Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
sevdayolcusu

Yunus Emre

Recommended Posts

Aşık Kendi Kanını

 

 

 

Helal kıldı ma'şuka aşık kendi kanını

Ma'şuk nakşından okur aşk eri Kur'anını

 

Yardan ayrı olunca asılıp ölmek yeğdir

Aşık kendi bırakır boynuna urganını

 

Gitmez aşık gözünden hergiz ma'şuk hayali

Nitekim zilha verir Yusuf'un nişanını

 

Dirlik budur aşıka ma'şuk yolunda öle

Sorarlar ise aydam aşıkın burhanını

 

Belkıys ile Süleyman aşka düştü bir zaman

İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını

 

Gökteki Harut Marut aşk için indi yere

Zühre yüzün görecek unuttu Rahman'ını

 

Güzaf görmen siz aşkı kime oğradı ise

Sultanı iltir baştan yitirir hanmanını

 

Ferhat bu aşk yolunda başın külünge tuttu

Hüsrev Şirin derdinden dosta verdi canını

 

Leyli'yle Mecnun işi acebdür ( ür ) bu halka

Abdürrezzak terk etti aşk için imanını

 

Zemane vefaları cefa gelir yunüs'a

Bir doğru yer bulucak fidi kılar canını

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

ŞOL CENNETİN IRMAKLARI

 

Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu

Çıkmış islam bülbülleri öter Allah deyu deyu

Salınır tuba dalları, Kuran okur hem dilleri

Cennet bağının gülleri, kokar Allah deyu deyu

 

*** ***

 

Kimi yiyip kimi içer, hep melekler rahmet saçar

İdris nebi hulle biçer, biçer Allah deyu deyu

Altındandır direkleri, Gümüştendir yaprakları

Uzandıkca dudakları, biter Allah deyu deyu

 

*** ***

 

Aydan arıdır yüzleri, misk-i amberdir sözleri

Cennette Huri kızları, gezer Allah deyu deyu

Hakka aşık olan kişi, akar gözlerinin yaşı

Pür nur olur içi dışı, söyler Allah deyu deyu

 

*** ***

 

Ne dilersen Haktan dile, Kılavuzla gir bu yola

Bülbül aşık olmuş güle, öter Allah deyu deyu

Açıldı gökler kapısı, rahmetle doldu hepisi

 

Sekiz cennetin kapısı, açar Allah deyu deyu

 

*** ***

 

Rıdvan-durur kapı açan, idris-durur hulle biçen

Kevser şarabını içen, kanar Allah deyu deyu

Miskin Yunus var yarına, koma bugünü yarına

Yarın Hakkın divanına, varam Allah deyu deyu

Share this post


Link to post
Share on other sites

YUNUS EMRE VE HAYATI:

 

...Yaradılanı hoş gör, Yaradan'dan ötürü...

 

 

Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün İslam'a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. 82 yıl yaşayan Yunus, ömrü boyunca cahillikten nefret edip; aşkı, barışı, sevgiyi, hoşgörüyü ve güzelliği savunmuş bir erendir. O'nun özü ilim ve hakikattir.

 

Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır.

 

Bir garip öldü diyeler,

Üç gün sonra duyalar.

Soğuk su ile yuyalar,

Şöyle garip bencileyin.

 

diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir.

 

Türkiye'nin pek çok yerinde Yunus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Ancak Yunus Emre'nin kabri Sandıklı ilçemizde eski ismi Çayköy olan Yunus Emre mahallesindedir. Burada Yunus Emre'ye ve hocası yani şeyhi Tapduk Emre'ye ait mezar iki dere arasında yer almaktadır. Zaten Yunus emre'nin kabrinin şeyhi tabduk Emre'nin kabri yakınında olması O'nun vasiyeti üzerine gerçekleşmiştir. "Ko beni yatayım, Şeyh eşiğinde, dönmesin şeyhimden yana döneyim." diyen Yunus buna işaret etmektedir.

