Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
nedamet..

Üstad Necip Fazıl'la İlgili Bir Arşiv Belgesi

Recommended Posts

Üstad Necip Fazılla İlgili Bir Arşiv Belgesi

 

Talip Mert (1)

 

Necip Fazılın 100. Doğum yılına naçiz bir hatıra olmak üzere Osmanlı Arşivinde ve Şeri Siciller Arşivinde yaptığım araştırmalarda onun adına rastlamak da nasip oldu. Bu araştırmanın esas konusu Üstadın dedesi Maraşlı Kısakürek-zade Mehmed Hilmi Efendi (1841-28.04.1916) idi. Üç aylık bir inceleme sonucu ortaya çıkan dört sayfalık bu ilk metin, 6-8 Mayıs 2004 tarihinde Kahramanmaraş Sempozyumunda tebliğ olarak sunuldu. Aynı metin Kültür Bakanlığının Necip Fazıl 100. Yıl Hatıra Kitabında da yer aldı. Ama ilk üç aylık süre içerisinde Üstadın adının geçtiği bu belgeyi bulmak ve yayınlamak nasip olmadı.

 

Söz konusu bu belge Üstadın babası Abdülbaki Fazıl Beyin (21.07.1889-17.10.1921) vefatı üzerine açılmış bir dava ile ilgilidir. İstanbul Şeri Siciller Arşivinin Kısmet-i Askeriye Mahkemesi kayıtları arasında bulunan 26 Aralık 1921 (26 rebiulâahır 1340) tarihli bu davanın konusu Fazıl Beyin ikinci eşi Fatma Nigâr Hanımın Fazıl Beyin vefatı sebebiyle alamadığı 30.000 kuruşluk mihr-i müeccelini kayın validesi Hatice Zafer Hanımdan talebi ile ilgilidir. Belgede geçen adresle ilgili Üstaddan kısa bir bilgi aktarmak vesikanın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur kanaatindeyim.

 

Üstadın anlattığına göre: Babamın tavrı, anneme (Mediha Hanıma) tahammül edemediği zamanlar götürün diyor; çocuk kadını, sokağa yakın bir tarafta tuttukları bir evciğe taşıyorlar dediği ev (2) herhalde bu ev olmalı. Belgenin mahiyeti şöyledir:

 

Üsküdar Kâtib-i Adilliğinin (noterinin) 14 Şubat 1337 (1921) tarihli vekâletnamesine göre Kadıköy Altıyol ağzında telefon şirketine bitişik 19 numaralı hanede sakin Haydar Bey kızı Fatma Nigar Hanımın annesi ve her hususa vekili Hüseyin Hüsnü kızı Huriye Hanım Muhallefât-ı Umumiye Kassamlığı Mahkemesinde [açtığı davada şu iddiada bulunmuştur.] İstanbulda Peykhane yakınlarında Uzunşücaaddin Mahallesi Peykhane Caddesi 31 numaralı evde oturan Salim [Paşa] kızı Hatice Zafer Hanım muvacehesinde (yüzleşme, yüz yüze gelme) aynı caddenin 33 numara[sın]da sakin iken 17 Ekim 1921 (Rumi 17 Teşrin-i evvel 1337) günü vefat eden Kadıköy sulh hakimi muavini Abdülbakı Fazıl Bey b. Hilmi b. Ahmed [Necib]in verâseti eşi Fatma Nigar Hanım ile annesi Hatice Zafer Hanım, Nigâr Hanımdan doğma küçük oğlu Orhan, boşandığı eşi Aziz kızı Mediha Hanımdan doğma büyük oğlu Necip Beylere ait olup başkaca bir varisi [de] yoktur.

