Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
ibrikçi

Metafizik

Recommended Posts

Ustad durumu açıklamış mahrem diye bir şey var...

Açıkça orucunu yiyen birine ihtarda bulunursanız diyecektir ki:
-Allah'ın bildiğini kuldan niçin saklıyayım?
Ona deyiniz ki:
- Allah senin vücudunda bazı mahrem uzuvlar olduğunu da biliyor ve görüyor. Allah biliyor ve görüyor diye onları Çıkarıp gösteriyor musun?

(Çöle İnen Nur)
N.F.K

Şimdi bu yazıyı paylaşacağım sıra farkettim bizde acaba fizik ötesi (metafizik) araştırmalarımızla acaba mahrem şeylerin mi peşine düşmüş oluyoruz?...

Çok hassas bir konu olduğu açık .artık daha dikkat edicem.

Zaten biz konudan uzaklaştık ,öyleki konu bizi takip etmeye başladı.

Yalnız çok büyük bir eksiğim var . Şeyhimin sözlerinden alıntı yapamıyorum onu teşir etmemek için. (hayır fetöcü değilim iki ay içlerinde kaldım ayrıldım. bahsettiğim bir aşık aslında şeyh de değil. )

Acaba diyorum sözlerini şerh şeklinde mi paylaşsam ...

fikirlerini çalıyormuş gibi olmayayım sonra...

Mesela ;

"Bir kişi Allah'a secde için başını yere koyarken başı arşa yükselir" (bilinmek istemeyen bir aşık)

İşte fiziik ötesi görüyorsunuz değil mi? gürünüyor ,dokuna bilirsiniz ve hatta kokusu bile gelmiştir....

Ne zamandır burada dır dır ediyorum didiniyorum, anlatmaya anlamaya çalışıyorum halbuki yaşamak var....

Share this post


Link to post
Share on other sites

malesef halis niyetle bile yola çıkmıyorlar. çünkü işin kendisi halis değil. bu dizileri ya da filmleri yapanların bir anlam/sahicilik/öğreticilik kaygısı güttükleri yok ki. her şeyin pazarlamaya tabi olduğu bir ortamda, neyin ne kadar edebileceğini pazarlamacılar değil, tüketiciler belirliyor. (iktisatçı ya da ekonomist falan değilim)

 

izleniyor, rağbet görüyor, ilgi duyuluyor ki adamlar bunu pazarlıyor. kendi sesimiz, soluğumuz, rengimiz yok. maruz kaldığımız ve bırakıldığımız bir hayata direnmekle geçiyor hayatımız. bugün amerika denilen yutturmacayı hollywood kazıdı zihinlere. öyle bir şey yaptılar ki; en iyisi, en güzeli, en muhteşemi, en yaşanılacak olan yeri, en yenilmezi, en zekisi amerika ve amerikalılardır dedirttiler çoğu insana.

 

birde kadın meselesi... sezai karakoç'un şu sözü her şeyi özetliyor aslında: "kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı günlere eriştim, bunu bana öğretmediniz. güya kadınların üstün, çok değerli, baştacı gibi yutturulduğu ama onları bir eşya gibi görerek "mutsuz" kıldıkları çağdayız.

 

Payitaht Abdülhamit'de sınırları aşmaya başladı.Büyük bir heyecanla masum bir gururla izlemeye başladığım sözde Abdülhamit'i anlatan dizi kız erkek ilişkilerine de yer vermeye başladı.

Sonra yok efensim şöyle yok efendim böyle.Bir de izleyici toplasın diye çekici kadın koyuyorlar tamam..Halis niyetle çıktıkları yol kötüye gidiyor..

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

malesef halis niyetle bile yola çıkmıyorlar. çünkü işin kendisi halis değil. bu dizileri ya da filmleri yapanların bir anlam/sahicilik/öğreticilik kaygısı güttükleri yok ki. her şeyin pazarlamaya tabi olduğu bir ortamda, neyin ne kadar edebileceğini pazarlamacılar değil, tüketiciler belirliyor. (iktisatçı ya da ekonomist falan değilim)

 

izleniyor, rağbet görüyor, ilgi duyuluyor ki adamlar bunu pazarlıyor. kendi sesimiz, soluğumuz, rengimiz yok. maruz kaldığımız ve bırakıldığımız bir hayata direnmekle geçiyor hayatımız. bugün amerika denilen yutturmacayı hollywood kazıdı zihinlere. öyle bir şey yaptılar ki; en iyisi, en güzeli, en muhteşemi, en yaşanılacak olan yeri, en yenilmezi, en zekisi amerika ve amerikalılardır dedirttiler çoğu insana.

