Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
NFK-Fan

Kestirme Yollar

Recommended Posts

KESTİRME YOLLAR

 

Onuncu sınıf muharrirlikten birincisine geçmek için mebus olmalı...

 

(Şirketi Hayriye)nin laternalarını susturmak için kalem yerine bekçi sopası kullanmalı...

 

Münekkidin hayranlığını kazanmak için ona şiir ithaf etmeli...

 

Genç kızların hoşuna gitmek için nezleli bir sesle abuk sabuk konuşmalı ve "Baybay!" diye ayrılmalı...

 

Tiyatro eserinde halka azılı bir tez dinletmek için, fırsatını bulup ara yerde bir tabanca patlatmalı...

 

İstanbulun imar davasını kökünden halletmek için zelzeleye kazma ve yangına süpürge ısmarlamalı...

 

Diplomaya taş çıkartmak için şahsiyetsizlik vesikası imzalatmalı...

 

Tükenmez Ömürlü bir mecmua kurmak için sayısız çıplak kadın resmi bulmalı...

 

Rusyada ölüme mahkum olmak için komünist ve İtalya hududundan geriye çevrilmek için faşist tanınmalı...

 

 

Hendese diyor ki, doğru hat, iki nokta arasına çekilmiş en kısa yoldur. Hayat ne kadar hendeseye benziyor

 

değil mi?

 

5 Temmuz 1939

Share this post


Link to post
Share on other sites

İşleri kolay yönleri ile kestirmeden halletmek, bizlerin yüz küsür yıldır düşünemeyen beyinlerimizin en büyük çilelerinden.Aslında utanılacak bir hal, tabiki düşünen için, tabiki çile çeken için...

Bu hal hala devam ediyor.1939dan sonra bitmiş değildir.

Hayat eğer hendese ise vah vah diyelim...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hazırlopçu, bedavacı ve ucuz cinsinden teşekkül ettirilen modernlik ve devrimcilik hamleleri; cemiyetin topuğundan başına kadar meccaniliğin, şahsiyetsizliğin, keyfiyetsizliğin sinmesine, sirayet etmesine sebep olmuş ve hatta bir zaman sonra bu ahval öyle bir kemikleşmiştir ki, “bizden adam olmaz, burası Türkiye, herkes aya bizler yaya, eller gider mersine biz gideriz tersine” türünden özlü sözler! dillere pelesenk olarak hayatın her alanında kullanılmaya hazır hale gelmiştir. Evet; zahmete, ızdıraba, emeğe, çileye dayanmayan iş ve faaliyetler, beyinleri uyuşturmuş, pörsütmüş ve umumî olarak bir milletin ezik, yenik, perişan olmasına kapı açmış ve bu menfî ruh hallerine bağlı olarak da atılan her adımın kolaycılığına kaçmak, bedavacılığa yeltenmek, zerre kadar zorluğuna ve çilesine katlanmadan arzusuna ulaşmak zihniyetini demir ağlar gibi örmüştür anayurdun dört bir tarafındaki kafalara.

 

İşin daha da vahim ciheti; Batıyı dize getiren, dünyaya adaleti, huzuru, güveni, barışı yayan Osmanlı’nın torunlarının ve onun nezdinde Doğunun; materyalist, emperyalist Batı karşısında bu duruma düşmesi, bundan kurtulmak için Batının mukallidi olmayı tek çıkar yol bellemesi ve hatta Batının gölgesi olmayı marifet sayması hasebiyle hem kendi, hem de cümle âlem gözünde itibarını yitirmesi ve devrildikçe devrilmesi, battıkça batmasıdır.

 

Bir harf devrimi bile kolay öğrenilebilirlik kisvesi altında millete yutturulmamış mıdır? ( Böyle bir zehrin yutturulmasına neden boyun eğilmiş, neden bu caniliğe engel olunamamıştır, ayrı mevzu ) Sıcak bir oda, yumuşak bir minder, gölgeli loş bir köşe görür görmez esneyerek uykuya yelken açan bir kedi gibi her ânını, her dakikasını bu hâl içinde geçiren bir millet karşısında artık hangi kötü emelli devlet kendine bir menfaat kapmaya çalışmaz, hangi emperyalist devlet onu sömürmek için uğraşmaz ve hangi Batılı devlet bir zamanlar ensesinde at koşturan bir imparatorluğun torunlarını parmağında oynatmak istemez ? Ah sefil kolaylık! Ulvi çile ve zorluğu nasıl da boğdun ve maktulünü büyük bir zevkle gömdün…

 

Her hareketinin ölçüsünü hakikatin hakikatinden alan ve her çalışmasını mukaddes ülküye vakfeden, fikrî ve zihnî gücünü dini ile besleyen bir medeniyetin varisleri olduğu halde, atalarının tecrübelerini tevarüs edemeyen bu nesil, evet bizim de içinde bulunduğumuz bu nesil artık maziden kalan bir kartpostala bakar gibi mazisine bakmakla yetinmemeli, dünya arenasındaki en ulvi gelişmelerin, aksiyonların aktörü olmak zaruretini anlayacak, sorumluluk şuurunu harekete geçirecek olan dinamizmin kaynağını gene o mirasın içinde bulmalıdır.

 

Üstadın dizeleri ile noktayı koyalım:

 

Ah! küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;

Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılâp!

 

Üstadın benzer muhtevalı bir diğer yazısı için : Ne Olmalı ?

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...