Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
mahlas

''islam Ve Demokrasi Yan Yana Olabilir''

Recommended Posts

''islam Ve Demokrasi Yan Yana Olabilir''

 

 

Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''Değişim Liderleri Zirvesi''nin açılışında yaptığı konuşmada, toplantıya katılanları selamlayarak, değişimin kenti İstanbul'da, zirveye katılanları ağırlamaktan çok büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

 

Toplantıyı düzenleyen İstanbul Üniversitesi ve Türkiye Gelecek Araştırmaları Vakfı (TÜGAV) ve Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğüne teşekkür eden Erdoğan, ''Bu vesileyle şu anda aramızda bulunan Bosna-Hersek'ten Irak'a ve Malezya'ya, Ukrayna'dan Kosova ve ABD'ye kadar sadece kendi ülkelerinde değil, çok daha geniş ölçekte pozitif dönüşüme önderlik eden değerli dost ve mevkidaşlarıma da Türkiye'ye, İstanbul'a hoş geldiniz diyorum'' şeklinde konuştu.

 

Erdoğan, Japonya'da meydana gelen deprem ve tsunamiye işaret ederek, ''Konuşmamın başında, Japonya'da yaşanan deprem ve tsunami faciasından dolayı, dost ülke Japonya'ya bir kez daha baş sağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, bir an önce felaketin yaralarını sarmalarını temenni ediyorum'' dedi.

 

''Değişim Liderleri Zirvesi'' toplantısı için daha uygun bir zaman ve İstanbul'dan daha uygun bir mekan bulunamayacağını da ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

''Zira, İstanbul, bu geniş coğrafyada merkezi bir konumda bulunduğu gibi, içinden geçtiğimiz değişim sürecini anlamak ve analiz etmek için de adeta bir kılavuz olma özelliğini taşımaktadır.

 

Sadece Ortadoğu'yu değil, Balkanlar'ı, Kafkasya'yı, Kuzey Afrika'yı, Akdeniz'i anlamak için de İstanbul'a bakılması, İstanbul'un iyi anlaşılması gerektiği kanaatindeyim. Şuradan caddeye adımınızı atıp, yarım saat kadar sokaklarda dolaştığınızda, tarih öncesi çağlara, milattan önceki uygarlıklara ait eserleri görürsünüz. Hıristiyanlığın Avrupa'ya akışına, İslam medeniyetinin şekillenmesine şahitlik etmiş mimari eserlerle karşılaşırsınız. Yurtlarından edilmiş Musevilere kucak açmış olan bu şehrin, her etnik gruba, her inanca, her renge ev sahipliği yaptığını bizzat şehri teneffüs ederek anlayabilirsiniz. Yine bu şehirde, tarihe şahitlik ettiğiniz, zaman içinde yolculuk yaptığınız gibi, bugünü, Avrupa'yı, demokrasiyi, evrensel değerleri ve geleceği de görebilirsiniz.

 

Yüzyıllar boyunca bu coğrafyada bir başkent olarak merkezi konumda bulunan İstanbul, bugün de dünyanın kültür ve hoşgörü başkenti; değişimin, dönüşümün, demokrasinin ve finansın uluslararası merkezi konumuna yükselmiştir. Şunu burada özellikle vurgulamak istiyorum: Türkiye, halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bir asırlık parlamenter sistem ve demokrasi deneyimi, bugün Türkiye'yi, 'İslam ile demokrasi yan yana olabilir mi?' tartışmalarının tam da merkezine konumlandırmıştır. Türkiye, mevcut rejimiyle, demokrasi tecrübesiyle, bugün ulaştığı ileri demokratik standartlarla, değişimi yöneten iradesiyle, İslam ile demokrasinin yan yana olabileceğini tüm dünyaya başarılı şekilde göstermiştir.''

 

-AB SÜRECİ...-

 

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini kararlı şekilde yürüterek, 'Avrupa'da halkı Müslüman bir ülke olabilir mi?' sorusunun, bu noktadaki tereddütün ve en önemlisi de önyargının kırılması için çaba sarfettiğini vurguladı.

 

İnsanın her yerde insan olduğunu ifade eden Erdoğan, insan haklarının da evrensel nitelik taşıdığını kaydetti.

 

Erdoğan, şunları dile getirdi:

 

''Demokrasi, insan hakları, özgürlükler, belli bir kesimin, belli bir zümrenin, kavmin, ırkın imtiyazı asla ve asla olamaz. Kuzey'in demokrasiyi hak ettiği, Güney'in henüz demokrasiye hazır olmadığı şeklindeki bir bakış açısı, en az ırkçılık kadar tehlikelidir.

 

Demokrasiyi, bazı toplumlar için hak görüp, diğer bazıları için ise henüz erken demek; ön yargıların ardına sığınıp, bazı toplumların demokrasiye hazır olmadığını söylemek adaletsizliktir ve bugün yaşadığımız birçok sorunun temelinde de işte bu adaletsizlik yatmaktadır.

 

Üzülerek ifade etmeliyim ki, Ortadoğu'da son dönemde yaşanan ve yüksek sesle dile getirilen değişim talebi, Batı'dan, Kuzey'den gerekli desteği bulamamıştır. Irak'ın demokratikleştirilmesi için uluslararası toplum tarafından ortaya konan iştiyak, Ortadoğu'dan, Kuzey Afrika'dan yükselen değişim ve demokrasi taleplerinden ne yazık ki esirgenmiştir. Petrol, demokrasi ve insan hakları noktasında bir kriter asla olamaz.

