Kalemdar 293 Report post Posted November 19, 2012 Hadis okumayı tavsiye edermiş Mahmud Sami Ramazanoğlu Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (k.s) Hocamızın hatıraları salih bir kul nasıl olunur'un güzel bir cevabı niteliğinde..Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu Efendimiz son devirde yetişmiş, yüzüne bakıldığında Hakk'ı hatırlatan bir güzel insan... Güzel ahlakı, edebiyle, kitaplarıyla hayatımızda örnek teşkil etmesi gereken bir Hak Dostu Hukuk fakültesini birincilikle bitirmiş Mahmud Sami Efendimiz... Arapça, Farsça ve Fransızcayı da çok iyi biliyormuş. Talebesi olmaya çalışan bizlere, kendisini tanımamız için yol gösteren, Erkam Yayınları'nın basmış olduğu iki ciltlik Mahmûd Sâmî Efendi'den Hatıralar isimli kitapta merhum Mahmud Sami Efendimiz'in hayatını okuduğumda onun her anında sünnetlere gösterdiği özeni gördüm. Bu da O'ndaki Rasulullah (s.a.v) aşkını gösterdi bana. Her yönüyle insanlığa örnek Efendimiz (s.a.v)'in sünneti seniyyesiyle yaşayan bir zatı tanıdım. Kitabın her sayfasında rahmet damlaları düştü sanki ellerime Bazen de 'hayret Ya Hayy' dedirtti. Ramazanoğlu Efendimiz, Allah'ın her an kendisini gördüğü şuuru ile ayaklarını uzatarak oturmaya çekinirmiş. Hep dizlerinin üzerine otururmuş. Nasıl bir haşyet bu Ya Rabbi... Vefatında, Allah'a kavuştuğunda yine dizleri bükükmüş. Hayret ettim hatıralarını ve O'na dair bilgileri okudukça. Anladım ki bu kitabı okuyunca, Allah dostları Allah ile yüz yüze gibi yaşamışlar ve yaşıyorlar. Her bir hatıra üsve temsilcisi İnsanı yaşanmış hikâyeler her zaman kurgudan daha çok etkilemiştir. Filmler bile yaşanmış bir hikâye uyarlamasıysa daha çok gişe yapar. Bu okuduğum kitabın etkisi de bu nedenle fazlaca... Çünkü her bir hatıra birer üsve-i hasene... Mustafa Eriş'in derlediği Mahmud Sami Efendi'den Hatıralar beni bambaşka bir âleme götürdü ve koltuğumdan kalkana kadar o zamanda yaşattı. Geçmiş günlere götürüp günümüzün muhasebesini yapmama yardımcı oldu bu kitap Bizzat kendi hayatında yaşadığı hatıralar açık bir şekilde anlatılıyor çünkü Tevbe suresi 119. ayet-i kerimeyi hatırladım kitap sayfalarında çok kez. "Salih ve sâdıklarla beraber olun." buyruluyor. Salih ve sâdık olun değil İşte Allah bize salihleşmenin yolunu da ayetinde öğretiyor. Sırrı içinde saklı bir nevi Mahmud Sami Ramazanoğlu'yla beraber olanlar da hep O'na benziyor zamanla Seven sevdiğine benzer der ya hani büyükler, bu sözün tezahürünü gördüm kitapta Mahmud Sami Ramazanoğlu Efendimizin hatıralarını okuduktan sonra bizzat yazmış olduğu, kaleme almış olduğu eserleri de okumamız bizlere çok büyük istifade sağlayacaktır. İslam'ı hassas yaşayan, kul hakkına girme korkusuyla yaşayan güzel zat Said Nursi Hz. ile de aynı zamanda yaşamış Mahmud Sami Ramazanoğlu Efendimiz... Birbirleriyle karşılaştıklarında aralarında büyük bir muhabbetin zuhur ettiğini yanlarındaki kişiler farkedermiş. Şam'da yaşadığı süre içerisinde orada bulunan fakir talebelere de çokça yardım etmiş. Bir gün Şam'da Mustafa Alemdar kapısını çalmış, Sami Efendimiz hemen hadis okumalarından bahsetmiş. Çok etkilenmiş Mustafa Alemdar bu halden... Şam'a Sami Efendimizi Türkiye'ye davet için gittiğini tam kendilerine bildirecekken, bir ay sonra inşallah döneceği cevabını alıp mutlu olarak yanından ayrılmış. Mahmud Sami Efendimiz ticaretle uğraşmasına rağmen hiç bir zaman kulluğunu unutmamış. Büyüklerin tabiriyle 'el kârda gönül yarda' yaşamış. Her gün Erenköy'den Tahtakale'ye vapurla ve dolmuşla gidermiş. Yolculara ve çalışanlara sıkıntı vermemek için hep paralarını bozuk olarak öncesinden hazırlarmış. Bu, vapur jetonu satanların veya dolmuş şoförlerinin bile dikkatini çekmiş. İşte İslam'ı böylesine hassas yaşayan, kul hakkına girme korkusuyla yaşayan güzel zat Mahmud Sami Efendimiz... Ve o