Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
matrix

Üstad'dan Erbakan'a Mektup

Recommended Posts

nurulhak kardeşim, Üstad'ın başmakalelerim kitabını okumadığın belli.eğer okusaydın,Üstadın da bir zaman demireli desteklediğini görürdün :) şu siyasete bulaşmama meselesi de doğru değil çünkü m.zahit hocaefendi,necmiye başka bir siyasetçi göndermiş yerine geçmesi için.yani necmiye söyle görevi bıraksın sana versin anlamında.keşke tarayıcım olsa da esad coşanın o yazısını burada paylaşsam.Koskoca Üstad mı yanılacak,Koskoca evliya m.zahit kotku mu yanıılacak,esad hocam mı yanılacak.tesadüfe bak ki hepsi ortak paydada,erbakanın liyakatsizliği noktasında yanılıyorlar.Allah Allah ne hikmetse.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kardeşim Üstadın bir zamanlar Demirel'i desteklediğini zaten biliyorum. İnsanların yanılabiliceğini hatırlatmak istedim. Saygısızlık değil amacım asla, belirttiğim ismi geçen iki mübarek insanı ve Üstadı çok seviyorum. Bununla birlikte Erbakan'a karşı bir gönül bağlılığım olmadığı halde, tamamıyla karalamanın doğru olmadığını söylüyorum. Güzel projeleri vardı,değerlendirilmesi gereken.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kıymetli Üstad , Abdülhakim Efendi Hazretlerinden aldığı büyük firaseti ile Erbakan denilen din bezirganının kimlere hizmet ettiğini görmüş ve kumaşının kalitesini işaret etmiştir.Anlayabilenlere ne mutlu.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kıymetli Üstad , Abdülhakim Efendi Hazretlerinden aldığı büyük firaseti ile Erbakan denilen din bezirganının kimlere hizmet ettiğini görmüş ve kumaşının kalitesini işaret etmiştir.Anlayabilenlere ne mutlu.

Çok çirkin bir ithaf..

 

Bakınız bizlerde şöyle bir takıntı var. Hayran olduğumuz zatın asla ( - ) yönlerini göremiyoruz. Bunda, o zatı, kafa gözü ile değil de gönül gözü ile görmemizin payı büyük..

 

Lakin üstadın da ölçüsüdür bu. Birey ve cemiyet kendini hesaba çekme makamına yükselerise kemale erer. Üstad'ın bazı konularda yanılgıları dahi nimet yönünde ki bize O'nu İnsan olarak görmemizi sağlamakta..

 

Efendim, yeri geldiğinde sahabe dahi Allah resulüne bir konuda görmedikleri bir tavırla karşılaştıklarında," Ey Allah'ın Resulü, bu Allah'ın emri mi yoksa sen mi uygun gördün?" diyerek kendi müçtehitliklerine nefes alma şansı tanıyorlardı.. Bu derin bir mevzu, yorumcuların buraya takılmasını istemem... Lakin, sorgulama mevzuusunda, beşere verilen ehliyeti görmeniz açısından yazmak istedim...

 

İmdi.. Üstad, 1938 yılında malum şahsın ölümünde, O'nu göklere çıkaracak kadar överken, yıllar sonra mukim mütalasını sergilemiştir.. Yine de bu durum, "Bozkurt" adlı eseri kaleme almak isteğine engel olmamıştır..

Erbakan meselesinde;

Üstad, meclise seçilecek vekilleri dahi kendisi belirlemek istemiş.. lakin mütefekkirin hitap kesimi topluluklardır.. Erbakan ise meclise girecek vekilleri hakkı olarak, siyasetçi gözü ile seçmek istemiştir..

 

Erbakancı değlim, Üstad karşıtı hiç değilim..

 

Lakin, üstad her konuda görüşleri iktibas edilecek bir "veli"de değildir..

Kendisinden üstün kimseyi görmezdi, lakin kendisinden üstün insanları hep küstürmüştü.. Ömer Nasuhi Bilmen'in dahi kalbi O'na karşı buruktu..

 

Kendisini münafıklığa varana kadar her türlü çirkin ithaflara maruz bıraktığı Erbakan'ın örgütlediği gençlik ise, ne gariptir ki Üstad'ı yaşatan güruh olmuştur. Onun şiirlerine yine o gençlik sahip çıkmıştır.

 

Bugün Maniviyatçı Türk Gençliği'nin mihengi büyük ölçüde, Erbakan'ın çevresinde örgütlenen gençliktir...

 

Ve yine, Erbakan'daki müthiş enaniyeti hepimiz görürüz, bu yüzden Üstad'ı haklı görürüz. lakin Üstad'ında parmak ısırtacak kadar enaniyeti mevcut değil midir???

 

İmdi, Üstad büyük adamdır, O'na yakışıyordu.. gibi gönül gözünün, sevgilinin eksi'lerini izalesine kalkışmayınız...

 

Dİyeceğim şudur ki; Üstad Allah lafzını semaya çıkarmıştır lakin Erbakan'ın hizmetleri de yabana atılamaz......

 

 

 

Büyük Doğu'nun heyetinde, Hangi fikirlere hizmet ettiği gün gibi aşikar adamlarda mevcut değil mi idi???

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konu içerisinde birden fazla yazım var..

 

Ve ne hazindir ki, son yazıma kadar sizler gibi düşünürken, son yazımda Rabia BDG ile aynı kanıya vardığımı sizlere belirtmek isterim ki; sonradan hadi oradan dönek demeyesiniz...

 

Necmeddin Erbakan hakkında fikirlerim evvelden nötr iken, Rapor serisi ve sizlerin mütalası sonrası ( - ) yöne yüz tutmaya başladı..

