Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
sevdayolcusu

Yunus Emre

Recommended Posts

Hak Bir Gönül Verdi Bana

 

Hak bir gönül verdi bana

Ha demeden hayrân olur

Bir dem gelir şâdân olur

Bir dem gelir giryân olur

 

Bir dem sanasın kış gibi

Şol zemheri olmuş gibi

Bir dem beşâretden doğar

Hoş bağ ile bostân olur

 

Bir dem gelir söyleyemez

Bir sözü şerh eyleyemez

Bir dem dilinden dür döker

Dertlilere dermân olur

 

Bir dem çıkar arş üzere

Bir dem iner taht-es-serâ

Bir dem sanasın katredir

Bir dem taşar ummân olur

 

Bir dem cehâlet de kalır

Hiç nesneyi bilmez olur

Bir dem dalar hikmetlere

Câlînus u Lokmân olur

 

Bir dem dev olur yâ peri

Vîrâneler olur yeri

Bir dem uçar Belkîs ile

Sultân-ı ins ü cân olur

 

Bir dem varır mescidlere

Yüz sürer anda yerlere

Bir dem varır deyre girer

İncil okur ruhbân olur

 

Bir dem gelir Îsâ gibi

Ölmüşleri diri kılar

Bir dem girer kibr evine

Fir'avn ile Hâmân olur

 

Bir dem döner Cebrâil'e

Rahmet saçar her mahfile

Bir dem gelir gümrâh olur

Miskin Yunus hayrân olur

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

El Hamdü-Lillah

 

Haktan gelen şerbeti içtik Elhamdü lillâh

Şol kudret denizini geçtik Elhamdü lillâh

 

Şu karşıki dağları, meşeleri, bağları

Sağlık, safalıkla aştık Elhamdü lillâh

 

Kuru idik yaş olduk, ayak idik baş olduk

Havalandık kuş olduk, uçtuk Elhamdü lillâh

 

Vardığımız illere, şol sefa gönüllere

Halka Taptuk mânisin, saçtık Elhamdü lillâh

 

Beri gel barışalım, yâd isen bilişelim

Atımız eğerlendi, eştik Elhamdü lillâh

 

İndik Rûm'u kışladık, çok hayr-ü şer işledik

Üş bahar geldi, geri göçtük Elhamdü lillâh

 

Derildik pınar olduk, irkildik ırmak olduk

Aktık denize daldık, taştık Elhamdü lillâh

 

Taptuğun tapusunda, kul olduk kapusunda

Yunus Miskin çiğ idik, piştik Elhamdü lillâh

 

 

 

 

  • Like 2

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşk Bezirganı

 

Aşk bezirganı

Sermaye canı

Bahadır gördüm

Cana kıyanı

 

Zehi bahadır

Can terkin urur

Kılıç mı keser

Himmet giyeni

 

Kamusun bir gör

Kemterin er gör

Alu görmegil

Palas giyeni

 

Tez çıkarırlar

Fevkal'ulaya

Şol isa gibi

Dünya koyanı

 

Tez indirirler

Tahtesseraya

Bir karun gibi

Dünya kovanı

 

Aşık olanın

Nişanı vardır

Melamet olur

Belli beyanı

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir büyüğüm anlatmıştı : Yunus Emre vefat ettikten yıllar sonra bir adam, elinde Yunus’un şiirleri, okuya okuya bir dere kenarına varır. Bu adamda bulunan, kağıtlara yazılmış onca şiir; başka bir kopyası olmadığından, hazineden öte bir şey… Evet, Yunus’tan yalnızca bu şiirler kalmıştır ve o an, bunun tek sahibi o adamdır. Dere kenarında devam eder okumaya şiirleri… Kimini beğenir, kimini beğenmez. Beğenmemekle kalsa iyi… Hoşuna gitmeyen şiirleri dereye atar. Arkadaşlar burada biraz duralım, zira konu can yakıcı bir sınıra vardı. Ümit Yaşar Oğuzcan’ın değil, ne bileyim, Can Yücel’İn değil; Yunus Emre’nin kopyası bulunmayan şiirlerini dereye atıyor adam. Devlet hazinesini, ülkedeki fakirlerin ekmeğini çöpe atar gibi…

 

Aradan biraz zaman geçiyor, tabii elde bulunan kağıtların neredeyse yarısı derede… Adam kağıt tomarının sonuna doğru yaklaşıyor. Ve o an harika bir şey oluyor. Keramet… Bir şiir; son kıtası; aynen:

Derviş Yunus bu sözü

Eğri büğrü söyleme

Seni sıygaya çeker

Bir Molla Kasım gelir

Adamın başına dünya yıkılıyor. Zira, Yunus’un yıllar önce yazdığı şiirde zikrettiği Molla Kasım; kendisi, şiirleri dereye atan kendisi… Sonra Molla Kasım, elinde kalan şiirleri muhafaza ediyor ve bugüne işte okuduğumuz Yunus Emre şiirleri kalıyor. Allah rahmet eylesin; görebilmeyi nasip etsin inşallah.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı

Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum

Dünya topu ayağıma oturmuyor dostlarım

Bu vuruşla onu ancak tribüne atarım.

 

Halbuki böyle olmamalı. Ayağa oturmadıktan sonra düzgün bir vuruş yapılamıyor. Pozisyon ne kadar müsait olursa olsun sonuç tribün, aut, dağlar ve taşlar oluyor. Stattan yükselen uğultu, yuhama… yuhamala… yuhalamalarla birlik olup kulakları delme teşebbüsüne girişiyor. Amaç ne? Topun kaleye girmesi patron. Top kaleye girmeden; yukarı normandiya tabiriyle gol olmadan hiçbir şeyin önemi olmuyor. Evet, halbuki böyle olmamalı. Dünya topunu girişi olup da çıkışı olmayan bir kaleye şutlamadıktan sonra Massimo Busacca boğazına hardal tanesi kaçmış yerken musakka kimin umurunda olur? Dünya… O aldatıyor biz aldanıyoruz. “Bu oyun hep aynı, değişmiyor.” Hem de bile bile… Al hocam, buyur; Üstadın Ne İleri Ne Geri şiirinden :

 

İçinden bu kafanın,

Fani dünyayı silsem.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şeyhimin İlleri

 

Şeyhimin illeri, uzaktır yolları,

Açılmış gülleri, dermeye kim gelir ya hu?

 

Şeyhimin özünü, severim sözünü,

Mübarek yüzünü görmeye kim gelir ya hu?

 

Şeyhimin ilinde, asası elinde,

Şeyhimin yolunda olmaya kim gelir ya hu?

 

Şeyhimin şemine, bu canım pervane,

Salâdır aşıklar, yanmaya kim gelir ya hu?

 

Ahd ile vefalar, zevk ile sefalar,

Bu yolda cefalar çekmeye kim gelir ya hu?

 

Ah ile göz yaşı, Yunus-un haldaşı,

Zehr ile şol aşı, yemeğe kim gelir ya hu?

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

“Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise.

Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise.

Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar,

Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise.”

 

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...