Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
adıdeğmez

Peygamberlerin Sırası

Recommended Posts

Kendilerine Ahmed ve Muhammed Çelebi de denen Yazıcıoğlu kardeşler, 15. yüzyılda Gelibolu'da yaşamışlardır.

Muhammediye adında, aynı zamanda Türkçe'nin de güzel örneklerinden olan çok değerli bir eser sunan Yazıcıoğlu Muhammed Bican Hz. ve kardeşi Ahmed Bican Hz., Hacı Bayram-ı Veli Hz.nden feyz almışlardır.

Envâr'ül Âşıkîn / Aşıkların Nurları adlı eseri ise kardeşi Ahmed Bican Hz. kaleme almıştır.

 

Envâr'ül Âşıkîn, Muhammed Bican Hz.nin (Meğarib'ül Zeman) adlı Arapça yazdığı eserinin, kardeşi Ahmed Bican Hz. tarafından Türkçe'ye tercümesi olarak belirtilmektedir.

 

İnşallah, zaman zaman bu güzel kitaptan örnekler sunacağım...

 

 

 

Peygamberler Sırası

 

Hz. Âdem (A.S.)

 

Allah'tan suret ve mana bakımından, onda mevcut bulunan ilahi tecellilere örnek oldu. Kendinde birçok ilahi sıfatlar topladı. Çünkü Âdem, insanlığın babası idi.

 

Yani Âdem'de mevcut hakikat ve ruh, Allah'ın zât isminin nurundandır. Bunlardan biri Rahim, öteki Rahman'dır. Zira Allah:

 

"Ey Âdem, ben seni rahmet için yarattım" buyurdu. Görülüyor ki Âdem, genel ve özel bir rahmete erişmiştir.

O'nun nefsi, Allah'ın fiil isminin nurundandır. Zira bu Bedî ismidir. Yani Allah'ın, Âdem'i hiçbir yaratığa benzetmemiş olması, O'nun ilahi sanatlarda örnekliğindendir.

 

 

 

 

Hz. Şit (A.S.)

 

Hz. Şit (Hibetullah) Allah?ın armağanı olması ve Hz. Âdem'e benzeyişinden dolayıdır.

 

Şit'e ait olan hakikat ruhu da zât isminin nurundandır. Allah'ın isimlerinden olan bu isim Melik ismidir. Çünkü Şit, atası Âdem'den sonra bu aleme mâlik olmuştur.

 

Akıl ve kalp yönüyle de sıfat isminin nurundan nurlandırılmıştır. Bu isim El-Berr'dir. Hz. Şit, anne ve babasına sonsuz bir şefkat besliyordu. Çünkü Allah O'nu, Habil'e karşılık Âdem'e vermişti.

 

Şit, nefsi itibari ile toplayıcı ve muğni olmak üzere ism-i fiilden iki isim almıştı. Babası Âdem'de mevcut bütün olgunluklar kendisinde mevcuttu. Allah dışında ne varsa onlardan müstağni idi.

 

 

 

 

Hz. İdris (A.S.)

 

Hz. İdris, göklere çıkıp, meleklere karışınca, onaltı yıl yemedi ve içmedi ve hatta hiç uyumadı. Yalın akıl haline geldi. Bu yüzden takdis makamında Hz. Nûh?un üzerinde yer buldu. Öyle ki Hz. İdris'in ruhi hakikatı, zât isminden olan Müteâli nurundandır. Bu yüzden Allah, O?na yüce bir makam verdi. Çünkü Allah, Kur'an'da şöyle buyuruyor.

 

"Biz onu çok yüksek bir yere yücelttik."

Meryem Sûresi 57. âyet.

 

Nefsi, fiil isminin ikisindendir. Bunlardan ilki Râfî, öteki ise Bâsit'tir. Böylece yükseklere çıkıp, âlemi seyretmekle şereflendirildi. Böylece ferahladı ve huzura erdirildi.

 

 

 

 

Hz. Nûh (A.S.)