 

Sonrasında bir Müslüman'ın yapması gereken her iki tarafı da dinlemektir düsturu ile, Saadet Partsininin İl Komisyon Üyesi'ni buldum. (Ki bu Abi ile tanışmama vesile, telefonumun ekranında duran Üstad fotoğrafı idi.) Kendisinden, üstad hakkında görüşlerini aldım.. Esas amacım, Erbakan Efendi'yi ziyaretti. Bunun içinde çok uğraştım, kısmet olmadı. İl Komisyonu ile yetindim..

 

 

Sizlerin huzurunda, gıyaben, Necmeddin Erbakan'dan özür diliyor ve helallik istiyorum...

 

Tıpkı Hz. Ali Hz. Muaviye olayında üstadın deyimi gibi.....

 

Üstad haklı sayılabilirdi, Lakin Necmeddin ERbakan Hoca'da büsbütün haksız değildi....

 

Üstad'ın kendisine, O'nunda üstada, bizim nazarımızda "yanlış"ları olmuştur.. Bİz bu durumdan kendimizi münezzeh kılarız.....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstad'ın, eksi yönleri elbette var ve olmalı da.

Alemler Rasûl'ünü (Sallallahu Aleyhi ves'sellem) hariç tutmak kaydı ile Gencebay Orhan'ın dediği gibi "Hatasız Kul Olmaz"; nebiler haricinde de günahsız kul olmaz.

Her alim, veli, İslâm Kahramanı vs.hata işleyebileceği gibi, elbette günah da işleyebilir.

Üstad'ı bu kriterden mahrum bırakmak, "had" meselesine en büyük riayetsizlik olur.

 

Lakin, Erbakan mevzuunda, "hak" meselesi mevcut bulunduğundan, Üstad'ın haklı olduğu kanaati (bizce) daha ağır basmaktadır.

MGV'li Gençliğin, "Üstad, evine dön!" çağrısına, "Üstad sizin evinizdir!" cevabı, en keskin ifadeyi anlatmıştır. Bunun için, Üstad'a "ev-öz" nazarı ile bakmak gerekir. Mademki ortada bir dava var, mademki bu davanın da her numunesinin şeklini çizen bir inisiyatif var; öyle ise bu inisiyatif, "meşveret etmek ve meşveretin isabeti koşulu" ile sonuna kadar söz sahibi olmalıdır.

Nitekim, Alemler Rasûl'ü (Sallallahu Aleyhi ves'sellem), meşveret ederken dahi, ashabının (radıyallahu ecmain) ictihatına önem gösterse de "Uhud Savaşı'nda olduğu üzere", Allah'ın izni ile, en doğruyu göstermesine ve bilmesine rağmen, ictihat ya da meşveret konusunda, görüş çoğunluğuna, istemeyerek uymuştur. "Hudeybiye Antlaşması'nda" ise görüş ortaklığının çoğunluğuna nazar etmemiştir. Bilindiği üzere, her iki olayda da haklı çıkmıştır ve çıkacaktır da. Meşveret ya da ictihad, "Beni Kurayza Gazvesi'nde", Hz. Sa'd bin Muaz'ın (radyallahu anh), doğru hükmü gibi isabetli olmalıdır.

Belki Üstad'a, -kendimi hariç tutarım- bu mevzuu için, meşveret ölçüsünde katılınamayabilir. Lakin, asla ve kat'a "Üstad'ın bir bildiği vardır, bu yüzden Üstad'dır." şüphesinden de ayrı düşmemek gerekir.

En azından bir "acaba mı?" sorusu sorulmalıdır.

 

 

Vekiller, siyasetçi gözü ile mi, halk gözü ile mi, veli ya da mütefekkir gözü ile mi seçilmeli konusunda, acizane görüşüm, "hak gözü" ile seçilmesinden yanadır. İşte burada "hak gözü ile" yani adalet ile, "mütefekkir mi yoksa siyasetçi mi" daha isabetli görür, bunu idrak etmek lazım. Mütefekkirin ve siyasetçinin ölçüleri ise bellidir.

Bir velinin, her konuda görüşleri olacak diye bir şey de söz konusu değildir. Konu "her"likten çıkıp, İslâm çerçevesinde "asliyet ve önem" kazandığı vakit, velinin ölçüsü zaten devreye girer. Üstad'da, Allahû Alem, ölçüsünü bu idrak üzerine kullanmıştır.

 

"Müjdecim, kurtarıcım, Efendim, Peygamberim,

Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim."

Beyitindeki gibi işte bu idraktır ki, Üstad'a, İslâm'ı "en keskin" ve "lakaytlık kabul etmez cihette" savunma makamını layık görmüştür. Üstad'ın İslâm idrakında, lakaytlığa, laubaliliğe, tembelliğe ya da bu ahvale meydan verecek her türlü ahkama, tefekküre ve eğriliğe, katiyetle yer yoktur.

Bu uğurda, Üstad'ın idrakı, teşbihen, "İslâm kırılmasın da dost, düşman, "hak eden ne var ise", kim kırılırsa kırılsın" mizacını güder. Bu mizaç, Hazreti Ömer (radyallahu anh) ve Yavuz Sultan Selim Han Hazretleri (kaddesallahu sirruh) mizacının bir nevi aynası cihetindedir. Yine bu mizaç, "Kibirliye kibretmek sadakadır" Hadis-i Şerif'i ölçüsünde, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek kabilinde, enaniyeti, kişiye, yere ve zamana göre tayin eder.

Yoksa,

"Sonsuzluk Kervanı, peşinizde ben,

Üç ayakla seken topal köğeğim.

Bastığınız yeri taş taş öpeyim..."