 

Bazı belgeler, Yunus Emre'nin asıl mezarının Karaman veya Sarıköy'de olduğuna işaret etmektedir. Nitekim, 1970'li yılların başında Sarıköy'deki mezarın Yunus'a ait olduğuna kesin gözüyle bakılarak bu köye Yunus Emre adı verildi ve oradaki bir bahçe içine anıt dikildi. 1980'li yıllarda ise, 1350'de yapılmış olan Karaman'daki Yunus Emre Camii'nin yanındaki mezarın onun gerçek mezarı olduğu iddia edildi.

 

Yunus Emre'nin yurdumuzun bir çok şehrinde ona ait olduğu söylenen makamlarının olması O'nun Türkler tarafından ne kadar sevildiği ve benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir. Gerçekten de halktan biri olan Yunus Emre, halkın değer, duygu ve düşüncelerini dile getirişi itibariyle tarihimizin en halkla barışık aydınlarından biri olma özelliğine sahiptir.

 

Türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre'nin şiirlerinde ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların hemen hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur.

 

Mısralarında eğitici ve bilgi verici ahlak telkinlerinde bulunan Yunus Emre, "gönül kırmamak" konusuna ayrı bir önem verir ve "üstün bir değer" olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler.

 

Bu arada Yunus Emre'yi öne çıkaran bir başka önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bizzat kendi hayatında uygulamasıdır. "Din tamam olunca doğar muhabbet" diyen Yunus, İslam'ın sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi telkin eder.

 

Yunus'un sanat anlayışı, dini ve milli değerleri bağdaştırdığı mısralarında kendini gösterir; millileşen tasavvufa, Türkçe'nin en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak tercüman olur. Gerçekten de 11,12 ve 13. asırlarda Türkistan ve Anadolu Türkleri arasında çok yayılan tasavvufun Türk şairleri arasında iki büyük sözcüsü vardır: Türkistan'da Ahmet Yesevi, Anadolu'da Yunus Emre...

 

Yunus Emre'nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşı çıkmaktır.

 

Yunus Emre aynı zamanda bütün insanlığa hitap eden büyük şairlerdendir. Bu anlamda Mevlana'nın bir benzeridir. O'nun Mevlana kadar çok tanınmayışı ise, bir yandan kullandığı dil olan Türkçe'nin Batı'da Farsça kadar bilinmemesi, öte yandan da Türk aydınlarının O'nu ihmal etmesindendir. Yunus'taki insanlık sevgisi, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş "sevgi felsefesi"nin bir parçası ve hatta sonucudur. Nitekim Yunus'un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi "Yaradılanı hoş gör / Yaradan'dan ötürü"dür.

 

Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah'tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar.

 

Yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Yunus'un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar: Yunus Emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve Moğol istilaları ile mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık batınî cereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların Türklerin bütünlüğüne zarar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol üstlenmiştir. Bu bakımdan bakıldığında Yunus Emre, hem Türk şiirinin kurucusu, hem de milli birliğin önemli tutkallarından biridir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla "milli bir sanatçı"dır. Tıpkı, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu veya Karacaoğlan gibi...

 

YunuS Emre'nin şiirlerinde en fazla işlenmiş temalar; İlahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve Faniliktir. Özetle; Yunus Emre, Türk milletinin içinden çıkmış, onu anlamış ve anlatmış, yazdığı Oğuz lehçesinin konuşulduğu bölgelerde 7 asır boyunca şiirleri dilden dile dolaşmış milli ve büyük bir şairdir.

 

 

ESERLERİ:

Ölümünden yüzyıllar sonra basılan iki eseri mevcuttur:

(1) Divan

(2) Risaletü'n-Nushiye.