 

Hz. Nûh'un kavmi Allah'ı bir şeylere benzetmeye başlayınca ve putlara tapınca, Allah, Hz. Nûh'u onlara peygamber olarak gönderdi. Böylece Allah?ın cümle noksanlıklarda uzak olduğunu bilmeye davet edildiler. Çünkü Allah, zatında, sıfatında ve hareketlerinde şekil ve benzetmelerden uzaktır. Nûh Kavmi bu benzetmeleri yapınca, Hz. Nûh, Allah?ın böyle noksan sıfatlardan uzak olduğunu onla bildirerek Allah'ı tenzih ederdi. Böylece onlarda olan bu çarpıklıları düzeltti. Demek oluyor ki Hz. Nûh'un ruhu zât ismi nurundandır. Bu isim Selâm'dır. Çünkü kavminden inananları teşbihten ve boğulmaktan kurtardı. Zira Allah, Yüce Kitabında şöyle buyurmaktadır:

 

"Ey Nûh, sana ve gemide bulunan müminlere bizden bir selâm ve bereketlerle in."

Hud Sûresi 48. âyet

 

Akıl ve kalbi de sıfat ismi nurundandır. Bu isim Şekûr'dur. Zira Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

 

"Nûh, çok şükreden bir kuldur."

İsrâ Sûresi 3. âyet

 

Nefsi ise fiil isminin şu iki nurundandır. Birisi Muntakıym, öteki ise Hafız ismidir. Çünkü Nûh, Allah düşmanlarından intikam almış, onları, alçaklıkların en aşağısı olan cehenneme indirmiştir.

 

 

 

Hz. Salih (A.S.)

 

Geçmiş peygamberlerde, takdis, tenzih, tevhide ve rubûbiyyet mertebeleri tecelli edince, gayb anahtarlarından birini açıklamak gerekli hale geldi.

 

Salih Peygamberin, bu yüzden, hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundan meydana geldi. Bu isim Mûheymin, manası ise Şâhit'tir. Allah, Salih?e kudretinin inceliklerinden de gösterdi.

 

Aklı ve kalbi ise sıfat isminin nurundan hisselenmiştir. O isim de Muhsî'dir. Çünkü Hz. Salih, kavminin üç günde helak olacağını saymıştır.

 

Nefsi ise Allah'ın fiil isimlerinden olan Fettah ve Kâbız ismidir. Fethetmesi, taştan deve çıkarması; Kâbız ise kavmi dünya lezzetlerine çok düşkün idiler, onları bu lezzetten ayırmasıdır. Onlar, helak olarak bu lezzetlerden mahrum kaldılar.

 

 

 

Hz. İbrahim (A.S.)

 

Evvelki peygamberlere verilen takdis, tenzih, tevhid ve tefrid mertebeleri ile rubûbiyyet mertebesi tamam olunca, ilâhi muhabbetten İbrahim Halilullah ortaya çıktı. Nemrud, nefsine bağlı olarak, İbrahim (A.S.)'e karşı çıktı. Peygamber olup olmamak üzere, onu tecrübe etmek için ateşe attı. Nemrud ateşi, İbrahim için bir nur bir bahçe oluverdi. Çünkü Hz. İbrahim?in hakikatı ve ruhu, Esma-ı Zât'tan Azîz isminin nurundandı. Allah, O'nu Azîz ismine layık kıldı. Allah katında yüce ve şerefli olan mertebelere erişti. Kafirler karşısında O'na kutsî âlemleri gösterdi.

 

Aklı ve kalbi ise Halim isminin nuruyla nurlanmıştır. Zira Allah, Kur'an'da şöyle buyurmuştur:

 

"Cidden İbrahim, çok içli ve yumuşak huylu idi."

Tevbe Sûresi 114. âyet

 

Bu sebepten, Hz. İbrahim her insana lütufkâr davranırdı.

 

Nefsi, fiil isminin ikisindendir. Biri Rezzâk, öteki ise Reşid'dir. Allah, O'na rızk sebeplerini vermiştir. Bu yüzden rızıklara mahzar olmuştur. Reşid olması da şöyledir. Çünkü Allah şöyle buyurmuştur:

 

"And olsun ki biz, Musa'dan evvel de İbrahim'e hidayet vermiştik. Biz, O?nun buna ehil olduğunu biliyor idik."

Enbiyâ Sûresi 51. âyet

 

 

 

Hz. İsmâil (A.S.)

 

Allah sevgisi Hz. İbrahim?de meydana çıkınca, Hz. İbrahim'de ruhunu tercih edip, tenini ateşe attı. Buna karşılık olarak da O'ndan iki peygamber olması Allah tarafından uygun görüldü. Canını mertçe ortaya koyan Hz. İsmâil, bunlardan birisidir. Öteki ise nefsini kırıp döken Hz. İshâk'tır.

