Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Dervish

Prof. Dr. Erol Güngör

Recommended Posts

Herkese selamlar.

 

Lisans bitirme tezimin konusu Prof. Dr. Erol GÜNGÖR müstesna şahsiyetidir. Konum tam olarak ta Rahmetlinin fikriyatıyla Kültürümüz ve Medeniyetimiz.

 

Kendisi, bilindik akademisyenlerin çok dışındadır. Yerinde sosyolojik tespitleri, kavram açıklamaları can alıcıdır. Dilimize, dinimize kültürümüze, tarihimize hâkim birisiydi. "Mütefekkir" kavramının içini tam da dolduranlardandı.

 

Kendisi hakkında bildiğiniz notlar varsa ya da söylemek istedikleriniz de olabilir, bu başlıkta paylaşmanızı rica ediyorum.

 

Kitaplarını temin edip okumam gerekiyor. Tabi her şeyi kitaplarda yazmaz, bir söyleşisi olur, bir konferansı olur veya buna benzer şeyler olur ulaşmam için yardımlarınızı da bekliyorum.

 

Üstad ile münasebeti noktasında da yardımcı olmanızı rica ediyorum.

 

Bir nokta daha var ki o da Erol Güngör'ün fikriyatıyla ters adamların Türk Kültürü ve Medeniyeti hakkında ne dediklerine ulaşmamda da bana yardımcı olabilirsiniz.

 

Konu başlığı doğru yerde mi, onu da bilemiyorum :)

 

Saygılarımla.

Share this post


Link to post
Share on other sites

KÜLTÜR OCAĞI’NDA BİR MÜTEFEKKİR YÂD EDİLDİ Ünlü düşünür Kenneth Boulding’in “altın beyinli adam” olarak tanımladığı Prof. Dr. Erol Güngör, Ahiret’e irtihâl etmesinin 29. seneyi devriyesinde KOCAV’da her yıl olduğu gibi bu yıl da ahde vefa kabilinden yâd edildi. orta_mehmet%20ak%c4%b1nc%c4%b1.jpg

 

VEFATININ 29.YILINDA PROF. DR.EROL GÜNGÖR’Ü ANMA PROGRAMI

“PROF. DR. EROL GÜNGÖR’ÜN TÜRKFİKİR HAYATINDAKİ YERİ”

YRD. DOÇ. DR. Mehmet AKINCI

Akademisyen

21 Nisan 2012- 17.00

Erol GÜNGÖR Salonu

 

KÜLTÜR OCAĞI’NDA BİRMÜTEFEKKİR YÂD EDİLDİ

Ünlü düşünür KennethBoulding’in “altın beyinli adam” olarak tanımladığı Prof. Dr. Erol Güngör,Ahiret’e irtihâl etmesinin 29. seneyi devriyesinde KOCAV’da her yıl olduğu gibibu yıl da ahde vefa kabilinden yâd edildi. Bu yıl da fikir dünyamızı aydınlatanAnadolu topraklarının yetiştirdiği en önemli mütefekkirlerden Güngör’ü anmak veanlamak için bir konferans düzenlendi. “Prof. Dr. Erol Güngör’ün Türk FikirHayatındaki Yeri” başlıklı konferans tebliğini Aksaray Üniversitesi KamuYönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Akıncı sundu. Erol Güngör'übirçok yönüyle görmemizi sağlayan Akıncı, fikirleriyle tanıdığı ErolGüngör'ü fikirleriyle anlatacağını, temalar üzerinden bir bütüne giderek birsunum yapacağını belirterek söze başladı.

“Bir mütefekkiri tanımak içinonun hayat hikâyesini bilmek gerekir” diyen Akıncı, Erol Güngör'ünhayatından ve eserlerinden kısaca bahsetti. Güngör’ü çağdaşlarından ayıranözelliklerine dikkat çeken Akıncı, "Erol Güngör yaşadığı dönem içerisindeserinkanlı analizlerle ön plana çıkmıştı. Kemalizm ve etnik milliyetçiliktenayrılan bir kültür milliyetçiliğinin temsilcisi idi. İlgi alanı, kültürdeğişmesi ve milliyetçilik idi. Türkiye'nin Batılılaşması da temel ilgi alanıolmuştu.” sözleriyle Güngör’ün kısa ömrüne sığdırdığı büyük dertlerinin birözetini yaptı.

Hocası Mümtaz Turhan'ınyolundan giden Güngör, Türk modernleşmesini şekli bulur. “Termometreyi ısıtarakodanın derecisini yükseltemeyiz” der.

Cumhuriyet sonrası Türkmodernleşmesinin neye dayandığını araştırmıştır. Eserlerinde pozitivizmeleştirileri görülür. Auguste Comte'cu bir pozitivizmin İttihatçılarınetkisiyle Türk modernleşmesine yön verdiğini belirtmiştir. Erol Güngör,pozitivizmin karşısında yer almıştır. Batı’nın zaten bu epistemolojidenayrıldığını, bunun üzerinden bizim ise yanlış bir modernleşme içerisindebulunduğumuzu söyler.