 

Müteveffa Abdülbakı Fazıl Bey hayatta ve sıhhatte iken 29 Aralık 1918 günü Kadıköy Rasimpaşa Mahallesi aziziye Sokağı 66 numaralı hanede, şahitler huzurunda 30.000 kuruş mihr-i muaccel (peşin) ve 30.000 kuruş mihr-i müeccel (ölüm veya boşanma halinde ödenmesi lazım gelen mihr) takdiri ile Nigâr Hanımın vekili Sami Efendi, Fatma Nigâr Hanımı vekaletle Fazıl Beye nikahlamıştır. Fazıl Beyin nikah için vekili ise Arif Beydir. Bu şekilde Fatma Nigar Hanım Fazıl Beyin vefatına kadar nikahlı eşi olmuştur. Ancak Fazıl Beyin zimmetinde (borcu) olup da ödenmemiş olan 30.000 kuruşu almadan Abdülbakı Fazıl Bey vefat ettiğinden [Huriye Hanım] merhumun terekesinden bu kadar meblağın müvekkilem namına tarafıma ödenmesi talep ediyorum diye dava etmiştir. Ve [ayrıca] hazır bulunanlar huzurunda verâset hakkındaki ifadesine uygun bir ilm ü haber ile Darülhilafe Kadılığından verilmiş bir akit name suretini de ibraz etmiştir.

 

Zafer Hanım da cevabında: Oğlu Fazıl Beyin vefat ettiğini Fatma Nigâr Hanımın da vefatına kadar onun zevcesi olduğunu ikrar etmiş ama istenen miktar mihrden haberim yok diyerek Huriye Hanımın mihr-i müeccel davasını reddetmiştir. [bu durum karşısında yeni şahitler dinlemeye karar veren mahkeme] Huriye Hanımın şahit gösterdiği Kadıköy Osmanağa Mahallesinde sakin Nail Bey söz alarak [şunları söylemiştir]:

 

-Peykhane yakınlarında Uzunşücaaddin Mahallesinde Peykhane Caddesinde 33 numaralı hanede sakin iken 17 Ekim 1921de vefat eden Kadıköy sulh hakimi muavini Abdülbakı Fazıl Beyin veraseti vefatıyla iş bu vekile Huriye Hanımın kızı Fatma Nigâr ile annesi davalı Hatice zafer Hanım ve Nigar Hanımdan doğma küçük oğlu Orhan ile boşandığı eşi Mediha Hanımdan doğma büyük oğlu Necip Beylere aittir, bunlardan maada vârisi ve terekesinden hak iddia edecek başka kimsesi[de] yoktur. Ve müteveffa Abdülbakı Fazıl Beyin hayatında ve sıhhatli günlerinde 29 Aralık 1918 (1334)de Kadıköyde Rasimpaşa Mahallesi Aziziye Sokağında 66 numaralı hanede, şahitler huzurunda 30.000 kuruş mihr-i muaccel ve 30.000 kuruş mihr-i müeccel takdiri ile Fatma Nigar Hanımı akd ve tevzice (evlendirmeye) vekili bulunan Sami Efendi vekaleten Fatma Nigar Hanımı Fazıl Beye nikahlamıştır. Fazıl Bey tarafından nikah için vekili olan Arif Bey de aynı şekilde vekalet yoluyla Fazıl Beyi [Fatma Nigar Hanımla] nikahlamış, Fazıl Beyde bu akdi kabul eylemiş ve zifaf da gerçekleşmiştir. Mihr-i müeccel olan 30.000 kuruş da [hukuken] Nigar Hanımın Fazıl Beyden alacak hakkıdır. Ben bu hususa bu şekilde şahidim ve şahadet dahi ederim, diye [mahkemede] şahitlik etmiştir.

 

Bir başka şahidin daha dinlenmesi lüzumu ortaya çıkınca davalı Hatice Zafer Hanım mahkemeye gelmediğinden talep üzerine gıyabi muameleye başvurularak şahitlik yapmak üzere hazır olan Kocamustafapaşa Mahallesi Hacekadın (Hocakadın) Caddesinde 19 numaralı evde oturan Jandarma Dairesi Muhasebe Kalemi Kâtipliğinden emekli Mehmet Efendi [söz alarak]:

 

