Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
rabia BDG

Büyük Doğu Aleminde Kadın

Recommended Posts

BAŞYÜCELİK EMİRLERİ- KADIN KILIĞI

 

 

Kadın kılığı, bu emirden itibaren edep hadlerine girecektir.

 

Bu hadlere girmek, ölçümüzün kadın vücudunda görünmesine müsaade ettiği kısımları açık bırakıp, görünmesine müsaade etmediği kısımları örtülü bulundurmaktır.

 

Edep hadleri mahfuz bulundurulmak şartıyla kadın kılığında, ne kadar süs, zarafet, güzellik unsuru varsa tatbik olunabilir.

 

Yepyeni ve misilsiz şartların çerçeveleyeceği Büyük Doğu aleminde kadın, hadleri mahfuz tutarak,zevki ve bedii her bakımdan zenginleştirmek ve bütün cihana örnek diye takdim etmekle mükellef olduğu kılığını, bir taraftan mücerret kadın zarafet ve şahsiyetinin en ileri ifadesi, öbür taraftan da İslamî ve ahlaki edeplerin en mükemmel tecellisi halinde abideleştirecektir.

 

Büyük Doğu aleminin kadını, bu kılığa girdikten sonra, artık ona, ev, mektep, salon,daire, konser, konferans, merasim; zatiyle dini bir yasak belirtmeyen her yer açık ve serbesttir.

 

Dava, ne kadını bir konserve maddesi gibi simsiyah çarşaflar içinde lehimleyip içinde hava temasından uzak bulundurmak, ne de sokağa atılmış bir yemek gibi köpek nefslere peşkeş çekmektir.Dava, kadını birbirine zıt iki batıl telakki arasında, ancak Şeriatın kendisine tayin ettiği içtimai hüviyetiyle heykelleştirip cemiyet meydanına dikmektir. Yani dava, fazlası ve eksiği olmadan, bu mevzuda aynı ve asliyle Şeriati tatbik etmektir.

 

Kadın kılığı konusunda yobaz, şeriat emrini, kadını utanılacak ve korkulacak bir madde gibi büsbütün iptal etmek diye anladığı için bizzat şeriate karşı kabahatli; son üç çeyrek,yarım ve bilhassa çeyrek asırlık hal de, kadını bütün perde ve hicaplarından soyarak nazarî ve içtimai bir zina ve iştiha unsuru şeklinde meydana arzettiği için suçludur. Bu iki cürüm de, biri, ana ölçüsünün sağından, öbürü solundan kaymak suretiyle, biri bilmeden, öbürü bile bile hakikate karşı ihanettir.

 

Kadın kılığının tabi olacağı had, meselesiyle, bu had üzerinde bina edilecek güzellik davasını, en ileri din ve (estetik) adamlarından bir heyet edecektir.

 

İslamiyetin resmettiği kadını, bir fıçı içinde oturur ve ancak fıçının tıpasından ses verip ses alır (asosyal-la içtimai) bir ucube sananlar, Büyük Doğu aleminin İslamiyete bütün gerçekliğiyle uygun kadınını gördükleri zaman, iman ile güzelliği ve ahlak ile zarafeti bir araya getirmiş olmanın harikası, yani İslamiyetin olduğu gibi tecellisi karşısında, Firavun hayret ve dehşetiyle apışıp kalacaklardır.

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

cok teşekür ederim bu çalısma için bir sey soracagım tesettür deyince biz sadece sacları anlıyoruz halbuki bacak ve kolların ve gogsun ortunmesi de bir tesettürdür.peki saç haricinde kapanmıs olmak şeriata uygun mudur ki üstad ın eşi olsun Abdülham,t in kızları olsun saçlar hariç kapalı idi yani bu da şeriata uygun oyle degil mi ki bu İslamı yudumlamıs insanların yakınları böyle olduguna göre???

Share this post


Link to post
Share on other sites
cok teşekür ederim bu çalısma için bir sey soracagım tesettür deyince biz sadece sacları anlıyoruz halbuki bacak ve kolların ve gogsun ortunmesi de bir tesettürdür.peki saç haricinde kapanmıs olmak şeriata uygun mudur ki üstad ın eşi olsun Abdülham,t in kızları olsun saçlar hariç kapalı idi yani bu da şeriata uygun oyle degil mi ki bu İslamı yudumlamıs insanların yakınları böyle olduguna göre???