 

birde kadın meselesi... sezai karakoç'un şu sözü her şeyi özetliyor aslında: "kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı günlere eriştim, bunu bana öğretmediniz. güya kadınların üstün, çok değerli, baştacı gibi yutturulduğu ama onları bir eşya gibi görerek "mutsuz" kıldıkları çağdayız.

 

Topuklu ayakkabı ile yükselenle imanıyla takvasıyla edebiyle inceliğiyle meleklerin kanatlarında arşa yükselen bir olur mu hiç?

 

Kadını göz hapsine tutarak mı özgürleştireceklermiş...Kadını bir et olarak mı görüp değerlendireceklermiş...Bıraksınlar bu hezeyanları.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aziz kardeşlerim sorun şu ki , kimse eleştiri kabul etmiyor . Kimseye yalnışını söyleyemiyoruz. Geçen bir hanımefendiyle bir konuda tartıştım ve kazandım. Bu inanılmaz bir şeydi sanırım Allah yardım etti. Ortaya bişe konuluyor ama kesinlikle yanlışı olduğu kabul edilmiyor bu gerçekten bizim eksiğimiz. Eskiden asrı saadette siyer okuyan bilir sahabeler hep birbirini uyarıyor uyarılan da hemen kendini düzeltiyor. Hatta teşekkür ediyor... Günümüzde asrısaadette yaşanılan uyarma ve bunu dikkate alma ilişkisi ne yazık ki uzaylılar gibi geliyor bize.

facebookta bir hanımefendi diyor , "kimse kimseye karışamaz kimsenin bişe demeye hakkı yok" nasıl yok dedim . Resulullah ve Allah mesela döğme yaptıranı lanetliyor. Şimdi sen kadın başınla "kimsenin bişe demeye hakkı yok" dersen haşa resulullahtan çok sesini çıkartmış olursun ve bu da senin için hiçran dolu bir ayrılık olur. Kadın anladı, inanamadım ama anladı ve susutu...

Tabiki medya çok önemli bakın televizyonda paralı iki tane amerikan belgesel kanalı açıldı. Dünyanın en popiler belgesellerini veriyor ed stafford var adam en iyi ödülü aldı. Emlak programları falan adeta insanı hiknotize ediyor. Ama şahsen ben amerikalıların konuşmalarına bakıyorum yani bukadar aptalca nasıl konuşuyorlar ,yani aptal aptal konuşuyorlar. Neyse...

Bizim trt belgesel de çok güzel ama demin yine gördüm ve yaklaşık bir yıldır da gösterdiği bir sahne var. yani iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum o sahnenin ve sürekli gösterilmesinin. Hainin biri bu sahneyi milleti amerikan kanallarına göndermek için sokmuş belli.

Ya sahne şu adamın biri burnundan yılan çıkartıyor . Hayatımda ben böyle iğrenç sahne görmedim , Miğdem kalkıyor kanalı hemen değişiyorum açamıyorum. Böyle bir pislik aylardır sürekli çevirile çevrile gösteriliyor. Bunu yapan kesin hain ben size diyim...

Medya çök önemli bakın Rusya bir çeçen şarkıcının bir şarkısını istek yapanı bile tutukltıyor...

Bizimki çevire çevire ağzından yılanı sokup burnundan çıkaran adamı yayınlıyor aylardır. Böyle bir kepazelik yok. İyi ozaman bende afedersiniz kıçıma bir radyo takıyım gelsin çeksinler müzikler eşliğinde nasıl çıkıyor herkese yıllarca çevire çevire seyrettirsin. Böyle bir pislik yok yaaa...

Adam burnundan yılanı sokuyor insanın miğdesi bulanıyor yeter ya

Bu ne pisliktir anlamadım gitti. Durun şunu trt belgesele de yazayım ...

