Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
süvari

Solda Adam Mı Var, Necip Fazıl'ı Anlayacak...

Recommended Posts

CAN YÜCEL

 

 

Haftalık Türkiye’de Cuma dergisi Necip Fazıl özel sayısı olan 120. sayısında Şair Can Yücel’in ilginç bir iddiasına yer verdi. Dergi Can Yücel’in kendisine sorulan “Solcular Necip Fazıl’ı niçin okumuyor?” şeklindeki soruya “Solda adam mı var, Necip Fazıl’ı anlayacak. Hepsi dangalak...” dediğini yazdı.

 

Dergide Selim Çoraklı imzası ile yayınlanan ropörtaj ve iddialar aynen şöyle:

 

- Necip Fazıl’ın şiirde yeri neresi?

 

- Necip Fazıl, sahasının en iyi şairlerinden biridir. Türk edebiyatının yarım yamalak giden hece şiirinin en büyük üstadıdır. Kendisi için en büyük sayılan ilk döneminde ortaya koyduğu eserler, Türkiye’de büyük şehir hayatı içindeki bireyin bunalımını en iyi anlatan şiirler içermektedir. Daha sonraki inançlı dönemi hiçbir zaman küçültücü değildir. İnançları için hapislere giren adamın fikir, düşünce ve eserlerini uluorta değerlendirmemek gerekir. O kendi alanında fikirlerini somut bir şekilde, hiçbir dış etkenden çekinmeden ortaya koymuştur.

 

- Solun Necip Fazıl’ı görmemezlikten gelmesi ideolojik bir yaklaşım mı?

 

- İyi bir eleştiri ortamı olmadığı için, bizim sol eleştirmenler kendi kaprisleriyle insanı değerlendiriyorlar. Eleştirilerde nesnel bir değerlendirme olmadığı ortada. Sübjektif ve indî değerlendirmeler yapılıyor. Eleştiriler nesnel olmadığı için, hissî değerlendirmeler unutuluyor. Büyük şairler de unutuluyor. Fazıl Hüsnü, Oktay Rıfat gibileri de unutulmuştur. Bizde kayıtsızlık alabildiğine fazla. Yine değerlendirmelerde ideolojinin tesiri büyük. Dikkatsizlik ve nesnel gözle görmeyi beceremeyenler, ideolojilerinin tesirinde kalarak yanlış değerlendirmelere gidiyorlar.

 

- Solcular Necip Fazıl’ı niçin okumuyor?

 

- Solda adam mı var, Necip Fazıl’ı anlayacak. Hepsi dangalak...

 

- Necip Fazıl’ın inançlı olması şiirinden değer kaybettirdi mi?

 

- Necip Fazıl, Türkçesi çok iyi bir şair. İnanç ve fikrini değiştirmesi Necip Fazıl’ın sanatını asla değiştirmemiştir. Aslında ben kişilerin bir bütün olarak değerlendirilmesinden yanayım. Kişileri kendi özel şartları içinde değerlendirmek gerekir.

 

Fikir birliğimiz olsun olmasın, Necip Fazıl’ın en önemli tarafı fikrî, felsefî şiir vadisinde en iyi işi yapmış olmasıdır. Şiirleri bu sahanın harika eserleridir. Tasavvuf ağırlıklı büyük inancını felsefî şiir planında anlatmayı başarmıştır. Bu husus felsefî şiirde çok önemlidir. Bu sadece şiirlerinde değil nesirlerinde de görülür. Necip Fazıl bohem döneminde ne yapmış ise, sonraki dönemde de aynı şeyi yapmıştır. Felsefî şiirini devam ettirmiştir. Bu sadece şiirlerinde değil, nesirlerinde de görülür. Mesela Abdülhamit hakkındaki eserinde bunu çok net olarak görebiliriz. Çok değerli bir eser.

 

Meseleyi hissî ele almaktan çok felsefî olarak ele almış. Kafası fikirlere açık

 

 

 

MİLLİ EĞİTİM BAKANLARINDAN HASAN ALİ YÜCEL (CAN YÜCEL'İN BABASI)

 

 

Kendi yazdığı kitabı Üstad'a ithaf ederken kullandığı cümle:

Hakkında her sıfatın aciz kaldığı şair Necip Fazıl'a -

26.9.1938

Hasan Âli YÜCEL

 

 

ABDÜLHAK HAMİT'İN DE BİR ESERİNİ ÜSTAD'A İTHAFI:

 

Yegane beğendiğim genç şair Necip Fazıl'a -

--------------------------------------Abdülhak Hamid

-------------------------------------------------------1935

 

 

Yaşar NABİ:

 

« — BİR MISRAI BİR MİLLETE ŞEREF VERMEYE YETER!…»

 

 

 

 

 

Mustafa Şekip TUNÇ:

 

«— Örümcek Ağı ve Kaldırımlar bizi nadir bir san'atkâr ve hakiki bir şair ile karşılaştırıyor: Necip Fazıl…»

 

 

 

 

 

Nurullah ATAÇ:

 

«— Yarına kalacak tek şair: Necip Fazıl... Bence şimdiye kadar gelen şairlerin en büyüğüdür O...»

