
Yunus Emre
Başlatan sevdayolcusu, Haz 20 2006 08:18 ÖS
Konuda 83 cevap var
#1
Gönderilme tarihi 20 Haziran 2006 - 08:18 ÖS

Aşık Kendi Kanını
Helal kıldı ma'şuka aşık kendi kanını
Ma'şuk nakşından okur aşk eri Kur'anını
Yardan ayrı olunca asılıp ölmek yeğdir
Aşık kendi bırakır boynuna urganını
Gitmez aşık gözünden hergiz ma'şuk hayali
Nitekim zilha verir Yusuf'un nişanını
Dirlik budur aşıka ma'şuk yolunda öle
Sorarlar ise aydam aşıkın burhanını
Belkıys ile Süleyman aşka düştü bir zaman
İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını
Gökteki Harut Marut aşk için indi yere
Zühre yüzün görecek unuttu Rahman'ını
Güzaf görmen siz aşkı kime oğradı ise
Sultanı iltir baştan yitirir hanmanını
Ferhat bu aşk yolunda başın külünge tuttu
Hüsrev Şirin derdinden dosta verdi canını
Leyli'yle Mecnun işi acebdür ( ür ) bu halka
Abdürrezzak terk etti aşk için imanını
Zemane vefaları cefa gelir yunüs'a
Bir doğru yer bulucak fidi kılar canını
Yunus Emre
Helal kıldı ma'şuka aşık kendi kanını
Ma'şuk nakşından okur aşk eri Kur'anını
Yardan ayrı olunca asılıp ölmek yeğdir
Aşık kendi bırakır boynuna urganını
Gitmez aşık gözünden hergiz ma'şuk hayali
Nitekim zilha verir Yusuf'un nişanını
Dirlik budur aşıka ma'şuk yolunda öle
Sorarlar ise aydam aşıkın burhanını
Belkıys ile Süleyman aşka düştü bir zaman
İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını
Gökteki Harut Marut aşk için indi yere
Zühre yüzün görecek unuttu Rahman'ını
Güzaf görmen siz aşkı kime oğradı ise
Sultanı iltir baştan yitirir hanmanını
Ferhat bu aşk yolunda başın külünge tuttu
Hüsrev Şirin derdinden dosta verdi canını
Leyli'yle Mecnun işi acebdür ( ür ) bu halka
Abdürrezzak terk etti aşk için imanını
Zemane vefaları cefa gelir yunüs'a
Bir doğru yer bulucak fidi kılar canını
Yunus Emre
İSLAM GÜNEŞİYLE YANMAK İSTERSEN,
KARDEŞLİK CADDESİNDE İMANA GİT;
HUZUR SOKAĞINDA İHLASI ARA;
AŞK APARTMANINDA TAKVAYLA BULUŞ
VE SIR DAİRESİNDE İSTİKAMETLE OTUR.....
ALLAH'IM! FAYDASI OLMAYAN İLİMDEN, DİNLENMEYEN DUADAN, KORKMAYAN KALPTEN VE DOYMAYAN NEFİSTEN SANA SIĞINIRIM!...
EY GÖNÜL GİDENDEN ÜMİDİ KES...
KAÇAN BİR HAYALE BENZİYOR HERKES...
KARDEŞLİK CADDESİNDE İMANA GİT;
HUZUR SOKAĞINDA İHLASI ARA;
AŞK APARTMANINDA TAKVAYLA BULUŞ
VE SIR DAİRESİNDE İSTİKAMETLE OTUR.....
ALLAH'IM! FAYDASI OLMAYAN İLİMDEN, DİNLENMEYEN DUADAN, KORKMAYAN KALPTEN VE DOYMAYAN NEFİSTEN SANA SIĞINIRIM!...
EY GÖNÜL GİDENDEN ÜMİDİ KES...
KAÇAN BİR HAYALE BENZİYOR HERKES...
#2
Gönderilme tarihi 02 Mayıs 2007 - 12:21 ÖS