 

Ortadoğu'ya ve Kuzey Afrika'ya baktıklarında, sadece petrol görenler, sadece piyasa görenler, çok büyük bir yanılgı içinde oldukları kadar, toplumların vicdanında da telafisi zor yaralar açmakta, adalet duygusunu ciddi şekilde tahrip etmektedirler.''

 

-DEĞİŞİM VE LİDERLİK-

 

Başbakan Erdoğan, yaşanan ve etkileri halen devam eden son küresel krizi iyi analiz etmek, iyi okumak ve gerekli dersleri çıkarmak gerektiğine de vurgu yaparak, son küresel finans krizinin, ekonomik kalkınmanın eşitlik ve adalet duygusunu kenara itmesinin, dışlamasının bir neticesi olduğunu belirtti.

 

Erdoğan, şöyle devam etti:

 

''Küreselleşme diyoruz... Dünyanın artık her köşesine televizyon yayınları ulaşıyor. İnsanlar, televizyon ekranlarından, lüks yaşamları, sınırsızca tüketimi, sınırsızca yapılan harcamaları seyrediyorlar. Sermayenin küreselleştiği, dünyanın küresel bir köye dönüştüğü böyle bir çağda, refahın, adaletin, barış ve demokrasinin küreselleşmemesi, insanlık adına acı sonuçlar doğuracaktır ve nitekim de doğuruyor.

 

Nasıl ki adaletsiz kalkınma, küresel krizleri tetikliyorsa, biliniz ki demokrasi taleplerine duyarsız kalmak da küresel sosyal ve siyasal krizleri tetikleyecek; tıpkı küresel finans krizinde olduğu gibi, küresel sosyal ve siyasal krizin de faturası ağır olacaktır.

 

Takdir edersiniz ki değişim olumlu yönde olabileceği gibi, olumsuz yönde de seyredebilir. İşte onun için lider, değişime hükmedebilen, değişimi kontrol edebilen, değişime istikamet çizen kişidir. Lider, aynı zamanda, değişen, değişime ayak uyduran kişidir.

 

Değişimin gerisinde kalan, dünyanın gittiği istikametin, halkının gerisinde kalan lider, öncü olmaktan çıkar ve bir zalime dönüşür. Her lider, değişimin önünde durulmayacağını, değişime set çekilemeyeceğini görmek durumundadır. Toplumun değişim taleplerine kulak tıkayan, toplumun arzu ve taleplerine duyarsız kalan her lider, değişim rüzgarı karşısında er ya da geç yenilgiye uğrayacaktır. Lider koltuğa zenginlik katan kişidir, koltuktan zenginlik kazanan kişi değildir. Esasen lider, toplumdaki değişimi iyi okumalı; liderliğini, bu değişimin olumlu yönde şekillenmesinde göstermelidir.''

 

habervaktim

 

 

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Paylaşım için sağol arkadaşım.Eline sağlık;

 

Selametle kalın;

 

Saygılarımla...

 

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

Paylaşım için sağol arkadaşım.Eline sağlık;

 

Selametle kalın;

 

Saygılarımla...

 

The spirit of İslam rumuzlu kardeşim..! daha tazemi taze çiceği burnundamı burnunda yeni ve aktif bir üye olduğunuzu müdavimler eşliğinde müşahede ediyoruz, forum bünyesinde her üyenin yorumlarına, her paylaşımın altına konuya ilişkin konuyu geliştirici, derinleştirici fikir beyan etmek yerine ben beğendim güzel olmuş şeklinde eline sağlıkçı bir yaklaşım sergiliyorsun. Sitenin üyesi olmam hasebiyle yönetiminde affına sığınarak bu konuda kullanıcı olarak söz ve hak sahibi olduğum düşüncesiyle nezaketen uyarma ihtiyacı hissettim mazur görülür İnşallah-u Teala.

 

Zamanımız kısıtlı olduğu için başlıklara seri bir şekilde göz atmaya çalışıyor burası ciddiyeti esas kabul etmiş mücerret fikirlere paye veren ve değer atfeden aynı minvalde aynı neferlerin neşet ettiği müstesna bir forum, burada fuzuli yorum olmaz düşüncesiyle mesajlara bakıyoruz, bakıyoruz ama birde ne görelim takriben 15 saniyelik zamanımız eline sağlık ifadesi yüzünden heba oluyor neredeyse her başlıkda aynı tablo ile karşılaşıyoruz insaf ediniz.Zaten internet hızımız oldukça yavaş kağnı hızıyla zor zekat bağlanıyoruz her başlık için 15 saniye harcasam 10 başlıkda ne yapar = 150 saniye yanii ikibuçuk dakika alın size bir parti liderinin hesap mantığı ile meselenin vehameti :)...

 

İşte müştereken rahatsızlık duyduğumuz bu konuyu yönetim beğen kardeşim butonu ile çözüvermiş kelam israfına sebebiyet vermemek için asla ve kat'a beğendim yazma, beğen zaten beğendiğin beğenilen tarafından belli olur.:)

Hakkınızı helal edin azizim, Fi Emanillah...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne için hangi amaçla söylemiş Erdoğan bilemeyeceğim, lakin İslam ve demokrasi ortak yönleri olsada iki ayrı nizam iki ayrı yönetim şekli...

