Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
sark

Şiir Bahçesi

Recommended Posts

Ey Gönül !..Şimdi sorarım sana, hangi aşk daha büyüktür ?

 

Anlatılarak dile düşen mi,

 

anlatılmayıp yürek deşen mi?

 

Şems-i Tebrizi

__________________

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu bir itiraftır ;

Bir ipte oynamaz iki cambaz ...

Biri sendin ,diğeri ben !

 

Sen ayağım kaydı sanıyorsun ya,

Ahmakça !

 

Sendin kısa çöpü çeken,

Bendim seni iten …

Yüreklice !

 

Gökçe Çora

Share this post


Link to post
Share on other sites

Akşamdır

 

Suları

boğdu

dalgalar.

Ses hoyrat,

sevinç yılgın,

şakaklarım sonbahar…

 

İklimi kurak aşkların…

Yapışmış tenime ter, elime kir,

sessizliğin ortasında bir deli rüzgâr.

 

Akşamdır

avuçlarında marmara'nın…

Akşamdır,

şiire karıştı sular,

sularda çoğalır sevdalar;

ellerim

ah

ellerim,

nasıl

anlatsam,

gece…

Gece kokuyor çocuklar…

 

Yılmaz Odabaşı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşkların YetimRengi

 

Yalnızlığımda seni büyüttükçe kalabalıklaşacağım;

Sen kendi kalabalığında hep yalnız olacaksın…

 

I

Kapattım ucu kıvrılı yerinden bir defteri

Bir defter adınla hükümlü şimdi...

 

Sen kendinin pası, kilidi.

Gençliğin kendine savurur seni,

Esmersin, cehennemin dibinde doğmuşsun,

baban iki karılı; evlerde, erkenlerde bekler seni.

Sen feodalizmin kara dilberi,

gündüzlerin gölgesindeydi sevgi.

Gölgesinden gündüzlerin iklimler geçti…

 

Sesin şimdi kanayan bir gül gibi:

Kangren...

 

 

II

Sen orda

kendi manastırının huysuz müridi.

Sen orda

bir korkuda,

bir şarkıda,

ölüm susan uğultuda…

 

Sen orda

düşlerine leş kargası tüneyen!

Elleri ayazlarda

sen orda,

esmerliğine rehin feodal şatolarda..

 

Uyurken sen hasretin avlusunda,

gündüzlerin gölgesinde oturuyordum.

Sonra boşuna çizdim karanlığa resmini.

Boşuna... Ezberleyip hasreti…

Oysa nasıl istersen öyle gebertebilirdin beni.

Nasıl istersen!

Artık sulara k(atalım) aşkların yetim rengini...

 

Yılmaz Odabaşı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir Aşk Yara

 

 

Ben şu kısa boylu hayatta

uzun boylu kederlerle acırım.

Yorar beni şu telaş, şu karmaşa.

Bir sığınak aranırken şu uğultuda,

bir aşk gelir, bir yara.

Bir yara…

Bir yara daha!

 

Eski bir aşk,

yeni bir ayrılıktır her zaman.

Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır.

Kimse bilmez be canım,

bir yara bir ömrü nasıl kanatır…

 

 

Ben seni hep ayrılıkla anmışım

Titreyen ellerimle günlerin buğusuna adını…

Hep adını yazmışım.

Bir aşk gelmiş bir yara.

Bir yara…Bir yara daha!

 

Eski bir aşk,

yeni bir ayrılıktır her zaman.

Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır;

kimse bilmez be canım

bir yara bir ömrü nasıl kanatır…

 

Yılmaz Odabaşı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Dağlarda Ölmek İsterim

 

Ömrümde nice sızı var

kışların önü, sonu var.

Kalbim bu kuşatmalarda dar;

dağlarda ölmek isterim.

 

Ben ateşten, hınçtan doğdum.

Üç beş kuruşa kul oldum,

yetmedi de mahpus oldum;

dağlarda ölmek isterim.

 

Kaç mevsim ağladım kaldım,

tutuşan özlemle yandım,

kentler zalimdi dayandım;

dağlarda ölmek isterim!

__________________

 

Yılmaz Odabaşı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hayat Gül Kokulu Bir Sağanak Yine

 

Gözlerimin önünde ıslak dağların kabaran yalnızlığı.

Ne varsa uçurumlar eşiğinde,

hüzünlerle yalpalayan ne varsa

gözlerimin önünde,

ve hayat gül kokulu bir sağanak yine…

 

Bir şeyler anlatmak istiyor hayat

ve alıp götürmek bir şeyleri kurt sofralarına…

 

Gün batıyor...

Gün batıyor bukağısı paslı bir sevinç oluyor yalnızlığım.

Unutuyorum sevgilim suretini;

durgunluğum “niçin”di unutuyorum…

 

Gün batıyor...

Gün batıyor ürkek yıldızlar dolanıyor yalnızlığıma.

