Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
ferahnak

Vahdet-i Vücûd Ve Panteizm Farklı Anlamlar Taşır

Recommended Posts

İslâm tasavvufu ve hristiyan mistitizminin ilk bakışta birbiri ile benzerlik taşıdığı sanılan iki kavramı olan vahdet-i vücûd ve panteizm aslında tamamıyla karşıt hükümler taşıyan terimlerdir.

Yani ,İslâm’ ın “tevhid” anlayışı ile Hristiyanlığın “teslis” inancı arasında ne kadar benzerlik varsa, vahdet-i vücûd ve panteizm arasında da o kadar benzerlikten bahsedilebilir.

Buna rağmen Allah, kâinat, insan beraberliğinin geçtiği fikir yazılarında, özellikle vahdet-i vücut kavramından bahseden kalem sahipleri eğer İslâm Tasavvufu’ ndan yeteri kadar bilgi sahibi değillerse, daha anlaşılabilir gibi bir mantıkla bu felsefeyi rahatlıkla panteizm olarak adlandırma yanlışına girmektedirler.

Temelde Allah’ ın kâinattaki yaratıcılık ve mutlak malikiyetini kabullenip, oradan yola çıkan isl

Vahdet-i vücûd sözlük anlamıyla “vücudun birliği”, tasavvuf terminolojisinde ise, Kâinattaki bütün varlıkların, Cenâb-ı Hak’ kın esmâsı( adları)ve sıfatlarından ortaya çıktığını kabul eden, gerçek vücûd sahibinin Allah olduğunu bilme ve tanıma esası olarak adlandırılabilir.

Evren gerçek bir varlık değil, gölge bir varlıktır. Gölge, kendisinin varlık nedeni olan kişi ya da nesnenin varlığından başka bir varlığa sahip olmadığı gibi, evren de Allah'ın varlığından başkâ bir varlığa sahip değildir. aînatın da Allah'ın varlığından başkâ bir varlığa sahip olamayacağı tezine dayanır.Bu düşüncenin özeti de 'la mevcuda illallah' cümlesi ile dile getirilir.

Her ne kadar bu anlayış Muhidin Arabî (1165-1239) tarafından ortaya atılıp sistemleştirilmişse de, bir terim olarak ilk kez onun öğrencisi İbn Arabi'nin öğrencisi Sadreddin Konevi (1210-1274 tarafından kullanılmış, daha sonra da Molla Câmi(1414-1492) gibi İslâm felsefecilerince şerhedilerek yaygınlaştırılmıştır.

Hatta, bu düşüncenin ne İbn-i Arabî, ne de öğrencisi Sadreddin Konevî ile bir ilgisi olmadığını iddia eden tasavvuf tarihçilerine bile rastlanır. Meselâ ABD’ li tasavvuf tarihçisi Prof. Dr. William C. Chittick bu düşüncededir ve şöyle der :

“… İbn Arabî`nin savunduğu düşünülen Vahdet-i Vücud, kendisinden çok çok sonra sözkonusu olmuş ve bilâhare kendisine atfedilmiş bir husustur. Fütuhât’ ın bizzat kendisinden hareketle böyle bir neticeye varmamızı gerektirecek hiç bir sebeb yoktur. Çünkü, Vahdet-i Vücud ibâresi aynen bu lafızla Fütuhât`ta geçmediği gibi, İbn Arabî de böyle bir Vahdet-i Vücud`tan bahsetmemektedir bize. Aynı şekilde, aslî takibçilerinden herhangi birisi de bu şekilde bir ibâre kullanmamıştır…” (1)

Bu düşüncenin ilk savunucusu sayılan Hallac-ı Mansûr "Ene'l-Hak" sözü ile yargılanıp idam edilecektir.

Vahdet-i vücûd düşüncesinin kurucusu Muhiddin-i Arabî gereke kendi dönemindeki ve gerekse kendisinden sonra gelen fıkıhçı,kelâmcı ve mutasavvıflarca oldukça benimsenecek veya eleştirilecektir.Onun görüşünü benimseyenlerce, vahdet-i vücûd tevhidin en yüksek yorumu sayılacaktır. Meselâ Kelâm ilminin büyük ismi İmam Gazali, “Nurlar Feneri” Risalesinde “Belki hepsi odur” ifadesiyle varlığın birliğini dillendirecektir. Buna karşılık, başta İbn Teymiye olmak karşı görüşte olanlar tarafından ise fenâ makamında kalmanın ortaya çıkardığı bir yanılgı olarak kabullenilecektir. Eleştirme gerekçelerinin en önde geleni ise "O gökleri ve yeri yoktan yaratandır... O'nun benzeri hiçbirşey yoktur" (42/11) ayeti olup, buna aykırı bir inanç anlayışının Allah ile kul arasındaki ikiliğin kaldırılmasının, Müslümanların İslâm’ın gerektirdiği emirleri yerine getirme, yasakladığı hükümleri önemsememe gibi etkileri idi. Hatta bazıları o kadar ileri gidiyorlardı ki bu düşüncesinden dolayı M. Arabî’ yi kâfir olarak tanımlamaktan bile çekinmiyorlardı.