-Peykhane yakınlarında Uzunşücaaddin Mahallesinde Peykhane Caddesinde 33 numaralı hanede sâkin iken 17 Ekim 1912 (1337)de vefat eden Kadıköy sulh hakimi muavini Abdülbakı Fazıl Beyin veraseti vefatıyla zevcesi Fatma Nigar Hanım, [Fazıl Beyin] annesi davalı Hatice Zafer Hanım, Nigar Hanımdan doğma küçük oğlu Orhan ile boşandığı eşi Mediha Hanımdan doğma büyük oğlu Necip Beylere aittir. Bunlardan maada varisi ve terekesinden hak iddia edecek başka kimsesi [de] yoktur. Ve müteveffa Abdülbakı Fazıl Beyin hayatında ve sıhhatli günlerinde 1334 (1918) senesi Kânun-u Evvelinin 29. Günü Kadıköyde Rasimpaşa Mahallesinde Aziziye sokağında 66 numaralı hanede, şahitler huzurunda 30.000 kuruş mihr-i muaccel Ve 30.000 kuruş mihr-i müeccel takdiri ile Fatma Nigar Hanımı akd ve tevzice (evlendirmeye) vekili bulunan Sami Efendi Fazıl Beye vekaleten Fatma Nigar Hanımı Fazıl Beye nikahlamıştır. Fazıl Bey tarafından nikah için vekili olan Arif Bey de aynı şekilde vekalet yoluyla Fazıl Beyde bu akdi kabul eylemiş ve zifaf da gerçekleşmiştir. [Dolayısıyla] müvekkilem Fatma Nigar Hanım merhum Fazıl Beyin ölümüne kadar nikahlı eşi olarak beraber yaşamışlardır. Mihr-i müeccel olan 30.000 kuruş da [hukuken] Nigar Hanımın Fazıl Beyden alacak hakkıdır. Ben bu hususa bu şekilde şahidim ve şehadet dahi ederim, diye [mahkemede] şahitlik etmiştir.

 

[İlk şahit] Nail Bey, mensup olduğu Osmanağa Mahallesi imamı Hafız Süleyman Efendi, mahallenin birinci muhtarı Mehmet Şevket Efendi ve ihtiyar heyetinden Süleyman Remzi Beyden, [İkinci şahit] Mehmet Efendi de aynı şekilde mensup olduğu Kocamustafapaşa Mahallesi İmamı Hafız Mehmet Tevfik Efendi, birinci Muhtarı Ahmet Efendi ihtiyar heyetinden de Ali Efendiden [bu husus] evvela yazılı olarak gizlice, daha sonra özrüne binaen mahkemeye gelemeyen Nail Beyin gıyabında, Fatma Nigar Hanım ile Mehmet Efendi hazır oldukları halde adı geçen şahitlerden her birinin iyi hallerine, alenî ifadelerinden âdil ve şahadetlerinin de makbul olduğuna yazılı olarak [da kişiler şahitlik etmişlerdir.] Sarıgez (Sarıgüzel) yakınlarında Çıkrıkçı Kemaleddin Mahallesinden asker emeklisi Mülazım-ı evvel (üsteğmen) Ahmed Efendi, Kasımpaşa Cami-i Kebir Mahallesinde sâkin Berber Hasan Efendi.

 

Davacı Fatma Nigar Hanım 30.000 kuruş mihr-i müeccelini merhum [Fazıl Bey]den tamamen veya kısmen veya bir başkası vasıtasıyla almadığına, onu ibra veya başkasına havale ettirmediğine, başka birisi tarafından da verilmediğine, bu hak mukabili olarak merhumun rehni olmadığına yemin ederek 30.000 kuruşun merhumun mevcut ve bu işe kâfi gelecek terekesinden ödenmesi iktiza eylediği tescil ve ilam olundu. 26 Aralık 1921 (29 Rebiul-âhir 1340). (3)

 

Bu vesikanın asıl kahramanı Abdülbakı Fazıl Bey ve ilk eşi Mediha Hanımı oğulları Necip Fazılın kaleminden takiple biraz daha yakından tanıyalım. (Önce Fazıl Beyin Osmanlı Arşivinde kayıtlı olan hayat hikâyesi, daha sonra da Üstaddan bazı notlar.)

 

Abdülbakı Fazıl Bey (1889-1921)

 

Abdülbakı Fazıl Bey Maraşlı Kısakürek-zade Mehmet Hilmi Efendi ile Hatice Zafer Hanımın iki çocuğundan biridir. Diğer çocukları kız olup adı da Melihadır. Abdülbakı Fazıl Beyin Osmanlı arşivi kayıtlarına göre hayat hikayesi şöyledir:

 

