Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
NFK-Fan

3. Şiir/nesir Yarışması

Recommended Posts

Selamlar,

Bütün yönetici arkadaşlarımız yarışmaya katılan yazıları okuyup değerlendirmesini yaptıktan sonra netice açıklanacaktır. Bazı arkadaşlarımızın yaz okulları ve yoğun iş yaşamları sebebiyle sonucun açıklanması biraz gecikebilir. Birkaç hafta içinde açıklanacağını tahmin ediyoruz. Belki biraz daha uzayabilir. Saygılarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

o zaman ben yarışmadan çekildiğimi açıklıyorum...site yöneticilerinden verdikleri sözü tutmalarını beklerdim...bence bu yarışmacılara yapılmış bir ayıptır...diğer arkadaşlara başarılar ama ben yokum...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Sonuçların açıklanması; katılan yazıların beklenenden biraz daha uzun olması ve bazı arkadaşlarımızın bir süre için internet erişiminden uzak kalması sebebiyle sanırım bu hafta sonunu bulacaktır. Bu süre, online olma fırsatı bulamayan yöneticilerimizin varlığı sebebiyle belki çok kısa bir zaman daha uzayabilir. Yönetimdeki arkadaşlarımızın yaklaşık 140 kilobyte'lık bir metin dosyası tutan 36 yazıyı değerlendirmesi, haliyle zaman alıyor. Bu iş göründüğü kadar kolay değil. Biliyorsunuz ki sitemiz gönüllülük esasına dayanan bir yönetim yapılanması ile yoluna devam ediyor ve her arkadaşımızın puanlamasını göndermesini beklerken meydana gelebilecek bazı makul gecikmeleri anlayış ile karşılamak gerekiyor. Bu makul anlayışı göstermeyen kullanıcılarımıza ait yazıların yarışmaya dahil olması için kimseye yalvaracak da değiliz, hay hay, ayrılabilirsiniz. Kusura bakmayın arkadaşlar, fakat kimsenin gereksiz nazına ve anlayışsızlığına tahammül göstermek zorunda değiliz.

 

Değerlendirmenin herhangi bir aksaklık olmadığı takdirde 7-10 gün içerisinde tamamlanacağını tekrar belirtmek istiyorum.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

siz beni yanlış anlamışsınız sayın yöneticim,benimki naz değil işinizi kolaylaştırma en uzun yazılardan biri olduğu için yarışmadan çıktım ki işiniz kolaylaşsın...10-15 gün dediniz, şu saatlerde 15. güne girdik keşke bu süreyi vermeseydiniz bence özür dilemeniz gerekirken bunun yanlış olduğunu söyleyen birinin yaptığının gereksiz olduğunu söylemeniz ayrıca bi yanlış oldu..herneyse benim kızgınlığım yarışmayla alakalıdır yoksa gönül bağlılıyla ters düşen bir durum yok tersine böyle olduğu için böyle davrandım..Allah size kolaylık versin..tekrar başarılar vesselam...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gereken izahat yapılmış olmasına rağmen anlayışsızlık konusunda inatçılığına şahitlik ettiğimiz kvp111'in bu tavrı yerilmeyi fazlasıyla haketmektedir. Daha evvelden 10-15 günlük süre zarfında değerlendirilmesi öngörülmüş olan yazıların tasnif ve puanlama işinin çeşitli marüzatlar hasebi ile öngörülen süreyi aşması bu denli bir tepkiyi gerektirecek mevzu olmamalıdır. "10-15 günlük süre içerisinde değerlendirilmesi beklenmektedir" şeklinde tahmine dayalı bir cümleden verilmiş bir vaat anlamı çıkarılamayacağı gibi, beklenmeyen olaylar sebebi ile öngörülen süreyi aşmış olmakla da yarışmacılara yapılmış bir ayıptan bahsedilemez. Yarışmacılara yapılmış bir ayıp varsa, ki böyle birşey kat'iyyen olamaz, onlar da kendi hür iradeleri ile, herhangi birinin aracılığına yahut avukatlığına ihtiyaç duymaksızın bunu belirtebilir hatta yarışmadan çekilebilirler. Gönül isterdi ki öngörülen süre zarfında bu iş nihayete erdirilsin, fakat gelin görün ki bazen herşey planlandığı üzere gerçekleşmeyebiliyor. Böyle bir vaziyette kvp'nin namünasip bir eda ile ortalığı velveleye vermesi asla tasvip edilemez, iyi niyetle bağdaşmaz. Tamamen halis niyetlerle ve uğrunda maddi-manevi çeşitli fedakarlıklara katlanılarak ortaya çıkarılan bir proje, böyle küçük ve lüzumsuz bir teferruat vesilesi ile sabote edilmeyi haketmemektedir. Bu en başta yönetime yapılmış bir terbiyesizliktir ve asıl ayıp olan da budur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Yazı yoğunluğunun tahmin edilenden fazla olduğunun görülmesi üzerine, başlığa gönderdiğim ikinci mesajda "beklenmektedir" kelimesi ile öngördüğümüz sürenin tahmini bir süre olduğunu anlatmak istemiştim; bunu sanırım herkes rahatlıkla anlayabilir. Yönetici arkadaşların hesapta olmayan işlerinin çıkması ve yazı kemmiyetindeki beklenmedik artış üzerine tahmin edilen sürenin aşılmasına karşı gösterilen çocukça tavırlara gayriciddi kılıflar uydurulması da bambaşka bir nahoşluk... Ben burada kimseyle alay etmeye çalışmıyorum, bilmem farkında mısınız?

 

Biz programlanmış robotlar değiliz, belki inanamayacaksınız fakat bu siteyi yönetenler de insan ve onların da real hayatlarında peşinden koşmaları gereken öncelikleri ve bazı tahammül hudutları var. Davulun sesi bazılarınıza hoş geliyor olabilir, fakat aslında hiç de öyle değil. Yönetimdeki hiçkimse; ne adminin, ne de bir başkasının üzerinde tasarruf hakkına sahip olduğu bir uşak olarak telakki edilebilir. Bazı yöneticilerin işi çıkmışsa yahut yazıları değerlendirmeye vakti uygun düşmemişse bu insanları gıyaben insafsızca tefe mi koymalı? Site için imkanları dahilinde her türlü fedakarlığa katlanan bu insanların makul mazeretlerinden kaynaklanan gecikmelere karşı hiçbir vicdanın peşinen tepki göstermeye ve kendince alay etmeye çalışmaya ASLA HAKKI YOKTUR. Üstad üzerinde daha fazla düşünülmesini sağlamak amacıyla yarışma düzenleyerek katılan yazıları ciddiyetle değerlendirmeye çalışıyoruz, karşılaştığımız tepkiye bakın. İnsanı tüm bunlara değmeyecek bir mesele yüzünden, bunu dahi söylemek zorunda bırakıyorsunuz. Bu sitedeki herkesin, 7-10 günlük gecikmeleri anlayışla hoşgörebilecek ve fevri hareketlerden uzak duracak olgunluğa sahip olduğunu düşünmekle yanılmışım. Neticeler ilan edilirken, gecikmelerin sebebi elbette izah edilecek ve mecbur olduğumuz bu gecikmeden dolayı aslında tamamen mazur olduğumuz halde özür dilenecekti. Madem yazınızı çekiyorsunuz, asla peşinizden koşacak değiliz. Yolunuz açık olsun, güle güle. İyi niyetiniz(!) ve işi kolaylaştırma gayretiniz(!) için de çok teşekkür ederim(!).