Adamlar dikkate de almıyor ama ne yapalım...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Öncelikle son birkaç yazımdaki kaba konuşmalarımdan dolayı sizlerden özür dilerim. Bazen ipin ucunu kaçırıyorum.

Böyle sıkıntılı durumlar için şeyhim ; "biz idda değil dua sahibiyiz" der.

Allah, Türkiye'de ve Tüm dünyada ümmedi muhammedi her türlü zulümden kurtarsın. Evlerdeki İslamın nurunu, berektini artırsın

 

 

Dâ’im sen ol dilde sözüm
Seni fikreylesün özüm
Gayrıya bakmasun gözüm
Al göñlümi senden yaña

ÜMMİ SİNAN k.s


Ey Yüce Rabbu’l ÂLEMînim benim de gönlümü-özümü-gayemi SENden yana çevir!.

Mahtum kulu hoş olsa
Aksa didem yaş olsa
İmanım yoldaş olsa
Varsam Kabeyi Görsem

Mahtumkulu Firâkî

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şimdi benim efendim sultanım. Bursada iken Ali abimin tuttum kolundan Götürdüm Emir Sultan hazretlerini ziyarete. Hısım sayılırız...
Efendim vardık gittik. Ziyaretimizi ettik bir de aşure dağıtıyorlardı yedik gelirken biri arkamızdan seslendi.
Kuşların arasına saklanmış bir Allah dostu... Kuş sesi çikartıyor. Demek insanlardan böyle gizlenmiş.
Kumruların arasına girmiş orada yaşıyor. Neyse efendim arkamızdan seslendi. Acizane ben kurşun yemiş gibi durdum. Döndüm baktım İleriden bizze el ediyor. Gelin diyor.
Abim biraz şeydir öyle inanamaz ama döndü geldi.
Bu kuş kılığında orada gizlenmiş Allah dostu Beni es geçti ali abime bir sarılıyor.
Ben de araya girmeye çalışıyom ama öylesine bir sarıldı banada.
Abim sonradan anlattı içinden Emir Sultan hazretleriyle konuşuyormuş . Biraz sitem ediyormuş. Tam o sırada bu kuşların arasına gizlenen Allah dostu bize seslendi...
Onun için Ali abim sesini çıkartamadı.

Abimin en hoşuma giden hareketi , bir gün bir hırsız bizim kömürlükten kömür çuvalı alıyormuş abim " beni görür de almaktan vazgeçer diye saklanmış"....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Elindeki malzemeye yemek tarifi yapacak bir web sitesi yapacam sponsor arıyorum. Al sana tasarruf projesi... Vay yavrum vay

Share this post


Link to post
Share on other sites

" Keşke bilselerdi aşkı yazık oldu kanıma Dost! "


Hz. Ebû Bekir, yeni Müslüman olmasının aşk ve şevkiyle, Mescid-i Harâma vardığında, dayanamayıp, müşrikler tarafına dönerek seslendi:


- Bütün kâinâtın yaratıcısı olan Allahü teâlâyı bırakıp, niçin gidip, bu âciz putlara tapıyor, onlara yüz sürüyorsunuz. Gelin, Allaha ve O’nun resûlü Muhammed aleyhisselâma îmân edin!



Bunun üzerine müşrikler, hep birlikte üzerine yürüdüler. Kendisini çok fecî şekilde dövdüler. Kabîlesinden gelen ba’zı kimseler, kendisini baygın bir hâlde evine götürdüler.


Hz. Ebû Bekir, uzun bir süre kendisine gelemedi. Ayılması için yapılan bütün gayretlerden bir netîce alınamıyordu. Artık, ümitsiz bir şekilde başında beklemeye başladılar. Nihâyet akşam üstü biraz kendine gelir gibi oldu. Gözünü açar açmaz, ağzından çıkan ilk kelâm şu oldu:


- Resûlullah, ne yapıyor, O ne hâldedir? O’na birşey oldu mu?


Annesi Ümmülhayr sevinç içinde dedi ki:


- Yavrum, bir şey arzû eder misin, yiyip içmek ister misin?