ŞOL CENNETİN IRMAKLARI
Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu
Çıkmış islam bülbülleri öter Allah deyu deyu
Salınır tuba dalları, Kuran okur hem dilleri
Cennet bağının gülleri, kokar Allah deyu deyu
*** ***
Kimi yiyip kimi içer, hep melekler rahmet saçar
İdris nebi hulle biçer, biçer Allah deyu deyu
Altındandır direkleri, Gümüştendir yaprakları
Uzandıkca dudakları, biter Allah deyu deyu
*** ***
Aydan arıdır yüzleri, misk-i amberdir sözleri
Cennette Huri kızları, gezer Allah deyu deyu
Hakka aşık olan kişi, akar gözlerinin yaşı
Pür nur olur içi dışı, söyler Allah deyu deyu
*** ***
Ne dilersen Haktan dile, Kılavuzla gir bu yola
Bülbül aşık olmuş güle, öter Allah deyu deyu
Açıldı gökler kapısı, rahmetle doldu hepisi
Sekiz cennetin kapısı, açar Allah deyu deyu
*** ***
Rıdvan-durur kapı açan, idris-durur hulle biçen
Kevser şarabını içen, kanar Allah deyu deyu
Miskin Yunus var yarına, koma bugünü yarına
Yarın Hakkın divanına, varam Allah deyu deyu
Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu
Çıkmış islam bülbülleri öter Allah deyu deyu
Salınır tuba dalları, Kuran okur hem dilleri
Cennet bağının gülleri, kokar Allah deyu deyu
*** ***
Kimi yiyip kimi içer, hep melekler rahmet saçar
İdris nebi hulle biçer, biçer Allah deyu deyu
Altındandır direkleri, Gümüştendir yaprakları
Uzandıkca dudakları, biter Allah deyu deyu
*** ***
Aydan arıdır yüzleri, misk-i amberdir sözleri
Cennette Huri kızları, gezer Allah deyu deyu
Hakka aşık olan kişi, akar gözlerinin yaşı
Pür nur olur içi dışı, söyler Allah deyu deyu
*** ***
Ne dilersen Haktan dile, Kılavuzla gir bu yola
Bülbül aşık olmuş güle, öter Allah deyu deyu
Açıldı gökler kapısı, rahmetle doldu hepisi
Sekiz cennetin kapısı, açar Allah deyu deyu
*** ***
Rıdvan-durur kapı açan, idris-durur hulle biçen
Kevser şarabını içen, kanar Allah deyu deyu
Miskin Yunus var yarına, koma bugünü yarına
Yarın Hakkın divanına, varam Allah deyu deyu
#3
Gönderilme tarihi 02 Mayıs 2007 - 05:29 ÖS