 

Son olarak, yarışma sonucunu anlayış ve sükunet ile bekleyen diğer tüm arkadaşlara teşekkür ediyor; kestirilemeyen gecikmeden dolayı kendilerinden yönetimimiz adına özür diliyorum.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites
Tamamen halis niyetlerle ve uğrunda maddi-manevi çeşitli fedakarlıklara katlanılarak ortaya çıkarılan bir proje, böyle küçük ve lüzumsuz bir teferruat vesilesi ile sabote edilmeyi haketmemektedir.

 

Hakîkat!...

Keşke dile gelmesi idi. Ama olsun, bilmeyenler de bu vesile ile öğrenmiş olsunlar...

Yalnızca bu yarışma için değil genel olarak niyetiniz doğrultusundaki gayretlerinizden ötürü biz teşekkür edelim. İşiniz kolay değil ama küçük de değil...

 

Her şey için bir karşılık bekleyen insanların ve beklendiği zamanın içinde karşılıksız bir takım işlerin altına girmek!...

Zor iş.

Ama sevilen ve uğrunda incitilen için değer.

Bir Üstâd sever ve n-f-k.com üyesi olarak böylesi ufak-tefek şeylerin canınızı sıkmamasını ümid eder ve Allah'tan davanız için gerekli olan şevk, aşk ve gayretinizin günden güne artmasını dilerim...

Share this post


Link to post
Share on other sites

iş nerelere kadar gitmiş...sitenin amacını,yaptıklarına,yapmak istediklerine asla sözüm yok yapılan çok güzel bir iştir hizmettir bunun aksini idda etmedimki...fakat madem dediklerim böyle anlaşıldı,bu olayı devam ettirmeye gerek yok...bu yarışma hakkındaki yorumum gene bu başlık altındaki yazımla sabittir...bunu yaparken kötü bir amaç gütmedim...öyle anlaşılmasını da istemem...herkese başarılar tekrar...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir Medeniyet Mimarı, Bir Mahzûn Burjuva

 

Daha yaşarken çok şey yazıldı, söylendi hakkında. Şöhret denilen âfetin zehirli kıskacında bitirdi ömür sermayesini. Yapacakları, yapmak istediği yedi kartal ömrüne sığmazdı ama o, toz kanatlı bir kelebek olduğunu hatırlamak istemedi hiçbir zaman. Hep ateşe, hep ışığa doğru kanat çırptı. Ateş yalımları ciğerini yakarken, o ateş getirdi karanlık gönüllere. Gönüller, terk edilmiş bir şehir kadar ıssız, ışıksız ve harabe; yenik ordular gibi dağınık ve perişandı. Kamaşan gözlerle, yılgın ve ümitsiz bakışlarla baktı terk edilmiş şehrin sakinleri, yenik ordunun neferleri. Büyük adam dediler. Büyük şâir, büyük fikir adamı, büyük tiyatro yazarı, büyük muharrir. Bu büyük sıfatları küçülmüş, küçültülmüş insanların sinelerinden bir volkan misali taşan ümitlerdi aslında. Ama o, büyük sıfatların aciz taşıyıcısı, kendisine bir isim bulamamaktadır:

 

Lugât, bir isim ver bana hâlimden,

Herkesin bildiği dilden bir isim.

Eski esvaplarım, tutun elimden!

Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?

 

Hâlinin beyânını tarif edecek bir isim aramakta kelime mezarlığında. Büyük sıfatların oluşturduğu mahbes içinde kafası koparılmış bir kartal gibi çırpınıp durmaktadır. Artık istese de istemese de ?Başını bir gâyeye satmış kahraman?dır. Etiyle, kemiğiyle gâyesinin malıdır. Gâyesine, gâyesiz, gâyesini yitirmiş şaşkın bir kitleyi çağırmaktadır. ?Durun kalabalıklar?deyip ?Kollarını makas gibi açarak? ciğeri sökülürcesine bağırır. Kimi tedirginlikle, kimi muhabbetle, kimi şüpheyle, kimi nefretle, kimi istihzayla bakar nâdiye. Nefret ve istihzayla bakanlar ?Süper Mürşid? diye müstehzî bir isim takarlar ona, istihzalarıyla iktifa edemeyen bu güruh gerici, yobaz, devrim düşmanı gibi bir yığın kusmukvarî isim daha ekler. Önce istihza ettiler. İstihzaları kâr etmeyince egemenleri istilaya çağırdılar. Çünkü bu adam; ?Ortasında dikilerek, her yolun? yolunu şaşıranlara, ?Aman Müslüman olun, aman Müslüman olun? diye yol göstermektedir. Gösterilen yol kapatılmak isteniyordu. Belki de kapatılmıştı evhamlarınca. Belki güneş elle tutulabilir, belki deniz tutuşabilir, belki erkekler doğum yapabilir, belki horoz yumurtlayabilir, belki hacim ve kütle sahibi bir cisim gökyüzüne doğru çekilebilir, belki daldan kopan bir elma boşlukta kalabilir ama, o yol kapanmaz, kapatılamazdı. Evhâmına tâbi olmuş vehmîler, bu gerçeği kavrayabilselerdi ?Allahu ekber? ile ?Tanrı uludur? sözünün aynı olmadığını görürlerdi. Göremediler. Başkalarının da görmesini istemediler. Görmediklerini yok saydılar. Yok olan şeye yapılan davetiyenin istismar olduğunu zannetiler. Böylelikle davetçiyi mahkeme salonlarına, oradan da hapishaneye gönderdiler. Çağrılan yolun sonunun hapishane olduğunu göstermek istediler yolunu arayan kitleye. Ama o, ?Yarın elbet bizimdir, elbet bizimdir? diyerek hapishanenin bir durak olduğunu hatırlattı. ?Ana rahmi? dedi durağına. Günahlarına kefaret olarak algıladı çektiği ızdırabı. ?Ana rahmi? olan hapishaneden bir kelebek masumiyetiyle doğacağını haber verdi. Doğar doğmaz şu sözü söyledi kulağı olanlara: ?Zamanı kokutanlar, mürteci diyor bana / Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.?