Öyleyse bir arada duramaz, aynı potada şekillenemez.

Bu birinin tavizi demektir ki İslam taviz kabul etmez, verilen taviz onu İslam olmaktan çıkarır.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

The spirit of İslam rumuzlu kardeşim..! daha tazemi taze çiceği burnundamı burnunda yeni ve aktif bir üye olduğunuzu müdavimler eşliğinde müşahede ediyoruz, forum bünyesinde her üyenin yorumlarına, her paylaşımın altına konuya ilişkin konuyu geliştirici, derinleştirici fikir beyan etmek yerine ben beğendim güzel olmuş şeklinde eline sağlıkçı bir yaklaşım sergiliyorsun. Sitenin üyesi olmam hasebiyle yönetiminde affına sığınarak bu konuda kullanıcı olarak söz ve hak sahibi olduğum düşüncesiyle nezaketen uyarma ihtiyacı hissettim mazur görülür İnşallah-u Teala.

 

Zamanımız kısıtlı olduğu için başlıklara seri bir şekilde göz atmaya çalışıyor burası ciddiyeti esas kabul etmiş mücerret fikirlere paye veren ve değer atfeden aynı minvalde aynı neferlerin neşet ettiği müstesna bir forum, burada fuzuli yorum olmaz düşüncesiyle mesajlara bakıyoruz, bakıyoruz ama birde ne görelim takriben 15 saniyelik zamanımız eline sağlık ifadesi yüzünden heba oluyor neredeyse her başlıkda aynı tablo ile karşılaşıyoruz insaf ediniz.Zaten internet hızımız oldukça yavaş kağnı hızıyla zor zekat bağlanıyoruz her başlık için 15 saniye harcasam 10 başlıkda ne yapar = 150 saniye yanii ikibuçuk dakika alın size bir parti liderinin hesap mantığı ile meselenin vehameti :)...

 

İşte müştereken rahatsızlık duyduğumuz bu konuyu yönetim beğen kardeşim butonu ile çözüvermiş kelam israfına sebebiyet vermemek için asla ve kat'a beğendim yazma, beğen zaten beğendiğin beğenilen tarafından belli olur.:)

Hakkınızı helal edin azizim, Fi Emanillah...

 

Yorumsuz kalmasın diye yazdım. :D Haklısınız bir daha öyle yazmam.Niyetim iyiydi yani;''Hakkınızı helal edin azizim, Fi Emanillah...'' Ne demek helal olsun estağfurullah...

 

 

Saygılarımla...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

''islam Ve Demokrasi Yan Yana Olabilir''

 

 

 

 

Yüzyıllar boyunca bu coğrafyada bir başkent olarak merkezi konumda bulunan İstanbul, bugün de dünyanın kültür ve hoşgörü başkenti; değişimin, dönüşümün, demokrasinin ve finansın uluslararası merkezi konumuna yükselmiştir. Şunu burada özellikle vurgulamak istiyorum: Türkiye, halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bir asırlık parlamenter sistem ve demokrasi deneyimi, bugün Türkiye'yi, 'İslam ile demokrasi yan yana olabilir mi?' tartışmalarının tam da merkezine konumlandırmıştır. Türkiye, mevcut rejimiyle, demokrasi tecrübesiyle, bugün ulaştığı ileri demokratik standartlarla, değişimi yöneten iradesiyle, İslam ile demokrasinin yan yana olabileceğini tüm dünyaya başarılı şekilde göstermiştir.''

 

 

 

habervaktim

 

 

şimdi olay kapsamlı ele alınmalı ancak şunu söyleyim Üstadın laiklik ile alakalı değerlendirmesi geliyor aklıma. İslamı laisite matmazeli ile evlendiremezsiniz diye. bence aynı durum demokrasi ve islam için de geçerli. İslamı hiçbir insan yapımı sistemle beraber tutamazsınız. İslam başlı başına bir sistemdir. Allahu Tealanın kanunları, Rasulullah sav in kanunlarıdır. hem fert hayatını hem devlet hayatını sistemleştirmiştir. Hiçbir fikrin kapsama alanına girmez, bütün fikirleri kapsar...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

şimdi olay kapsamlı ele alınmalı ancak şunu söyleyim Üstadın laiklik ile alakalı değerlendirmesi geliyor aklıma. İslamı laisite matmazeli ile evlendiremezsiniz diye. bence aynı durum demokrasi ve islam için de geçerli. İslamı hiçbir insan yapımı sistemle beraber tutamazsınız. İslam başlı başına bir sistemdir. Allahu Tealanın kanunları, Rasulullah sav in kanunlarıdır. hem fert hayatını hem devlet hayatını sistemleştirmiştir. Hiçbir fikrin kapsama alanına girmez, bütün fikirleri kapsar...