 

Buna göre Hz. İsmâil'in hakikatı Esma-ı Zâtiye'den Cebbâr isminin nurundandır. Çünkü O, Allah sevgisi için nefsini yenmiş, terbiye etmiş ve Allah'ın emrine teslim olmuştur. Bu teslimiyetinden ötürü Allah, bir koç göndermiştir.

 

O'nun aklı ve kalbi, sıfat isminin nurundandır. Bu sıfat Halim ismidir. Çünkü İbrahim'in, Allah hükmüne karşı çok Hilmi vardı. Zira Allah Tealâ, Kur'an'da şöyle buyuruyor:

 

"Biz, O'na uysal bir oğul müjdeledik."

Es-Saffat Sûresi 101. âyet

 

Nefsi, Allah'ın fiil isimlerinden, Mucîb, Hasîb ve Rakîb isimlerindendir. İsmâil, Allah'ın emrine uydu, babasının emrine boyun eğdi ve nefsinin hesabını yaptı.

 

 

 

 

Hz. İshâk (A.S.)

 

Hz. İbrahim muhabbet ateşine atılınca, nefsi, bütün nefislere kaynak ve cevher oldu. Bundan dolayı:

-Bu âleme Hz. İshâk neslinden peygamber gelmeyecektir, dendi.

Hz. İsmâil neslinden de Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) gelmiştir. Buradaki hikmeti sadece Allah bilir.

 

Şunu iyi bilmeliyiz ki Hz. İbrahim'in ruhu vahdet sırrından mayalanmıştır. Nefsiyse, ilahi ahkâm sırrının çokluğundandır. Öyle olunca da Hz. İsmâil, vahdete mahzar oldu. Böylece de Hz. İshâk, çokluğa kaynak oluverdi.

 

Hz. İshâk'ın hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. Mütekebbir ismi bunun kaynağıdır.

 

Aklı ve kalbi ise sıfat isminin nurundandır ki o da Rauf ismidir. Hz. İshâk, müminlere karşı çok şefkatli idi.

 

Nefsi de fiil isminin ikisinden kaynaklanır Birisi Vekil, ötekisi de Bais isimleridir. Bu yüzdendir ki mukaddes ruhların hazinelerine vekil idi.

 

 

 

Hz. Yakub (A.S.)

 

Dünyada peygamberlerin ruhları görününce, yani yeniden peygamberlerin gelmeleri gerekince, ilk önce Yakub (A.S.) geldi. Hz. Yakub, peygamberlerin hükümlerinin hazinesi idi. Hz. Yakub'tan on iki çocuk dünyaya geldi.

 

Allah Teala, bu çocuklardan birisini ilahi cemali için ayna yaptı. Yakub, bu çocuğu görünce şaşırdı, hayrete düştü. Bu yüzden bu güzellik, gözünden kayboldu. Oğlu Yûsuf'tan ayrı düştü. Birçok meşakkat çekti. Çünkü aşk, sevginin meyvesi ve üzüntü de onun lazımıdır.

 

Bu yüzdendir ki kâmil kimseler:

-Aşk güzelliği, güzellik belayı, bela da üzüntüyü gerektirir, demişlerdir.

 

Hz. Yakub'un hakikatı, zât isminin nurundandır. Bu isim Kebir ismindir. Çünkü O, İsrailoğullarının hazinesi ve peygamberliğin kaynağı idi.

 

Aklı ve kalbi ise sıfat isimlerinin nurundandır. Bu isim de Vedûd ismidir. O yüzdendir ki oğlu Yûsuf'ta gördüğü ilahi güzelliği sevdi, ilahi güzelliği derin bir aşkla bağlandı.

 

Nefsi de fiil isminin ikisinden nurlanmıştır. Bunlardan biri Hâlik, diğeri ise Bâri'dir. Çocuklarının çokluk sebebi budur.

 

 

 

Hz. Yûsuf (A.S.)

 

Hz. Yakub'da mevcut sevgi, ilahi nurlarını tecellisini gerektirince, Hz. Yûsuf, en güzel bir halle dünyaya geldi.

Onun da hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. Bu yüzden Hz. Yûsuf, ilahi nurun yüzü oluverdi. Öyle kim kendisine bakarsa, O'na aşık olurdu. Öyle ki anası, babası, kardeşleri, kendisine bakıp aşık oldular ve ona secde ettiler.

 

Akıl ve kalbi ise sıfat isminin nurundandır. Bu isim ise Kâdir ismidir. Bu yüzdendir ki Mısır'a hükmetmiştir.

