Uzaklaştırılmış Üye 0 Report post Posted June 28, 2007 Yazdığı kitaplar öyle bugünün kitapları gibi değil...Her kelimesinde metafizik bir gerilim bir aksiyon var.Zaten bundan dolayıdır ki yalnızca yaşadığı döneme hitap etmemiş."Çok mu biliyorum ben?" asla ! Sizler arasında benden kat kat fazla okumuş kardeşlerim var.Ben yalnızca bir kitabından edindiğim tecrübeyi aktarmak istiyorum.Yalnızca bir kitabını okudum ve bu zamana kadar okuduğum bütün kitapları -Kur'an-ı tenzih ederim- içine alacak kadar geniş ufuklu bir kitap yani anladığınızı sanıyorsunuz fakat ardından başka bir mana anlamadığınız kanısına vardırıyor sizi."Dünya bir inkılâp bekliyor." gerçekten iyice sıkışmış karın ağrıları çeken dünya büyük bir akıma gebe...Dünya gerçekten bir inkılâp bekliyor... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Çilekeş 5 Report post Posted June 28, 2007 bu kitabı defalarca beynimiz zonklamaktan patlayacak dereceye gelene kadar okumalıyız..işte kitabın insanı buhranlara sokacak son kısmı: Netice: Dünya, ilk insandan beri, hakikatin merkezini ötelerde, ötelerin ötesinde, onun ötesinde, namütenahi ötelerde kurcalayan dinlerden ve madde üstü inanıs sistemlerinden harekete geçtiğine göre, artık anlıyoruz ki, Materyalizm ve Komünizm, her seyden evvel bir aksiyon değil, bir reaksiyondur. Dine ve madde üstü inanıs sistemlerine, felsefe lûgatiyle idealizm ve spiritüalizme; ve ananevi cemiyet temelini kuran her türlü ferdi mülkiyet ve hürriyet hakkına karsı sert bir aksülâmel... Esasta amel, aksiyon, karsı taraftadır; ve böyleyken bu aksülâmelin, koskoca bir kitabiyat halinde aksiyonluk bir çapa ulastırıldığı da inkâr götürür gibi değildir. Fakat ister aksiyon, ister reaksiyon, bir kitabiyat, mücerret hak ve hakikat dâvasında, Avrupa fikir tezgâhlarında çoktan beri ölüm darbesini yemis, raflara tarihi bir hâtıra olarak istif edilmis, 20 inci asrın en galiz fikir dalâleti diye yaftalanmıs; ve kendi tatbikat ocağında bin bir asıda, ve ameliyattan sonra, tam mânasiyle milli ve kavmi bir ihtiras sistemi halinde medeniyet dünyasının üstüne kanat germistir. Ona karsı koyabilmek için onu tanımak lâzımdır. Biz ise, Komünist geçinenlerimiz basta, kendimizi tanınmıyoruz ki, onu tanıyabilelim... Komünizmin, basından beri takip ettiği istismarcılık ve lüpçülük çizgisini görüp bilmek ve omuz silkip geçmek de para etmez. Zira bu cani lüpçülüğün altında, güme götürülmesi mümkün vatanlar vardır; ve pratikte 20 inci asrın deha markasını tasıyan komünist metodunun sakaya gelir tarafı yoktur. Öyleyse?.. İs ne yapmakta? Göklerin rahminde kan renkli safaklara bürülü bir yeni gün hasretiyle kavrulan insanlığın ıstırabını duymakta... Ezelden gelip ebede giden gerçek kıymetlerin hesabını sormakta... Solmayan renkten, kısılmayan sesten, kırılmayan çizgiden, geçmeyen andan, pürsümeyen yeniden, küflenmeyen madenden haber istemekte.. İnsanlığı için için kemiren bu hummanın gerçek çile payını yüklenmekte... Gerçek mânada bir yeni nesil yoğurmakta... Bu yoğurma isinin hamurkârlarını bulmakta... Ne azim dâva... insallah bu yoğurma isinin teknesi vatanımız olur; lif lif kökümüzü tutan ve asla bırakmayan aziz Anadolu... Quote Share this post Link to post Share on other sites