öncelikle kusura bakmayın yorumunuz bana biraz bağnazca geldi. yazıda ifade edilen islamla demokrasinin yan yana yer alabileceği ve hatta alabildiğidir...siz ifadenizde islamla berbaber tutmussunuz..ben yan yana ifadesini beraber olarak algılamadım islamla demokrasi zaten ayrı kulvar birisi yonetim sekliyken diğeri din şekli ve demokrasinin islami hak ve özgurluklere mudahelesi söz konusu olmadığı sürece de islam ve demokrasi tabiki yan yana olabilir, olmalıdır da. aslında peygamberimiz ashab döneminde de demokrasi adıyla olmasa da demokratik uygulamarın yer aldığını soyleyebiliriz misalen efendimzden sonraki halife secimlerinin sura kararıyla olması demokratik bir uygulamadır uzatmak istemiyorum düşüncem bu şekilde

Share this post


Link to post
Share on other sites

demokrasi nedir? bunun üzerinde durup mahrem çizgilerine kadar sarkmak ve onun ruh fotoğrafını çekmek ve daha sonra İslam a nispetle ne olduğunu ortaya koymak gerekmiyor mu? madem İslam a nispetle hesaba çekilmesi gerekendir, madem ölçü İslam dır, o zaman demokratik sisteme nispetle İslam ı muhasebe etmek ile İslam a nispetle tüm sistemleri hesaba çekiş arasında fark olsa gerek. vesselam...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

demokrasi nedir? bunun üzerinde durup mahrem çizgilerine kadar sarkmak ve onun ruh fotoğrafını çekmek ve daha sonra İslam a nispetle ne olduğunu ortaya koymak gerekmiyor mu? madem İslam a nispetle hesaba çekilmesi gerekendir, madem ölçü İslam dır, o zaman demokratik sisteme nispetle İslam ı muhasebe etmek ile İslam a nispetle tüm sistemleri hesaba çekiş arasında fark olsa gerek. vesselam...

 

Konuyla direkt alaka olmayan bir durumu söylemek istiyorum. Takıldığım şey turbix122333 (nasıl bir rumuzsa) Arkadaşım sitede yazdığın mesajları okuyorum ve her seferinde beni bir sıkıntı basıyor. Aynı üslup, aynı terminoloji, aynı tamlamalar. Yetti artık! Kasıntı kasıntı yazarak emin ol akılları, zihinleri bulandırıyorsun. İslam'a nisbet diyerek her meseleyi izah ettiğini mi sanıyorsun sen?

 

Oh be! İçimi döktüm.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Konuyla direkt alaka olmayan bir durumu söylemek istiyorum. Takıldığım şey turbix122333 (nasıl bir rumuzsa) Arkadaşım sitede yazdığın mesajları okuyorum ve her seferinde beni bir sıkıntı basıyor. Aynı üslup, aynı terminoloji, aynı tamlamalar. Yetti artık! Kasıntı kasıntı yazarak emin ol akılları, zihinleri bulandırıyorsun. İslam'a nisbet diyerek her meseleyi izah ettiğini mi sanıyorsun sen?

 

Oh be! İçimi döktüm.

inan ben de kendi yazılarımı okuyunca sıkıntı basıyor (bu uslup kesin hüküm vermekten kaçınıcı ,bu budur diyebilmenin nasıl bir çap istediğini sezmenin şuuruna varıştır)...bu konuda katılıyorum...ayrıca rumuzumun da bir anlamı yok... ölçü olarak İslam mı demokrasi mi alınmalı sorusu aynı zamanda demokrasinin hakimiyeti altında İslam ile İslamın ölçülerine vurulmuş demokrasi ayrımı üzerinde durmak istedim.kasıntı kasıntı demişsin , bunu diyerek rahatlamışsın... rahatlamana sevindim...gerçekten...

"İslam a nispetle" kelimelerine gelince olay şu: senin doğrun sana benim doğrum bana peki doğrunun doğrusu kimde sorusuna karşılık, ölçü alınması gerken muhatap anlayış kimin sorusu ve bu muhatap anlayış ortaya koyulduktan sonra bu ölçüler ışığında demokrasi bahsini ele alış....umarım sıkılmazsın :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

öncelikle kusura bakmayın yorumunuz bana biraz bağnazca geldi. yazıda ifade edilen islamla demokrasinin yan yana yer alabileceği ve hatta alabildiğidir...siz ifadenizde islamla berbaber tutmussunuz..ben yan yana ifadesini beraber olarak algılamadım islamla demokrasi zaten ayrı kulvar birisi yonetim sekliyken diğeri din şekli ve demokrasinin islami hak ve özgurluklere mudahelesi söz konusu olmadığı sürece de islam ve demokrasi tabiki yan yana olabilir, olmalıdır da. aslında peygamberimiz ashab döneminde de demokrasi adıyla olmasa da demokratik uygulamarın yer aldığını soyleyebiliriz misalen efendimzden sonraki halife secimlerinin sura kararıyla olması demokratik bir uygulamadır uzatmak istemiyorum düşüncem bu şekilde

 

 

İslam zaten başlı başına bir sistemdir. Hem fert hayatını hem cemiyet hayatını belirli bir düzen dahilinde ele almıştır. Peygamber Efendimiz sav ve ondan sonraki raşit halifeler (r.a.e) de bunu devlet bazında tatbik etmişlerdir. Bu şu manaya gelmez. Onların uygulamaları demokrasi ile paralellik arzeder veyahut yan yana olabilir. İslam başta da belirttiğim gibi kendisi zaten bir devlet sistemidir. Demokrasi de yönetim şeklidir islamda yönetim şeklidir. Bence anlayamadığınız nokta burası. size tavsiyem demokrasinin ne olduğunu araşırmanızdır.