 

ya da

"Ellerime uzanan dudakları tepeyim,

Allah diyen, gel seni ayağından öpeyim."

diyen birisinden, parmak ıssırtacak bir enaniyet beklenemez.

 

 

Cübbeli Ahmet Hoca'nın söylediği gibi, "Üstad, Ehl-i Sünnet'in kalesidir.".

Bu sözün esrarını, en sığ manasından, en derin ve geniş manasına kadar, açınız, açabildiğiniz kadar.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kıymetli Üstad , Abdülhakim Efendi Hazretlerinden aldığı büyük firaseti ile Erbakan denilen din bezirganının kimlere hizmet ettiğini görmüş ve kumaşının kalitesini işaret etmiştir.Anlayabilenlere ne mutlu.

 

Pek Muhterem Erbakan Hocamıza böyle bir ithamla "Erbakan denilen din bezirganının" yanaştığın için sana şu soruyu sormak isterim!

 

Hangi davanın hizmetkarı yada kölesisin?

 

Sen varya kölede olamazsın; çünkü onların birgün hür olma ihtimalleri vardır. Sen asıldanda asıl ahmaksın!

 

Terbiyesiz adam Arvasi Hz.leri ve Üstadımızı ağzına alarak burada bu çirkin sözü sana yedirirmiyim hiç ahmak seni ..

 

Bu sözleri sana ta manevi gücümün kudretince söylediğimi ifade ediyorum!.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Erbakan hakkında kötü konuşmak da cahillikdir.Üstad'ın yaptıklarına eyvallah da,Erbakan'a gelince neden hoşt?

Bu ülkede siyasete İslamiyet'i sokan adamdır kendisi.Kenan Evren bile bu ülke bir adam yetiştirdi,o da dinci çıktı (Erbakan) derken,sizler nasıl Erbakan'ı kötülersiniz şaşırıyorum.

Şuan Siyasi olarak desteklemeyin ama açın bir bakın neler yaptı bu adam.Üniversitede sınıf atlayan,Panzer tankını sanayi devi Almanya'ya proje halinde satan bu adam olmasa neler olmazdı?

Bol keseden konuşmak kolay,Erbakan hain,Erbakan şöyle,böyle...

Sebep?

Üstad kızmış ona,bir bildiği vardır.

De haydi git işine,akşam akşam yine sinir katsayılarım yükseldi.

(bziya sana diyorum üstüne alınabilirsin gönül rahatlığıyla.)

Hadi Selametle.

Share this post


Link to post
Share on other sites

doğru çok haklısın arkadaşım.düşünelim bu herif olmasaydı neler olmazdı

 

eğer o dâhi olmasaydı kimse üç beş oy için imam hatipler arka bahçemizdir deyip imam hatiplere zulum çığırı açmazdı.

 

o kenan evren darbeyi yapmaz ve üstadın vatan haini değil büyük vatan dostu vahidüddin isimli eseri sebebiyle hapse atılması için çalışmalara girişmezdi.

 

veya orda burda fikirsiz, şahsiyetsiz bir şekilde, sırf oy için islam islam diye bağıran biri olmaz ve islamın üzerindeki basıklar artmazdı.

 

siz onun bağırmalarına aşık olmayı bırakın da bir düşünün, menderes doğru düzgün islamdan bahsetmediği halde ona ölene kadar ümitle bakmış ve iyi şeyler söylemiş üstadımız niye heryerde islam, şeriat naraları atan erbakanı davayı harcamakla suçlamıştı.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İlimsiz fikir sahibi olmanın apaçık delili.

Şuraya giriyoruz ki iki kelam edelim diye,hevesimizi de aldın bak.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Behey Münafık!!!Hem bunu dersin.Hem de Üstadım diye laf üretirsin.Nesin sen?

 

 

Birkaç sayfa önce gördüğüm ''Münafık'' kelimesini hangi nassa dayanarak söylediğinizi merak ediyorum. Siz kimsiniz ki ferde bu gibi ithamda bulunuyorsunuz?! Tamam konu ne kadar tartışma konusu olsada bunu söyleyemezsiniz. Bunu söylerken siz kendinizi hangi safta hissettiniz?! Allah'u Âlem...Dini konularda biraz daha hassasiyet lütfen (!)

 

Kişilere ve olaya tek taraftan değil, objektif olarak bakmalısınız. Herkes olaya kendi safından, düşüncesinden, önceleri neden yazıldığını bile tam manası ile idrak edemediğiniz bir yazı için tartışıyorsunuz. Bu yetmiyor ulemayı da bu işe ortak ediyorsunuz. Ne düşünce ve ne hakla(!) Yapmayınız.

 

Akl-ı Selim olarak olaylara bakınız. Hanginiz savundugu düşüncenin zıt tarafı ile görüştü? (ibniss dışında ki kendisini takdir ettiğimi de belirtmek isterim.)

Bir İmam-Hatip mezunu olarak ve tarihini irdeleyen bireyi olarakta diyorum ki: ''O sözü Mesut YILMAZ söylemiştir.'' (!)

Selametle,vesselam...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kıymetli Üstad , Abdülhakim Efendi Hazretlerinden aldığı büyük firaseti ile Erbakan denilen din bezirganının kimlere hizmet ettiğini görmüş ve kumaşının kalitesini işaret etmiştir.Anlayabilenlere ne mutlu.

 

 

Yazmak istemedim, ama fikri noktada hiç bir keyfiyet göstermeyip, samandan ibaret olan ve sınırları zorlayan bu ifadelere bir iki şey söylemedende geçemeyeceğim. Erbakan Hoca kimlere hizmet ediyormuş, yakıştırmaya çalıştığınız hizmeti bunca genç anlayamadı, bir siz mi anladınız ahkâm kesme cüreti gösteriyorsunuz ! Bir siz mi doğrusunuz ! Sözlere bile eziyet ediyorsun efendi !.. Bir nebze sükût edin.