- Anneciğim, ben Resûlullaha birşey oldu mu diye soruyorum. O’nun hakkında bana bilgi getirmediğin takdîrde, ne bir lokma yerim, ne de birşey içerim.


- Evlâdım, vallahi, O’nun hakkında bir bilgim yok. Onun için sana cevap veremiyorum. Sen biraz ye, kendine gel. Sonra O’nun durumunu öğrenirsin.


- Hayır anne!.. Sen Ümm-i Cemil’e git ve de ki: Oğlum Ebû Bekir, senden Resûlullahı soruyor. Acaba ne hâldedir?


Share this post


Link to post
Share on other sites

Sûfi kelâmında imlâyı devşir
Hiç yaman danışma il incinmesin
Sözü kantara çek zihninde pişir
Yahşi danış ehl-i dil incinmesin

Ah oduyla yanar gönül çırası
Bir derttir "Ha" ile "Kafin arası
Merhem kabul etmez dilin yarası
Salma iki göze mil incinmesin

Celâli dert ehli derdin ağlamış
Kendi neşteriyle bağrın dağlamış
İki çeşmin yedi bahre bağlamış
Bir de sen bağlama sel incinmesin
Celali Baba

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aziz kardeşlerim ev temizliği basit ama gerçekten çok önemli . Evin temiz tutulması manevi olarak insanı çok etkiliyor. Düşünsenize Kabe Allah'ın evi ve O'nun evine doğru secde ediyoruz...

Yaşadığımız evler birer mescit hatta müslümana tüm yer yüzü bir mescittir.

Ev temizliğinin önemini bilmek lazım.

Acizane demin banyoyu eve giriş bölümünü temizledim mutfağı topladım yarın bakın sohbette ne oluyor...

Viran olmuş gönlüm nasıl da sevinçli şeyler yazacak . Belki okuduklarım veya dinlediklerim nasıl da güzelleşecek.

Kapımı en son kandilde çocuklar çaldı. Şimdi belki şenlenecek kandil gibi . Ev temizleme sayesinde her zaman kandil bize gelirken şimdi belki biz kandile gitmiş olucaz... Kapımızı bir misafir çalacakta sevinerek Alkış edip ; "Allah sizi üzerimize rahmet olarak gönderdi" deyip mutlu olacağız.

En temiz ev tabiki Allah'ın evi Kabe bizim evimiz de Allah'ın evi eksiğimiz ne temizlik....

Çamaşır makinem bozuk elektirik kaçırıyor. Bütün apartmandakiler sudan çarpılıyor ben çamaşır yıkarken. Ev sahibi elektirikçi falan getirdi bulamadılar. Geçen tesbit ettiler yakalandım. şimdi evde çok fazla çamaşır birikti.

Kuran'ı Kerim için bir odayı her zaman temiz tutuyorum . Pisletmemek için girmiyorum. Şöyle bir banyo yapıp vücudu temizleyip bir de oroçla ruhu yıkayıp giresim var. Hadi hayırlısı...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aslında bu konuyu çok güzel anlatan şeyhimin bir zevki var ama yazamıyorum. Bilinmek istemez dedim ama aslında mesele benimle beraber anılmak istemez çekiniyorum yani. Yoksa konuyu şıp diye açıklıyor. Ne yapsak bilmiyorum. Malum burada arkasından da bir sürü şeyler söyledik.

Köşeye sıkıştım. Kendime hakim olmalıyım.

Daha sonra silinmesine söz verirseniz yazarım.

3 gün kalsın sonra silinsin. Ne olur ne olmaz.
Bayramdan bayrama şeyhimle bir selamımız var ondan da olmak istemem.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Aklıma bir fikir geldi . Yeni çamaşır makinası alacağıma gideyim bir sıvı arap sabunu alayım. Bir tane de leğen alayım. İki su çitiliyim çamaşırları güğümüm var onunla da su ısıtırım . Arap sabunum vardı ama bitti.

Aslında eve arap sabunundan başka bir temizlik maddesi sokmamak lazım.

Elektirik veriyoruz apartmana suya elini süreni gıdıklıyor. :)) bak şimdi şeytan yine dürtüyor.Bizim ev sahibinin kızları var ikiz bekar .Alman dili ve edebiyatında okumuşlar . Annesiyle annem konuşmuş annesi veriyor. Ben de elektiriği veriyoriyorum daha ne olsun emice.

