Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Hâcegân

Hâcegân Şiirleri

Recommended Posts

Zaman

 

 

 

O ne bir eşyadır, ne de rüya;

 

Ne bir hacim bilir, ne de isim…

 

Can nasıl dayanır? Erir kaya;

 

Ateşten nefes ensemde cisim…

 

 

Gün odamdan çeker ışığını;

 

Penceremden uzanır gölgeler…

 

Çizer anlıma kırışığını;

 

Örümcek ağı, cins cins hevesler…

 

 

Gece kırk derece, anlımda ter;

 

Ve saat… Ve dakika, saniye…

 

Bu hal, bu hal; kâbuslardan beter:

 

Giden donar, gelen deler; niye?

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Zaman ve Mekân

 

 

 

Ruh diyorduk ya;

 

Görülmez, tutulmaz muamma…

 

Zaman ve mekân diyorduk ya;

 

Zaman kokmuş, mekân yasta…

 

İbret var taşında, toprağında,

 

Kubbesinde Selimiye’nin;

 

Tekbir misali yükselen, fezaya,

 

Altı şartlı Sultanahmet’in…

 

 

 

Felsefe geldi, hikmet gitti;

 

Ah iki dünya! Biri bitti.

 

Subaşını tutmuş devler,

 

‘Sistem bu!’ der mazlum, bekler,

 

Ölen ölmüş, giden gitmiş; lakin…

 

Var olmuş meşruiyet gömleği sistemin.

 

İki hezeyan ve işte cemiyet,

 

Muharrir, müderris, aymaz kemiyet,

 

Maval anlatır, pespaye hürriyet;

 

Bilmem ki, bulunur mu acep keyfiyet?

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Eyvah




Eyvah, eyvah ki; dünya…


Dönüyor!


Ömür mumu her lahzada…


Eriyor!


Habersiz ecelden; gülüp…


Oynuyor!


İki âlem arası hamak…


Uyuyor!


Meyil bulmuş nefs; boşluğa…


Akıyor!


Kanlar içinde kör kuyudan…


Sarkıyor!


Günah, günah üstüne, canan…


Arıyor!


Dal koluna takma yaprak…


Sararıyor!


Ruhumu sokan akrep, gülerek…


Geliyor!


Yerle sema arası ses; beynimi…


Dişliyor!


Ufukta kızıl kıyamet; güneş…


Batıyor!


Avam-ı beşer kuştüyü teneşire…


Yatıyor!


  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Perde





Dinleyin dostlarım;

Bendeniz efendi…

Yaşayan zanlarım;

Hakikat kefendi!



Düşeş zarlarında,

Çiftetelli kumar…

Sokak sırtlarında,

Bendeniz çomar!



Dalında öterim,

Yüreğimde yanık;

Mahreminde yerim,

Mahkemede sanık!



Perdeleri çekmiş,

Yaradan araya;

Ebediyet ekmiş,

Payidar saraya!

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yarenler

 

 

 

 

 

Ey yarenler, ey yarenler;

 

Arsız nefsim ne de şirin!

 

Ey yarenler, ey yarenler;

 

Yalancı tadı iksirin!

 

 

 

Fani sarayda insanlık;

 

Döşekten gafil, rüyada…

 

Güneş zifiri karanlık;

 

Eşya gözbağı dünyada…

 

 

 

Ölüler vermez bir haber;

 

Ben kimim, yahut bu hayat?

 

Beşer canandan bihaber;

 

Kim dinler ki hayat mayat!

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gelirse

 

 

 

 

 

Dünyalık ve hatta kâinat,

 

Benim olsa, mezara inat…

 

Sorgu sualciler gelirse?

 

Arama nefsinden teminat!

 

 

 

Fukaraya da işler vakit,

 

Günah var; olmasa da nakit…

 

Heyhat ki; yine de gelirse?

 

Zengine, fukaraya akit…

 

 

 

Gözüm, ağızım var; kulağım,

 

Anlım, elim, kolum, bacağım…

 

Eyvah ki, sözlere gelirse?

 

Kor ocaklarda yanacağım!

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bilmece

 

 

Bir sayısı tek;

 

Bin dünyası yek?

 

Sıfır bir yokluk;

 

Yokluk da varlık?

 

Şu ucan bir kuş;

 

Çift kanatlı muş?

 

Kara delik ak;

 

Alev mintan pak?

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

ne hoş şiirler...

hepside güzeldi...

üstâd'ın şiirleri gibi...

boş diyebileceğim bir şiir yok...

ruhunuza afiyet...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ülkem



Ülkemde curcuna adavet,

Hercai panayıra davet!

Entel lafazanda keyfiyet,

Perde arkasında kemiyet!

Zavallı zanlarında cennet;

Zıp zıp beyinciklerde cinnet!