Pozitivizmin sezgisel aklı yoksayması insanı kötülüğe götürmüştür. Örneğin atom bombasını yapmak ve kullanmakakılcıdır. Fakat bunun kötü olduğunu söyleyen bir sezgisel akıl da vardır. AmaBatı bu aklı yok saymıştır. Bu da buhrana yol açmıştır. Komünizm ve faşizmböyle doğmuştur.

Erol Güngör, sezgisel aklı yoksayarak tamamen pozitivist olarak bir modernleşme içerisine girilmesine karşıçıkmıştır. Kültürün ancak kendiliğinden değiştirilip dönüştürebileceğini, aklınkültürü değiştirip dönüştüremeyeceğini vurgulamıştır.

Güngör, Ziya Gökalp'inmedeniyet-hars ayrımını ileriye götürmüştür. Gökalp “Batı’nın teknik yanlarınıalalım kültürel yapılarını almayalım” demişti. Fakat Erol Güngör maddi unsurlarınalınıldığında manevi unsurların da beraberinde geleceğini belirtmiştir. Onuniçin de hazırlıklı olunması gerektiğini söylemiştir.

Güngör, sanayileşipgelişebileceğimizi akılcı olduğumuzda da bunu yönlendirecek bir değerlersilsilemizin olabileceğini belirtir. İslam nezdinde modernleşmenin bir sıkıntıyaratmayacağını belirtmiştir. Bu yüzden din konusunu önemser ve din konusundayapılanları da eleştirir. Dinin sosyal alandan çekilip vicdanlarahapsedilmesine karşı çıkmıştır. Erol Güngör bunu pozitivizmle ilişkilendirir.Dinde reform konusuna karşı çıkmakla birlikte günümüzde dinin temelsorunlarının üzerine gitmekten de kaçmamıştır. “İslam terakkiye mani midir?”konusunu eserlerinde işlemiştir. Tasavvuf konusuna da değinmiş, tasavvufunçöküş dönemlerinde ciddi kuruluşlar olduğunu fakat yenilik dönemlerinde peketkin olamamalarını sorgulamıştır. Buradan hareketle “Tasavvuf insanın mistikbir seyahatidir” der.

Kültür meselelerine yoğunlaşanGüngör, dilde sadeleşmeyi eleştirmiştir. Dili sadeleştirmenin yersiz vegereksiz olduğunu, bunun bizi kültürümüzden uzaklaştıracağını ifade etmiştir.

Devletin resmi tarih tezine dekarşı çıkmıştır. “Tarihte Türkler” eserini yazarak Türklerin tarihini anlatmayaçalışmıştır. Resmi tarih tezinde İslam kültürü atlanmış, İslam öncesi Türkkültürü üzerinde durulmuş ve Osmanlı'ya soğuk bakılmıştır. Erol Güngör bunueleştirir. Türkleri Müslümanlıkla eş gören bir tez öne sürmüştür. İslaminancını benimsemeyen Türklerin etnik kimliklerini kaybettiklerini söyler.Fakat Sünni Müslümanlığı seçen Türklerin benliklerini asla kaybetmediğinibelirtir. Türk=Müslüman formülizasyonunu kurmuştur.

Erol Güngör'e göre Türkdemokrasisinin en önemli sorunu, bürokratik elitin demokrasi üzerinde oldukçaetkili olmasıdır. “Demokrasilerde seçilmişlerin atanmışlardan üstün olmasıgerektiğini” savunur. Ona göre halkın iradesi bir avuç elitin elinebırakılmamalıdır.

Eğitim konusuna da değinenGüngör, eğitimde bürokrasiye itaat kültürünü eleştirmiştir.

Sola bakışı da kültüreksenlidir. Eleştirilerinin temelinde kültür vardır.

Erol Güngör devlet eleştirisiyapmamıştır. Devleti her zaman kutsamıştır. Milletin hizmetinde bir devletideali vardır. Eleştirileri uygulamalara dair olmuştur."

Erol Güngör'ün fikri hayatınıkısaca böyle anlatan Mehmet Akıncı, sözlerini bitirdikten sonra dinleyicilerdegelen soruları yanıtladı. Ardından Erol Güngör'ün ve Ahirete göç etmiş bütünmünevver ve mütefekkirlerin ruhuna okunan Fatiha'larla program nihayet buldu.

 

Abdullah Oğuz ALA (İhtisas 2)

Share this post


Link to post
Share on other sites

mumtazer%20turkone.jpg

Kültür Bakanlığı, "Anma ve Armağan Kitapları Dizisi"nin son kitabını Erol Güngör'e ayırdı. Fikir adına yapılan her "resmî" iş düşük kaliteli olmuyor. Editör Murat Yılmaz'ın titizliği ortaya gerçekten kalıcı ve iddialı bir kitap çıkmasını sağlamış. 23 yıl önce tam 45 yaşında iken hayata gözlerini yuman Erol Güngör, bugün çok ihtiyaç duyduğumuz fikirlerin sahibi, dolayısıyla yazdıklarıyla yaşamaya devam eden bir entelektüel idi.