 

Tesettür yahut ,daha anlaşılır bir ifade ile, islami usullere riayet edilerek tatbik edilmiş örtünme biçimi ne yalnızca saçların görünmemesini sağlamak ne de diğer mahrem yerleri örtüp saçı açıkta bırakmak demektir.Tesettür deyince akla yalnızca saçları getirmenin abesliği aşikar olduğu gibi tesettürü saçlardan ziyade tasavvur etmek de bir o kadar yanlış ve hatalı olur. İslam, kadının örtünme hadlerini belirlemiş, kadına bu hadlere tastamam riayet etmesini emretmiş, aksini ise yasaklamıştır. Şu durumda akıllara gelmesi muhtemel bir mesele daha vardır ki, ehemmiyeti haizdir, o da islami hadlerden ne derece feragat edildiğidir. Yani, elbette ki İslam tastamam hadlere uyulmasını emreder fakat anadan üryan sokaklarda dolaşan bir kadın ile sadece saçını örtmemiş, diğer hadlere uymuş bir kadını denk tutmaz. Bu iki kadın arasında İslami hadlere bütünü ile riayet etmeme yönünden bir muvazilik varsa da, islami hadlere yakınlık bakımından da bir o kadar zıtlık vardır. Gönül, tüm kadınların Şeriata uygun örtünmesini ister elbet.

 

İslami kapanma hadleri bütün kadınlar için geçerlidir. Hiçbir kadın yoktur ki bu hadlerden azade olsun, azade düşünülsün. Şu durumda kimin kızı, kimin hanımı olduğu mesele değil, dosdoğru örtünmemiş kişiler vebal elde etmişlerdir. Nice İslamı yudumlamış insanlar vardır yakınları zulmetin derununa gark olduğu halde elinden bişey gelmeyen. Biraz da nasip meselesi...Büyük insanların çevrelerinde de yanlış yapanların hasıl olduğu vakidir. Yukarıda vermiş oldugunuz misallerdeki abide şahsiyetlerin Şeriat hadlerini bilmemeleri düşünülemez. Hal böyle iken bu kişilerin kızlarının veya hanımlarının örtünme biçimlerindeki yanlışlara icazet verdiklerini, bu durumu tasdik ettiklerini ,tabii olarak, düşünemeyiz. Mevzuların derinliklerinde yatanları Allah bilir diyip bu meseleler üzerinde daha fazla durmayı uygun görmüyorum.

 

Kamil insanların etrafındakilerin doğru olmayan hallerine bakarak mevzu bahis kişilerin bu hallere onay verdiğini hatta dinimizde bu hallerin uygun görüldüğünü düşünmeyelim. Kendi eksikliklerimizin benzerlerini büyük insanlar etrafında yahut başka kişilerde bulmaya gayret etmek, yanlışa iştirakçi bularak nefsimizi rahatlatmaktan gayri nedir ki..!

 

 

Konumuz ile alakalı olan "İslam ve Kadın" adlı başlığa buradan

ulaşabilirsiniz.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Lübnanlı kadın, duygularının daha güçlü ve daha yalın olmasıyla diğer ulusların kadınlarından ayrılır. Çünkü yetiştirilme tarzının ve eğitimininin basitliği, aklının gelişmesine engel olup ilerlemesine ket vurduğundan, ruhundaki şeyleri incelemesine ve yüreğindeki gizlere yönelmesine neden olur. Lübnanlı kız, deniz düzeyinden düşük topraklardan fışkıran bir pınar gibi, nehir olup denize gidecek yolu bulamaz ve yüzeyinde ayın ve yıldızların ışığını yansıtan durgun bir göl halini alır."

 

Halil Cibran "Asi Ruhlar" eserinde böyle diyor. Ajandama not almışım. Ne kadar duru, ne kadar da safiyane değil mi? Böyle okurken dahi ipeksi bir duruş veriyor. "Aklının gelişmesine engel olup" bakınız burada tabir tuhaf.. Kimi feministlerin köpürmesi içten bile değil.. Öyle ama kadın, narin hassas ve de bir tarafından hep düşüktür. Nitekim öyle de olmalıdır. Ama bir zaviyeden bakıldığında Rabbimin kullarının dünyaya gönderilişine tarik olan seçilmiş muazzam bir elçi.. Hep bir tarafından korunmaya, muhafaza edilmeye muhtaç iken bir diğer açıdan tekmil edici unsurda baş amil. Allah'ın biçtiği vazife. Havva annemizin yaratılmasından gaye neydi? Adem babamızı cennetin nimetleri içinde keyf ederken bir nakıslık hissettiren, hep bir yanından noksan kılan hasse neydi? Tabi Allah'ın sebepler dairesinde bir cilvesiydi bu da ama neden insanoğlunun sülbünün başlatılması için seçilen etken kadındı? Tamam kabul edelim, pek de hayırlı bir şeye vesile olmadı? Ahh o elma, ahh.. Şeytan iblis yılanın dişinin arkasında cennete girip Havva annemizi kandırması.. Adem babamın şu lafı çok müteessir eder beni;

 

_Rabbimizin bunca nimetine karşı neden nankörlük edelim ki?