Turan 4 Report post Posted November 12, 2007 ** ... Yüzdeyüz ilmî ifadeyle diyoruz ki; hâlimiz bugün, ruh muvazenesinin bozulmuş olması bakımından, tarihin hiçbir devrinde ve hiçbir milletinde müsahede edilmemis denecek kadar fecidir. Birtakım tedbirler alınıyor. Toprak reformu deniliyor, Avrupa'ya işçi gönderme deniliyor, nüfus kontrolü deniliyor, petrol dâvası deniliyor... Bunların ruhî muvazene bakımından ne felâketler ifade ettiğini, ne şaşkınlıklar belirttiğini kestiren yok... Gelir-gider dengesini (enflâsyon) parasiyle kapatan, (montaj) sanayiini makineleşme sayan, dış ülkelere ham beygir kuvveti insan kiralamakla, övünen ve onların (döviz) lerine el açan, particilik adına şemsiye üzerine iskambil kâğıtlarını dizip «bul karayı, al parayı!» oyunundan ileriye, geçemeyen, sağlı ve sollu, gençliğin ruh açlığı yüzünden birbirini yemesini ve bunun en feci bir ihtilâl demek olduğunu anlamayan, bütün yayınları ve eserleriyle yangın kulesi seklinde ve tenasül âleti biçiminde bir puta boyun eğen bir diyara ait tek ve toplayıcı teshis, müthiş bir ruh muvazenesizliğidir. Mazi, hâl ve istikbâl arasında muvasala kesilmistir. Bu (armonyum) un, ahengin bozulması, bir milletin ölümü için kâfidir. Vaktiyle. Yahya Kemal'e, «Sen harabısın, harabatisin!» demişler, o da her zamanki seziş kuvvetiyle, nasılsa (ideolojik) bir lâf ediyor: Ne harabı ne harabatî'yim, Kökü mazide olan atîyim... Bugünün moda gencine bakalım; kızına, politikacısına, profesörüne, muharririne... ** ... Yine bir velînin : «— Bana kötülüklerimi söyle!» Diye kendisine başvuran dostuna verdiği cevaptaki : «— Ben sende iyilik ve faziletten baska bir şey görmüyorum! Kötülüklerini söylemesi için onları görebilen birine başvur!» Hikmet ve rikkatine ne gün ulaşacaksın?.. Sana maya tutturmak, şekil vermek, seni, nâkilleri sökülmüş bir elektrik santrali halinde tarihinin ve cedlerinin ruh dinamosuna bağlamak için tam 28 yıldır, karanlık zindan köşelerinde, gaz. sandığından farksız masalarda, döşemesi patlak idarehane koltuklarında kan kusarcasına çırpındık. Nihayet sen, oldun! Allah'ın fazliyle oldun! Benimki, bağlı olduğum Büyük Kapı yoliyle elime verilen bir avuç tuzu, şaraba döndürülen nesillerin üzerine atmaktan ileriye geçmez. Bir avuç tuzun bir fıçı şarabı sirkeye çevirdiğini bilirsin... Oldun!.. Fakat kendi iç bünyende zümre zümre birbirine girmek gibi, şeytanî illetlerin en tehlikelisine düşmekten korunamadın!... Quote Share this post Link to post Share on other sites
vasifsiz 28 Report post Posted July 6, 2009 ....................... Dikkat: Bence en büyük haksız, haklıyken ,karşı tarafın eteğine yapışıp, ona: " Gönüldaş! Ne yapıyorsun?... Küfür topyekun üzerimize gelirken takındığın bu ayrılık ve eyrılık tavrı ne faciadır! " demeyendir!... Bence en büyük haksız, her itişe kakışa hatta her hakaret ve acı mukabeleye katlanıp sonuna kadar ara bulmaya çalışmayandır. Taraflar arasında küfür ve ihanetten gayrı her, herşey, herşey görmezlikten gelinecek, böyle birşey zuhur ettiği anda da o taraf her tarafça, gık demesine, saflarımızdaki bir anlık boşluğu ilân etmesine bile imkân bırakılmadan tepelenecektir. İslam hikmetii budur, İslâm siyaseti budur; ve bizim şu zavallı halimiz "ayrılık çıkaranlar bizden değildir" hadîsinin kılıncına karşıdır. İyice