Abülbakı Fazıl Bey,

Dersaadet (İstanbul) İstinaf Mahkemesi 1. Riyasetinden emekli Mehmed Hilmi Beyin mahdumudur. Kısakürek ve Necip Efendi-zade şöhretiyle bilinir. 21 Temmuz 1889da (23 Zilkade 1306\9 Temmuz 1305) Dersaadette doğmuştur. Hususi hocalardan sarf, nahiv, mantık, Fransızca, Rumca ve biraz da resim dersi almış olan Fazıl Beyin Fransızca okuyup yazdığı ve Rumcaya aşina olduğu tercüme-i halinde yazılıdır. Dârulfünun Hukuk Fakültesinden alâ (iyi) derece ile 7 Ekim 1909 (24 Eylül 325) tarihinde şehadetname (diploma) almıştır. Bir müddet cinayet mahkemesi kalemine devam ederek 26 Eylül 1910da 1000 kuruş maaşla ve Encümen-i İntihab-ı Adliye kararıyla Hudavendigar (Bursa) Vilayeti İstinaf Mahkemesi aza mülazımlığına (stajyer, yedek hakim) tayin olunmuştur. Tayin tarihi ve maaşının miktarı, tercüme-i hal varakasının altında yazılıdır. Ve nezaretten de tasdikli olup Adliye Nezaret-i Sicilli Memurin Müdüriyetinin derkenarında da beyan olunmuştur. Ayrıca cinayet mahkemesine nasıl devam ettiğini gösteren 10 Kasım 1909 tarihli tasdikname ile nüfus cüzdanı ve şahadetnamesinin tasdikli birer suretleri de idarei umumiyece hıfz ettirilmiştir, 4 Ocak 1911. Abdülbakı Fazıl Beyin 14 Şubat 1911 tarihinde [bursadaki vazifesinden] istifaen ayrılıp 14 Haziran 1911 tarihinde 250 kuruş maaşla Adliye Nezareti İhsaiyyat ve Müdevvenat-ı Kanuniyye İdaresinin Mukarrerat-i Temyiziye şubesi muvazzaf mülazımlığına (kadrolu memur olarak) tayin ettirildiği adliye Sicill-i Memurin Kalemi Müdüriyetinin 17 Aralık 1910 tarihli cevabi müzekkeresinde ifade kılınmıştır. (4) Fazıl Beyin Bursadan sonra Gebzede savcılık yaptığını Necip Fazılın yazılarından öğreniyoruz. 4 Haziran 1916 tarihinde Fazıl Bey Fatih Sulh Mahkemesi başkatibidir. Daha sonraları Kadıköyde sulh hukuk hakimi muavini olduğu ise vefatından sonra çıkarılan veraset ilamından anlaşılıyor. Fazıl Bey, Kadıköyde hakimlik yaptığı sırada 17 Ekim 1921de vefat etmiştir.

 

Ruh yapısı çok farklı olan Abdülbakı Fazıl Bey evinden ve ailesinden oldukça uzak ve ilgisiz yaşamış birisidir. Onunla ilgili düşüncelerini Üstad Kafa Kağıdı ile O ve Bende epeyce anlatmıştır. Bahriyede okurken bir hafta tatilinde kendisini Tepebaşında Çardaş Fürstin operasına götürdüğünü söyler ve babamdan gördüğüm bütün alaka bu kadardır der. Bir de babası Fazıl Beye yazdığı bir mektuba:

 

Ne de güzel yazın ve üslubun varmış! Cevabını verecek kadar oğlundan habersizdi. (5) diyerek babasından sıcak bir alaka göremediğini bu buruk ifadelerle resmeder. Üstad, devamla babası Abdülbakı Fazıl Beyi şu cümlelerle anlatır:

 

O, girdaplar çizen, her türlü nefs muhasebesine yabancı, ne yaptığını ve ne istediğini bilmez bir rüzgardı. Ve ne durgunlaşabildi, ne de kasırgalaşabildi, satıh üstü esip geçti. (6)

 