 

Üstad'ın sözlerini öne çıkarıp kimse Erbakan Hoca'nın icraatlerini,bitmez tükenmez gayretini, Hakk çizgisindeki hassasiyetini baltalayamaz.

Hele ortaya koyduğu "görüş"ü kendi basit kelamlarıyla basitmiş gibi gösteremez.Üstad dâvası için muvazaa kabul etmeyip, çile çekmeye talip olmuş, "iman"ın nasıl "aksiyon"a dönüşebileceğini bizlere göstermiştir, ama en nihâyetinde insandır , bir kula kutsallık atfetmek, o ne dediyse kabulumdür diyerek bir noktaya kilitlenmekte neyin nesi anlayabilmiş değilim. Erbakan Hoca'da hatasızdır demiyorum, elbetteki hataları vardır, ama burda yazılan ağır ithamların muhatabı olamaz.

 

Ve net bir şekilde düşüncem şudur ki, Erbakan Hoca'nın görüşüne bağlı olan gençler ,Üstad'ı anlamaya namzet kimselerdir, ve Üstad'ın ortaya koyduğu muazzam fikri sürdürecek olanlarda bu gençlikten yetişecektir bi iznillâh. Ben o görüşün içinde olan birisi olarak bunu söylüyorum.

 

O nedenle lütfen hakkı hak sahibine iade etmeyi öğreniniz.

 

vesselam

Share this post


Link to post
Share on other sites

Densizlik etmeyiniz efendiler!!!!

 

Madem ki tek amacı oy idi ve bunun için Allah-İslam diyordu; şuan ne için uğraşıyor peki. Görüşünü benimseyen partisi bile kendinden sonra kaç kez "baş" değiştirdi...

 

Biraz da olsa el insaf....

 

 

Madem Erbakan din bezirganı idi; Üstad'la Serdengeçti arasındaki vukuu bulan hadiselere göz gezdiriniz...

 

Serdengeçti'nin "Üstan ben senin gibi ahlak vergisi kesmiyorum" sözünü şaka yollu dahi olsa bile ne için kurduğunu düşününüz...

 

Hoş, üstad Menderes döenimde dahi hapis yatmıştır; lakin o dönemde de devletten epey nemalanmıştır..

 

Serdengeçti'nin masasına bıraktığı mor bankanotları hatırlayınız...

 

Siz öyle bir softalıkla konuşuyorsunuz ki; Üstadın, sünnet-i seniyye tamamen ters bir hadisesini dahi, "yahu adama yakışıyor be" diyerek göklere çıkarıyorsunuz...(Burada üstadı eleştirecek konumda değilde, afakınızı genişletmek, fikir hassanızı esnek hale sokabilmek için bahsini açmış bulundum.)

 

 

Emin olunuz, sizlere duymadığınız bir şahıstan yahut hadiseden bahis açılsa; hemen Üstad'ın bir eserini karıştırır, onun hakkında bir söz söylemiş ise fikir sahibi olur; aksi vukuu ise susarsınız..

 

Bu hadise aslında çok hoştur; lakin Allah'a, Resulüne ve onun kamil varislerine yapılırsa hoştur...

 

Üstad fikir adamıdır; belki de milletin yetiştirdiği en büyüklerinden; lakin bu "yanılmaz" manasına da gelmez...

 

Bundan sonra dikkat etmenizi önemle ricada bulunmak görevimi her daim yapmaktan geri kalmayacağımı bildirmek isterim..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Cübbeli Ahmet Hoca'nın söylediği gibi, "Üstad, Ehl-i Sünnet'in kalesidir.".

Bu sözün esrarını, en sığ manasından, en derin ve geniş manasına kadar, açınız, açabildiğiniz kadar.

 

Efendim her cümlenize "amennah" diyelim. Lakin Üstad'da bir x-ray cihazı vardı, şahısları ondan geçirirdi, sen tamamsın sen eksiksin derdi, gibi bir anlayışı bırakmamız gerekmiyor mu?

 

Üstadın nazarında Erbakan, söz dinlemez, enaniyet heykeli, İslam'ı harcayandı; belki de Erbakan'ında görüşleri vardı.. O zaviyeye niçin kafamızı uzatmıyoruz..

 

Üstad, her işi kendisine danışılmasını isteyen, eteklerinden ayrılmayalım diye çabalayan'dı.. Bakınız bu iki görüşe bizler hiç bir şekilde burnumuzu da fikrimizi de sokamayız..

 

Ama Erbakan'ın bir röportaj meselesinde, Üstad'ı uğrattığı zararı, O'na karşı yalanını düşünüp hmmm diyebiliriz.. Ama karşı tarafı dinlemeden hüküm kesemeyiz..

 

Kafa gözü ile gördüğünüz Erbakan'ın bir hareketini sünnet-i seniyyeye uygun görmeseniz; hemen işte bu adam İslam bankanotunun sahtesi, İslam'ı harcayan adam dersiniz; Lakin üstadın; varacağı makam neresi olursa olsun; sahibi kim olursa olsun; zili kapı açılana kadar çalıp; içeridekini belki de sinir hummasına sokma hareketini; tebessüm ile karşılayıp "Üstad ya" dersiniz...

 

Lütfen, dikkat oklarımızı bütünüyle bu noktaya çekiniz.. İki tarafında fikrini almadan mütalaa sahibi olmayın..

