Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
yeniceri38

İslamda Müziğin Yeri !

Recommended Posts

Arkadaşlar müziğin dinimizde haram olduğu caiz olduğu durumların sınırlı olduğu söylenir.(nitekim ben buna tamamen katılıyorum)Ancak hem üstadın eserlerinde(mesela ideolocya örgüsünde) hem de diğer büyük şahsiyetlerin eserlerinde davaya hizmet edecekse ve nefsani arzuları harekete geçirmeyecekse müziğin caiz olduğu kanısına vardım.(özellikle yeri geldiğinde ozanların halkı uyarma ve uyandırma görevi güttükleri malum)Bilen arkadaşlar kaynak göstererek yardımcı olurlarsa sevinirim.Vesselam

Share this post


Link to post
Share on other sites

Abdülhakim Arvasi Hz'inin Rabıta i Şerife adlı kitabında haram olan müziklerin bahsi geçiyordu. Elinde Rabıta i Şerife olan birisi o kısmı iktibas ederse çok makbûle geçer.

 

''Musikî hususunda umumî ölçümüz şu ifadeler olmalıdır:

 

“Şeriatça bazı savtlar (dinî bakımdan bazı sesler) helâl, bazılar ıharam kılınmıştır. Evet, ulvî hüzünleri, Rabbanî aşkları iras eden (hatırlatan) sesler helâldir. Yetimane hüzünleri, nefsanî şehevâtı tahrik eden sesler haramdır. Şeriatın tayin etmediği kısım ise senin ruhuna, vicdanına yaptığı tesire göre hüküm alır.” (İşaratü’l-İ’câz, s. 78; Sözler, s. 382, 687-688)

 

Musikîde iki ses kullanılır: insan sesi ve âlet sesi. Bir eser icra edilirken ya tek başına insan sesi veya müzik âletleri kullanılır; çok kere de her ikisinden birden istifade edilir. Her üç halde de insanın hoşuna giden, onun zevk duyduğu ve tesirinde kaldığı ölçülü, belli bir makamda ses çıkarılır. Bu sesler mahiyetine, mevzuuna ve tesirine göre değerlendirilir. Ya insanın ruhuna tesir eder, onda ulvî, dinî, hamâsî hislerin canlanmasına sebep olur; ya da dinlediği bir musikî parçası, nefsine ve süflî hislere hitap ederek yüce hislerin körelmesine sebebiyet verir. Yukarıdaki ifadelerde de açıkça görüldüğü gibi, meşru olan, dinlenilmesinde bir mahzur bulunmayan ses, insana ulvî hüzünleri, yani dünyanın fâniliğini, ölümün her an gelebileceğini, insanın bir gün gelip toprak olacağını, Allah korkusunu hatırlatmalı veya ilâhî aşkı, Allah sevgisini, dünya üzerinde Cenab-ı Hakkın güzel sanat eserlerindeki yüce isimlerinin ve sıfatlarının tecellîlerini hatıra getirmeli. Bu hisleri tahrik eden her türlü sesi dinlemek helâl ve caizdir. Fakat yetimane hüzünleri; insana ümitsizlik veren, sevdiği kimselerden ve nimetlerden ayrılmanın ıztırabını hatırlatan, insanı bedbinliğe, karamsarlığa iten; insanın şehevanî hislerine hitap eden, dinlediği zaman nefsin hoşuna giden sesler ise haramdır, dinlemek caiz değildir.

 

Bu iki sınıfa girmeyen birtakım sesler de vardır ki, insandan insana değişir. Meselâ aynı musikî parçasını dinleyen iki kişiden birisi nefsânî bir his duyarken, diğeri ondan daha ulvî bir mânâ çıkarmaktadır. Meselâ “İncecikten bir kar yağar, tozar elif elif diye/Deli gönül abdal olmuş, gezer elif elif diye” parçasını bir musikî eşliğinde dinleyen iki kişiden birisi “elif”ten Allah’ı hatırlayıp, ilâhî aşkı düşünürken, öbürü zahirî mânâsına bakarak “elif”ten bir kadını hatırlar, mecâzî bir aşk düşünür.

 

Bir başka misâl: Yunus’un, “Aşkın aldı benden beni/ Bana Seni gerek Seni/Ben yanarım dünü gün/Bana Seni gerek Seni/Aşkın şarâbından içem/Mecnûn olup dağa düşem/Sensin dünü gün endîşem/Bana Seni gerek Seni” şiiri bugün hem ilâhî olarak, hem de türkü olarak söylenmektedir. Şimdi biri burada geçen “aşk”tan ilâhî aşkı düşünürken, diğeri zâhirî mânâsına bakarak mecâzî bir aşkı hatırlar.

 

İmam Gazalî Hazretleri ise (İhyâ, 2: 279-81) musikîyi, haram, mekruh ve mubah olmak üzere üç ana başlık altında inceleyerek şöyle der:

 

Dünya arzusu ve şehvet hisleri ile dolup taşan kimseler için yalnızca bu duyguları tahrik eden sesler haramdır.

 

Vakitlerinin çoğunu buna veren, meşguliyeti âdet haline getiren kimse için mekruhtur.

 

Allah sevgisi ile dolup taşan, duyduğu güzel ses kendisinde yalnızca güzel sıfatları tahrik eden kimse için müstehaptır.

 

İmam Gazalî daha sonra, musikîyi haram kılan şeyin kendisi değil, sonradan ârız olan bazı sebepler olduğunu ifade eder, bunu da şöyle tasnif eder:

 

Şarkı söyleyen kadın olur, dinleyen de kadın sesinin şehvetini tahrik edeceğinden korkarsa dinlemek haramdır. Burada haram hükmü müzikten değil, kadının sesinden gelmektedir.

 

Şarkı ve türkünün güftesi bozuk, İslâm inancına ve ahlâkına aykırı ise, bunu müzikli veya müziksiz söylemek ve dinlemek haramdır.

 

Gençliği icabı şehevî duyguların mahkûmu olan bir kimse aşırı derecede müziğe düşer, vaktinin çoğunu bu yolda geçirirse sefih olur.''

 

Mehmed Paksu Helal – Haram

 

Kaynak: http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage....w_qna&id=53

Share this post


Link to post
Share on other sites

imam gazaliye göre haram olduğu durumlar kısıtlıdır.ve hepsinide teker teker örneklerle açıklıyor.mesela telli çalgılar haramdır.bunun sebebi telinin olması değil. içki şölenlerinde kullanılması sebebiyle içkiyi hatırlatması ve teşvik etmesidir.içkinin 1 yudumunun sarhoş yapmadığı halde daha fazlasına teşvik ettiği için haram olduğu gibi.ihya-ı ulumiddin de uzunca anlatıyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İmam-ı Gazali hazretleri ve musiki

 

Sual: Bazı kimseler, hiçbir İslam âlimi müziğe cevaz vermedi ama, İmam-ı Gazali hazretlerinin müziğe helal dediğini söyleyerek çalgı dinliyorlar. Böyle bir şey var mı?

CEVAP

Hayır, hiçbir İslam âlimi çalgıya, müziğe mubah dememiştir. Hepsi de haram demiştir. Bazı mütercimler, sima veya sema kelimesini müzik anlamı vererek tercüme ettiklerinden dolayı bu büyük hataya sebep olmuşlardır. Dört mezhepte de çalgı haramdır.

 

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima [teganni] denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)

 

Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

 

Abdullah-i Dehlevi hazretleri buyurdu ki:

Sima [güzel ses], evliyanın kalbindeki sıkıntıyı rahatlığa çevirir. Gafillerin sima dinlemesi, fıska yol açar. Hiçbir çalgı caiz değildir. (m. 85)

 

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:

 

Gıybet, veya devamlı ipek giymek, yahut devamlı çalgı dinlemek gibi günahlara devam etmek kalbin kararmasına yol açar. (K. Saadet s.580)

 

İçki içmek ve çalgı dinlemek gibi, kul hakkı ile ilgili olmayan günahların hepsine tevbe etmek gerekir. (İhya 4/65)

 

Herkes dünyadaki işine göre haşr olunur. İçki içenler, sarhoş olarak, çalgıcı, çalgı çalarak haşr olunur. (Dürre-tül Fâhire fî-keşf-i ulûm-il-âhıre – Kıyamet ve Ahiret, s.36)

 

Çalgı dinleyenin veya ipek giyenin şahitliği kabul edilmez. (İhya 4/41)

 

Davet edildiği yerde günah bir şey varsa, mesela duvarda canlı resimleri varsa, yahut çalgı çalınıyorsa, kadın erkek karışık ise böyle bir davete gidilmez. (K. Saadet s.207)

 

Ud ve saz çalmak haramdır. (K. Saadet s.231)

 

Çalgı aletlerinin imalinden kaçınmak, zulümden kaçınmak olur. (İhya 2/218)

 

Gizli haram işlenen eve girmek yasaktır. Ancak dışarıdan duyulacak şekilde içeride çalgı çalınıyorsa, bunu duyanların içeri girip çalgıları kırması caizdir. (İhya 2/802)

 

Fitne çıkmayacaksa kötü işler yapanlar tehdit edilebilir. Mesela, kötü biri, namuslu kadına tecavüze yelteniyorsa veya orada çalgı çalıyorsa, arada ırmak veya duvar gibi bir mani varsa, o kişiye, (Bu işten vazgeç, yoksa seni öldürürüm) diye tehdit edebilir. Öldürülmez ama tehdit edilir. (İhya 2/815)

 

Kalbi Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerden birine bağlılığı olanın sima, tegannili sesleri dinlemesi, haram olup, onun için öldürücü zehirdir. (K. Saadet s. 321) [bu sözü delil gösteren cahiller, (Çalgı kötü kimselere haram, bizim gibi kalbi temizlere haram değil) diyorlar. Halbuki burada çalgı denmiyor, nağmeli ses deniyor. Çalgı herkese haramdır. Tasavvuf büyüklerinden Mahmud-i İncirfagnevi hazretleri buyuruyor ki:

(Yüksek sesle zikir yapabilmek için, kalbinde yalan ve gıybet bulunmamak, boğazından haram ve şüpheli şey geçmemiş olmak, gönlü riya ve gösterişten temiz olmak lazımdır.) İşte, teganni, sima yalnız böyle kimselere faydalı olur. Fıkıh âlimleri de, teganninin, böyle olmayanlar için ve çalgının herkes için, haram olduğunu bildirmişlerdir.]

İnsana zevk veren ahenkli nağmeler, gönüllerde saklı olan güzellik ve çirkinlikleri açığa çıkarır. Her kaptan içindeki sızar, sima eden kişinin içinde ne varsa dışına o sızar. Sima kalbe ulaşınca, kalbde galip olan ne ise, onu harekete geçirir. (İhya 2/675)

 

Kalbinde haller hasıl olmayan, hasıl olsa da nefsi şehvetten kesilmemiş tasavvuf yolcularına güzel ses, nağme faydadan çok zarar verir. Ali Hallaç; Şeyh Ebu’l Kasım-ı Gürgani’nin müridlerinden idi. Sima için izin istedi. (Hiç bir şey yeme, sonra lezzetli yemekler yersin. O aç halinle simaı yemekten çok istiyorsan, sima yapman caizdir) buyurdu. Kalb hallerine kavuşmayan, hak yolu, halleri ile anlayamayan, yahut bazı hallere kavuşup henüz şehvetten kesilmemiş olan müridlere üstadları simaı yasaklamalıdır. (K. Saadet s.325)

 

Simaı eğlence ve oyun şeklinde âdet etmek haramdır. Nitekim bazı küçük günahlar vardır ki, devam edilirse büyük günah olur. Bazı şeyler ara sıra ve az olursa mubah olur. Çok olunca haram olur. (K. Saadet s.329)

 

Ses dinlerken, ud, keman, ney, saz, kaval gibi hiç bir çalgı çalmamalıdır. Her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Hoş olduğu, hoşa gittiği için haram değildir. Bir kimse hoşa gitmeyecek şekilde rast gele çalsa da, ustalıkla çalmasa da yine haramdır. (K. Saadet s.326)

 

Kalbde helal olan şeyin sevgisi [mesela Allah sevgisi] varsa, sima [ilahi, kaside gibi nağmeli sesler] onu artırıyorsa o kimsenin teganni dinlemesi helal olur. Kalbinde, dinimizin yasak ettiği bir şey olanın teganni dinlemesi günah olur. (K. Saadet s.322)

 

Bayramlarda ve arada bir olursa [Hazret-i Âişe validemizin seyrettiği zenci cariyelerinki] oyunlar, teganniler ve bunları seyretmek haram değildir. (K. Saadet s.322) [Cariyelerin saçını başını açmaları günah olmadığı gibi nağmeli sesleri de haram değildir.]

 

Düğünlerde def çalmak ve teganni etmek mubahtır. (K.Saadet s.323)

 

Teganni, raks, def çalmak, kılıç ve kalkan oyunları ve neşeli günlerde zencilerin oyunlarını seyretmek mubahtır. (İhya 2/695)

 

Bayram günü zenci cariyelerin oyunlarını Resul-i ekrem efendimiz kapı üzerinden Hazret-i Âişe’ye seyrettirmiş ve ikisi beraber bakmışlardır. (İhya 2/827)

 

Kusurları, azapları bildiren [çalgısız] kasideleri, ilahileri dinleyerek üzülmek, ağlamak sevaptır. Ancak Allahü teâlânın kaza ve kaderini beğenmeyip, ona üzülüp, üzüntüsünün artması haramdır. (K. Saadet s.324)

 

Hacca gidenin, Kâbe, hac, Mekke, Medine şiirleri, ilahileri, kasideleri dinlemesi ve bunları güzel sesle okuyup para kazanması helaldir. (K. Saadet s.323-324)

 

Hacıları uğurlarken Kâbe, zemzem ve diğer mübarek makamları öven ve Arab çölünü anlatan şiirlerde nefesli ve telli çalgılar yoksa, bunların hepsi caizdir. (İhya 2/690)

 

Düşmanlarla savaşmayı ve Allah sevgisi uğruna canını feda etmeyi kuvvetlendiren kahramanlık şarkılarını [mehter marşlarını] dinlemek mubah olur. (K. Saadet s.324)

 

Düğün, ziyafet ve sefer dönüşü gibi sevinmek gereken yerlerde, bayram günlerinde nağmeli seslerle, teganni ile neşelenmek caizdir. (K. Saadet s.324)

 

Düğün ve benzeri yerlerde davul, def çalmak haram değildir. Hacılar ve askerlerin davul, bando çalması caizdir. Ahlakı bozuk gençlerin davul çalması da haramdır. (K. Saadet s.326)

 

Çalgı âletleri üçe ayrılır:

1- Haram olanlar. Tambur, düdük, zurna gibi şarkıcılara eşlik eden aletlerdir.

2- Mekruh olanlar. Bunlar tek başına çalınmadığı halde şarkıcıyı coşturan kaval gibi aletlerdir.

3- Mubah olanlar. Bunlar da eğlence aleti değil de boru ve harp davulu gibi haberleşme aletleri ile nikah için çalınan def gibi toplantıya çağırma ve herhangi bir hususu ilan etmek için kullanılan aletlerdir. (Mükaşefetü´l Kulub - Kalblerin Keşfi)

 

Ud, sanc [zil], telli çalgılar, berbed ve benzeri Irak çalgılarının hepsi yasaktır. İçki içenlerin âdeti olmayan davul ve benzerleri [düğünlerde] yasak değildir. (İhya 2/685)

 

İçki âlemlerinde kullanılan trampet, nefesli ve telli çalgılar haramdır. Bu çalgılar yasak, diğerleri ise mubahtır. Mubah olanlar def, davul, şahin, kadib gibileridir. (İhya 2/701)

 

Vezinli güzel ses haram değildir. Şayet kötü sözlerden meydana gelmişse, ister nağmeli okunsun, ister nağmesiz okunsun haramdır. (İhya 2/686)

 

Kur'an-ı kerimi teganni ile okumak haramdır. (K. Saadet s.333) [Tecvide uygun olarak teganni edilirse mahzuru olmaz.]

 

Mescitlerde Kur’anı teganni ile okuyanları nehy etmek farzdır. (İhya 2/823)

 

Resulullah efendimiz, Rebi' binti Muavvizin evine geldi. Cariyeler def çalıyor, şarkı söylüyorlardı. Onu görünce kesip, kasidelerle Resulullahı övmeye başladılar. [buhari’nin rivayet ettiği] (Susun, önceki söylediğinize devam edin) buyurdu. Çünkü onu övmek ibadettir. Oyun eğlence arasında ibadet olmaz. (K. Saadet s.333)

 

İmam-ı Gazali hazretlerine ait bu yazıların özeti şudur:

 

1- İçki içenlerin dinlediği nefesli çalgıları ve bütün telli çalgıları çalmak ve dinlemek haramdır.

 

2- Şarkıcının kazancı haramdır. Şahitliği kabul edilmez, hediyesi alınmaz.

 

3- Belli zamanlarda [düğünlerde, bayramlarda] ve belli şartlarla [ibadete karıştırmamak, haram şeyler söylememek şartıyla] def, davul gibi çalgılar çalmak caizdir. Bunlara da diğer nefesli ve telli çalgıları karıştırmak caiz değildir.

 

4- Hacca gidecek olanın Kâbe, hac, Mekke, Medine şarkılarını dinlemesi, askerlerin cesaretlerini artırıcı savaş, kahramanlık şarkılarını, [mehter marşlarını] dinlemesi caizdir. Bayramlarda, düğünlerde, hac yolunda çalınması mubah olan çalgıları bile, her zaman dinlemeyi ve çalmayı âdet haline getirmek caiz değildir.

 

5- Müslümanların bayramlarda sevinmeleri, sevinçlerini göstermeleri caizdir. Bayramlarda def ile söylenen şarkıyı dinlemek ve içinde kılıç-kalkan oyunu gibi oyunları seyretmek mubahtır. Bunları âdet haline getirmek, her zaman yapmak caiz değildir.