Share this post


Link to post
Share on other sites

inan ben de kendi yazılarımı okuyunca sıkıntı basıyor (bu uslup kesin hüküm vermekten kaçınıcı ,bu budur diyebilmenin nasıl bir çap istediğini sezmenin şuuruna varıştır)...bu konuda katılıyorum...ayrıca rumuzumun da bir anlamı yok... ölçü olarak İslam mı demokrasi mi alınmalı sorusu aynı zamanda demokrasinin hakimiyeti altında İslam ile İslamın ölçülerine vurulmuş demokrasi ayrımı üzerinde durmak istedim.kasıntı kasıntı demişsin , bunu diyerek rahatlamışsın... rahatlamana sevindim...gerçekten...

"İslam a nispetle" kelimelerine gelince olay şu: senin doğrun sana benim doğrum bana peki doğrunun doğrusu kimde sorusuna karşılık, ölçü alınması gerken muhatap anlayış kimin sorusu ve bu muhatap anlayış ortaya koyulduktan sonra bu ölçüler ışığında demokrasi bahsini ele alış....umarım sıkılmazsın :)

 

Laf salatası yapmaman için yazdığım mesajıma yine laf salatası yaparak cevap vermişsin. Sadece laf var sende. Yine kasmışsın. Yine zorlama, yine bulanık..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Laf salatası yapmaman için yazdığım mesajıma yine laf salatası yaparak cevap vermişsin. Sadece laf var sende. Yine kasmışsın. Yine zorlama, yine bulanık..

bak bir laf salatası daha yapayım. birşeye karışık ya da saçma diye hükmü basan adam yazılanın karışık ya da saçma olduğunu anlıyor mu ? yoksa anlamadığı şeylere mi bu hükümleri veriyor? bu tipler çince kitabı eline alınca karışık ve saçma hükümlerini verecek kadar....... bak opus kardeş yorumlarım seni niçin kızdırmış şahsen anlamış değilim. laf salatası diyorsan o zaman laf salatası olduğunu göster!!! yani yanlışımı göster ben de nerde yanlış yaptığımı anlayayım. niyet okuyuculuğu yapıp kasıntı felan demektense makul bir dille bana şöyle şöyle yapıyorsun yanlışın var diyebilirsin. Allah a emanet ol...

Share this post


Link to post
Share on other sites

nataraf'ın itirazı dikkate alınmalı. Zira tartışmaya kalktığınızda, sokakta, bakkalda, okulda, işyerinizde bu itirazla karşılaşacaksınız.

 

öncelikle kusura bakmayın yorumunuz bana biraz bağnazca geldi. yazıda ifade edilen islamla demokrasinin yan yana yer alabileceği ve hatta alabildiğidir...siz ifadenizde islamla berbaber tutmussunuz..ben yan yana ifadesini beraber olarak algılamadım islamla demokrasi zaten ayrı kulvar birisi yonetim sekliyken diğeri din şekli ve demokrasinin islami hak ve özgurluklere mudahelesi söz konusu olmadığı sürece de islam ve demokrasi tabiki yan yana olabilir, olmalıdır da. aslında peygamberimiz ashab döneminde de demokrasi adıyla olmasa da demokratik uygulamarın yer aldığını soyleyebiliriz misalen efendimzden sonraki halife secimlerinin sura kararıyla olması demokratik bir uygulamadır uzatmak istemiyorum düşüncem bu şekilde

 

Takdir edersiniz ki bizler her meseleye olduğu gibi; "İslam'la demokrasi yanyana olabilir mi/olamaz mı? Demokrasi İslam'a uygun mudur/değil midir? Dört halife dönemi demokratikimsi sayılabilir mi/sayılamaz mı? İslam demokrasiyi kabul eder mi/etmez mi?" sorularına da yine İslam'a göre, İslam'ın hükümlerine göre cevap vermeliyiz. Yani bizler, izm gözlükleri ile İslam'a dair değil ; -Allah'ın bütün bir insanlık için indirdiğine iman ettiğimiz, yaşansa da yaşanmasa da en mükemmel, en doğru, en adil, insan tabiatına en uygun sistem olduğuna iman ettiğimiz- İslami hükümler ile -"tek mevsimlik", kusurlu, eksik olan- beşeri sistemlere dair yorumda, yorumlamalarda bulma durumundayız.

 

Ben de "şu şudur" şeklinde bir hüküm belirtmeyeceğim. Ancak şunu söyleyebilirim ki, madem bir X beşeri sisteminin İslam'a ters düşüp düşmediği sorusuna cevap arıyoruz, o halde İslami yaşantının yanlızca küçücük bir karesini fotoğraflayıp misal vermek, X beşeri sistemi ile karşılaştırıp ona benzediğini iddia etmek ve böylece X'e nispetle, X'e bakarak "İslam'ı muhasebe etmek", İslam'ı tartmak doğru olmaz. Belki yapılması gereken şudur: X'in "mahrem çizgilerine kadar sarkmak ve onun ruh fotoğrafını çekmek ve daha sonra İslam a nispetle ne olduğunu ortaya koymak"

 

Uzun lafın kısası, turbixin ifadesi ile, "ölçümüz İslamdır", söz konusu da; İslam'ın insan yapımı sistemlere karşı bakış açısı, onların en ince ayrıntısına kadar eksikleri, gedikleri, aksakları, fazlalıkları ve bütünü hakkında vereceği hükümler olmalıdır.

