Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
Cavit

Dünyayı yol ayrımına sürükleyecek savaş!

Recommended Posts

İbrahim KARAGÜL

[email protected]

 

28 ARALIK 2005 ÇARŞAMBA

Dünyayı yol ayrımına sürükleyecek savaş!

 

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül; ABD'nin İran ve Suriye'ye saldırı için Türkiye'den destek istediğine dair son günlerde ortaya atılan iddiaları yalanladı. Türkiye ile Suriye arasındaki yakınlaşmayı "mükemmel" olarak niteleyen Gül, ABD'den bu iki ülkeye karşı "Türkiye'nin desteğini içeren bir talep gelmediğini" söyledi.

 

Türkiye'nin İran ve Suriye ile güçlenen ilişkilerini ve Irak işgalinin ortaya çıkardığı ağır faturayı gören herkes, ABD ve İsrail'in yaklaşan bu iki krizde Türkiye'yi çok kolay yanına çekemeyeceğini biliyor. Ancak krizin boyutları o kadar genişliyor ki, Türkiye'nin ne tür adımlar atacağı, krizi kendi adına nasıl yöneteceği sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da en çok merak ettiği mesele haline geliyor.

 

ABD-Türkiye, İsrail-Türkiye arasında bu konular ne kadar gündeme geldi, geldiyse ne şekilde geldi, tam olarak bilmiyoruz. Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetini ve direncini tahmin edebiliyoruz. Ancak İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırı ve Suriye'nin "kontrol altına alınması"na ilişkin bütün senaryolarda Türkiye'ye merkezi bir rol biçiliyor. Hem ABD hem de İsrail'in İran'a yönelik askeri planlarının merkezinde Türkiye var. Ankara reddetse de bu böyle. Ankara işbirliği yapmama kararında olsa bile şu ana kadar krizin seyri böyle. Belki Türkiye bu rolleri üslenmeyecek, belki engelleyici bir pozisyon belirleyecek, belki de direnci "bir şekilde" kırılacak... Bütün bunları zaman gösterecek. Üstelik bu zaman pek de uzun değil.

 

Amerika'nın İran'ı hedef almak için kendince gerekçesi çok: İran'ın nükleer silahlar edinmesi, teröre destek vermesi, İran'a karşı devrimden kaynaklanan intikam duyguları gibi. Ayrıca Tahran'ın 2004 yılında aldığı, petrol ticaretinde dolar yerine Euro'yu kullanmaya, bir petrol borsası oluşturmaya, "petrodolar" tekelini kırıp "petroeuro"yu öne çıkarmaya yönelik kararı var. İran'ın Rusya, Çin ve Latin Amerika ülkeleri tarafından da desteklenen bu projesi, doların dünya hakimiyetini ve Londra'daki uluslararası petrol borsasını sarsacak, doların devalue edilmesi sürecini hızlandıracak, petrol fiyatları üzerindeki ABD tekelini kırabilecek bir gelişme olarak niteleniyor. Yine İran'ın, Çin, Rusya, Hindistan ve bazı Avrupa ülkeleriyle enerji alanında yürüttüğü dev projeler ABD'nin Avrasya'yı çevreleme stratejisine ölümcül darbeler indiriyor. Anglo-Amerikan-İsrail ittifakı bu nedenle İran'ı hedef aldı. Afganistan, Pakistan, Azerbaycan, NATO üzerinden Türkmenistan ve bölgedeki diğer ABD üsleri, Irak'taki ABD egemenliği ve Türkiye üzerindeki ABD nüfuzu, aslında İran'ı çepeçevre kuşatmış durumda. İran kuşatmayı radikal kararlarla kırma yolunu deniyor. Nükleer silahlar en önemlisi, ABD'yi rahatsız edecek enerji ortaklıkları da böyle.

 

Kuşatmanın yarılması ABD'nin Ortadoğu-Orta Asya hattındaki jeopolitik hareketliliği daha da hızlandıracak, Ortadoğu-Hazar arasında çok büyük çatışmalara neden olacak, İsrail'in bölgesel askeri hegemonyasına ağır darbe indirecektir. Bu, sadece İran'ın stratejisi değil. Asyalı güçler, İran üzerinden ABD'ye karşı şiddetli bir savaş yürütüyor.

