindeki kâinat mimarîsini kuran eller! Şimdi onu geriye istersem vermeyecek misin? Aldanman için kalbine soktuğum yalanı bana karşı müdafaamı edeceksin? (Kah kah kah) Hatırıma ne geldi, biliyor musun? Sahibinden aldığı et parçasını bile iade etmiyen köpek!

 

ŞAİR - Ben senden hiçbir şey almadım. Her şeyimi sana karşı koruyorum.

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Ruhunuzda, iyi ve güzel diye bir tarafa ayırdığınız duyguların ad sahibi benim!

 

ŞAİR - İnanmam sana! Sen insanı bir doğruluğa teşvik etsen de daha büyük iğriliklere sürmek içindir. Sen o dolandırıcısın ki, bin liralık bir vurgun kaldırmak için, bir liralık borcunu iade edersin.

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Akılsız Şair, seni softalar avlamış. Mum ışığına karşı elindeki elmayı çevirip dünyanın döndüğünü ispat eden köy mektebi muallimleri çocukları nasıl avlarsa, öyle avlamış. Fikirsiz Şair, seni boğazına kadar altına boğmaya gelmiş birini, cebindeki mevhum kuruşa âşık farzediyorsun!

 

ŞAİR - Beni boğazıma kadar mı boğmaya geldin?

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Tabiatta, bir benzeri olmayan sefaletine merhem olmaya geldim!

 

ŞAİR - İnanmam sana, kazanında yalan fıkırdayan sihirbaz!

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM — Her şeyi, her şeyi isteye isteye, her şeyden mahrum nasibini düzeltmeğe geldim!

 

ŞAİR- Bırak yakamı, karanlığın büyücüsü! Hiçbir şey istemiyorum; hiçbir dileğim yok!

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Senin mi hiçbir dileğin yok? Sen mi hiçbir şey istemiyorsun? Madenini, ihtiras, merkezine kadar boğmuş... Sakın onları sileyim deme; kül gibi dökülür, gidersin. Sen, yalnız istiyorsun, istiyorsun... İsteye isteye bu hale geldin; ya isteye isteye kurtulacak, yahut duvarda bir böcek lekesi gibi silinip gideceksin. İstiyorsun, hudutsuz istiyorsun; istemek için doğdun. Bulamamak yüzünden de öleceksin. Bir bulduğun zaman, bin istiyorsun. Zaten bulduğun şeyin sence ne kıymeti var? Sen bulunmayacak şeyi istiyorsun. Dünyaların görmediği kadını, lisanların bilmediği cümleyi, kasaların almadığı serveti, başbuğların tatmadığı nüfuzu istiyorsun. Bunlar yine hiçbir şey değil... Sen bilmek istiyorsun, felâket orada ki, bilmek istiyorsun. En uzak maddenin silik atomundan, en çelimsiz insanın en belirsiz hareketine kadar, eşya ve hâdiseleri saran kanunu bilmek istiyorsun. Başı Önünde, tevekkül ve teselli içinde akan insan zincirinin ilk ve son halkasını ele geçirmek, birbirine bitiştirmek istiyorsun. Halbuki sıfır!.. Elinden hiçbir şey gelmiyor. Zira hudutluya sığmıyor, hudutsuzu da dolduramıyorsun. Böylece dolduramadığın hudutsuza karşılık, sığamadığın hudutlu, seni hükmü altına alıyor. Uçmak dilerken, yürümeni şaşırıyorsun. Krallara iradeni telkin etmek yerine, çöpçülerin nüfuzu altına giriyorsun. Kasaların almadığı servet işte, şu konsolun gözündeki, üç günlük kuru francala kenarı... Lisanların bilmediği cümle adına terkip ettiğin şeylerden, üç yaşındaki çocuklard bile mahcup... Kirli yatak çarşafındaki sarımtırak lekeler şahit ki, yeryüzünün görmediği kadını bir ân zaptedemeyen bir hayâl, aşağı kattaki pörsük kokona vücudu önünde müflistir.

 

ŞAİR - Sus, yerin dibine giresi Şeytan! Sus, Allah'ın lânetlisi, sus!

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM — Kadınsız, esersiz, parasız, şerefsiz sanatkâr!.. Düşün ki, herkes bunlara mâlik... Ve sen malın olsa hor göreceğin şeylere, malın olmadıkça imreneceksin. İstekleriyle kazançları arasında muvazene kurmuş insanlara cüce diyorsun. Sen o ruhu ve karnı aç devsin ki, cücelerin erzakını kıskanmaya mahkûmsun. Dehâ diye maden gibi istismar ettiğin bozuk muvazenenden başka neyin var. Kadınsız, esersiz, parasız, şerefsiz sanatkâr!..

 

ŞAİR - Taşlanmış İblis! Bu kadar muvazeneli insan arasından ne diye beni seçtin öyleyse?