 

Ancak böyle bir çaba neticesinde, "demokrasi İslama ne kadar uygundur, ne kadar değildir?" sorusuna -"İslam'ın demokrasiye örtüşüp örtüşmediğine değil- sağlıklı bir cevap verebiliriz.

 

Sorulara ehilleri cevap versinler. Zaten dilenirse, sitede arama butonu kullanılarak, forumda daha önce bu minval üzre tartışılan konulara ve Necip Fazıl Kısakürek'in demokrasi hususunda kaleme aldığı yazılara ulaşabilir.

 

Bense, nataraf'ın "islamla demokrasi zaten ayrı kulvar birisi yonetim sekliyken diğeri din şekli" ifadesine dikkat çekeceğim.

 

Acaba İslam dini, suya sabuna dokunmayan, insanların dünyalarıyla değil yanlızca ahiretleri ile alakadar olan, süklüm püklüm camiye gitmekten ve belli vakitlerde namaz kılmak, oruç tutmaktan ibaret olan güzel bir kültür, bir öğreti mi? Yoksa İslam dini, ferdin 24 saatini kontrol eden, muhafaza altına alan, kaynaklarında (Kuran ve sünnet) ferdin ve cemiyetin bütün bir hayatını kuşatan hükümlerin yer aldığı, dünyevi ilişkileri başından topuğuna dizayn eden bir dünya görüşü, bir yaşam tarzı, başlıbaşına kuşatıcı bir sistemi mı?

 

İslam, insanların nasıl yaşayacaklarına karışmayan, "yönetim şekli" olmayan bir "din şekli" mi acaba?

 

Acaba Rasulullah(s.a.v.) sadece insanlara güzel öğütler veren, belli vakitlerde mescitte insanlara namaz kıldıran doğru sözlü, yüksek ahlaklı bir peygamber miydi, yoksa onların her işlerinde onlara önderlik eden, her işlerini karara bağlayan, gerektiğinde savaşmalarını, gerektiğinde hicret etmelerini emreden, bir peygamber mi? Ya O'ndan sonraki halifeler? Ya onlar? Yanlızca namazlarda cemaate imamlık mı yapmışlardı?

 

Hayır.

 

Peki ya Kuran'da, evlilikten, alış-verişten tutun savaşa, barışa kadar insanların içtimai hayatlarını düzenleyen, yöneten, idare eden kurallar, haram ve helal hükümleri mevcut değil mi? Peki ya Sünnet? Rasululah'ın(s.a.v) hayatı? Yüzbinlerce hadis?

 

Ya İslam'ın misalen faiz ve zina gibi mikrop dolu binlerce iltihabı, marazı toplum bünyesinden temizlemeye çalışan neşterleri? Kuralları, kısıtlamaları, yasakları ve cezaları? Yahut tersine kolaylıkları, müsadeleri, cevazları? Başta Rasulullah(s.a.v.) sonra halifelerin, yani aynı zamanda devlet başkanlarının bunları tatbiki? Zalimle mücadelesi? İyiyi emretmek, kötülükten alıkoymak kaidesi? Bu dini, davayı, yaşam tarzını, en mükemmeli, en doğruyu bütün insanlığa ulaştırmak, tanıtmak -yani irşad ve tebliğ- buyruğu?

 

Bu misalleri hatırlatmakla, İslam'ın aynı zamanda insanları idare ettiği, yönettiği yani bir yönetim sistemini de içerdiğini ispat etmiş oldum. Ancak İslam'ın neden kamil/en mükemmel sistem olduğunun isbatı istenirse arkadaşlar inşallah aktaracaklardır. Yine arama yapılırsa, forumda bu hususta paylaşılan yazıları okuyabilirsiniz.

 

Ayrıca, demokrasi, demokratik rejim, İslam'a yani İslam'ın emir ve yasaklarına ne kadar müsamaha gösterebilir, ne kadar müsade eder ne kadar müdahale eder ayrı bir mevzu. İslam'daki özgürlük tarifi ile demokrasideki özgürlük tarifinin karşılaştırılması ayrı mevzu. Her biri uzun uzadıya tartışılabilir. Ben yine bunlara girmeyeyim.

 

Son olarak, hakikate, gerçek adalete olan açlığı son raddedeki insanlığın canhıraş çığlıklarını bir nebze susturmak gayesiyle ağzına verilen sahte bir emzik misali, beşerin son üretimi demokrasinin; ilginç bir fotoğrafını paylaşıp bitireyim.

 

Bir zamanlar Türkiye'nin başbakanını astırmaya gücü yeten Ergenekon T.Ö.nün bir rütbeli üyesi Bedrettin Dalan'dan dinleyelim. Acaba demokrasi ne kadar demokrasi, ne kadar sahici, -yeni ifade ile- ne kadar reel?

