Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

Ya-Leyl

Admin
  • Content Count

    749
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    69

Ya-Leyl last won the day on March 31 2017

Ya-Leyl had the most liked content!

Community Reputation

333 Çok İyi

About Ya-Leyl

  • Rank
    Super Moderator

İletişim Yolları

  • Website URL
    http://

Profil Bilgisi

  • Cinsiyet
    Bayan
  • Nereden
    istanbul
  • İlgi Alanları
    yaşamaktan başka birşeyle ilgilenmiyorum:)
  • Okunan bölüm veya meslek
    sağlık

Recent Profile Visitors

18,218 profile views
  1. Teşekkür etmek boynumuzun borcudur.Emeği geçenlerden Allah razı olsun.
  2. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün hem siyasete girmesinde önemli bir rol oynayan eski Başbakanlardan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın hem de şair-yazar Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in mezarlarını ziyaret ederek, dua okudu. Görevini devrettikten sonra önceki gün İstanbul’a gelen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Cuma namazı öncesi Tarabya’daki Huber Köşkü’nden çıktı.
  3. Ötelerin nizamını çağa okuyan haberci. Medeniyetin önündeki buz dağlarını eriten soluk. Hacı Bayram’ın asasız, Mevlana’nın sarıksız, Fatih’in devletsiz arkadaşı. Anadolu’nun Nizamnamesini yazan kalem. Hicivde Nefi’yi, Aşkta Şeyh Galip’i sanat’ta Fuzuli’yi yaşatan şair. Yunus’un çarıkla yürüdüğü yolları iskarpinle kat eden seyyah. Allah demenin yasak olduğu bir devirde "işte iz geliniz!" diyen tebliğci. Batının aklını Doğunun aşk ocağında eriten mütefekkir. Altın silsilenin ardı sıra yürüyen derviş. Küfür müzahrefatının lekeleyemediği muazzam kale. Aksiyonun kendisi, düşüncenin yekûn ifadesi. Mavera’nın, İfam’ın "Ulu Hocası". Çağın muzdaribi "üstün çile"nin sadık yâri. Kaldırımların zindandaki sesi. Güzeller güzelinin (sallallahu aleyhi vesellem) güzel ifadecisi. Yolun yenileyicisi. "Büyük Doğu"nun son mütefekkiri. Milyonların şahadetiyle tabutu kabre, secdası yüreklere verilen davetçi... İhsan Şenocak.
  4. Halen beş milyara yakın insanın yaşadığı yeryuzunde, başka hiçbir ek faaliyete gerek duyulmaksızın mevcut nüfusunun on mislini besleyebilecek seviyede bir üretim yapıldığı halde, milyonlarca insanın açlıkla pençeleştiği söylenirse ortada bir bozukluğun var olduğunu ileri sürmek için zeki olmak şart değildir. Üreticilerin, fiyatları düşürmemek için piyasaya arzetmekten kaçınıp stoklama yolunu tercih ettikleri bir dünyada, bir kısım insanların çıplak gezdiğini görünce, bu işin içinde bir bozukluk olduğunu söylemek için ekonomi tahsil etmeye gerek de yok. Daha en az kırk milyar insanın rahatlıkla barınabileceğinin hesaplandığı bir dünyada, kırk katlı binaların yapılmasına rağmen insanların mesken (ev) sıkıntısından şikayetçi olmaları önlenemiyorsa, burada da akla aykırı bir düzenin işlendiği şüpheye düşmemeli. Kaliforniya'nın portakal bahçelerinde portakal toplamaya çıkmış yüzbinlerce tarım işçisinin günde üç portakalkarşılığında bütün gün çalışmaya mecbur bırakıldıkları için karınlarını doyuramadıkları,fakat bahçe sahiplerinin fiyatları düşürmemek için toplanan portakalları denize döktükleri bir dünyada, bir bozukluk olduğunu görebilmek için Kaliforniyaya portakal toplamaya gitmiş olmamız da gerekmez., Okullarında çocuklarına cinsel eğitimin verildiği ülkelerde ve en çok bu ülkelerde, akla gelmez sapıklıkların yaygın biçimde yerleşmiş olması vakıası ile ırza tecavüz olaylarının, alkolizmin, klinik akıl ve ruh hastalıklarının yoğunlaştığının görüldüğü bir dünyada, bu işlerin düzenlenmesinde de bir bozukluğun olduğunu kabul etmek gerekecektir. Günümüz dünyasında asıl problemin, problem diye uğraşılan konular olmadığını, fakat asıl problemin kafa yapısından doğduğunu söylemek gerekecektir. Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler / Rasim Özdenören