 

Nefsi ise fiil isminin üçünden nurlanmıştır. Bunlardan birisi Musavvir ismi olup, bu yüzden çok güzel yaratılmıştır. Diğer bir ismi Hafız ismidir. İşte bu yüzden hazinelerin korunması kendisine verilmiştir. Diğer üçüncü isim ise Afv ismidir. Bu yüzden de kardeşler,inin kendisine yaptıklarını afv etmiştir.

 

 

 

Hz. Eyyûb (A.S.)

 

Hz. Yakub'dan sevgi, Hz. Yûsuf'tan güzellik zuhûr edince, Allah'ı hükmü iradesi, başka bir peygamberin üzüntü yolunda, belalara uğrayacak bir peygamberin gelmesini gerektirdi. Zira muhabbete, sevgiye, bela ve üzüntü lazımdır.

 

Böylece Hz. Eyyûb, dünyaya teşrif etti ve başına belalar geldi. Çünkü belalar, veliler içindir. Nitekim, Peygamberimizden şöyle rivayet nakledilmiştir.

 

"Bela, Allah?ın kamçılarından bir kamçıdır. Onunla kullarını kendine yöneltir."

 

Hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. O isim Ganiyy'dir. Bütün malı ve çocukları elden çıkmıştı. Hal Tealâ Hazretleri tekrar verdi ve Hz. Eyyûb'u iki defa gâniy (zengin) etti.

 

Akıl ve kalbi sıfat isminin nurundandır ki o Sabûr'dur. Nitekim Hak Tealâ Hazretleri şöyle buyurur:

 

"Biz, onu hakikatten sabırlı bulduk. O ne güzel kuldu! Hakikat o, daima Allah?a dönen (bir zât) idi."

Sâd Sûresi 44. âyet

 

Nefsi, fiil isminin ikisinin nurundandır. Biri Vâsî ve biri Tevvâb'dır. Çünkü O?nun, bunca belaları karşılamaya gücü yetti. Hakk'a döndüğü için de Tevvâb ismine mahzar oldu.

 

 

 

Hz. Şuayb (A.S.)

 

Sevgi yolunda, her türlü belalara müptela olarak, Hz. Eyyûb gelmiş olunca, Hak Tealâ Allah'ı görmeye ve O'na kavuşmaya can atan başka bir peygamberin gelmesini diledi.

 

Böylece Hz. Şuayb dünyaya geldi ve aşırı sevgisinden dolayı üçyüz yıl ağladı. Üç kere gözsüz oldu. Her yüzyılda bir kere gözü açıldı.

 

Hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. O isim Mâcid'dir. Onun için kavmine şerif oldu ve Peygamberin Hatibi ünvanını aldı.

 

Akıl ve kalbi sıfat isminin nurundandır ki o Kerim'dir. Zira ümmeti için de onun keremi çoktu.

 

Nefsi, fiil isminin ikisinin nurundandır. Biri Hüküm, biri de Muskıt'dır. Çünkü O, her vakit halka hükmederdi ve "Teraziyi ve ölçüyü iyi tartın" derdi.

 

 

 

Hz. Mûsâ (A.S.)

 

Allah sevgisi; Halil'in dostluğu, Hz. Yakub'un aşkı, Hz. Yûsuf'un güzelliği, Hz. Eyyûb'un sabrı ve Hz. Şuayb'ın şevki ile tamam olunca , bunlardan sonra, Allah'ın iradesi kâmil, ilahi sıfata sahip ve kâfileri kahredecek bir peygamberin gelmesini gerekli kıldı.

 

Böylece Hz. Mûsâ dünyaya geldi.

 

Hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. O isim Celil ve Aliyy'dir. Onun için düşmanlarını kahr ve helak etti. Yüce olduğu şudur ki Firavn ve kavmini helak edip, onların üzerine yüce oldu. Nitekim Allah Tealâ şöyle buyurmuştur:

 

"Şüphesiz sen (başkalarından) yücesin."

 

Aklı ve kalbi sıfat isminin nurundandır. O Âlim'dir. Çünkü O, Tevrat'ı çok iyi bilirdi ve Hz. İsâ'ya gelinceye kadar bütün peygamberler Tevrat ile hükmederlerdi.

 

Nefsi, fiil isminin ikisinin nurundandır. Biri Muizz ve biri Müzill'dir. Zira müminleri yüceltir, kâfileri zelil kılardı.