 

6- Kur’an-ı kerim okumak veya Resulullahı övmek [Mevlid] gibi ibadetlere def dahil hiç bir çalgıyı karıştırmak caiz değildir, yasaktır.

 

7- Tasavvuf ehli zatların sema [ilahi, kaside gibi nağmeli insan sesi ve şiir] dinlemesi caizdir. Sema sırasında bunlara çalgı karıştırmak haramdır. Sema, henüz kalbi tam temizlenmemiş, kalb hallerine kavuşmamış müritlere yasaktır.

 

Yukarıda; Peygamber efendimizin ve onun vârisleri olan bütün İslam alimlerinin çalgıya haram dedikleri kesin delillerle ispat edildi. Çalgının haram olması konusunda acaba âyet-i kerime yok mu diyenler çıkabilir.

 

Kur’an-ı kerimin birçok yerinde (Resulüme uyun) buyuruluyor. Eğer Kur’anı herkes anlasaydı, (Resule uymaya lüzum yok, herkes Kur’andan anladığına uysun) denirdi. Aksine Kur’anın açıklanması istenerek buyuruluyor ki:

(İhtilafa düşülen şeyleri açıklayasın diye bu kitabı sana indirdik.) [Nahl 64]

 

Kur’an-ı kerimde, sadece (Allah’a uyun) denmiyor. Resulüne de uyulması emrediliyor: (Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80] (Demek ki Resulullaha uymak Allah’a uymaktan ayrı değildir.)

 

Yine Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

 

(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]

 

(Resulüm de ki, "Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!") [A. İmran 31]

 

(Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız!) [Araf 158]

 

(Resulümün verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]

 

(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]

 

(İndirdiğimi insanlara beyan edesin, açıklayasın.) [Nahl 44]

 

(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157]

 

(O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]

 

Demek ki Peygamber efendimiz kendiliğinden haram etmiyor, vahye dayanıyor yani Allah’ın bildirmesine dayanıyor. Bir de bazı âyetler var, onları herkes anlayamıyor. (İndirdiğim Kur'anı insanlara açıkla) buyuruyor. Bazı âyetlerde müzik haram edilmiştir. Bunu Resulullah açıklayabiliyor. Biz bakınca anlayamıyoruz. Mesela müziği haram eden iki âyet:

 

Lokman suresinin 6.âyetindeki lehv-el hadis ifadesi müzik olarak bildirilmiştir. Lehv-el hadis, Türkçe olarak boş söz, boş eğlence gibi manalara gelir. Ama bu boş eğlencenin, yani ahirete fayda vermeyen bu eğlencenin müzik olduğu bildirilmiştir.

 

İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik) [İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]

 

(Mevahib-i aliyye) ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle tefsir ediliyor:

Yalan hikayeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini müjdele! (Mevâkib tefsiri)

 

Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:

(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.) [Deylemi]

Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyuruluyor.

 

Müfessirler, İsra suresinin 64. âyetinde şeytana, (Vestefziz... bi savtike [sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu, bu âyetin, her çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir. (Şeyhzade)

 

Müfessirler Enam suresinin 70. âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir etmişlerdir.

 

(Şimdi siz bu söze [Kur’ana] mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.) [Necm 59-61]

 

Medarik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor.

 

İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)

 

Böyle âyetler olmasa bile Resulullahın bildirdiğini kabul etmemek Allah’ı kabul etmemek olur. Böyle yapanların da kâfir olduğu yine Kur’an-ı kerimde bildiriliyor.

 

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:

Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O halde, Onun Resulüne itaat edilmedikçe, Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kesin ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, (Elbette, muhakkak böyledir) buyurup, doğru düşünmeyenlerin, bu iki itaati birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı. Yine Allahü teâlâ, (Kâfirler, Allahü teâlânın emirleri ile Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak, bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyerek, iman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Bu kâfirlerin hepsine çok acı azap hazırladık) buyurmaktadır. (1/152)

 

 

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4031

Share this post


Link to post
Share on other sites

İhyâ tercümesindeki Simâ ve Teganni mevzûu yanlış tercüme edilmiştir, Fıkıhta simâ ve teganni çalgısız müzik demektir.Çalgısız müzik tartışmalıdır.Helâl mi haram mı olduğu.Çalgı konusunda dört mezhebin icmâı vardır.İmam-ı Gazali Hazretlerinin Keşful Kulubunu koymuş cemaatın biri geçen.Ney çalıyor arkadan.Açtım baktım Mzüik bahsine, İmâm Hanefî alimleri müzik aleti olanın aletini kırın buyrdu diyor.İmam-ı Gazali Kuddise Sirruhun diğer kitaplarından müzik konusunu nakledelim, birkaç hadis-i şerif yazıp olayı bitirelim:

Hazretin Durrul Meârifini Açıyoruz:

Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır.

 

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima (tegannide denir bazen) denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına denir. Gına haramdır.

 

Müziğin mezheb fıkhında ne olduğunu öğrendikten sonra yine Hazretin Kimya-i Seâdetini açalım:

 

Davet edildiği yerde günah bir şey varsa, mesela duvarda canlı resimleri varsa, yahut çalgı çalınıyorsa, kadın erkek karışık ise böyle bir davete gidilmez. (sayfa 207)

 

Şimdi yine Kimyâ-i Saadetteki delîl sayılan simâ bahsine bakalım:

Kalbi Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerden birine bağlılığı olanın sima, tegannili sesleri dinlemesi, haram olup, onun için öldürücü zehirdir. (sayfa 321)

Simâ'nın çalgısız müzik olduğunu bilmeyen bir insân(yukarda Durrul Meâriften bildirdik) gidip bunu müzik sanar sonra hocaların ağzına sakız olur bu lâf.Halbûki hazret kalbi pis olan müziksiz müzik yani camiilerde söylenen ilâhî mevlid Kasîde gibi şeyleri dinleyemez diyor.Bir kelimenin yanlış çevrilmesi olayı 180 derece çeviriyor.

Yine sima mevzuu devam ediyor:

Kalbinde haller hasıl olmayan, hasıl olsa da nefsi şehvetten kesilmemiş tasavvuf yolcularına güzel ses, nağme faydadan çok zarar verir. Ali Hallaç; Şeyh Ebu’l Kasım-ı Gürgani’nin müridlerinden idi. Sima için izin istedi. (Hiç bir şey yeme, sonra lezzetli yemekler yersin. O aç halinle simaı yemekten çok istiyorsan, sima yapman caizdir) buyurdu. Kalb hallerine kavuşmayan, hak yolu, halleri ile anlayamayan, yahut bazı hallere kavuşup henüz şehvetten kesilmemiş olan müridlere üstadları simaı yasaklamalıdır. (sayfa 325)

Bir sayfa sonra yani sayfa 326'da:

Ses dinlerken, ud, keman, ney, saz, kaval gibi hiç bir çalgı çalmamalıdır. Her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Hoş olduğu, hoşa gittiği için haram değildir. Bir kimse hoşa gitmeyecek şekilde rast gele çalsa da, ustalıkla çalmasa da yine haramdır.

buyuruyor.

Mukâşefetul Kulub yani diğer ismiyle Keşful Kulûb isimli Eserine gelelim:

Çalgı âletleri üçe ayrılır:

1- Haram olanlar. Tambur, düdük, zurna gibi şarkıcılara eşlik eden aletlerdir.

2- Mekruh olanlar. Bunlar tek başına çalınmadığı halde şarkıcıyı coşturan kaval gibi aletlerdir.

3- Mubah olanlar. Bunlar da eğlence aleti değil de boru ve harp davulu gibi haberleşme aletleri ile nikah için çalınan def gibi toplantıya çağırma ve herhangi bir hususu ilan etmek için kullanılan aletlerdir.

 

Geçenlerde Süleymân efendi cemaatından bi hoca Müziğin haramlığı için aldı Diyânet ilmihalini açıp gösterdi, 4 mezhebinde haram kabûl ettiği, hattâ Hanefîlerin ta'zirde o kişinin âletinin kırılmasını gerektiğini söylediği yazıyordu.Sonra kendi düşüncelerini yazmışlar.Diyânet bile ne kadar insâflı bu konuda.Neyse biz birkaç kitaptan nakil ve Hadis-i Şerifleri yazıp bu mevzûuyu bitirelim.

Bu nakilleri genç olmasına rağmen çok değerli bir ehli sünnet zatın(zaten değil ama manen yakınız İnşaAllah-u Teala) blog'undan aktarıyorum, açıp kitaplardan nakletmiş hepsini, Allahu Teâla Razı olsun.

İlk bölümü tasavvuf müziği denilen bid'atın bizzat Mutasavvıflar tarafından çürütülmesi hakkında, diğer bölümse Müzik hakkındaki Hadis-i Şerifler ve âlimlerin hükümleriyle alakalı.Kaynaklar numaralanıp aşağıya serilmiş.

 

Fetevâ-yı Hindiyye'de diyor ki:

 

Yetime Kîtabı'nda, şöyle zikredilmiştir: Halvânî'den sorulmuş:

—Kendilerini, sûfiyye diye, bir nevi elbiseye nisbet ederek isimlen­dirip, eğlence ve raks ile meşgul olan ve nefislerinde bir rütbe iddia eden­lere ne dersin?

İmâm şöyle buyurmuş:

—"Onlar, Allah'a karşı iftira ediyor ve yalan söylüyorlar."

...

Zamanımızdaki tarikatçıların yaptıkları raks, söz ve semaları haramdır. Ona gitmek ve o mecliste oturmak caiz değildir. Haram olan davranışlar teğannî ve zurnalarla yaptıkları hareketlerdir.

 

Bu gibi tasavvuf ehli caiz görmüş ve önceki meşayıhı hüccet gös­termişlerdir, buna ne dersin? İmâm şu cevabı vermiştir:

—Onların yaptıkları başka bunların yaptıkları başka­dır. Gerçekten onların zamanında, bîri hallerine uygun şiir inşad eyler; yufka kalpli olanların, —emre muvafakatından— çok kerre akılları baş­larından gider, düşüp bayılırlardı. Bazan de kendi ihtiyarı (arzusu) olmaksızın, kalkar ve ihtiyarı olmaksızın hareket ederlerdi. Onların ha­line bakarak, bunların yaptığına caiz denilmez. Hiç bir kimse, onların, bu zamanın, ahkâmı şer'ıyyeyi bilmeyen fısk (günah) ehlinin yaptığı gibi, yaptıklarını zannetmemelidir.

 

Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 12/111-112.

 

 

***

 

Şeyhü’l İslam Ahmed İbn-i Kemal Paşazade rahmetullahi teâlâ aleyh diyor ki:

 

Müctehidliğinde şüphe edilmeyen Kadıhan der ki: Bir mecliste toplanırlar. Tıraş olmuşlardır. Allahü tealayı, dönerek, ayak vurarak, zıplıyarak zikrederler. Bu hareketlerini ibadet sayarlar. Esasında bu dönme ve yere ayak vurma rakstır. Raks ise haramdır. Helal diyenin küfründen korkulur.

 

Cevahir-i Fetava kitabında der ki, zamanımızdaki sofilerin yaptıkları sema ve raks haramdır. Toplantılarında oturmak caiz değildir. Raks [oyun, dans], şarkı ve çalgı haramlıkta eşittir.

 

İstihsan kitabında der ki, çalgı sesi dinlemek haramdır. Fısk yani harama güzel ve helal demek ise küfürdür. Raks ve elbisesini yırtmak, Kur’an-ı Kerim okunurken, zikredilirken, vaaz dinlerken de olsa böyledir. Bu mecliste bulunanın şahidliği kabul edilmez. Çünkü onları büyük günah işlemek üzere toplamıştır.

 

Bezazi kitabında der ki, Hidaye kitabının sahibi bildiriyor: Şarkı söyliyenin şahidliği kabul edilmez. Çünki insanları haram için biraraya getirmiştir.

 

Kurtubi diyor ki, şarkı söylemek, ney çalmak ve raks etmek icma ile haramdır. İmam Malik, Şafii, Ahmed’e göre böyledir (Rahımehümullah). Tarikatin seyyidi Şeyh Ahmed Debbusi de haram olduğunu açıkca bildiriyor. Milletin ve dinin şeyh-ül-İslamı olan Abdülkadir-i Geylani’nin (kuddise sirruh): (Raksa helal diyen kafir olur) fetvasını gördüm. Haram olduğunda sözbirliği olduğu bilindikten sonra, helal diyenin kafir olacağı anlaşılır. (*)

 

Diğer bir delil de şudur ki, dönmek, ayaklarını kaldırmak ve yere vurmak oyundur. Oyun haramdır. Kur’an-ı Kerim kelimeleri ile oyun oynamak, oyunu Kur’an-ı Kerime yaklaştırmak olur. Kur’an-ı Kerimi tahfif ise küfürdür.

 

Risale-i Münire, Vesiletü'n Necat kitabı içinde, Berekat Yayınevi, 1977; s. 77.

 

 

***

 

A. Z. Gümüşhanevi rahmetullahi teâlâ aleyh diyor ki:

 

Türkü dinlemek, Kur'an-ı kerim okuyuştaki ve zikirdeki teganni, raks etmek ve sağa sola sallanmak, oynamak, dans (raks) için yemek tertib etmek, kadınların cehren (sesli) tevhid getirmeleri, mevlid-i şerifi erkeklerin işiteceği bir şekilde açık okumaları en çirkin bid'atler arasındadır.

 

Camiu'l Mütûn Tercümesi, Bedir Yay., 7. Baskı, s. 180.

 

 

***

 

İmam-ı Birgivi rahmetullahi teâlâ aleyh der ki:

 

Bedenin afetleri cidden çoktur, bunların bir kısmını belirtmeye çalışacağız:

 

a) Ölçülü veya ölçüsüz hareketlerde bulunmak (mesela dans ve benzeri oyunlar oynamak).

 

Oyunların hepsi la'b kelimesi kapsamına girer. Bu bakımdan haram sayılır.

 

:) Zamanımızda bazı sofilerin zikrederken tuhaf hareketler göstermesi.

 

Sofilerin böyle yapması, günah bakımından diğer oyunlardan daha şiddetlidir. Çünkü onların bu hareketi ibadet namına yapılmaktadır. Bu sebeple küfürlerinden bile korkulur.

 

İmam Ebu Vefa bin Akil diyor ki: Raks [dans] Kur'an-ı kerimin kesin beyanıyla men edilmiştir (İsra/37). Beden hareketleriyle bir takım oyunlar oynamak da salınarak kibirle yürümeye benzer, belki ondan daha kötüdür.

 

Tartuşi'den, sofilerin mezhebinden ve raksu vecdlerinden sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: "İbadet namında raks etmeyi, içinde öyle bir şey hissetmediği halde vecde gelmeyi ilk ihdas eden Samiri'nin arkadaşları olmuştur. Altından ma'mul buzağıyı tanrı edindikleri zaman bu yola sapmışlardır. Buzağıdan sığır sesine benzer bir ses çıktığında onlar onun etrafında toplanıp raksettiler ve yalandan vecde geldiler."

 

Demek ki raks kafirlerin adetidir, buzağıya tapanların işidir. Tatarhaniyye kitabında deniliyor ki: "Bir şeyler duyup da raksetmek caiz değildir." Zahire kitabında böyle yapmanın büyük günah olduğu kaydedilmiştir.

 

İmam-ı Bezzazi rahmetullahi aleyh Feteva'sında İmam-ı Kurtubi'nin şöyle dediğini naklediyor: Şarkı türkü söylemek, tanbur, ud ve benzeri çalgıları çalmak, raksetmek bi'l-icma' haramdır. Mezheb sahibi dört imama göre böyledir.

 

Sofi taifesinin seyyidi Ahmed Yesevi bunların haram olduğunu tasrih etmiştir. Ben Şeyhülislam Celalül-mille ved-din el-Geylani'nin Fetevasında şu cümleleri gördüm: (Bi'l-icma haram olduğunu bildiği halde raksı helal sayan kimse kafir olur.) (*)

 

Şeyh Zemahşeri Keşşaf Tefsirinin birkaç yerinde bu hususla ilgili birkaç cümle kullanmış ki, rakseden ve çalgı çalanlar üzerine büyük bir azabın çökeceğini ifade etmektedir. Nihaye kitabının sahibi ile İmam-ı Mahbubi'nin bundan daha şiddetli görüş ve hükümleri vardır.

 

Evet, insaf, diyanet ve içten bir istikameti olan kimse camilerde henüz sakalı bitmemiş gençlerle, havai kimselerle ve taharet, Kur'an-ı kerim, helal ve haramı hatta İslamiyeti bilmeyen cahil halk tabakasıyla nağmelerle dualar yapıp rakseden sofileri ve onların eşeğin anırmasına benzeyen nara ve tuhaf seslerini görüp duyduğunda (onları bundan vazgeçirmeye çalışmalı, gücü yetmediği takdirde kalben buğzedip oradan ayrılmalıdır). Çünkü ibadetü taat namına böyle pespayelik yapan sofi ve hempaları Allah'ın kelamını değiştirir, zikrullahı tağyir ederler. Bir takım belirsiz kelimelerle, dile alınmayacak hezeyanlarla hay, huy, hiy, hiya diyerek zikrederler. (İşte bunlar dinlerini oyun ve eğlence yapmışlardır) demekten başka ne düşünülebilir? Evet onların bu kadar aşırı hezeyanlarını gören insaflı kişi, fıkhi bilgisi ve onların halini geniş bir şekilde tahlil edecek ilmi olmasa bile böyle der ve (Allah'a sığınır).

...

Evet, ayakta, otururken ve uzanık halde, edeb dahilinde olursa, zikretmek caizdir. İçine teganni ve raks karışınca, zikir, zikir olmaktan çıkar, sevab yerine günah kazandırır.

 

Ama (La ilahe illallah) kelimesini söylerken onun nefy ve isbatını tahkik kasdıyle başı sağa sola hareket ettirmek -zannı galibe göre- caizdir.... Çünkü zikir bu takdirde abes ve oyun olmaktan çıkar da tevhide delalet eden bir fiil olur. Başın edeble, güzel niyetle sağa sola hareket ettirilmesi, bir kelimeyi tekrar etmek manasına gelir.