  5. Enes B. Malik Allah resulüyle beraber oturuyordu.Bir adam namaz kıldıktan sonra şöyle dua etti: - Ey bütün yüceliklerin ve iyiliklerin sahibi Hayy ve Kayyum Allah'ım! Hamd sanadır.Senden başka ilah yoktur.Sen iyilikler verensin.Gökleri ve yeri yaratansın Allah'ım ben senden......isterim.'' Bunun üzerine Allah Resulü: -Allah 'a öyle bir İsmi Azam'la dua etti ki,onunla dua edene Allah karşılık verir,o dua ile bir şey istense Allah ona verir. buyurdu. (Ebu davud salat 1493/ tirmizi 3471 )
  6. ( Niğde Gençlik merkezi tiyatro kurs ögrencileri ) 1. perde : http://www.youtube.com/watch?v=DQHQtkSbrXk 2. perde: http://www.youtube.com/watch?v=zI4buHr0-1A
  7. Üstad hapisten çıktıktan sonra ,ziyaretine gidenler geçmiş olsun dileklerini sunduktan sonra sohbete başlamışlardır.İçlerinden biri dayanamaz ve Üstad'a sorar: -Efendim size özel soru sormak haddimiz değil ,cüretimi bağışlayın,takdir edersiniz ki ülkemiz de kitap telifinden geçinmeye imkan yok,ne yapmayı düşünüyorsunuz. Üstad gayet sakin bir şeklilde: -Buna hiç kafanı takma;Allah ya rızkımızı verir yada canımızı alır.Çok bunalırsam ,Beyazıd Meydanı'na bir sandık atar,ayakkabı boyarım.Yanıma da ''otuz üç eser sahibi Necip Fazıl '' diye bir levha koyarım.Halk ve Ülkeyi yönetenler utansın ,ben niçin utanayım!
  8. Necip Fazıl Kısakürek’i niçin seviyorum şeklindeki bir soru, çok kimseye garip gelebilir. Hatta Necip Fazıl hayranları, “Böyle bir Üstad sevilmez mi?” diye karşılık verirler. Elbette Üstad Necip Fazıl, sevilir. Sevilmesi için bir çok sebep vardır. Bu sebeplerin başında, çok kimsenin Allah, Din, İslam, İman gibi kelime ve kavramları ağzına almaya korktuğu ceberrut bir yönetim döneminde, baskı ve zulümlere aldırmadan, İslam ve Hak Davasını korkmadan ve yılgınlık göstermeden savunmuştur. Aynen, Bediüzzaman Said Nursi, Mehmed Akif Ersoy, Osman Yüksel Serdengeçti ve diğer Üstadlarımız gibi. Allah hepsinden razı olsun. Necip Fazıl Kısakürek’i bu yönleri itibariyle sevdiğim gibi, bir de başka özel hususiyetleri dolayısıyla seviyorum. Her Üstadın, kendine has bazı özellikleri vardır ve bu özellikler sevenleri tarafından ayrı bir değerde görülür. Ben de Üstadımız Necip Fazıl’ın bazı özelliklerini ayrı bir değerde görüyor ve bundan dolayı ayrıca seviyorum. Nedir bu özellikler? 1-Gençlik yıllarında bohem hayatı yaşadığı ve İslam’dan çok uzak yaşadığı halde, köklerine, özüne bağlılığını hiç yitirmeyen ve özüne dönüş yapan bir insan sevilmez mi? Sevilir elbet. Üstadın Fransa’ya tahsil görmek için gittiği o gençlik yıllarındaki bohem hayatı, yarını düşünmeden gününü gün etmesi, kumar ve benzeri alışkanlığı gizli bir durum değildir. Çok kimse tarafından bilinmektedir. Böyle bir çamur ve bataklığın içinden çıkıp da İslam’ın savunuculuğunu yapmak herkese nasip olur mu? Olmaz elbet. 2-Ülkemizin en zor ve en baskıcı günlerinde doğruluktan ve inandığı davadan en ufak bir taviz vermeden yürüyen bir insan sevilmez mi? Sevilir elbet. 3-Edebiyatta kendisine güveni ve şairlikteki ustalığını tartışmaya açmayacak derecede kendisinden emin olan bir insan sevilmez mi? Sevilir elbet. Böyle bir kişi hem sevilir, hem de kendisine saygı duyulur. 4-Özellikle Gençlere örnek olan ve onları Hak Yola çağıran, onlara özgüven aşılayan bir insan sevilmez mi? Sevilir elbet. 