 

Mürteci diye dışladılar onu. Toplumun kendisine mahsus yaşanılır dinamiğinin dışına ittiler. Dışta azımsanmayacak bir kitleden habersizdi. Dışlanmışlığın ezikliğini bütün hücreleriyle yaşayan sesi kısık, benzi soluk, boynu bükük bir kitle, kucağına bastı onu. Önce tedirgindiler. Uzun zamandan beri egemen kitlenin kalemşörlerinin istihza torpidolarına maruz kalan dıştaki bu kitle, egemen kitleden birinin aralarına girmesini önce tedirginlikle karşıladı. Öyle ya, bu adam onların ağzıyla konuşuyordu. ?Tanrı uludur? diyor, ?Bir Adam Yaratmak? diyordu. Güzellik tanrıçası Venüs?ün bacaksız heykeline mersiyeler okuyordu. Frenkler gibi yaşıyor, Müslüman gibi düşünüyordu. Frenklerden kalma bazı memnû alışkanlıkları vardı ki, sessiz kitlenin nefesini kesecek mahiyetteydi. Bunlardan biri, tâbi olduğu bilgin, olgun, saygın zâta şöyle der: ?Efendim, siz bu adama para veriyorsunuz, o gidip kumar âleminde harcıyor.? O merhum, muhterem zât: ?Keşke hazinelerim olsa da ona hergün şu kadar altın versem, yeter ki o, hak ve hakîkatten bahsetse yazılarında?der. Bu referanslar gönüllere su serpti. Gittiği her yerde yanında olmaya başladılar. Kucaklarına bastılar, ellerine sarıldılar. Ama o: ?Ellerime uzanan dudakları tepeyim / Allah diyen, gel seni topuğundan öpeyim.? diyerek hakka olan iştiyakını haykırdı. Bu haykırışın hakîkati, ne Celâleddîn-i Rûmî?de, ne Genceli Nizâmî?de, ne Şîrâzlı Sadî?de görülür. Hele çağdaşı millî şâir Mehmed Akif?te hiç görülmez. Kim ne derse desin, Akif, siyasî denklem içerisinde aklın dehlizinde söyler sözünü.

 

Sessizlerin sesi, solgun benizlerin tebessümü, bükük boyunların vakarı, dışın makbûlü olunca, için mahkûmu oldu. Frenk ansiklopedilerinin takdimine göre, mahkûmiyeti tahsîl hayatını geçti. Mahkûmiyet gerekçesi; sessizliğin sesi olmak, şaşkınlara yol, yön göstermek ve Müslüman gibi yaşamaya çalışmak. Onu mahkûm eden egemenlerin yaklaşımına göre, bu gerekçeler değil mahpusluğu, idamını gerekli kılar. Çünkü o, onların yaşamını toptan reddediyor, başka bir yaşam tarzını öngörüyordu: ?Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek / Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? / Sakarya, saf çocuğu masum Anadolunun / Dîvânesi ikimiz kaldık Allah yolunun??

 

Bu beyitler bastırılmış, susturulmuş, dışlanmış, toplum dinamiğinin defolu mal gibi dışına atılmış, yarı köleleştirilmiş pamuktan yüreğine bir volkan gibi düştü. Yürekler tutuştu, cesedin her yanından hararet yükseldi semaya. Kanacak, serinleyecek, teskin olcak pınarlar aranmaya başlandı.

 

Bir şeyin ihtiyacı duyulursa, o şey aranmaya başlanır. Aranılan şeye ulaşılsın yahut ulaşılmasın, o şey teskîn eder insanı. Aramak, bulmanın yarısıdır. Aranmaya başlanmıştır mantığı doğmasın yüreklerde. Hayatın bütününü kapsar arayış. Arayışı olmayanın isteği de yoktur. İsteği olmayanın hayatiyeti yoktur. Hani, bitkisel hayat diye bir tabir vardır, işte bu tabir, tıp literatüründe hareket yeteneğini kaybetmiş insanlar için kullanılır. Duyup gören, fakat konuşup yürüyemeyen insanlara verilen sıfattır bitkisel hayat. Avâmî lisanda, halk arsında ?Ot gibi adam? da denir. Fakat bu deyiş, bitkisel hayat deyişiyle aynı değildir. Bitkisel hayatın literatürüne girene, şefkat ve merhamet beslenir. Ama ?Ot gibi adam? tabirine muhatab olana merhamet beslenmez. İlkine hasta, ikincisine ahmak gözüyle bakılır.

 

Arayışı engellenmiş, arama yol ve yöntemleri kapatılmış insan, üstü kapatılmış ateş gibidir. En ufak bir çıtırtısını ve ışığını dışavurur. O insan, ot gibi insan değil, belki bitkisel hayata mahkum ettirilen insan tabirine uyar. İsteğini dışa vuran, isteği peşinde harekete geçen insan, insandır. Bir başka deyişle insan, istek ve ihtiyacını meşrû sebebler üzerinde arayandır. Bugün, evrensel hak ve medenî cesaret gibi tabirler kullanılmaktadır. Bu tabirler, bu tariften doğmuştur. Hakkını bilmeme ve bilmediği şeyi aramamadan doğmuş kelimelerdir. Evrensel hak ve medeni cesaret, sesi kısık, benzi soluk, boynu bükük insanlara yapılan hayat aşısıdır bu iki kelime. Sesini kıstıran, benzini solduran ve boyunlarını büktüren kimdi? Neden sesleri kısık, benizleri soluk, boyunları büküktü? İstek ve ihtiyaçları bastırılmış, ferdî hakları ellerinden alınmış bir insan için, evrensel hak ve medenî cesaret kavramları, hayal kadar değerlidir. Fakat bu iki kavram, yalnızca, toplumsal piramidin en üstünde, Buda?nın tunçtan heykeli gibi bağdaş kurup oturmuş belli bir zümreye hitab eder. Şimdi bu iki kavramı bahşediyorlar. Efendiler, kölelerine ulûfe dağıtıyor. Dağıtıyorlar ki, baş kaldırmasınlar. Toplumsal piramit, düşüncede veya yürürlükte olsun, her zaman ve her dönemde varlığını korumuş, kabul ettirmiştir. En belirgin şekliyle Hind toplumunda ?Kast? adında şematize edilmiş ve tolumu biçimlendirmiştir. Zamanlara göre değişik isim almış bu piramit, toplumdaki yetişkinlik, doyumluk ve paylaşımı ifade eder. Toplumu teşkil ettiren ferdler semayelerine göre toplum içinde kariyer sahibi olurlar. Kariyeri ?statüyü?belirleyen sermaye olur daha çok. Sermaye, beraberinde birçok şeyi getirir. Refah seviyesi, harcama, satınalma gibi, yaşam standartları sermayeye göre şekillenir. Sermaye düşük gelirli, orta gelirli ve yüksek gelirli diye, toplumu üç katmana ayırır. Bu ayırım kendinden zuhûrdur. Teorisyenler ve ekonomistler bu zuhûru teşhîs, tayîn ve tesbit ederler sadece. İdeologlar ve sosyologlar da bundan, oluşan bu durumdan fikir üretirler. Üretilen bu fikirler siyasîlerin söylemini belirler.