gün dolmuş ve vapur parasını karşılayacak kadar Allah ona lütfettiği için o miktar parayı şükür mahiyetinde infak edermiş. Hem fakiri gözetmek, hem şükür... Ne güzel bir anlayış... Çok da cömertmiş. Kendisine hediye edilen en güzel seccade, tesbih, halıları hemen aynı günü kimin ihtiyacı varsa infak edermiş. Kendisine biri bir avuç lokum verdiyse o üç avuç verirmiş. Birçok yolculuklarında fakir birini gördüğünde arabayı durdurur, hemen yardımına gidermiş. Yanındaki insanları göndermek değil, kendisi bizzat tevazu ve nezaket içinde verirmiş. O'nun terbiyesinden geçen Musa Topbaş Hocamız da yine ihtiyaç sahiplerine para infak ederken zarf içinde ve zarf üzerinde kime verecekse ismiyle yazarmış. Hatta isminin yanına da muhterem diye eklermiş. Paraları bile eski, buruşmuş, katlanmış şekilde değil, yeni olanlardan seçermiş. Bu nasıl bir incelik? Bu nasıl bir incitmemezlik? İşte salihler, diğer yandan da bizler... Peygamberimiz (s.a.v)'in ayak ucuna defnedilmek nasib oldu Sami Efendimiz ömrünün son beş yılını Medine'de geçirmiş. Vefatı da Medine'de gerçekleşmiş, Peygamber (s.a.v.) âşığı Sami Efendimiz dünyada ve ahirette O'na (s.a.v.) komşu olmuş. Her sohbetlerinde değinirlermiş 'nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz' hadis-i şerifine... O, sünnet-i seniyye ile yaşadı; Cennetül Baki'ye, kutlu topraklara defnedilmekte ona nasip oldu. Kabri Hz. Osman Zinnureyn'e ve Hz. Ebu Said el Hudri'ye yakınmış. Ayak ucunda durulduğunda Mescid-i Nebevi tam karşısına denk gelirmiş. Abdullah Sert Hocamız bu durumu şu cümleyle özetler: "Hayatında Peygamber'in ayak izlerinden yürüyen Sami Efendimiz'e Peygamberimiz (s.a.v)'in ayak ucuna defnedilmek nasib oldu." Ömrünün son zamanlarında eserlerinin basılmasını ve kütüphanelerde bulunmasını istemiştir Sami Efendimiz. Bu vasiyete binaen hayatını, hatıralarını öğrenmeye bu kitap ile başlayabiliriz. İşte hatıralarıyla kalplere aşı yapan bir gönül sultanı Sami Efendimiz... Sadrında derya olan insanlara satırlar yeterli gelmez vesselam. Rabbim hepimize bir nebze de olsa hayatından hayatımıza katreler nasip etsin inşallah Eslem Nilay Bozdemir yazdı 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
zuhurat 4 Report post Posted January 21, 2013 MAHMÛD SÂMİ (K.S.) EFENDİ’DEN NASİHATLAR * Mü’minler bir kök’e, bir asla bağlıdırlar ki, o da ebedi hayâtı tahakkuk ettiren İMÂN’dır. * Mü’minlerin haklarını korumak ve menfaatlerini gözetmekteki din kardeşliğinizi Allah’tan korkarak yapın! Kardeşlik olan yerde şefkat vardır. * Din kardeşliği, temeli toprak olan sıhrî kardeşlikten daha kuvvetlidir. * Bizim yolumuzda teslimiyet gereklidir. Teslim olan ilmin en yüksek mertebelerine vâsıl olur. * Âlimin teslimiyeti güç, irşadı kolaydır. Cahilin teslimiyeti kolay, irşadı güçtür. * Her mü’min ilm-i hâlini, ferâz-i diniyyesini kendisi öğrenmesi farz-ı ayn’dır. İlmihâlini öğrenmeyen kimse günahkâr olur. İslâm diyarında cehâlet mazeret sayılamaz. * Eğer ki âlim ilmiyle âmil olmazsa, câhil ilim öğrenmekten vazgeçerse, zengin malında buhl (cimrilik) ederse, fakir de dünyâsı için âhiretini satarsa; helâk onlar için yetmiş kerre… * Cenab-ı Allah’ı lâyıkıyla bilmeyenler, Allah’tan korkmazlar. Halbuki Allah Teâlâ’dan lâyıkıyla korkmak lâzımdır. * Muvâlât-ı evliya (Allah dostlarına muhabbet) ve muâdât-ı âdâ (Allah’ın düşmanlarına düşmanlık) efdal-i tâattır. (İtaatlerin en üstünüdür.) * Eğer mukadder olan musibet ise ondan kaçmakla kurtulunmaz. O yazılmışsa kaçanlara da oturanlara da isâbet eder. Böylece i’tikad etmeli, kalbe böyle kuvvet ve metanet vermeli. * Allah Teâlâ’nın kulundan yüz çevirmesinin alâmeti, o kulun mâlâya’ni ile meşgul olmasıdır. * Dünya muhabbeti günahların pîridir. (Dünya sevgisi bütün günahların başıdır.) Quote Share this post Link to post Share on other sites