YUNUS EMRE VE HAYATI:
...Yaradılanı hoş gör, Yaradan'dan ötürü...
Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün İslam'a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. 82 yıl yaşayan Yunus, ömrü boyunca cahillikten nefret edip; aşkı, barışı, sevgiyi, hoşgörüyü ve güzelliği savunmuş bir erendir. O'nun özü ilim ve hakikattir.
Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır.
Bir garip öldü diyeler,
Üç gün sonra duyalar.
Soğuk su ile yuyalar,
Şöyle garip bencileyin.
diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir.
Türkiye'nin pek çok yerinde Yunus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Ancak Yunus Emre'nin kabri Sandıklı ilçemizde eski ismi Çayköy olan Yunus Emre mahallesindedir. Burada Yunus Emre'ye ve hocası yani şeyhi Tapduk Emre'ye ait mezar iki dere arasında yer almaktadır. Zaten Yunus emre'nin kabrinin şeyhi tabduk Emre'nin kabri yakınında olması O'nun vasiyeti üzerine gerçekleşmiştir. "Ko beni yatayım, Şeyh eşiğinde, dönmesin şeyhimden yana döneyim." diyen Yunus buna işaret etmektedir.
Bazı belgeler, Yunus Emre'nin asıl mezarının Karaman veya Sarıköy'de olduğuna işaret etmektedir. Nitekim, 1970'li yılların başında Sarıköy'deki mezarın Yunus'a ait olduğuna kesin gözüyle bakılarak bu köye Yunus Emre adı verildi ve oradaki bir bahçe içine anıt dikildi. 1980'li yıllarda ise, 1350'de yapılmış olan Karaman'daki Yunus Emre Camii'nin yanındaki mezarın onun gerçek mezarı olduğu iddia edildi.
Yunus Emre'nin yurdumuzun bir çok şehrinde ona ait olduğu söylenen makamlarının olması O'nun Türkler tarafından ne kadar sevildiği ve benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir. Gerçekten de halktan biri olan Yunus Emre, halkın değer, duygu ve düşüncelerini dile getirişi itibariyle tarihimizin en halkla barışık aydınlarından biri olma özelliğine sahiptir.
Türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre'nin şiirlerinde ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların hemen hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur.
Mısralarında eğitici ve bilgi verici ahlak telkinlerinde bulunan Yunus Emre, "gönül kırmamak" konusuna ayrı bir önem verir ve "üstün bir değer" olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler.
Bu arada Yunus Emre'yi öne çıkaran bir başka önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bizzat kendi hayatında uygulamasıdır. "Din tamam olunca doğar muhabbet" diyen Yunus, İslam'ın sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi telkin eder.
Yunus'un sanat anlayışı, dini ve milli değerleri bağdaştırdığı mısralarında kendini gösterir; millileşen tasavvufa, Türkçe'nin en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak tercüman olur. Gerçekten de 11,12 ve 13. asırlarda Türkistan ve Anadolu Türkleri arasında çok yayılan tasavvufun Türk şairleri arasında iki büyük sözcüsü vardır: Türkistan'da Ahmet Yesevi, Anadolu'da Yunus Emre...
Yunus Emre'nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşı çıkmaktır.
Yunus Emre aynı zamanda bütün insanlığa hitap eden büyük şairlerdendir. Bu anlamda Mevlana'nın bir benzeridir. O'nun Mevlana kadar çok tanınmayışı ise, bir yandan kullandığı dil olan Türkçe'nin Batı'da Farsça kadar bilinmemesi, öte yandan da Türk aydınlarının O'nu ihmal etmesindendir. Yunus'taki insanlık sevgisi, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş "sevgi felsefesi"nin bir parçası ve hatta sonucudur. Nitekim Yunus'un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi "Yaradılanı hoş gör / Yaradan'dan ötürü"dür.
Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah'tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar.
Yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Yunus'un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar: Yunus Emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve Moğol istilaları ile mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık batınî cereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların Türklerin bütünlüğüne zarar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol üstlenmiştir. Bu bakımdan bakıldığında Yunus Emre, hem Türk şiirinin kurucusu, hem de milli birliğin önemli tutkallarından biridir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla "milli bir sanatçı"dır. Tıpkı, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu veya Karacaoğlan gibi...
YunuS Emre'nin şiirlerinde en fazla işlenmiş temalar; İlahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve Faniliktir. Özetle; Yunus Emre, Türk milletinin içinden çıkmış, onu anlamış ve anlatmış, yazdığı Oğuz lehçesinin konuşulduğu bölgelerde 7 asır boyunca şiirleri dilden dile dolaşmış milli ve büyük bir şairdir.
ESERLERİ:
Ölümünden yüzyıllar sonra basılan iki eseri mevcuttur:
(1) Divan
(2) Risaletü'n-Nushiye.
(alıntıdır)
...Yaradılanı hoş gör, Yaradan'dan ötürü...
Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün İslam'a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. 82 yıl yaşayan Yunus, ömrü boyunca cahillikten nefret edip; aşkı, barışı, sevgiyi, hoşgörüyü ve güzelliği savunmuş bir erendir. O'nun özü ilim ve hakikattir.
Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır.
Bir garip öldü diyeler,
Üç gün sonra duyalar.
Soğuk su ile yuyalar,
Şöyle garip bencileyin.
diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir.
Türkiye'nin pek çok yerinde Yunus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Ancak Yunus Emre'nin kabri Sandıklı ilçemizde eski ismi Çayköy olan Yunus Emre mahallesindedir. Burada Yunus Emre'ye ve hocası yani şeyhi Tapduk Emre'ye ait mezar iki dere arasında yer almaktadır. Zaten Yunus emre'nin kabrinin şeyhi tabduk Emre'nin kabri yakınında olması O'nun vasiyeti üzerine gerçekleşmiştir. "Ko beni yatayım, Şeyh eşiğinde, dönmesin şeyhimden yana döneyim." diyen Yunus buna işaret etmektedir.
Bazı belgeler, Yunus Emre'nin asıl mezarının Karaman veya Sarıköy'de olduğuna işaret etmektedir. Nitekim, 1970'li yılların başında Sarıköy'deki mezarın Yunus'a ait olduğuna kesin gözüyle bakılarak bu köye Yunus Emre adı verildi ve oradaki bir bahçe içine anıt dikildi. 1980'li yıllarda ise, 1350'de yapılmış olan Karaman'daki Yunus Emre Camii'nin yanındaki mezarın onun gerçek mezarı olduğu iddia edildi.
Yunus Emre'nin yurdumuzun bir çok şehrinde ona ait olduğu söylenen makamlarının olması O'nun Türkler tarafından ne kadar sevildiği ve benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir. Gerçekten de halktan biri olan Yunus Emre, halkın değer, duygu ve düşüncelerini dile getirişi itibariyle tarihimizin en halkla barışık aydınlarından biri olma özelliğine sahiptir.
Türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre'nin şiirlerinde ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların hemen hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur.
Mısralarında eğitici ve bilgi verici ahlak telkinlerinde bulunan Yunus Emre, "gönül kırmamak" konusuna ayrı bir önem verir ve "üstün bir değer" olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler.
Bu arada Yunus Emre'yi öne çıkaran bir başka önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bizzat kendi hayatında uygulamasıdır. "Din tamam olunca doğar muhabbet" diyen Yunus, İslam'ın sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi telkin eder.
Yunus'un sanat anlayışı, dini ve milli değerleri bağdaştırdığı mısralarında kendini gösterir; millileşen tasavvufa, Türkçe'nin en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak tercüman olur. Gerçekten de 11,12 ve 13. asırlarda Türkistan ve Anadolu Türkleri arasında çok yayılan tasavvufun Türk şairleri arasında iki büyük sözcüsü vardır: Türkistan'da Ahmet Yesevi, Anadolu'da Yunus Emre...
Yunus Emre'nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşı çıkmaktır.
Yunus Emre aynı zamanda bütün insanlığa hitap eden büyük şairlerdendir. Bu anlamda Mevlana'nın bir benzeridir. O'nun Mevlana kadar çok tanınmayışı ise, bir yandan kullandığı dil olan Türkçe'nin Batı'da Farsça kadar bilinmemesi, öte yandan da Türk aydınlarının O'nu ihmal etmesindendir. Yunus'taki insanlık sevgisi, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş "sevgi felsefesi"nin bir parçası ve hatta sonucudur. Nitekim Yunus'un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi "Yaradılanı hoş gör / Yaradan'dan ötürü"dür.
Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah'tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar.
Yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Yunus'un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar: Yunus Emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve Moğol istilaları ile mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık batınî cereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların Türklerin bütünlüğüne zarar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol üstlenmiştir. Bu bakımdan bakıldığında Yunus Emre, hem Türk şiirinin kurucusu, hem de milli birliğin önemli tutkallarından biridir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla "milli bir sanatçı"dır. Tıpkı, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu veya Karacaoğlan gibi...
YunuS Emre'nin şiirlerinde en fazla işlenmiş temalar; İlahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve Faniliktir. Özetle; Yunus Emre, Türk milletinin içinden çıkmış, onu anlamış ve anlatmış, yazdığı Oğuz lehçesinin konuşulduğu bölgelerde 7 asır boyunca şiirleri dilden dile dolaşmış milli ve büyük bir şairdir.
ESERLERİ:
Ölümünden yüzyıllar sonra basılan iki eseri mevcuttur:
(1) Divan
(2) Risaletü'n-Nushiye.
(alıntıdır)
Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!
N.Fazıl
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!
N.Fazıl
#4
Gönderilme tarihi 04 Mayıs 2007 - 05:58 ÖS