(alıntıdır)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ah Nefis

 

Girdim Aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum

Geştediben denizler Hızır'layın gezer oldum

 

Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta

Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum

 

Sordum deniz malikine ırak değil salığına

Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum

 

Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var

Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum

 

Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum

Dost bağının bülbülüyüm budaktab gül üzer oldum

 

Ol budakta biter iman iman bitse gider güman

Dün gün isim budur heman nefsime bir tatar oldum

 

Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına

Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum

 

Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce

Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum

 

Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara

Hümeti yok resul'lere bentlerini bozar oldum

 

Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı

Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum

 

Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile

Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

ben en çok "bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil" şiirini seviyorum.. çok etkileniyorum.. fazla söze gerek yok.. şiirler aslında her şeyi anlatıyor..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tasavvuf müziğinde gözümde çok büyük yere sahip olan Erkan Mutlu'dan Bilmem Nideyim i dinliyorum :) . Başlıkları karıştırdığımda Yunus'u görünce en azından bir kaç kelam ekleyeyim dedim. Yunus..Allah dostu.. Zehirle pişmiş aş...o'nun aşı... Tabduk Emre'nin yani Ahmet Yesevi'nin manevi tesiri ile Anadolu'yu cennet mekan haline getirme konusunda manevi mimarlarımızdan bir gönül büyüğü...Mevlana misali. Berrak Türkçesi yüzyıllar sonrasında bile çok net anlaşılır halde...Efendimize salatları selamları, tasavvufun incelikleri ve daha şu ve bu'ları hep net,anlaşılır bir halde...Her türlü gösterişten uzakta...Hatta evliya olduğunu bile bilen az...Ama gerçek böyle...Allah'ın bizlere göstermek istediği harika ötesi bir örnek...

 

Bilmem nideyim

Aşkın elinden

Kande gideyim

Aşkın elinden

 

Meskenim dağlar

Gözyaşı çağlar

Durmaz kan ağlar

Aşkın elinden

 

Varım vereyim

Kadre ereyim

Üryan olayım

Aşkın elinden

 

Yunus'un sözü

Kül olmuş özü

Kan ağlar gözü

Aşkın elinden

 

( dinlediğim mp3 den duyduğum şekli ile yazdım.Hatalı olabilir. Yunusa ait olması dolayısı ile yazdım. Kaynak veya kesin doğrudur gibi düşünmeyelim :) )

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir Kez Gönül Yıktın İse

 

Bir kez gönül yıktın ise

Bu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahi

Elin yüzün yumaz değil

 

Bir gönülü yaptın ise

Er eteğin tuttun ise

Bir kez hayır ettin ise

Binde bir ise az değil

 

Yol odur ki doğru vara

Göz odur ki Hak'kı göre

Er odur alçakta dura

Yüceden bakan göz değil

 

Erden sana nazar ola

İçin dışın pür nur ola

Beli kurtulmuştan ola

Şol kişi kim gammaz değil

 

Yunus bu sözleri çatar

Sanki balı yağa katar

Halka matahların satar

Yükü gevherdir tuz değil

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

En sevdiğim :)

 

Gel Gör Beni Aşk Neyledi

 

Ben yürürem yane yane

Aşk boyadı beni beni kane

Ne akılem ne divane

Gel gör beni aşk neyledi

Derde giriftar eyledi

 

Gah eserim yeller gibi

Gah tozarım yollar gibi

Gah coşarım seller gibi

Gel gör beni aşk neyledi

Derde giriftar eyledi

 

Ben Yunus-i bi-çareyim

Dost elinden avareyim

Baştan aşağa yareyim

Gel gör beni aşk neyledi

Derde giriftar eyledi

Share this post


Link to post
Share on other sites

VEYSEL KARANİ

 

 

 

Anasından doğdu dünyaya geldi,

Melekler altına kanadın yaydı,

Resulün hırkasın tacını giydi,

Yemen illerinde Veysel Karani.

 

Sabah namazını kılar giderdi,

Gizlice Rabb'ine niyaz ederdi,

Anın işi gücü deve güderdi,

Yemen illerinde Veysel Karani.

 

Bin deveyi bir akçeye güderdi,

Anında nısfını zekat verirdi,

Develer bilesince tevhit ederdi,

Yemen illerinde Veysel Karani.