 

İran'a saldırı, bu yönüyle dünyayı yol ayrımına götürecek, Doğu ile Batı arasında belki de bu yüzyılın temel dengesini belirleyecek uzun ve azap verici bir kavgaya neden olacaktır. Ortadoğu/İslam dünyasında ABD ve İsrail'e karşı köklü hareketlerin ortaya çıkmasına neden olacaktır.

 

Kriz bölgede korkunç bir silahlanma yarışı başlattı. S. Arabistan'ın İngiltere ile yaptığı milyarlarca dolarlık hava savunma anlaşmaları, Türkiye'nin İran'ın güçlenmesine paralel olarak hava savunma sistemleri ve uzun menzilli füzeler konusunda çok ciddi çalışmalara girişmesi, krizin her an bölgesel bir savaşa dönüşebileceğini, bölge ülkelerinin krizi, savaşı ve süreci yönetme iradesini kaybedebileceğini gösteriyor.

 

Gül'ün dediği gibi, belki bugün ABD'den böyle bir talip gelmedi, belki gelse de Türkiye hayır diyecek. Ama Kızıldeniz'den Hazar'a kadar yayılabilecek bu ateşi başkaları yakacak ve Türkiye ateşin tam ortasında kalacak. O zaman ne yapacağız?

 

Yarın, İran krizinin nasıl geliştirildiğine, hangi aşamalardan geçirildiğine, nerelere uzanacağına ve ne kadar büyük bir tehlikenin yaklaşmakta olduğuna ilişkin somut gelişmeleri aktaracağım.

 

Yeni Şafak

 

http://entellektuel99.myfreebb.com/viewtopic.php?p=1607#1607

Share this post


Link to post
Share on other sites

Avrasya satrancında ölümcül hamleler: Yeni 11 Eylül mü yoksa İran'ın bombalanması mı!..

 

İbrahim KARAGÜL

[email protected]

23 ARALIK 2005 CUMA

 

 

 

Avrasya satrancında ölümcül hamleler:

Yeni 11 Eylül mü yoksa İran'ın bombalanması mı!..

 

Amerika, yüzyılın mücadelesini verdiği üç bölgede ağır kayıplarla karşı karşıya. Latin Amerika, Bolivya'da devlet başkanlığı seçimini kazanan Evo Morales'le daha da güçlenen anti-Amerikan blok, ABD'nin arka bahçesinin hiç de güvende olmadığına yönelik güçlü işaretler vermeye başladı. 2006'da yapılacak seçimlerde ABD'nin hiç de hoşlanmadığı yeni liderler iktidara gelecek.

 

Ortadoğu macerası, Irak işgaliyle tam bir kaosa dönüştü. İşgal bir şekilde devam etse, bölgedeki rejimler ve liderler ABD ile işbirliği yapsa, bazıları işbirliği yapıyor gibi görünse de, Amerika'nın Ortadoğu'daki imajı, güvenilirliği hiç olmadığı kadar kötü durumda. Bölge halkları, Amerikan varlığını, Haçlı ve Moğol istilaları gibi algılıyor. Medya operasyonuyla, sahte demokrasi paketleriyle, sivil toplum finansmanıyla kitlelerin sempatisini kazanmak artık mümkün değil. Hele Suriye, İran gibi başka ülkeleri de tehdit ederken, bir çok ülkenin içişlerine müdahale edip etnik kavgaları provoke ederken bu hiç mümkün olmayacak. Kısa vadede başarılı gözükse de, ABD uzun vadede bu bölgede kaybetti. Milletlerin hafızası bazı şeyleri kolay unutmaz. Unutmuş görünür ama unutmaz. Birinci Dünya Savaşı sonrası yaşananların unutulmaması gibi.

 

Bugün asıl konum üçüncü bölge. Amerika'nın Orta Asya'daki varlığı. Afganistan işgali, bölgede uygulanan kadife devrim örnekleri Orta Asya'da ABD nüfuzunu garanti altına almış değil. Diğer iki bölgenin aksine, Orta Asya'da etkin olan üç büyük güç var; Rusya, Çin ve Hindistan. Hindistan'ı şimdilik bir tarafa bırakalım. Ancak Rusya ve Çin'in hem kendi aralarında hem de Orta Asya'da attığı adımlar, Orta Asya'dan Ortadoğu'ya yönelik müdahaleleri, ABD'nin hesaplarını bozacak nitelikte.

