Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
BDG

Necip Fazıl Kısakürek Biyografisi

Recommended Posts

Istanbul'da, kendi ifadesiyle, “Çemberlitas'ta, Sultanahmet'e dogru inen sokaklardan birinde, kocaman bir konakta” sabaha karsi dogdu. (26 Mayis 1905, Persembe)

 

Kayitli bir secereyle, Alâüddevle devrinin Seyhülislâmi Mevlâna Bektût Hazretlerine dayanan, Dülkadirogullarina bagli “Kisakürekler” soyuna mensuptur. Babasi, Mekteb-i Hukuk mezunu, Bursa'da âzâ mülazimligi, Gebze savciligi ve kisa ömrünün son senelerinde Kadiköy hakimligi görevlerinde bulunmus olan Abdülbâki Fazil Bey (Ö. 29 Kasim 1920); annesi, Girit muhacirlerinden bir ailenin kizi olan Mediha Hanimdir. (Ö. 10 Haziran 1977) Büyükbabasi, Istanbul Cinayet Mahkemesi ve Istinâf Reisliginden emekli, Ikinci Abdülhamîd Han'a Ermenilerce girisilen suikastin tarihî muhakemesini yapan ve Mecelleyi kaleme alan heyet içinde imzasi bulundugu için, 6 Ekim 1902'de “Legion d'honneur” nisaniyle ödüllendirilen Mehmet Hilmi Efendi'dir. (Ö. 19 Mayis 1916)

 

Büyükdere'deki mahalle mektebinde baslayan ögrenim hayati çesitli okullarda devam etti. Fransiz okulu ve Kumkapi'daki Amerikan kolejinin ardindan Serasker Riza Pasa yalisindaki Rehber-i Ittihad mektebinde, Büyük Resit Pasa Numûne mektebinde ve seferberlik sebebiyle gidilen Gebze'nin Aydinli köyünde süren ilk ögrenimini Heybeliada Numûne Mektebi'nde bitirdi. Orta ögrenimini imtihanla girdigi “Mekteb-i Fünûn-u Bahriye-i Sahâne”de tamamladi. 17 yasinda, o günkü adiyla “Istanbul Darülfünûnu Edebiyat Medresesi Felsefe Subesi”ne girdi. (1921-1922)

 

Ilk siirlerini Yeni Mecmua'da yayimladi. Necip Fazil'in yayimlanan ilk siiri Örümcek Agi adli kitabina “Bir Mezar Tasi” basligiyla aldigi “Kitabe” adli siiridir. (1 Temmuz 1923)

 

Cumhuriyetin ilanindan bir yil sonra, 20 yasinda, Maarif Vekaletinin (Millî Egitim Bakanliginin) Avrupaya tahsile gönderilecek ilk talebe grubu için açtigi imtihandaki basarisiyla üniversitedeki sömestrelerini resmen tamamlamis sayilarak Paris'e gönderildi. Sorbon Üniversitesi Felsefe bölümünde burslu olarak ögrenim gördü. (1924-1925)

 

Ilk siir kitabi “Örümcek Agi” yayimlandi. (1925)

 

Yurda döndükten sonra “Felemenk Bahr-i Sefit Bankasi”nda çalismakta olan Salih Zeki'yi ziyarete gittigi bir gün, arkadasinin tesvikiyle ayni bankada ise basladi. (1926)

 

1928 - 29 senelerinde “Bâbiâli” adli otobiyografik eserinde tafsilatli sekilde anlattigi, bohem bir hayat sürdü.

 

Henüz 24 yasindayken, “Kaldirimlar” isimli ikinci siir kitabi yayimlandi. 128 sayfalik bu eser edebiyat çevrelerinde büyük bir yanki uyandirdi. Yasayan genç sâirlerin en büyügü olarak kabul edilen Necip Fazil'i devrin ünlü edebiyatçilarindan Yakup Kadri, bir deha olarak tanimladi. Edebiyat tarihçisi Ismail Habib, onun his ve hayal yüksekligine hiçbir sâirin çikmamis oldugunu yazdi. Devrin kolay begenmeyen tavriyla ünlenmis elestirmeni Nurullah Ataç, onu yarina kalacak tek sâir olarak degerlendirdi. Yasar Nabi ise Necip Fazil'dan “bir misrai bir millete seref verecek sâir” diye söz etti. Ayni zamanda siirleri ders kitaplarina girdi.(1928)

 

1929 yazinin sonlarina dogru gittigi Ankara'da, 9 yil boyunca çalisacagi ve müfettislige kadar yükselecegi Is Bankasi'nda Umum Muhasebe Sefi olarak göreve basladi. (5 Agustos 1929)