 

 

 

 

 

Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU:

 

«— Her vakit söylediğim gibi, şiirde Necip Fazıl, Türk nazmı bakımından bize yeni ve tamamiyle orijinal bir ses ve ahenk getirmiştir.»

 

 

 

 

 

 

Vâlâ NUREDDİN:

 

«— Türkiye'nin tuzu biberi tarzında insanlar vardır. Bilhassa İstanbul'da, bilhassa Ankara caddesinde... Bunlardan biri Süleyman Nazif'ti; biri Ahmet Haşim'di; biri Yahya Kemal'dir. Bunların kimi daha büyük, kimi devâsâ... Gençler arasında da –Necip tabiî gençtir– bir tip aramak lâzım gelirse, Necip Fazıl gelir. Yalnız şairliğiyle değil, orjinalliği ile mühim bir şahsiyettir. İnsanlar yeknesaklıktan bıkıyor; orjinal iklimlere doğru bir pencere açmak istiyor. İşte o zaman Necib'e rastlayınca güzel bir hava insanın yüzüne çarpıyor. Gerçi bu hava bazan çok şiddetli geliyor. Pencere önünde oturamaz oluyorsunuz. Fakat herhalde başka bir penceredir. Bilhassa benim için fazla enteresan... Bu pencere, adi sokak esprilerine bakmıyor. Gayet güzel bir çeşnisi var; Maveradan bahsediyor. Necib'in «Ben ve Ötesi» şiirini hatırlarsak, şairin kendi ötesinden bahsediyor. Dünyada Mistisizm kalmadı. Bu, Neo-mistisizm yapıyor...»

 

 

 

 

 

Eşref ŞEFİK:

 

«— Şairliğinde mükemmeldir. Bence, dünkü sofî şiir mezhebini bugünkü lisanla halihazırda en iyi söyliyenlerden biridir. Görüşleri, ruhu şairdir... Yalnız mizacı bakımından, şair olduğu mezhebin buradaki büyüklerine benzemekten ziyade, Avrupa'daki orjinal büyük şairlere bilâ ihtiyar benzemek yolunu tutmuştur. Meselâ Mevlâna'nın mesleğini, janrını, onun tasavvurunu ve yaşayışını alacak yerde Baudelaire'inkini alır.

 

…………………….

 

Bütün kendine zararlı olan kabahatleri de, kendi içindeki mahkemede, Baudelaire'e ve Baudelaire gibi bazı mübalâğaları görülen diğer Avrupa şairlerine benzemekle mazur gösterir. Fakat şunu daima hatırda tutmalı ki, kendi lisan edasını, gençliğin bir kısmına aşıladığı muhakkaktır. Bu itibarla bir ekol başlangıcı yapmış sayılabilir.»

 

 

 

 

 

Remide ADİL:

 

«— Necip Fazıl kendi kitabına sığmayan bir insandır. Sığmadığı içindir ki, pek tabiî taşıyor; hudutları aşıyor ve tarifi imkânsız bir şahsiyet haline giriyor.

 

«Necip Fazıl'ın muhtelif cepheleri vardır. Şair Necip Fazıl, (ki bence en kıymetlisi odur) bankacı Necip Fazıl, piyes müellifi Necip Fazıl, süvari Necip Fazıl, antika meraklısı Necip Fazıl, şıklığa meraklı Necip Fazıl... Bu tasnifi yapabilmiş olmakla beraber, ben kendimde, ondan bahsetmek selâhiyetini görmüyorum. Çünkü onun şiirlerinden olsa olsa Baudelaire, piyeslerinden Shakespeare, bankacılğınıdan Montaigu Norman, süvariliğinden O'Neil, kostümlerinden Duke of Windsor, antika tarafından Salâhaddin Refik bahsedebilirler.»