 

Rusya, Mavi Akım'la Türkiye ve Güney Avrupa'nın enerji ihtiyaçları için adeta tekel olurken, Avrupa'ya yönelik enerji projeleriyle öne çıkarken Çin'le birlikte hem petrol ve doğalgaz projelerinde hem de askeri projelerde dev adımlar atıyor. Türkiye'de bu adımların küçümsendiğini biliyorum. Nedeni tartışmaya bile gerek yok.

 

Ama bu bir hata. Hata, çünkü atılan adımlar Amerika'nın "Avrasya'yı çevreleme stratejisi"ni boşa çıkarmak üzere. ABD'nin Baku-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattının dışında hiçbir projesi başarılı olamadı. Afganistan işgali dışında hiçbir yerde gerçekten etkinlik kuramadı. Washington, Özbekistan'ın ABD'yi terk edip "Rus-Çin Ekseni"ne kaymasıyla ağır bir yenilgi aldı.

 

Ancak jeopolitik satrançta asıl hamle 15 Aralık'ta yapıldı. Kazakistan'dan Çin'e ulaşacak 962 kilometrelik boru hattı yapılan tören, BTC'nin jeopolitik ayrıcalığını ikinci plana düşürdü. Kazak-Çin hattı, Hazar'a ulaşıyor, Rusya'nın diğer boru hatlarıyla da birleştirilecek. Aynı hat, İran üzerinden Basra Körfezi'ne ulaşabilecek. Böylece Hazar petrolleri sadece Ceyhan'a değil, Doğu'ya da akacak. Rus hatları üzerinden Avrupa'ya ulaşacak. Avrupa'dan Hindistan'a ve Çin Denizi'ne uzanan boru hatlarını ve bunları Rusya ve Çin'in kontrol ettiğini düşünün. ABD için tam bir kabus!

 

F. William Engdahl, Çin-Rus Ekseni'nin Orta Asya'da ABD'ye karşı kazandığı zaferi, "Rusya-Çin-Kazakistan enerji ortaklığı, ABD için kabus senaryosu" şeklinde niteliyor. Yazara göre ABD, bu adımlarla Avrasya üzerindeki avantajlı durumunu kaybetmek üzere. Orta Asya enerji kaynakları ve ulaşım koridorlarının güvenliğinde birinci derecede belirleyici olan Özbekistan'ın saf değiştirmesi de buna eklenince, ABD hem enerji projelerinde hem de Orta Asya'nın denetiminde gerilemeye başladı. Rusya ve Çin, jeopolitik ödülü şimdiden kazanmış gibi. British Petroleum'un öncülüğünde, Zbigniew Brzezinsky'nin lobi gücüyle hayata geçirilen BTC'nin, ABD'nin bölgedeki etkinliğini tek başına güvence altına alması imkansız.

 

Çin, ABD gibi askeri güç kullanmadan petrolün kaynağında etkinlik kurdu. Bunu Ortadoğu'da ve Orta Afrika'da (Sudan) da yapıyor. Asyalı iki gücün kadife devrimleri önlemek için askeri, siyasi ve ekonomik yollardan yürüttüğü çalışmaları hatırlatan yazar, 2004'te Çin'in İran'la yaptığı 70 milyar dolarlık petrol anlaşmasına dikkat çekiyor. "Tahran Metrosu" anlaşması ve "Hazar boru hattı" anlaşmalarıyla rakam 100 milyar doları buluyor.

 

Kazakistan'la yaptığı anlaşmayla Hazar'a giren Çin, İran'la yaptığı anlaşmalarla da Basra Körfezi'ne, Ortadoğu'ya girdi. Rusya ve Çin'in İran'ı bölgenin en büyük silahlı gücüne dönüştürme, nükleer silahlarla donatma çabası boşuna değil.

 

Avrasya'yı kontrol etme adına yürütülen, Orta Asya'da şiddetlenen savaş sürprizlere gebe. 1997'lerden itibaren AB, Rusya ve İran'ın ABD'nin Orta Asya planlarını tehdit etmeye başlamıştı. Son raund Afganistan'da oynanacaktı. 11 Eylül saldırıları oldu ve bütün hesaplar değişti. Bu çıkış da, Orta Asya için yepyeni bir hesaplaşmaya kapı aralıyor. Bu sefer ikinci bir 11 Eylül mü olur, yoksa İran mı bombalanır bilmiyorum ama bir hesaplaşma kesin olacak.