 

İmam-ı Birgivi, Tarikat-i Muhammediyye, Demir Kitabevi, İstanbul, 1996; s.469.

 

(*) Sima', bazı ulvi şartlarla haram değildir diyenler de olduğu için (İmam-ı Gazali gibi), bu hususta dikkatli, tedbirli olmak ve hemen hüküm vermemek lazımdır. Ortam ve şartlara çok dikkat etmek gerekiyor. Ama o ortam ve şartlar bu zamanda yok gibidir. Belli şartlarla (kadın-erkek karışık olmayarak, çalgı kullanmadan, oyun ve eğlence haline getirmeden) sima'nın caiz olduğunu anlatan birkaç yazıyı da buraya almak faydalı olacaktır:

 

SİMÂ', GINÂ VE ÇALGI

 

Abdullah-ı Dehlevî rahmetullahi aleyh sohbetlerinde diyor ki:

 

Âletsiz, çalgısız olan sese simâ’ denir. Âlet ile, çalgı ile birlikde olan insan sesine gınâ denir. Gınânın harâm olduğunu bütün âlimler sözbirliği ile bildirmişlerdir. İsrâ sûresinin altmışdördüncü âyetinde, gınâın harâm edildiği açıkdır. Çünki müfessirler, âyet-i kerîmedeki savtdan murâdın gınâ olduğunu yazmışlardır. Lokmân sûresi altıncı âyeti kerîmesi de gınânın harâm olduğunu bildirmekdedir. Gınânın harâm olduğunu gösteren hadîs-i şerîfler de çokdur. Hadîs-i şerîfde (İlk nevhâ ve tegannî eden şeytândır) ve (Suyun yeşertdiği gibi, gınâ da kalbde nifâkı büyütür) buyruldu. Âlimler simâ’ın harâm olmasında ihtilâf etdi. Gınânın harâm olduğunda ihtilâf yokdur. Kadın ve oğlan sesi gınâya dâhildir. Kadın ve oğlan sesi ve çalgı bulunmayan simâ’, gönül ehline zevk, şevk, vecd ve kendinden geçme, ızdırâb, envâr, esrâr ve terakkiler hâsıl eder. Bu ancak tasavvûf ehlinin bildirdikleri şartlarla câizdir. Bu şartlar bulunmazsa câiz olmaz.

***

Simâ’ ehli, Allahü teâlâya yönelen ve Ondan başka herşeyden yüz çevirenlerdir. İşitdiklerini Hakdan bilirler. Gayrilik nazarlarından kalkmışdır. [Herşeyi Allahü teâlâdan bilirler.]... Vecd ve tevâcüd arasında fark vardır. İhtiyârî olmayan raks etmeye vecd, ihtiyârî olana tevâcüd denir. Tevâcüd doğru niyyet ile olunca sôfiyye arasında câizdir. Nitekim, Nizâmüddîn-i Evliyânın “rahmetullahi aleyh” meclîsinde, simâ’ vardı. Fekat çalgı, kadın ve oğlan yokdu. Elleri birbirine vurmak da yokdu. Böyle simâ’ şerî’atde de câizdir. Böyle olduğu (Fevâid-ül Füâd) ve (Siyer-ül Evliyâ) ismli kitâblarda yazılıdır.

***

Sonra simâ’ ve raksla meşgûl olan ve tevhîd-i vücûdîyi kendilerine yol edinen zamanın sôfîlerinden söz açıldı. Hazret-i Îşân buyurdular ki: Lehv ve la’b [oyun ve eğlence], gına’ [tegannî, müzik] ve raksla meşgûl olan ve hayâlî bir tevhîdi kendilerine şi’âr edinmiş olan bu zamanın sôfîleri, kendilerini, önceki tevhîd-i vücûdî erbâbının büyükleri gibi bilirler. Çekinmeden onların sözlerini söylerler. Hâlbuki ilhâd ve zındıklığa yakalandıklarının farkında değildirler. Ben onların gidişâtından bîzârım. Onlar beni zâhir âlimlerinden sayarlar. Hâlbuki onlar, sôfîyyenin yolunun, sünneti seniyyeye “alâ sâhibissalâtü vettehıyye” tâbi’ olmak olduğunu anlamıyorlar.

 

Raûf Ahmed Müceddidî, Dürr-ül me’ârif.

 

Derleyen: Murat Yazıcı

Gönderen Murat Yazıcı zaman: 08:24 0 yorum

Etiketler: Fıkıh, Çalgı ve Müzik

13 Ocak 2008 Pazar

Çalgı ve Müzik Hakkındaki Hadis-i Şerifler

(Suyun baklayı yeşerttiği gibi, gına [şarkı vs.] kalbde nifakı yeşertir.) [1]

 

(Siz, çalgı ve şarkı dinlemekten sakınınız. Zira o ikisi, suyun sebzeyi bitirmesi gibi, kalbde nifakı yeşertir.) [2]

 

(Şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür. Nasıl ki su otu büyütüyorsa. Allah'a kasem ederim ki, Kur'an ve zikir kalbde imanı büyütür, tıpkı suyun otu büyütmesi gibi.) [3]

 

(Sesini şarkı ve türküyle yükselten bir kimsenin omuzları üzerine Allahü teâlâ iki şeytan gönderir, o şarkıdan kendini alıncaya kadar onlar tabanlariyle onun göğsüne vururlar.) [4]

 

"Hakim-i Tirmizi'nin Nevadiru'l Usul adındaki kitapta rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem efendimiz, (Her kim şarkı sesine kulak verirse, onun ruhanileri dinlemesine izin verilmez) buyurdu. Oradakilerden biri tarafından, (Ya Resulallah, ruhaniler kimlerdir?) diye soruldu. Resulullah da, (Cennet ehlinin okuyucularıdır) buyurdu." [5]

 

"Resulullahın sallallahü aleyhi ve sellem huzuruna bir kimse gelip, ya Resulallah ses çok hoşuma gidiyor. Ondan çok haz alıyorum. Cennette güzel ses var mıdır? sordu. Cevabında: (Allahü Teâlâya yemin ederim ki, Cennette bir ağaca, dünyada bana ibadet eden, beni zikredip, çalgı ve oyun aletlerinin sesine kulak vermeyen kullarıma işittirmek için, nağmeye başla diye vahy ve işaret olunur. Bu anda o ağaç, insanların bir benzerini duymadığı güzel bir ses ile, Cenab-ı Hakkı tesbih ve takdis eder. Onlara duyurup, sürur ve neşeye müstağrak eder) buyurdu." [6]

 

(Bir zaman gelecek, ümmetimden bazısı, zinayı, ipek giymeyi, içki içmeyi, çalgıyı helal addedecektir.) [7] [İbni Hacer diyor ki: Bu, çalgı âletlerinin haram olduğunun açık delilidir. ez-Zevacir, c.2, s.602.]

 

(Allahü teâlâ İblis’e “Senin müezzinin çalgılardır” buyurdu.) [8]

 

(Ben ancak iki ahmak ve kötü sesten menolundum: 1. Şeytan mizmarı 2. Musibet anındaki feryad.) [9]

 

(Bu ümmetten bazı kimseler yemek, içmek, oyun ve çalgı ile ge­celerler. Fakat domuz ve maymun suretine dönmüş olarak sabaha çı­karlar. Yerin dibine batarlar ve tepelerine taş yağar. Hatta sabah olunca, “Yahu falan kabilenin ve falancanın evi yerebattı.” derler. Lût kavmine gönderildiği gibi onların evlerine ve başlarına taş yağdırır. Ad kavminin üzerine taş yağdırdığı gibi, şarap içmeleri, ipek giymeleri, oyun ve çalgıcılar edinmeleri, riba yemeleri ve akraba ile ilgilenmemeleri sebebiyle bunların kabilelerinin ve evlerinin üzerine de taşlar yağdırır.) [10]

 

(Ümmetim beş şeyi helâl gördüğü vakit helak olmayı haketmiştir Lânetleşme açığa çıktığı, İçki içip ipek giydikleri, şarkıcı kadınlar edindikleri, erkek erkekle kadın da kadınla yetindiği vakit­tir.) [11]

 

(İki ses dünya ve âhirette melundur: Nimetle çalgı ve musibette feryad.) [12]

 

(Allah'a yemin ederim ki, üm­metimden öyle insanlar gelecek, onlar nankörlük, kibir, çalgı, eğlen­ce ve oyun île haşr-u neşr olacaklardır. İşte bunlar, haramı helâl ta­nıdıkları, ırlayıcı, türkü ve şarkıcı kadınlar bulundurdukları, içki iç­tikleri ve riba yiyip ipek giydikleri için maymun ve domuz olarak sabahlayacaklardır.) [13]

 

(Muhakkak Allah beni âlemlere rahmet ve hidâyet olarak gön­dermiş ve bana nefesli çalgı âletlerini, sazları, defleri ve cahiliye dev­rinde kendilerine tapınılan putları kırmamı emretmiştir.) [14]

 

(Ümmetimden bazı kimseler içki içer ve ona adından başka bir ad verirler. Etraflarında çalgılar çalınır ve şarkıcılar şarkı söylerler. Allahü Teâlâ bunları yere batırır ve bunlardan bir kısmını domuz ve maymun yapar.) [15]

 

(Şarkı ve türkü söyleyen kadınlar ve çalgı âletleri çoğaldığı ve içkiler bol bol içildiği vakit bu ümmette yere batma, suret değişme ve (taş) atma (yağ­ma) olayları vuku bulur.) [16]

 

(Doğrusu Allah her günahkârı affeder, yalnız tambur, saz ve davul çalanları affetmez.) [17] [bir sonraki hadisin yanındaki açıklamaya ve aşağıdaki nota bakınız.]

 

(Çalgıları dinlemek günahtır. Başında oturmak fısktır. Ondan zevk almak ise küfürdür.) (“İstima-u melâhî haram-ün vel-culûs-i fîhâ fisk-ün vet-telezzüz-ü bihâ küfrün”) [Yani küfranı nimettir. Zira uzuv­ları yaratıldığı şeylerin dışında kullanmak küfranı nimettir. Hadisteki küfür kelimesi günahın büyük oluşunu ifade etmektedir. Veya onu helal bilerek ve zevk alarak dinlediğinde kafir olacağını ifade etmektedir-İbni Abidin.] [18]

 

Abdullah b. Sabit, Resulullahın aleyhisselam şöyle buyurduğunu anlattı: (Gelecek zamanda yere batma, şekil değiştirme ve namuslu kadına iftira olacaktır.) Dediler ki: Ya Resulallah! Onlar La ilahe illallah şehadetini yaparlar mı? Dediler ki: (Evet, öyle. Ama onlar arasında şu dört şey yaygınlaşınca, anlatılanlar olur: 1. Şarkıcı kadınlar, 2. Çeşitli çalgı aletleri, 3. Çok içki içenler, 4. İpekli giyimler.) [19]

 

(Şu 15 kötü haslet işlendiği zaman ümmetim belaya maruz kalır:1- ... 13- Şarkıcı kadınlar çoğalınca 14- Çalgı aletleri yayılınca 15- ....) [20]

 

(Kim bir şarkıcı kadını dinlemek için oturacak olursa, Kıyamet gününde kulaklarına kurşun dökülecektir.) [21]

 

(Allahü teâlâ Kı­yamet gününde şöyle buyuracaktır: "Nerede kendilerini ve kulaklarını boş sözlerden ve şeytanın mizmarlarından [çalgılardan] uzak tutan kullarım? Onları misk bahçelerine yerleştirin ve kendilerine Benim rızamı onların üzerine yağdırdığımı haber verin." Sonra da meleklere şöyle der: "Onlara Bana hamdi, şükrü ve se­nayı işittiriniz. Kendilerine, kendileri için herhangi bir korku bulunmadığı­nı ve onların üzülmeyeceklerini haber veriniz.") [22]

 

(Her kim öldüğünde yanında şarkıcı bir cariye bulunuyor ise, onun cenaze namazını kılmayınız.) [23]

 

(Allahü teâlânın gazabına sebep olan şeyler: Acıkmadan yemek, uykusu yokken uyumak, tuhaf bir şey olmadan gülmek, musibette feryat etmek, nimete kavuşunca mizmar [çalgı çalmak].) [24]

 

(Kıyamet alametlerindendir; çocuğun öfkeli, yağmurun hararetli olması, şerlerin taşması, yalancının tasdiki, doğrunun yalanlanması, haine güvenilmesi, emine ihanet edilmesi, münafıkların kabileye efendi olması, çarşıya münafıkların hakim oluşu, mihrapların süslenmesi, kalblerin harap edilmesi, erkeğin erkeklerle, kadınların kadınlarla yetinmesi, dünyanın mamur kısmının harab, harap kısmının mamur olması, şüphenin ve faizin aşikar olması, çalgının ve eğlence aletlerinin alenileşmesi, içkinin içilmesi, zaptiyenin, gammazların ve gıybetçilerin çoğalması.) [25]

 

(Şarkıcı cariyeleri satmayınız, satın almayınız. Onlara (bu işi) öğretmeyiniz. Böylelerinin ticaretinde de hayır yoktur, onların karşılığında alınacak olan para da haramdır. Lokman suresi 6. âyeti benzeri hususlar için nazil olmuştur.) [26]

 

(İlk nevhâ ve tegannî eden şeytândır) [27]

 

(Mizmarları kırmak ve hınzırları öldürmek için gönderildim) [Çalgıları ve domuz eti yemeyi yasaklamak için emrolundum.] [28]

 

Not: Hadis-i şeriflerin çoğunu, alimlerin açıklamalarını eklemeden naklettim. Hadis-i şerifleri tam ve doğru anlamak için elbette alimlerin açıklamaları ile beraber okumak lazımdır. Ancak, fıkıh kitaplarının çalgı ve müzikle alakalı yazıları "Müzik Hakkında Alimlerin Sözleri" başlıklı yazıda bulunabilir. Bizler için fıkıh kitaplarındaki yazılar seneddir. Yani, bir işin haram, mekruh, mübah, vs. olduğu fıkıh kitaplarından öğrenilir. Bu hadis-i şerif meallerini burada derlememin gayesi, "müzik ve çalgı konusunda nass yoktur" diyenlerin sözlerinin yanlış olduğunu ortaya koymaktır.

 

Mehazlar:

 

[1] İmam-ı Birgivi, Tarikat-i Muhammediyye, Demir Kitabevi, İstanbul, 1996, s.336-338 (Ebu Davud ve Beyheki'nin İbni Mesud'dan (radıyallahü anh) yaptığı rivayet); Seyyid Abdülkadir-i Geylani, Gunye'tüt Talibin, Berekat Yayınevi, İstanbul, 1986, s.228; A. Z. Gümüşhanevi, Ramuz el-Ehadis, Gonca yayınevi, c.1, sahife 225, hadis no: 12 (Ravi: Hz. İbni Mes'ud radıyallahü anh).

[2] Ramuz el-Ehadis, c.1, sahife 174, hadis no: 5 (Ravi: Hz. Abdullah ibni Mes'ud radıyallahü anh).

[3] Ramuz el-Ehadis, c.1, sahife 225, hadis no: 13 (Ravi: Hz. Enes radıyallahü anh).

[4] İmam-ı Birgivi, Tarikat-i Muhammediyye, s.336-338 (İbni Ebi Dünya ve Taberani'nin Ebu Ümame'den radıyallahü anh yaptıkları rivayet); İmam-ı Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami'l Kur'an, Buruç Yayınları, 13/515-519: Lokman suresi, 6. ayet tefsiri.

[5] İmam-ı Şarani, Muhtasaru Tezkireti-l Kurtubi, Bedir Yayınevi, 1980, s. 355; İmam-ı Kurtubi, Lokman suresi, 6. ayet tefsiri.

[6] Seyyid Abdülkadir-i Geylani, Gunye'tüt Talibin, Berekat Yayınevi, İstanbul, 1986, s.228; Ramuz el-Ehadis, c.1, s. 171, hadis no: 5.

[7] Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, 12. cilt, 1892 nolu hadis-i şerif.

[8] İbni Hacer-i Mekki, ez-Zevacir, Kayıhan Yay., c.1, s.212; İmam-ı Gazali, İhya, Bedir Yay., c.3, s.77; Ramuz el-Ehadis, c.2, s.332, hadis no: 4.

[9] İmam-ı Zehebi, Kitabül-Kebair, Bedir Yay., s. 164.

[10] İbni Hacer-i Mekki, ez-Zevacir, Kayıhan Yay., c.1, s.426 (İmam-ı Ahmed ve İmam-ı Beyhaki'den naklen); Tergib ve Terhib, c.5, s.9.

[11] ez-Zevacir, c.1, s.427 (İmam-ı Beyhaki'den naklen); Ramuz el-Ehadis, c.1, s.29, hadis no: 9.

[12] ez-Zevacir, c.1, s.445 (Bezzar'ın rivayetinden naklen); Ramuz el-Ehadis, c.2, s.308, hadis no: 13.

[13] ez-Zevacir, c.1, s.671 (Ahmed ibni el-İmam Ahmed'in "Zevaid"inden naklen); Ramuz el-Ehadis, c.2, s.459, hadis no: 2.

[14] ez-Zevacir, c.2, s.456 (İmam-ı Ahmed'den naklen); Tergib ve Terhib, c.5, s.25; Ramuz el-Ehadis, c.1, s.245, hadis no: 8.

[15] ez-Zevacir, c.2, s.457 (İbni Mace ve İbni Hibban'dan naklen); Mişkatü'l-Mesabih, 2/467: bkz. Muhtasaru Tezkireti-l Kurtubi, s. 468; Tergib ve Terhib, c.5, s.28; Ramuz el-Ehadis, c.2, s.367, hadis no: 6.

[16] ez-Zevacir, c.2, s.458 (İmam-ı Tirmizi'den naklen, hadis 2212); Tergib ve Terhib, c.5, s.28.