Evde kpss çalışıyorlar . şimdi kpss dedim sinir geldi. bu kurumun en alt çaycısından en üst kurum başkanına kadar kulakları çınlasın...

yaşayan üniversite mezunu mezarlığı gibi...

Neyse...

Yatağı topladım yorgan ve yastık görmek istemiyorum .Bana ne gerek bir yere kıvrılır yatarım yorgan yastıkları sobaya atıp yaksam ancak paylanır.

Allah bizleri cehennem ateşinden muhafaza buyursun.

Şimdi "Allah" dedim aklıma geldi şeyhimi de kandırdım; "seni alıp kaçıcam beni bekle bir motorsiklet alayım beraber gider ulu dağda Yunus Emre atababamızın tüm şiirlerinde saklı çiçeği aramaya gidecez Allah'ın izniyle" Kasem ettik inandırdık. Ama bir bisiklet bile alamadım yıllar geçti.

En son şeyhime ölümsüzlük zikrini öğrettim bunu her gün bir defa oku beni bekle dedim öyle kaldı...

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem " bunun geleceği yok haydi" diyene kadar bu zikir ölümsüz kılar.

Resulullah derse doğrudur buna yapacak hiç bir şeyimiz yok.

Ulu dağdan o çiçeğin kokusunu alıyor gibiyim.

Belki de Şam'dadır...

"Açtımola Şam elinin gülleri" der basar gideriz belki Şam'a,..

Hadi zikri yazayım bişe biliyorda gizliyor gibi olmasın.

Bizim gizlimiz saklımız yok ilmimiz ortada , Bildiğimiz tek bilgidir "Dost!"

Bismillahirrahmanirrahim

"Hasbiyallahu lailahe illahu aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül arşül Azim"

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gene bir serencâm vadigârım var
Dayan bu sözüme kara batakçı
Harabat ehline yadigârım var
Her mecliste benden ara batakçı

Kahveci kahveyi tatar be-tatar
Ocakta geç olur mangalda kotar
Taze tiryakidir sonra göt atar
Alır serper çâr divâra batakçı

Ekser batakçılar dilbaz olurlar
Başı dazdaz gözü çarpaz olurlar
Nerde sefil varsa arar bulurlar
Bu ne insaf bu ne hâldir batakçı

Nasıl aldın ise getir ver anı
Sana derim ey Bektaş'ın zıranı
Göbeğim keseni höllük koyanı
Veririm mezada sonra batakçı

Günde bin savaşı Kerbelâ'sı var
Cebel-i Billah'ta bir tarlası var
Kırk dokuz borçluya havalesi var
Bu ne insaf bu ne para batakçı

Erzincanlı der ki geldin otuydun
Gaybıttın gıybıttın çaydın götüydün
Gaydaşlık olalı beni batıydın
İste bakam aypalara batakçı

Laz da der ki ulan Ahmet varalım
Vermez ise faizini koyalım
Kardaşlığımızdır mühlet verelim
Belki kazana da vere batakçı

Erzurumlu der ki dadaş gelirih
Aldıhsa veririh gene alırıh
Biz bu ahşam ezemgilde galırıh
Dolana bir hana gire batakçı

Acemse der ele hardan gelipsin
Gelip menim öz metaım alıpsın
Ele her tarafın açık kalıpsın
Çöreğin dizinde dura batakçı

Şüphelidir batakçının imâmı
Üç beş gün dediği bulur harmanı
Arpanın gözüne verir samanı
Emânettir yere sürme batakçı

Düğünde bayramda geyinir alı
Veresiye almış gene bu malı
Ali'nin külahı Veli'nin şalı
Emânettir sürme yere batakçı

El malıyla girdin eyledin gerdek
Verip kurtulsana sütsüz pezevenk
Her nerde işitsen bir ulu dernek
At sürersin o pazara batakçı

Batakçının nallarını bana sor
Bir fincan kahveden eder anafor
Doksan dokuz pata ile yanaşır
Veresiye tacirlere batakçı

Kimsede beş kuruş görse yapışır
Uyuz itler gibi alır kapışır
Ver deyince basar çifte tepişir
Atar imânını nâra batakçı