Ah Nefis
Girdim Aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum
Geştediben denizler Hızır'layın gezer oldum
Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta
Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum
Sordum deniz malikine ırak değil salığına
Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum
Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var
Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum
Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum
Dost bağının bülbülüyüm budaktab gül üzer oldum
Ol budakta biter iman iman bitse gider güman
Dün gün isim budur heman nefsime bir tatar oldum
Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına
Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum
Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce
Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum
Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara
Hümeti yok resul'lere bentlerini bozar oldum
Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı
Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum
Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile
Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum
Yunus Emre
Girdim Aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum
Geştediben denizler Hızır'layın gezer oldum
Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta
Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum
Sordum deniz malikine ırak değil salığına
Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum
Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var
Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum
Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum
Dost bağının bülbülüyüm budaktab gül üzer oldum
Ol budakta biter iman iman bitse gider güman
Dün gün isim budur heman nefsime bir tatar oldum
Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına
Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum
Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce
Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum
Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara
Hümeti yok resul'lere bentlerini bozar oldum
Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı
Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum
Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile
Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum
Yunus Emre
Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!
N.Fazıl
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!
N.Fazıl
#5
Gönderilme tarihi 04 Mayıs 2007 - 08:29 ÖS

ben en çok "bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil" şiirini seviyorum.. çok etkileniyorum.. fazla söze gerek yok.. şiirler aslında her şeyi anlatıyor..
KULAKLARIM PATLIYOR SESSİZLİĞİNDEN....
#6
Gönderilme tarihi 05 Mayıs 2007 - 01:15 ÖS

Tasavvuf müziğinde gözümde çok büyük yere sahip olan Erkan Mutlu'dan Bilmem Nideyim i dinliyorum
. Başlıkları karıştırdığımda Yunus'u görünce en azından bir kaç kelam ekleyeyim dedim. Yunus..Allah dostu.. Zehirle pişmiş aş...o'nun aşı... Tabduk Emre'nin yani Ahmet Yesevi'nin manevi tesiri ile Anadolu'yu cennet mekan haline getirme konusunda manevi mimarlarımızdan bir gönül büyüğü...Mevlana misali. Berrak Türkçesi yüzyıllar sonrasında bile çok net anlaşılır halde...Efendimize salatları selamları, tasavvufun incelikleri ve daha şu ve bu'ları hep net,anlaşılır bir halde...Her türlü gösterişten uzakta...Hatta evliya olduğunu bile bilen az...Ama gerçek böyle...Allah'ın bizlere göstermek istediği harika ötesi bir örnek...
Bilmem nideyim
Aşkın elinden
Kande gideyim
Aşkın elinden
Meskenim dağlar
Gözyaşı çağlar
Durmaz kan ağlar
Aşkın elinden
Varım vereyim
Kadre ereyim
Üryan olayım
Aşkın elinden
Yunus'un sözü
Kül olmuş özü
Kan ağlar gözü
Aşkın elinden
( dinlediğim mp3 den duyduğum şekli ile yazdım.Hatalı olabilir. Yunusa ait olması dolayısı ile yazdım. Kaynak veya kesin doğrudur gibi düşünmeyelim
)

Bilmem nideyim
Aşkın elinden
Kande gideyim
Aşkın elinden
Meskenim dağlar
Gözyaşı çağlar
Durmaz kan ağlar
Aşkın elinden
Varım vereyim
Kadre ereyim
Üryan olayım
Aşkın elinden
Yunus'un sözü
Kül olmuş özü
Kan ağlar gözü
Aşkın elinden
( dinlediğim mp3 den duyduğum şekli ile yazdım.Hatalı olabilir. Yunusa ait olması dolayısı ile yazdım. Kaynak veya kesin doğrudur gibi düşünmeyelim

Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.
********
Dipsizlik gölünde, inciler benim.
********
#7
Gönderilme tarihi 06 Mayıs 2007 - 02:32 ÖS