[17] ez-Zevacir, c.2, s.600.

[18] İbni Abidin, Reddü'l-Muhtar Ale'd-Dürrü'l-Muhtar, Şamil Yayınevi, c.15, s.343; Hadisin ilk kısmı (İstima-u melâhî haram-ün) için bkz. Mevkufat Mülteka Tercümesi, Sağlam Yayınevi, İst.; c.4, s.117.

[19] Ebu'l-Leys Semerkandi, Tenbihü'l-Gafilin Bostanü'l-Arifin, Bedir Yay., s.684.

[20] Muhtasaru Tezkireti-l Kurtubi, s. 467 (bkz. Tirmizi, hadisler 2210, 2211); Tergib ve Terhib, c.5, s.10.

[21] İmam-ı Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami'l Kur'an, Buruç Yayınları, 13/515-519: Lokman suresi, 6. ayet tefsiri.

[22] İmam-ı Kurtubi, Lokman suresi, 6. ayet tefsiri; Ramuz el-Ehadis, c.1, s.59, hadis no: 11.

[23] İmam-ı Kurtubi, Lokman suresi, 6. ayet tefsiri.

[24] Ramuz el-Ehadis, c.2, s.339, hadis no:3.

[25] Ramuz el-Ehadis, c.2, s.448, hadis no:8.

[26] İmam-ı Kurtubi, Lokman suresi, 6. ayet tefsiri (bkz. Tirmizi, hadisler 1282, 3195; İbni Mace, hadis no:2168).

[27] Zebidi, İthafu's-Sade, VII, 671-672 (bkz. Dr. Dilaver Selvi'nin Avârifü’l-Mearif tercümesi, Semerkand Yayınevi, 2005; s.240, dipnot: 4).

[28] Ahmed Şemseddîn ibni Kemâl, Kırk Hadis, 39 nolu hadis-i şerif.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Demin F.G. cemaatından biri sahih hadislerde çalgının haramlığı geçmez diyor, ona dünyanın en uydrma hadisçileri olan selefilerin yani vahhabilerin dahi müzikle ilgili hadisleri sahih kabul edip müziği haram kabul ettiklerini ve 4 mezheb alimlerinin sima mevzuunu yani müzik aletsiz müzik mevzuunu aldıklarını haırlatmak isterim, neyse Süleyman Efendi Kuddise Sirruh bunlara demiş zmanında(bizzat bağlısı anlatıyor) önce bir İlmihal kitabı okuyun! diye.Biz Ehli Sünnet kardeşlerimizin nakillerine devâm edelim, Fî Sebîlillahi Teâlâ....

Mahmut Efendi Cemaatından bir kardeşımız Mezheb Alimlerinin kitablarındaki delilleri koymuş, başka bir cematten yaralnamış ama, 2nci yazısı var orda bizzat Hadîs-i Şerifleri çıkarıp kendi nakil yapmış önce ilkini nakledelim

Teganni ile şarkı söylemek ve dinlemek haramdır. Tekkelerde ilahiler okuyarak raks etmek, oynamak, dönmek haramdır.Şimdi, dinden haberi olmayan fasıklar, böyle tarikatçılık yapıyorlar. (Fetava-yı Hindiyye 5/352)

 

Allame Zahirüddin bin Cafer diyor ki:

(Mevlidde, salihlerle salevat okumak, her zaman sevaptır. Fakat, buna haram karıştırmak, mesela çalgı, şarkı, raks gibi şeyler yapmak büyük günah olur.)

 

Büyük âlim ibni Arabi hazretleri Fütuhat-ı Mekkiyye kitabında, raks ile ve dönerek olan simanın yasak olduğunu bildirmiştir.(Mektubat)

 

Sima esnasında raks günahtır. (Merec-ül-bahreyn)

 

Kitab-ül-kırare’deki hadis-i şerifte, kıyamet alametleri sayılırken, (Kur’an-ı kerim mizmardan, [çalgılardan] okunur) buyuruluyor. (Tergib-üs-salât)

 

Ney de, diğer çalgılar gibi asla caiz değildir. Eğlence ve para kazanmak için şarkı söylemek haramdır. Her çalgıyı çalmak ve dinlemek, raks etmek caiz değildir. (Redd-ül Muhtar)

 

Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş, evliyanın büyüklerinden olan Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri, ney ve başka hiçbir çalgı çalmadı. Musiki dinlemedi ve raks etmedi. Zikrin kalb ile, sessiz olacağını Mesnevi’de bildirmektedir.(S. Ebediyye)

 

Raks ile, söz ile [şarkı, çalgı ile] başkalarını eğlendiren şahit olamaz.(Mecelle m. 1705)

 

İlahi, hasta olmayan kalbi yumuşatır, haram olmaz. Çalgı çalmak ise bütün âlimlerce haramdır. (Makamat-ı Mazheriyye)(silsileden Mazhar-ı Can-ı Cânân hAzrterinin Kuddise Sirruh tefsîridir)

 

Hak sevgisi ile sima dinleyen sıddık, nefse uyup dinleyen zındık olur. (Siyerül-aktab)

 

Sıkıntı gidermek için, kendi kendine nağme okumak caizdir. Fakat, başkalarını eğlendirmek için okumak caiz değildir. Her çalgı haramdır. (Ahlak-ı alaiyye)

 

Keyf ve eğlence için, her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Yalnız savaşta, askerin moralini kuvvetlendirmek için, bando, mızıka çalmak ve bunlara sulhta da hazırlanmak ve düğünlerde davul, def çalmak caizdir. Mescitlerde her çalgı haramdır. (Ukud-üd-dürriyye)

 

İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:

Eğlence veya para kazanmak için başkalarına şarkı söylemek, sözbirliği ile haramdır. Çalgı ile raks etmek büyük günahtır. Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Reddul Muhtar İbn Abidin)

 

Fısk ve içki içilen yerlerde çalgı çalmak ve bunu dinlemek haramdır. Resulullah çobanın kavalını işitince, parmakları ile mübarek kulaklarını kapadı ise de, yanında bulunan Abdullah bin Ömer’e kulaklarını kapamasını emretmedi. Bu da, elde olmadan duymanın haram olmadığını göstermektedir. Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak da caizdir. (Hadika-AbdulGânî En Nablûsî)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mahmut Efendi Cemaatından Kardeşin Hadis-i Şeriflerden derlediği naklini yazalım:

 

بسم الله الرحمن الرحيم

 

 

 

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

 

 

 

 

 

ALLAH(c.c.) Razı Olsun kardeşimiz çok güzel bir şekilde izahatını vermiş. Lakin bu fakirde bir kaç kelam eklesin inşaALLAH.Simanın caiz olduğu ve caiz olmadığı yerler vardır. Bazıları, kitaplardaki sima kelimesini çalgı olarak tercüme ettikleri için mubah çalgılar da var zannedilmektedir.

 

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)

 

Yalnız belirtelim ki sima'nında helal olabilmesinin 3 şartı vardır.

 

1- İçerisinde Yalan Olmaması

 

2- Zalimleri Medh Etmemesi

 

3- Çalgı ve Kadın Sesi Olmaması ile dört mezhebe göre dinlemeye cevaz vardır.

 

Bu hükümlerin detayları ile ilgilenen kardeşlerimiz (Mecmuat-ül Mesail)'den bakabilirler.

 

Birde bu konuya yorum yazan kardeşlerimizin bahsettiği gibi ilahi adı altında günümüzde Takva diye geçinen birçok kardeşimizinde düştüğü yanlışlara da değinmek isterim.

 

(İlk teganni eden şeytandır.) [Taberani]

 

(Sesini gına ile yükseltene şeytan musallat olur.) [Deylemi]

 

(Rahmet melekleri, ceres, [çan, zil, çıngırak] bulunan yere girmez.) [Nesai]

 

(Rahmet melekleri, köpek ve çan bulunan kafileye yaklaşmaz.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]

 

(Ceres, şeytanın mizmarıdır.) [Müslim, Ebu Davud, Nesai] [Mizmar çalgıdır]

 

(Cenab-ı Hak, zurna, gırnata, ud, def gibi bütün çalgı aletlerini, cahiliyet döneminde tapınılan putları kaldırmamı emretti.) [İ.Ahmed]

 

(Bir zaman gelecek, ümmetimden bazısı, zinayı, ipek giymeyi, içki içmeyi, mizmarı [çalgıyı] helal addedecektir.) [buhari]

 

(Musiki, zinaya yol açar.) [Mektubat-ı Rabbani 3/41]

 

(Musiki, kalbde nifak hasıl eder.) [beyheki]

 

(Resulullah çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı.) [begavi](Ben, mizmarları [çalgıları], putları yok etmek için de gönderildim.) [İ.Ahmed, Ebu Nuaym, İbni Neccar]

(Şunlar gelmeden önce salih amel işlemekte acele edin. Sefihler başa geçmeden, güvenlik kuvvetleri çoğalmadan, hüküm rüşvetle satılmadan, adam öldürme hafife alınmadan, akraba ziyareti kesilmeden, Kur'an mizmarlardan okunmadan, Kur'an'ı şarkı gibi okuyanlar öne geçmeden.) [Taberani]

 

(Kur'an mizmarlardan okunduğu zaman ölebilirsen öl.) [Taberani]

 

(Kur'anı mizmarlardan [çalgı aletlerinden] okuyanlara ALLAH(c.c.) lanet eder.) [Müsamere]

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dinimizİslam uydurma haisleri naklediyor, alimlerin sözlerini değiştiriyor, diyenler için bu bölümü hazırlıyorum, bu bölümü İslâm dünyâsının en büyük mevzû hadis yani uydurma hadisçileri Selefîlerin kaynaklarından aldım aktarıyorum, 2 mesaj sürücektir....

 

ŞARKI VE MÜZİĞİN HARAM OLDUĞUNU BİLDİREN SÜNNETTEKİ DELİLLER

 

Hadis 1

 

Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyudu;

 

“Ümmetim arasında, zina yapmayı, ipekli elbiseler giymeyi, şarap içmeyi, çalgı aletlerini çalmayı helal sayan kimseler olacak”

(Buhari, Kitabu’l-Eşribe, babu ma cae fimen yestehıllu’l-hamr.)

 

Bu Hadis, şarkı ve müziğin haram kılındığı konusunda delaleti kesin açık bir nastır.

 

Hadis 2

 

Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyudu;

 

“Yüce rabbim bana, içki, kumar, davul ve gitarı haram kıldı.”(İbn Hacer El-Askalani, Fethu’l-Bari, X/55) Hadis Sahihtir. İmam Ahmed, Müsned , I/127. el-Elbani, “Tahrimu alati’t Tarab’ta Sahih olduğunu Söylemiştir)

 

Hadis 3

 

Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyudu;

 

“Bu ümmet içinde, yere batırılma, hayvana çevrilme ve gökten taş yağması olacak” Müslümanlardan birisi Allah ‘ın Rasulü Bu ne zaman olacak diye sordu. Rasulullah Sallallahu aleyhi ve selem şu cevabı verdi;

 

“Şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleri yaygınlaşıp içkiler içildiğinde”(“En-Nihaye”,I/122. Bakınız: “Tahrimu alati’t-tarab” s.78

 

ŞARKININ VE ŞARKI İLE UĞRAŞANLARIN YERİLDİĞİNE DAİR SAHABE, TABİİN VE DÖRT İMAMDAN NAKLEDİLENLER

 

1- Osman B.Affan (R.A.) Yüce Allah’ın kendisine olan lütfunu zikretmek üzere şöyle demişti;

 

“Ben ne şarkı söyledim. Nede böyle bişeyi yapmak istedim)

 

2- Abdullah B.Mesud (R.A.) ; Şarkı Suyun bitkiyi büyütüp yaşerttiği gibi, kalpte münafıklığı yeşertir.

 

 

3- Abdullah B. Ömer (R.A.); Şarkı söyleyen küçük bir cariyeye rastladı ve şöyle dedi;

 

“ Şeytan birisini bırakacak olsaydı bunu bırakırdı”

 

Veki b. El Cerrah Allah ona rahmet etsin şöyle dedi;

Tamburu Al sahibinin kafasında kır. Nitekim İbn Ömer – Allah ondan razı olsun böyle yapmıştır.

 

İmam Ebu Hanife Allah ona rahmet etsin Şarkının haram olduğunu sert bir ifadeyle söylemiş ve onu dinlemeyi günah saymıştır.

 

İmam Şafi Allah ona rahmet etsin şöyle dedi;

 

“Şarkı batıl ve muhale (imkansıza) benzeyen, mekruh eğlencedir. Onunla Çok meşgul olan şahitliği kabul edilmeyen sefih (kişiliği zayıf veya aklı noksandır.)

 

İmam Malik’e Allah ona rahmet etsin – Şarkı Hakkında soruldu O da şu cevabı verdi;

 

“ Bize göre bunu ancak fasıklar yapar”

 

İmam Ahmed b. Hanbel Allah ona rahmet etsin Şöyle Dedi;

 

“ Şarkı münafıklık doğrur. O benim hoşuma gitmiyor”

 

İmam Ahmed b. Hanbel Allah ona rahmet etsin Şöyle Dedi;

 

“ Flüt, Ney, zurna, tambur, ut, rebap (kemençe) ve benzerleri haramdır.

 

DİNİ VE MİLLİ ŞARKILARLA ÇOCUK VE DOĞUM GÜNÜ ŞARKILARININ HÜKMÜ

 

“el-Lecnetu’d Daime Li’l Buhusi’l ilmiye ve’l-ifta” ilim heyeti aşağıdaki soruyu şöyle cevaplandırdı:

 

Soru: Daha önce şarkı dinlemenin hükmünü sorduk. Biz müstehcen şarkıları dinlemenin haram olduğu cevabını verdiniz. Öyle olunca bildiğiniz gibi radyo veya televizyonda devamlı çalgı eşliğinde söylenen dini, milli şarkılarla çocuk ve doğum günü şarkılarının hükmü nedir?

 

Cevap: “Çalgı kesinlikle haramdır. Dini ve milli şarkıları çalgı eşliğinde olduğundan haramdır. Doğum günleri ise bid’attir. Onlarda bulunmak ve onlara katılmak haramdır.

 

ŞARKI VE MÜZİK HAKKINDA SÖZÜN ÖZÜ

 

1- Şarkı Dinde 2 Çeşittir. Mübah olan şarkı ve haram olan şarkı .

2- Mübah olan şarkı : (zilsiz)Def dışındsa müzik aleti olmaksızın sadece sesi yükseltmek ve uzatmaktır. Def de ancak kadınlar için caizdir. Bu şarkı bayram günlerinde düğünde, bir yolculuktan döndüğünde vb. olur ancak İslam’ın kurallarındanm çıkmaması gerekir.

3- Haram Olan şarkı: Çalgı türlerinden herhangi birini, dine aykırı bir sözü, dinin belirlediği yer ve zamanın dışında olanı içine alan her türlü şarkıdır.

4- Müzik aletiyle birlikte şarkı dinlemek icma ile haramdır.

5- Müzik aletlerine sahip olmak her yerde ve her zaman haramdır.

6- Müzik aletini dinlemek icmai ile haramdır.

7- Dini ve milli şarkılar çocuk şarkıları ve doğum günü şarkıları çalgı eşliğinde söylendiğinde ve söz dine aykırı olduğunda haramdır.

8- Dini ilahiler, davullar ve dine aykırı sözler eşliğinde söylendiğinde haramdır.

9- Müzik aletlerinin ticaretini yapmak bütün çeşitleriyle haramdır.

10- Müzikle uğraşmak ve onu kazanç meselesi yapmak haramdır.

11- Şarkı aletleri ve kasetlerinin satılması için dükkanları kiraya vermek haramdır.

12- Erkek ve kadın şarkıcıları kiralamak ve onlara para vermek haramdır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bölüm devâm ediyor, Slefilerden 2.ci naklimizdeyiz, adamlar bizim gizlediklerimizde açmışlar ah itikadları düzgün olaydıda helal olsun diyeydim.Tegannî mevzûunuda güzel açıklamışlar.Adamlar fıkhı 4 mezhebten alıyorlar itikadıda ordan alsalar keşke.....

 

Şarkı nedir: Birtakım duyguları tahrik kastıyla, seslice bir ritim takip edilmek suretiyle okunan şiir ya da nesire şarkı denir. Çalgı aletleri eşliğinde olabileceği gibi, alet yardımı olmaksızın da söylenebilir.

 

Müzik nedir: Yunan asıllı (fr. musique; lat. musica; yun. musike’den) bir kelime olan müzik, Ud, keman, davul, ney, darbuka vb. âletlerle yapılan sanat dallarının tümüne verilen addır.

 

Alimler müzik, şarkı ve türküleri sevkettiği unsurlardan dolayı çeşitli terimlerle adlandırmışlar, “boş söz (lehv); hevâ, batıl, yalan söz (zûr); ıslık (mükâ); alkış (tasdiye); zinâ davetçisi (rukiyyetü’zzinâ); şeytan sesi (savtu’ş-şeytân); nifak yeşerten (münbitu’n-nifak)” gibi isimleri onu tarif etmek için kullanmışlardır.

 

Müziğin özellikleri ve zararları kısaca şunlardır:

 

 

Haramlara teşvik eder ve onları güzel gösterir.

 

 

Fıskı, fücuru ve azgınlığı emreder.

 

 

Nefsi şehevi fiillere iter.

 

 

İnsanın adalet ve mürüvvetini giderir.

 

 

Kalbi meşgul ederek Allah’ın zikrinden alıkor.

 

 

Kalbi karartarak iyilik ve kötülüğü ayırt edemez bir hale getirir.

 

 

Şeytani hal ve fiillere güç vererek kötü işlerin yolunu açar.

 

 

İnsanın sözlü ifade yeteneğini azaltır, zihni boş ve faydasız şeylerle meşgul eder.