 

Üçüncü siir kitabi “Ben ve Ötesi” yayimlandi. (1932)

 

Taksim'deki meshur tarihî bina Taskisla'nin 5. Alay, Zâbit kitasinda 6 ay neferlik; Harbiye'de Ihtiyat Zâbit Mektebinde 6 ay talebelik ve 6 ay subaylik yapti. (1931-1933)

 

Bir aksam, çalistigi bankadan Bogaziçi'ndeki evine dönmek için bindigi “Sirket-i Hayriye” vapurunda karsisina oturan ve gözlerini ondan ayirmayan; o güne kadar hiç görmedigi, bir daha da göremeyecegi bir adam ona, Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri'nin adresini verdi. Sicak bir ilkbahar günü, yanina Abidin Dino'yu aldi ve Eyüb sirtlarina çikti. Belki üç, belki bes saat süren o günkü temastan sonra hayatinda büyük bir dönüsüm yasadi. (1934)

 

Yasadigi buhranli günlerden “Tohum”u yazdi. (1935)

 

Yayim hayatina Ankara'da baslayip Istanbul'da devam eden Agaç dergisini çikardi. (1936)

 

Uzun süredir üzerinde çalistigi “Bir Adam Yaratmak” adli piyesini 63 numarali ocak idaresinin teftisini yapmak için gittigi Zonguldak'ta tamamladi. (8 Temmuz 1937).

 

Bir Adam Yaratmak adli eseri Istanbul Sehir Tiyatrosu'nda Muhsin Ertugrul tarafindan sahnelendi ve büyük bir ilgi gördü. (1937-1938)

 

Ulus Gazetesi'nin açtigi yeni Millî Mars yarismasi için kendisine özel olarak yapilan teklifi “müsabaka”dan vazgeçilmesi sartiyla kabul etti. “Büyük Dogu Marsi” adli siiri yazdi. (1938)

 

Bankadaki memuriyetinden istifa ederek Haber gazetesine girdi. Kisa bir süre sonra da Son Telgraf gazetesinde çalismaya basladi. (1938)

 

Zamanin Maarif Vekili Hasan Âli Yücel tarafindan Ankara Devlet Yüksek Konservatuarina Hoca olarak tayin edildi. Hasan Âli'den Istanbul'da bir görev istedi. Güzel Sanatlar Akademisi'nin Yüksek Mimari kismina atandi. Robert Kolej'in son siniflarinda, Ankara'da Dil ve Tarih Cografya Fakültesi'nde ve Istanbul'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde ders verdi. (1939-1942)

 

Çile adli, ileride bas köseye oturtacagi, en sevdigi ve yasadigi anlatilmaz / anlasilmaz büyük ruh istirabinin siirini yazdi. (1939)

 

Türk Dil Kurumu hesabina “Namik Kemal” isimli bir eser kaleme aldi.(1940)

 

1941 senesinde, köklü bir aileden, “Bâbanzâde”lerden, Ahmed Naim Efendi'yle kardes çocugu olan Recai Bey'in kizi, Yahya Nüzhet Pasa'nin torunu Fatma Neslihan Hanimefendi ile evlendi. Bu evliliginden Mehmed (1943), Ömer (1944), Ayse (1948), Osman (1950) ve Zeynep (1954) isimli bes çocugu oldu.

 

45 günlügüne asker olarak gönderildigi Erzurum'da yazdigi siyasî bir yazi sebebiyle mahkûm oldu ve Sultanahmet Cezaevinde ilk hapis cezasini çekti. (1942)

 

Büyük Dogu'nun ilk sayisini çikardi. (17 Eylül 1943)

 

Büyük Dogu dergisinin ilk devresi 30 sayi sürdü. Daha sonra da çesitli vesilelerle kapanacak olan dergi Mayis ayinda Bakanlar Kurulu karariyla kapatildi. (1944)

 

Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimari bölümündeki hocaligina son verildi ve ikinci kez askerlige sevk edilerek Egridir'e gönderildi. (1944)

 

2 Kasim 1945'de yeniden yayimlanmaya baslanan Büyük Dogu 13 Aralik 1946 tarihli sayisindan sonra Örfi Idarece tekrar kapatildi.