Bir Kez Gönül Yıktın İse
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil
Yol odur ki doğru vara
Göz odur ki Hak'kı göre
Er odur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil
Erden sana nazar ola
İçin dışın pür nur ola
Beli kurtulmuştan ola
Şol kişi kim gammaz değil
Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka matahların satar
Yükü gevherdir tuz değil
Yunus Emre
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil
Yol odur ki doğru vara
Göz odur ki Hak'kı göre
Er odur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil
Erden sana nazar ola
İçin dışın pür nur ola
Beli kurtulmuştan ola
Şol kişi kim gammaz değil
Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka matahların satar
Yükü gevherdir tuz değil
Yunus Emre
KULAKLARIM PATLIYOR SESSİZLİĞİNDEN....
#8
Gönderilme tarihi 07 Mayıs 2007 - 07:34 ÖÖ

En sevdiğim
Gel Gör Beni Aşk Neyledi
Ben yürürem yane yane
Aşk boyadı beni beni kane
Ne akılem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Derde giriftar eyledi
Gah eserim yeller gibi
Gah tozarım yollar gibi
Gah coşarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Derde giriftar eyledi
Ben Yunus-i bi-çareyim
Dost elinden avareyim
Baştan aşağa yareyim
Gel gör beni aşk neyledi
Derde giriftar eyledi

Gel Gör Beni Aşk Neyledi
Ben yürürem yane yane
Aşk boyadı beni beni kane
Ne akılem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Derde giriftar eyledi
Gah eserim yeller gibi
Gah tozarım yollar gibi
Gah coşarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Derde giriftar eyledi
Ben Yunus-i bi-çareyim
Dost elinden avareyim
Baştan aşağa yareyim
Gel gör beni aşk neyledi
Derde giriftar eyledi
Şüphe edersen ayağın seni taşımaz, basacağım, yürüyeceğim de ve bas, yürü –O’nun izniyle-.
#9
Gönderilme tarihi 06 Haziran 2007 - 07:43 ÖS

VEYSEL KARANİ
Anasından doğdu dünyaya geldi,
Melekler altına kanadın yaydı,
Resulün hırkasın tacını giydi,
Yemen illerinde Veysel Karani.
Sabah namazını kılar giderdi,
Gizlice Rabb'ine niyaz ederdi,
Anın işi gücü deve güderdi,
Yemen illerinde Veysel Karani.
Bin deveyi bir akçeye güderdi,
Anında nısfını zekat verirdi,
Develer bilesince tevhit ederdi,
Yemen illerinde Veysel Karani.
Elinde asası hurma dalından,
Asla hata gelmez onun dilinden,
Eğninde hırkası deve yününden
Yemen illerinde Veysel Karani.
Yastığı taş idi döşeği postu,
Cennetlik eylemek ümmeti kastı,
Hakkın sevgilisi Habib'in dostu,
Yemen illerinde Veysel Karani.
Anasından destur aldı durmadı,
Kabe yollarını geçti boyladı,
Geldi o Resulü evde bulmadı,
Yemen illerinde Veysel Karani.
Peygamber mesciddet evine geldi,
Veysin nurunu kapıda gördü,
Sordu Fatıma'ya eve kim geldi,
Yemen illerinde Veysel Karani.
Yunus eydür, gelin biz de varalım,
Ayağı tozuna yüzler sürelim,
Hak nasip eylesin komşu olalım,
Yemen illerinde Veysel Karani...
Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!
N.Fazıl
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!
N.Fazıl
#10
Gönderilme tarihi 06 Haziran 2007 - 11:14 ÖS

şol cennetin ırmaklarını ney eşliğinde dinlemek gerçekten çok zevk-i sefa hali
ben üflerken dinlediğimde ise daha bi başka oluyo,çok daha farklı manalar,güzellikler..
Allah razı olsun paylaşımlarınız için
ben üflerken dinlediğimde ise daha bi başka oluyo,çok daha farklı manalar,güzellikler..
Allah razı olsun paylaşımlarınız için
Lûgat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?
N.F.K
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?
N.F.K
#11
Gönderilme tarihi 07 Haziran 2007 - 12:05 ÖS

o ney sesi yok mu adamın içini parçalıyor
aynı zamanda müthiş bir rahatlık veriyor..
teşekkürler arkadaşlar
aynı zamanda müthiş bir rahatlık veriyor..
teşekkürler arkadaşlar
BARIŞI KORUMANIN EN İYİ YOLU SAVAŞA HAZIR OLMAKTIR.
#12
Gönderilme tarihi 25 Haziran 2007 - 01:31 ÖS

ALİ ALMIŞ SANCAĞINI ELİNE
Ali almış sancağını eline
Çekilip giderler mahşer yerine
Hasan'ı Hüseyn'i almış yanına
Ah ümmetim diye ağlar Muhammed
Kıyamet kopıcak canlar uyanır
Kamil derviş mürşidine dayanır
Yüzün yere koymuş Hak'ka yalvarır
Ah ümmetim diye ağlar Muhammed
Muhammed gelince mahşer yerine
Dökülür toprağı sağı soluna
Sorar ümmetlerin bir bir hali ne
Ah ümmetim diye ağlar Muhammed
Yunus eydür gelin kadrin bilelim
Fırsat elde iken tevhid edelim
Ruhu için çok salavat verelim
Ah ümmetim diye ağlar Muhammed
Ali almış sancağını eline
Çekilip giderler mahşer yerine
Hasan'ı Hüseyn'i almış yanına
Ah ümmetim diye ağlar Muhammed
Kıyamet kopıcak canlar uyanır
Kamil derviş mürşidine dayanır
Yüzün yere koymuş Hak'ka yalvarır
Ah ümmetim diye ağlar Muhammed
Muhammed gelince mahşer yerine
Dökülür toprağı sağı soluna
Sorar ümmetlerin bir bir hali ne
Ah ümmetim diye ağlar Muhammed
Yunus eydür gelin kadrin bilelim
Fırsat elde iken tevhid edelim
Ruhu için çok salavat verelim
Ah ümmetim diye ağlar Muhammed
#13
Gönderilme tarihi 05 Temmuz 2007 - 05:46 ÖS