Oysa , her inanç ve düşüncede olduğu gibi, bu konuda da basit ve düz bir mantıkın insanı gerek olumlu ve gerekse olumsuz sonuçlara götüreceği kesindir. Kur’ an, Hadîs ve İslâmın diğer referanslarını gözardı ederek bu hususta bir sonuç alıması mümkün değildir.

“… Vahdet-i vücuda gelince; bu mevzuda ancak bilenin konuşması lâzımdır, diğerlerinin değil. Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

İnsanlardan öyleleri de vardır ki, ne bir bilgiye, ne de bir rehbere ve ne aydınlatıcı bir itaba istinad etmeksizin Allah hakkında mücadele (münakaşa) eder.’ (Lokman: 20)…”(2)

Tasavvuf’ ta Vahdet-i vücûda karşı bir reddiye olarak ortaya çıkan Vahdet-i şuhûd düşüncesi ise, sözlüklerde “görmede birlik” veya “bir görmek” olarak tercüme edilir.

Vahdet-i şuhûd, İbn Arabî’den iki yüz elli yıl sonra dünyaya gelen İmam Rabbani’ce vahdet-i vucüd teorisinin eksikliklerini tespit edip onun yerine sistemleştirdiği tasavvuf felsefesi olarak ortaya çıkar. Felsefenin özeti : Vahdet-i vücûdcuların 'la mevcuda illallah' la tanımladıkları inancına karşı , “La meşhude illellah=Allah’tan başka görünen bir varlık yoktur” şeklindeki karşı görüşleridir.

Teoride, Vahdet-i vücûdcuların ; Âlemin gölge olduğu, Kötülüğü göreceli oluşu, Velâyet-Nübüvvet ilişkisi, Oruç - namaz üstünlüğü, Hz. Âdem’ den önceki insan toplulukları, Fetret ehlinin ahiretteki durumu, Cehennem azâbının sürekliliği, cennette Allah’ ın görülebileceği, melek ve insanın üstünlüğü, bazı ruhların ezelîliğine dair görüşlerinin zıddı savunulur.

Ancak bu düşünce vahdet-i vücûd’ a alternatif görüş olarak olarak ortaya cıkmışsa da pek kabul görmemiş, sadece Nakşibendîliğin Halidî kolu tarafından benimsemişdir.

İşte bu düşüncenin hristiyan mistitizmindeki karşılığı panteizmdir. Buna rağmen, gerek vahdet-i vücûd ve gerekse vahdet-i şuhûd’un felsefeleri ile , panteizmin temelde hiçbir benzerliği yoktur.

“… vücud'un birliğini iddia eden Muhittin ile alemi, Allah'tan ayrı ve kendi nefsinde var gören İmam Rabbani, birbirlerinden ayrılmakla beraber bu monist ve düalist görüşlerinden kedilerinden önceki sistemlere göre de özel bir karakter taşırlar, kendi bakımlarından orijinaldirler. Muhittin'in vücudi vahdet'i, eski Yunan'da İonia'lıların kesretçiliği ile Elea'lıların vahdetçiliğini, sınırlı olanla sınırsız olanı birleştirme gayretinden meydana çıkan Panteizm ve çeşitlerinden ayrıdır…”(3)

tesbiti bunun açıklamasıdır.

Panteist görüş terim olarak her ne kadar 1700’ lü yılların başında John Toland (1670-1722) tarafından kullanılmışsa da, panteist inanç antikiteden bu yana kabul görmektedir. Hatta en eski semâvî din olan Museviliğin tahrif edilmiş şekli olan Yahudi dinindeki “ Kabala”cı anlayışı, bu inancın milâdı olarak kabul edebiliriz.

İskenderiye Mektebinde Plotinos (205-270)'un ortaya attığı sudur nazariyesine göre panteizm, Tanrı’ nın mutlak ve değişmez bir birlik olduğu, kâinatın bu tanndan, tabakalar halinde sudur ettiği,Tanrı’ nın her şeyin kaynağı olduğu, bu yüzden de her varlığın aynı zamanda ilâhî nitelik taşıdığı öngörülmüştür.

Bu felsefenin ana ekseni ,her şeyin tanrı olduğu, tanrı ile kâinatın aynı cevher olduğu şeklinde özetlenebilir.

Panteizm'e göre Tanrı kâinattan bağımsız bir yaratıcı güç değildir. Bu düşüncenin sonucu olarak da panteizmde kişilik ve hürriyet kavramlarısöz konusu değildir. varlığını kabul etmez. İnsan, ancak fizik âlemin basit bir parçası, ahlâkın da doğal düzene zorunlu ve edilgen bir şekilde itaat olduğu kabul edilir.Yaratıcı bir Allah’ ın varlığı söz konusu edilmediğinden, bu düşünceye inanaların gözünde diğer bütün dinler de anlamsız hale gelmektedir.

Tarihi süreç içerisinde panteizm, Tabiatçı, İdealist, Teolojik olarak üç ana grupta şekillenir.

Panteizmin detaylarında farklı düşünseler de, Giordano Bruno (1548-1600) , Spinoza (1632-1677), Fichte (1762-1814), Hegel (1770-1831), Diderot (1713-1784), D'Holbach (1723-1789), Schelling (1775-1854) bilinen felsefecilerdir.

Panteist düşüncedeki “Evrenin Ruhu “ yaklaşımı, Hegelci ve Spinozacı felsefeyi ortaya çıkarmıştır.

Sonuç olarak, Vahdet-i Vücutcuların yaklaşımında, Allah’ ın yaratılmışların hiçbirine benzemediği, eşyanın hakikatinde Allah’ ın görülebileceği inancı yatar. Ayrıca, kâinatın yaratılış amacının, Allah’ın güzelliğini yansıtmak ve göstermek için olduğu her vesile ile vurgulanır.

Oysa panrteizmin savunduğu “kâinatın kendisi” Tanrı'dır görüşü ile bir anlamda Ateizm’ den farklı bir şey söylememektedir.

“… Batıdaki panteizm ve monizm mesleğiyle vahdet-i vücûd mesleği aynı görülebilmektedir. Halbuki panteizm, tabiat veya kâinat adına Allah'ı inkâr ve kâinatın bütününü ilâh kabul eder, güya bütün ilâhları veya ulûhiyet düşüncesini kâinatın varlığında bütünleştirme davası güder; monizm, bütün kâinatta sârî bir ulûhiyet düşüncesine dayanırken, tam tersi bir istikamette yürüyen vahdet-i vücûd mesleği, Allah ve O'nun kâinata varlık kazandıran vücûdî tecellileri adına kâinatı âdeta yokluğa mahkum eder. Allah'ın vücûdundan başka gerçekten var sayılabilecek başka varlık kabul etmez. Bundan ayrı olarak, panteizm ve monizm birer felsefedir; birer iddiadır. Vahdet-i vücûd ise, bir hâldir; aşk, incizap ve bunlardan kaynaklanan sekr hâline dayanan bir müşahededir. Evet hata, umumî mânâda, tamamen bir hâl ve tecrübe mesleği olan; imana, ibadete, Allah mârifet ve aşkına dayanan tasavvuf ile, onun sadece felsefesini yapan bazı akımları, çok noktada ortak dil ve mefhumları kullandıkları için aynı gibi değerlendirmeden kaynaklanmaktadır. Oysa, arada doğru münasebet bulmak mümkün değildir…”(4)

Panteizme göre evrenin toplamı Tanrı'dır ve evrenin dışında gizemcilerin savundukları gibi bir Tanrı yoktur. Açıkçası her zerre onun kendisidir.

Bu yüzden ülkemizde bu konu üzerinde görüş bildiren kişilerin her iki felsefeyi ve özellikle benzeştirdikleri “ vahdet-i şuhûd” benzeşen değerlermişcesine savunmadan önce, aralarındaki mahiyet farklarına gözatmaları faydalı olacaktır.

 

Yazan : Salih Zeki Çavdaroğlu

 

K A Y N A K Ç A :

(1) Hayrettin Soykan “William C. Chittick ile İbn-i Arabî Üzerine “,www.timeturk.com , 17 Ağustos 2008

(2) “ Vahdet-i Vücûddan Kim Bahsedebilir?”, http://www.hakikat.com/nur/risaleler/hmuts/hmuts5.html

(3) Cavit SUNAR, “ Vahdet-i Şuhûd, Vahdet-i Vücûd Meselesi”,Anadolu Aydınlanma Vakfı Yayınları,2006, arka kapak yazısı

(4) “Feyz, Tecelli ve Vahdet-i Vücûd, Vahdet-i Şühûd Meslekleri”, Sızıntı Dergisi,Şubat 2001 Yıl :23 Sayı :265

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...