Umurumda değil ne yağmur ne ayaz

ne de bu kerpiç kokusu havada;

unutuyorum, sabaha kadar, gün batıyor

ve geciken sabahlara koşuyor kuşlar,

gözlerimin önünde

ve hayat gül kokulu bir sağanak yine…

 

Yılmaz Odabaşı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur

 

Günlerin çarmıhında

seni ağrıyan yanlarımla sevdim,

tutuklu kollarımla;

yokluğunda burada yıllar verdim.

Yokluğuna

burada!

 

Herkes bilecek bunu; tabancaya gerek yoktur…

Tabancaya gerek yoktur!

Sen haklı bir cinayetsin günlerin duvağında:

Her ömür kendi gençliğinden vurulur...

 

Yılmaz Odabaşı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Herkes Ölür Ölümünü

 

“Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak.”

-C. Pavese-

 

I

Kanatlanır, kanatılır bütün boşluklar.

Aynalar her gün bir başka yalan söyler

ve kalınır geride çizilmiş hayatlardan,

geride yağmurlardan ve çığlıklardan.

 

Herkes çizer boşluğunu…

 

II

Her aşk başlarken pembe,

ayrılıkta rengi siyah yalnızlığın…

 

(Herkes arar pembesini.

Oysa kendinden ötesi yoktur;

kimse sevmez yalnızlıkta gölgesini…)

 

 

 

III

Herkes sever doğumunu;

kim sever ölümünü?

 

Herkes sever doğrusunu;

kim sever yanlışını?

 

Herkes susar ayıbını.

Herkes susar ayıbını…

 

IV

Herkes bilir gitmesini.

Bir zaman öğrenirsin

gideni sırtından öpmesini

 

Herkes yaşar hasretini…

 

V

Herkes geçer gençliğini

Herkes…Buğusunda anıların

yitirir kekliğini…

 

VI

Herkes yaşamakla suçlu,

aşkıyla hükümlüdür;

herkes doğarken ölümlüdür.

 

Herkes ölür ölümünü;

göğe salıp düşlerini,

salıp tenini, nefesini

bırakır ceketini.

 

Herkes bırakacaktır ceketini…

 

Yılmaz Odabaşı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kendine Benim İçin Gül Ver

 

 

Bak, yıllarım sırılsıklam/ yağmurlar giymiş,

günlerin avlusuna yeni yeni çocuklar inmiş;

dağlar için, sular için bana bir gül ver.

Avuttuğum düşler için bana bir gül.

Bir

gül

pusulasız gemiler, sökülmüş günler için...

 

(Ben bütün yeşillerimi inatçı ayazlara çaldırdım;

sen kendinin ellerinden tut

ve kendine benim için bir gül ver.)

 

Kendine

bir

gül(ü) ver

 

Yılmaz Odabaşı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konuşsam Sessizlik Gitsem Ayrılık

 

Resmin rehindir gurbetimde.

Gurbetimde sesleri aşındırmış kimliksiz bir kasaba

ve senin kederini ıslatan o yağmurlar rehin.

 

Alnı özlemle dağınık bir akşam getirdim sana.

Sar, büyüt ellerinle, konuk et sıcaklığına;

konuk et kanatları kanatılmış kuşlar getirdim sana...

Ve akşam, bir kez daha;

saçlarını topla ve dağıt sesini rüzgârlara!

“Bir of çeksen karşıki dağlar yıkılır”:

Çekmiyorsun!

 

Akarsuları imrendiren yüzün de,

sabahçı kahveler de biliyor:

Görüşmeyeli yorgunum

yıkık kentler kanadı sevinçlerimle.

Görüşmeyeli ya sen nasılsın,

adım, adresim durur mu defterinde?

 

Şimdi Siirt'te koyun kokulu bir gecedeyim.

Beynimde iklimsiz papatyalar

ve kuşatılmış bir akşam duruyor penceremde.

Sokakların gün batınca neden boşaldığını

ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum.

Konuşsam sessizlik/ gitsem ayrılık…

 

Yılmaz Odabaşı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Lambayı yakma, bırak!

Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların

dilsiz olduklarını anlıyorum.

Kar yağıyor

ve ben hatırlıyorum.

 

NAZIM HİKMET

__________________

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bıktım usandım sürüklemekten onu,

Senelerdir, ayaklarımın ucunda;

Bu dünyada biraz da yaşayalım,

O tek başına,

Ben tek başıma.

 

ORHAN VELİ KANIK

Share this post


Link to post
Share on other sites

O denli o denli çok beklettin // Alıştırdın bekletmeye kendini // Çok zamanlar geçti de geldin // Senden çok seviyorum senin özlemeni... (AZİZ NESİN)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yağmur Herkese Yağar

Güneş Isıtır Herkesi

Mevsimler Herkes İçindir

Yalnız Çığ Altında Kalan

Sele Kapılan Her Zaman Birkaç Kişi

 

Herkes İçindir Aşk Da Ayrılık Da

Yalnızca Birkaç Kişi Ölür Acıdan

Eskiden Ölümle Tartılırdı Ayrılık

Kiminin Hayatı Yalnızca Unutkanlıktan

 