 

Beşerî iki ideoloji olan sosyalizm ve kapitalizm sermayanin paylaşım biçimini tayin edip, toplumu bu tayine göre biçimlendirmeye çalışır. Son iki yüzyıl, bu çalışmanın çatışmasıyla geçti. Bunlardan ilki olan ve kapitalizme tepki olarak doğan sosyalizm, toplumsal sınıfı kaldırıp, sermayeyi eşit bir şekilde ferdlere dağıtmayı vaad etti. Herkes kazandığını devlete verecek, devlet bu kazancı âdil bir şekilde dağıtacak? Belki, görünüşte çok câzip olan bu fikir, hakîkatte kâziptir. Kâzip, yani yalancı.

 

Ferdler hiçbir zamanda ve dönemde biyolojik, psikolojik olarak aynı değildir. Aynı olmadıkları için de üretimleri aynı seviyede olmayacaktır. Renk, zevk, şekil, desen, istek ve iştihâları farklı farklıdır. Bundandır ki, üretim ve tüketimde eşitliği kabul edemezler. Hâsılı, sosyalizm ve ileri seviyesi komünizm, cazibesi sayesinde tâbi toplayabilirdi. Fakat tâbileri, fikrin organiği gereği, gençken sosyalistliği kabul ettiler. İleri yaşlarda kapitalin gerçeğiyle tanışınca, kapitalist oldular. Sosyalizm, bir insan ömrü kadar yaşayamadı. Ömrüne ancak fuhşu, fesadı ve katli sığdırdı.

 

Bu fikrin müdâfileri, zühd ve tevekkül örneği, Bilgi ve Anlayış Rehberi Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin ashâbı Ebû Zer-i Gıfârî?yi ilk sosyalist olarak kabul ederler. Ebû Zer-i Gıfârî?nin sermaye ve servete bakışını Marks-Engels ile aynı görürler. Hatta, kaynak ve diyalektiğini Marksizmden alan Şiî devriminin kalemşörleri, Ebû Zer-i Gıfârî?yi bir sembol, bir bayrak yaparlar.

 

Bilgi ve anlayışına uyamadıkları Aleyhissalâtü vesselâm Efendimizi ve mümtaz sahâbîsini romantik cazibelerine ortak edecek kadar arsız olan bu fikir, bir fesad manifestosu olarak tarihe geçti. Tarihe geçişi, isim ve amblem iledir. Aksine, bu müfsid manifesto, Kâbil?den Deccâl?e kadar varlığını sürdürecektir. Bazen Mezdekî, bazen Hayyâmî, bazen Haşhâşî, bazen Vâridâtî, bazen İştirâkî olarak ortaya çıkacaktır.

 

Özünü, aslını Protestanlıktan alan kapitalizm, sermayeyi bir zümreye tahsis edip, kalan zümreyi husûsî zümreye tâbi etti. İşçi ve patron, işveren ve işalan şeklinde özetlenecek olan kapitalizmin ruhu, orta sınıf olarak tabir edilen vasatî hâli kaldırmaya yöneliktir. Piramidin %90?lık kısmı işalan, %10?luk kısmı ise işverendir. Başka bir ifadeyle halkın %90?ı, %10?luk kısmı memnun ve mesrûr etmek için çalışıp didinir. Asgarî geçimin alt sınırında olan çoğunluk, Buda?nın tunç heykeli gibi başında bağdaş kurup oturmuş kitlenin hüznüyle hüzünlenir, sevinciyle sevinir. Kendisine verilen bir aylık çalışmasının karşılığı olan parayı bir kuaföre bahşiş olarak verildiğini de bilir. Buna rağmen efendisini memnun etmek için çabalar. Belki maaşına zam yapar, belki terfi eder, hattâ belki patronun kızıyla evlenir!... Hele bir patronun gözüne girsin. Yeşilçam filmleri bu anlayışı yerleştirmek için çeyrek asırdır zengin kız-fakir oğlan, fabrikatör oğlan-işçi kız temalarını evlere sokmadı mı?

 

Kapitalizm bütün gücüyle kölelik ruhunu yerleştirmeye çalışır. Köleler ne kadar uysal olurlarsa, efendiler o kadar memnun ve rahat olur. İşçinin on liralık zam isteğini isyan olarak telakkî eden kapitalist ruh, metres veya jigolosuna yüz liralık losyon hediye etmeyi az görür. İsraf ve insafsızlık üzerine kurulmuş bir ideoloji, bir sistem, îmân ve ihsân eksenli İslâm?ı elbette dize getiremeyecektir. Bunun içindir ki mahzun burjuva şöyle haykırır: ?Her fikir ve inanış tek mevsimlik vesselâm / Zaman ve mekân üstü biricik rejim, İslâm.?

 

Ona mahzun burjuva dedik, çünkü o, sermaye ve kültürün birikim yaptığı şehirlerde yaşadı. 20.yüzyılın riyakâr şehir görüntüsü onu kucağına almış bir bebe misali büyütmüştü. O, şehrin mağrur yapısı içinde tam bir şehirli-burjuva olarak yetişti. Benini boşverme adı altında, özgürlüğün dahi özünü çıkardı. Böylelikle toplumun elit tabakası içinde toplumun her kesimini, özellikle yöneliş ve yönlendirişleri uhdesinde tutan kesimi tanıdı. Toplumun üst tabakası daima yöneliş ve yönlendirişçilerin elindedir. Siyaset, sanat, ilim, sermaya ve idareyi bu kesim elinde bulundurur.

