Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
gardenya

Kitab-ı Kritik

Recommended Posts

ÜSTADLAR GEÇİDİ

 

Tarihe kısa bir göz gezdirdiğimizde, edebiyatı imanın emrine vererek onu yüksek bir gaye uğruna vasıta olarak kullanan yüzlerce büyük sanatkârın varlığıyla karşılaşmamız mümkün. Mekke müşriklerinin peygamberimize olan saldırılarının önüne hicivleriyle set olan Hasan b. Sabit'ten, edebiyatın dev üstadı Cahiz'e, en zor ve ümitsiz zamanlarda insanimizin gönlüne seslenerek onu içinde bulunduğu kaos ve ümitsizlikten kurtaran Yunus'tan, semboller üstadı Mevlana'ya ve oradan da Mehmet Akif'lere kadar uzanan çizgi bunun en müşahhas örneği. Ülkemizde de ayni alanda büyük sanatkârların varlığı bilinmektedir. Edebiyatı imanının emrine veren bu büyük sanatkârların başında şüphesiz cağa damgasını vurarak giden üstat Necip Fazıl gelir.

 

"Anladım isi sanat, Allah’ı aramakmış, / Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış" anlayışı ile gerçek sanatkârın hangi yolu takip etmesini ortaya koyan Necip Fazıl’ın, bu noktadan sonra ortaya koyduğu bütün eserlerinin İslami edebiyat anlayışı ile vücut bulduğunu görürüz ki, sadece birkaç eserinin tetkik edilmesi bunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne serer. (Bu hususta sadece «Çile, Çöle İnen Nur, İdeolocya Örgüsü, Tanrı Kulundan Dinlediklerim» gibi eserlerini okumak yeterli olur.)

 

MARİFET YÜKÜ

 

Yüzü aşan kitapları içerisinde çok çeşitli konuları imanın ışığında inceleyen Necip Fazıl’ın "Edebiyat Mahkemeleri" isimli eseri ise, yukarıdan beri genel çerçevesi ile izah etmeye çalıştığımız fikirler doğrultusunda edebiyatın temeli sayılmaya aday bazı konularda başlı başına birer tespit, teşhis ve tedavi niteliği taşımaktadır. "Edebiyat Mahkemeleri, Doğu edebiyatı ve Dil Raporları" seklinde üç bolum altında incelenen eserde, dünle bugün arasında kurulabilecek köprüde tek bağlayıcı unsurun iman olabileceğini, mevcut anlayışla beslenerek ortaya konan eserlerin "marifet" yüklü, bundan soyutlanan edebiyata dâhil her şeyin ise ancak "yalnızca çelik-çomak" mesabesini tutabileceğini dile getirilir ki, bu anlayış Necip Fazıl’ın bütün eserlerinde "Anladım isi sanat, Allah’ı aramakmış" seklinde yansımasını bulmuştur.

 

MAHKEMELERDE SEYAHAT

 