 

 

 

 

 

Osman CEMAL:

 

«— Necip Fazıl çok zeki bir adamdır! Necip Fazıl'ın bugünkü eserleri –ben küçük manzumeden bir şey anlamam– lâkin onun makale şeklindeki yazıları, büyük tiyatroları, şimdilik yaşından umulmayacak kadar kuvvetli ve insanî, bir bakıma tatmin edici şeylerdir. Meselâ Hâmit hakkındaki bir etüdü, pek yaman bir şeydir. İlk tiyatrosu olan Tohum müdafaa ettiği tez ne olursa olsun, çok kuvvetli bir eserdir.»

 

 

 

 

 

Abidin DİNO:

 

«— Necip Fazıl'ın şaheseri (Senfoni), isyan bayrağını çeken şiirdir. Senfoni, 19. ve 20. yüzyılın fert bunalımını, kâh bir fikir kalıbı içinde, kâh bir deli gömleği içinde mükemmelen ifade ediyor.»

 

 

 

 

 

Nureddin ARTAN:

 

«— «Şair Necip Fazıl'da, kendisinin kendisinde bulduğu kıymetin yarısını bulurum. Bu kıymet, onu en büyük şairlerimizden birisi olarak tanımama mâni değildir. Kendisi gibi düşünseydim «en büyük şairimiz» demem icap ederdi.»

 

 

 

 

 

Ziya Osman SABA:

 

«— Necip Fazıl, belki en büyük Türk şairi değildir, fakat Türk edebiyatının en kuvvetli şiir kitabı herhalde Ben ve Ötesi'dir.»

 

 

 

 

 

Sedat SİMAVİ:

 

«— Büyük Mütefekkir üstad şairimiz Necip Fazıl Kısakürek bir taraftan fikirlerini Cumhuriyet gazetesinde neşrediyor, öbür taraftan da piyeslerini şehir tiyatrosunda Ertuğrul Muhsin'e oynatırken bu iki san'at faaliyetinin de üstünde hummalı bir şiir yetiştiricisi olmaktan geri kalmıyor.

 

Necip Fazıl'ın fikrince, memleketimizde şiirlerini neşretmeye razı olacağı bir edebiyat mecmuası yoktur. Necip Fazıl'dan şiirlerini neşretmek üzere bizi intihap etmesini rica ettiğimiz vakit güzide sanatkâr mecmuamızın malik olduğu geniş okuyucu zümresi dolayısiyle Yedi Gün'ü tercih etmekte hususî bir zevk duyacağını bildirmiş, teklifimizi memnuniyetle karşılamıştır. San'at ve fikirde kalite işlerine de ne kıymet verdiğini her gün biraz daha ifade eden Yedi Gün Necip Fazıl'ın en yeni şiir tecrübelerine sahne olmaktan kendisini bahtiyar addeder.

 

 

 

 

 

Vasfi Mahir KOCATÜRK:

 

«— Fransız edebiyatında Baudelaire, Verlaine nasıl bir yeni ürperişse bizim edebiyatımızda da Necip Fazıl o kadar başka bir görünüştür. Duyuş ve lirizm bakımından kendi içimizde hiçbir üstadı yoktur. Onun getirdiği duyguları Hâmit ve Fikret te bilmezlerdi. Gerçi bizim edebiyatımızda ötedenberi ferdî ruhun şiiri vardır, fakat Necib'in getirdiği yeni ürperişten mahrumdur. Garpte Hugo, Byron, Shakespare, bizde Hâmit, Fikret, Kemal, parlak ve gürültülü bir şiirin sahibidirler. Necip Fazıl'ın şiiri, Baudelaire'in, Verlaine'in ruhu gibi, gürültüden, sesten, hattâ tabiîlikten kaçan bir ruhtur. Bizim eskilerden Fuzulî ve Yunus onu biraz andırabilir.»

 

 

 

 

 

Yunus NADİ:

 

«— Neslinin en keskin şöhret, ve en sağlam kıymeti Necip Fazıl Kısakürek, senelerden beri (Senfoni) isimli bir manzumeye çalışıyordu. Mümtaz şairin bu fevkalâde faaliyetini hemen herkes duymuştu. Bazı mecmualar, şiir üstünde tefsirler yapmış, san'at ve edebiyat mahfellerini eserin dedikodusu çalkalamıştı. Şairin büyük bir ehemmiyet atfettiği ve baş eseri olarak gösterdiği bu manzume nihayet tamamlandı.»

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Cuma Dergisi'nin bu sayısı benim de elimde mevcuttu ve en çok da bu kısma şaşırmıştım. Zira Can Yücel'in, şuradaki konuda bahsi geçen, Üstad hakkında söyledikleri de yenilir yutulur tarzdan değildi ve bu metinde eleştirdiği kesimin yaptığından daha bayağıca bir hareketti.