 

Hüküm açısından, teğanni çeşitleri Şarkı ve türküler, mübah ya da haram olmak üzere hüküm açısından ikiye ayrılır:

 

Mübah teğanniler: Çalgı aletleriyle eşlik edilmeksizin sadece bir nâmeyle ve seslice ardarda söylenen sözlerdir. Ancak, bunun mübah olması için bazı şartlar vardır:

 

 

Muhtevasında: İçkiye, kadına teşvik, İslam ve Müslümanlarla alay etmek, kafirleri övmek gibi İslama aykırı sözler bulunmamalı.

 

 

Erkeklerin görmemesi için yeterli önlemler alınmış olsa da, erkeklerin duyma ihtimali varsa eğer, bülûğ çağına ermiş bir kadın tarafından söylenmemeli.

 

 

Farzların edasını engellememeli, sonuçta buna sevk etmemeli.

 

 

Aşırılığa gidilmemelidir.

 

Mübah Olan Teğanni Çeşitleri:

 

1- İş ve çalışma sırasında: İş esnasında sıkıntıyı azaltmak, bıkkınlığı gidermek ve azmi artırmak için söylenen ilahiler, marşlar ve güzel nağmeler.

 

2- Savaş kasidesi ve nağmeler. Mücahidleri teşvik etmek için söylenir.

 

3- Beşikteki çocuğu sakinleştirmek için annenin söylediği ezgi ve ninniler.

 

4- Kadınların düğün, sünnet merasimleri ve bayramlarda alet kullanmadan ya da yalnız zilsiz tef kullanarak söyledikleri ezgi ve dizeler. Ancak bu durumda, tefden başka çalgı aletinin olmamasına, erkeklerin değil kadınların çalmasına, tefin kenarlarında zil bulunmamasına, ayrıca aşırılığa giderek bu ruhsatın aşılmamasına dikkat edilme zorunluluğu vardır.

 

Haraın teğanniler:

 

Yukarıdaki şartları taşımayan her tür melodi, ezgi, şarkı ve türkü çeşidi bu gruba dahildir.

 

Çalgı aleti eşliğinde söylenen her nevi ezgi, şarkı ve türkü haram olan gruba girer. Dolayısıyla bunlar, farzın edasını engelleyen; İslam’a aykırı sözler ihtiva eden; kadının erkeğe hitaben söylediği, içkiye, fuhşa çağıran; harama götüren; ehl-i fücûrun besteleyip söylediği haram sınıftan olup kesinlikle caiz değildir. Bunların tümü Allah’ı anmaktan alı koyar ve insanın yaratılış gayesi oları Allah’a kulluktan tamamen uzaklaştırır.

 

KUR’AN’DAN DELİLLER

 

Birinci ayet: ×İnsanlardan öyleleri var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş sözü (“lehve’l-hadîs”i) satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.Ø(Lokman, 6)

 

Abdulah b. Mesud Radıyallahu Anh’a, “lehve’l hadis”in ne olduğu sorulduğunda, “Allah’a andolsun ki, bu çalgıdır’ diye cevap verdi ve bunu üç kere tekrarladı. Sahabenin önde gelenlerinden İbni Abbas, İbni Ömer ve Cabir b. Abdullah Radıyallahu Anhum da “lehve’1-hadîs”in şarkı olduğunu söylemişlerdir. (İbn Kesir, Taberi)

 

Tefsir usûlünde, Sahâbi sözü ve icma ettikleri takdirde Tâbiin sözünün de delil kabul edildiği bilinen bir kuraldır. Bu ayetle ilgili olarak da Sahâbe ve Tâbiin’in tamamı, aksi hiçbir görüş olmaksızın “lehve’l-hadîs”i müzik olarak tefsir etmiştir.

 

İkinci ayet: ×Allah, (Şeytana “defol) git” dedi. Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki, Cehennem hepinizin cezasıdır. Mükemmel ve tam bir cezai Onlardan gücünün yettiği kimseleri sesinle (davetinle) yerinden oynat (şaşırt): Süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ, mallarına ve evlatlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. (Onları oyala dur.) Şeytan insanları aldatmadan başka bir vaadde bulunmaz. Şurası muhakkak ki, benim (ihlaslı) kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın (hakimiyetin) olmayacaktır. (Onları) koruyucu olarak Rabb’in yeter.Ø (isra-63/65)

 

Tabiin’den olan müfessirlerin imamı Mücahid Rahmetullahi Aleyh, bu ayetteki “sesinle’ (“bi-savtike’) ifadesiyle ilgili olarak; “bu; şarkı, müzik, çalgı aletleri, boş ve batıl sözlerdir” demiştir. Dahhâk b. Mezâhim de, “çalgı aletlerinin sesidir” demiştir. (Kurtubi 10/288)

 

Üçüncü ayet: תimdi siz bu söze -Kur-’ân’ a- mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz habersizce eğleniyorsunuz?Ø (Necm- 59/61)

 

İbni Abbâs Radıyallahu Anhüms ayetteki “eğleniyorsunuz” ifadesinin şarkı olduğunu söylemiştir. Zira Yemen lehçesinde, bizi eğlendir (Esmid lenâ) denildiğinde, bize şarkı söyle (“ğanni lena) anlamı kastedilir. Mücâhid Rahmetullahi Aleyh de buradaki ifadenin anlamının, şarkı olduğunu söylemiştir. Aynı şekilde Yemenliler, falan eğlendi (“semede fülân) dedikleri zaman, (“ğanne fülân) falanın şarkı söylediğini anlatmak isterler. (İğasetü’l-Lehfan.1/258)

 

Dördüncü ayet: ×Onların (müşriklerin), Beytullah yanındaki duaları da ıslık çalmak ve alkıştan başka bir şey değildir.Ø (Enfal, 35)

 

Islık çalmak (mükâ), alkış (tasdiye); nağme ve tempo tutmak gibi davranışlardır.

 

SÜNNET’TEN DELİLLER

 

 

“Yemin ederim ki, ümmetimden bir topluluk gelecek; zinayı, içkiyi, ipek elbiseyi ve çalgı aletlerini helal sayacaktır.” (Buhari)

 

Hadisin metninde yer alan “el-meâzif”, bütün çalgı aletlerini ve onlarla eğlenceyi de kapsayan, bu anlamda geniş bir ifade alanı olan bir kelimedir. Siyer kitaplarında hakkında genişçe yer verildiği üzere bu, Rasûlullah (S.A.V.)’in az sözle çok şey ifâde etme (“cevâmiu’l-kelim”) vasfındandır.

 

 

“Rabbim Azze ve celle bana içkiyi, kumarı, “kûbe”yi ve şarkı söyleyen kadınları haram kıldı.” (Sahih, İmam Ahmed, 1/274)

 

 

“Kûbe”: -Maalesef onsuz neredeyse hiçbir teğanninin olmadığı- darbukadır.

 

 

“Bu ümmet içerisinde zillet, zulüm ve çöküntü olacak”. Müslümanlardan biri, “bunlar ne zaman olacak” diye sordu. Rasûlullah (S.A.V.) “içki içilip, kadın oynatıldığı, çalgı aletleriyle şarkı söylenip eğlenildiği zaman diye cevap verdi.” (Tirmizi)

 

 

“Ümmetimden bazı insanlar, içkiye başka isimler vererek içerler. Şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleriyle başlan iner kalkar. Allah, onları yerin dibine batırır da domuzlar ve maymunlar kılar.” (İbni Mace)

 

 

“İki ses mel’undur. -Bunlar- nimet anında çalgı sesi, musibet anında vahlama sesidir.-” (Silsületü ehâdisi’s-sahiha”, 427)

 

 

“Ümmetimden bir kısım insanlar aşağılanacak, zillete düşüp zulme uğrayacaklardır”. Sahabeler sordu: “Yâ Rasulallah! Bunlar, Lâ ilâhe İllallah şehâdetinde bulunacaklar mı?” Efendimiz (S.A.V.) şöyle cevap verdi, “Evet, ama, o zaman içki içilecek, çalgı aletleri çalınacak, ipek elbiseler giyilecek”. (Hasen, İbni Ebi Şeybe, 5/164)

 

 

“Rasûlullah (S.A.V.) çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı.” (sahih, El-Beğavi;”şeru’s-sünne”8/22)

 

 

İbni Ömer Radıyallahu Anh’ın kölesi Nâfi anlatıyor: İbni Ömer’in peşinden gidiyordum. Kaval çalmakta olan bir çobana rastladık. İbni Ömer hemen ellerini kulaklarına tıkayarak yürümesini hızlandırdı ve bana “Ey Nâfi! Bir şey duyuyor musun?” dedi. Ben de, hayır dedim. Bunun üzerine ellerini kulaklarından çekerek şöyle dedi: “Bir gün Rasulullah (S.A.V.) ile beraberdim. O da bunun gibi bir şey işitince böyle yapmıştı.” (Ebu Davud) Müfessir Kurtubi Rahmetullahi Aleyh, İbni Ömer’den bu rivayeti naklettikten sonra şöyle diyor: “Böyle bir ses karşısında bile onlar bu tür bir tavır takınıyorlarsa, çağımız şarkı ve çalgı aletleri karşısında durum ne olur?! ..”

 

 

Rasûlullah (S.A.V.) “Zil Şeytanın çalgısıdır” demiştir.(Müslim). Bir başka rivayet de, “Köpek ve zilin bulunduğu yere melekler girmez” şeklindedir. (Müslim)

 

Bir zil, meleklerin nefret etmelerine sebep oluyorsa, insanda her türlü his ve duyguyu uyandırıp harekete geçiren çağdaş elektronik müzik aletleri karşısındaki durum ne olur acaba?!.. Bunun tahribatını varın siz düşünün...

 

 

“İnsanoğluna zina yapmasından dolayı günahı yazılır. Bunun cezasını her nasılsa çekecektir. Gözün zinası (harama) bakma, kulağın zinası (haram ve müstehcen olan şeyleri) dinlemektir.” (Müslim)

 

ŞARKI VE MÜZİK HAKKINDA, SAHABE, TABİİN VE DÖRT İMAMDAN NAKLEDİLENLER

 

 

Ebu Bekir Sıddık Radıyallahu Anh, iki küçük cariyenin tef çalıp şarkı söylediklerini gördü ve onları azarlayarak “Rasulullah’ın yanında şeytanın çalgısını mı çalıyorsunuz?” dedi. Rasulullah (S.A.V.)’de bunu ikrar etti. (Buhari)

 

 

Sürekli Allah’ın zikriyle meşgul olan Osman Radıyallahu Anh, Allah’ın kendisine bir lütfu olarak hiçbir zaman bu masiyete bulaşmamıştır. Şöyle demektedir: “Ne şarkı söyledim, ne de boş hayallere daldım (bu iki masiyetten uzak kaldım).” (İbni Ebi Asım, 2/595)

 

 

İbni Ömer Radıyallahu Anhumâ ihramlı bir topluluğa uğradığında, içlerinden biri şarkı söylüyordu. Ona: “Allah senin ibâdetini kabul etmesin emi, Allah seni işitmesin emi!” dedi. (İbni Ebi’d-Dünya, ‘Zemmü’l-Melahi”)

 

 

İbni Mes’ud Radıyallahu Anh, “şarkı, kalpte nifak bitirir” demiştir.

 

 

Enes bin Malik Radıyallahu Anh, “en pis kazanç, şarkı ve çalgı aletleriyle kazanılandır” dedi. (İbni Ebi’d-Dünya ‘Zemmü’l-Melahi’)

 

 

İbni Abbas Radıyallahu Anh, “tef haramdır, çalgı aletleri haramdır, kûbe (yukarıda geçti) ve ney de haramdır” dedi. (Beyhaki. 10/222)

 

 

A’işe Radıyallahu Anhâ validemiz, bir ziyarette bulunuyordu ki evde başını sallayarak şarkı söyleyen bir adam gördü ve ona, “Yazıklar olsun sanâ. Bu şeytandır, bunu çıkarın dışarı” dedi, o da çıkartıldı. (Buhari, “Edebü’l-müfred”)

 

 

Ömer b. Abdülaziz şarkı hakkında; “başlangıcı şeytandan, sonu da Allah’ın gazabıdır” demiştir. (sireti Ömer de İmam Acûri rivayet etmiştir.)

 

 

Vâki’ b. el-Cerrâh, “İbni Ömer’in yaptığı gibi çalgı aletlerini alın ve onu sahibinin başında kırın’ dedi (Hilal, 126)

 

 

Fudayl b. İyâd Rahmetullahi Aleyn, “müzik ve şarkı, zinanın teşvikçisidir’ dedi. (İbni Ebi’d-Dünya)

 

 

İmam Ebu Hanife Radıyallahu anh, şarkı ve müziğin haram olduğunu oldukça sert bir şekilde savunuyor ve onu dinlemeyi günah sayıyordu. (İbni’lCevzi, “Teblisu’l-İblis’)

 

 

İmam Mâlik Radıyallahu anh’a şarkıdan soruldu. O da “bizim oralarda bu işi günah içinde yüzenler (fasıklar) yapar” dedi. (İbni Ebi’d-Dünya, “Zemmü’l-Melâhi”)

 

 

İmam Şâfi Radıyallahu anh, “Şarkı batıla benzeyen, insanı oyalayan boş ve çirkin bir sözdür. Kim onu çok dinlerse sefihtir (beyinsizdir) ve şehadeti kabul edilmez. Şarkı çirkin ve haramdır. Nitekim Allahu Telâla ×Allah küfrü, fıskı ve isyanı size kötü göstermiştirØ (Hücurat, 7) buyurmaktadır. İmam Şâfi sözüne şöyle devam etmiştir: “Irak’ta şarkı -tağbîr- denilen bir şey terk ettim ki, onu insanları Kur-’ân’dan uzaklaştırmak için zındıklar keşfetmiştir.”

 

 

İmam Ahmed Radıyallahu anh, “Kâval, ney, zurna, tanbur, saz, kemençe ve benzerleri haramdır” dedi.

 

 

İmam Şâbi Rahmetullahi Aleyh, “şarkı söyleyen de, dinleyen de mel’undur” demiştir. (ibni Ebi’d-Dünya)

 

 

Dahhâk Rahmetullahi Aleyh, “şarkı kalbi öldürür, Rabb’i öfkelendirir” demiştir. (İbni Ebi’d-Dünya)

 

 

Şeyhu’l-İslâm Ebu Abbâs İbn-i Teymiye Rahmetullahi Aleyh, “şarkı ve müzik, insanda şeytani duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biri ve müşriklerin âdetlerindendir” demiştir. (Mecmuu’l Fetâva, 11/295)

 

 

İmamı Kurtubi Rahmetullahi Aleyh, “şarkı, Kitap ve Sünnetle yasaklanmıştır” demektedir.

 

 

İbn-i Salâh Rahmetullahi Aleyh de, “şarkı ve müzik aletlerinin haram olduğu konusunda icmâ vardır” demiştir.

 

İCMA’DAN DELİLLER

 

Bilindiği üzere Selef-i Salihinin (Sahabe, Tâbiin ve Etbâu’t-Tâbiin -Allah celle Velaluhuhepsinden razı olsun-, bir meselede görüş birliğine varması olan icmâ, Kitap ve Sünnet’ten sonra İslâmın üçüncü kaynağıdır. Dolayısıyla icmâ kesin hüccet olup, muhalefet etmek caiz değildir. Allah Azze ve celle ×Her kim de kendisine doğru yol ap-açık belli olduktan sonra Peygambere muhalefet eder ve müminlerin yolundan başkasına giderse, biz de onu döndüğü yolda bırakır, (Ahirette) Cehenneme atarız. O, ne kötü bir dönüş yeridir.Ø (Nisa, 115)

 

Bu ayeti kerimede, müminlerin yolundan başka bir yola giden bir kimsenin sonunun (Allah korusun) Cehennem olacağı uyarısı vardır. Müslümanların icmâsı haktır, her kim onların icmasına ters düşerse, bu ayet-i kerimede bildirilen cezaya müstehak olmasından korkulur.

 

Müzik hakkında Kur’ân-ı Kerim ve Sünnet-i Nebeviyye ışığında, en hayırlı devir olan Sahabe, Tâbiin ve Tebei Tâbiin’in-Allah onlardan razı olsun sözlerinden çıkan ortak hüküm, şarkı söylenmesini, çalgı aletlerinin çalınmasını ve dinlenilmesini, hakkında hiçbir ruhsat olmaksızın yasaklamış ve bununla iştiğal edenlerin çalgı aletlerinin başlarında kırılmasını emretmiştir.

 

İcmânın kesin bir hüccet olup, ona muhalefet edilemeyeceği ortaya çıktıktan sonra; “Müzik ve mubah olmayanlar kapsamında belirtilen melodilerin haramlığı ihtilaflı bir konu mudur? Yoksa tartışma kapısının kapatıldığı ve bu hususta icma edilen haram bir konu mudur?” gibi bir soru sorulursa şu cevap verilir:

 

Bu konu yukarıda geçtiği gibi Sahabelerin, Tâbiinin ve dört imamın, haramlığı üzerinde ittifak ettikleri bir meseledir. Çünkü ihtilaflı meselelerde fiili işleyenler üzerine bu kadar gidilmez; fasık, facir, mel’un ve şeytan gibi sıfatlar yakıştırılmaz.

 

“Müzik ruhun gıdasıdır” (mı?)

 

Bazı kimselerin diline doladığı ve çok garip olan bu söz, Kur’ân’dan ve Sünnetten kopanları insanların, eksikliğini yüreklerinin derinliğinde hissettiği bir boşluğu doldurmak, ne olursa olsun kendisiyle her zaman güçlü oldukları kaynaklara dönmesini engellemek amacıyla üretilmiş basit felsefeden öte bir şey değildir.

 

Böylece Allah düşmanları kendilerince alternatif(!) bir din oluşturma eğilimi göstermiş insan maneviyatına, ihtiyaç duyduğu desteği müzikle verebilecekleri vehmine kapılmışlardır. Bununla da kalmayıp, bu yolla halkları ve en önemlisi gençleri etki altına almayı başarmışlardır. Hatta bu doğrultuda sözde İslami olan “yeşil pop”(!) tartışmaları bile yapılmaya başlanmıştır. Müslümanları dağın öte yanındaki büyük felaketi görmeye ve yükümlü olduğumuz sorumlulukları eda etmeye davet ediyoruz...