 

Kaybeden siz olursunuz...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Erbakan bu fakirin gözünde 80 mücadelesi sonucunda Türk Milliyetçisi ve Muhafazakar bir kabukla çevrelenen

Muhafazakarlığı-İslamcılığı İslam hakimiyetini istemeyi, Arap yarımadasının Yeşil Solcuları Seyyid Kutub vb. gibilerden aldığı karpuz söylemlerle "Türküm" dmekten korkan, fitnenin a'lâsını yapan, İslâmî kelimeleri slogan bilen, apaçık solculuk yapan bir gürûha çeviren kişidir.

Üstadın ne kadar haklı olduğunu ağzından onlarca Mezhepsiz-Yeşil Solcu-Fitnebaz Millî(!) Görüşçüyü gördükçe anlıyorum.

O Erbakan ki "Eûzu billahi Mineş Şeytani ves Siyâseti" diyen bir zâtın talebelerini dahi siyasete bulaştırmış, tamâmen dünyâdan soyutlanma okulu olan tasavvufa mensubları milletvekili yapmıştır.

(Kimse tasavvufta devrim yapmağa kalkıpta yok efendim hem dünya hem ahret vs. muhabbetlerine girmesin.Ehli İslâmında öyle rasyonel dünyâcı bir dîn olmadığını, dünyâyı bırakmağı hedeflediğini bilir.)

Share this post


Link to post
Share on other sites
Erbakan bu fakirin gözünde

 

 

Her daim, her meselede, her hassanla fakir kalmaya devam et, ey fakir!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Değerli Erbakan Hocamıza en başından, en sonuna kadar kişiliksiz ve mesnetsiz konuşanlar bu sözlerim size.

 

siz varya çakma müslümanın tam odak noktası oluyorsunuz. sizler camii'de kalsın iman diyen küfür yobazlarısınız! bugün erbakan hocayı adeta şeytan taşlar gibi taşlayanlar sözlerim size!

 

Bugün İslam aksiyon kazanmışsa ve bugün İslam azcık Camii'den çıkmışsa ve bugün şu satırları şurada rahat yazabiliyorsak bilinizki bunun temelleri taaa Üstad Necip Fazıl ve Erbakan Hocamız sayesinde ehemmiyet kazanmıştır. sizler kimsiniz bilmiyorum sanıyorumki erbakan hocayı taşlayanlar olsa olsanız ülkücüler yani turancılar yani kavmiyetçiler sizlersiniz.!

 

Milli görüş gençliği bu ülke evladının manevi dünyasına ışık saçmıştır. birisi demiş defalarca baş değişti sen komedi makinasımısın yoksa şaklabanmı efendi!

 

Kaç yıldır parti kapanıp açılmıştır kaç yıldır yılmadan bu İslam sancağını bu ülkede yürüten tek siyasi partidir.

 

size soruyorum mhp etiketi ve üç hilal damgasından başka kuruluşunuzdan bu güne bu millete bu gençliğe ne bıraktınız..

 

durun hemen söyleyeyim ülkü ocaklarınızı evet eroinman, gaspçı, hapçı, kopuğu o çatının altında bir bardak çay ile ana babasına göstermediği saygıyı reis dediği kişiuye gösteren gençliği bıraktınız!

 

yada durun daha söyleyeyim Bir Türkeş birde bahçeli dayatmacı diktatörlüğünüz sayesinde daha bahçelinin önüne rakip çıkanları dahi hazmedemiyorsunuz.! sizler hem diktatör hem ırkçı faşist hemde islamı daha doğru düzgün kavramaktan yoksun itikadı bozuk çakma müslümanlarsınız!

 

 

size iki cümle ile sözümü noktalayacağım. bu tam sizin lugatınıza uygun kanısındayım!

 

İt ürür kervan yürür ......

 

Hadii oradan ...

(Erbakan Hocamız sizin gibilere defalarca yedirtmişti bu lafı. afiyet olsun koca midelerinize!)

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

1.Ben Ülkücü değilim, Türk Milliyetçisiyim, TÜRKÇÜyüm.

2.Erbakan Hocan ne yaptı acaba her yanı Komunistler çevirmişken bay Türkçe Katleden?Sen herhalde dilini ve özünü inkâr edenlerdensin.Dilinin sonunda tek heceliler haric "d" harfinin bulunmadığını bu yüzden halkın "veliahT" dediğinden haberin vardır, ama "Efendim, elin tikisi "ok, bye, naptınz, mrbz" yazıyor, bizde "veliahD" yazacağız, biraz cooool pardon şahaneengiz olsun hesabı" diyenlerdensin sanırım.

Bu Türk yurdunu milliyetçiler size bırakmaz.Çanakkaleye en fazla asker gönderen Türk OCağıydı, sizin kafadakiler yüzünden PKK ele geçiyriyor devleti yine savaş çıkarsa yine en fazla kanını akıtan milliyetçiler olur.Komunistlere bırakmadığı gibi.N.Fazıl'ın vefat etmeden önce MHp'ye kayıtlı olduğunuda bilmiyorsun.Herhalde Erbakan hocanız bilmeyide yasaklamıştır.Ma'lum Evliya diye inanıyorsunuz ya.Maazallahu Teala çarpar marpar.

 

ibniss'e gelince;

Sen pek yazma arkadaş.Takma Adın beni tahrik ediyor :D

Share this post


Link to post
Share on other sites

cevap vermeyecektim.lakin bu mesajınıza doğru dürüst bir cevap verilmediğinden ve sizde yanlışlarınızı farketmediğinizden, hakikati göstermek gayesi ile cevap yazıyorum.