 

"Dünyada öyle bir demokrasi falan yok. Demokrasi bir game, oyun, gösteriş, şov. Gerçek demokrasi yok. Kennedy niye öldürüldü? Çünkü Kennedy Amerikan demokrasisinin patronu olan Amerikan burjuvasının işini bozmak, soğuk savaşı kaldırmaya kalktı, ihtar edildi, devam etti, alnına kurşunu yedi. Bunlar normal halkın demokrasi var diye oyalandığı bir oyundur. Askerlerde demokrasiyi kutsal bir tabu zannediyor, kenarda kalınca işte bu şekilde ayakta duruyor, olay bu."

 

 

Haddimizi aşarak çok kelam ettik. Yanlışımız, eksiğimiz kusurumiz varsa düzeltiniz.

Selametle.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Mühim mevzu, umarım sağlam, geniş açıklamalar ile tatlıya bağlarız. Benim şahit olduğum bir hadiseyi de buraya nakledeyim boyutu halkın nezdinde kavrayıverin dostlar.

 

Yakın tarihte atlattığımız referandum için seçmen kağıtları eve gelir. Evin hanımı seçmen kağıtlarını eşinden saklar. Seçim tarihi gelip çattığında gizli kapaklı evinden çıkar ve oyunu kullanır. Ve hatta vatandaş olarak duyarlılığı sağlam bu şahıs, aynı despot uygulamaya maruz kalan hanım arkadaşlarını da arayarak oylarını kullanmalarını salık verir, organize çalışmış yani. Aradan uzun vakit geçer geçmez, bizim kalas adam evine gelir hanımına/hayır hayır meydan dayağı değil canım/ bir araba laf sayıp bir de diğer eşleri uyandırma girişiminden ötürü çok kızdığını söyler. "Sen cahilsen(!) diğerleri de cahil olmak zorunda mı?!" gibi bir de rekor safhada saçmalık barındıran cümle. Neyse efendim, bu hanım kısa süre annesinin evine tatile ayrılır. Yani tatil dediysek anlayın.

 

Şimdi ben bu hadise karşısında kızdım, köpürdüm, bağırdım desem hafif. Bir de bu odun, fikir fukarası şahısları değiştiremiyorsunuz efendim, öyle körü körüne bir bağnazlık ile doluyorlar ki at gözlüğü deyip ata hakaret etmeyin, eminim asil atlarımın gördüğü zaviye, açı daha geniştir. Neyse bir alayım, şuna bir nasihat edeyim, adam olsun dedim ama nerdeee!

 

"Bak bir düzen vardır. Allah'ın nizamı üstüne hiçbir nizam olmaz! Sen bu seçim seçmen bilmem neye oy verirsen, olan her şeriatsızlığa, dinden müstağni işe, sen de ortak olursun. Burada Allah'ın kanuna karşı gelmiş olursun. /Bakın hatta işi şirke kadar götürüp nerdeyse tekfir edecek./ Allah'ın sözü üzerine söz olmaz, dağlar yürümez, kar kışın yağar, yaz yağmuru kısa sürer ama sel de götürebilir. Güneş batıdan doğar.. Yeter bre!

 

Bilirsiniz sert ve yamuk odunu düzeltmeye kalktığınızda onu kırarsınız. Öyle böyle değil, bir de bunlar bir dernek, hatırı sayılır bir topluluk. Valla baş edemeyeceğimi anladım ve de sessiz sakin yol aldım.

 

Yani şurada olan yorumların kimisine bağnaz demesem de kapsamı dar ve de esnek olmayanlar var diyebilirim. Burada geniş mezhepli olarak algılanmak istemem ama evimde kuranımı okuyup, namazımı kılıp gidip de sandığa bir kağıt atmamın nesi yanlış? Elbette Allah'ın kanunu üstüne kanun yoktur, elbet hakimiyet milletin değil Allah'ındır! Bu mevzuda Bedri Baykam ve de Başbakan Erdoğan'ın bir tv tartışması gözümün önüne geldi şimdi. Tayyip Başbakan böyle bağırıyordu, egemenlik kayıtsız şartsız, Allah'ındır! Meclisi besmele, fatiha ile açmak falandan bahsediyordu. Şimdi miting ortamlarında demokrasi rüzgarı esiyor. Kendimle mi çeliştim? Bilmem öyle mi durdu? Yahu çetrefilli bir bahis. Hem ben bu demokrat, hipokrat, siyasat işlerine nasıl bir rol biçilmesi hususunda halen daha net, radikal bir çizgiye sahip değilim. Ama daha fazla uzatmadan şunu diyeyim ki, geçtiğimiz belediye seçimlerinde Maltepe şubesini CHP'ye kaptıran halk ilk meyveyi şu şekilde topladı.

 

Anayasanın "1679834756" maddesinin "asdncsvb" fırkasınca İSMEK kurslarında çalışan başörtülü bayanların yakın zamanda tahliyesine.. Çerçeve budur dostlar! Şimdi benim dinimden, imanımdan anlayan, beni tutup kaldıran adamın başıma geçip beni yönetmesi hem namaz kılacağım mescidi sağlaması hem de adalet ve de hak hukuk gözeterek milletine, vatanına hayırlı işler yapmasında abes olan nedir? Bilemiyorum ama ben bu zaviye ile baktığımda bir hata sezemiyorum.

 

Başka diyeceğiniz söz?