Elin devrimine izafet;

Şaşaalı armanda afet!

Hava boşluğunda azamet;

Evvel-ahir dipsiz akamet!

Hürriyet kuluna kutsiyet;

Beyni prangalı şahsiyet!

Mukaddese küstah cesaret;

Zevahir dimağa esaret!

Sokak aralarında millet;

Siyah beyaz tezatlı illet!

Gafil sofralarda zafiyet;

Şirret çakallara afiyet!

Fildişi kulesi letafet;

Agora yerinde kesafet!

İhanet rahlesinde lezzet;

Kuştüyü yatağında izzet!

Masonik loncasına diyet;

Garibanın sırtına niyet!

Yetimin hakkı aziz nimet;

Ecnebi ellerde ganimet!

Nesepsiz şakiye dalalet;

Hizipçi güruha adalet!

Akşamcı kusmuğunda ülfet;

Fahişe teknesinde iffet!

Şuh urbalarda mahremiyet;

Ana kız arası cemiyet!

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yalan Rüzgarı

 

Dünya yadigâr size;

 

Aman, iyi bakın ona!

 

Evvel kavgalı bize,

 

Ahir saklamaz sona!

 

 

Yan ki, yandığın sana,

 

Kanma, sandığın sanı!

 

Dünya günahlar, bana;

 

Yalan rüzgârı anı!

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites
Gelirse

 

 

 

 

 

Dünyalık ve hatta kâinat,

 

Benim olsa, mezara inat…

 

Sorgu sualciler gelirse?

 

Arama nefsinden teminat!

 

 

 

Fukaraya da işler vakit,

 

Günah var; olmasa da nakit…

 

Heyhat ki; yine de gelirse?

 

Zengine, fukaraya akit…

 

 

 

Gözüm, ağızım var; kulağım,

 

Anlım, elim, kolum, bacağım…

 

Eyvah ki, sözlere gelirse?

 

Kor ocaklarda yanacağım!

bu şiirde amatörse profosyonel şiirin ölçütü nedirki...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hiciv

 

 

Çıkardık gayri baltalarımızı mahzenden;

Dizilin dehlizde irili ufaklı, sefil düzenden!

 

Kavramlar pazara çıkmış, irfan tozlu rafta;

Uygarlık ininde mahpus İslam, irtica yafta!

Beyninde tırnak izleri, kan fıçısı cemiyet;

Hikmeti tepeledik, tam tekmil medeniyet!

Kafatası beşeriyetin, kızgın, buharlı kazan;

Çepeçevre hisar içinde beyin, ateşte kızan!

Kaynıyor fokur fokur, cidarlarını çatlatarak;

Ne varsa hepsine berhava, aklı patlatarak!

Bir çıban ki, kızıl kıyamet fışkıran cerahat;

Yekûn hattına dayanmış yara, beşer rahat!

Damar damar akmış agora sahasına irin;

Hayvana, nebata, insana bulaştı eli kirin!

 

Suda erimiş şeker gibi ahlaka ayarlı damak;

Suda öbek öbek yağ arası etik ipte hamak!

 

Hayat mayat raddesinde mıhlı bilge kafa;

Abece hututunda felsefe satar mankafa!

Balık ummandan kaçtı, kuş kanat bıraktı;

Nebat el ayak kuşandı; sularda ateş yaktı!

Karada cins cins canlılar, denizde taştılar;

Eteklerini topladı adalar ve bu işe şaştılar!

Kamer sünger olmuş, okyanusları çekmiş;

Şems buzdağına düşmüş, yere ateş ekmiş!

Bulutlarda feveran, kan kırmızı yağıyorlar;

Ovalar, dağlar, yerden yıldırım çakıyorlar!

Pespaye kitaplık sahtekâr, anlatır maval;

Hakikat diye bellettiler yıllar yılı martaval!

İdrake prangalar bağlandı, hür dünyada;

Zanlarını mutlak irade sandılar, rüyada!

Harflerde herze, rakamlarda ters mantık;

Safsata rahlesinde esasa yer, simli sandık!

İrfan neydi? İrfan: Damarlardan akan kan;

Mihrak noktasına, dörtnala koşan safkan!

Anlamaz! Kaldırımlar lisanından anlatsan;

Anlamaz, kirli pabuçlarını çil çil parlatsan!

 

Yavuz hırsız şarlatan, ocak sahibini horlar;

Savulun, hey arsızlar, bre hey köftehorlar!

 

Bu şiiri de amatör işi... Şiir nizamına uymadım. Uyamadığım için yazmamazlık yapmıyorum, duygularımı dile getirmeye çalışıyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

''şiirlerin "amatör" değil tabi ki. en azından mana olarak değil. elbette eksik yanları vardır. zamanla hepsi tamamlanacaktır.