 

İlmiye silkine "Erol Güngör'ün asistanı" sıfatıyla başlayan biri olarak, bu kitaba ve katkıda bulunanlara şükran borçluyum. Geçmişe duyulan bir özlem, kaybettiklerimizin hatırasına saygı, bir kadirşinaslık görevinin ifası değil mesele. Çok geniş bir yelpazede, bugün karşı karşıya olduğumuz ve ihatalı bir fikir cehdi gerektiren problemlerin tamamında, Erol Güngör'ün açtığı iz, mutlaka dikkate alınması gereken bir başlangıcı temsil ediyor.

 

Eskinin toprak yolları gibi, geçip gidenlerin bıraktığı iz, derin bir yatak açmıştır. Yükselen suyun, yani karşılaştığımız problemlere getirdiğimiz çözümlerin bu yatağın dışına çıkması zordur. Çatışan veya uzlaşan medeniyetler. İki zıt kutba yerleştirdiğimiz bu sorunu çözmeden önce anlamak isteyenlerin başvuracağı ilk kaynak Erol Güngör'dür. Bilim şüphedir. Benim Erol Güngör'den öğrendiğim bilim anlayışının özü budur. Bir laboratuarda, bir fildişi kulede, felsefeye gömülmüş vaziyette, kuramlarla boğuşan bir bilim değil. Hayatın içinde yaşadıklarımızdan, alışkanlıklarımızdan, inançlarımızdan, hatta iman ettiklerimizden şüphe duyarak bakmak etrafa, sorgulamak, sorgulamak; sonra, bütünün parçaları arasında sağlam sebep sonuç ilişkileri geliştirerek hakikate yaklaşmak.

 

Erol Güngör'ün "İslam Tasavvufunun Meseleleri" tarihin, sosyolojinin, psikolojinin verdiği ışığın Tasavvuf kültürünü anlamak ve yorumlamak için seferber edilmesidir. Anlaşılan ve anlatılan aslında Tasavvuf değil, Tasavvuf üzerinden yeni bir medeniyetin inşası imkanıdır. Erol Güngör, Tasavvufta capcanlı bir şekilde yaşayan kesintisiz bir tarihi ve geleneği keşfetmekte ve bize nakletmektedir. Bu gelenek içinde sağlam bir kimlik ve kişilik edinmek ve sonra başımızı yukarı kaldırarak, içinde batmadan dünyaya bakabilmek mümkündür. Gelenek devam etmelidir. Elimizde hiç eğilmeden, bükülmeden bugünlere intikal etmiş geleneğin ana taşıyıcı unsuru Tasavvuftur. Tasavvuf gibi, ilhamı bilgi kaynağı kabul eden bir geleneğin sebep-sonuç ilişkileri ile, özellikle sosyal arka planı ile aydınlatılması, derinlerdeki anlam dünyasının kucaklanması, üstesinden gelinmesi zor bir teşebbüstür. Bu teşebbüs, Erol Güngör'ün kaleminden Pitagoras'tan başlayarak modern dünyaya, İslam Tasavvufunun çetrefil tartışmalarından günümüz tarikatlarına ve cemaatlerine ulaşan bir çizgide kesintiye uğramadan ve okuyucuyu ikna ederek sürdürülür.

 

Tasavvufî düşüncede keramete tanınan olağanüstü anlama getirdiği açıklama, tasavvuf ile bilim arasında kurulan sağlam köprüye güzide bir örnektir. Keramet aslında olağanüstü, mucizevî bir iş değil, aktarılan kıssayı taşıyan elemandır. Kısaca aktarılan şey kerametin kendisi değil, bir ahlâk umdesidir.

Erol Güngör, bu topraklarda yeşeren kültürün anahtarını bulmuştur. Aleviliğe ve Sufîliğe getirdiği bakış, önümüze bir nitelik sıçraması şeklinde çıkacak tarihî birikimin, dolayısıyla geçmişin değil geleceğin habercisidir.

 

Hocamın aramızdan ayrılmasının üzerinden tam 23 yıl geçti. Bu süre içinde çok şey değişti. 1989 yılında sessiz bir devrim oldu, Sovyetler tarihe karıştı. Sağ-sol çatışmasının açtığı yaralar unutuldu. İki kutuplu dünya yerini uzun süren bir kargaşaya ve nihayetinde tek kutuplu bir dünyaya bıraktı. Liberal kapitalizmin zaferi her yerde hükmünü sürdürüyor. Bize bugün düşen ise, ister çatıştırmak, ister uzlaştırmak için olsun bir medeniyeti yeniden inşa etmeye girişmekten ibaret. Başlayacağımız yer ise Erol Güngör'ün bıraktığı yer.

Erol Güngör'ün fikir mirası bir medeniyetin nasıl ihya edileceğine dair bize tam da ihtiyaç duyduğumuz aydınlığı sunuyor. Mümtaz'er TÜRKÖNE

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...