Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
sevdayolcusu

Karışık Şiirler

Recommended Posts

Edit // Arkadaşlar forumun düzenli kullanılması açısından yeni konu açılması fuzuli olan şiirleri bu başlık altında toplayalım. Daha önce açılmış bu vasıftaki konular bu başlık altında birleştirilmiş, daha sonra açılacak olanlar da birleştirilecektir, bilginize.../Cihat

 

 

 

 

YETERKI SEN SEV BENI

 

Rahman,Rahim,Gaffar olan Sen

Kapında bıkmadan,ümitle bekleyen Ben

Tüm dertlere,acılara dermansın Sen

Dertliyim,derman dilenenim Ben

En âli ,en aziz,canansın Sen

Varlığı sana muhtaç canım Ben

Ezelin ,ebedin sultanısın Sen

Kulun ,kölen olmaya talibim Ben

Nur kaynağı;nur üstüne nursun Sen

Nurunda yanmaya koşan pervaneyim Ben

 

Karşılıksız bin bir nimet verensin Sen

Şükürde aciz,mahcup,af dilenen Ben

Affı,mağfireti sonsuz olan Sen

Secdeye kapanınca huzur bulan Ben

Settarsın,günahları, örtersin Sen

Günahını, gözyaşıyla yıkayanım Ben

Herşeyi yoktan,muhabbetle var edensin Sen

Aşkıma kıblesin,tek sevdamsın diyenim Ben

Dostların en yücesi,tek velisin Sen

Dostluğuna muhtaç,isteklisi Ben

Her şeyi bilen,gören,bâsirsin Sen

Huzurundayım ,ne olur gör beni,

 

Boynu bükük kulunum Ben

Var olan, tek gerçek,haksın Sen

Zindanım olan yalan dünyada,

Garibim,sana hasret,mahpusum Ben

Varlığı apaçık delillerle zahir olansın Sen

Ruhu varlığını,yüreği sevgini haykıranım Ben

İlim ve kudretiyle,her şeye şahitsin Sen

Aşkıma şahit ol,yolunda şehit olsam Ben

Her şeye hükmeden, hakimsin Sen

Ne olur hükmet kalbime;

Yüreğimdeki aşkının düşmanı olan

Şeytan ve onun yoldaşlarından

Sana sığınırım, acizim Ben

Zengin olan, zengin edensin Sen

Sevginin,aşkının zengini olayım Ben

Vedûdsün, çok seven,en sevgili Sen

Sevginden beslenip,nefes alan,meftununum Ben

Ne çıkar?

Hiç kimse sevmesin Beni

Yeter ki Sen sev Beni,

YETER Kİ SEN SEV BENİ....

 

__________________________________________________

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun,çok hoş şiir ama yazarını da biliyorsanız eğer yazsanız bizahmet.:lol:

Share this post


Link to post
Share on other sites

ÖZLEM

 

Ummanlar kurudu hep,hayat çöl ortasında

Dert varsa derman da var,dert; Sen,dermanımız da.

 

Gönüller üzerine yıkıldı koca dağlar

Bu derde sultan dahi düşse onu da dağlar!

 

Hayat;peşin alınmış ücrettir Yaradan’dan

En kutsal hediyedir Mekke’de yetim doğan.

 

Sevgili diye yılan atıldı koynumuza!

Taş kesildi kalpler,vebali boynumuza.

 

Asır; sinede ateş,iman; elde kor gibi!