 

Son dönemde Türkiye'yi de içine sokmaya çalıştıkları senaryo, İran'ın nükleer tesislerini adres gösteriyor. Ancak bu, adeta bir dünya savaşına davetiye çıkarmak olacaktır ve medeniyet savaşı olarak algılanacaktır. İran'a saldırı aynı zamanda Rusya ve Çin'e saldırı anlamına gelecek, Ortadoğu ve Orta Asya'da hesaplar yeniden belirlenecektir. ABD ve müttefikleri bunu göze alabilir mi? Alamazlarsa, en az o kadar ses getirecek, hesaplar değiştirecek bir başka olayın patlak vereceğini şimdiden not edin.

 

yenisafak

 

http://entellektuel99.myfreebb.com/viewforum.php?f=9

Share this post


Link to post
Share on other sites

ABD felakete hazırlanıyor!

 

Neo-con çılgınlık İran’ı veya başka bir ülkeyi değil, Amerika’yı felakete sürükleyecek. İran, Rusya ve Çin, ABD’yi intihara sürüklemeye çalışıyor. Ekonomik felaket durumunda ortaya çıkabilecek terörist saldırı, halk isyanı gibi durumlara ilişkin hazırlık yapılıyor.

Irak’ı istila eden ancak direnişçiler karşısında rezil duruma düşen bu ordu, yeni bir savaşı göze alabilir mi? Tahran’ı kızdıracak birkaç füzenin bütün bölgeyi nasıl kaosa sürükleyeceğini bilenler, İsrail için atılacak füzelerin Amerika’yı nasıl bir hezimete sürükleyeceğini de takdir ederler… Askeri gücü, silah kapasitesi, yayılma hırsı ne kadar azgın olursa olsun ABD, ekonomik açıdan iflasa sürüklenme gerçeğiyle karşı karşıya.

Irak işgali için 2 trilyon dolara yakın bir maliyetle yüz yüze bulunan ABD, aslında kendine karşı bir savaş yürütüyor. Irak gibi, İran’a da ambargo uygulayarak on yıl beklemek istemiyor. Peki, İran’a saldırının ortaya çıkaracağı kapsamlı savaşı finanse etmek için 6 trilyon doları nasıl ve nereden bulacak? Bunu da mı Çin’e borçlanarak yapacak? Çin ABD’nin bankeri. Rusya ve Çin, Güvenlik Konseyi’nde ABD’yi durdurursa Washington bu nükleer güçlere karşı ne yapabilir?

ABD, İsrail ve İngiltere Irak gibi İran’a da saldırıya hazırlanıyor. Saldırının temel sebebi İran’ın petrol ticaretinde Euro kullanma kararı. İran Mart ayında doları çökertmek için önemli bir adım atacak.

ABD Hazinesi geçtiğimiz günlerde Amerikan ekonomisinin çöküşün eşiğinde olduğu uyarısını yaptı. Borçlanma limiti hızla aşılıyor. Şu anki toplam borç 8.162 trilyon dolar…

Amerikan bankaları birkaç hafta önce çalışanlarını, ekonomik çöküş döneminde mudilerine nasıl cevap verecekleri konusunda gizli eğitime başladı…

Ekonomik felaket durumunda ortaya çıkabilecek terörist saldırı, halk isyanı, kitle gösterileri ve yönetime karşı ayaklanma gibi durumlara ilişkin hazırlık yapılıyor. Milyonlarca insanı barındıracak gözaltı merkezleri organize ediliyor. ABD Başkanı George Bush, böyle bir durumda sıkıyönetim ilan etmesi halinde hangi yasaların askıya alınacağına ilişkin kararlar verilmiş bile... Neo-con çılgınlık İran’ı veya başka bir ülkeyi değil, Amerika’yı felakete sürükleyecek. İran, Rusya, Çin ve ABD’nin küresel imparatorluk hayallerinden rahatsız olan ülkeler, onu daha da tahrik edip intihara sürüklemeye çalışıyor. Nükleer silahların da kullanılmasını içeren 90 gün akılalmaz gelişmelere sahne olabilir. Gerilim çok yüksek.

26.1.2006 / İBRAHİM KARAGÜL / YENİ ŞAFAK

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...