 

O dönem toplumu Frenk kültürünün, İngliz sermayesinin ve Hıristiyan ahlâkının etkisi altındadır. Hatta, etki değil, tam ifadesiyle mahkûmudur. Fransız öğretmenler, İngiliz banka müderrisleri ve evlerde Hıristiyanları sembolize eden biblolar, tablolar, mahkumiyeti ilan eden vesikalardır. İşte mahzûn burjuva, bu kesimin içinde, alt kısımdan habersiz şöhret buldu. Bir yanda başkalaşmış, bir yanda dışlanmış toplumun iki kesiminden başkalaşmışlar havasında büyüdü. Bunu şu mısrayla duyurur: ?Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum / Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.? Dışlanmış alt kesimin değerlerini ifade eden ?Gökyüzü?ile tanışmışlığını böyle haber verir. Bir pişmanlık, bir eyvâh, bir hayıflanma bildirgesi?

 

Burjuva yollarında medeniyeti arar. Fakat burjuvalar bu medeniyet arayıcısının arayışını kabullenmezler. Medeniyet eskiydi, eski bir masaldı. Onlara göre medeniyet Binbir Gece Masalları?nda kalmış Kırk Hârâmiler?in işret sofralarında harcanmıştı. Ne varsa burjuvada vardı. Burjuvanın varlığı dışında bütün varlar eskiyi hatırlatan birer irticâydı. Güneş de çok eski, hatta Güneşin varlığı dünyanın varlığından çok önce başlar. Güneşe mürteci demek, onu kabullenmemek ne kadar komikse, Allah?ın varlığını kabullenmemek ve bu varlığa göre yaşamını düzenlememek de o kadar komiktir. ?Güneşi cebinizde kaybettiniz, karanlıklardan ışık umuyorsunuz.? diye haykırdı dışlanmış soluk benizli mü?minlere. Bütün gerçeklerin doğuş mahali Doğudur ve Doğu, bütün doğumların beşiğidir, dedi kısık sesli Müslimlere. Keşiflerin, îcâdların menbaının İslâm olduğunu söyledi boynu büküklere. Talan edilmiş İslâm yurtları çapalanmaya, tırmıklanmaya başlandı. Cesaret geldi cesaretinden gafillere. Hakkını aradı hakkını gasp etmiş hârâmilerden. Allah?dan bahsetmenin yasak olduğu zamanlarda, Allah dedi yasakçıların karşısında. Sesi kısıkların sesi yükselmeye başladı. Boynu bükükler ?Îmân dolu göğüs?lerini omuzlarının arasından çıkarır oldu. Benzi soluklara özgüven geldi. Dergiler, gazeteler, radyolar, televizyonlar kuruldu. Pek çok odalarda gammazlanma korkusuyla okunan Mushaf-ı Şerîf, Kelâm-ı Kadîm, Kur?ân-ı Kerîm, Furkânu?l-Azîm radyolardan okundu. Roma?ya giden yollar kapatılıp Medîne hurmalıklarına yöneliş başladı. Burjuva hayranlığı, medeniyet aşkına döndü. Harabeye çevrilen bir medeniyetin imarına, restorasyonuna girişildi. Zifirî karanlıkta ışıldayan mahyalara ?Tek Yol İslâm? yazıldı.

 

Âidiyetinden dolayı reform ve rönesans tabirlerini medeniyet mimarına yakıştırmak abes olur. Ama o, bir yerli yeniye yönelişi başlattı. Onun yeniliği, ne Martin Luther, ne Dante, ne Mikelanjelo?nunkine benzer. Bunların yaptığı, kokmuş, kokuşmuş anlayışı ambalajlayıp sunmaktan ibaretti!. Bugün, ambalajından dışarıya sızan kokunun kerâheti, kâinâtı kirletti.

 

Medeniyet mimarının yaptığı, bastırılmış, gizlenmiş bir güzelliğin dışarıya vurulmasını sağlamaktı. Elhamdülillâh, sağladı da. O irfan, ilim, gelenek ve görenekte bir medeniyeti ihyâ etti...

 

İdris Yılmaz

Share this post


Link to post
Share on other sites

Tartışmayı yeni gördüm...

ve kvp111 rumuzlu arkadaşa yapılan büyük haksızlık ve yakışıksız üslup(suzluk) karşısında şaşkına döndüm...

 

Bir yerde yönetici olmuşsanız (ister bir şey karşılığında olun,ister gönüllü olun o kimseyi ilgilendirmez.üstelik gönüllüyseniz bunu dillendirmek korkunç bir ayıptır.) vaad ettiğinizi yapmak zorundasınızdır!

Bu noktada sizi eleştirenlere de(hem de kvp111 rumuzlu arkadaş oldukça saygılı bir eleştiri yapmış,dahası söylenen onca şeyi de üstad'ın hatrına görmezden gelmiş..) öyle süslü,acayip kelimelerle ve kibirle cevap vermeyi bırakın özür dilemeniz gerekir!!..

 

Yarışmadan çekilmek herkesin en tabii hakkıdır....Tabii olmayan bu demokratça tutum karşısında öfkenize mağlup olup,size muhtaç değiliz havası ile dünyadaki en muazzam kibri heykelleştirmenizdir.

 

Haksız olduğunuz bir noktada dahi böylesine,kendinizin büyük iş yaptığınızı vurgulamanız,doğrusu 'fedekarlık' kavramına yeni anlamlar yüklemiştir...

 

Yönetici sabırlı olur...Öfke yönetilenin hakkıdır..Ve dünyanın her yerinde yönetici,yönetilene muhtaçtır..!

 

Siz 'bu yarışmayı düzenlemeye muhtaç değiliz,gidersen git' düşüncesi ile yönetcilik liyakatinden dahası Necip Fazıl davasından ne kadar uzak olduğunuzu gösterdiniz.Adam kazanmak yerine,adam kaybetmeyi dava edinmiş sizler de keşke 'gidebilmenin' asaletine malik olabilseydiniz.!!

 

Oysa siz kvp111 rumuzlu arkadaşın eleştirisini de sinsice bir zeka ile başka platforma çekip kendinizi haklı çıkarmanın yoluna gittiniz.Tebrikler kazandınız.(!)..Tebrikler Necip Fazıl şuuruna sahip kvp111'i kaybettiniz!..Tebrikler(!) büyük iş başardınız(!)...

 

Bendeniz 'haksızlık karşısında' susmayı şaytanca bir davranış olarak gördüğüm için kvp111 rumuzlu arkadaş gibi yarışmadan çekildiğimi ilan ediyorum..Ve yazımın siteden derhal silinmesini istiyorum..

 

Şimdi bana da 'sevmiyorsan çek git','senin nazını çekecek değiliz' deyin de herkes anlasın,'fedakarlığınızı'....(!)