 

 

 

Hz. Hârûn (A.S.)

 

Celâlî bir peygamber gelince, lütf-i ilahi, ondan sonra Cemâlî olan başka bir peygamberin gelmesini gerektirdi. Böylece Hz. Hârûn meydana gelip, Hz. Mûsâ'ya vezir oldu. Nitekim Hak Tealâ Hazretleri şöyle buyurur:

 

"Bana kendi ailenden bir de vezir ver.

 

Biraderim Hârûn'u"

 

Hakikatı ve ruhu, zât isminin ikisinin nurundandır. Biri Zahir'dir ve biri de Batın'dır. Lütfü ile zahir, sırrı ile batın oldu.

 

Aklı ve kalbi de sıfat isminin nurundandır. Bu isim de Gaffâr ismidir. Bu yüzdendir ki Allah ümmetlerinin günahlarını bağışladı.

 

Nefsi, fiil isimlerinden ikisinin nurundandır. İlki Gafûr, öteki de Latif'tir. Bu yüzdendir ki ümmetinin hastalarını gizler, onlara lütufla yaklaşırdı.

 

 

 

Hz. İlyâs (A.S.)

 

Allah, Celâl ve Cemâl'in cilvelerini Mûsâ ve Hârûn'da belli edince, bunların eserlerini açıklamak için başka bir peygamberin dünyaya gelmesini istedi.

 

Hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. Onun için kavmi, çeşitli bitkilerden kendilerine versin diye muhtaç idiler.

 

Aklı ve kalbi de sıfat isminin ikisinin nurundandır. Biri Vehhâb ve biri Muktedir'dir. Vehhâb'a mahzar olmasının sebebi, Cenab-ı Hakkın, Lübnan Dağı'na çıkmasına izin vermesindendir.

 

 

 

Hz. Dâvûd (A.S.)

 

Celâl ve Cemâl sıfatları kendilerine görünen peygamberlerin ömürleri dolunca, Allah sevgisi ile yanan ve çeşitli belalara uğrayan başka bir peygamberin gelmesi gerekti. Böylece Dâvûd dünyaya geldi. Hakikatı ve aklı, Zât isminin nurundandır ki Hakîm'dir. Nitekim Hak Tealâ Hazretleri şöyle buyurur:

 

"Ona hikmet ve fazl-ı hitap verdik."

Sâd Sûresi 20. âyet

 

Aklı ve kalbi, sıfat isminin nurundandır. O isim Kaviy'dir. Onun için mülk üzerinde kuvvetli idi. Nitekim Kur'an'da, Hak Tealâ buyurur ki:

"Onun mülkünü de kuvvetlendirdik."

Sâd Sûresi 20. âyet

 

Nefsi, fiil isminin ikisinin nurundandır. Biri Mukaddim, diğeri de Müahhir'dir. Onun için Hz. Üriyâ'yı kutsal tabut önünde tuttu. Kendine geride bıraktı. İstiğfar edince de yeryüzüne halife oldu.

 

 

Hz. Süleyman (A.S.)

 

Hz. Dâvûd, Allah?ın kudretinden garipliklere şahit olunca ve belalar çekip, kırk yıl ağlayınca, ondan sonra mülkü daha büyük ve daha kuvvetli başka bir peygamber gelmesi gerekti. Böylece mülk mertebesi tamam olacaktı. Bu sebepten dolayı, Hz. Süleyman dünyaya geldi.

 

Hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. O isim Azim'dir. Onun için dünya ehli üzerine muazzam oldu.

 

Aklı ve kalbi, sıfat isminin nurundandır. O Metin'dir. Onun için saltanatı, hükmü ve ilmi muhkem sağlam oldu.

 

Nefsi, fiil isminin dört tanesindendir. Biri Adil, bir Hâfız, biri de Râfi'dir. Herkese tam adalette bulunduğu için Âdil oldu. İnsanlardan ve cinlerden başkaldıranların hepsini sindirdiği ve zararsız hale getirdiği için Hâfız oldu. Tahta çıkıp yükseldiği için Râfi oldu. Allah?ım emri ile bütün halka hükmettiği için Mâlikül-Mülk oldu.

 

 

 

Hz. Uzeyir (A.S.)

 

Hz. Süleyman hükmü ile mülkün imarı tamam olunca, ölmek ve dirilmek gibi ahiret işlerinden çok şeyler gören, hem de çok yakinen bunları gören bir peygamberin gelmesi gerekti. Nitekim Hak Tealâ Hazretleri şöyle buyurur:

 

"Böyle yapmamız, seni insanlara ibret nişanesi kılmamız içindir."