bilmek lâzımdır ki, bu memlekette bütün şubeleriyle küfrün, boğazlamak üzere her an bıçağını bilediği, ne şu, ne bu birlik, dernek, ocak, ne Süleymancı, ne Nurcu, ne İmam hatipli vardır; sadece Müslüman vardır; Müslümanlık ve Müslüman!... Esir kampları halinde Müslümanları depo etmekte kullanılan hangar mânasiyle değil, kâinata hâkim saray mânasiyle camii ve ruhu kurtarmak isteyenler, birleşiniz!... Komünistler, 19. asrın ortalarında yayınladıkları meşhur (Manifest)lerinde şöyle bağırıyorlardı: _ Dünya proleterleri birleşiniz! Biz de 20. asrın sonuna doğru şöyle haykırıyoruz: _ Müslüman Anadolu gençliği! Birleşiniz! Gerçek İslâmlığın bu sahada ruhu kurtarıcı ve muvazeneyi kurucu hakikatini bütün insanlığa arzederek, her haliyle yeni ve güzel örneği nefsinizde çizgileştiriniz, renklendiriniz, maddeleştiriniz! Ve dünyaya haykırınız: " Ben İslâmın gerçeğindeyim; ve gerçek İslâm bende!... 20. asır tufanından kurtulmak isteyen, Nuh'un yeni gemisine buyursun! Evet ey yeni gençlik! sana düşen, bu tayfun ve kasırga asrında Nuh'un yeni gemisini kızağa koymaktır. Hak yardımcın olsun!... .................. Quote Share this post Link to post Share on other sites
müznib 84 Report post Posted July 6, 2009 İslam Alemi Muazzam bir zuhur bekliyor. Quote Share this post Link to post Share on other sites
Mabed 79 Report post Posted August 25, 2011 Üstad Sesinden Dünya Bir İnkilâp Bekliyor. Dünya Bir İnkılap Bekliyor Aziz gençlik! Ve Türkiye'nin düne kadar perisan -vaziyeti karsısında acıların en derinini çeken mustarib mü'minler! Sizi bağların en sağlamı bu ıstırap hâldaslığı içinde muhabbetle selâmlarım. Sizi böyle bir baslangıçla selâmladım. Çünkü, çok çetin bir dâva karsısındayız. Bugün dünya, bütün bu gördüğünüz medeniyet dedikleri kesiflerin kivrantısını temsil eden devlerle, o devlerin hâlâ yüzlerce sene arkasından gitmeye çalısan, çırpınan cücelerden ibaret bir âlem... Devler kıvranıyor, cüceler çırpmıyor! Ve tarihin en büyük iman devini temsil eden Türk, bugün cüceler dünyasının en mustarip cücesi hâlinde kendisini toparlamaya çalısıyor. Kendi kendimizi, böylece pençemizi bağrımıza atarak ve ciğerimizi kanatarak görelim; aynanın karsısına geçmeyi bilelim. Hadislerin en büyüklerinden biri: «Hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz!» Ne gariptir ki, bu devler ve cüceler, ama kıvranan devler ve çırpınan cüceler dünyasında, yi ne dünyanın beklediği en büyük inkılâp iste bu cücelere düsüyor! Ve biz( böyle bir noktadan harekete memur bulunuyoruz. Yani, öyle bir hasta ki, dünyaya devayı getirmek zorunda üstelik... Bir siirimde söylediğim gibi: Eyvah, eyvah Sakarya, sana mı düstü bu yük? Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..» Evet, dünya bir inkılâp bekliyor! Nerede kalmıs Türkiye?.. Konusmamızın ismi de bu... Dünya bir inkılâp bekliyor! Bütün beseriyet... Çünkü, beseriyet o noktaya geldi ki, ne kadar müessesesi varsa bitti, eridi, pörsüdü, tükendi, bir tek eksiği kaldı: Basında ve sonunda eksiğin ismini tes-bit edebiliriz. Bütün hakikatiyle islam... Dünyanın beklediği inkilâp, üç daire halinde...Dış daire dünya, içindeki daire İslam Alemi onun da içinde Türkiye...Asıl Türkiye...Merkez Türkiye... Quote Share this post Link to post Share on other sites