Ben dervişim diyene
Bir ün edesim gelir
Tanıyuban şimdiden
Varup yetesim gelir
Sırat kıldan incedir
Kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne
Evler yapasım gelir
Altında gayya vardır
İçi nâr ile pürdür
Varıp ol gölgelikte
Biraz yatasım gelir
Ta’n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun
Varuban ol tamu’da
Biraz yanasım gelir
Ben günahımca yanam
Rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam
Biraz uçasım gelir
Andan Cennet’e varam
Hak’kı Cennet’te görem
Hûri ile gılmanı
Bir bir koçasım gelir
Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sıygaya çeker
Bir Molla Kasım gelir
Bir ün edesim gelir
Tanıyuban şimdiden
Varup yetesim gelir
Sırat kıldan incedir
Kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne
Evler yapasım gelir
Altında gayya vardır
İçi nâr ile pürdür
Varıp ol gölgelikte
Biraz yatasım gelir
Ta’n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun
Varuban ol tamu’da
Biraz yanasım gelir
Ben günahımca yanam
Rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam
Biraz uçasım gelir
Andan Cennet’e varam
Hak’kı Cennet’te görem
Hûri ile gılmanı
Bir bir koçasım gelir
Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sıygaya çeker
Bir Molla Kasım gelir
Atsineği...
#14
Gönderilme tarihi 07 Temmuz 2007 - 02:25 ÖÖ

BİZİM YUNUS
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş:
Okunu kör nefsin, kılıçla çelmiş...
Bizim Yunus,
Bizim Yunus....
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Ölüm dedikleri perdeyi delmiş....
Bizim Yunus,
Bizim Yunus....
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Eli katile de kalkamaz elmiş....
Bizim Yunus,
Bizim Yunus....
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Zaman, onun kemend attığı selmiş...
Bizim Yunus,
Bizim Yunus....
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Toprakta devrilmiş, göğe çömelmiş..
Bizim Yunus,
Bizim Yunus...
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Sayıları silmiş. BİR 'e yönelmiş ...
Bizim Yunus,
Bizim Yunus....
NECİP FAZIL KISAKÜREK
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş:
Okunu kör nefsin, kılıçla çelmiş...
Bizim Yunus,
Bizim Yunus....
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Ölüm dedikleri perdeyi delmiş....
Bizim Yunus,
Bizim Yunus....
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Eli katile de kalkamaz elmiş....
Bizim Yunus,
Bizim Yunus....
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Zaman, onun kemend attığı selmiş...
Bizim Yunus,
Bizim Yunus....
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Toprakta devrilmiş, göğe çömelmiş..
Bizim Yunus,
Bizim Yunus...
Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;
Sayıları silmiş. BİR 'e yönelmiş ...
Bizim Yunus,
Bizim Yunus....
NECİP FAZIL KISAKÜREK
Oluş sırrı o nurdan heykelin eteğinde,
Ve ÖLÜMSÜZLÜK balı ŞERİAT peteğinDe
^^^ N -F- K^^^^
Ve ÖLÜMSÜZLÜK balı ŞERİAT peteğinDe
^^^ N -F- K^^^^
#15
Gönderilme tarihi 11 Temmuz 2007 - 11:08 ÖS