Bakara Sûresi 259. âyet

 

Böylece Üzeyr dünyaya geldi.

 

Hakikatı ve ruhu, zât isminin ikisinin nurundandır. O isimlerden biri Evvel, biri Âhir'dir. Onun için, hayat ile önce kendi halini gördü. Ondan sonra ikinci hayatını gördü ve Âhir oldu.

 

Aklı ve kalbi, sıfat isminin ikisinin nurundandır. Biri Semî'dir, biri Basîr'dir. Allah'ın kelâmını işittiği için Semî'dir. Ölümünden sonra ikinci hayatını gördüğü için de Basîr oldu.

 

Hak Tealâ Hazretleri, Semî ile ilgili olarak şöyle buyurur:

 

"Hayır, yüzyıl (ölü) kaldın."

Bakara Sûresi 259. âyet

 

Nefsi, fiil isminin nurundandır. O isim Vâlî'dir. Çünkü O'nun ilahi kudret kemâlini görmeye velâyeti vardır.

 

 

 

Hz. Yûnus (A.S.)

 

Hak Tealâ Hazretleri, kudretinden örnekleri Hz. Uzeyr'e gösterince, bundan sonra korunan; deniz karanlıklarında oturup, balığın karnında vatan tutan başka bir peygamberin gelmesi, Allah makamında gerekli oldu.

 

Böylece Hz. Yûnus dünyaya geldi.

 

Hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. O isim Vâcid'dir. Karanlıkların yok olmasında nurâni vücud bulduğu içindir.

 

Aklı ve kalbi, sıfat isminin nurundandır. O isim Gafûr'dur. Allah'tan O'na rahmet hasıl oldu. Boğulmaktan ve ayrılık zindanından kurtuldu.

Nitekim Hak Tealâ buyuruyor:

"Bunun üzerine biz de onun bu duasını kabul ettik, kendisini gamdan, selâmete erdirdik. İşte biz, iman edenleri böyle kurtarırız."

Enbiyâ Sûresi 88. âyet

 

Nefsi, fiil isminin ikisinin nurundandır. Biri Mukit, biri de Nâfi'dir. Balığın karnında ikamet edip, mana zevki ile beslendiği için Mukit oldu. Kavmi ile buluşup, kavminin kendisinden faydalanmasına yardımcı oldu.

 

 

 

Hz. Zekerriyâ (A.S.)

 

Emr-i İlâhî, Hz. Uzeyr'e Allah?ın fazlı ile dirilmek, cömertliği ile de Hıfz tamam olunca, canlarını Allah'a kavuşma yolunda feda edecek iki peygamberin gelmesini gerektirdi.

 

Böylece dünyaya Hz. Zekerriyâ ve Hz. Yahyâ geldiler.

 

Hz. Zekerriyâ'nın hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. O isim, Kayyûm'dur. Allah sevgisinde kâim ve sabit olup, istikamet doğru olduğu için böyledir. Öyle ki iki kısma ayırdıkları halde sabretti.

 

Aklı ve kalbi, sıfat isminin nurundandır. O Hamîd'dir. Mahmûd olduğu için, ruhunu ve nefsini Hak yolunda harcadı.

 

Nefsi, Allah'ın zât isminden ikisinin nurundandır. Biri Muhyî, diğeri ise Mecîd'dir. Şanı ve şerefi yücedir.

 

Hak Tealâ Hazretleri, O'na nida etti:

 

"Sana bir oğlan bağışladım, adını Velî koydum. Hem babasının ilmine vâris olsun, hem de O'nun ismini yaşatsın."

 

Böylece O, Muhyî ve Mecîd ismine mahzar oldu.

 

 

 

Hz. Yahyâ (A.S.)

 

Hz. Zekerriyâ, ruhunu ortaya atıp, nefsini feda edince, kemâl üzere olan bir peygamberin gelmesini emri ilahi gerekli kıldı. Böylece bu aleme, dünyaya Hz. Yahyâ geldi.

 

Hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. O isim Hakk'dır. Davada ve manada sabit olduğu için bu isim verildi.