 

Ruh, ancak böyle gıdalanır!

 

 

Son olarak...

 

İslam’da müziğin hükmü açıklandıktan ve müslümanın bundan uzak durması, kaçınması gereken haramlardan biri olduğu belli olduktan sonra, bu günaha düşen kimse artık, Allah Teala ve Rasûlü (S.A.V.)’in emrine boyun eğmeli ve teslimiyet içinde olmalıdır ki, hayat bulsun:

 

×Ey İman edenler! Hayat verecek şeylere çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlüne (onların çağrılarına) uyun...Ø (Enfâl, 24)

 

Şayet kişi, böyle bir günahın içinde değilse, artık Allah’a hamdederek, hak üzere sabit kalmasını O’ndan dilesin ve kardeşlerine nasihatta bulunsun...

 

 

“Sallallahu alâ Muhammedin ve alâ âlihi ve Sahbihi ecmâîn”

 

VE’L-HAMDÜ LİLAHİ RABBİ’L ALEMİN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu fakir alim değil ama nekletmek ister...

Bu fakir(Kuloğlan) 4 Mezheb İmâmında Ahmed bin Habnel Radıyallahu Teala Anh'ın Müsned İsimli Hadîs-i Şerîf kitâbında şu hadîs-i şerifin yazılı olduğunu buldu:

(Cenab-ı Hak, zurna, gırnata, ud, def gibi bütün çalgı aletlerini, cahiliyet döneminde tapınılan putları kaldırmamı emretti.)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sözlü veya sözsüz genelde müzik dinlemem. Ama merak ettiğim bir şey var. Neye göre haram diyorsunuz? Kuran'da böyle bir şey yazıyor mu? Peygamber Efendimiz'in (s.a.s) bu konuyla ilgili kesin bir hadisi var mı? Sorma sebebim yazılanları yargılamak değil, bilmeyişimdendir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu yazıyı Dinimizİslâm 'dan aldım, İsmini "Cehâletin Sonu" koyuyorum, geçen nette alim geçinen F.G.cinin "Sahih Hadislerde Musukiyi yasaklıyan hiçbir hadis yoktur" zırvalamasına ne kadar gülmüştüm.La kardeşim 30'a yakın Hadîs-i Şerîf var bu konuda.Eğer Eshabın Aleyhimurrıdvan nakillerinide sayarsak bu iş 60'a çıkıyor nasıl yok? Bu adamda işi dahada çozutmuş "Musikiyi yasaklıyan hiçbir Hadîs yoktur" diyor.Cehâletin bu kadarı artık.Neyse yazı şöyle adam bu câhilâne soruyu soruyor sonra 20'ye yakın hadîs-i şerif kendilerine bildiriliyor, bu sefer Hadisler uydurmadır hem biz Hadise uymağa emrolunmadık diyor sonra bir güldürücü bir ağlatıcı sorularla gözlerimizi yoruyor.

CEHÂLETİN SONU

[Aşağıdaki suallerin hepsi aynı kişiye aittir]

 

Çalgı ile ilgili hadisler

Sual: Çalgıyı yasaklayan hiçbir hadis yoktur. Varsa birini bildirir misiniz?

CEVAP

Bir değil pek çoktur. Yirmiden fazlası şöyledir:

(İlk teganni eden şeytandır.) [Taberani]

 

(Sesini gına ile yükseltene şeytan musallat olur.) [Deylemi]

 

(Rahmet melekleri, ceres, [çan, zil, çıngırak] bulunan yere girmez.) [Nesai]

 

(Rahmet melekleri, köpek ve çan bulunan kafileye yaklaşmaz.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]

 

(Ceres, şeytanın mizmarıdır.) [Müslim, Ebu Davud, Nesai] [Mizmar çalgıdır]

 

(Şarkıcı kadını dinlemek, yüzüne bakmak haramdır.) [Taberani]

 

(Cenab-ı Hak, zurna, gırnata, ud, def gibi bütün çalgı aletlerini, cahiliyet döneminde tapınılan putları kaldırmamı emretti.) [İ.Ahmed]

 

(Bir zaman gelecek, zina, içki ve mizmarı [çalgıyı] helal sayanlar çıkacaktır.) [buhari]

 

(Musiki, kalbde nifak hasıl eder.) [beyheki]

 

(Suyun otu büyüttüğü gibi, şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür.) [Deylemi]

 

(Rabbim içkiyi, kumarı, darbukayı ve şarkıcı kadınları haram kıldı.) [İ. Ahmed]

 

(İçkilere başka isim verilerek içilir. Çalgılarla eğlenirler. Allahü teâlâ, onları yere batırır, domuz ve maymun haline getirir.) [İbni Mace]

 

(Şunlar zuhur ederse, ümmetimin helaki hak olur: Lanetleşmeler, içkiler, çalgılar ve erkeğin erkekle, kadının kadınla iktifa etmesi.) [Deylemi, Hâkim]

 

(Mizmarları, putları yok etmek için gönderildim.) [İ. Ahmed, Ebu Nuaym, İ. Neccar]

 

(İblise, “Mizmarlar [çalgılar] müezzinin, yazıların dövme, Resulün [elçin] kâhinler, ve falcılardır” denildi.) [İbni Ebiddünya, İbni Cerir, Taberani]

 

(İki ses melundur: Nimete kavuşunca çalgı, musibete maruz kalınca feryat.) [bezzar]

 

(Nimete kavuşunca mizmar [çalgı çalmak] gazabı ilahiye sebep olur.) [Deylemi]

 

(Şarkılar, içkiler yayılınca, yere batmalar görülür.) [Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace]

 

(Kur’an mizmarlardan okunmadan önce salih amel işlemekte acele edin.) [Taberani]

 

(Kur'an mizmarlardan okunduğu zaman ölebilirsen öl.) [Taberani]

 

(Kur'anı mizmarlardan [çalgı aletlerinden] okuyanlara Allah lanet eder.) [Müsamere]

 

(Belaya maruz bırakan 15 kötü âdetten biri çalgıların yayılmasıdır.) [Tirmizi]

 

(Gözün zinası [harama] bakmak, kulağın zinası [haram şeyleri] dinlemektir.) [Müslim]

 

Resulullah çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı. (Begavi)

 

Cariyelerin şarkı söylemesi

Sual: Buhari ve Müslim’de bildiriliyor ki: Hazret-i Âişe anlatır:

"Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü öbür tarafa çevirdi, sonra babam [Hazret-i Ebu Bekir] içeri girdi. (Bu ne hâl, Resulullahın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?) diye beni azarlayınca, Resulullah (Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır) buyurdu. Babam başka şeyle meşgul olunca cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar.”

Bu olay, kadınların erkeklerle beraber oturmasının, çalgı çalmasının, şarkı söylemesinin ve seslerini erkeklere duyurmasının helal olduğunu gösteriyor mu?

CEVAP

Kesinlikle göstermez. Yukarıdaki ifadeleri İslam âlimleri nasıl açıklıyor, ona bakalım:

1- Şiir okuyan veya şarkı söyleyenler, hür kadın değil cariyedir. Cariyelerin saçlarını, kollarını açmaları seslerini erkeklere duyurmaları günah değildir. Hatta efendisiyle nikaha lüzum görmeden ilişkiye girmeleri de caizdir. Çünkü cariyenin dindeki statüsü farklıdır. Cariyeyi örnek gösterip, hür kadınlara da bunların mubah olacağını söylemek Müslüman’ım diyen kimseye yakışmaz.

 

2- Hazret-i Ebu Bekrin, def için şeytanın düdüğü demesi, çalgının mubah olmadığını gösterir. Bu ve benzeri hadis-i şeriften İslam âlimleri şu hükmü çıkarmışlardır:

 

Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda kendi aralarında def çalması caizdir. Bunun dışındakiler haramdır. (Hadika)

 

Kahramanlık şarkılarının, mehter marşlarının, düğünlerde davul ve def çalmanın caiz olması, diğer şarkı ve türkülerin de caiz olmasını gerektirmez.

 

3- Def ile şarkı türkü söylenir, ilahi söylenmez. Çünkü ilahi ibadettir. İbadete çalgı karıştırılmaz. Tasavvuf müziğinin dinde yeri yoktur. Resulullah efendimizin geldiği bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullahı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [ilahi söylemek] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)

 

İbadete müzik karıştırmak

Sual: İbni Mace’nin bildirdiğine göre, Resulullah, Rübeyyi binti Muavviz’in düğününde, def çalarak Bedir savaşıyla ilgili kahramanlık türküleri söyleyen iki küçük kızı dinlemiştir. Bu esnada şarkı söyleyenlerden birisi; “Aranızda, yarın ne olacağını bilen bir Peygamber var” demesi üzerine, Resulullah Efendimiz, (Bırak o sözü, önceki söylediklerine devam et, gaybı ancak Allah bilir) buyurmuştur. Bu da her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?

CEVAP

Asla göstermez. Kahramanlık türkülerini söyleyenler cariyelerdir. Cariyelerin hükmü ise yukarıda bildirildi. İslam âlimleri buradan iki hüküm çıkarmışlardır:

 

1- Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda def çalması caizdir. (Hadika)

 

2- Beni övmeyi bırak, önceki sözlerine devam et buyurması haram işleyerek ibadet yapılamayacağını göstermektedir. İslam âlimleri İlahileri çalgı aletleriyle söylemenin küfür olduğunu bu hadis-i şeriften çıkarmışlardır.

 

Sevinç türküleri

Sual: Habeşliler, harbeleriyle, [küçük mızraklarıyla] oynarken Hazret-i Ömer, yerden aldığı çakıl taşlarını onlara fırlattı. Resulullah (Ya Ömer, bırak onları oynasınlar. Zira onlar Beni Erfidedirler) buyurdu. (Buhari, Müslim) [Dikkat edilirse burada çalgı çalınmıyor, bir nevi kılıç oyunu oynanıyor.]

Resulullah Medine'ye hicret edince, onun gelişinden sevinen Habeşliler harbeleriyle oynadılar (Ebu Davud) [Dikkat edilirse burada da, çalgı çalınmıyor, bir nevi kılıç oyunu oynanıyor.]

İbni Mace bildiriyor ki: Hazret-i Peygamber bir kere Medine’de bir yerden geçerken def çalıp türkü söyleyen kızların, (Nahnu cevarin min beni’n-neccar /Ya habbeza Muhammedün min car) = (Biz Neccaroğuları kabilesine mensup kızlarız. Hazret-i Muhammed ne iyi ve ne hoş bir komşudur) beyitlerini söyleyen kızlara, “Allahu ya’lemu inni uhibbukünne” (Allah bilir ki ben de sizi seviyorum) diyerek iltifatta bulundu. [Resulullah efendimizin Müslümanlara sizleri seviyorum demesi gayet normaldir. Buradaki kızlar da cariyedir, hür kadın değildir.]

Hazret-i Enes bildiriyor ki: Veda Haccında Resûlullahın kâfilenin yürüyüş temposunu ezgileriyle canlı tutan bir kölesi vardı ve adı Enceşe idi. Bu zat güzel sesli birisiydi ve Resûlullahın zevceleri ile bir kısım Müslüman kadınların develerini sevk ediyordu. Enceşe bazı ezgiler okumuş, okuduğu ezgilerle develeri hızlandırmıştı. Resûlullah, Enceşe’den okuduğu ezgilerin ritmini değiştirmesini ve develerin yürüyüş temposunu ağırlaştırmasını emrederek “Ey Enceşe ağır ol! Şişeleri kırma) buyurmuştu. (Buhari Müslim) [Dikkat edilirse burada da nağme söyleyen hür insan değil köledir. Kadın köleye cariye denir. Kölelerin statüsü farklıdır. Kadın kölelerin saçlarını kollarını açmaları günah değildir. Şarkı söylemeleri, şarkılarını başkalarına duyurmaları da günah değil. Bunlar örnek verilerek, sinsi bir şekilde Müslüman kadınların şarkı söylediğini bildirmek ne kadar çirkin bir oyundur.]

Resulullah, oynayan bir grup Habeşliyi görünce, takdir ederek (Yahudiler ve Hıristiyanlar bilsinler ki, bizim dinimizde genişlik vardır) buyuruyor. [Dikkat edilirse burada oynayanlar da Habeşli kölelerdir. Hür insanın bile mubah oyunlar oynaması haram değildir. Buradan haram olan çalgıların mubahlığına cevaz çıkarmak art niyetli olmayı gösterir.]

Bu olaylar, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?

CEVAP

Asla göstermez. İslam âlimleri bu ve benzeri hadis-i şeriflerden şu hükmü çıkarmışlardır:

Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda def çalması caizdir. (Hadika)

 

Sevgi gösterisi

Sual: Beyheki bildiriyor ki: Resulullah, hicret esnasında Medîne’ye teşrif buyurduğu zaman, kadınlar dam başlarında defli ve sesli olarak, “Taleal-bedru aleynâ….” diyerek sevinçlerini göstermişlerdir. Bu da, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?

CEVAP

Kesinlikle göstermez. Bu olay, henüz İslamiyet’in başında olmuştur. O zaman henüz hicab âyet-i kerimesi inmemişti. Yani kadınların kapanmaları yasak edilmeden, kadın erkek beraber oturulması yasak edilmeden önce idi. Kadın sesinin haram edilmediği vakitte idi. Eshabı-ı kiram, içki yasak edilmeden önce içki içip namaz kılarlardı. Bunu örnek gösterip de içki içmenin caiz olduğunu söylemek nasıl yanlış ise, hicab âyetinden önceki olayları gösterip, kadınların şarkı söylemesine cevaz vermek de o kadar yanlış olur.

 

Düğünlerde def çalmak

Sual: Bir evden kulağına gelen def sesleri üzerine Resulullah, evde ne olduğunu sorar. Düğün cevabını alınca, (Bu nikâhtır, sifah [zina] değildir” der. İbni Mace bildiriyor ki: Hazret-i Âişe, Medineli bir yakınını evlendiriyor. Düğün yerine gelen Peygamber Efendimiz, (Kızı gelin ettiniz mi?) diye sorar. Evet derler. Peygamber Efendimiz, (Kızla birlikte türkü söyleyecek birini de gönderdiniz mi?) buyurur. Hazret-i Âişe, hayır deyince, Peygamber Efendimiz buyurdu ki:

(Ensar arasında böyle günlerde eğlence geleneği vardır. Keşke kızla birlikte şarkı söyleyecek birisini gönderseydiniz de onlar şöyle söyleyiverseydi: “Size geldik, size geldik. Bize şenlik, size şenlik”)

Muâz İbni Cebel anlatır: Ensârdan birinin düğününde bulunuyorduk. Hazret-i Peygamber, nikâhı kıydıktan sonra, (Allah iyi geçim, hayırlar ve uğurlar nasip etsin, rızkınıza bolluk bereket versin, sizi mübarek kılsın) diye duâ eder. Âdet veçhile damadın başı üzerinde def çalınmasını söyler. Def çalınır.

Nesai bildiriyor ki: Amir b. Sa’d anlatıyor: “Bir düğünde, Bedir ashabından olan Kurayza b. Ka’b ve Ebûl-Mesûd-ül-Ensârî’nin yanına vardım. O esnada genç kızlar [cariyeler] türkü söylüyorlardı. Ben, Siz Resulullahın ashabından ve Bedir savaşına katılanlardansınız. Sizin yanınızda kızlar türkü söylüyorlar; siz ise ses çıkarmıyorsunuz” dedim. Onlardan biri dedi ki: “İstersen otur, bizimle beraber dinle; istersen git! Düğünde eğlenmemize izin verildi! [Dikkat edilirse burada çalgı çalınmıyor, ikincisi, düğün için sevinç gösterisinde bulunuluyor, üçüncüsü de bunları söyleyenler cariyelerdir, hür kızlar değildir. Buradan kızlara şarkı söyletmenin caiz olduğunu çıkarmak, Resulullahın arkadaşlarının karı kız oynattıklarını çıkarmak olur ki çok çirkin bir art niyettir.]

Nâfi anlatıyor: Abdullah ibni Ömer, bir çalgı sesi işitince kulaklarını parmaklarıyla tıkayarak yoldan uzaklaştı. Bana “Ey Nâfi, kulağına hâlâ ses geliyor mu?” diye sordu. “Hayır” dedim. Bunun üzerine parmaklarını kulaklarından çıkarıp,“Bir defasında Hazret-i Peygamber ile beraberdim. Böyle bir ses işitti ve aynen benim davrandığım şekilde davrandı.

Eğer çalgı haram olsa idi. Nafi’ye sen de kulağını kapa derdi. Bu olaylar, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?

CEVAP

Olay eksik anlatılmış. Doğrusu şöyledir:

Tabiinin büyüklerinden Nafi anlatır: Abdullah ibni Ömer ile beraber gidiyorduk. Ney sesi işittik. Abdullah, kulaklarını parmakları ile kapadı. Oradan hızla uzaklaştık. Ney sesi daha işitiliyor mu, dedi. Hayır işitilmiyor dedim. Parmaklarını kulaklarından ayırdı. Resulullah da böyle yapmıştı dedi. Nafi, sonra dedi ki, ben o zaman çocuk idim. Bundan anlaşılıyor ki, Nafi’ye kulaklarını kapamasını emretmemesi, çocuk olduğu için idi. Çünkü çocuk isteyerek dinlese de ona günah olmaz. Yoksa, Abdullah takvası sebebi ile kulaklarını kapattı demek doğru değildir. Nafi, böyle yanlış anlaşılmaması için, çocuk olduğunu bildirdi. (Eşiat-ül-lemeat)

 

Müziği helal göstermek için, hadis-i şerifleri ve olayları değiştirenler için, yukarıda delil gösterdikleri olayda Peygamber efendimizin mübarek kulaklarını kapatması kendi aleyhlerine delildir. Madem Peygamber efendimiz güya çalgıya müsaade ve teşvik etti, niye mübarek kulaklarını kapatıyor? Kapatmasına lüzum yoktu ki. Buradan İslam âlimlerinin çıkardığı hüküm, müziği istemeyerek duymanın haram olmadığıdır. Özel dinlemek ayrı, gayri ihtiyari duymak ayrı. Abdullah bin Ömer hazretlerinin de yaptığı gibi yapmak dinin emridir.