 

Elinde asası hurma dalından,

Asla hata gelmez onun dilinden,

Eğninde hırkası deve yününden

Yemen illerinde Veysel Karani.

 

Yastığı taş idi döşeği postu,

Cennetlik eylemek ümmeti kastı,

Hakkın sevgilisi Habib'in dostu,

Yemen illerinde Veysel Karani.

 

Anasından destur aldı durmadı,

Kabe yollarını geçti boyladı,

Geldi o Resulü evde bulmadı,

Yemen illerinde Veysel Karani.

 

Peygamber mesciddet evine geldi,

Veysin nurunu kapıda gördü,

Sordu Fatıma'ya eve kim geldi,

Yemen illerinde Veysel Karani.

 

Yunus eydür, gelin biz de varalım,

Ayağı tozuna yüzler sürelim,

Hak nasip eylesin komşu olalım,

Yemen illerinde Veysel Karani...

Share this post


Link to post
Share on other sites

şol cennetin ırmaklarını ney eşliğinde dinlemek gerçekten çok zevk-i sefa hali

ben üflerken dinlediğimde ise daha bi başka oluyo,çok daha farklı manalar,güzellikler..

 

Allah razı olsun paylaşımlarınız için

Share this post


Link to post
Share on other sites

ALİ ALMIŞ SANCAĞINI ELİNE

 

Ali almış sancağını eline

Çekilip giderler mahşer yerine

Hasan'ı Hüseyn'i almış yanına

Ah ümmetim diye ağlar Muhammed

 

Kıyamet kopıcak canlar uyanır

Kamil derviş mürşidine dayanır

Yüzün yere koymuş Hak'ka yalvarır

Ah ümmetim diye ağlar Muhammed

 

Muhammed gelince mahşer yerine

Dökülür toprağı sağı soluna

Sorar ümmetlerin bir bir hali ne

Ah ümmetim diye ağlar Muhammed

 

Yunus eydür gelin kadrin bilelim

Fırsat elde iken tevhid edelim

Ruhu için çok salavat verelim

Ah ümmetim diye ağlar Muhammed

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben dervişim diyene

Bir ün edesim gelir

Tanıyuban şimdiden

Varup yetesim gelir

 

Sırat kıldan incedir

Kılıçtan keskincedir

Varıp anın üstüne

Evler yapasım gelir

 

Altında gayya vardır

İçi nâr ile pürdür

Varıp ol gölgelikte

Biraz yatasım gelir

 

Ta’n eylemen hocalar

Hatırınız hoş olsun

Varuban ol tamu’da

Biraz yanasım gelir

 

Ben günahımca yanam

Rahmet suyunda yunam

İki kanat takınam

Biraz uçasım gelir

 

Andan Cennet’e varam

Hak’kı Cennet’te görem

Hûri ile gılmanı

Bir bir koçasım gelir

 

Derviş Yunus bu sözü

Eğri büğrü söyleme

Seni sıygaya çeker

Bir Molla Kasım gelir

Share this post


Link to post
Share on other sites

BİZİM YUNUS

 

Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş:

Okunu kör nefsin, kılıçla çelmiş...

 

Bizim Yunus,

Bizim Yunus....

 

Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;

Ölüm dedikleri perdeyi delmiş....

 

Bizim Yunus,

Bizim Yunus....

 

Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;

Eli katile de kalkamaz elmiş....

 

Bizim Yunus,

Bizim Yunus....

 

Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;

Zaman, onun kemend attığı selmiş...

 

Bizim Yunus,

Bizim Yunus....

 

Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;

Toprakta devrilmiş, göğe çömelmiş..

 

Bizim Yunus,

Bizim Yunus...

 

Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş;

Sayıları silmiş. BİR 'e yönelmiş ...

 

Bizim Yunus,

Bizim Yunus....

 

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Share this post


Link to post
Share on other sites
Dervişlik der ki bana,

Sen derviş olamazsın;

Gel ne diyeyim sana,

Sen derviş olamazsın.