 

Hatta tutmayın kendinizi beni üyelikten atın gitsin...(!)

 

(cevaplarınızın aynı yakışıksız üslupla gelmesi halinde saygınlığımı bozmayacağımı beni tanıyanlar bilir.)

 

Büyük Doğu davasının şuuruna sahip bütün gönüldaşlara saygılarımla..

 

................................................................................

................................................................................

.

.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Tartışmayı yeni gördüm...

ve kvp111 rumuzlu arkadaşa yapılan büyük haksızlık ve yakışıksız üslup(suzluk) karşısında şaşkına döndüm...

 

Bir yerde yönetici olmuşsanız (ister bir şey karşılığında olun,ister gönüllü olun o kimseyi ilgilendirmez.üstelik gönüllüyseniz bunu dillendirmek korkunç bir ayıptır.) vaad ettiğinizi yapmak zorundasınızdır!

Bu noktada sizi eleştirenlere de(hem de kvp111 rumuzlu arkadaş oldukça saygılı bir eleştiri yapmış,dahası söylenen onca şeyi de üstad'ın hatrına görmezden gelmiş..) öyle süslü,acayip kelimelerle ve kibirle cevap vermeyi bırakın özür dilemeniz gerekir!!..

 

Yarışmadan çekilmek herkesin en tabii hakkıdır....Tabii olmayan bu demokratça tutum karşısında öfkenize mağlup olup,size muhtaç değiliz havası ile dünyadaki en muazzam kibri heykelleştirmenizdir.

 

Haksız olduğunuz bir noktada dahi böylesine,kendinizin büyük iş yaptığınızı vurgulamanız,doğrusu 'fedekarlık' kavramına yeni anlamlar yüklemiştir...

 

Yönetici sabırlı olur...Öfke yönetilenin hakkıdır..Ve dünyanın her yerinde yönetici,yönetilene muhtaçtır..!

 

Siz 'bu yarışmayı düzenlemeye muhtaç değiliz,gidersen git' düşüncesi ile yönetcilik liyakatinden dahası Necip Fazıl davasından ne kadar uzak olduğunuzu gösterdiniz.Adam kazanmak yerine,adam kaybetmeyi dava edinmiş sizler de keşke 'gidebilmenin' asaletine malik olabilseydiniz.!!

 

Oysa siz kvp111 rumuzlu arkadaşın eleştirisini de sinsice bir zeka ile başka platforma çekip kendinizi haklı çıkarmanın yoluna gittiniz.Tebrikler kazandınız.(!)..Tebrikler Necip Fazıl şuuruna sahip kvp111'i kaybettiniz!..Tebrikler(!) büyük iş başardınız(!)...

 

Bendeniz 'haksızlık karşısında' susmayı şaytanca bir davranış olarak gördüğüm için kvp111 rumuzlu arkadaş gibi yarışmadan çekildiğimi ilan ediyorum..Ve yazımın siteden derhal silinmesini istiyorum..

 

Şimdi bana da 'sevmiyorsan çek git','senin nazını çekecek değiliz' deyin de herkes anlasın,'fedakarlığınızı'....(!)

 

Hatta tutmayın kendinizi beni üyelikten atın gitsin...(!)

 

(cevaplarınızın aynı yakışıksız üslupla gelmesi halinde saygınlığımı bozmayacağımı beni tanıyanlar bilir.)

 

Büyük Doğu davasının şuuruna sahip bütün gönüldaşlara saygılarımla..

 

................................................................................

................................................................................

.

.

 

 

evet,benim böyle yapmamın sebebi,üstadın sağına ve soluna bakınmadan fert fert ben varım cevabını verici ve benim olmadığım yerde kimse yoktur duygusuna sahip bir dava ahlakını pırıldatıcı bir gençlik ibaresidir...fakat benim yüzümden;yöneticiler tarafından yapılmış bir hatadan dolayı,bütün amacı üstada saygı ve ona hizmet olan bir site ye,ve böyle bir siteyi kuran niyetleri halis fakat her insan gibi yönetici de olsa hata yapma olasılığı olan yöneticilere karşı tavır alınmasını ve ortalığın karışmasını istemem...akrebin kıskacı arkadaşa beni anladığından dolayı teşekkür ederken,diğer taraftanda yöneticilerin de hata yapabileceğini kabul ediyor, ve üstlerine gidilmemesini herkesten rica ediyorum..vesselam...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Tartışmayı yeni gördüm...

ve kvp111 rumuzlu arkadaşa yapılan büyük haksızlık ve yakışıksız üslup(suzluk) karşısında şaşkına döndüm...

 

.................

 

Yarışmadan çekilmek herkesin en tabii hakkıdır....Tabii olmayan bu demokratça tutum karşısında öfkenize mağlup olup,size muhtaç değiliz havası ile dünyadaki en muazzam kibri heykelleştirmenizdir.

 

.................

 

Yönetici sabırlı olur...Öfke yönetilenin hakkıdır..Ve dünyanın her yerinde yönetici,yönetilene muhtaçtır..!

 

.................

 

Adam kazanmak yerine,adam kaybetmeyi dava edinmiş sizler de keşke 'gidebilmenin' asaletine malik olabilseydiniz.!!

 

.................

 

Tebrikler kazandınız.(!)..Tebrikler Necip Fazıl şuuruna sahip kvp111'i kaybettiniz!..Tebrikler(!) büyük iş başardınız(!)...

 

................

 

Bendeniz 'haksızlık karşısında' susmayı şaytanca bir davranış olarak gördüğüm için kvp111 rumuzlu arkadaş gibi yarışmadan çekildiğimi ilan ediyorum..Ve yazımın siteden derhal silinmesini istiyorum..

 

................

 

Şimdi bana da 'sevmiyorsan çek git','senin nazını çekecek değiliz' deyin de herkes anlasın,'fedakarlığınızı'....(!)

 

Hatta tutmayın kendinizi beni üyelikten atın gitsin...(!)

 

...............

 

 

Dar zamanda düşmanların altına

At olanlar safımıza gelmesin

Garibanın, fukaranın sırtına

Bit olanlar safımıza gelmesin

 

Ağırlık, irilik ölçüsün bırak

Tartıya vurulmaz beyinle, yürek

Bu ülkede iman gerek, ruh gerek

Et olanlar safımıza gelmesin.

 

Öte dursun işkembeden atanı

Lâzım değil kaçan ile yatanı

Menfaate rüşvet verip vatanı

Fit olanlar safımıza gelmesin

 

Sapıklar her yerde atsa da çamur

Gerçek mayasına kuvuştu hamur

Adam istiyoruz dört başı mamur

İt olanlar safımıza gelmesin.