 

“Sabir Tasi” piyesiyle “C.H.P. Sanat Mükâfati”ni kazandi. Ancak jürinin verdigi karar Parti Genel Idare Kurulu tarafindan iptal edildi. (1947)

 

Büyük Dogu'nun çikmadigi kisa bir arada 3 sayilik mizah dergisi “Borazan”i çikardi. (1949)

 

Büyük Dogu'yu günlük gazete olarak çikardi. (1951, 1952 ve 1956)

 

Türkiye Jokey Kulübü'nün ismarlamasiyla -belki de dünyada türünün ilk örnegi olan- ati bütün ruhu, estetigi, tarihi ve felsefesiyle, sairane bir üslupla ele alan ve anlatan “Ata Senfoni” adli eseri kaleme aldi. (1958)

 

Yurdun çesitli bölgelerinde (Salihli, Izmir, Erzurum, Van, Izmit, Bursa, Konya, Adana, Kahramanmaras, Tarsus) bir dizi konferanslar verdi. (1963-1964)

 

“b.d. Fikir Kulübü”nü kurdu. Mart ayindan baslayarak Adiyaman, Kahramanmaras, Burdur, Gaziantep, Nizip, Kilis, Kayseri, Akhisar, Ankara, Kirikkale ve Eskisehir'de konferanslar serisini sürdürürken, gazetedeki günlük yazilarina, bazi eserlerinin tefrikasina devam etti. (1965)

 

“Vahidüddin” adli eserini Bugün gazetesinde tefrika edip ilk baskisini yaptiktan sonra takibata ugradi ve kitap toplatildi. Eserde suç unsuru bulunmadigina dair bilirkisi raporu dogrultusunda beraat karari verildi. (1968)

 

Erzincan, Antalya ve Alanya'da konferanslar verdi. (1969)

 

Hacca gitti. Ayni yil, Fas'tan, Saraya çok yakin çevreden evine kadar gelen, ömrünün kalan kismini bütün aile fertleriyle birlikte Fas'ta geçirme teklifini reddetti. (1973).

 

Oglu Mehmet'e Büyük Dogu Yayinevi'ni kurdurdu. “Esselâm” isimli manzum eserinden baslayarak daha evvel çesitli yayinevlerince basilmis eserlerinin düzenli yayimina basladi. (1973)

 

Daha önce Örümcek Agi (1925), Kaldirimlar (1928), Ben ve Ötesi (1932), Sonsuzluk Kervani (1955), Çile (1962) ve Siirlerim (1969) adlariyla yayimlanan siir kitaplarini, “mal sahibi olarak” kendisini ifadelendirmeyen unsurlardan “özlestirerek, süzerek, ayiklayarak, düzelterek” yeni siirleriyle birlikte bütün siirlerini tek kitapta Çile adiyla topladi. Türk edebiyatina, “Sairligimin tek ve eksiksiz kadrosu” diyerek armagan ederken, kitabin takdiminde, vasiyet niteligindeki su ifadeye yer verdi:

 

“- Iste siir kitabim bu, hepsi bu kadar; ve bu kitaba gelinceye dek baska hiçbir siir bana, adima ve ruhuma mal edilemez!” (1974)

 

Son Devre Büyük Dogu dergisini çikardi. (1978)

 

Dergi-kitap seklinde 13 sayi sürecek “Rapor”lari yayimladi. (1976-1980)

 

Türk Edebiyat Vakfi tarafindan Türkçenin Yasayan En Büyük Sairi kabul edilerek kendisine beratla ‘Sultan -üs Suara' (Sairler Sultani) unvani verildi. (26 Mayis 1980)

 

Dogumunun 75. yildönümünde Kültür Bakanligi'nca “Büyük Kültür Armagani” ödülünü aldi. (1980)

 

‘Iman ve Islam Atlasi' adli eseriyle fikir dalinda Milli Kültür Vakfi Armagani'ni aldi. (1981)

 

“Bati Tefekkürü ve Islâm Tasavvufu” isimli eseri münasebetiyle de “Yilin Fikir ve Sanat Adami” seçildi. Türkiye Yazarlar Birligi Üstün Hizmet Ödülü'nü aldi. (1982)

 

Ömrünün son günleri, Erenköyündeki evinde “küçük oda”da, kitaplari, yazilari, notlari ve birtakim halis ve gerçek dostlariyla mahzun sohbetler içinde geçti. Ve bir gece... Yataginda dogrulup, elâ gözlerini pencereden disariya, derin karanliga dikti. Ne gördü ki; pembeden daha kirmizi dudaklari hafifçe kipirdadi: “Demek böyle ölünürmüs!..” (25 Mayis 1983)

 

Eyüp sirtlarinda topraga verildi. (26 Mayis 1983, Persembe)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...