 

Derviş bağrı taş gerek,

Gözü dolu yaş gerek,

Koyundan yavaş gerek,

Sen derviş olamazsın.

 

Döğene elsiz gerek,

Söğene dilsiz gerek,

Derviş gönülsüz gerek;

Sen derviş olamazsın.

 

Dilin ile şakırsın,

Çok maniler dokursun;

Vara yoğa kakırsın;

Sen derviş olamazsın.

 

Kakımak varmışsa ger,

Muhammed de kakırdı;

Bu kakımak sende var;

Sen derviş olamazsın.

 

Doğruya varmayınca,

Murşide ermeyince,

Hak nasib etmeyince,

sen derviş olamazsın.

 

Derviş Yunus gel imdi;

Ummanlara dal imdi;

Ummana dalmayınca,

Sen derviş olamazsın...

 

 

 

Ehl-i tasavvufun halini ne kadar da güzel bir şekilde açıklayan, ne kadar da muhteşem bir şiir bu!.. Bilinir ki, farklı tasavvuf kollarının mürşidleri, tarikatlerinin esasını anlatan nutuklar söyler ve müridlerinin, dervişlerinin bu nutuklar çerçevesinde hareket etmesini ister. O yolun, tabir yerindeyse, raconu bu nutuklarda çizilir, tarikatin istedikleri bu nutuklarla dervişlere verilir. Yunus'un bu şiiri ise tasavvufun tüm kollarıyla ilgili işaretler veren, bütün tarikatleri kapsayan, tüm dervişlere ve derviş namzetlerine yol gösteren, işin laf kısmında takılıp kalan istidatsızları ihtar eden bir nutuk... Çok açık, çok manalı, çok derin, çok akıcı... Yunus işte bunun için Yunus, o bunun için aşık, bunun için Emre... Ve belki de tüm bunlar birleştiği için ortaya bu şiir çıkmış...

 

Dervişlik hakikaten zor bir iştir. Yaradılış amacı doğrultusunda 'halvet der encümen'i yaşama iddiasındaki dervişler, Allah aşklarının gereği olarak bazı kabalıklardan, malayani sevdalardan, itici huylardan, beşeriyet tabiatının insan olma amacını gerçekleştirme yolunda saf dışı bırakılması gereken yönlerinden uzak durmayı öğrenmelidir. Aksi takdirde aşklarını yaşarken halka da örnek olmak, kendi zevklerini onlara da hissettirmek, onların da beşeri kemalin zirvesine doğru hareket etmesini sağlamak amacında olması gereken bu gönül ehilleri, gönül ehli olma vasfını kaybederek sıradanlaşır, yapmakla mükellef olduğu işin hakkını vermekten uzaklaşır. 'Derviş olacağım, halk içinde Hak ile olacağım' derken avamlaşır, encümen içerisindeki halvetini kaybedip tamamen halka karışır. Çeşitli zamanlarda, Allah için olduğunda belki de en büyük nimet ve Allah rızasını kazanma vasıtası olan 'kakımak' fiili, eğer bir kişinin yerli-yersiz, zamanlı-zamansız başvurduğu bir iş haline geldiyse mesela, o insanın kemalat noktasına ulaştığını söylemek mümkün olabilir mi? Avam için, dünya ve ilim ehli için bir rahmet olan kısasın dahi, bu halk içinde Hak'la yaşayan gönül ehli insanlarca terk edilmesi, onları 'derviş' olarak vasıflandırmamıza vesile olacak ayırt edici hasletlerden olmaktadır. Gönül davalarının bu insanlara yüklemesi gereken ağırbaşlılığın çerçevelediği hudut dışarısında hareket eden, çılgın bir derviş halka nasıl bir örnek olur, aşkında coşması gereken varlığını dünyevi meselelerde telef eden bir insan amaçladığı dervişlik davasına nasıl erişebilir?