 

Cennette müzik var mı?

Sual: Cennette bile çalgı ve müzik vardır. Bu nasıl inkâr edilebilir ki?

CEVAP

Cennette her şeyde olduğu gibi akla ve hayale gelmeyen en güzel şeyler vardır. Orada bizim bilmediğimiz şahane nağmeler vardır. Bilinmeyen şeyler bilinenlerle mukayese edilemez. Ebu Hüreyre radıyallahü anh anlatır:

 

Bir kimse gelip, (Ya Resulallah nağmeli ses çok hoşuma gidiyor. Cennette güzel ses var mıdır?) diye sordu. Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Yemin ederim ki, dünyada ibadet eden, Allahü teâlâyı zikredip, çalgı ve oyun aletlerinin sesine kulak vermeyenler, Cennette, bir benzeri duyulmayan, Allahü teâlâyı tesbih ve takdis eden güzel seslerle, sürur ve neşeye gark edilirler.) [Gunyet-üt-Talibin]

 

Başka bir hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Kıyamette, Allahü teâlâ, meleklerine buyurur ki: Kulaklarını ve gözlerini mizmarlardan [çalgılardan] ve haramlardan koruyanları getirin. Melekler onları, misk ve amber tepeleri üzerinde toplarlar. Allahü teâlâ buyurur: Onlara tesbihimi ve temcidimi duyurun. O kimseler öyle güzel sesler duyarlar ki, benzerlerini hiç kimse duymamıştır.) [Deylemi]

 

Yine bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor:

(Allah beni hidayet ve alemlere rahmet olarak gönderdi. Beni; çalgıları, eğlenceleri, cahiliyet işlerini ve putları yok etmek için gönderdi. Rabbim, izzeti üzerine yemin etti ki, bir kul dünyada şarap içerse, ona kıyamette muhakkak Cennet şarabını haram kılacak, bir kul da hamrı [içkiyi] terk ederse Allah da ona muhakkak, Cennet şarabından içirecektir.) [Ebu Nuaym]

 

Ahiret şarabı dünya şarabına benzemez. Ahirette şarap var diye dünya şarabına helal denir mi? Ahirette güzel sesler var diye dünyadaki çalgılara helal demek de bundan daha kötüdür. Üstelik Cennette bu güzel nağmeleri dinleyecek olanların, dünyada çalgı seslerini dinlemeyenler yani bu haramdan kaçınanlar olduğu da açıkça bildiriliyor.

 

Şu da önemli bir husustur ki, harama helal diyen kâfir olur.

 

Biracının şahidi

Sual: Yusuf el-Kardavî, (kadının müzik yapması ve bu müziğin başkalarınca dinlenmesi haram değil; caizdir) diyor. Buna ne diyeceksiniz?

CEVAP

Kardavi, kendisinin mezhepsiz olduğunu açıkça itiraf eden bir sapıktır. Böyle deliller için, atalarımızın (Biracının şahidi şarapçı olur) sözü gayet uygundur. Fıkhi bir hüküm:

Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

 

Din haramla yaşanmaz

Sual: Çalgılara haram diyerek bu dini yaşanmaz hâle getirmek günah değil midir?

CEVAP

Çalgılara haram diyen Resulullahtır. Peygamber efendimiz mi kendi getirdiği dini yaşanmaz hâle soktu? Çalgı çalıp haram işlenmedikçe din yaşanmaz hâle mi gelir? Dini yaşatmak için illa yediden yetmişe çalgı çalıp göbek mi atmak gerekir?

 

Nağmesiz şarkı olmaz

Sual: Müzik yapan kadın müziğinde “düzgün, doğru, ciddî, ağırbaşlı, vakûr, edâsız, itaatsiz, cilvesiz, câzibesiz, art niyetsiz sözler” söylerse ve düzgün haller ve davranışlar gösterirse, o müzik caiz olup, radyoda TV’de söylenemez mi?

CEVAP

Erkek de söylese kadın da söylese hatta Robot bile söylese müzik yine haramdır. Kadının söylediği hangi şarkıda eda, cazibe, cilve olmaz ki?

 

Bırakın şarkı türküyü kadınlar zaruret olmadıkça namahrem erkeklerle konuşamaz. Ramuz-ül-ehadis kitabının 469. sayfasındaki ilk hadis-i şerif şöyledir:

(Ey kadınlar, ancak mahreminiz olan erkeklerle konuşun, mahreminiz olmayanlarla konuşmayın!) [İbni Said]

 

Fıkhi bir hüküm:

Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

 

İslam âlimleri buyuruyor ki

 

Nasslardan hüküm çıkaran ulemanın açıklamaları şöyledir:

 

İslâm âlimleri buyuruyor ki:

İbni Hibban’ın bildirdiği hadis-i şerifte, Resulullah, develerin boyunlarındaki ceresleri [çanları] çıkarmıştır. Halbuki çan şehveti tahrik etmez. Çan bulunan yere rahmet melekleri girmiyor. Artık çalgıyı, çalgı aletlerini siz düşünün. Şeyh-ul-İslâm Ahmed İbni Kemal efendi hazretleri Kırk Hadis kitabında buyuruyor ki:

(Mizmarları kırmak ve hınzırları öldürmek için gönderildim) hadis-i şerifindeki mizmar, bütün çalgı aletleridir. Bu hadis-i şerif, her çeşit çalgıyı ve domuz eti yemeyi yasak etmektedir.

 

Hazret-i Ebu Bekir, iki küçük cariyenin def çalıp şarkı söylediklerini gördü ve onları azarlayarak “Şeytanın çalgısını mı çalıyorsunuz?” dedi. (Buhari)

 

İbni Ömer hazretleri, ihramlı bir toplulukta şarkı söyleyen birine, “Allah senin ibadetini kabul etmesin” dedi. (İbni Ebid-dünya)

 

Eshabı kiramdan Enes bin Malik hazretleri “En pis kazanç, şarkı ve çalgı aletleriyle kazanılandır” dedi. (İbni Ebid-Dünya)

 

İbni Abbas hazretleri, “Çalgı aletleri haramdır” dedi. (Beyheki)

 

Âişe validemiz, bir evde şarkı söyleyen birini görünce ona, “Yazıklar olsun sana. Bu şeytandır, bunu çıkarın dışarı” dedi ve onu çıkardılar. (Buhari)

 

Fudayl b. İyad hazretleri, “Müzik ve şarkı, zinanın teşvikçisidir” dedi. (İbni Ebid-dünya)

 

Şeyhül İslam Ahmed İbn-i Kemal Paşazade, Risale-i Münire’de buyuruyor ki:

Cevâhir-i Fetâvâ kitabında (Raks [oyun], şarkı ve çalgı haramdır) diyor. İstihsân kitabında çalgı dinlemenin haram olduğu bildiriliyor. Hidâye kitabının sahibi, (Şarkı söyleyenin şahitliği kabul edilmez) diyor. Tefsir âlimlerinin büyüklerinden İmam-ı Kurtubi, şarkı söylemek, ney çalmak ve raks etmek icma ile haramdır diyor. Abdülkadir-i Geylani’nin (Raksa helal diyen kâfir olur) fetvası vardır. (Vesiletü'n Necat kitabı)

 

Şeyh Muhammed Rebhami hazretleri buyuruyor ki:

Saz, tanbur, def, ney ve diğer çalgı aletlerini çalmak, Allahü teâlânın emrini tutmamak olur. (Riyad-ün-Nasıhin)

 

İmam-ı Şa’rani hazretleri buyuruyor ki:

“Hakim-i Tirmizi’nin Nevadiru’l Usul adındaki kitapta rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem efendimiz, (Her kim şarkı sesine kulak verirse, onun ruhanileri dinlemesine izin verilmez) buyurdu. Oradakilerden biri tarafından, (Ya Resulallah, ruhaniler kimlerdir?) diye soruldu. Resulullah da, (Cennet ehlinin okuyucularıdır) buyurdu. (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi)

 

İmam-ı Birgivi hazretleri buyuruyor ki:

Saz dinlemekten kulaklarını korumalıdır. (Risale-i Birgivi)

 

Mezhepsiz İbni Teymiye bile, “Şarkı ve müzik, şeytani duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biridir” demiştir. (Mecmu-ul Fetava)

 

Şarkı, Kitap ve Sünnetle yasaklanmıştır. (İmam-ı Kurtubi)

 

Şarkı ve müzik aletlerinin haram olduğu konusunda icma vardır. (İbni Salâh)

 

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

İmam-ı Şami, Mültekıt kitabında (Hiçbir âlim, teganniye mubah demedi) buyurdu. (m. 266)

 

Kur'an-ı kerimi musiki perdelerine uydurarak okumak haramdır. (Fetava-i Bezzâziyye)

 

Çalgı çalmanın haram olduğu, icma ile bildirildi. (Makamat-ı Mazheriyye)

 

Çalgı çalarak veya oyun arasında Kur'an okuyan kâfir olur. (Tergib-üs-salât)

 

İmam-ı Münavi hazretleri (Nikahı herkese duyurun! Bunun için de, camide yapın ve def çalın) hadis-i şerifini açıklarken, (Mescitlerde def çalınmaz. Hadis-i şerif, mescid dışında çalınmasını, mescitte yalnız nikah yapılmasını emrediyor) diyor. (Hadika)

 

Dümbelek, ney, saz çalmak haramdır. (Tahtavi şerhi)

 

Teganni ile okuyan bir imamın arkasında kılınan namazın iadesi gerekir. (Halebi)

 

Kur’an-ı kerimi, Arap şivesine uygun, tecvid ile ve güzel ses ile okumalıdır. Ebu Davud’daki hadis-i şerifte, (Kur'anı güzel sesle okuyun) buyuruldu. Yani "Allah’tan korkarak okuyun" demektir. Bu da, tecvid ilmine uyarak okumakla olur. Yoksa, harfleri, kelimeleri değiştirerek, manayı, nazmı bozarak teganni ile okumak haramdır. (Berika)

 

Teganni haramdır. (Tıbb-ün-nebevi)

 

Kur’an-ı kerimi teganni ile okumak ve dinlemek haramdır. Burhâneddin-i Mergınânî hazretleri buyurdu ki:

Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan hafıza, ne güzel okudun diyen kimsenin imanı gider. Tecdîd-i iman gerekir. Kuhistânî de, böyle yazmaktadır. (Dürr-ül-müntekâ)

 

Teganni ile şarkı söylemek ve dinlemek haramdır. Tekkelerde ilahiler okuyarak raks etmek, oynamak, dönmek haramdır. Şimdi, dinden haberi olmayan fasıklar, böyle tarikatçılık yapıyorlar. (Fetava-yı Hindiyye 5/352)

 

Allame Zahirüddin bin Cafer diyor ki:

(Mevlidde, salihlerle salevat okumak, her zaman sevaptır. Fakat, buna haram karıştırmak, mesela çalgı, şarkı, raks gibi şeyler yapmak büyük günah olur.)

Büyük âlim ibni Arabi hazretleri Fütuhat-ı Mekkiyye kitabında, raks ile ve dönerek olan simanın yasak olduğunu bildirmiştir. (Mektubat)

 

Sima esnasında raks günahtır. (Merec-ül-bahreyn)

 

Kitab-ül-kırare’deki hadis-i şerifte, kıyamet alametleri sayılırken, (Kur’an-ı kerim mizmardan, [çalgılardan] okunur) buyuruluyor. (Tergib-üs-salât)

 

Ney de, diğer çalgılar gibi asla caiz değildir. Eğlence ve para kazanmak için şarkı söylemek haramdır. Her çalgıyı çalmak ve dinlemek, raks etmek caiz değildir. (Redd-ül Muhtar)

 

Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş, evliyanın büyüklerinden olan Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri, ney ve başka hiçbir çalgı çalmadı. Musiki dinlemedi ve raks etmedi. Zikrin kalb ile, sessiz olacağını Mesnevi’de bildirmektedir. (S. Ebediyye)

 

Raks ile, söz ile [şarkı, çalgı ile] başkalarını eğlendiren şahit olamaz. (Mecelle m. 1705)

 

İlahi, hasta olmayan kalbi yumuşatır, haram olmaz. Çalgı çalmak ise bütün âlimlerce haramdır. (Makamat-ı Mazheriyye)

 

Hak sevgisi ile sima dinleyen sıddık, nefse uyup dinleyen zındık olur. (Siyerül-aktab)

 

Sıkıntı gidermek için, kendi kendine nağme okumak caizdir. Fakat, başkalarını eğlendirmek için okumak caiz değildir. Her çalgı haramdır. (Ahlak-ı alaiyye)

 

Keyf ve eğlence için, her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Yalnız savaşta, askerin moralini kuvvetlendirmek için, bando, mızıka çalmak ve bunlara sulhta da hazırlanmak ve düğünlerde davul, def çalmak caizdir. Mescitlerde her çalgı haramdır. (Ukud-üd-dürriyye)

 

İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:

Eğlence veya para kazanmak için başkalarına şarkı söylemek, sözbirliği ile haramdır. Çalgı ile raks etmek büyük günahtır. Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül-Muhtar)

 

Fısk ve içki içilen yerlerde çalgı çalmak ve bunu dinlemek haramdır. Resulullah çobanın kavalını işitince, parmakları ile mübarek kulaklarını kapadı ise de, yanında bulunan Abdullah bin Ömer’e kulaklarını kapamasını emretmedi. Bu da, elde olmadan duymanın haram olmadığını göstermektedir. Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak da caizdir. [Okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir.] (Hadika)

 

Def, tambur ve her çeşit çalgıyı evinde, dükkânında bulundurmak, kendisi kullanmasa bile, satmak, hediye etmek, ariyet veya kiraya vermek günahtır. (Berika)

 

Sadece mehter marşında çalınan müzik aletlerini satmak caiz olur.

 

Müzik, nefsin gıdası, ruhun zehiridir, kalbi karartır. (Dürr-ül mearif)

 

İlahileri çalgı ile, ney çalarak okumak bid'attir. Harama helal diyen ve haramı ibadete karıştıran kâfir olur. (S.Ebediyye)

 

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:

Resulullah efendimiz, geldiği bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Şarkıyı bırakıp, Resulullahı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin. Beni övmek [mevlid, ilahi] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)

 

[bazıları, bu hadis-i şerife istinaden kadınların şarkı söylemesinin ve çalgının caiz olduğunu söylüyorlar. Şarkı söyleyenler cariye idi. Cariyenin avret yeri erkeğinki gibidir. Sesi de avret değildir. Hür kadınların sesi de avrettir, saçları kolları da avrettir. (Hadika, Berika)]

 

Her çeşit çalgı dinlemek haramdır. (Fetava-i Bezzaziyye, Hadika, Ahlak-ı alaiyye)

 

Müzik bütün dinlerde büyük günahtır. (Dürr-ül-münteka)

 

İncilin yasakladığı müziği, sonradan papazlar Hıristiyanlığa soktu. (Mevahib-i ledünniyye şerhi Zerkani)

 

İlham dinde senet olmaz

Sual: Üstad Bediüzzaman Said Nursi radyolardan yapılan müzik yayını ile ilgili olarak, (Evet, beşer hakikate muhtaç olduğu gibi, bazı keyifli hevesata da ihtiyacı var. Fakat, bu keyifli hevesat, [bütün yayınların ancak] beşte birisi olmalı. Yoksa havanın sırr-ı hikmetine münafi olur) diyerek çalgıya izin veriyor. Delil olarak bu yetmez mi?

CEVAP

Birincisi, burada çalgının helal olduğundan bahsedilmiyor. Mubah olan oyun ve eğlencelerden bahsediliyor. Devamlı mubah olan eğlencelerle meşgul olmak elbette doğru olmaz. Eğer çalgıya izin veriyor deniyorsa, o zaman bu sözün ilhamla söylendiği anlaşılır; çünkü çalgının haram olduğunda âlimlerin ittifakı yukarıda bildirildi. Kesin haram olduğunu bildiren birçok hadis-i şerif de vardır. İmam-ı Rabbani hazretleri, (İlham dinde senet değildir. Sözünde mazur sayılır. Söyleyen evliya ise, sadece söyleyeni bağlar, başkalarını bağlamaz) buyuruyor. Kim olursa olsun, evliya da olsa, başka bir kimse de olsa, ilhamla söylediği sözler dinde asla senet olamaz. Bunlarla amel edilemez.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Rabıta-i Şerife kitabındaki Sema' (Teganni) kısmını yazmaktayım. Sabır...

Share this post


Link to post
Share on other sites

RABITA-İ ŞERİFE

 

Esseyyid Abdülhakim Arvasi (Hz.)

 

 

SEMA' (TEGANNİ)

 

Fakihler zümresi ''sema mutlaka haramdır'' derler. Tasavvuf taifeside ''bazı yerlede helaldir'' hükmünü verirler. Bu mevzu üzerinde imamlar ve Hanefi fıkıh adamlarıyla tasavvuf büyükleri arasında kuvvetli bir ihtilaf vardır. Birinci fırka -ki imamlar ve fakihlerdir- semanın mutlaka haram olduğuna kail bulunurken, ikinci fırka -ki tasavvuf eldir- zevk ve halet galabesinden ötürü mutlaka helal olduğu itikadındadırlar.