Dervişlik der ki bana,
Sen derviş olamazsın;
Gel ne diyeyim sana,
Sen derviş olamazsın.
Derviş bağrı taş gerek,
Gözü dolu yaş gerek,
Koyundan yavaş gerek,
Sen derviş olamazsın.
Döğene elsiz gerek,
Söğene dilsiz gerek,
Derviş gönülsüz gerek;
Sen derviş olamazsın.
Dilin ile şakırsın,
Çok maniler dokursun;
Vara yoğa kakırsın;
Sen derviş olamazsın.
Kakımak varmışsa ger,
Muhammed de kakırdı;
Bu kakımak sende var;
Sen derviş olamazsın.
Doğruya varmayınca,
Murşide ermeyince,
Hak nasib etmeyince,
sen derviş olamazsın.
Derviş Yunus gel imdi;
Ummanlara dal imdi;
Ummana dalmayınca,
Sen derviş olamazsın...
Ehl-i tasavvufun halini ne kadar da güzel bir şekilde açıklayan, ne kadar da muhteşem bir şiir bu!.. Bilinir ki, farklı tasavvuf kollarının mürşidleri, tarikatlerinin esasını anlatan nutuklar söyler ve müridlerinin, dervişlerinin bu nutuklar çerçevesinde hareket etmesini ister. O yolun, tabir yerindeyse, raconu bu nutuklarda çizilir, tarikatin istedikleri bu nutuklarla dervişlere verilir. Yunus'un bu şiiri ise tasavvufun tüm kollarıyla ilgili işaretler veren, bütün tarikatleri kapsayan, tüm dervişlere ve derviş namzetlerine yol gösteren, işin laf kısmında takılıp kalan istidatsızları ihtar eden bir nutuk... Çok açık, çok manalı, çok derin, çok akıcı... Yunus işte bunun için Yunus, o bunun için aşık, bunun için Emre... Ve belki de tüm bunlar birleştiği için ortaya bu şiir çıkmış...
Dervişlik hakikaten zor bir iştir. Yaradılış amacı doğrultusunda 'halvet der encümen'i yaşama iddiasındaki dervişler, Allah aşklarının gereği olarak bazı kabalıklardan, malayani sevdalardan, itici huylardan, beşeriyet tabiatının insan olma amacını gerçekleştirme yolunda saf dışı bırakılması gereken yönlerinden uzak durmayı öğrenmelidir. Aksi takdirde aşklarını yaşarken halka da örnek olmak, kendi zevklerini onlara da hissettirmek, onların da beşeri kemalin zirvesine doğru hareket etmesini sağlamak amacında olması gereken bu gönül ehilleri, gönül ehli olma vasfını kaybederek sıradanlaşır, yapmakla mükellef olduğu işin hakkını vermekten uzaklaşır. 'Derviş olacağım, halk içinde Hak ile olacağım' derken avamlaşır, encümen içerisindeki halvetini kaybedip tamamen halka karışır. Çeşitli zamanlarda, Allah için olduğunda belki de en büyük nimet ve Allah rızasını kazanma vasıtası olan 'kakımak' fiili, eğer bir kişinin yerli-yersiz, zamanlı-zamansız başvurduğu bir iş haline geldiyse mesela, o insanın kemalat noktasına ulaştığını söylemek mümkün olabilir mi? Avam için, dünya ve ilim ehli için bir rahmet olan kısasın dahi, bu halk içinde Hak'la yaşayan gönül ehli insanlarca terk edilmesi, onları 'derviş' olarak vasıflandırmamıza vesile olacak ayırt edici hasletlerden olmaktadır. Gönül davalarının bu insanlara yüklemesi gereken ağırbaşlılığın çerçevelediği hudut dışarısında hareket eden, çılgın bir derviş halka nasıl bir örnek olur, aşkında coşması gereken varlığını dünyevi meselelerde telef eden bir insan amaçladığı dervişlik davasına nasıl erişebilir?
Unutulmaması gereken nokta, Yunus'un bu şiirinde dervişlerde olmaması gerektiğini bildirdiği özelliklerin önemli bir bölümünün, dervişlik iddiasında olmayan insanlar için, doğru kullanıldıkları takdirde büyük bir nimete dönüşebiliyor oluşudur. Yani her insan koyun gibi ağırbaşlı olmak zorunda değildir, fakat koyun gibi ağırbaşlı olma hasleti dervişmeşrep kişilerin temel özelliğidir, dervişlik için gerekli bir mahiyettedir. Bu durumun farkında olarak şiiri okudukları takdirde, tasavvufa merak salan dostların bu şiirden ziyadesiyle istifade etmesi mümkün olabilir.
Atsineği...
#16
Gönderilme tarihi 01 Ağustos 2007 - 08:11 ÖS

AŞIKLAR ÖLMEZ!..
Bu akl-u fikr ile Mevla(c.c) bulunmaz,
Bu ne yaredir ki merhem bulunmaz...
Aşkın pazarında canlar satılır,
Satarım canımı alan bulunmaz...
"Yunus öldü" diye sela verirler,
Ölen hayvan imiş, AŞIKLAR ÖLMEZ!!!!
Bu şiir aslında hayatın manasının şehadet olduğunu anlatıyor bence, aşıklar yani şehitler ölmez... Bizler belki de şehitliği sadece savaşlarda olur gördüğümüz için barışı yani İslam'ı bu denli kaybetmişizdir, kimbilir...
Bu akl-u fikr ile Mevla(c.c) bulunmaz,
Bu ne yaredir ki merhem bulunmaz...
Aşkın pazarında canlar satılır,
Satarım canımı alan bulunmaz...
"Yunus öldü" diye sela verirler,
Ölen hayvan imiş, AŞIKLAR ÖLMEZ!!!!
Bu şiir aslında hayatın manasının şehadet olduğunu anlatıyor bence, aşıklar yani şehitler ölmez... Bizler belki de şehitliği sadece savaşlarda olur gördüğümüz için barışı yani İslam'ı bu denli kaybetmişizdir, kimbilir...
Tarık Bin Ziyad Fas'tan İspanya'ya geçince "Ya bu savaşı kazanırız yahut burda ölürüz!"diyerek gemileri yaktırdı. Ziyade (Çooook) olacağız
Gemileri yakıyorummm!!! Ya şerefli bir istiklal,ya belensin kana dağlar!!!
Gemileri yakıyorummm!!! Ya şerefli bir istiklal,ya belensin kana dağlar!!!
#17
Gönderilme tarihi 16 Eylül 2007 - 04:35 ÖS

bunlar bir vakit beyler idi, kapıcılar korlar idi.
gel gör şimdi, bilmeyesin bey hangidir ya kulları?
gel gör şimdi, bilmeyesin bey hangidir ya kulları?
mütevekkil gettomun ninnisi hüzzam
inşallah cennette yıllanırız vesselam.
inşallah cennette yıllanırız vesselam.
#18
Gönderilme tarihi 04 Ekim 2007 - 04:10 ÖS