Seni görmeyen gözse noktasız… kör gibi!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ozlemek kirizine girdigim su donemlerde bu siir boyle siirler :lol:

tskler yorumsuz kalsin benim bu msj im

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dün Gece

 

Tomurcuklar açıyorken,başaklar bağlanmışken

Titredim efendim seni andım dün gece

 

Bu bahçeler O'nundu bazen uğrar dediler

Bir gülün kokusunda seni duydum dün gece

 

Biz hiç yazı görmedik,kışta doğdun dediler

Nevbaharda geleni sensin sandım dün gece

 

O'nun geçtiği sokaklar güller kokar dediler

Ötelerden kokularla geldin sandım dün gece

 

 

 

NOT : 13 ya$inda bir kiz bu ilahiyi duydugunda çok ho$una gidiyor ve gece gunduz dinlemeye ba$liyor... derken bir gece Efendimizi (SAV) ruyasinda goruyor, ve o kadar heyecanlaniyor ki diyecek bir $ey bulamiyor. Ben "titredim" ilahisini çok seviyorum diyebiliyor ancak. Efendimiz de "Evet o ilahiyi ben de çok seviyorum, ne zaman dinlense ben de orda dinlemeye gelirim" diye cevap vermi$ ruyasinda...

Share this post


Link to post
Share on other sites

o kız ne kadar şanslıymış...

bende bir kaç ay önce gece gündüz bu ilahiyi dinliyordum... ama ne yazık ki o kız kadar şanslı olamadım ..

Allah cümlemize rüyamızda peygamberimizi görebilme şerefini bahşetsin...

benim en çok sevdiğim ilahilerden olan bu ilahiyi bizimle paylaştığınız için teşekkürler...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben Sana Mecburum

 

 

 

ben sana mecburum bilemezsin

adını mıh gibi aklımda tutuyorum

büyüdükçe büyüyor gözlerin

ben sana mecburum bilemezsin

içimi seninle ısıtıyorum

 

ağaçlar sonbahara hazırlanıyor

bu şehir o eski istanbul mudur?

karanlıkta bulutlar parçalanıyor

sokak lambaları birden yanıyor

kaldırımlarda yağmur kokusu

ben sana mecburum sen yoksun

 

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur

insan bir akşam üstü ansızın yorulur

tutsak ustura ağzında yaşamaktan

kimi zaman ellerini kırar tutkusu

birkaç hayat çıkarır yaşamasından

hangi kapıyı çalsa kimi zaman

arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

 

fatih'te yoksul bir gramafon çalıyor

eski zamanlardan bir cuma çalıyor

durup köşe başında deliksiz dinlesem

sana kullanılmamış bir gök getirsem

haftalar ellerimde ufalanıyor

ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

ben sana mecburum sen yoksun

 

belki haziranda mavi benekli çocuksun

ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden

belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun

bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor

belki körsün kırılmışsın telâş içindesin

kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

 

ne vakit bir yaşamak düşünsem

bu kurtlar sofrasında belki zor

ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden

ne vakit bir yaşamak düşünsem

sus deyip adınla başlıyorum

içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

hayır başka türlü olmayacak

ben sana mecburum bilemezsin..

.

 

Attila İlhan

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

ah be attila! sen de delisin demek! ne güzel demişsin 'sus deyip adınla başlıyorum.' öyle olsun bakalım '..'

Share this post


Link to post
Share on other sites

Attila İlhan (1925 - 2005)

 

 

 

 

Attila İlhan 15 Haziran 1925’te Menemen’de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı kentlerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza Nazım Hikmet şiiri göndermesi nedeniyle 1941’de tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı.

 

 

CHP ŞİİR ARMAĞANI’NDA İKİNCİLİK ÖDÜLÜNÜ KAZANDI

Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi’ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı’nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü kazandı. 1946’ta mezun oldu.

 

 

İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Üniversite yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. 1948’de ilk şiir kitabı Duvar’ı yayınladı.

 

 

1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Paris’e gitti. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye’ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Bir kaç kez gözaltına alındı.

 

 

1950’Lİ YILLARDA ADINI DUYURDU

1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca tekrar Paris’e gitti. Fransa’daki bu dönem Attilâ İlhan’ın Fransızca’yı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950’li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini Türkiye çapında duyurmaya başladı.

 

 

Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953’te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar. 1957’de askerliğini yaptıktan sonra sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Ali Kaptanoğlu adıyla onbeşe yakın senaryo yazdı.