5-Yazımın en altında örneklerini sıralayacağım bu mısraları yazan bir insan sevilmez mi? Sevilir elbet. İşte ben bunlardan dolayı Üstad Necip Fazıl Kısakürek’i çok seviyorum. Ayrıca, hemşehrisi olmakla da iftihar ediyorum. Evet, şimdi Üstadımızı sevmemize vesile olan o şiirlerden birkaç mısraya yer verelim: “Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş; Karanlığında nur, yeniden doğuş... Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş! Sen bir devsin, yükü ağırdır devin! Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!” … “Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!” ******* “Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.” Bu mısralar elbette bunlarla sınırlı değil. Ancak bir yazıda ancak bu kadarına yer verebildik, inşallah bir başka vesileyle Üstadımızın başka mısralarına da yer veririz, vesselam. Ahmet SANDAL
  9. Metin Karabaşoğlu' nun ''Camide dans var '' adlı kitabı 1995 yılında yayınlanmış bir kitap olmasına rağmen hala güncelliğini korumakta.Geçen günlerde kitaplığımı düzenlerken elime geçen bu kitabı tekrar okuma isteğime hayır diyemedim. Eserden bir kaç alıntı yapmak istedim: Bir derginin ,kimi kanalların had safhada müstehcen yayınlarına dair yazısına bakılırsa :'' Ülkemizde toplumsal değişiklikler başka türlü olmuyor.Ya Mustafa Kemal gibi ''Bu serpuşun adı şapkadır beyler '' diyeceksiniz, ya da Turgut Özal gibi ''alışırlar ,alışırlar.'' Sözgelimi ,ilahi tesettür ölçüsü topuktan başlıyor iken ,biz önce ''dizboyu''na kadar mübah demişiz.Şimdilerde dizin biraz üstü bile nerdeyse iffet örneği sayılıyor.İlahi tesettür ölçüsü kol bileği iken ,biz ''dirsek ''e uzanmışız.şimdilerde yavaş yavaş omuza varılıyor.Müstehcenin ölçüsü ''tesettür '' iken , zihinlerimiz de ''tesettür'' için ayrı,müstehcen için ayrı ölçüler geziniyor. Keza faizin ap açık haramiyetine rağmen ,kısa veya uzun vadeli alışverişler,faiz oranlarını düşünmeden yürümüyor. Keza ihtiyaç ölçümüz fıtri olandan çıkmış; Hz Ali ile Hz Fatıma'nın eşyası bir bohçaya sığan örnek evliliğini rahat rahat anlatan bizler ,bir ev almaya yetecek onca parayı eşyaya döküp,o kadar eşya yüzünden adım atmaya imkan bulamadığımız kiralık evlerde yaşıyoruz.
  10. Youtube'de dolanırken Emsad tiyatro grubu tarafından sahnelenmiş Üstadın Siyah pelerinli adam tiyatrosunu buldum.Arşivime ekledim.Buyrun...
  11. Bu paragrafı üstadın kitaplarından birinde okuduğumu hatırlıyorum.Ama nedense bir türlü bulamıyorum.
  12. Üstad Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 30. yılında, bir süre yaşadığı ve okuduğu Paris'te de hatırlandı. Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 30. yılında, Fransa'nın başkenti Paris'te de yadedildi. Ali Ulvi Temel'in yönettiği panelin konuşmacıları, Hece Dergisi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çelik, Dünya Bülteni Genel Yayın Yönetmeni Akif Emre ile Yazar İbrahim Demirci'ydi. Konuşmacılar, bir dönem Sorbonne Üniversitesi'nde eğitim gören ve Paris'te yaşayan Necip Fazıl'ın düşüncesi ve müdadelesi üzerinde durdular. Panelde ilk sözü alan İbrahim Demirci, Necip Fazıl'ın eylemindeki güç ve etkinin, onun dilindeki, şiirindeki güçlü soluktan bağımsız olmadığını vurguladı. Demirci, konuşmasında, Necip Fazıl Kısakürek'in Türk şiirindeki yeri ve eserlerindeki ana fikirleri hayatına dair anekdotlarla anlatı. Akif Emre de konuşmasına, ömrünün bir kısmını Paris'te geçiren şairin, hayatında Paris'in bıraktığı ize işaret ederek başladı. Akif Emre, Üstad'ın üç farklı yönünü ele alarak, onun İslami düşünce gelenegi içindeki yerinin altını çizerken, "Necip Fazıl iman aksiyon ve düşünce boyutu olmadan değerlendirilemez. Sadece eylem adamı değil düşüncesi ve sanatıyla türk edebiyatının vazgeçilmez isimlerinden biridir. Buna rağmen o, aynı zamanda bir dava adamı olarak agoraya inmekten çekinmemiştir" dedi. Dünya Bülteni
×
×
  • Create New...