 

Gönül bahçesinde korku gezeni

Asla kabul etmez ülkü düzeni

SEVDASI, SABRI, AKLI, İZANI

KIT olanlar safımıza gelmesin.

 

Biz zulüm ayında güneş çağıyız

Hira'dan feyzalan Tanrıdağ'ıyız

Biz meyve bahçesi, üzüm bağıyız

Ot olanlar safımıza gelmesin.

 

Parolamız her zamanda, her yerde:

Ölmek var da baş eğmek yok namerde

Bu imana, bu ülküye, bu derde

Yad olanlar safımıza gelmesin.

 

 

not: sözüm meclisten dışarı... Kimse üstüne alınmasın. :D

not 2:Haksızlık karşısında susmakla yetinmeyip haksız tarafı savunmaya geçen ve haksızlık karşısında susmayı şeytanca bir davranış addedip şeytanı hayrete düşüren yönsüze güle güle diyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Evvela üslubun yakışıksız olduğu sizin takdirinizdir. Haksız bir yaklaşım tarzına karşı böyle bir tepki göstermek ise, bizim için artık tahammül hududunun aşıldığını diğer kullanıcılara ihtar etmesi gereken bir sinyaldi. Alamayanların da olduğunu gördük böylelikle.

 

Bakınız, biz burada ne birbirimizin, ne de bir başkasının eşeğiyiz! Hiçkimse kendi mesuliyetlerini bırakıp, elinden gelenin en iyisini yapmakta olduğu bir organizasyon için hayati önceliklerini bırakmak zorunda değildir. Bunun umrunuzda olup olmaması benim için hiç ama hiçbir şekilde önem ifade etmiyor. Siz hakikati, insaniyeti ve hakkaniyeti kaale almasanız da bu kavramlar geçerliliğini koruyacak ve bizim anlayışımıza yön vermeye devam edecektir. Gönüllülükle iş yapmaya çalışan insanları köpeği olarak telakki ederek onlardan programlanmış robotlar misali muamele beklemek, Allah rızası tabanında yürümeye gayret eden bir oluşum için asla ve asla sözkonusu edilemez. Eğer bir arkadaşımız internet bağlantısına sahip değilse yahut sınavlarıyla mücadele etmek durumundaysa, onun puanlamasını beklemek zorundayız. Kimsenin, arkadaşlarımızı tarihi yeni belli olan sınavlarıyla ilgilenmekten vazgeçirerek yahut meşguliyetlerle boğuştuğu memleketinden çağırarak; onların 100 küsür kb tutarında 36 (artık 34) yazıyı puanlamasını isteyecek insaniyet yoksunluğunu bizden beklemeye hakkı yoktur! Gönüllülük durumunu dile getirmeye mecbur kalmak değil, insanları uşağı sananların ve sadece yönetici kimliğiyle görenlerin bunu dile getirmeyi mecburi kılması korkunç bir ayıptır. Bugüne kadar böyle bir meselede bu durumun tarafımızca hiçbir zaman dile getirilmemesi de meselenin bu cihetini destekler niteliktedir. Tahminîliği açık olan bir tarihin makul sebeplerle oynadığını ilan etmemiz ise yeterlidir. Ben üye kaybedecek de olsak, gönüllü olan insanlara köle muamelesi yapmayı asla kabul etmem. Asıl insan kazanmak da bu şekilde olur. Mümkün olanın en iyisini yapmaya çalışan insanları, Allah rızası için girdikleri bir işte pişman etmenin vebali, oturduğu yerden ahkam kesen bir düşüncesizi kaybetmenin vebalinden çok daha büyüktür ve ben bunu göze almıyorum!

 

Evet beğenmeyen gidebilir, hatta bu gibi önemsiz mevzular sebebiyle davadan soğuyacak basiretsizlikte bir arkadaşımız varsa, onun eksikliğini de bu yüce dava asla aramayacaktır! KVP111 kullanıcı isimli üyemiz, yanlışlığına değindiğimiz hareketine rağmen son noktada bu kapasitesizliği taşımadığını ispatlamışken, ne dediğinden habersiz olan ve bir yönetici olarak asla muhtaç olmadığımız şahsınızı sitemiz adına kaybetmek bizim için hiçbir ehemmiyet taşımıyor. "Derhal" kelimesini kullanarak verdiğiniz emri yerine getirmiyorum, siz kim oluyorsunuz, kendinizi ne zannediyorsunuz da emir vermeye kalkıyorssunuz? Sizin burada köleniz yok paşa hazretleri, silmiyorum, hadi bakalım! Tahammül hududumuzu terbiyesizce bir tutumla ihlal ettiğiniz için sizi atıyorum.

 

Yapılan saygılı eleştirilere karşı nasıl tepki verdiğimizi forumun her noktasından takip edebilirsiniz. KVP111 kullanıcı isimli üyemize bu tepkiyi göstermemize vesile olan hareketin mahiyetine önceki mesajlarımızda uzunca değindiğimiz için bu haknaşinas yorumunuzu teğet geçiyorum.

 

Tutumların demokratça olması değil, hakkaniyete uygun olması bizim için yegane kıstastır. size şirin görünmek değil, yönetime haksızca yüklenilmesine karşı gösterdiğimiz aşırı yumuşak tutumun zararlarını müşahede ettiğimiz için artık hak edilen tepkiyi göstermek takip ettiğimiz yolun ta kendisi olmuştur. Ayrıca meselenin sadece yarışmadan çekilmekten ibaret olmadığını, bu hareket haksız bir sebepten doğduğu için sözkonusu tepkiyi gösterdiğimizi olsun anlayabilmenizi beklerdim. Haksız bir düşüncenin haksız bir fiil üzerindeki tecellisine karşı koymaktan bizi sözümona "antidemokratlık" ithamınız dahi alıkoyamayacaktır!

 

Fedakarlık yapanın tepesine çıkılmasına tepki olarak insanları yaptıkları haksızlık hususunda vicdana davet etmek fedakarlık kavramını yeniden düşünmenizi sağlıyorsa, beyninizde bazı kavramlar yeterince oturmamış demektir. Buna ise yapabileceğimiz bir şey yok.