 

Aklı ve kalbi sıfat isminin üçünün nurundandır ki biri Vâris, biri Şehîd, biri de Bâkî'dir. Babasının ilmine sahip olduğu için Vâris oldu. Âlem-i Gayb'da, hem de Allah yolunda şehit olduğu için Şehîd oldu. Hak Tealâ Hazretleri tanıklık verdi ki:

 

"Hz. Yahyâ hiç günah işlemedi, fakat beni severdi. Ben de onu severdim."

 

Böylece sevene, sevgilisi yolunda öldürülüp, sevgiliye kavuşmakla, bâkî olması mutlaka lazımdır.

 

Nefsi, sıfat isminin nurundandır ki o Velî ismidir. Hatta Hz. Yahyâ da nefsani fiillerden hiçbir şey sâdırle meşgul olmadı.

 

 

 

Hz. İsâ (A.S.)

 

İlâhî ve dünyevî mertebe tam olgunluğa erince, ilâhî irade, bunlardan sonra ölüleri dirilten, birçok ilâhî delilleri mucize olarak gösteren başka bir peygamberin dünyaya gelmesini gerekli kıldı.

 

Nitekim Allah, Kur'an'da şöyle buyurur:

 

"İşte Allah böylece ölüleri diriltir, size âyetlerini gösterir."

Bakara Sûresi 73. âyet

 

Böylece Hz.İsâ dünyaya geldi.

 

Hakikatı ve ruhu, zât isminin nurundandır. Biri Vâhid ve biri Habiyr'dir. Vahid oluşu, Cismânî ve Rûhânî alemde Vâhdâniyetten dolayıdır. Habir oluşu ise zâhir ve bâtın ilimlerini bildiği içindir.

 

Nitekim Hak Tealâ Hazretleri şöyle buyurur:

 

"Hani sana kitabı (yazı yazmayı), hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim."

Mâide Sûresi 110. âyet

 

Nefsi, fiil isminin üçünün nurundandır. Biri Muhyî, biri Mümiyt (öldüren) ve yarasa yapıp, üfleyerek dirilttiği için de Hâlık'dır.

 

Ölüleri dirilttiği için Muhyî (dirilten), kâfirleri öldürdüğü için Mümiyt (öldüren) ve yarasa yapıp, üfleyerek dirilttiği için de Hâlık'dır.

 

 

 

İlâhî kemâl, insani hakikatlerde, gayb âleminin manasında ve yeryüzünde tamam olunca, ilâhî irade, bunlardan sonra bir peygamberin gelmesini gerektirdi. O Peygamber, öyle bir peygamberdir ki bütün olgunlukları toplamış ve Rasûl olup, bütün ayetler kendisinde bir arada bulunmuştur. O, Hz. Muhammed Mustafa'dır (S.A.V.). Allah'ın sevgilisidir.Dünyada ve mana aleminde bütün mertebeleri topluca ve ayrı ayrı kendinde toplamıştır.

 

Âlem-i mülkte, dünyada peygamber olduğu gibi, ilâhî alemde ve ruhlar aleminde de peygamberdir.

 

Hz. İsâ'nın işi bittiği tarihten altı yüzyıl geçince, peygamberlerin sonuncusu ve Râsullerin Efendisi, Peygamberimiz dünyaya teşrif etti (571).

 

Nitekim Hak Tealâ Hazretleri şöyle buyurur:

 

"Ey ehl-i kitap, size -kitaptan gizlemekte olduğumuz şeylerin birçoğunu meydana çıkaran, birçoğundan da geçiveren- peygamberimiz gelmiştir. Size Allah'tan hakiki bir nur ve apaçık bir kitap gelmiştir. Allah rızasına uyanlar, onunla selâmete erer, yollarına doğrultur, onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp, kendilerini dosdoğru bir yola iletir."

 

Maide Sûresi 15. âyet

 

Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) nur olunca, Hak Tealâ katıda bir yerlere ulaştı. O'nun hakikatı, hakikatlerin hakikatidir. İsmi, İsm-i A'zam'dır. İlâhî esmayı ve sıfatları kendi isminde toplamıştır. Ruhu, Allah'ın zâtının nurundandır. Aklı, ilâhî zât isimlerinin nurundandır. Kalbi, bütün sıfat isimlerinin nurlarındandır. Nefsi, fiil isimlerin hepsinin nurlarındandır.

 

Allah, O'nu peygamberliğe ve Rasûllerin Efendisi yapıp, âlemlere rahmet olarak gönderdi.

Nitekim Hak Tealâ şöyle buyurdu:

"Biz, seni (Habibim), âlemlere (başka bir şey için değil) ancak rahmet için gönderdik."