Necip Fazılın annesi Mediha Hanım da muhtemelen Fazıl Beyle aynı yaştadır. Fazıl Bey onu ölümünden üç dört sene önce tahminen 1917 veya 1918de boşamıştır. Bu konuda Üstad harhangi bir tarih yazmıyor. Ondan sonra Mediha Hanım, ağabeyleri Kerim ve Mustafa Beylerle yaşamış ve bir daha da evlenmemiştir. Mediha Hanımın ağabeyleri Soyadı Kanununda Milar soyadını almışlardır. Annesinin boşanması sebebiyle Üstad, Bahriye Mektebinde okuduğu yıllarda hep annesinin dolayısıyla dayılarının yanında kalmış, babası Fazıl Beyle ciddi hiçbir teması olmamıştır. O kadar ki, babasının vefatını Erzurumda Emniyet müdürü olan dayısı Kerim Beyin yanında bulunduğu sırada öğrenmiştir. Dört yıl sonra, ben Erzurumda dayımın yanındayken ölüm haberini alacak olduğum babamı bir daha görmedim ve onunla, o çağıma değin hayatımda hepsi bir günlük kadar konuşamadım. (7)

 

Mediha Hanım ise uzunca bir ömürden sonra 90 yaş civarında 10 Haziran 1977de (8) ahrete intikal etmiştir. Üstad, annesi Mediha Hanımdan: Ne aldımsa annemden Hayatı boyunca masum ve mazlum bu kadından aldığıma inanıyorum (9) der. (Necip Fazıl Kısakürek üstadın babası ve annesi hakkında yazdıkları kısaca bunlardır. Hepsini almak bu makalenin sınırını çok aşacağından bu kadarla iktifa olundu.)

 

Abdülbakı Fazıl Beyin Mediha Hanımla izdivacı 1903tedir. Mediha Hanım Giritli Abdülaziz Efendinin yetime kızıdır. Bu evlilikten 1904de Ahmed Necip ve 1905de Selma adlı iki çocukları olmuş, Selma 6 yaşında iken Büyükderedeki yalılarında vefat etmiş, Necip ise 25.05.1983e kadar yaşamıştır.

Abdülbakı Fazıl Beyin Fatma Nigâr Hanımdan doğan oğlu Orhan mühendislik tahsili yapmış ve uzun yıllar Amerikada yaşamış ama İstanbulda vefat etmiştir.

 

Netice

 

Abdülbakı Fazıl Beyin veraset ilamıyla adı arşiv kayıtlarına giren Üstadı başka yerde, başka belgelerde de görmek isterdim. Ama şimdilik nasip olmadı. Bildiğim kadarıyla en az iki yerde daha bu isme rastlamak mümkün idi. Birisi Büyükderede balık tutma hevesi ile denize düşmesi, diğeri de deniz Kuvvetleri Komutanlığı arşivi.

 

Birinci ihtimale göre o zamanlar afetlerde veya çok tehlikeli bir anda imdada koşanlara Tahlisiye madalyası verildi. Necip Fazılı denizden çıkaran ihtiyar Rum bakkala da böyle bir madalya verilmesi ihitmali vardı. Ama bakmış olduğum 1908-1913 yılları arası kataloglarda kayıtlı 100 civarındaki Tahlisiye Madalya belgesinde böyle bir isim göremedim.

 

İkinci ihtmal, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arşividir. Ancak bu arşivin yayınlanmış kataloglarında onunla ilgili hiçbir kayıt yoktur. Onunla ilgili kayıtların daha çok Deniz Harp Okulu arşivinde olabileceğini düşünüyorum.

Üstadın ismi necibini Osmanlı arşiv vesikaları arasında görmek fakir için bütün hayatım boyunca karşılaştığım en mühim olaylardan birisidir. Belgeye dayalı olmak, elbette ki edebiyat tarihinin de en önemli vazifesidir. Onun için Üstadın biyografisine bir katkı yapabildiysem kendimi bahtiyar addedeceğim.

 

(1) Öğretim Görevlisi, Marmara Ün. FEF Bilgi ve Belge Yönetimi (Arşivcilik) Böl.

(2) Kısakürek, O ve Ben, s. 17, Kafa Kağıdı, s. 48.

(3) Şeri Siciller Arşivi, Kısmet-i Askeriye Mahkemesi (V) Cilt 2104 sayfa 218-220.

(4) Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Sicill-i Ahval defteri (SAİD. D, 172/271.

(5) Kısakürek, age s. 152-153.

(6) Kısakürek, age s. 154.

(7) Kısakürek, age s. 153.

(8) Kısakürek, Çile, 49. Baskı, Eko Matbaası, İstanbul, Ağustos, 2003, S. 502.

(9) Kısakürek, Kafa Kağıdı, s. 46.

 

('Yüce Devlet Dergisi'nden iktibas edilmiştir.)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...