 

Yönetici hiçkimsenin suratına öfke kusabileceği yahut kölesi sanacağı bir kimse değildir. En azından biz bu köleliği kesinlikle kabul etmiyoruz! Yönetici olduğumuz için kimseyi ezmeye kalkamayacağımız gibi, saçma sapan öfkeleri kaldırmak zorunda da değiliz; çünkü herşeyden önce bizler de insanız. Bunu böyle bilin! İnsanlar üzerinde tasarruf kullanmadığımız için davamıza hizmet edemediğimizi söyleyene ise dava adına hakkımı helal etmiyorum, çünkkü sürdürülen emekten habersizce klavyelerin arkasından atıp tutmak harcadığımız emeğe en büyük saygısızlıktır. "Ayinesi, iştir kişinin; lafa bakılmaz" diyorum ve bu davayı büyük mahkemeye, Allah'ın ve Üstad'ın huzuruna bırakıyorum. İçim rahat; kalbim ise, elhamdülillah, son derece mutmain.

 

Nazım şiiri edalı yazınızı yarışma kapsamından çıkarıyoruz ve sizi de siteye yakışacak iyi niyet ve basiretten uzak olduğunuz için siteden atıyoruz.

 

Yarışmadan çekilmek isteyen başka arkadaşlar olursa -ki kimsenin bu harekette bulunacağını sanmıyorum-, özel mesaj atarak isteklerini dile getirebilir. Neticeler birkaç gün içerisinde ilan edilene dek konu kilitlenmiştir. Anlayışsızlığa ve köle olarak telakki edilmeye asla tahammül göstermeyecek; bugüne kadar olduğu gibi mevcut şartlar içerisinde yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışırken, Allah rızası için çabalayan kimseleri bıktıracak hareketlerden de uzak duracağız.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Değerli kullanıcılarımız, uzun bir bekleyişin ardından dün itibarıyla puanlamalar tamamlandı. Evvela hesapta olmayan gelişmelerden dolayı sonucu açıklamada bu kadar geciktiğimiz için, başta gerekli anlayışı gösteren katılımcılar olmak üzere, tüm kullanıcılarımızdan özür diliyoruz.

 

Yarışma, 34 yazı arasında gerçekleştirilmiş ve yapılan puanlama neticesinde ilk 3'e giren kullanıcılar belirlenmiştir. Oldukça yakın puanlar elde edilen yarışmada ortaya çıkan büyük çekişme, keyfiyet açısından bizleri ziyadesiyle memnun ve tatmin etmiş bulunuyor. Neticeleri açıklamadan evvel dereceye giren arkadaşları tebrik ederken, başta az farkla dereceye giremeyen arkadaşlarımız olmak üzere tüm katılımcılara teşekkür ediyoruz. Bu yüksek keyfiyetin elde edilmesinde büyük pay sahibi olduğu halde yarışmaya katılan kıymetli yazılarıyla dereceye giremeyen arkadaşlarımız da, inşallah ilerleyen yarışmalarda derece kazanarak sarfettikleri kıymetli emeğin karşılığını elde eder. Umarız ki, yüksek keyfiyetin sergilendiği bu yarışma, tüm katılımcılar açısından en hayırlı şekilde neticelenmiştir.

 

İlk üçe giren kullanıcılarımız ve bu kullanıcılarımızın aldığı puanlar şu şekildedir:

 

1. Ali NFK - 52.5

2. Cihat - 51 (her iki yazısı da aynı puanı almıştır)

3. dbdbd - 50

 

Bu kullanıcılarımız, ilk mesajda belirtilen hediyeleri almaya hak kazanmıştır. bu arkadaşlarımızın en kısa zamanda özel mesaj ile tarafıma ulaşarak arzu ettikleri kitapların isimleri ile adres bilgilerini bildirmelerini rica ve kendilerini tekrar tebrik ediyorum.

 

Gecikmeden dolayı tekrar özür diliyor, neticelerin hayırlara vesile olmasını arzu ediyor ve katılan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ali NFK kutlarım.

Cihat ve dbdbd arkadaşları da kutlarım. Bol katılımlı bir yarışmaydı. Dereceye giremeyenleri de kutlarım....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Esselamu Aleyküm Sevgili Gönüldaşlar.

Siteyi kurup zamanını, enerjisini maddi imkanlarını sonuna kadar, büyük ve şaşılacak bir özveriyle harcayan çok değerli site adminlerine teşekkürü borç bilirim. Allah onlardan razı olsun, mukaddes Büyük Doğu Davasını zaferle şereflendirsin.

Yarışmaya katılan tüm gönüldaşlarımı tebrik ederim. Benim için birincilik sürpriz oldu. O kadar çok beğendiğim yazılar var ki bunları yarışmadan yarışmaya okumak olmaz. Sık sık sitede böyle yazıların yayınlanması ne güzel olur.

Tüm Gönüldaşlarımı büyük bir aşkla selamlar, iftar için bereket ve afiyet dilerim. İftar demişken; İftar güzel de ''NFK.COM İftarı'' olunca daha bi' güzel oluyor. Durmadan kaçıranların dikkatine!.. :)

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

ALİNFK yı tebrik ederim...ben yazımı yazdığımda beni hemen tebrik eden kişi olmuştu..onun adına ayrıca sevindim...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hayırlı uğurlu olsun. :)

Çok güzel bir yarışma oldu. Üstadın gerek mücadele ve fikir, gerekse edebi kişiliğinin farklı şuurlarda nasıl ortak bir keyfiyette birleştiklerini hep beraber gördük. Samimi gayretleri ve aşklarıyla bu zuhura vesile olan site yönetimine teşekkür ederim. ALİNFK kardeşimi birinciliğinden ötürü kutlarım. Ve dbdbd kardeşimi de. Çalışmalarında azim, bağlılık, tefekkür ve estetik iç içeydi.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yarışma birincisi Ali NFK'yı ve diğer dereceye girenleri canı gönülden tebrik ediyorum.

 

Dereceye giremeyen arkadaşların puanlarını görebilme imkanımız var mı?

Share this post


Link to post
Share on other sites

yarışmaya dahil olan, emek veren, katkıda bulunan tüm arkadaşlarımı tebrik ediyorum .yazılanların hepsi birbirinden güzel. kaleminize yüreğinize sağlık.... ali kardeşim seni ayrıca tebrik ederim. birinci sen oldun e dolayısiyle bişey ısmarlaman şimdi lazım bize :) sevgilerle.....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yarışmanın birincilerine can-u gönülden tebrikler.

Share this post


Link to post
Share on other sites
yarışmaya dahil olan, emek veren, katkıda bulunan tüm arkadaşlarımı tebrik ediyorum .yazılanların hepsi birbirinden güzel. kaleminize yüreğinize sağlık.... ali kardeşim seni ayrıca tebrik ederim. birinci sen oldun e dolayısiyle bişey ısmarlaman şimdi lazım bize :) sevgilerle.....

 

Haha :) mutlaka...

İftarlar benden :)

Allah razı olsun Hafakan ağabeyim, kurşunkalem gönüldaş sana da teşekkürler...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...