 

Yoktur efendim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cahiliye döneminde insanlar, elleriyle yaptıkları helvadan putları acıktıkları zaman yerlerdi. Şimdiki Ebu Cehil veledleri, "özgürlük" ve "demokrasi" putlarını menfaat ve ideolojileri için piyasaya sürdükten sonra, bahis mevzuu muhafazakar kesimin özgürlükleri ve demokratik hakları olunca putlarını hapur hupur yiyorlar. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri bu topraklar bunların ikiyüzlülüklerine ve demokrasi adına işledikleri cinayetlerdeki pişkinliklerine şahit.

 

Dün demokratik devlet adına birileri Kuran okutanlar zindanlara attırıyor, şapka takmayanı öldürüyor, ezana dahi müdahale ediyor; demokrasi koruyucularu başbakan bile asıyordu. Bu gün oy çoğunluğu sağladığı için dur diyebiliyorsa müslüman, azınlık olduğunda başına geleceklere razı olabilir mi? Ya şimdi bile devam etmiyor mu zulümleri? Başörtüsü, -toplum nezdinde değerli mevkileri bırakın- üniversiteye bile başını sokabilecek kadar hak kazanamamışken, İmamhatipli hala 2. sınıf muamelesi görürken, çocuğunun okul öncesi Kuran eğitimi bile yasakken, bütün bunları bilip de müslümanın vicdanı rahat edebilir mi?

 

Ben şahsen, burdan yola çıkarak, oyumu bu düşünce ile kullanıyorum, -oy kullanmayan kardeşlerimin kendilerine göre bir haklılık paylarının olabileceğini inkar etmeden- kullanılmalıdır yorumuna varıyorum. Zira zalimin eline silah verip sonra da onun insaniyetinden, demokrasisinden, ideolojisinden, insafından medet ummanın zillet olacağını düşünüyorum.

 

Bu düşünce makul olsa gerek. Yani demokrasi, en fazla bir binek, bir vasıta olmalı.

 

Ben de bir daha parantez açayım ki, umulduğu gibi olmadı. Demokrasi asla putlaştırılmamalı ve hele bunu müslümanlar asla yapmamalıydı. Ama ne yazık ki, doksan yıldır daha ilk okuldan itibaren beyinlere şırınga edilen malum ideoloji görünen o ki amacına ulaşmış vaziyette. Körpe beyinlere ezberletinen resmi din anlayışı, elbette ki resmi ideoloji ile mutabık olacaktı. Öyle ki artık insanlar tavır ve davranışlarının Allah'ın hükümleri karşısında ne vaziyette olduklarını değil; insanların ürünü kanunlar karşısında ne vaziyette olduklarını önemsiyorlar.

 

Hazin ki, Allah'ın rızası'nın önüne, yasanın rızası geçiyor. İşte bunun adı putlaştırmak oluyor.

 

Haram çizgileri önemsizleşiyor, basitleşiyor, göz ardı edilebiliyor hatta bunun da ötesinde; onları-"solmaz pörsümez yeni"yi-, "eskilerin masalları" istihzalarına karşılık yalın kılıç savunmak varken onlardan utanılıyor, sıkılınıyor bir de üstüneüstlük "bir hikmeti vardır" deyip susma edebine dahi bürünmeden dil uzatılabiliyor.

 

Demokratlık, laiklik, liberallik gömlekleri siyasi manevramızın omuzlarını terkedip zihinlerimize giydiriliyor. Yani binek olmaktan çıkıyor.

 

Başbaşanı yahut hükumeti kasdettiğim zannedilmesin. Ve dahi, parantezimin onun sözlerine olduğu da düşünülmesin. (Allah ondan razı olsun; niyetine, samimiyetine, azmine, sebatına, şahidiz, Allah yar ve yardımcısı olsun inşallah)

 

Dikkat çekmek istediğim nokta şudur ki; demokratik bir sistemle yönetiliyor olabilir müslüman fakat, kalbinde demokrasi ile İslam aynı hizada olamaz. Yaşadığımemleketin devleti laik olabilir müslümanın, fakat en azından; dinini dünya işine karıştırmayan bir laik olmaz müslüman.

 

Neden mi? Çünkü ötede, "yediğiniz halt, çıkardığınız kanunlara uygunsa ne mutlu size" denmeyecek.

 

Çünkü "Bu coğrafyada hayvanlar kadar özgür olamayacak mıyız?" karın gurultularıyla zinaya serbestlik isteyenlere karşı, "tabi tabi buyrun!" derken içi rahat edemez müslümanın. Yahut, çocuklarımızın aklının ırzına tecavüz eden internete getirilmeye çalışılan -mecburi bile olmayan- filtreye karşı, "hepimiz pornocuyuz" pankartlarıyla sokağa dökülenlere "haklısınız" diyemez müslüman.

 

Çünkü Allah'ın emrinin giremediği hiçbir "kamusal" delik, saha, "alan" kabul edemez müslüman.

 

Çünkü kapitalistin petrodolar menfaatlerine hizmet eden ve kardeşinin başına, evine, camisine inen demokrasi bombalarına tapamaz müslüman. Demokrasinin; Müslüman kanına giren iki yüzlü, sahtekar, "tek dişi kalmış" demokratik tanklarına; müslümanın bacısının ırzına tecavüz eden askerlerine tapamaz.

 

En azından temkinli yaklaşır/yaklaşmalıdır zannediyorum.

 

vesselam.

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...