Hoş, üstad Menderes döenimde dahi hapis yatmıştır; lakin o dönemde de devletten epey nemalanmıştır

 

 

şimdi bu ne demek oluyor.bir kere sizin epey dediğiniz miktar nedir söyleyiniz.o dönemde diğer yayın kuruluşlarına verilen parayla bir kıyaslayınız ondan sonra epey sözünü kullanıp kullanmamayı düşününüz.

 

hem bu ne kadar saygısız bir ifadedir.sanki üstad o parayı cebine atıyormuş gibi.üstad menderes hakkındaki iyi sözleri bu para için mi söylemiştir.bu parayı aldığı için mi yoksa bu vesileyle menderesin davasına duyduğu saygıyı ve davasının muvaffak olmasını diledeğini fakat o anki konumu sebebiyle açıktan destek veremeyeceğini ima ettiğini farkettiği için mi söylemiştir.

 

işte düşünülmeden yazılmış bir başka cümle daha:

 

:"Serdengeçti'nin masasına bıraktığı mor bankanotları hatırlayınız..."

 

oooooooo abimiz neler diyor.üstad köşeyi dönmüşte haberimiz yokmuş. bu ne demek şimdi.nerden çıktı.üstadın bu paraların tamamını hatta fazladan olarak evindeki eşyaları satıp parasını, hatta ömrünü, davaya harcadığını bilmemeniz imkansızdır. o zaman bu sözü niye söylediniz.bizi densizlikle suçlamışsınız lakin aynı mesajda ömrünü ALLAH yolunda harcayan bir dava adamı hakkında atıp tutarak densizlik etmekten çekinmemişsiniz.üstüne üstlük bide bu edepsizliğinizi afakımızı genişletmek olarak maskesi altında servis etmişsiniz.

 

şimdide erbakan meselesine gelelim.

 

"

Madem ki tek amacı oy idi ve bunun için Allah-İslam diyordu; şuan ne için uğraşıyor peki. Görüşünü benimseyen partisi bile kendinden sonra kaç kez "baş" değiştirdi..."

 

 

bunu bilmek zorunda değiliz.zaten baş değiştirdi sözünüz kökten yanlış.zira baş değiştirme filan yok.erbakanın siyaset yasağı sebebiyle başta onun istediği talebeleri duruyor o kadar.

 

korkut özal'ın rivayetine göre erdoğan hapse girdikten sonra halkın onu bi nevi kahraman olarak görmeye başlamasından rahatsız olmuştu.

 

niyet okuma kabiliyetim yok ama bunu yorumlamayı size bırakıyorum.

 

üstadın yanılmayacağını iddia etmiyoruz.lakin birini önemli bir kusur görmedikçe davayı harcamakla suçlamayacak kadar hassasiyet sahibi olduğunu, şahsi meseleleri sebebiyle davayı zor durumlara sokmayacağını biliyoruz.

 

üstadın kusursuz olduğunu düşünmekle bizi suçlayan zihniyet şimdiye kadar erbakanın hangi kusurunu, hatasını, cümlenin sonuna "ama"lar eklemeden, savunmaya geçmeden kabul etti.önce bunu görelim sonra bizim üstad bağlılığımızı tartışırız.eğer ki mesele erbakanın kuyruğu olmakla üstadın izinden gitmek arasında seçim yapmaktan ibaretse elbetteki davaya ömrünü harcayan üstadımızın izinden gideriz.

 

 

iki tarafın fikrini almaya gelince, elhamdulillah biz iki tarafında fikrini alanlardanız.endişe etmeyin.sadece basit hesap cambazlıklarının ardında gizlenmeden açık ve net olarak hangi fikri seçtğimizi söyleyecek kadar fikir namusuna sahibiz.

Share this post


Link to post
Share on other sites
mesele erbakanın kuyruğu olmakla üstadın izinden gitmek arasında seçim yapmaktan ibaretse elbetteki davaya ömrünü harcayan üstadımızın izinden gideriz.

 

 

 

Ne komiksiniz..İki büyük insandan birinden bahsederken, müspet, birinden bahsederken menfi olduğunuzu yine gösterdiniz.. Hoş bunda ilk nazarda bir kötülük yok..

 

Kardeşim, Erbakan'ın gençliğinden daha çok kim sahip çıkmıştır Üstad'a. Kendisi; Çoğu demeçlerinde bile söze, Üstad'ı överek onun bir şiiri, sözü ile başlamıştır..

 

AGD'nin etkinliklerinde hep dövizlerde, panakrtlarda, üstad şiirleri vardır..

 

onlar, üstada bu kadar saygılı iken; sizler kim oluyorsunuz da bir başka büyüğe müsammaha gösteremiyorsunuz...

 

 

 

Unutmadan; AGD'de bir çok kitapta, İdeolacya Örgüsü'nü, Bİr çok Necip Fazıl isimli mukaddesatçı genci görürsünüz..

 

 

 

Sanırım, onca karalamaya rağmen; Erbakan'ın Üstad'ı kucaklamasını taşıdığı hilme yormaktan öteye gidemeyeceğim...

Share this post


Link to post
Share on other sites
ibniss'e gelince;Sen pek yazma arkadaş.Takma Adın beni tahrik ediyor

 

 

 

Gözlerini diktiğin noktaya dikkat et: )

Share this post


Link to post
Share on other sites
1.Ben Ülkücü değilim, Türk Milliyetçisiyim, TÜRKÇÜyüm.

2.Erbakan Hocan ne yaptı acaba her yanı Komunistler çevirmişken bay Türkçe Katleden?Sen herhalde dilini ve özünü inkâr edenlerdensin.Dilinin sonunda tek heceliler haric "d" harfinin bulunmadığını bu yüzden halkın "veliahT" dediğinden haberin vardır, ama "Efendim, elin tikisi "ok, bye, naptınz, mrbz" yazıyor, bizde "veliahD" yazacağız, biraz cooool pardon şahaneengiz olsun hesabı" diyenlerdensin sanırım.