Günde bin kavgası Kerbelâ'sı var
Cebel-i Billâh'ta bir tarlası var
Kırk dokuz borçluya havalesi var
Mori insaf bu ne para batakçı

Eğer Ermeniyse söylerdi foh di
İnci gıdaskoran das gurus kokti
Tızazcı darasta yine kirohti
Muritkunim ur gerdara batakçı

Eğer Rum ise der garmidi bibas
İnende guruşun zomadi bicas
Vermes paralan gamidi manas
Gidiyorsun gene nere batakçı

Okudum vasfını çektim beyaza
Dağıtsınlar Seki Şirvan Şiraz'a
Altmış para verse peşin kiraza
Tövbe çeker yetmiş kere batakçı

Uzatma Celâli serencâm çoktur
Mahşere kalırsa işi bozuktur
Katile mürüvvet borçluya yoktur
Ara bul başına çâre batakçı

Bayburtlu Celali Baba

Share this post


Link to post
Share on other sites

Azizim pes imdi eğer bize bir Allah dostu bulma görevi verilseydi nasıl bulurduk ?

 

İşten gelirken aklıma geldi şahsen kendi tavırlarımda, hallerimde her ne kadar kemter işler çoğunlukta olsada bazı Allah dostu hallerimin de olduğunu düşünüyorum. Bu hallerden bahsederek sizlere biraz fikir vermek isterim. Herkesin illaki vardır böyle halleri...

Mesela otobüs durağında otobüse en son binen kişi , gayet sakin ve herkese yol veren kişi Allah dostu hali içerisindedir.

Bir kişinin önüne geçmektense saatlerce ayakta yolcu olmayı tercih ederim.

Genelde otobüse en son binen kişi olurum.

Askerde de böyleydim anlatmıştım Askerde birliğe ilk teslim olan bedim ve askerde en son birlikten ayrılan da yine ben oldum.

Askerde birliğe ilk teslim olduğum için ödül verdiler ama en son ayrılan olduğumu kimse farketmedi.

mesela yerden sürekli para bulunması da yüzü yerde yürümenin alametidir.

Yerden para bulan kişi ve sahibine de verdiyse demek ki yürürken yüzü yerdedir.

Yunus Emre Ata babamız diyor ya;

Ben ayımı yerde gördüm

Ne ararım gök yüzünde

Benim yüzüm yerde gerek

Bana rahmet yerden yağar.

 

Ve üstadın Kaldırımlar şiirini da ancak yüzü yerde biri anlar ve şerh edebilir.

 

Belki de şuan aklıma gelmeyen unuttuğum iyi hallerimdir...

Ve bence Allah dostları çok kolay kandırılır.

 

Kâf u nûn sırrından açtım gözümü
Coşan coşsun kaynayanlar kaynasın
Arz-ı hâk üstüne serdim yüzümü
Basan bassın çığnayanlar çığnasın

Bana o Hak için verildi i'lâm
Bî-dîdâr üstüne kuruldu binam
Düşmanın gürzüne kal'adır sînem
Vuran vursun sınayanlar sınasın

Nideyim âlemde devleti mâlı
Görünür toyluğum devr ü zamanı
Medet Mevlâ'm medet yanar Celâli
Bilen bilsin kınayanlar kınasın

Celali Baba

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ez Zâhiru : Zâhiren gözükenlerin zuhûruna sebeb olan; varlığı açık belli, belgeli, âşikâr ve şüphesiz olan. Zuhûratta varlığı zâhir olan ve her şeyin üstünde görülen. Zâhir gözüken şu geçici mevcûdları var eden, mutlak var ve zâhir olan, zuhûratın halkedicisi olan ALLAHU ZÜ'L-CELÂL.

Share this post


Link to post
Share on other sites

..."SUSADIM MARKETE, PARDON ÇEŞMEYE, VARMAZ OLAYDIM....!!!
..............ESKİDEN HER MAHALLEDE VE KÖYLERDE ORTAK ÇEŞMELER VARDI, SU İSE BEDAVAYDI.;
..............GEREK KOMŞULAR. GEREKSE GENÇ KIZLARIN, DELİKANLILARIN, BULUŞTUĞU EN MASUMANE SEVDA VE MUHABBETLEFRİN, YAŞANDIĞI YERLERDİ.
.............ŞİMDİ SULAR, MARKET RAFLARINDA PARAYLA, GENÇ KIZLAR KASİYER.....!!!

