Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
NFK-Fan

Ulu Hakan II. Abdülhamid Han

Recommended Posts

Elbette ki siz de doğru bildiğinizi yazıyor, tarih gibi hassas ve kaynak bakımından hayli mahzun bırakıldığımız bir sahada iyi niyetle hadiselerin sebeplerine ve kişilerin faaliyetlerine dair işin özüne varmak noktasında bir cehd içine giriyorsunuz.

 

Verdiğiniz linkteki yazıları da okuyup değerlendirmesini yapacağız inşallah.

 

Saygılarımızla

Share this post


Link to post
Share on other sites
ayrıca şunu sölemek isterim ki Sultan V.Murad hazretleri gerçek bir mason değildi bu konuda icraati kimseye bırakmayarak bizzat kendisi masonların içine girdi ajan olarak dikkat çekerim ajan olarak yani mason değildi kesinlikle hatta işte kendisini tarihin mason olarak ile bilmesi ihtimaline karışı mübarek fedakarlık etmiş ve masonlardan görünmüştür onları öğrenmek için

zaten mason olsaydı gerçekten de inanın o bir senede bile devlet ulu hakan'ın bile eline geçemeden çoktan yahudilerin masonları eline geçmişti sultan v.murad tarafından verilmek suretiyle .

Dünya efsaneler tarihine altın harflerle yazılmayı hak eden bu cümleleri keşke, keşke yazmasaydınız be Üstadım! Gülmek, gülmek, gülmek istiyorum... Ahahahahaha

 

Ayrıca, Niyazi Birinci nazarımda Üstad'dan daha muteber bir tarih yazarı değildir. Üstaddan daha objektif olduğunu da hiçkimse söyleyemez. Yıldırım ile Emir Sultan hazretleri arasında geçen diyalog hayli meşhur zaten. Meşhurluk doğruluğu ispatlar mı? Hayır, ama en azından halin böyle olmadığının ispatını gerektirir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

kardeşlerim bu konuyu burda kapatalım ki tatsızlık yaşanmasın zaten yaşanmaz aslında çünkü hepimiz iyi niyetle bir paylaşım yapıyoruz emin olun niyetinizi asla kötü olarak nitelendirmedim

ama trradomir arkadaşım neden öylesine gülmüş alay edercesine anlamış değilim

trradomir arkadaşım şunu belirtmek isyerim ki ben de zaten yavuz bahadıroğlunu üstadla karşılaştırmıyorum böyle bişey yapmam sadece örnek babında söylemiştim lakin şu da var ki yavuz bahadıroğlu da yabana atılmamalı sonuçta o da kaynaklarla anlatıyor olayları

bu arada timur da ne kadar müslüman olursa olsun çok gaddar bi insan olduğu kesindir ve savaşla susturulması gerekiyordu keşke satılmasaydık da timur'u yenmiş olsaydı sultan yıldırım bayezid han hazretleri

Share this post


Link to post
Share on other sites

eyvallah kardesim doğru söylemissin . Bil hassa hayatı boyunca yere abdestsiz ayak basmayan bir allah dostu icin kızıl sultan ithamında bulunan kansızlar bedhbah şuursuz insanlar. kol düğmesini satarak hayatını saglayan bır ınsan 2.abdulhamıt ALLAH mekanını cennet eylesın.

Bizede bir nebze bu yuce ınsanlardan ruh ıhsan eylesin...

 

ALLAHA şükürler olsun ki sizin gibi insanlarla tanıstım. gec oldu ama ALLAHIN izniyle bundan sonra günüm burada geçiyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

selamun aleykum;

bende kitaba başladım geçen hafta,o kadar işim olmasına rağmen uykumdan kısıp okumaya devam ediyorum.gerçekten tarihe ışık tutan bir başyapıt olmuş.Allah rahmetlik Üstad dan razı olsun...

Share this post


Link to post
Share on other sites

amin...Abdulhamid hanı gercekten cok güzel anlatmıs bu kitabında Ustad.onun sayesinde kirli tarihin yalanlarından arınıyoruz ve bunula kalmıyor vericek güzel cvplarımız oluyor ! her türk genci okumalı bunu.zi ra padisahları karalama kampanyaları hala devam ediyor

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamun aleykum,

Üstad N.F.K in mekanı yüksek olsun.Eteğinin etrafında toplanmasalarda yüzlerce talebeyi genci yetiştirdi.inşallah daha nice nesiller onun eserleriyle olgunlaşacak, etrafına ışık saçacak.Üstadın eserlerinde yansıttığı düşünme şekli, olaylara ve etrafı yorumlama şekli hepimizin düsturu olur inşallah.Kritik ve analitik düşünme metodu da denilebilir üstadımızın düşünme şekline.Rahmetlinin tarihi eserlerine dikkat edilirse olaylar etrafında yoğunlaşma var kişiler bir hareketlerine bakılarak yüceltilmiyor ya da küçültülmüyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

KIZIL SULTAN İFTİRASI KİMİN İCADI?