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - (Yaklaşır, iki eliyle bir şeyler yoğuruyormuş gibi yaparak) Çünkü bozuk muvazenen benim elime geçince, ondan en üstün nizam doğacak. Bu sırrı ancak ben bilirim. Cemiyet kalıpları sizi benimseyemez. Lâflarınızı bir damla bal halinde, mekteplerdeki gibi okuma kitaplarına alırlar da, şahsınızı, iğneli bir arı gibi havluyla pencereden dışarıya atmak isterler. Sakat ruhlarınızın, benim tezgâhımda tamir gördükten sonra nasıl bir temel kuracağını ancak ben bilirim. İşte seni, bu kadar muvazeneli insan arasından bunun için seçtim. Bana teslim ol ve her şeye hükmet diye seçtim. Hükmetmek; bu kelimeyi anlıyor musun, hükmetmek... Kendine, bütün insanlara, her türlü marifete, elle tutulur ve tutulmaz her şeye hükmetmek... Eğer yüzüğün taşı gibi, cemiyetin orta yerinde oturmak ve pırıl pırıl ışıldamak istiyorsan, bana teslim ol! Ben, günübirlik varlıklar çerçevesinde mahrum olmaktan büyük malikiyet tanımıyorum. Onlara malik olmak kudretim arttıkça, mahrumluğum derinleşiyor. Mahrumluğum derinleştikçe, hiçi ve hepi buluyorum. Hepi, yani Allahı... Fakat arada sen varsın! Hedefime varabilmek için seni tüketmek lâzım. Sen, tükenmeğe yaklaştıkça çoğalıyorsun; yahut ben azalıyorum. Öyle ki, en zayıf hale geldikten sonra çelmelerine dayanmak, kav gibi kupkuru kesildikten sonra kıvılcımlarına göğüs germek icabediyor? Bunun bir adım ilerisi, kurtuluş... Bir adım sonra, bir daha düşmemek ve yanmamak var... Biliyorum, bunu biliyorum ama, o adımı atamıyorum. Atamıyorum da ne oluyor? Bak, söyleyeyim sana ne oluyor: İğneli fıçı içinde yaşıyorum! Ruhumun, atom atom, barsakları deşiliyor. Çektiğim ıstırabı Allah bilir. Onun için, vâdettiğin şeylerin hepsine, herkesten, her zamankinden daha muhtacım ama, istemiyorum; hiçbir şey istemiyorum. Yokluğun tamamı olacağıma, varlığın yarısı olmaya razıyım. Kararım tamam; ne kadar ıstırab varsa çekeceğim! Ve onu, onun bana elini uzatacağı ânı bekleyeceğim.

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Miskin Şair, seni ondan ayıracağım! Sen onu çok zor, çok çetin, fakat çok açıkgözce buldun. Handiyse kafan, bir kestane fişeği gibi patlayıverecekti. Keşke patlasaydı kafan; keşke patlataydım kafanı... Mısra örgüsü gibi bir düzen zevki içinde, birdenbire yakalayıverdin onu... Kafiyelerin aptalı! Sana uydurduğum yalanı, şimdi bir türlü beyninden sökemiyorsun. Fakat gör bak, seni ondan nasıl ayıracağım!

 

ŞAİR- İblis! O kim. O kim o, ismini söyle!

 

SİYAH PELERİNLİ ADAM - Dur, mumu söndüreyim de söylerim! (Keskin bir üfleyiş... Zifiri karanlık)

 

ŞAİRİN SESİ - Allah'ım! Sen koru beni!

 

SİYAH PELERİNLİ ADAMIN SESİ - Bağır, bağır! Duvarlar sesini iade etmeğe hazır... Gidiyorum ben artık! Yak mumu istersen! Yalnız şaşırma!

 

(Küt diye yere düşen iskemle, patır patır yere devrilen kitapların sesi.)

 

SİYAH PELERİNLİ ADAMIN SESİ - Bîçare Şair, kibrit cebinde! Eşyayı devirme! Haydi hoşçakal ve beni hatırla!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Evet kardeşim biz bu oyunu OKulumuzda oynuyoruz gerçekten mükemmel bir oyun Üstad'dan Allah razı olsun... Hatta bu oyunla istanbul elemelerine katılıcaz okullar arası..:)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Her okuduğumda ve izlediğim de beni dehşete düşüren bir piyes...Her okuduğumda farklı anlamlar ve manalar gördüğüm kitap....Şair'in kurtulma çabaları , can alıcı sorular ve kurtuluş...

 

Mekanın vehmi...

Niçin on metre ilerideki adam,baş parmağın kadar küçüktür? Onu küçülten mesafeler midir,senin örümcek kafandaki nisbet hastalığı mı?Halbuki herkes ve herşey ,kendi mekanında ,kendisine nazaran,hiç kimsenin aslını bilmediği bir hakikat ölçüsü içinde...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şeytan!!!

Sen insanı bir doğruluğa teşvik etsende daha büyük iğriliklere sürmek içindir.Sen o dolandırıcısın ki ,bin liralık bir vurgun kaldırmak için bir liralık borcunu iade edersin....

 

Şeytan!!!

Sen bana hiçbir şey vermezsin ! Ben Allah'ı tokluğumun değil,açlığımın şiddetinden buldum.Senin kalayladığın her kabın altında hiçlik var,hiçlik,kemiyet,köpük,sayı,cila,hudut...Ben sonsuzu istiyorum! Ben doymuyorum!...Açım!...Onun için mahrumum...Mahrum olduğum için malikim...Ben ölmemek istiyorum!...Devletim,tek şarkının ,ahengin,mısranın içinde...Sen bana istediğimi veremezsin!...Sen kuvvetin değil,acizin sultanısın...Sen Allah'ın oyuncağısın...Bana,zamanın şeridini kusan motor lazım,oyuncak değil.....

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

farklı bir kurgu, Üstadın hayagücünün genişliğini de göstermekte aynı zamanda kendi ızdıraplarından ve yaşadıklarından işaretler mevcut zaten yaşamasa sıfırdan böyle bir kurgu kimin aklına gelir...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...