Bu Türk yurdunu milliyetçiler size bırakmaz.Çanakkaleye en fazla asker gönderen Türk OCağıydı, sizin kafadakiler yüzünden PKK ele geçiyriyor devleti yine savaş çıkarsa yine en fazla kanını akıtan milliyetçiler olur.Komunistlere bırakmadığı gibi.N.Fazıl'ın vefat etmeden önce MHp'ye kayıtlı olduğunuda bilmiyorsun.Herhalde Erbakan hocanız bilmeyide yasaklamıştır.Ma'lum Evliya diye inanıyorsunuz ya.Maazallahu Teala çarpar marpar.

 

ibniss'e gelince;

Sen pek yazma arkadaş.Takma Adın beni tahrik ediyor :D

 

Çobansız sürüyü kurt kapar. aman dikkat ülkücü değilim diyorsun milliyetçi türküm diyorsun iyi güzelde bu nitelikler mhp çatısı altında mevcut yoksa sen kaçakmısın :D

 

Dilimin özüne şu cevabı vermek istiyorum iyi oku !

 

Hamid ve Hamit:

 

Latin harflerinin kabulüyle birlikte isminin "Hamit " diye yazılmasına müthiş tepki gösteren şair Abdülhak Hamid'in: "Ömrümün sonunda ismimin sonuna bir de' it' taktılar" dediğini Biliyor musunuz?

 

(Kısakürek, Necip Fazıl; 1001 Çerçeve, Toker Yay., İst/1968 )

Üstad Necip Fazıl'ı takip ettiğin için bunu örnek verdim. belki "r" vitesini burada çalıştırırsın ..

 

Çanakkale açıklamana gelince konuyu epeyce saptı ama şöyle izah edicem basitçe.

senin tek tabanca türkçülüğün o zaferi kazandırmadığını yoksa bilmiyormusun hala? Akif'e kulak ver yok kesmez diyorsan bence sen bi sus! ..

 

ha şunuda bi okursan belki beyin hücrelerin seni delaletten gerçeklere yönelmeni hedefler.

 

Nurdan Zülmete:

 

Batılı sömürgeci ülkeler tarafından vatanımızın dört bir yandan kuşatılarak Türk milletinin kaderinin tayininin söz konusu olduğu İstiklal Savaşı'nın o kan kokulu günlerinde :

"Her çehre bize yabancı,

Bari Sen bir parça acı. Süründürme altın tacı,

Bize yardım et Ya Rabbi!..."

diyerek Kabe'ye yönelip Rabbine yalvaran şair Kemaleddin Kamu'nun, savaş sonrası Cumhuriyet döneminde ise:

"Ne örümcek ne yosun

Ne mucize ne füsun Kabe Arab'ın olsun

Bize Çankaya yeter..."

dediğini Biliyor musunuz?

 

(Apuhan, Recep Şükrü; İhanetin Türküsü, Timaş, İst/1986 )

 

 

Evet biliyorum MHP ye kayıtlıydı hatta parti kimlik kartını ben taksim meydanında görmüştüm. oldumu ? güldürmekten vazgeç üstad erbakan hocaya destek vermişdir. lakin üstad tavizi sevmeyen bir mütefekkirdi nitekim insan sevdiğine kızar sevdiğiyle münakaşa eder. ha üstad son zamanlarında desteğini çekmişte olabilir. sorun yok o üstad ile erbakan hoca arasında. mektuba gelince.

 

Üstadım Erbakan hocama bu mektubu ve birkaçda söz söylemiş diye, ben Üstad'dan vazmı geçicem ki Hocamız vazmı geçmiş/geçtimi ki? yada üstad haksızdı, Hocamız haklıydı diyerek burada kendi kelimelerimle onlarımı tartışacam..

 

Bak kardeşim. Ben İslam Çatısı altında kim varsa onun yanındayım bunu iyi bil.

 

Evliya diye inandığımız yok. Allah diyenin ayağından öpüyoruz sağdece biz.

 

 

 

 

 

 

Share this post


Link to post
Share on other sites
Çobansız sürüyü kurt kapar. aman dikkat ülkücü değilim diyorsun milliyetçi türküm diyorsun iyi güzelde bu nitelikler mhp çatısı altında mevcut yoksa sen kaçakmısın :D

 

Dilimin özüne şu cevabı vermek istiyorum iyi oku !

 

Hamid ve Hamit:

 

Latin harflerinin kabulüyle birlikte isminin "Hamit " diye yazılmasına müthiş tepki gösteren şair Abdülhak Hamid'in: "Ömrümün sonunda ismimin sonuna bir de' it' taktılar" dediğini Biliyor musunuz?

 

(Kısakürek, Necip Fazıl; 1001 Çerçeve, Toker Yay., İst/1968 )

Üstad Necip Fazıl'ı takip ettiğin için bunu örnek verdim. belki "r" vitesini burada çalıştırırsın ..

 

Çanakkale açıklamana gelince konuyu epeyce saptı ama şöyle izah edicem basitçe.

senin tek tabanca türkçülüğün o zaferi kazandırmadığını yoksa bilmiyormusun hala? Akif'e kulak ver yok kesmez diyorsan bence sen bi sus! ..

 

ha şunuda bi okursan belki beyin hücrelerin seni delaletten gerçeklere yönelmeni hedefler.