 

 

’YASAK SEVİŞMEK’ VE ‘AYNANIN İÇİNDEKİLER’

1960’ta Paris’e geri döndü. Babasının ölmesiyle birlikte İzmir’e döndü. Sekiz yıl İzmir’de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı. 1968’te evlendi, 15 yıl evli kaldı.

 

 

1973’te Bilgi Yayınevi’nin danışmanlığını üstlenerek Ankara’ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak’ı Ankara’da yazdı. 81’e kadar Ankara’da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşti.

 

 

‘SEKİZ SÜTUNA MANŞET’, ‘KARTALLAR YÜKSEK UÇAR’ VE ‘YARIN ARTIK BUGÜNDÜR’

İstanbul’da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından beri köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesi’nde sürdürmekteydi. 1970’lerde Türkiye’de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür senaryosunu yazdığı dizilerdi.

 

 

Türk edebiyatının usta kalemi Attila İlhan, 80 yaşında hayatını kaybetti. ()

 

 

 

 

 

AN GELİR

 

an gelir

paldır küldür yıkılır bulutlar

gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet

o eski heyecan ölür

an gelir biter muhabbet

çalgılar susar heves kalmaz

şatârâbân ölür

 

 

 

 

şarabın gazabından kork

çünkü fena kırmızıdır

kan tutar / tutan ölür

sokaklar kuşatılmış

karakollar taranır

yağmurda bir militan ölür

 

 

an gelir

ömrünün hırsızıdır

her ölen pişman ölür

hep yanlış anlaşılmıştır

hayalleri yasaklanmış

an gelir şimşek yalar

masmavi dehşetiyle siyaset meydanını

direkler çatırdar yalnızlıktan

sehpada pir sultan ölür

 

 

son umut kırılmıştır

kaf dağı’nın ardındaki

ne selam artık ne sabah

kimseler bilmez nerdeler

namlı masal sevdalıları

evvel zaman içinde

kalbur saman ölür

kubbelerde uğuldar bâkî

çeşmelerden akar sinan

an gelir

-lâ ilâhe illallah-

kanunî süleyman ölür

 

 

görünmez bir mezarlıktır zaman

şairler dolaşır saf saf

tenhalarında şiir söyleyerek

kim duysa / korkudan ölür

-tahrip gücü yüksek-

saatlı bir bombadır patlar

an gelir

Attila İlhan ölür

Share this post


Link to post
Share on other sites

siyasi görüşünden dolayı kendisini çok fazla sevemediğim

şiirine saygı duyduğum bir kişilik Attila ilhan...

onun hep sağcı olmasını istemişimdir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

evet görüş meselesi konusunda haklısın :) sevgi , aşk zaten ortak konu, ayrıldığı nokta ise onun kalbinde beşeri aşk olması bizim de ilahi aşk olması.. :) ama sanatçı kimliği adını güzel yerlere getirdi.. gayet hoş.. teşekkürler

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hasret...

 

Bu akşam çok efkarlıyım

kalbim neden kan ağlıyor

bunu bir bilsen sevgilim..

güneş solgun.. gündüz gece

içimde sen bir bilmece

ısdırabı heceliyor.

sensiz yalnız sensiz için

gözyaşlarım yağmur gibi

yanağımı ıslatıyor

kollarım bekliyor seni

öpsem öpsem ellerini..

yine de sana hasretim.

dudaklarımda bir ateş

avuçlarımda alevsin.

sensiz yalnız sensiz için

canımsın, sevgilimsin

sen benim her şeyimsin.

 

hayatım anlamsız şimdi.

sendin bana neşe veren

seviyorum, sevdim diyen

sen benim sıcak güneşim,

güzel tatlı tek eşimdin,

kara sedam sevgilimdin..

unutamam asla seni

her gün arıyorum yasla seni

ne olursun dön bana.. !

kollarım bekliyor seni

öpsem, öpsem ellerini

yine de sana hasretim..

 

Tanju Okan

 

bu şarkıyı ağlayarak okuyor.. valla çok kötü bir durum.. Allah rahmet eylesin.