 

Unutulmaması gereken nokta, Yunus'un bu şiirinde dervişlerde olmaması gerektiğini bildirdiği özelliklerin önemli bir bölümünün, dervişlik iddiasında olmayan insanlar için, doğru kullanıldıkları takdirde büyük bir nimete dönüşebiliyor oluşudur. Yani her insan koyun gibi ağırbaşlı olmak zorunda değildir, fakat koyun gibi ağırbaşlı olma hasleti dervişmeşrep kişilerin temel özelliğidir, dervişlik için gerekli bir mahiyettedir. Bu durumun farkında olarak şiiri okudukları takdirde, tasavvufa merak salan dostların bu şiirden ziyadesiyle istifade etmesi mümkün olabilir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

AŞIKLAR ÖLMEZ!..

 

Bu akl-u fikr ile Mevla(c.c) bulunmaz,

Bu ne yaredir ki merhem bulunmaz...

 

Aşkın pazarında canlar satılır,

Satarım canımı alan bulunmaz...

 

"Yunus öldü" diye sela verirler,

Ölen hayvan imiş, AŞIKLAR ÖLMEZ!!!!

 

 

Bu şiir aslında hayatın manasının şehadet olduğunu anlatıyor bence, aşıklar yani şehitler ölmez... Bizler belki de şehitliği sadece savaşlarda olur gördüğümüz için barışı yani İslam'ı bu denli kaybetmişizdir, kimbilir...

Share this post


Link to post
Share on other sites

bunlar bir vakit beyler idi, kapıcılar korlar idi.

gel gör şimdi, bilmeyesin bey hangidir ya kulları?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ah Ölüm

 

Yalancı dünyaya konup göçenler

Ne söylerler ne bir haber verirler

Üzerinde türlü otlar bitenler

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

 

Kiminin başında biter ağaçlar

Kiminin başında sararır otlar

Kimi masum kimi güzel yiğitler

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

 

Toprağa gark olmuş nazik tenleri

Söylemeden kalmış tatlı dilleri

Gelin duadan unutman bunları

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

 

Yunus derki gör taktirin işleri

Dökülmüştür kirpikleri kaşları

Başları ucunda hece taşları

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

daha önce de paylaşılan bir şiir ancak birkaç dizesi eksik geldi bana,

yada ben yunusum diye yunus ağzı ile bir çok insan bir çok şiir yazmış, yani bilindiği kadarıyla tüm yazılanlar bir yunus a ait değilmiş, zira yunusun şiirlerini okuya duranda, yunusun aşık olduğuna yunus gibi aşık olan herkeste bir nebze yunusluk var imiş, varsın biz paylaşa duralım, olaki okuyan yazandan daha iyi anlar...

 

YUNUS EMRE'den

Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni

Ben yanarım dünü günü

Bana seni gerek seni

 

Ne varlığa sevinirim

Ne yokluğa yerinirim

Aşkın ile avunurum

Bana seni gerek seni

 

Aşkın aşıklar öldürür

Aşk denizine daldırır

Tecelli ile doldurur

Bana seni gerek seni

 

Aşkın şarabından içem

Mecnun olup dağa düşem

Sensin dünü gün endişem

Bana seni gerek seni

 

Sufilere sohbet gerek

Ahilere ahret gerek

Mecnunlara Leyla gerek

Bana seni gerek seni

 

Eğer beni öldüreler

Külüm göğe savuralar

Toprağım anda çağıra

Bana seni gerek seni

 

Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşkle birkaç huri

İsteyene ver anları

Bana seni gerek seni

 

Yunus'dur benim adım

Gün geçtikçe artar odum

İki cihanda maksudum

Bana seni gerek seni

Share this post


Link to post
Share on other sites

Benem Ol Aşk Bahrisi

 

Benem ol aşk bahrisi, Denizler hayran bana

Derya benim katremdir, Zerreler umman bana

 

 

Kaf dağı zerrem değil, Şems u Kamer ram bana

Hak'tır aslım şek değil, Mürşittir Kur'ân bana

 

 

Çün dosta gider yolum, Mülk-i ezeldir ilim

Aşktan söyler bu dilim, Aşk oldu seyran bana

 

 

