Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Hayy bin Yakzan

Erdem Beyazıt Ve Maveracılar

Recommended Posts

Şair Erdem Beyazıt’ı kaybettik. O, son dönemin en değerli şairlerinin başında geliyordu. Genç nesiller O’nu ‘Sebeb Ey’ şairi olarak tanıyıp sevdiler.

“Zamanın idrak incisi ses döner döner döner de

Yönelir sebebe

Sebeb ey.”

O sadece emsalsiz bir şair ve kuvvetli bir nesir yazarı değil, kelimenin tam anlamıyla bir ‘gönül adamı’ idi. Mütevazı, ölçülü, müeddep hâliyle gönüllerimizde taht kurmuş bir idealistti. Son derece romantik ve asil bir tavrı vardı. Sanki bu âlemde değil mâverada yaşar gibiydi.

Beyazıtoğulları’ndan Erdem Bey, bin senelik bir kültürün temsilcisi olarak derin ve duygulu bir hayrülhalefin bütün özelliklerini taşıyordu. Bürokraside, Devlet Planlama Teşkilâtı’nda çalıştı ve Kahramanmaraş Milletvekili olarak Özal’ın yanında siyaset yaptı. Lâkin, bürokrasinin kalıpçılığının ve siyasetin entrikalarının dışında kaldı.

Zira O, mahzun bakışlarıyla hep mâverada yaşadı.

Erdem Beyazıt’ın en fazla hoşlanarak yaptığı iş, ticarî yanından hazzetmese de, arkadaşlarıyla beraber kurdukları ‘Mavera Dergisi’nin ve Akabe Yayınları’nın yöneticiliğiydi.

***

Sözün burasında, Mavera’dan bahsetmek istiyorum. Bu hikâye, bir avuç genç insanın her türlü imkânsızlıklara rağmen, birbirlerini severek ve destekleyerek nasıl başarılı

olduğu hakkındadır.

1939-1940 doğumlu, Maraş’lı bu idealist, inançlı ve kabiliyetli insanlar, Türk Edebiyatı’nda bir çığır açmış ve yepyeni bir ekol oluşturmuşlardır. Kahramanmaraş’ın manevî ikliminde yetişen Erdem Beyazıt (1939), Rasim Özdenören (1940), Cahit Zarifoğlu (1940), Mehmet Âkif İnan (1940), Alaaddin Özdenören (1940), Türk şiirine, Türk hikâyeciliğine, Türk nesrine, hûlasa Türk edebiyatına damgalarını vurmuşlardır.

Ağabeyleri saydıkları ve üzerlerinde emeği olan Nuri Pakdil (1934), ‘Diriliş Nesli’nin bânisi Sezai Karakoç (1933) ve tabiî Fethi Ağabey ile de (Fethi Gemühlüoğlu) yakın ilişkileri olmuştur.

Hemen hepsi de Kahramanmaraş’lıdır. Babası Şanlıurfa’lı olan Mehmet Âkif İnan da ana tarafından Maraş’ın eski bir ailesine mensuptu. Nuri Pakdil de Maraş’lıydı. Sezai Karakoç, Ergani’li olmasına rağmen eğitiminin bir kısmını Maraş’ta tamamlamıştı.

Maveracılar’ın Ankara’da Bayındır Sokak’taki mütevazı yerlerini ziyarete giderdik. Ne kadar kötü şartlarda yılmadan çalıştıklarını görürdük. Solcu geçinen sosyetik şairlerin içki âlemleri, çapkınlıkları ve bohem hayat tarzlarından onlarda eser yoktu.

Hepsi de mazbut Anadolu insanlarıydılar. Vatansever, imanlı ve dindardılar.

Ne yazık ki, müşterek bir kötü alışkanlıkları vardı. Hemen hepsi de sigara tiryakisiydiler. Katlandıkları meşakkatleri tütününün dumanıyla paylaşırlardı. Kimbilir, belki de çoğunu genç yaşta kaybetmemizin sebebi de budur. Değerli şair Cahit Zarifoğlu henüz 47 yaşındayken vefat etti. Onu ‘İkinci Âkifimiz’ Mehmet Âkif İnan takip etti. Şair Alaaddin Özdenören de genç yaşta Hakka kavuştu. Erdem Beyazıt dahil tamamı da kanserden (özellikle Akciğer Kanseri’nden) öldüler ve Mâvera’ya göç ettiler.

Şimdi bize bu ekipten sadece değerli hikâye yazarı Rasim Özdenören kaldı. Hani TV filmi olarak ‘Çok Sesli Bir Ölüm’ ile ‘Çözülme’si çekilen büyük edebiyatçımız... Bir de Erdem Beyazıt’ın kardeşi, sanatçı Ahmet Beyazıt kaldı. Onlara uzun ve sağlık dolu bir ömür ve başsağlığı diliyorum. Bu arada değerli şairlerimiz Nuri Pakdil’e ve Sezai Karakoç’a da Allah uzun ömür versin...

Bu yazım, sadece dostları anma yazısı değildir. Bir avuç idealist ve inançlı insanın neler yapmaya muktedir olduğunu da gösteren ve genç nesillere örnek olacak bir darbımeseldir.

***

Sevgili dostum Erdem Beyazıt’ın ‘Kendi Ölümüme Ait Bir Deneme’ adlı şiiriyle yazımı bitirmek istiyorum:

‘Bir gün öleceğim biliyorum

Bunu her an ölür gibi biliyorum

Anamın yüreğinde bir kor

Ölene dek sönmeyecek bir ateş

Kımıldanıp duracak hep

Karım bomboş bulacak dünyayı

-Nolurdu birlikte ölseydik, deyip duracak

Oysa insan yalnız ölür

Ama o olmayacak dualarla teselli arayacak

Kızlarımın gırtlaklarında bir düğüm

Bir süre kaçacaklar insanlardan

Boşluğa düşmüş gibi bir duygu içlerinde

Sonunda onlar da kabullenecekler öylesine

Ölümüme en çabuk dostlarım alışacaklar

-Yaşayıp gidiyorduk yahu

Ne vardı acele edecek!

Diyecekler

Biliyorum yaklaşıyoruz her an

Biliyorum oruçlu doğar insan

Ölümün iftar sofrasına.’

Rahat uyu Erdem Beyazıt ... Allah’ın rahmeti üzerine olsun. Ruhun şâd olsun.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...