Share this post


Link to post
Share on other sites

YAĞMUR KAÇAĞI

 

 

elimden tut yoksa düşeceğim

yoksa bir bir yıldızlar düşecek

eğer şairsem beni tanırsan

yağmurdan korktuğumu bilirsen

gözlerim aklına gelirse

elimden tut yoksa düşeceğim

yağmur beni götürecek yoksa beni

 

 

geceleri bir çarpıntı duyarsan

telâş telâş yağmurdan kaçıyorum

sarayburnu'ndan geçiyorum

akşamsa eylül'se ıslanmışsam

beni görsen belki anlayamazsın

içlenir gizli gizli ağlarsın

eğer ben yalnızsam yanılmışsam

elimden tut yoksa düşeceğim

yağmur beni götürecek yoksa beni

 

 

 

A.İlhan

Share this post


Link to post
Share on other sites

DUVAR

 

 

- bu şiir ikinci dünya savaşı içinde

kahredilen bütün dünya duvarları

için yazılmıştır.-

 

 

 

 

ben bir duvarım hiç güneş görmedim

sen hiç güneş görmemiş bir başka duvar

yüzümüz benek benek tahta kurusundan

ve sinemiz baştan başa ak üstünde karalar

- kelepçeden kahroldu kahroldu bileklerim

- sıyrılıp çıktım artık ölüm korkusundan

- dilim dilim sırtımdaki yaralar

ben demirbaşım sığır siniriyle dayak yedim

biz de duvarız dinliyen duyan düşünen duvarlar

bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk

ve bizim kucağımızda kasırgalı insanlar

 

 

yüzündeki deniz parlaklığıyla durur hatıramızda

o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk

o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda

bir cumartesi akşamı girdi kapımızdan

gözlerinde kıpkızıl diken diken öfkesi

adeta birden bire aydınlandı zindan

onu böyle görünce nasıl da korkmuştuk

sapından fırlamış bir balta gibi çehresi

ve omuzlarında delikanlı gölgesi

 

 

o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda

o sırt üstü yatağında yatardı

sımsıcak gözleri şimdi bile aklımdadır

bir sana bakardı bir bana bakardı

dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır

toprak ana bütün zincirlerinden çözülmüş

sabahlar akşam üstleri manolya gibi parlak

tarlaların yüzü gülmüş

işte her akşam geçtiği denize çıkan sokak

ah işte annesi annesi sevgilisi

 

 

işte biz dinliyen duyan düşünen duvarlar

işte o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk

 

 

dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır

bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk

o bir kaç defa kartal gibi gitti kartal gibi döndü

çığlıklarını değil kırbaç sesini duyduk

biz duvarız neyleyim gözlerimiz ağlamayı bilmez

onu bir gece sabaha karşı büsbütün götürdüler

kendi gitti ismi kaldı yadigâr bağrımızda

o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda

 

 

ya biz idam duvarıyız karşımızda çok insan öldürdüler

onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık

temelimiz kanla beslendi ama nedense uzamadık

öyle bakmayın bu yaralar şerefli yara değil

getirirler vururlar biz öyle dururuz

yağmurlar gözyaşı bulutlar mendil

elimizden ne geldi de yapmadık

ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz

 

 

onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık

bir mayıs sabahı toprak rezil gök rezil

yıldızlar küfür gibi yüzümüze tükürür gibi

şafak sancılarıyla iki büklümdü ufuk

ve simsiyah çamur gibi bir manga ortasında

siyaset meydanına geldi dev yumruklu çocuk

bulutlar eğilip alnının terini sildiler

ve mermiler birdenbire ölümü getirdiler

 

 

o düştü biz yine ayakta kaldık

halbuki ne kadar yorgunuz

öyle bakmayın bu yaralar şerefli yaralar değil

ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz

 

 

 

 

 

 

 

Attila İLHAN

Share this post


Link to post
Share on other sites

Her ne kadar Atilla İlhan'ı sevmesem de siyasi gorüşleri adına, sevgı gibi şiir de evrensel..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...