Yoğiken ol barigâh, Vâridi ol padişah

Ah bu aşk elinden âh, Derd oldu derman bana

 

 

Adem yaratılmadan, Can, kalıba girmeden

Şeytan lâ'net olmadan, Arş idi seyran bana

 

 

Yaratıldığı Mustafa, Yüzü gül gönlü safa

Ol kıldı Hakka vefa, Andandır ihsan bana

 

 

Aşk halinden bilmeyen, Ya delidir ya diri

Ben kuş dili bilirim, Söyler Süleyman bana

 

 

Şeriat ehli ırak, iremez bu menzile

Aslım Hak'tır şek değil, Mürşidim Kur'ân bana

 

 

Yunus bu halk içinde, Eksiklidir Hak bilir

Divâne olmuş çağırır, Dervişlik bühtan bana

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşk Bezirganı

 

Aşk bezirganı

Sermaye canı

Bahadır gördüm

Cana kıyanı

 

Zehi bahadır

Can terkin urur

Kılıç mı keser

Himmet giyeni

 

Kamusun bir gör

Kemterin er gör

Alu görmegil

Palas giyeni

 

Tez çıkarırlar

Fevkal'ulaya

Bin isa gibi

Dünya yakanı

 

Tez indirirler

Tahtesseraya

Bir karun gibi

Dünya kovanı

 

Aşık olanın

Nişanı vardır

Melamet olur

Belli beyanı

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşk Ateşi

 

Girdim aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum

Geştediben denizleri Hızır'layın gezer oldum

 

Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta

Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum

 

Sordum deniz malikine ırak değil salığına

Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum

 

Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var

Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum

 

Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum

Dost bağının bülbülüyüm budaktan gül üzer oldum

 

Ol budakta biter iman iman bitse gider güman

Dün gün isim budur heman nefsime bir Tatar oldum

 

Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına

Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum

 

Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce

Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum

 

Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara

Hümeti yok Peygamber'e bentlerini bozar oldum

 

Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı

Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum

 

Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile

Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşk

 

İşidin ey yârenler

Kıymetli nesnedir aşk

Değmelere bitinmez

Hürmetli nesnedir aşk

 

Dağa düşer kül eyler

Gönüllere yol eyler

Sultanları kul eyler

Hikmetli nesnedir aşk

 

Kime kim vurdu ok

Gussa ile kaygu yok

Feryad ile âhı çok

Firkatli nesnedir aşk

 

Denizleri kaynatır

Mevce gelir oynatır

Kayaları söyletir

Kuvvetli nesnedir aşk

 

Miskin Yunus neylesin

Derdin kime söylesin

Varsın dostu toylasın

Lezzetli nesnedir aşk

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

Birgün

 

Vaktinize hazır olun,

Ecel varır gelir Birgün

Emanettir kuşa canın

Sahib vardır alır birgün

 

Nice bin kerre kaçarsın

yedi deryalar geçersin

pervaz vuruban kaçarsın

Ecel seni bulur birgün

 

iş bu meclie gelmeyen

anıp nasihat almayan

eliften bayı bilmeyen

okur kişi olur birgün

 

tutmaz olur tutan eller

çürür şu söyleyen diller

sevip kazandıgın mallar

varislere kalır birgün

 

Yunus sözün bunu söyler

aşkın Deryasını boylar

Şu yüce köşkler saraylar

Viran olur kalır Bİrgün!

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşıkmı Diyem

 

Erenlerin gönlünde ol sultan dükkan açtı

Nice bizim gibiler anda konuban geçti

 

Cümle erenler uçtu dağlar yazılar geçti

Aşk kazanına düştü kaynayıbanı pişti

 

Bu dünyanın meseli benzer murdar gövdeye

İtler gövdeye düştü Hak dostu kodu geçti

 

Aşıkmı diyem ona can terkini urmadı

Aşık ona diyeler kim melamete düştü

 

Yine esridi Yunus Taptuk yüzün görelden

Meğer onun gölünden bir cur'a şerbet içti

 

Yunus Emre

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...