Enbiyâ Sûresi 107. âyet

 

Hak Tealâ, bütün peygamberlerin kıssasını ona haber verdi.

 

Ondan sonra Hak Tealâ Hazretleri O'na:

 

"Uluların sabrı gibi sabreyle!"

 

buyurdu.

 

Nitekim Kur'an-ı Kerim'de ilgili olarak:

 

"O halde azim sahipleri olan Peygamberlerin sabrettikleri gibi sen de sabret."

Ahkaf Sûresi 35. âyet

 

Ülûl-Azimden murad bazı ulu peygamberlerdir. Hz. Nûh, kavminin ezalarına; Hz. İbrahim, Nemrud'un ateşine ve Hz. İsmâil'i kurban etmeye; Hz. İsmâil, kurban olmaya; Hz. Yakûb, Hz. Yûsuf'un ayrılığına ve O'nun yüzünden gözsüz kalmaya; Hz. Yûsuf, kuyuya ve zindana sabretti. Hz. Eyyûb, çeşitli belalara sabretti. Hz. Mûsâ, kavminin eziyetlerine; Hz. Dâvûd, hatası yüzünden kırk yıl ağlamaya; Hz. Yûnus, balığın yutmasına; Hz. Yahyâ, Allah yolunda şehit olmaya; Hz. İsâ, bir kerpici bir kerpiç üzerine koymaya sabretti ve:

 

"Dünya bir köprüdür. Ondan geçiniz, onu onarmayınız." dedi.

 

Eğer:

 

-Bütün peygamberler, Hakkı her mertebede gördükleri halde, halkı O'na nasıl davet edebilirler?

 

-Hak Tealâ Hazretleri kendi ile peygamberleri arasında bir nurani perde koydu. O perdeler sebebi ile halkı davet ederler.

 

 

 

Bazıları der ki:

 

-Hak Tealâ, peygamberlere ruhlar aleminde şöyle vasiyette bulundu.

 

"Ben sizi dünyada, kullarıma peygamber olarak gönderdim. Onlara, bazı fiiller isnad ederek gazab etmeyin. Benden bir perde arkasında bulununuz. Aynı şekilde onların bana isnad ettikleri fiillerden dolayı da rıza göstermeyin. Onlarla da aranızda manevi bir perde bulundurun. Siz halkın içinde Hakkı ve Hak'da halkı görmeniz gerekir. Ben size bunu tavsiye ederim."

 

 

Allah'tan başka hiç kimse peygamberlerin sırrına eremez. Onu bilemez.

Ey İlâhî esrarı arayan kimse!

Baştan sona kadar inkar ve batıla sapmadan, insaf ve ibret yolu ile sana beyan ettiklerime dikkat et. Sonunda belki ulvi ve yüce hikmeti anlamak ve en sonunda Ma'rifet Şarabını içmek gerekecektir. Çünkü peygamberlerin şeriatlarını, davranışlarını beyan ettim. Güzel itibar edip, ibret almak gerektirir:

 

"And olsun, onların kıssalarını açıklamakta salim akıl sahipleri için birer birer ibret vardır."

 

Yusuf Sûresi 111. âyet

 

 

 

ENVÂRÜ'L ÂŞIKÎN

 

Türkçe'ye Tercüme: Yazıcıoğlu Ahmed Bican Hz. (K.S.)

 

Arapça: (Meğarib'ül Zeman) Yazıcıoğlu Muhammed Bican Hz. (K.S.)

 

 

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

İlk başta Şeyhul Ekber Kuddise Sirruh'un Fususul Hikem'inde alındı sandım, acaib bir derecede benziyor.Ama Ahmed-i BîCân Kuddise Sirruh'unmuş.Bu zâtın birde Şeyhul Ekber'in bir kitabına Şerhi var, belki ondan benziyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kuranı Kerimde ismi geçen 25 peygamber ve 3 ihtilaflı(peygamber ya da veli) kişiye ilaveten bildiğim peygamber isimleri şunlardır.

 

Cercis as, Hezkıl as, Danyal as, Yuşa as, İşmoil as (bu isimlerden bazılar da Envarul Aşıkın adlı eserde geçmektedir, Yuşa as ın da kabri malumunuzdur ki İstanbulda Beykozda bulunmaktadır)

 

Cenabı Hak 124 bin peygamberin şefaatlerine bizleri nail eylesin inşallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...