 

Ama dedi Havva annemiz;

 

Ya elimizden alınırsa? Ahh ebediyet düşüncesi, ölümsüzlük insanoğlunun en başından beri içinde yanan ateş; hangi nimet Allah'ın zatından daha ehemmiyetli olabilir..

 

İlk kadın yedi elmayı, ve daha sonra adam.

 

Derste de geçti hocam dediğinde hicap duydum ama gerçekti. Kur'an-ı mecitte zinayla alakalı ayette ilk zina eden kadınlar geçiyor. Yani müennes zamir işleniyor. Sonra zina eden erkekler zikrediliyor. Hoca kadının meyyeliyetine işaret önce kadın zikredilmiştir dedi. Mesela hırsızlık ile aytette de önce hırsızlık eden erkekler diye geçmekte. Rabbim yarattığı meşrebi nasıl da biliyor değil mi? Sübhanallah..

 

Uuuhhuu laf daldan dala atladı iyi mi? Neyse bunları dile getirmek istedim. Kadınlarınızı üstünlük sağlamak, ve de erkekliğinizi beslemek adına bir meriven olarak görmeyin. Onlar size bir emanettir. Hayırlı bir yuva cennete idmandır bunu unutmayın. Onlar sizlere kıyafet gibi giydirilmiştir. Bilmişinden de uzak durun. Bir düşünün Aynadaki Yalan'daki Hatçe'yi, bir diğer yandan Nokta nokta hanımefendideki dişiliğin boyunduruğu altına girmiş şah gibi duran ama mat olmuş zihniyeti, ya da Mine'yi.. Hayırlıları ile karşılaşın inşallah. Ve de onlara hiç kullanılmamış bir aşk sunun.. Bunları bir kardeş tavsiyesi olarak görün.. En ufak şeylerle dahi mutlu olabilecek kadar zayıflardır. Fazla caba harcamanıza lüzum yok. Ve de her zaman gözlerindeki o "büyük adam" imajını asla zedelemeyin. Bunu yıkmanız onu resmen yaralar. Bunu bir sözle bile başarabilrisinİz. Kaldı ki bugün döner bıçağıyla satırla üstüne yürüyen öküzleri ne yapmalı? Allah'a havale ediyorum!

 

İşte islami anlayış, kurban olurum o şeriatın her bir kelimesine.. Ona uyanda hiç dine ters bir fiiliyatı bırakın akval gözlenir mi? Dönüp dolaşıp durduğumuz yer, islam!

 

Böyle işte. Çok konuştuk yahu.. Umarım ufak tavsiyelerimi nasihatkesen bir tutum olarak algılamazsınız. Sadece ve sadece iyilik düşünüyorum.

 

Durgun göl, "tırnakları kısa, katıksız kadın", edep, vakar timsali, ciddi ama kaba değil.. Hafif meşrebin karşısında dağ gibi duran. Bu kadınlar gün gelir en değme adama dahi taş çıkarırlar. Buyrun bir adet Nene Hatun..

 

Önemli seçimlerinizde Rabbim en hayırlısını nasip eder inşallah. Yalnız dedim ya, kalp! O önemli orayı kanalizasyona çevirmemek mesele..

 

Kardeşlerim, gönüldaşlarım güzel nesillerin inşasını kuracak olan nezih insanlar, Allah adına seviyorum sizleri. Şunu da diyeyim kaçısı yok, bulacağım sizleri köşe bucak cennette arayıp..

 

Gönüllerin sahibi olan biricik Rabbime emanetsiniz.

 

Dipnot:Duygusal değil hiç olmadığım kadar içten oldum.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

BAŞYÜCELİK EMİRLERİ- KADIN KILIĞI

Dava, ne kadını bir konserve maddesi gibi simsiyah çarşaflar içinde lehimleyip içinde hava temasından uzak bulundurmak, ne de sokağa atılmış bir yemek gibi köpek nefslere peşkeş çekmektir.

 

Aaaa, Necip Fazıl çarşafa karşı mı yani? Bu görüşü, izinden giden bazı ihvanların hoşuna gitmez.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...