nameless 53 Report post Posted April 25, 2010 Üstad hakkında üç ayrı açıdan değerlendirme yapmak istiyorum. Birincisi, 35 seneyi aşan beraberlik ve dostluğun mânâsı. İkincisi yakın bir hekimi olmanın değerlendirmesi. Üçüncüsü de bir Türk aydını olarak gözümdeki Necip Fazıl... Üstad'ın bir yakın dostu olarak, dünyamdan en değerli saydığım bir varlığın kopup gitmesinin acısı ile karşı karşıya ve başbaşayım. Hekimi olarak fevkalade müstesna bir insan yapısının karşısında olduğumu zannediyorum. Gerçekten de öyle. Asırlar içinde nadir görülen bir dehanın fizik bünyesini yakından tanıyorum. Öyle ki, entellektüel yapısı yanında bedeninin anatomik ve fizyolojik çalışması ile fevkalade müstesna bir insan karşısında olduğumu her zaman olduğu gibi şimdi bile hissediyorum. 35 seneye yaklaşan şeker hastalığına rağmen daha üç-dört sene öncesine kadar gözlüksüz okuyup-yazabilen en ince teferruatı dahi net ve vazıh olarak hatırlayabilen bir hafıza ve bitip-tükenmeyen bir çalışma ile eserler verme kabiliyeti, bir hekim olarak beni her zaman şaşırtmıştır. Bir Türk aydını olarak milletimin Necip Fazıl gibi bir dehaya sahip olmasıyla iftihar ediyorum. Göğsüm kabarıyor. Türk'ün tarih akışı içinde onun gerçek ruh kökünü tesbit eden ve nesiller boyu bu gerçeği çok güzel ifadelerle, erişilmez eserlerle dile getiren bir Necip Fazıl zannederim, tarih içindeki bir Shakespeare, bir Goethe veya doğru tabiriyle bir İmamı Gazali gibi kayıp giden ama, ismi ve tesiri asırlar boyu devam eden müstesna şahsiyeti önünde hürmetle ve rahmetle eğilinecek kişiliğin sahibidir. (Tercüman, 29 Mayıs 1983) Quote Share this post Link to post Share on other sites