 

Cuma Dergisi'nin sözkonusu sayısında bu yazı şu ifadeyle sunulmuş:

 

"Şair Can YÜCEL ile ölümünden bir süre önce solun Necip Fazıl'ı niçin okumadığı üzerine uzunca bir röportaj yapmıştım. Bunun büyük bir bölümünü günlük bir gazetede yayınlamıştım. Necip Fazıl'ın 100. doğum yılı münasebetiyle röportajın kısa bir bölümünü de okuyucularla paylaşmak istedim."

 

Burada yazılı olanlara göre röportaj bir gazetede de yayınlanmış. Durum böyleyse, sözkonusu metnin düzmece bir röportaj olma ihtimali de düşer. Zira bu röportaj gazetede yayınlandıysa ve düzmeceyse, kesinlikle ciddi bir tepki görürdü. Hatırladığım kadarıyla böyle bir mevzu vukuu bulmamıştı.

 

Velhasıl, söylenenlere katılmakla beraber, söyleyene şaşırdığımı yazayım. Yücel'in buradaki hakşinas davranışı, kendisi hakkındaki menfi fikirlerimi deryadan alınan bir katrenin deryaya tesiri nisbetinde azaltmıştır. Fakat yine de onun gibi birisinin ağzından bunları duymak sevindirici.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hasan Âli YÜCEL

bu herif bizim "yüksek vekaletin alçak vekili" değilmiydi

Share this post


Link to post
Share on other sites
Hasan Âli YÜCEL

bu herif bizim "yüksek vekaletin alçak vekili" değilmiydi

 

 

Kendisi ömrünün son demlerinde hakikati bulmuş ve hastanede Allah diye diye ölmüştür..

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kendisi ömrünün son demlerinde hakikati bulmuş ve hastanede Allah diye diye ölmüştür..

HANİ DER YA SERDEN GEÇTİ:BU YOLDAN BİZİ DEĞİL YÜCEL,ECEL GELSE ALAMAZ...

Share this post


Link to post
Share on other sites

- Necip Fazıl, Türkçesi çok iyi bir şair. İnanç ve fikrini değiştirmesi Necip Fazıl’ın sanatını asla değiştirmemiştir. Aslında ben kişilerin bir bütün olarak değerlendirilmesinden yanayım. Kişileri kendi özel şartları içinde değerlendirmek gerekir.

 

Fikir birliğimiz olsun olmasın, Necip Fazıl’ın en önemli tarafı fikrî, felsefî şiir vadisinde en iyi işi yapmış olmasıdır. Şiirleri bu sahanın harika eserleridir. Tasavvuf ağırlıklı büyük inancını felsefî şiir planında anlatmayı başarmıştır. Bu husus felsefî şiirde çok önemlidir. Bu sadece şiirlerinde değil nesirlerinde de görülür. Necip Fazıl bohem döneminde ne yapmış ise, sonraki dönemde de aynı şeyi yapmıştır. Felsefî şiirini devam ettirmiştir. Bu sadece şiirlerinde değil, nesirlerinde de görülür. Mesela Abdülhamit hakkındaki eserinde bunu çok net olarak görebiliriz. Çok değerli bir eser.

 

Meseleyi hissî ele almaktan çok felsefî olarak ele almış. Kafası fikirlere açık

 

 

İşte Üstad'ın teşhisi buydu.Aslen görülmesi,bu fikri, şairi, felsefi yönleri olması gerekirken,kalktılar O'nun Allah'a olan yakınlığını sadece gördüler,görmek istediler..Kendi çaplarında ezmeye kalkmaya çalışmışsalar da,

biz burda bugün Üstad için (Artık kalem diyemiyorum) kalavye tuşları ile bangır bangır Aynı fikirde hemfikir isek,beyinlerindeki Üstad, Üstad'ın beynindeki gençlik yıkılmamış dimdik ayaktadır.Ve yenilen her zaman kendi fikirleri olmuştur...

Share this post


Link to post
Share on other sites

 Cuma Dergisi'nin 2004 Mayıs sayısında çıkmış olan bu haberin dergideki kupürü: 

 

dangalak.th.jpg

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kendisi ömrünün son demlerinde hakikati bulmuş ve hastanede Allah diye diye ölmüştür..

 

 

İlginç hakketen, bunu duymamıştım. Bu verdiğin bilgi için teşekkür ediyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...