gardenya 11 Report post Posted June 14, 2006 Malatya Hapishanesi’nde Ödenemeyecek Yardım! Necip Fazıl, ümmi Müslümanla ne konuşabilirdi, bazılarıyla hal dilinden başka. Bunun için Reis Bey piyesinde, Reis Bey’in tumturaklı ahlaki ve dini bir tiradını hayran hayran dinleyen “hırsız”a sorar “Anlıyor musun oğlum?” Hırsız hapishaneye düşmüş bu büyük adamın sualiyle kendine gelir ve cevap verir: Anlıyorum,baba,anlamadan anlıyorum… Evet bunları çok kere anlamadan anladılar en iyi anlayanlar… Üstelik korkarım kendileri de kendilerini anlamadan anladılar… Cemiyetin derdiyle dertlendiler. Hastalıkların büyük kısmını cemiyetten, cemiyetin çöküntüsünden, yıkıntısından, sarsıntısından aldılar. Cemiyet bunlara başka ne verdi? Necip Fazıl o tok sesiyle haykırmıştır hep. ”Bana paraca yardım etmiş bazı zenginler… Hah.. Hiç. Hiçtir yardımları.. Beş para etmez.. Yüz bin defa ödemişimdir de.. Benim ödeyemeyeceğim tek bir yardım var.. (Durgunlaşarak) Malatya hapishanesindeydim, seni birisi görmek istiyor dediler, çıktım görüşmeye, baktım tanımadığım bir pejmürde adam, sordu “Necip Fazıl siz misiniz?”, evet deyince, ”Ben hamalım. Bugünkü yevmiyemi size getirdim, Allah sizi de beni de bütün Müslümanları da affetsin” dedi ve elime bir iki buçuk lira sıkıştırarak, çabucak çekilip gitti. İşte o iki buçuk lirayı ödeyemem.. Onun halini unutamam,duasını da…” (Vakit) 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted May 23, 2011 Cemiyete kanıyla canıyla hizmeti borç bilen ve de karşılık bulamadığı kadar bunda kesinlikle gözü de olmayan büyük insan, Üstad! Bunun manevi ve de zahiri yalnızlığını elbette duydu, belki zaman zaman sitem de etti; zira Miyasoğlu'na bir kere telefon görüşmesinde: _Cenazemi mi geleceksin be adam?! diye serzenişte bulunduğu bilinir. Bu belki de ideal insanların, cins kafaların zaruri kaderidir, kaçınılmazdır. Etrafındaki halis, hakiki dostlarını kötü demlerde anlamak belki de en acı olan. Üstad'ın Malatya Hadisesi kendisi için ciddi bir aşamaydı her açıdan. Yukarıda geçen hamalın getirdiği ücret ve de bir karpuz vakası vardır ki beni her okuduğumda hüzünlendirir. Cinnet Mustatili eserinde geçmektedir. Bir ramazan günüdür, ve Üstad'a ulaştırması için kendisine verir karpuzu, onu tanımaz. Üstad gözyaşlarına boğulur, onun da manevi hassasiyetini daim duymuştur. Üstad kendisine yapılanların, verilenlerin karşılığını bin misliyle ödemiştir. Ve bunun karşılığını ölmek üzereyken bile hüküm yiyerek aldı. Ne acı! Kendisine teklif edilen rüşvetleri reddetmesi yahut verilen bir çuval parayı gözü kapalı gelen, tanımadığı birine vermesi ne kadar yüce bir gönle sahip olduğunun ve de gayesinin Hakka'a hizmet İslam'a, davayı yükseletmek olduğunun emaresidir. O'na layık talebeler olmak bize düşen yegane vazife.. Ve ben bu büyük idealin ufak hamalı. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
HİÇ 542 Report post Posted October 5, 2012 Büyük Doğu idealinin mimarı Üstadımız "fedakarlık" hususunda hem bunu müslümanlara tavsiye ediyor hem de bizzat hayatında her an bununla yaşıyordu. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun... Mücahid adamdı vesselam... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites