Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

bozkurt

Moderator
  • Content Count

    144
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    8

Posts posted by bozkurt


  1. AKP Sizin için neyi ifade ediyor ?

     

    a) Türkiye ' yi ekonomik , sosyal , kültürel v.b yönden gelişmesini sağlayan bir parti.

     

    b-Stratejik hamlelerle yeni Osmanlı devletini kurmaya çalışan bir oluşum.

     

    c) Sıradan bir sağ parti.

     

    ç) Baskıcı , hırsız 3.Dünya ülkesi partilerinden biri.

     

    d) Eksikliklerine rağmen ; şartler gereği desteklenmesi gereken bir parti.

     

    e) Hepsinden biraz.

    • Like 1

  2. Konuyla ilgili gazete haberi ve linki http://haber.stargazete.com/sanat/star-necip-fazil-odulu-veriyor/haber-891737 ..... Hayırlısı olur inşallah ....

    STAR SANAT

    Cumhuriyet dönemi kültür ve edebiyat hayatımızda üzerinde en çok yazılıp çizilen isimlerden biri olan Sultanüşşüera Necip Fazıl Kısakürek için Star Medya ‘Necip Fazıl Kısakürek’ ödülü ihdas ediyor. Şiirlerinin yanı sıra, denemeden tiyatroya, biyografiden anıya pek çok türde kaleme aldığı eserlerle edebiyat ve düşünce dünyamızda çığır açan Kısakürek, bir fikir ve aksiyon adamı olarak da nesillerin üstadı oldu. Çilelerle dolu 40 yıllık mücadelenin sonucu olarak 600 sayılık Büyük Doğu koleksiyonu, onun adıyla özdeş en büyük eseri oldu. 100’den fazla kitap, hakkında yazılmış eserler, doktora çalışmaları, inceleme eserleri ve binlerce makalede onun fikirlerinin izi sürüldü.

    Edebiyat dünyası memnun

    Yeni Türkiye’nin gazetesi Star, tarihi bir misyon üstlenerek, düşünce ve edebiyat dünyasına damga vuran Necip Fazıl Kısakürek adına ilk kez bir edebiyat ödülü ihdas edilmesine öncülük ediyor. Haziran sonunda açıklanacak olan ödül için bir araya gelen Büyük Jüri üyeleri dün Star Medya binasında bir araya gelerek, ödül takviminin işleyişi hakkında görüş alışverişinde bulundu. Biz de Necip Fazıl Ödülleri’ni edebiyat dünyamızın önde gelen isimlerine sorduk.

    Büyük Doğu’nun ardından

    Daha önce Necip Fazıl’ın Büyük Doğu külliyatını okurlarla buluşturan Star Gazetesi şimdi de büyük şairin kültürel ve manevi mirasını sürdürmek amacıyla her yıl sanat, edebiyat ve fikir alanında Necip Fazıl Ödülleri verecek.

    Ödül için STAR’ı kutluyorum

    SELİM İLERİ YAZAR

    Bu ödülü fırsat bilerek şunu söylemek isterim: Şair Necip Fazıl’ın yanıbaşında bir de büyük düzyazı ustası Necip Fazıl var. Onun dilde, anlatımdaki emeği ne yazık ki pek değerlendirilmiyor. Tiyatroları, anıları, biyografileri keşke şimdi yeniden gündeme getirilebilse... Star Gazetesi’ni böyle bir ödülü bize kazandırdığı için kutluyorum.

    Takdir ve sevinçle karşılıyorum

    İSA KOCAKAPLAN ÖĞR. ÜYESİ - YAZAR

    Star gazetesinin roman, şiir ve hikâye dallarında Necip Fazıl Kısakürek ödülü ihdas edeceğini sevinerek öğrendim. Bu haber, basınımızın günlük kargaşadan sıyrılarak kültür ve edebiyat konusuna tekrar önem vermesi açısından önemlidir. İnşallah diğer gazetelere de örnek olur. Ödül ismi olarak Necip Fazıl’ın seçilmesi de son derece isabetlidir. Merhum üstad ödülün ihdas edileceği dallarda kaliteli eserler ortaya koymuş ve Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin kültür, edebiyat ve fikir hayatına yön vermiş bir fikir ve edebiyat adamıdır. Hatırasını yaşatacak böyle bir teşebbüsü takdir ve sevinçle karşılıyorum.

    STAR bu ödülle bir ihmali gideriyor

    NECATİ MERT YAZAR

    Necip Fazıl Kısakürek adına edebiyat ödülleri ihdas eden “Star” bir ihmali gideriyor böylece. Yapılması gerekeni hatırlatıyor. Ancak şaire ilgi şiire ilgiyi de getirmeli. Bunun yolu diğer kutup şairler adına da ödüller konulması mıdır bilemiyorum. Umarım ve dilerim “Star”ın hamlesi böylesi güzelliklere kışkırtır.

    Necip Fazıl ödülü çok anlamlı olur

    ALİ HAYDAR HAKSAL YAZAR

    Üstat Necip Fazıl adına, düzenlenecek, kalıcı olacak olan kurumsal bir ödül elbette anlamlı olur. Bunun bir heves olmaktan öte, hakkıyla ve süreklileşen bir ödül olması gelecek kuşaklar ile olan bağlantıyı sağlaması anlamına gelir. Bu da geçmiş ile gelecek arasında bir bağ olmayı sağlar. Üstat, geleceğe bakıyordu, yüzü geleceğe dönüktü. Bütün çabası, ömrü bunun içindi. Geleceğin gençliğinin de yüzünü geleceğe çevirmesi, ileriye dönük büyük yürüyüşünü sürdürmesi elbette önemli. Aslolan da budur. Ödüllerle birini onurlandırmaktan çok gençlik düzleminde bir uyarı, bir dirilme sağlamaya dönük olursa bu karşılık bulur. Üstat ile ilgili yapılan her çalışma önemlidir. Zor dönemin çile insanının hayata yeniden sunulmasıdır. Büyük yürüyüşte bugüne gelinen süreci yeniden anımsatıştır. Ve bu yolun ne kadar önemli olduğu, zor olduğunun bilinmesi bakımından değerlidir.

    Temennimiz sürekli olması

    D. MEHMET DOĞAN YAZAR

    Necip Fazıl, adına ödül tesis edilecek değerde büyük bir şahsiyetimizdir. Hem onun hatırasını yaşatmak, hem de yeni nesillerin onunla anılacak değerde isimlerini ortaya çıkarmak önemli bir başlangıç olacaktır. Ne yazık ki bu ödülün mahiyeti hakkında bir bilgiye sahip değilim.

    Yeni bir ödül ihdas edilirken bütün boyutlarıyla düşünülmeli ve doğru bir çerçeve çizilmelidir. Eğer söz konusu olan Necip Fazıl ise, daha da hassas hareket edilmesi gerekir. Edebiyat ve fikir Necip Fazıl’ın iki vechesidir. Elbette ödüllendirmede bu dikkate alınacaktır. Kişi mi ödüllendirilecek, esere mi ödül verilecek, bunları bilmiyoruz. Eğer esere verilecekse, yayınlanmış eserler mi değerlendirmeye alınacak, yayınlanmamış olanlar mı? Necip Fazıl adına tesis edilecek ödül, sıradan bir ödül olmamalı. Bu belirlenen muhtevadan, seçici kurula ve verilecek meblağa kadar dikkate alınması gereken bir husustur.

    Bir ödüllendirmeyi etkili kılan unsurlardan biri de sürekliliğidir. İnşaallah Necip Fazıl ödülü, bir defaya veya birkaç defaya mahsus bir ödül olmaz.

    050620140227197478503_3.jpg

    • Like 1

  3. Mısır ' da ki askeri darbe , yeniden tarih sahnesine çıkmaya hazırlanan Müslüman halklara karşı, tüm küresel güçler tarafından hazırlandı.

     

    Türkiye ,Mısır ve Suriye ' de kurulacak yeni devlet düzeni küresel güçleri rahatsız etti.Onlardan beklenen aslında buydu.Bakalım bundan sonraki süreç nasıl şekillenecek.İnşallah bu son atakları olur.

     

    • Like 1


  4. ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ’NE YÖNELİK
    DENEME YARIŞMASI
    NECİP FAZIL KISAKÜREK’İ ANMA PROGRAMI
    (20–26 MAYIS 2013/ KONYA)

    ... NECİP FAZIL KISAKÜREK DENEME YARIŞMASI
    KATILIM VE DEĞERLENDİRME ŞARTLARI

    A. AMAÇ
    Yarışmada yükseköğretim öğrencilerinin Necip Fazıl Kısakürek’in eserlerinde ele aldığı kavramları kendi bakış açılarıyla tartışmaları ve dilin inceliklerini yansıtan eserler vermeleri amaçlanmaktadır.

    B. YARIŞMAYI DÜZENLEYEN KURUMLAR
    Yarışma Konya Valiliği, Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı, Selçuklu Belediyesi Başkanlığı, Meram Belediyesi Başkanlığı, Karatay Belediyesi Başkanlığı, Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğü, Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü, KTO Karatay Üniversitesi Rektörlüğü, Mevlana Üniversitesi Rektörlüğü, Meslek Odaları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının işbirliğiyle düzenlenmektedir. Deneme yarışmasının değerlendirmesi ve sonuçlandırılmasından Necmettin Erbakan Üniversitesi sorumludur.

    C. YARIŞMAYA KATILABİLECEK KİŞİLER
    Yarışmaya, tüm yükseköğretim öğrencileri (ön lisans/lisans/yüksek lisans/doktora) katılabilir. Yürütme Kurulu ve yarışma jüri üyelerinin birinci dereceden yakınlarının yarışmaya katılması mümkün değildir.

    Ç. YARIŞMA KONULARI
    Yarışmaya katılan eserlerde Necip Fazıl Kısakürek’in düşünce dünyasına ait kavramlar yansıtılmalı, değerlendirilmeli veya tartışılmalıdır.
    Bu yarışmada öğrenciler aşağıdaki konulardan birini seçerek yazdıkları deneme ile yarışmaya katılabilirler.
    * Bir Mütefekkir Olarak Necip Fazıl
    * Necip Fazıl’da Kültür ve Medeniyet Algısı
    * Kültürel Değişme ve Değerler
    * Eleştirel Düşünme
    * Gençlik ve Necip Fazıl
    *Necip Fazıl’da Arayış
    *Necip Fazıl ve Metafizik
    *Necip Fazıl ve Ütopya
    *20. Yüzyıl Türk Şiiri ve Necip Fazıl

    D. YARIŞMAYA KATILACAK ESERLERİN NİTELİKLERİ
    * Yarışmaya Türkiye’de bulunan tüm yükseköğretim öğrencileri (ön lisans/lisans/yüksek lisans/doktora) katılabilir.
    * Her öğrenci sadece bir deneme ile katılabilir.
    * Deneme üzerinde sadece rumuz ve denemenin başlığı yazılmalıdır. Eserlerde isim, okul vb. bilgiler yer almamalıdır. Sadece rumuz yer almalıdır.
    * Her katılımcı, yarışmaya rumuzla katılacak ve jüri üyeleri değerlendirmelerini sadece rumuzları görerek yapacaktır. (Rumuzların karışmaması için rumuzların sonuna T.C. kimlik numarasının son dört rakamı da eklenecektir.) Yarışmalara katılacak öğrenciler eserlerini bir zarfın içerisine; rumuzunu, adını soyadını, iletişim bilgilerini ve ikamet adreslerinin yer aldığı başvuru formunu ise diğer bir zarfın içerisine yerleştirecekler. Bu küçük zarfların her ikisinin üzerinde de öğrencilerin rumuzları yer alacak. Her iki zarfın da ağzını kapatarak diğer bir zarfın içerisine yerleştirerek teslim edeceklerdir/göndereceklerdir. İnternet üzerinden yarışmalara katılım mümkündür. Ancak eserlerini internet üzerinden göndererek yarışmalara katılan öğrenciler ilan edilen tarihe kadar başvuru formunu rumuzu ile birlikte kapalı bir zarfta posta ya da kargo ile şartnamede belirtilen adrese göndereceklerdir.
    * Yarışmaya gönderilecek denemeler 5 (beş) nüsha olmalıdır.
    * Yarışmaya katılacak eserler en az 1000, en fazla 2000 kelime uzunluğunda olmalıdır.
    * Eserler, belirlenen konulardan birinde ve deneme türünde yazılmalıdır.
    * Eserler, Microsoft Office Word programında, normal sayfa düzeninde, iki yana yaslı biçimde, Times New Roman yazı karakteriyle, 12 punto ve 1,5 satır aralığı ile yazılmalıdır.
    *Yarışmaya katılım dili Türkçedir.
    *Denemeler daha önce yayımlanmamış olmalıdır.
    * Kazananların isimleri yarışma için açılacak web sayfasında ve ilgili üniversitelerin web sayfalarında ilan edilecektir.

    E. DÜZENLEME KURULU TARAFINDAN YAPILACAK İŞLEMLER
    * Yarışma afişlerinin asılmasını sağlamak
    * Yarışma ile ilgili tüm işlemleri takip etmek
    * Yarışma ile ilgili duyuruları yapmak
    * Yarışmaya öğrencilerin katılımını sağlamak
    * Necip Fazıl Kısakürek’i Anma Programı Düzenleme Kurulunun önerisi ile değerlendirme komisyonu / komisyonları oluşturmak
    * Yarışmanın ödül töreni ile ilgili işlemleri yürütmek

    F. YARIŞMA TAKVİMİ
    * Yarışma duyurularının yapılması: 20 Şubat 2013.
    * Öğrenci eserlerinin ve başvuru formlarının son gönderilme tarihi: 25 Nisan 2013.
    * Değerlendirme tarihi: 26 Nisan-10 Mayıs 2013.
    *İlan tarihi: 15 Mayıs 2013
    * Ödül töreni: 20 -26 Mayıs 2013.
    *Deneme yarışmasına katılan öğrenciler, eserlerini belirlenen tarihler arasında, bilgisayar çıktısı ve CD ortamında “Necip Fazıl Deneme Yarışması Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Karaciğan Mah. Ankara Cad. No: 74 Karatay / KONYA” adresine göndereceklerdir/teslim edeceklerdir. Yarışmalara katılım “rumuz” ile olacak. Yarışmalara katılacak öğrenciler eserlerini bir zarfın içerisine, rumuzunu, adını soyadını, iletişim bilgilerini ve ikamet adreslerinin yer aldığı başvuru formunu ise diğer bir zarfın içerisine yerleştirecekler. Bu küçük zarfların her ikisinin üzerinde de öğrencilerin rumuzları yer alacak. Her iki zarfın da ağzını kapatarak diğer bir zarfın içerisine yerleştirerek teslim edeceklerdir/göndereceklerdir. Belirlenen tarihten sonra gönderilen eserler değerlendirmeye alınmayacaktır.

    *İletişim Adresleri:
    Necip Fazıl Deneme Yarışması Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Karaciğan Mah. Ankara Cad. No: 74 Karatay / KONYA

    E-posta: [email protected]

    G. YARIŞMAYA GİREN ESERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
    Değerlendirme Necip Fazıl Kısakürek’i Anma Programı Düzenleme Kurulunun teklifi ve onayıyla belirlenecek komisyon/komisyonlar tarafından yürütülecektir. Değerlendirmede Tablo 1’deki puanlama anahtarı kullanılacaktır.

    Kategori

    Alt Kategori

    Puan

    Başlığı
    İçeriğe uygunluk ve özgünlük 5

    İçerik
    Özgünlük 20
    Akademik yeterlilik 10
    Konu bütünlüğü 10
    Ana düşünce ve yardımcı düşünceler arasındaki ilişki 10
    Sonuca bağlama5
    Dil ve Anlatım
    Cümle kuruluşu 10
    İfadelerin özgünlüğü 10
    Açıklık ve anlaşılırlık 10
    Yazım ve noktalama kurallarına uygunluk 10
    TOPLAM 100

    H. ÖDÜLLER

    Yarışmada dereceye girenlere verilecek ödüller aşağıdaki gibidir.

    * Birincilik Ödülü: 4000 TL + Necip Fazıl’ın 6 eseri + Tablet Bilgisayar

    * İkincilik Ödülü: 3000 TL + Necip Fazıl’ın 6 eseri + Tablet Bilgisayar

    * Üçüncülük Ödülü 2000 TL + Necip Fazıl’ın 6 eseri + Tablet Bilgisayar

    *Dördüncülük Ödülü: 1000 TL + Necip Fazıl’ın 6 eseri + Tablet Bilgisayar

    *Beşincilik-Onunculuk Ödülü: 500 TL + Necip Fazıl’ın 6 eseri + Tablet Bilgisayar



    I. TELİF HAKLARI

    * Eser sahibi, dereceye giren eserler üzerindeki tüm kullanım haklarını (işleme, çoğaltma, yayma, temsil, umuma iletim vb.) 5 (beş) yıllığına Necip Fazıl Kısakürek’i Anma Programı Düzenleme Kuruluna bedelsiz olarak devrettiğini kabul eder.

    * Gönderilen eserlerin hukuki ve bilimsel sorumluluğu yazarına aittir. Üçüncü kişilerin eserin telif hakkı konusunda iddia ve talepleri olması durumunda eser sahibi, Necip Fazıl Kısakürek’i Anma Programı Düzenleme Kurulunun uğrayacağı zararlara karşı sorumlu olduğunu kabul eder.

    * Yarışmaya katılan kişiler yukarıdaki şartları kabul etmiş sayılır.

    http://nfk.org.tr/sayfaayrinti.php?sayfaid=4
    • Like 4

  5. İnkişaf Dergisini yayına ara verdikten bir müddet sonra Hüküm Dergisi yayına başladı.Bu ay ikinci sayısı tüm gazete bayilerinde bulunacak olan Hüküm Dergisi İhsan Şenocak Hoca liderliğinde çıkmakta.

     

    Mevzuyu buraya taşımamda ki asıl amaç ; bu sayıda Büyük Doğu ve Üstad ' a sayfa ayırmaları.

     

    İFAM (İlim ve Fikri Araştırmalar Merkezi ) Samsun ' da açılan ve ilk mezunlarını veren medrese.Şu şekilde not düşmüşler :

     

    "İFAM ; İslam ' ı ,Keşmiri ve Kevseri ' de ilim , Ebu'l Hasan en - Nedvi ve Necip Fazıl ' da fikir ,Ali Haydar Efendi ' de zühd , 2,Abdülhamid'te feraset ,İmam Şamil ' de cihad , Hasan el Benna ' da aksiyon olarak gören yeni medrese ,yeni SÜLEYMANİYE'dir.

     

    İFAM bünyesinde çıkan Hüküm Dergisine yayın hayatında dualarımızı ve desteğimizi eksik etmiyelim.

     

    www.ifam.org.tr www.hukumdergisi.com


  6. Şairler sultanı Necip Fazıl Kısakürek'in bir dönem yaşadığı bohem hayat ve içine düştüğü kumar illeti onu eleştirmek isteyenler için her zaman elverişli bir alan oldu. Ancak Üstad, önceden bu durumu tahmin etmiş olacak ki, Kafa Kağıdı, Babıali gibi eserlerinde yaşadıklarını ve nedenini, niçinini en ince ayrıntılarına kadar anlatmış, bunları geride bıraktığını ifade etmiş ve 'Ben geçmişimi dürdüm, büktüm ve kaldırıp çöpe attım, bu çöpleri ise ancak kediler ve köpekler karıştırır' demişti. Fakat Üstad hakkındaki itham ve eleştiriler sadece bu alanla sınırlı kalmıyor. Bir kumarhane baskınında orada olması, ırkçı olduğu, geçtiğimiz günlerde de örtülü ödenekten para alıp kumar için harcadığı gibi iddialar tekrar tekrar dile getiriliyor. Üstad Necip Fazıl'ın askerlik dışında bir an bile yanından ayrılmayan büyük oğlu Mehmet Kısakürek'e bu iddiaları internet üzerinden sorduk. Kendisini bulmuşken de evdeki Necip Fazıl'ı da konuştuk. Mehmet Kısakürek Üstad'ın onlara özel, hepsini kırıp geçiren espri ve şaka seansları olduğunu, babasının kritik açmazlarda hep annesine danıştığını anlatıyor. Kumarhane baskınının Demokrat Parti'deki Celal Bayar'a bağlı olumsuz kanadın eseri olduğunu söyleyen Kısakürek, örtülü ödenek iddiaları gerçeğinin hem kendilerinde, hem de babasının Menderes kitabında olduğunu söylüyor ve ısrarlarımıza rağmen bundan daha fazla bir açıklama getirmiyor. 'O dönem hayatımızın en ızdıraplı dönemidir' demekle yetiniyor. Tüm bu suçlamalar karşısında ne hissettiğini sorduğumuz Kısakürek, 'Hiç…' diyor, sonra ekliyor; 'Ne yapalım? Seviyelerine inip, yaşadıkları çukura inip gırtlaklarına mı yapışalım?'

     

    Üstadın çocuklarına yoğun temposunda bile zaman ayırdığını biliyoruz. Hatta babanız bir gün sizi kıramayıp ödevinizi yapmış. Bir baba olarak Üstad'ı anlatmanızı istesek… Nasıl bir babaydı?

    Birkaç kelimeye sığdıramam. Onu baba olarak anlatmak bile kitaplık konu… Yalnız birkaç şey söyleyebilirim. Evvelâ müthiş bir hoşgörü… Ve nasıl bir sevgi, nasıl bir şefkat?.. Ve o sert görünüşünün arkasındaki görülmemiş yufka yüreklilik… Ve yine 'bize özel', hepimizi kırıp geçiren espri ve şaka seansları… Tabii neşesinin yerinde olduğu zamanlar…

    Bu 've'ler uzar gider. Yalnız şu ödev konusuna dokunayım. Ödevlerden birine… Haydarpaşa Lisesinde okuyorum. Bir edebiyat hocamız var… Okulda lâkabı, bir harfle ifade edeyim; mesela (F…) Murat Bey (Bardakçı) daha iyi bilir; Orhan Veli'nin, bir zamanlar metresi olduğu rivayet ediliyor. Gençliğinde edebiyat toplantılarında şairlerle düşüp kalkmış. Bir gün 'babana selam söyle!' dedi. Söyledim. Babam önce güldü, sonra dedi ki: 'O (f) şimdi senin hocan mı?'

    Lisede kompozisyon dersindeki notum hep 7 veya 8… Neden 9 veya 10 değil?.. Kolayı var, babama yazdırdım. O söyledi ben yazdım. Ödevler dağıtıldığı zaman, benim yazımın başında kırmızı kalemle yazılmış ders notum: '5'!.. Ve küçük bir ilave:

    'Sen hiç böyle değildin. Ne oldu sana? Bu cümle düşüklükleri ve imlâ hataları sana yakışıyor mu? Baban görmesin!.. '

    Babam çok gülmüştü.

     

    NESLİHAN BÜYÜK KADINSIN!

    Anneniz için 'Babamın hislerine danıştığı bir insandı' diyorsunuz. Anne ve babanız arasındaki ilişki nasıldı? Babanız annenize neleri danışırdı?

     

    Muazzam bir bağ… Annemin ileriye dönük hisleri çok kuvvetliydi. Dehanın, eşyanın arkasını gören sezişleriyle atbaşı gider, onu teyid ederdi. Evet, çok kritik açmazlar karşısında annemin fikrini çok merak ederdi. Bu bir imtihan mıydı, bilmiyorum ama sonunda anneme gülerek hep şöyle derdi:

    'Neslihan pes doğrusu… Sen büyük kadınsın!'

     

    Evde baskın karakter anneniz mi babanız mıydı? Kardeşlerinizle aile ortamınızı düşündüğünüzde nasıl bir resim canlanıyor gözünüzde?

    'Kim baskın!' diye bir şey yok… O şimdiki modern (!) ailelerin meselesi… Aralarında muazzam bir uyum vardı. Tabii ki, hepimiz, babamın elinde olmadan üzerimize attığı görünmez bir ağın altında yaşıyorduk. Bu bir şahsiyet ağı… Annemin de yabana atılır tarafı yoktu. Babama karşı sesini yükselterek konuşan bir tek anneciğimi hatırlıyorum. Resme gelince; onun bir benzeri yok… Ben şimdi o resme sığınıyor, o resimde yaşıyorum.

     

    Babanız çok tanınan ve sevilen biriydi. Hiç babanızı kalabalıklarla paylaşma noktasında rahatsızlık duyduğunuz oldu mu?

     

    Olur mu? Tam dersi; haz duydum, iftihar ettim. Ve hep ona hayran ateşli kalabalıklar önünde kendi liyakatsizliğimi düşündüm. Şimdi ise, günümüze bakarak kendime haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Ve şunu: Neden bana olan aşırı sevgisinde bir hikmet arayarak tesellimi bulmadım?..

    Babanızın yazılarını dikte ediyordunuz. Büyük Doğu'yu sizin adınıza kurdurmuştu. Mutlaka ondan çok şey almışsınızdır fakat size özel bir eğitim verdi mi?

    Hayır! Özel bir eğitim vermedi. Onunla her ânım ayrı eğitimdi. Tam 40 yıl –askerlik günlerim hariç- ondan bir ân bile ayrılmadım. Hiçbirimiz ayrılmadı. Kanatları altındaki sıcak iklimden… Zaten ne ayrılmak isteyen vardı, ne de bırakan…

     

    GIRTLAKLARINA MI YAPIŞAYIM

    Üstad Babıali ve Kafakağıdı kitaplarında kendi hayatını anlatmış. Ancak bu kitapların bazı bölümlerini kendisinin çıkarttığı, sansürlediği söyleniyor. Bu doğru mu? Öyleyse bu çıkartılan bölümler ne ile ilgiliydi?

     

    Yalan!.. Daha doğrusu görülmemiş ahmaklık… Her halde bölümleri ayıran '………' işaretlerini üstadın çıkardığı yerler sanmışlar. Gülüyorum. Bir yandan da üzüntü duyuyorum. Muhataplarının haline bakın!..

     

    Bir röportajınızda 'Gençlik dönemimde babam ile ilgili münasebetsiz ifadeler kullanıldığında sert bir biçimde reaksiyon gösterirdim' diyorsunuz. Ne gibi münasebetsiz davranışlar, ifadeler olurdu?

     

    Cephedeki düşmanlarımızın değil de, safımızda görünen Müslüman geçinenlerin haline… Liyakatsiz, idraksiz kerpiç kafalıların Üstad'la ilgili ifadelerine, davranış biçimlerine… Deli olurdum, deli!.. Saymakla bitiremem.

    Son günlerde Üstad'a yönelik suçlamalar karşısında nasıl hissediyorsunuz?

     

    Hiç… Bu işin de gerçeği, hem bizde hem de bizzat Üstadın 'Menderes adlı kitabında mevcut… Tabii hangi gayeye hizmet ettiği tarafımızca malum çok aşağılık bir davranış… Ne yapalım? Seviyelerine inip, yaşadıkları çukura inip gırtlaklarına mı yapışalım?

    Üstad yazdığı kitaplarda kendi hayatını anlatırken tüm zaaflarını da açık bir şekilde anlatıyor. Hatta bu sebeple eleştiriler de alıyor. Üstadın yaşantısını bu kadar açık bir şekilde anlatma gayesi ne idi?

     

    Üstad'daki 'hakikat aşkı' gerek özel hayatında gerekse bütün eserlerinde onun en öne çıkan fakat atlanan özelliklerinden biridir. Başka ne söyleyeyim?

     

    DOSTLAR İÇİN SUSUYORUM

    Son dönemde örtülü ödenek davası üzerinden bazı haberler yayınlandı. Bu konu daha önce de dile getirilmişti. Önceki yıllarda da Üstadın ırkçı olduğu yönünde de iddialar ortaya atılmıştı. Sizce dönem dönem ortaya çıkan bu iddiaların sebebi nedir?

     

    Cahillik, yobazlık, ahlaksızlık… O daima ırkçılığa bir ideoloji değil, sürüler halinde yaşayan hayvanlarda bile mevcut çok ilkel bir psikoloji gözüyle baktı ve bütün kıymetini zarf yerine zarfın içindeki cevherde buldu. Yani İslâm'da…

    'Yürü altın nesli o tunç Oğuz'un!

    Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.'

    Üstad biraz abartmış… Bence demir 'Oğuz'un'…

     

    Üstad örtülü ödenekten para aldığını kendisi açıklıyor ve bu parayı davası için kullandığını ifade ediyor. Siz bu dönemlerde yaşananlara şahit oldunuz mu?

     

    Hem de nasıl; nelere şahit oldum... O dönem hayatımızın en ızdıraplı dönemidir.

    Altan Öymen kitabında kumarhane baskınının siyasi bir baskın olduğunu ve babanızın itibarını sarsmak için kurulan bir komplo olduğunu anlatıyor. Babanızın bu konuyla ilgili sizinle paylaştığı bir şey oldu mu?

     

    Hayır! Çünkü her şey ortadaydı. Ve bu komplo, Üstad'ın bir muvazâ partisi nazarıyla baktığı Demokrat Partideki Celal Bayar'a bağlı olumsuz kanadın –ki Menderesi hep ayrı tutardı- eseriydi.

    Sizce Necip Fazıl'ın gündeme getirilmesi söylendiği gibi iktidarı yıpratmaya yönelik bir girişim mi?

     

    Şüphesiz... Yalnız o değil, o da var...

    Üstad örtülü ödenek davasında birçok gazetenin örtülü ödenekten milyonlar aldığını söylüyor. Günümüzde medya guruplarının arkasında holdingler var. O dönemde basın için sermaye ihtiyacını örtülü ödenek mi karşılıyordu?

     

    Tabii ki... Hem de ne paralar... Bunların hepsi köşeyi dönüp Menderes'e ihanet etmişlerdir.

    Yaşananları komplo olarak nitelendirdiniz ve 'Bunu kimin tezgâhladığını biliyorum' dediniz. İsmini neden açıklamıyorsunuz?

     

    İşi bu noktaya getireceğinizi tahmin etmiyordum. Tekrar edeyim: Evet, biliyorum!.. Onlar kendilerini ne kadar biliyorsa ben de onları o kadar... Fakat, sadece bazı dostlara zarar vermemek için yeri yerinden oynatmak istemiyorum.


  7. Düşünce ve ruh dünyamızın iki mimarı; Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç… Yaklaşık 30 yıllık tanışıklıkları, iç içe geçen ve bazı yerlerde keskin çizgilerle ayrılan hayatları hepimizin merak konusudur.

     

    İşte onlardan biri, 28 Mayıs 1983 nüshalı Diriliş dergisinde yer alıyor. Üstad Sezai Karakoç, Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in vefatından iki gün sonra bir yazı kaleme alıyor ve Necip Fazıl’ın hayatımıza ışık tutan yönünü bizler için paylaşıyor.

     

    Karakoç’a göre Necip Fazıl’ın en önemli misyonu, “İslam” idealini gündeme getirmesi ve onu ömrü boyunca yüksek sesle savunması…

    Üstad Karakoç’a göre; İslam’ı çağımız insanı ve gelecek zaman insanı için yaşanacak bir hayat tarzı olarak seçmemiz gerektiğini Necip Fazıl Kısakürek söyledi.

    Diriliş dergisinin sağ alt köşesinde yer alan “gün saati” üst başlıklı yazı şöyle:dirilis1-1.jpg

     

    VE NECİP FAZIL

     

    Yaş kemale ermişti. Bu bakımdan hazır olmalıydık Üstadın gidişine. Fakat alışmak kolay değil. Ancak zamanın geçmesiyle tahammül gücüne eriyor insan böyle acıya.

     

    Bu yazımda da, elimden geldiğince, rahmetli Üstadın bir cephesini anlatayım istiyorum. Bunu bir vazife biliyorum.

     

    Şüphesiz büyük bir şairdi. Şiiri hakkında en uzun incelemeyi yapmış biri olarak burada onun üzerinde durmayı fazla bulurum. O inceleme ki, nice incelemelerin, doktora tezlerinin hazırlanmasında bir kaynak oldu.

     

    Yalnız ona mahsus olan bir özellik

     

    Bir düşünürdü Üstad. Önemli bir piyes yazarıydı. Polemik yanı, tartışma kalemi ve cesareti ünlüydü. Nice tabu konulara el atmıştı.

     

    Fakat asıl özelliği bunların ötesinde. Çünkü şair olarak, piyes yazarı olarak geçmişte ya da çağda, bizde ya da dışarıda emsali bulunabilir. Ama, öyle bir özelliği var ki, bu, geldiği çağ gereği, yalnız ona mahsus olan bir özellik. Misyonu da bu noktada gizli Üstadın.

     

    O özellik, o misyon neydi?

    Bu misyon, ülkemizde, entelektüel planda, sadece bilim alanında değil, yaşama planında “İslam”ın gündeme getirilmesidir.

     

    Entelektüellerin İslam’a dönüp bakmaları sağladı

     

    1930’lardan sonra, şiirde, romanda ve felsefede mistik eğilimler baş göstermişti. Bunları Peyami Sefa’da, Necip Fazıl ve o günün şairlerinde görebiliriz. Unsurlar halinde doğu-batı sentezi cinsinden düşüncelere de rastlanabilir. Yahya Kemal’in sohbetinde de bu nevi düşünceler vardır. Ancak İslam idealini tüm bir tez olarak alıp savunan kimse yoktu. Halk, İslam’ı yaşıyordu kendi gücünce. Din alanı bilginleri vardı. Fakat, entelektüel planda artık gizli açık başka tezler savunuluyordu. İşte, Türkiye’de, entelektüellerin İslam’a dönüp bakmaları gerektiğini ilk haykıran ve tezini sistemleştirmeye çalışan ilk O oldu diyebiliriz.

     

    İslam’ı bir hayat tarzı olarak seçmemiz gerektiğini söyledi

     

    İslam’ı çağımız insanı için de, gelecek zaman insanı için de yaşanacak bir hayat tarzı olarak seçmemiz gerektiğini O söyledi. O, bunu bir bilim konusu gibi değil, canlı bir savaşım şeklinde sürdürdü. Yani, İslam onun için ekzistansiyel bir sorundu. Var olmak ve yok olmak sorunuydu. Hem kendisi, hem toplum için. Bu yüzden, hem kendi nefsiyle, hem karşı düşüncelerle savaştı. Bütün bunlar gözümüzün önünde oldu. Ve derken, bu ekzistansiyel kaygı topluma aşılandı.

     

    Donmuş taş terliyor artık

     

    Onu, evvelsi gün Fatih Camii’nden uğurlayan kitle, bu ürpertiyi hisseden kişilerdi.

    Toplum entellicansiyasında İslam’a ekzistansiyel ilgi ve toplum ruhunda bir ürperti uyandırmıştı Üstad. Sonra bu yol açıldı. Donmuş taş terliyor artık.

     

    Sezai Karakoç

    • Like 2

  8. Necip Fazıl 'ın, Muzaffer Doğan tarafından anlatıldığı sempozyum ilgi çekeceğe benziyor.Haber ve duyuru şu şekilde :

     

    Geçtiğimiz yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz İslam Coğrafyası Günleri ikincisi ile devam ediyor!

     

    Bu yıl Üsküdar’da bir hafta sürecek programda, onlarca yazar, akademisyen, araştırmacı eşliğinde 7 gün, 7 ülkeyi ve o ülkenin düşünce dünyasına yön vermiş önemli şahsiyetleri konuşacağız.

     

    Bunlarla birlikte, o ülkelere dair özel sunumlar, konuklar, belgeseller ve daha birçok şey bizlerle olacak.

     

    İşte 7 günlük program!

     

    29 ARALIK CUMARTESİ – TÜRKİYE (1.GÜN)

     

    11.30: Açılış

    12.30: Türkiye (Geçmişi-Bugünü)

    15.30: ARA

    16.00: Mehmed Zahid Kotku | Sadık Yalsızuçanlar

    17.00: ARA

    17.30: Necip Fazıl Kısakürek | Muzaffer Doğan

    18.30: Said Nursi | Metin Karabaşoğlu

    19.30: Sezai Karakoç | Yusuf Kaplan

     

    30 ARALIK PAZAR – AFGANİSTAN (2.GÜN)

     

    13.00: Dünden Bugüne Afganistan | Atasoy Müftüoğlu, M. İkbal Köseoğlu, Zeki Bulduk

    14.30: ARA

    15.00: Abdullah Azzam | M. İkbal Köseoğlu

    17.00: ARA

    18.00: Afganistan Belgesel Gösterimi

     

    31 ARALIK PAZARTESİ – CEZAYİR (3.GÜN)

     

    13.00: Dünden Bugüne Cezayir | Beşir Eryarsoy

    14.30: ARA

    15.00: Malik Bin Nebi | Bülent Ş. Erdeğer

    16.00: Frantz Fanon | Yusuf Ziya Gökçek, Zeki Bulduk

    17.00: ARA

    18.00: Cezayir Belgesel Gösterimi

     

    1 OCAK SALI – FİLİSTİN (4.GÜN)

     

    13.00: Dünden Bugüne Filistin | Murat Hazine

    14.30: ARA

    15.00: İzzettin Kassam | Fatik Bacağıkırık

    16.00: Şeyh Ahmet Yasin | Yusuf Ensar Çalışkan

    17.00: ARA

    18.00: Filistin Belgesel Gösterimi

     

    2 OCAK ÇARŞAMBA – IRAK (5.GÜN)

     

    13.00: Irak’ın Dünü, Bugünü ve Geleceği | Furkan Torlak

    15.00: ARA

    16.00: Abdulkadir Geylani

    17.00: ARA

    18.00: Irak Belgesel Gösterimi

     

    3 Ocak PERŞEMBE – ENDÜLÜS (6.GÜN)

     

    13.00: Endülüs Medeniyeti | İhsan Süreyya Sırma

    15.00: ARA

    16.00: Muhyiddin Arabi

    17.00: ARA

    17.30: İbn-i Haldun | Süleyman Uludağ

    18.30: Endülüs Belgesel Gösterimi

     

    4 OCAK CUMA – KEŞMİR, MORO, ARAKAN, PATANİ (7.GÜN)

     

    13.00: Keşmir | Ömer Faruk Korkmaz

    15.00: ARA

    16.00: Moro | Nevzat Çiçek

    17.00: ARA

    18.00: Arakan | Said Demir

    19.00: Patani | Caner Sezer, Ümit Sönmez

     

    Konuşmacılar kesinleştikçe yazacağız.

    İstanbul’un birçok noktasından servisler kalkacak.

     

    Program ile ilgili tüm detayları Facebook ve Twitter hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

     

    www.facebook.com/maveragenclik | www.twitter.com/maveragenclik

    • Like 1

  9. Muzaffer Doğan ile Büyük Doğu Sohbetleri Başlıyor!

    buyukdogusohbetleri-570x212.jpg

    Muzaffer Doğan Hocamızın gerçekleştireceği, her ay düzenli olarak devam edecek olan Büyük Doğu sohbetleri 23 Ekim 2012 tarihinde Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nde saat 18.30′da başlıyor.

    Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Adresi:

    ( Kızlarağası Mehmed Ağa Medresesi, Divanyolu Cad. Hoca Rüstem Sokak. No: 6 Sultanahmet-İst

     

     

     

     

     

     

     

    loading.gif

     

     

     

    closelabel.gif</p>


  10. Türkiye, Esed sonrası kurulacak düzende söz sahibi olmak istiyorsa mutlaka çok aktif olmalı. 16 milyonlık Suriye ' nin 10 milyonu Arap sünni , yanılmıyorsam 1 milyon civarında da Türkmen var. Suriye yönetiminde söz sahibi olacak bir Türkiye elini Ortadoğu'nun üstüne koyacaktır.

     

    Osmanlı ' nın temelleri buradan atılabilir.Bunu başaracak potansiyel var mı , Batı bu konuda nasıl dize getirilir ? bunlarda zor sorular.

    İşim püf noktalarından biri de yıllarca içe kapanık Türkiye rejiminin fetih aşkına somut bir geçiş yapmış olması.

×
×
  • Create New...