 

İfrat kapısının kapatılması maslahatına dayanarak hükmedilebilir ki, sema' iki kısma ayrılmış olmak lazım gelir. Birincisi, fitne mahalli olmayan, kadın ve genç çocuk bulunmayıp da vezinli kelam, vezinli namelerle şer'i yasakları içine katmaksızın okunan ilahi ve gazeller... Dinleyenlerin batının da bunlardan fesat doğmazsa, hatta kalpte sevinç ve hüzün uyanırsa, bu türlü sema elbette mübah olsa gerektir. Bunun da mübaha aykırı olmasında bir mana yoktur. Biliyoruz ki ilk zamanlarda nikah ve sefer dönüşlerinde ve bu gibi meşru işlerde ümmetin büyükleri ve bilginler bunu yaparlardı. Hadis kitaplarında da zahir olan hakikat budur. Ama bu amel o büyüklerden ve iltizam (ille lüzum göstermek) yoliyle değil, tesadüfen ve kendi kendisine vaki olurdu.

 

İkinci kısım galiba son zamanlardakilerin revaç verdiği, içine şeriate aykırı işler karıştırarak yapılan tegganilerdir ki, araya mübah olmayan maddelerin girmesi nisbetinde kerahet ve harama gider. Haramlığında herkesin birlik olduğu birşeyin mübahlığına hükmetmekse küfre götürür. Kemal erbabından bir topluluk, mübah olduklarını doğruladıkları halde sema'a rağbet etmezler. Etseler de zevk hususiyetinden ötürüdür, şer'i ölçü değil...

 

Allah ehli, birlik olarak İlahi Zat aşkını şaraba benzetmişlerdir. Benzeyiş noktası, şarabın melekeleri bulandırması, bozması ve insanı kararsız bırakmasıdır. Aşk da kararsızlık ister. Sarhoşlukta işte o hal vardır. Ancak, bu kararsızlık şaraptan ve benzerlerinden doğan sarhoşluktan meydana gelir.

 

Afyon sarhoşluğunda ise sükut ve sükunet baş gösterir. Bu sarhoşluk insanda bir içekapanış meydana getirir. İşte iki nevi ‘serk-sarhoşluk’ arasında işaret edilen farklar vardır. Mesela şarapta meze olarak tatlı şeylere rağbet edilmediği halde afyonda ekşi ve tuzlu şeylerden hoşlanılmaz. Sıdık-i Ekber yolundan gelen Zat aşkı, afyon sarhoşluğunu andırıcı öyle bir içe kapanış ve sükunet meydana getirir ki, bu zevkin sahipleri, gürültülü, patırtılı, hengame ve nağme istemezler.

 

Hazret-i Ali’ye bağlı tarikatlerden, hususiyle Çeştiyye’de şaraptan gelen sarhoşluk ve neşenin şarap tesirine benzerliği vardır ki, bağlıları cümbüş ve nağmelerden hoşlanırlar.

 

Bu ayrılığın kaynağı zevk ve mizaçtır; biraz evvel belirttiğimiz gibi din ve şeriat emri değildir. Nitekim Ahmedi Şeriat, bütün şeriatları toplayıcı olduğu gibi, bütün tarikatlerin toplayıcısı da Nakşiliktir. Ve o yolun yenileyicisi İmam-ı Rabbani Hazretleri, şu iki mısrayla en salim zevk ve mizacı ortaya koymuştur:

 

O afyon ki, saki

Kadehe karıştırdı;

İçenlerin ne başı kaydı,

Ne de sarığı…

 

Bütün tarikatlerin büyükleri, topyekun din ve millete bağlıdır. Heva ve heveslerine asla!.. Hepside mübah olmayandan sakınma icabında eşittir. Her iki taraf cahillerinin (zahir ve batın tarafları) ihtilafı ise itibardan uzaktır. Muteber kitaplarda, hususiyle İmam-ı Gazali’nin ‘İyha’siyle Şeyh Sühreverdi’nin ‘Avarif’ül Maarif’inde bu mesele tafsilatıyla anlatılmıştır.

 

Şeyh Mazhar-ı Can-ı Canan buyuruyorlar:

-Hamdolsun ki, bu fakir, mübah olmayan semadan tövbekar, mübah olandan uzağım. Benim semanın mübah oluş ve olmayışında ki itikadım, Kitap ve Sünnet’e bağlıdır zevk ve vecde değil…

 

Bu bahsi uzatmaya hacet yoktur. Dürüst hal ve yüksek makam sahiplerinden, mübah semalarda can verenler bile görülmüştür.

 

Hülasa:

İlim ve tasavvuf zevklerine sahip, selim akıl ve doğru anlayış ehli, yazdıklarımı takdir eder. İnsaf edersek, sema’ hakkında mutlaka haram veya mutlaka helal diyenlere tabi olmayız.

 

(Sf: 68)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Teşekkürler Ali NFK Beğ, yalnız Toti-i Zari isimli kardeş ilk mesajında alimlerin kitablarından nakille sima' ve tegannînin müzik olmadığını müziksiz şarkı demek olduğunu bildirmektedir.Yapılan yanlışların çoğunluğu bundan ötürü yapılmaktadır.

Arkadaş nakletmiş İmam-ı Gazali hazretlerinin Durrul Meârifinde simâ ve teganninin ne olduğu güzel bir şekilde açıklanmış ve simâ(müziksiz şarkı) ne zamanlar halal ne zamanlar haram olur açıklanmış.Arkadaş demiş:

Hazretin Durrul Meârifini Açıyoruz:

Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır.

 

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima (tegannide denir bazen) denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına denir. Gına haramdır.

 

Yaklaşık 5 sayfa olan yazısında simâ ve tegannî arasındaki fark çok güzel açıklanmış.Eğer insâf edersek alimlerin müziğin helalliğini değil tam tersi müziksiz şarkının helalliğini tartıştığını görürüz.Fıkıhtan uzak duran insân elbette böyle sima ve taganniyi müzik diye nakleder."onur1" isimli şahıs ne ye dayanarak haram diyorsunuz bir Ayet veya Hadis-i şerif var mı demiş 5 sayfalık yazısında kardeşimiz uzun uzadıya Hadîs-i Şerifleri bildirmiş, Üstelik Tefsîrlerdende alıntılar yapmış.Eğer bu konuda gerçekten bilgi sahibi olmak istiyor olsaydınız o uzun mu uzun kıymetli mi kıymetli yazıyı baştan sona okurdunuz.

Saygılarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Haram mıdır? Haram değil midir? Şüpheye düşmektense dinlememek daha iyidir. Okudum okudum bu kanıya vardım :) Zaten müzik dinlemeyi birkaç aydır bırakmıştım. Artık hiç dinlemiyorum. Zaten müziğe gelene kadar neler var neler var...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ali NFK'dan Allah razı olsun. Rabıta i Şerife adlı kitapta geçenlerin özetini verelim:

 

ÂHENK

 

Muhib'e akşam üzeri, yüksek seske okutturdukları ilâhiler, yanık türküler, kulağımda... Allah için İlâhî hikmet zaviyesinden âhenkli ses...

 

Bu bahisteki ölçü, <<Rabıta>> risalesindendir. Özü:

 

<<-Sema' ismi verilen ses ve âhenk, vesile olduğu şeye göre kıymetlenir. Haram ve kötülüğe vesile oluyorsa o nisbette haram ve kötü, ulvilik ve iyiliğe yardımcı oluyorsa nisbette mübah ve iyi... Yâni döküldüğü kaba göre şekil alan bir mâyi... Zâhir ehli ona mutlaka <<haram>> demiştir ama, büyüklerden de iltifat gösteren olmuştur. Âhenkli sesin, kalb üzerindeki ulvî tesiri de belli... Bu bakımdan Nakşî büyükleri, ne (mutlaka her türlü haram) ölçüsüne kabûl ederler, ne de (mutlaka ve her türlü helâl) düşüncesini... Onlar her şeyi yerine tahsis ederler ve âhenkli seste de had ve şekil sırrına riayeti esas koşarlar. Şu var ki, ondan ve hele ifratından çekinmeyi bir mizaç borcu bilirler. Başka yolların vecdi, şarap sarhoşluğuna benzer; coşkun ve zâhiridir. Bizimkiyse afyon sarhoşluğunu andırır; durgun ve içe doğrudur. Âhenkli sesi inkâr etmeyiz ama, ondan pek hoşlanmayız.>>

 

Birgün, bir câmide olanca fikrini ses ve musiki cehdine vermiş, Kur'ân okuyan birini görüp demişler ki:

 

<<-Allah, Kur'ân'ı böyle okunması için inzal etmedi.>>

 

Nasıl; muazzam mı?...

........

Kaynak: O ve Ben, Necip Fazıl, Sayfa 199

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah senden de razı olsun Vakıf kardeşim.

 

Birkaç şey daha ekleyeyim:

 

''Müzik gibi ruhu dinlendirici -mesela türk sanat musikisi- bir unsur neden günah olsun?!'' gibi bir sözle çokça karşılaşırız. Genellikle Fatiha'yı dahi bilmeyen bu tiplerin müzikten ne aradığına dikkat ediniz! Kabul ediyorum. İneğe (Betovın) dinletirsen daha fazla verim alırsın. Ancak bir insan eğer huşu arıyorsa yine herşeyin tamamı İslamiyette mevcuttur ve bu sefer Üstad'ın değimiyle ''erimiş maden'' olarak değil apaçık: NAMAZ!

''Müzik ruhun gıdasıdır''a nisbet, Namaz ruhun her şeyidir!

 

Namazdan ve diğer birçok huşu kaynağından nasibini almamış ''insansı''lar için Allah'a dua etmek lazımdır. Hideyet verici Allah olduğuna göre Allah'a yalvaralım bu tipler için.

 

Artık bir müslüman müzik dinliyorsa kendi bileceği iş ve yukarıda ki ölçüleride göz önüne alırsa yine kendi bileceği iş...

 

Es-Selamu Aleyküm Gönüldaşlar...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ahmet Abi uzunca yazıyı okursanız(bayağı uğraştım yaklaşık 1.5 saatimi aldı hazırlamak) müzik eğer çalgı aletleriyleyse haram, kadın sesiylesede yine haram, çalgı aletsizse durumuna göre mubah mekruh veya haram olmaktadır.Fıkıhta çalgı aletli müziğe gınâ, çalgı aletsizse ya tegannî yada simâ denmektedir.Ama simâ genellikle ilâhîlere denmektedir.Yazımın neredeyse her sayfasında kıymetli kaynaklardan sima tegannî ve gınâ arasındaki farkı uzun uzadıya yazdım, alnımdan terler döktüm.Hadis-i şerifleri 4 mezheb fukahasının görüşlerini adeta çiçek toplar gibi topladım.Mutasavvıf zatlardan alıntı yaparak tasavvuf musikisinin olmadığını açıkça bildirdim.Şuan yapılan yanlış simâ konusu.Meselâ Nûr cemâatına mensûb bir hocayla uzun uzadıya konuştum geçenlerde.Dediki 4 mezhebte bunu haram kabul etmiş iyice kaynaklarından okudum, hattâ Hanefi alimleri müzik çalanın imânından şüphe edilir demişler.Ama İmam-ı Gazali Hazretlerinin İhyâsında bayağı uzunca durumuna göre değiştiği yazıyor dedi.Bende Ordaki Bahsi açmasını ve ne yazdığını sordum.Tegannî ve Simâ dedi.Aklımda kaldığınca tegannî ve simânın ne olduğunu alimlerin müziğinm haramlığını helalliğini değil tam tersi aletsiz müziğin yani nağmenin haramlığını helalliğini tartıştığını uzunca anlattım.İknâ olmayıp konunun kapatılmasını istedi.

Share this post


Link to post
Share on other sites

arkadaş ben ihyadan okuduğumu söyledim merak eden varsa açsın okusun öyle benim dediğime cevap yazsın ordan burdan kopyala yapıştırşla cevap yazmasın benim yazdığıma imam gazali gayet güzel bir şekilde açıklıyor ve haram olduğunu söyleyenlerin kanıtlarınada cevap veriyor.buyurun okuyun.

Share this post


Link to post
Share on other sites

birde benim kaynağımla ilgili cevap vercek taa dinimiz islam comdan almış yapıştırmış.içinde ihya-ı ulumiddinden birşey yazmıyor.gelmiş genelleme ile hiç bir islam alimi helal dememiştir diyor. arkadaş açta bir oku.

Share this post


Link to post
Share on other sites
arkadaş ben ihyadan okuduğumu söyledim merak eden varsa açsın okusun öyle benim dediğime cevap yazsın ordan burdan kopyala yapıştırşla cevap yazmasın benim yazdığıma imam gazali gayet güzel bir şekilde açıklıyor ve haram olduğunu söyleyenlerin kanıtlarınada cevap veriyor.buyurun okuyun.

 

 

Aynı şekilde, kardeşime katılıyorum.

İmam Gazali Hazretleri ve buna paralel olarak Bediüzzaman Hazretleri gayet güzel açıklıyorlar durumu.

Share this post


Link to post
Share on other sites

El-İnsâf! Diyânetçiler dâhi tüm alimlerin haram dediğini bildirmiş.Sırf sizin İhyâdaki Sima-Tegannî mevzûunun müzik olarak tercüm edilmiş tercümelerinize cevap için 1.5 saat uğraştık, bizzat ihyâdan nakil yaptık.Sima ve Tegannînin müzik olmadığını belirtmek için okadar yazı yazdıkki Risâle olur.Ama hala aynı kafa.Bir zahmet çekip o uzun yazımı okuyup İhyâdakinin müzik olmadığını anlardınız.Ama yok biri sima-teganniyi müzik diye tercüme etmiş efendiler illâda o illâda o diyecekler.Okuyunuz lüften, şu inâdı bırakıp.Bediuzzemân orda müzik mi diyor ya'ni "gınâ" mı diyor yoksa "savt" (ses) mi diyor?İhyâ tercümesini bende okudum, size örnekleriyle verdim mukâşefetul Kulubdan Kimya-i Saadetten ki onlarda İmam-ı Gazali Kuddise Sirruhun kitapları.Ordan aktardım Haenfî alimlerinin alet çalanın aleti kırılır dediklerini.Ama zahmet çekip baştan sona yazımı okumamışsınız.Dinimizİslâma laf ediceğinizi bilerek 3 sayfasını başka kaynaklardan naklettim.İhyâ-i Ulumuddinden birşey yazmıyor demişsiniz.Arkadaş sen benim yazıma mı cevâp veriyorsun başkasının yazısına mı?Kaç tane nakil yaptık İhyâdan!El İnsaf! El İnsâf!Genellemeyle diyorsunuz, be kardeşim yazımı okusanıza adam gibi her alimin kitabından nakil yaptık, Mutasavvıflardanda nakil yaptık, 4 mezhebinde hükmünü yazdık ama olay hala aynı hala aynı.Diyelim sizin dediğiniz gibi Gazli hazretleri helal dedi.Ne değişir.Fıkhî olarak hiçbirşey.Çünkü fıkıhta biri helal biri haram dese haram diyene uyulur vera' budur.Bağlı bulunduğun cemaatının alimlerinden biriylede sohbet ettik onla yaptıgım sohbetide yazdım.Ama napalım, ilmî fıkhî bir mevzûya indî cevâp veriyorsunuz.İslâm nasıl böyle herkesin Eline düştü Yâ Rab!Herkes aklına mantıgına göre hüküm veriyor, fıkıhtaki terimleri daha öğrenmeden gidip birşeylere fetvâ veriyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tavsiyem:

YAZIYI BAŞTAN SONA İNDÎ VE NEFSÎ KEMİKLEŞMİŞ DUYGULARINIZI ATARAK ATLAMADAN KELİMESİ KELİMESİNE OKUYUNUZ, İDDİÂNIZA DAHA İLKİNDE CEVÂB VERİLMİŞ; TEKER TEKER HER YAZIDADA O İDDİÂNIN BATILLIGINA DELİLLER YAZILMIŞTIR:SIRF BU İDDİÂ YÜZÜNDEN HER YAZIDA BU İDDİÂYA DEĞİNİLMİŞ; ADETÂ TAM BİR KELİME TERCÜMESİYLE NE KORKUNÇ BİR YANLIŞ YAPILDIĞI ORTAYA KONMUŞTUR, DİNİMİZİSLÂM KAYNAĞINA TABİATEN KARŞI ÇIKACAĞINIZDAN ÖTÜRÜ 3 SAYFASI BAŞKA KAYNAKLARDAN NAKLEDİLMİŞ; AYRIYETTEN BİZZÂT İNDÎ NAKİLLERDE BU ACİZ TARAFINDAN YAPILMIŞTIR.SIRF KOPYALA YAPIŞTIR YAPMIŞ DENMEMESİ İÇİN BU İNDÎ NAKİLLER VE BİLGİLENDİRMELER YAPILMIŞTIR.LÜTFEN CEVÂB VERİCEKSENİZ ŞAHSÎ FİKİR VE HİSLERİNİZİ BİR ANLIKDA OLSUN BIRAKARAK YAZIYI KELİMESİ KELİMESİNE OKUYUNUZ,EĞER NAKLÎ YAZILARADA CEVAP VERİCEKSENİZ O NAKLEDİLMİŞ KAYNAĞI AÇIP CEVÂP VERİNİZ.FİKRÎYYÂT VE HİSSİYYÂTINIZI BU ÖNEMLİ FIKHÎ KONUYA SOKMAYINIZ.

Share this post


Link to post
Share on other sites

arkadaş sen elinle açıp okumadın galiba aç oku öyle söyle bir kelime yanlış tercümesi değil orda açıklıyo diyorum.o kadar şeyin hepsimi yanlış tercüme 1 kelime olsa anladık derdik ama açıp okumadan cevap veriyorsun.dinimiizislama otomatik karşı çıkçağımızdan başka sitelerden de alıntı yapmış.vayt müneccimliğinizde var galiba banane dinimiz islamdan şeyden ben okuduğumu yazdım adam onun hakkında diyerek mesaj yazıyor açıp okumamış bile.ama olur mu okumak çok zorunuza gidiyor sırf okumamak için yok şu kaynaktan bu kaynaktan diyorsun.ayrıca tercüme hatası eğer varsa nerden biliyorsun senin aktardığın yerdekinde olmadığını.arkadaş atılırda biraz destekli atılır ne bu.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest
This topic is now closed to further replies.
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...