 

benim gözüme takılan şu mevzu. ilk şiirinde "alın" kelimesini yanlış yazdığını düşünüyorum. "alın" kelimesinin ek almış hali "alnımda" olması lazımken, sen "anlımda" olarak yazmışsın. yani "l" ve "n" harflerinin yeri değişmiş.

 

anlayışla karşılayacağını umuyor ve şimdiden teşekkür ediyorum.''

 

 

Selçuk kardeşimin bendenize 'ÖM' halinde gönderdiği uyarı yazısını, kendisinin de affına sığınarak buraya alıyorum. Selçuk kardeşim uyarısında haklıdır ve daha nice uyarılarını bekliyoruz.

 

Gün odamdan çeker ışığını;

 

Penceremden uzanır gölgeler…

 

Çizer alnıma kırışığını;

 

Örümcek ağı, cins cins hevesler…

Düzeltilmiş hali...

 

Selçuk kardeşime, ince düşüncesinden dolayı teşekkürler...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nefs



Sabır der, ağlar insan,

Rızkı var, arar daim…

Eyvah ki, dönmez lisan;

Arsız nefs, gönle hâkim!



Dünya der, güler insan,

Deniz var, dalar daim…

Eyvah ki, kurur lisan;

Gafil nefs, ömre hâkim!



Aşkım der, yanar insan,

Yârim var, sanır daim…

Eyvah ki, kanar lisan;

Aşksız nefs, kalbe hâkim!



İdrak der, okur insan,

Beyni var, pörsür daim…

Eyvah ki, çatlar lisan;

Şeytan nefs, kula hâkim!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Softa

 

 

Softa, aysbergde yanar,

 

Alev ocakta donar…

 

Aksa ırmak düzüne,

 

Dazlak başını yonar…

 

 

Çölde serap, ıslatır,

 

Bulut bulut bunaltır…

 

Dönse kuyu dersine,

 

Minare der, sırıtır…

 

 

Boynuza bağlı yaprak,

 

Semaya mıhlı toprak…

 

Kürsüde tarih, maval,

 

Uygar gerici matrak…

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yalancı Canan



Şu kâinat senin, bu serap benim,

Gel seyr-ü sefere çıkalım canan?

Ne yaparmış ölüm, genç kalır tenim,

Gel devr-i seyrana dalalım canan?



Dem be dem bizimdir, gel ey sevgilim,

Kadeh kadeh mekân, iç ey sevgilim,

Dilim dilim zaman, ye ey sevgilim,

Dünya kime kalmış… Ki kalsın canan…

Share this post


Link to post
Share on other sites
Softa

 

 

Softa, aysbergde yanar,

 

Alev ocakta donar…

 

Aksa ırmak düzüne,

 

Dazlak başını yonar…

 

 

Çölde serap, ıslatır,

 

Bulut bulut bunaltır…

 

Dönse kuyu dersine,

 

Minare der, sırıtır…

 

 

Boynuza bağlı yaprak,

 

Semaya mıhlı toprak…

 

Kürsüde tarih, maval,

 

Uygar gerici matrak…

 

 

Bu şiirdeki bazı yerleri değiştirmek istedim... Hatalı bulduğum yerleri vardı...

 

Tarih

 

 

Softa, aysbergde yanar,

 

Alev ocakta donar…

 

Aksa ırmak düzüne,

 

Dazlak başını yonar…

 

 

Çölde serap, ıslatır,

 

Bulut bulut bunaltır…

 

Dönse kuyu tersine,

 

Minare der, sırıtır…

 

 

Boynuza bağlı yaprak,

 

Semaya mıhlı toprak…

 

Resmi tarih mersine,

 

Fasit çemberde matrak…

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ayna



Bir ayna var, bir de ben;

Bak aynaya, bir beden:

‘Hakikat var!’ İnlerken,

Hakikat mi, sahiden;

Sırlı camdan süzülen,

İdrakime çizilen?

Ve düğümü çözerken,

Hakikati dilerken,

Ne gerekli, evvelden?

Der ki gönül: Dem bu dem,

Himmet gerek Erenden!

Sahte ahlak, kürsüden,

Kaya gibi düşerken…

Cümle gönül, halinden,

Bihaber ki, derinden…

Dünya kalbe sinerken,

Sır bekleme kalbinden?

Eren der ki: Geç senden,

‘Yok’a karış, her şeyden…

Alev kapta eriten,

Mutlak ‘Var’da çivilen!



Bir ayna var, bir de ben;

Bak aynaya, bir beden:

‘Hakikat var!’ İnlerken,

Hakikat mi, sahiden;

Sırlı camdan süzülen,

İdrakime çizilen?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...