 

Babıâli’de en nâzik makamlar Ermenilerin elindeydi. Tanzimattan beri büyük ihtirâslarla yanıp tutuşan Ermeniler, (Hınçak) ismiyle Paris’te bir cemiyet kurmuşlar, sonra cemiyetlerini Londra’ya taşımışlar ve milletlerini birleştirip sosyalizma çerçevesinde idare etmeyi gaye edinmişlerdi. İlerideki anarşist ve ihtilâlci Ermeni komitelerinin ilk nüvesi, entellektüel şekli olan bu cemiyet, güya Osmanlı Devleti’nden Ermeniler adına istiklâl istemiyor, herzamanki teraneyle «ıslahat» ve adâlet diliyordu. Rusya ise Kafkasya’daki Ermenilerin daha fazla çoğalmaması ve o yerlerin gitgide aslî Ermeni vatanı yerine geçmemesi için, sınırlarını Osmanlı Ermenilerine kapatmıştı. Bu da Ermenileri kızdırıyordu. Sultan Abdülhamîd Han o harikulade siyasî dehâsiyle bu tezatları sezdi ve Rusya’yı zaif noktasından yakalayıp onunla Ermeni meselesi üzerinde zımnî bir anlaşmaya vardı.

Bu arada bütün Ermeni müesseselerini, hususiyle mekteplerini gözetim altına aldı. Fermanla açılmamış olan ve fesâd yataklarından başka bir şey olmayan Ermeni mekteplerini kapattı. Böylece, 1889 senesi, Türkiye Ermenileri hesâbına, diledikleri gibi at oynatamayacaklarını anladıkları bir yıl oldu. 1890’da Patrik Aşıkyan Efendi Babıâli’ye kafa tutmaya giderken Sultan Abdülhamîd Han, bütün Ermeni kiliselerini, aynı saat, aynı dakikada, incilerinden çatılarına kadar aranması emrini verdi. Kiliseler arandı ve bir kaçında zararlı evrak, gizli haberleşmeler, silâhlar ve bombalar bulundu. Artık Sultan Abdülhamîd Han ile Ermenilerin arası açılmış oluyordu. Artık Ermeniler de, vatanperverlik satan bazı sözde Türkler gibi, Sultan Abdülhamîd Han’a hâin, müstebid, zâlim, gaddar, kızıl sultan yaftalarını takabilirlerdi. «Kızıl Sultan» tâbiri, doğrudan doğruya Ermeni buluşudur ve dünyada bir eşi gelmemiş derecede merhametli bir hükümdara bu, hakîkate yüzde yüz ters sıfatı yakıştıran Ermenilerdir. Yeni nesiller de bu eski Ermeni buluşunu hakîkat diye kabullenmiş, Ermeni kafasiyle düşünmeye mahkûm edilmiştir.

 

(Necip Fazıl Kısakürek, Ulu Hakan II. Abdulhamid Han)

 

31 Mart 2012 Mevlana Takvimi

Share this post


Link to post
Share on other sites

II. ABDULHAMİD HAN’IN İSTANBUL’U TERK ETMEMESİ

 

Bâbıali baskınıyla zoraki hakimiyetlerini tesis eden ittihatçılar, İtilaf Devletleri Donanmalarının Çanakkale’yi zorlaması ve karaya asker çıkarıp İstanbul yolunu açmaya davranması üzerine müthiş bir korkuya düştüler ve hükümet merkezini Anadolu’ya taşımayı düşündüler. Bu arada Sultan Abdülhamîd Han’a da başvurdular ve şöyle dediler: Devlet merkezinin Eskişehir’e kaldırılması ihtimali vardır. Hatta bu iş için gerekli hazırlıklar da yapılmaktadır. Şevketlû biraderiniz Sultan Reşad Hazretleri, sizi, düşman eline geçmesini mümkün gördükleri Payitahtlarında bırakmayacaklanna göre Anadolu’nun hangi köşesine çekilmek istediğinizi ve nereyi tercih buyurduğunuzu soruyorlar.

O zaman Sultan Abdülhamîd Han, bütün ümit kapılarını kapayan bu ruhî iflâs ve hezîmet ânında, ayakta ve çarpıcı bir heybet içinde, tane tane şu cevabı verdi: Şevketli biraderimin hakipay-ı şahanelerine arz-ı ubudiyet ederim. Endişeleri tamamiyle gereksizdir. Eğer dokunulmamış ise, Çanakkale’yi ben zamanında, fevkalâde tahkim eylemiştim. Oradan hiçbir donanmanın geçmesi mümkün değildir. Boğaziçi de öyle. Amma farz edelim ki öyle bir felâket başa geldiği takdirde, Hakanın yapacağı şey, tâcını, halkını terk edip kaçmak değil eyvan-ı payitahtının taşları altında can vermektir. Hazret-i Fatih bu beldeyi küffar elinden fethettiği zaman Bizans İmparatoru Konstantin kaçmayıp, harp ede ede, yıkılan kalelerin altında can vermek celâletini göstermişti. Biz, Fatih’in ahfâdı, Konstantin’den aşağı kalamayız. Zât-ı Şahaneye böylece arz edin! Rahat olsunlar ve ezelî irâdeye boyun eğsinler! Şuradan şuraya kımıldamasınlar! Düşman buraya giremez. Bana gelince, ben artık bir yere gitmem. Yegâne arzum burada ölmektir.

Bu ulvî cevap, ittihatçıların, o sözde gözükara (!) kahramanların yüreğine işledi. Onlar da İstanbul’u terk etmemeye ve sonuna kadar direnmeye karar verdiler. Ve netice malûm... Sırf Abdülhamîd’in rûhî telkini sayesinde boşaltılmayan Payitaht ve çekip giden düşman... Ulu Hakan, hapishanesinden bile İstanbul’u kurtarmıştır.

 

(Necip Fazıl Kısakürek, Ulu Hakan II. Abdulhamid Han)

 

30 Mart 2012 Mevlana Takvimi

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...