Her Şey, Herkes İçin Değildir Oysa

Kimi Hiçbirşey Ögrenmez Karanlıktan

Yalnızlığı Kullanmayı Bilmez Kimi

Kimi Ayrılamaz Karanlıktan

 

Yağmur Herkese Yağar

Ama Çok Az İnsan Tutar Yağmurun Ellerini

Onca Şarkı Onca Film Onca Roman

Ama Sevmeye Yetmez Herkesin Kalbi

 

Çığ Altında Kalan Sele Kapılan

Aşktan Ve Acıdan Ölen

Birkaç Kişi Dünyayı Başka Bir Yer Yapmaya Yeter

Aslında Onların Hikayesidir Anlatılan

Diğerleri Dinler, Seyreder, Geçer Gider

Geçer Gider Herkes

Hikayelerdir Geriye Kalan.

 

MURATHAN MUNGAN

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Can durağını arıyorsan ey can ;

Can da sensin, durak da sensin.

Bir lokma ekmekse peşinden koştuğun,

Elbet ekmek de sensin.

Eğer akıl erdirebiliyorsan bu sözün sırrına;

Bil ki her ne arıyorsan o sensin."

 

Mevlana

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ey kirliliklerden kurtulma derdinden temizlenmiş olan can!

Ey aşk derdinden yıpranıp gitmekten arınmış olan kutsal beden!

Şu içinde bulunduğun seni yakıp yandıran aşk ateşi,

Senin cennetin, ebedi bağın, bahçendir, haberin yok.

 

Mevlana

Share this post


Link to post
Share on other sites

Başka Yarınlar

 

Bugün yüzünde bir başka güzellik var senin,

bugün dudağında başka bir tad var,

boyunda başka bir yücelik.

Bugün kırmızı gülün bir başka daldan.

 

Ayın gökyüzüne bugün sığmamış.

Göklere benzeyen göğsün bugün daha geniş.

Hangi yanından kalktın bu sabah, söyle,

bir başka kavga var dünyada senin yüzünden,

dünyada bir başka gidiş

 

Biz senin gözlerinden gördük

arslanlara meydan okuyan o ceylanı,

Başka bir ovası var o ceylanın bugün

iki cihandan da dışarı

 

Seven insanın ayağı mı yok,

işte ona ölümsüzlük kapandı.

Yukarlarda onunla uçar gider.

 

Gözlerinin denizinde onu arama.

O inci bir başka denizde.

 

Bakarsın bugün sever bu yürek,

yarın sevilir bakarsın.

 

Yüreğimin özünde başka yarınlar var.

 

Mevlana Celaleddin Rumi

Share this post


Link to post
Share on other sites

BAĞLILIK

 

Sevgisiz bir bağlılık... Bu, insanı yaşaya yaşaya öldüren bir yaşamda sürükler. Sevgiyle bağlılık... Bu insanı öldüre öldüre yaşatan bir yaşamda sürdürür......

 

ÖZDEMİR ASAF

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yalnızlık yaşamda bir an, / hep yeniden başlayan... / Dışından anlaşılmaz. / Ya da kocaman bir yalan, / kovdukça kovalayan,paylaşılmaz... / Bir düşünce beni sana ayıran, / yalnızlık paylaşılmaz. / Paylaşılsa yalnızlık olmaz...

 

ÖZDEMİR ASAF.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aşkın Bilançosu

 

 

I

Gidersin; yağmurlarda kırık kalır mızrabım.

Gidersin; ardından dilsiz bir ihanet gider.

Gidersin, her şey gider.

Gidersin, kalbimde bir tabur ayaklanır,

ilgilenmez ordular, hükümetler…

 

Gidersin; işte rezil bir an’dır bu;

yazdıkça silinen sözcükler gibidir hayat.

Gidersin; bir hazin dramdır bu!

 

/Kanmadım aynalara sana kandığım kadar,

içimde bir boşluk sana yandığım kadar…/

 

II

Bugün hasretin kırlarında dolaştım;

senin adınla, aşkın adıyla

savrulup aktım o ırmaklardan.

Irmakları çöllerle, çölleri denizlerle,

denizleri düşlerle buluşturdum,

sustum kaldım sonra günleri savuşturdum...

 

/Ne ses ne nefes ne de bu rüzgâr bağışlar seni;

simsiyah gecelerde budanırken ah ömrüm,

dönüp sırtını giderken kimler karşılar seni? /

 

 

 

III

Sen olmayınca sesin de yoktu, gözlerin de;

bu yüzden odama resmini yaptım,

ve söküp kalbimi yanına astım.

Sensiz kalan yılları da ben buruşturdum.

Kalbim hasretinde asılı kaldı,

yetim kalmış anıları ben tokuşturdum…

 

IV

Daha bu solgun günlerde aşk,

yaşanır

sözde!

Kalp,

yitik bedende;

yağmur değil, sanki efkâr yağıyor kente…

Yağıyor ömrüme, senin yerine!

 

/Kanmadım aynalara sana kandığım kadar,

içimde bir boşluk sana yandığım kadar…/

 

Yılmaz Odabaşı

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...