Ah Ölüm
Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Kiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi masum kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler ne bir haber verirler
Yunus derki gör taktirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler
Yunus Emre
Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Kiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi masum kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler ne bir haber verirler
Yunus derki gör taktirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler
Yunus Emre
Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!
N.Fazıl
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!
N.Fazıl
#19
Gönderilme tarihi 20 Ekim 2007 - 07:50 ÖS

daha önce de paylaşılan bir şiir ancak birkaç dizesi eksik geldi bana,
yada ben yunusum diye yunus ağzı ile bir çok insan bir çok şiir yazmış, yani bilindiği kadarıyla tüm yazılanlar bir yunus a ait değilmiş, zira yunusun şiirlerini okuya duranda, yunusun aşık olduğuna yunus gibi aşık olan herkeste bir nebze yunusluk var imiş, varsın biz paylaşa duralım, olaki okuyan yazandan daha iyi anlar...
YUNUS EMRE'den
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Aşkın aşıklar öldürür
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni
Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seni
Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver anları
Bana seni gerek seni
Yunus'dur benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni
yada ben yunusum diye yunus ağzı ile bir çok insan bir çok şiir yazmış, yani bilindiği kadarıyla tüm yazılanlar bir yunus a ait değilmiş, zira yunusun şiirlerini okuya duranda, yunusun aşık olduğuna yunus gibi aşık olan herkeste bir nebze yunusluk var imiş, varsın biz paylaşa duralım, olaki okuyan yazandan daha iyi anlar...
YUNUS EMRE'den
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dünü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Aşkın aşıklar öldürür
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni
Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seni
Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver anları
Bana seni gerek seni
Yunus'dur benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni
kısa bi not
sazın içinde şeytan yok
şeytan bizim içimizde
başka şeytan da istemeyiz
dibimizde...
sazın içinde şeytan yok
şeytan bizim içimizde
başka şeytan da istemeyiz
dibimizde...
#20
Gönderilme tarihi 27 Ekim 2007 - 06:37 ÖS

Benem Ol Aşk Bahrisi
Benem ol aşk bahrisi, Denizler hayran bana
Derya benim katremdir, Zerreler umman bana
Kaf dağı zerrem değil, Şems u Kamer ram bana
Hak'tır aslım şek değil, Mürşittir Kur'ân bana
Çün dosta gider yolum, Mülk-i ezeldir ilim
Aşktan söyler bu dilim, Aşk oldu seyran bana
Yoğiken ol barigâh, Vâridi ol padişah
Ah bu aşk elinden âh, Derd oldu derman bana
Adem yaratılmadan, Can, kalıba girmeden
Şeytan lâ'net olmadan, Arş idi seyran bana
Yaratıldığı Mustafa, Yüzü gül gönlü safa
Ol kıldı Hakka vefa, Andandır ihsan bana
Aşk halinden bilmeyen, Ya delidir ya diri
Ben kuş dili bilirim, Söyler Süleyman bana
Şeriat ehli ırak, iremez bu menzile
Aslım Hak'tır şek değil, Mürşidim Kur'ân bana
Yunus bu halk içinde, Eksiklidir Hak bilir
Divâne olmuş çağırır, Dervişlik bühtan bana
Yunus Emre
Benem ol aşk bahrisi, Denizler hayran bana
Derya benim katremdir, Zerreler umman bana
Kaf dağı zerrem değil, Şems u Kamer ram bana
Hak'tır aslım şek değil, Mürşittir Kur'ân bana
Çün dosta gider yolum, Mülk-i ezeldir ilim
Aşktan söyler bu dilim, Aşk oldu seyran bana
Yoğiken ol barigâh, Vâridi ol padişah
Ah bu aşk elinden âh, Derd oldu derman bana
Adem yaratılmadan, Can, kalıba girmeden
Şeytan lâ'net olmadan, Arş idi seyran bana
Yaratıldığı Mustafa, Yüzü gül gönlü safa
Ol kıldı Hakka vefa, Andandır ihsan bana
Aşk halinden bilmeyen, Ya delidir ya diri
Ben kuş dili bilirim, Söyler Süleyman bana
Şeriat ehli ırak, iremez bu menzile
Aslım Hak'tır şek değil, Mürşidim Kur'ân bana
Yunus bu halk içinde, Eksiklidir Hak bilir
Divâne olmuş çağırır, Dervişlik bühtan bana
Yunus Emre
Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!
N.Fazıl
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!
N.Fazıl
Cevap Ekle