(Karafakır)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kırklar Dağı: Horasan’dan gelen kırk veli, buraya gelip daha sonra Anadolu’nun
muhtelif yerlerine giderek Yesevi düşüncesini yayarlar. Bunlardan birisi de Sivas’ın
Tokuş köyüne gelir, faaliyet gösterdikten sonra vefat eder. Mezarı Kırklar Dağı’nın
üstündedir

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Yığılın süslenip gidelim Budala Sultan'ı görmeye, Kaygusuz Abdal 'ın (kaddesallahu sirruh) eşiğine yüz sürmeye"

Share this post


Link to post
Share on other sites

Süzme çeşmin gelmesin müjgân müjgân üstüne
Urma zahm-ı sîneme peykân peykân üstüne!..

Ey sevgili;
Gözlerini süzme ki, kirpik kirpik üstüne gelmesin!
Bağrımda açtığın YâR yarasına ok üstüne ok vurma!...

Râsih DeDe

Acizane Bir görsel çalışmamız;

12802714_10153974746107422_1176030338429

Share this post


Link to post
Share on other sites

MESELA ŞÖYLE BİR tefekkür EDECEK OLSAK; Cennetin yedi kapısı var . Bu cennetlere girecekleri şöyle sıralaya biliriz; Allahın dostunun ,dostunun, dostunun, dostunun, dostunun, dostunun, dostu. etti mi yedi...
Şimdi cennetler de derece derece . Firdevs cennetini isteyin siz.
Sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz "firdevsi" isteyin buyuruyor çünkü.
Firdevs nasılsa artık...

Tasavvuf , Allah dostu aramak demektir.

Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O'na aittir. O ne güzel görür, O ne güzel işitir!

Allah’ım, bende sana yaraşan hiçbir iş yok.
Eğer adâletin beni yaptığım işlere gore cezalandıracaksa vay hâlime.
(Fuzuli)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah'ın dostu ,
Allah'ın dostunun dostu ,
Allah'ın dostunun dostunun dostu,
Allah'ın dostunun dostunun dostunun dostu,
Allah'ın dostunun dostunun dostunun dostunun dostu,
Allah'ın dostunun dostunun dostunun dostunun dostunun dostu,
Allah'ın dostunun dostunun dostunun dostunun dostunun dostunun dostu,

 

"Miskin Fuzûliyem ki sana dutmuşam yüzüm

Yâ bir kemine katre ki ummâne yetmişem"

(Yüzüm sana döndürüp yalvaran zavallı Fuzûlî’yim.

Sanki denize varan küçücük bir su damlasıyım. )