Edebiyat mahkemelerinin birinci bölümünde edebiyatımızın son iki asır içerisinde sıçrama taşı sayılabilecek Tevfik Fikret, Yahya kemal, Mehmet Akif ve Nurullah Ataç gibi şahsiyetler mahkeme önüne çıkarılarak "marifet" ekseni içerisinde sorgulama ve yargılamaya tabi tutulmakta ve haklarında gereken hükümler verilmektedir. Tevfik Fikret için; «şiir cephesinin namevcut, fikir cephesinin gülünç, ahlak cephesinin yalan, seciyesinin baştanbaşa rubu, iman cephesinin ise isyan ve inkâr» olduğu tespiti yapılırken, Yahya Kemal için; "dünyaları kavramakta en ileri (plastik) zevk hadlerinin mağrur inzivasına çekilmiş ve buradan büyük idrake yol bulamamış sanatkâr" denilerek Fikret'le ayrılan noktaya işaret edilmiştir. Nurullah Ataç için yapılan değerlendirmede, hiçbir edebi tenkit anlayışının ve fikirlerini istinat ettirdiği dünya görüşünün bulunmadığı, sadece hissi bir ruh seciyesine sahip olduğu ve nakilcilikten öteye geçmediği ifadelendirilmektedir. Sanatı imanın emrine vererek yaptığı yukarıdaki değerlendirmelerde yüzde yüz isabet ettiğine inandığımız Necip Fazıl’ın, Mehmet Akif'in hayatini; "bütün bir sahte gidiş içinde, o sahteciliği sadece sahte olmayarak ayni kıratta bir aksülameli halinde, hem mefkûresi ve hem sanatıyla, hakki verilmemiş bir hakikilik, aslilik ve halislik örneği" tarzında hulasa ettikten sonra, Akif'in sanat anlayışını karara bağlarken sarf ettiği "doğru yolun kifayetsiz mütefekkiri, küçük şairi" seklindeki değerlendirmelerde hangi ölçüleri kullandığını doğrusu tespit edebilmiş değiliz. Eserin Doğu edebiyatı bölümünde Arap, Mısır, Fars edebiyatında zirveyi tutan, birçok şair ve yazar eserlerinden örnekler verilerek günümüz insanına takdim edilirken, Doğu’nun büyükleri olarak da Nizami, El- Maarri, Haysam, Ibn-i Fariz ve Sadi takdim edilmektedir. Eserin üçüncü bölümünü oluşturan Dil Raporları’nın "Zavallı Türkçe" kısmında, dilimizin nasıl ve niçin bozulduğu üzerinde derin tahliller yapılmakta ve çözüm yollarının neler olabileceği ortaya konulmaktadır. On yedi adet rapordan oluşan Dil Laboratuvari'nda ise daha çok dilimizin imla kuralları ve uydurmalar üzerinde durulmakta ve hükümler serdedilmektedir.

 

 

Sözün özü

 

edebiyatı da diğer sanat dalları gibi Allah’ı aramakta bir vasıta gören Necip Fazıl’ın "Edebiyat Mahkemeleri" isimli eseri, iman noktasından hareket edilerek edebiyatçılarla birlikte edebi eserlerin de niçin ve ne şekilde tenkide tabi tutulabileceklerinin müşahhas bir örneğini oluşturmaktadır. Üstadın diğer eserleri gibi okumaktan büyük zevk aldığım bu güzel eseri herkesin okumasını da gönül rahatlığı içerisinde tavsiye ediyor ve eserden birkaç tespiti vermenin faydalı olacağına inanıyorum.

 

* Türk, İslamiyet’i kabul ettikten sonra düşünmeye başlamıştır. Bu, anlayan ve insafı olan için riyazî bir hakikattir.

 

* Dil, istikrai, yani kendi iç ve öz kanunlarıyla mevcut bir müessesedir ve dışarıdan, bütün bir lisan uydurma seklinde müdahaleye tahammülü yoktur.

 

* Asli ve iptidai haliyle fakir olan Türkçe, bugünkü yazılış sekliyle de, terbiye gücünden yoksun bir fakirliğe düşürülmüştür.

 

* Mehmet Akif, ne kendisini sevenlerce, ne de kendisinden tiksinenlerce anlaşılabilmiş bir şahsiyettir.

 

* Yahya Kemal, öz şiirde, (plastik) hadleri aşamamış müstesna zevkli bir nakışçı; fakat bütün hayat ve davalarına yol verecek olan büyük muhteva planında hiçbir şey değildir.

 

* İmanın ta ruhuna, merkezine, mihrakına, kendisine isyan. Ve hiçbir şeye inanmamak. Ne bir dava, ne davalar arasında bir terkip, ne de bütün hadiselere tatbikte şart olan ana mizan ve olcu. İste Tevfik Fikret.

 

* Doğu edebiyatına terkibi bir tarih ölçüsüyle bakılınca, büyük ve ustun seciye noktasından onun başlangıcını İslamiyet’e bağlamak borcunda kalınır.

 

Kimlik

 

Sahasında nadir bulunan eserlerden biri olan "Edebiyat Mahkemeleri", sanatı, imanın emrine amade kılan Ustad Necip Fazıl Kısakürek tarafından kaleme alınmış. Üstadın yüz birinci, büyük Doğu Yayınları’nın ise 65. kitabi olan eser 250 sayfa.

 

(ZAMAN-Arşiv)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...