 

Nurdan Zülmete:

 

Batılı sömürgeci ülkeler tarafından vatanımızın dört bir yandan kuşatılarak Türk milletinin kaderinin tayininin söz konusu olduğu İstiklal Savaşı'nın o kan kokulu günlerinde :

"Her çehre bize yabancı,

Bari Sen bir parça acı. Süründürme altın tacı,

Bize yardım et Ya Rabbi!..."

diyerek Kabe'ye yönelip Rabbine yalvaran şair Kemaleddin Kamu'nun, savaş sonrası Cumhuriyet döneminde ise:

"Ne örümcek ne yosun

Ne mucize ne füsun Kabe Arab'ın olsun

Bize Çankaya yeter..."

dediğini Biliyor musunuz?

 

(Apuhan, Recep Şükrü; İhanetin Türküsü, Timaş, İst/1986 )

 

 

Evet biliyorum MHP ye kayıtlıydı hatta parti kimlik kartını ben taksim meydanında görmüştüm. oldumu ? güldürmekten vazgeç üstad erbakan hocaya destek vermişdir. lakin üstad tavizi sevmeyen bir mütefekkirdi nitekim insan sevdiğine kızar sevdiğiyle münakaşa eder. ha üstad son zamanlarında desteğini çekmişte olabilir. sorun yok o üstad ile erbakan hoca arasında. mektuba gelince.

 

Üstadım Erbakan hocama bu mektubu ve birkaçda söz söylemiş diye, ben Üstad'dan vazmı geçicem ki Hocamız vazmı geçmiş/geçtimi ki? yada üstad haksızdı, Hocamız haklıydı diyerek burada kendi kelimelerimle onlarımı tartışacam..

 

Bak kardeşim. Ben İslam Çatısı altında kim varsa onun yanındayım bunu iyi bil.

 

Evliya diye inandığımız yok. Allah diyenin ayağından öpüyoruz sağdece biz.

 

 

 

 

 

 

 

İzninle bende buraya bir imza bırakmak istiyorum..

 

 

 

 

Bunlar sanki hedefe, rekabetle koşanlar gibi. Yanlarında bir ayak, yahut az önlerinde bir beden görünce hemen düşürmeye çalışıyorlar..

 

 

 

Lakin, dava hangi kapıdan gidilirse gidilsin İslam'dır. Sen benim fikrime göre hareket etmedin, sen davayı harcadın, gibi ifadeler bizim, fikir buutlarımızı aşar..

 

 

 

Tarikatta bile ilk emirler farklıdır. Tabduk Emre, Yunus Emre'ye 40 yıl odun taşıtmışken; Cüneyd-i Bağdadi hazretleri; Hallac-ı Mansur'a 2 sene tuvalet temizletmiştir.

 

 

 

Şimdi, ben 2 sene tuvalet temizledim, sen odun taşımışsın, sen pişmedin, yolun yanlış demek ne kadar yersizse; benim seçtiğim adamları meclise sokmadın, beni burada dinlemedin de; bence gereksizdir...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kardeşim, Erbakan'ın gençliğinden daha çok kim sahip çıkmıştır Üstad'a. Kendisi; Çoğu demeçlerinde bile söze, Üstad'ı överek onun bir şiiri, sözü ile başlamıştır..

 

AGD'nin etkinliklerinde hep dövizlerde, panakrtlarda, üstad şiirleri vardır..

 

onlar, üstada bu kadar saygılı iken; sizler kim oluyorsunuz da bir başka büyüğe müsammaha gösteremiyorsunuz...

 

 

 

Unutmadan; AGD'de bir çok kitapta, İdeolacya Örgüsü'nü, Bİr çok Necip Fazıl isimli mukaddesatçı genci görürsünüz..

 

 

 

Sanırım, onca karalamaya rağmen; Erbakan'ın Üstad'ı kucaklamasını taşıdığı hilme yormaktan öteye gidemeyeceğim...

 

 

ooo abimiz iki şiir görmesinin ona erbakanın üstadın kendisine yaptığı saygısızlığa(!) rağmen üstada ölümünden sonra gösterdiği saygıyı farketmetirmesi sebebiyle hayranmış.

 

 

madem üstadı kucaklıyordu niye bunu üstad hayattayken kucaklayamadı.madem üstada saygı duyuyordu onu benimsiyordu.niye eline bir gazete parçası geçince yazarlarını üstada saldırttı.

 

bahsettiğiniz şiirlerin yayımlanması, üstada övgüler filan yağdırmasının akla yatkın sadece iki sebebi olabilir.

 

birinci sebep üstad vefat ettikten sonra kıymetini anlaması ve saygısızlığından pişman olması.bu erbakan hakkındaki meselede üstadın haklı olduğunu kanıtlar.

 

ikinci sebep ise üstad ölünce onun adını kullanarak insanları etkilemek istemesi.bu ise onun ne kadar ruhsuz, şahsiyetsiz biri olduğunu gösterir.

 

iki seçenekte de üstad haklıdır.ve üstada müsbet erbakana menfi gözle bakmamız son derece doğrudur.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bir zamanlar kuracağı sitenin, moderatörlüğünü bana teklif eden birinin üslubu mu bu demekten kendimi alamıyorum..

 

Eğer öne sürdüğünüz ilk sebep doğru ise, saygı duyup, susmalı, pişman ve tövbekar bir Mümin'e hibbu-i fillah besleyip oturmalısınız.

 

 

 

yok ikinci sebebiniz doğru ise; Mümin olduğunu söyleyen kimseye su-i zan besleyemezsiniz; kendisi apaçık münafık olsa dahi; sözleri İslam-i ise yapacak bir şeyiniz kalmaz..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest
This topic is now closed to further replies.

×
×
  • Create New...