Share this post


Link to post
Share on other sites
Ev sahibim kısır getirdi demin...
Allah dostunu mesela komşusuna da sormak lazım. Şimdi biz de burada kendimizi sürekli öne çıkarıyor gibi oluyoruz ama kusura kalmayın .
Hani bir şahıs gibi diyor ya "Mehdiyi görmüyor musun hala diye ..." :)
öyle kızları oynatacağına bir sürü bekar var ver evlendir bir garibanla. Allah'ın rızası için illa mehdi olmak gerekmez ki...
Ayrıca sürekli gidip geldiği camiye bakacaksın Allah dostunu
Benim şeyhimin hangi camiye gittiğini biliyorum. Mahallesini biliyorum. Bunlar önemli bilgiler .
Şeyhimi nasıl kızdıracağımı nasıl güldüreceğimi az çok biliyorum.
Mesela gitsem dergaha desem ; "Şu dünyada müridi olmayan tek şeyh varsa o da benimdir. Aslında bir tane müridim var ama kaçmasın diye ona şeyhim diyorum " eeee bu işler böyle emice, ince fikirli olmak lazım.
Buna güler şeyhim. Çünkü burada aslında bir heva veya kibir yok bizim ne olduğumuz ortada. Şeyhimin bir sözünü "okudum anladım inandım" var burada. Çünkü şeyhim diytor ki ;" beni sabah namazına kaldıran köpeği şeyhim bildim"
Gerçi sabah namazına kaldıramasam da bazı hadisi şerifler ayetler yazarım. esmaül hüsnadan bişeler yazarım.
Ama bakarsan şöyle şeyhim gibi yetişmiş müridim olsa ben de şeyh olurum .
Sanırım çağımızda mürit olmak daha zor oldu. Kimse burnundan kıl aldırmıyor...
Adam alıyor şeyhinin fotoğrafını asıyor duvara önünden geçit töreni yapıyor önünde bilmem ne...
Bu arada şeyhime de müjde ev sahibi tarafından sevilen bir müridiniz olarak saygılarımla ellerinden öperim. (buna kızabilir işte "hadi ordan hergele" der en çok benlik etmeye kızar. ben dediğinde olmaz. "Biz" de istersen "Mehdiyiz" de... "Muhammediyiz biz" de önemli olan "biz" )
Neyse Allah dostuna araştırmamıza bakalım biz...
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyuruyor;"Ben ilmin şehriysem kapısı Ali'dir (kaddesallahu veche) "
Kapı "bab" Bizim anadoluda "baba" dediğimizin aslı "bab" kapıdır.
Haddimiz olmayarak hadisi birlikte düşünecek olursan yani buyruluyor ki ;"Ben cennetsem Ali (kaddesallahu veche)Kapısıdır"
Hz. Ali Yariizdir ve dahi burada Kapı yani Allah dostu oluyor. Vesselam

Bir şiir;

Aç kapıyı haber var,
Ötenin ötesinden.
Dudaklarda şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.

Biz geldik, bilen bilsin.
Gönül gönül girilsin.
İnsanlar devşirilsin,
Sonsuzluk destesinden

Necip Fazıl Kısakürek

Share this post


Link to post
Share on other sites




Ashabın Hz. Peygamber’in Huzurunda Oturuşları


- Biz Rasûlullahın s.a.v yanında sanki başımıza kuşlar konmuş gibi, kıpırdamadan konuşmadan otururduk. Bir gün bazı kimseler geldiler ve


“Allah’ın katında, Allah’ın en sevgili kulu kimdir?” diye sordular. Hz. Peygamber



“Ahlak bakımından en güzel olandır” dedi.


- Rasûlullah’a vardım. Ashabı etrafındaydı. Sanki onların başlarının üzerinde kuşlar vardı.






Share this post


Link to post
Share on other sites

Şimdi bak demiyim diyorum ama demiyim de ne yapıyım. Adam bizi ekledi arkadaş olarak ,selam verdik almadı. "niye selamımı almadın?" deyince hooop bizi hemen attı arkadaşlıktan.

Bu ne geliş , bu ne gidiş...

Yani içinden selamımı aldığını düşünmem mi gerekiyordu?

Böyle bir beklenti var mı sünnette?

Ben müneccim miyim nerden bilebilirim sen selamı aldın mı almadın mı?

Çoluk çocuk heralde...

Evliya değilsen hemen sepetliyorlar.

Allah , herkesi evliya etmek zorunda mı?

Evliya değilse bu adam değil mi yani?

bilemiyorum artık...

Aklımız ermiyor bizim böyle oyunlara...

 

 

 

Gonca mı maksûdun dost mu muradın

Bülbül seherlerde niçin ağlarsın

Garip gecelerde feryâd edersin

Ümidim gülşende eylersin nida

Yandırdı derûnum bülbûl-i şeydâ

Sen de mi olmuşsun dostundan cüda

Bülbül seherlerde niçin ötersin

Garip gecelerde feryâd edersin

Cânân illerinden haber mi aldın

Ah-ı hasretinle ciğerim deldin

Mevlâ'nın aşkından deli mi oldun

Bülbül seherlerde niçin ötersin

Garip gecelerde feryâd edersin

Celâli hayrette kalan bî-çâre

Vâkıf-ı esrar olan demez ağyâre

Sende mi müştaksın Cemâl-i yâre

Bülbül seherlerde niçin ağlarsın

Garip gecelerde feryâd edersin

Bayburtlu Celali Baba

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...