Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
SİDOMA

Ali Ulvi Kurucu (r.a.)

Recommended Posts

SULTANIM

 

GÜL CEMALINI GÖREN HAYRAN OLUR SULTANIM

CENNET BILE SENINLE SEYRAN OLUR SULTANIM

SEN Kİ NURİ HÜDASIN RAHMETSIN YERE GÖĞE

YANMIŞLAR HEP KAPINDA REYYAN OLUR SULTANIM

 

TAA EZELDEN EBEDE MISLIN YARATILMADI

SENIN LUTFUNA EREN SULTAN OLUR SULTANIM

İLAHI BIR GÜNEŞSIN NURUNA PERVANE CAN

ASKINDAN MAHRUM SİNE ZINDAN OLUR SULTANIM

 

FAZLININ ETEGINE AKLIN ELI ERİŞMEZ

SENSIZ SENSIZ GULZARI CENNET HICRAN OLUR SULTANIM

ALEMDE KIMSE DEĞİL SENSIN KALPLERE TABİP

NURUN GÖNUL DERDIME DERMAN OLUR SULTANIM

 

DIDARINA AŞIKIM YANMAKTA CİĞERDEZA

NE GUN NE GUN GEL DIYE FERMAN OLUR SULTANIM

NURUNU İNCISIDIR SEMA GUNES AY YILDIZ

SENDE KUCUK BIR DAMLA UMMAN OLUR SULTANIM

 

BUTUN ALEM HALKININ BIR SENSIN TEK ÖVUNCU

ŞANININ YÜCE KILAN RAHMAN OLUR SULTANIM

SENIN KEREM KAPINA KOŞMADA BÜYÜK KÜÇÜK

ÜMMETINE BASKA KIM MIHMAN OLUR SULTANIM

 

SANA TABI OLMAYAN YARIN RUZİ CEZADA

BIN DEFA YUZBINDEFA PİŞMAN OLUR SULTANIM

BU NECATI MÜCRIME NAZARIN ERIŞMEZSE

ARTIK ONA HERBIRSEY DUŞMAN OLUR SULTANIM

 

SENIN GÜL HATIRINA NICE BIN GUNAHKARA

CENNETLER VE FIRDEVSLER IHSAN OLUR SULTANIM

SENI SEVMEYENLERE SAADET GÜNÜ YOKTUR

ANLARLAR KIYMETINI ZAMAN OLUR SULTANIM

 

KIMIN CAN TOPRAĞINA NURUNDAN ZERRE DÜŞSE

BİR BİLAL, BİR AMMAR ,BİR SELMAN OLUR SULTANIM

SEN HABIBI HUDASIN HİÇ ÜMİT KESERMIYIM

MİSKINLERE IHSANIN ER'AN OLUR SULTANIM

 

MUCİZE PARMAKLARIN ÇÖLDE SULARI ÇAĞLATTI

BİR ÇALIYA EL SÜRSEN ELVAN OLUR SULTANIM

CENNETLER MÜŞTAKINDIR BINTÜRLÜ IHTIRAMLA

SENI SELAMLAYACAK RIDVAN OLUR SULTANIM

 

DEVLETININ EŞİĞİ GÜNEŞTEN DAHA PARLAK

SANA BÜTÜN NEBILER IHVAN OLUR SULTANIM

BİR ŞANKI DILE SIĞMAZ KELAMIN GÜCÜ YETMEZ

KAÇ SÜLEYMAN YOLUNA KURBAN OLUR SULTANIM

 

SENSIN MÜLKÜN SEYYIDI ALEMIN TEK RAHMETI

ŞANINA ŞANLAR KATAN SUBHAN OLUR SULTANIM

NURUNUHN İNCİLERİ CENNETIN ZİĞNETIDIR

ORDA DERTLER KEDERLER NIHAN OLUR SULTANIM

 

SEN NASIL ŞANLI İSEN SENIN VEZIRLERINDE

SIDDIK GIBI BIR ŞAHI CİHAN OLUR SULTANIM!

 

ALI ULVI KURUCU[R.A]

Share this post


Link to post
Share on other sites

AYASOFYA

 

Ürperdi hayâlim, bu nasıl korkulu rüya?..

Şaştım, neyi temsil ediyorsun. Ayasofya?..

 

Çöller gibi ıssız, ne hazin ülke muhitin,

Yâd el gibi, yurdunda garib olmalı mıydın?..

 

Beşyüz senelik bezmine ermekti ümidim,

Çöller gibi ıssız, seni ben görmeli miydim?..

 

Bayram, Ramazan, Cum’a, mübârek gecelerde,

Avize değil, mum bile yanmaz mı içerde?..

 

Gâşyolmuş İbâdetlere hayrandı felekler..

Tekbirine ses verdi, asırlarca melekler..

 

Coşmaz mı denizler gibi, yâdındaki âlem?..

Göklerde melekler, tutuyor hep sana mâtem..

 

Yâdında bin üçyüz senelik menkıbeler var.

Her menkıbe, hicrânına mâtem tutar, ağlar!.

 

Beş yüz sene âlem, seni tehdid ediyorken,

Devler gibi düşmanlara, meydan okudun sen!..

 

Târihimin ömründe, gönüller dolu güldün,

Çılgınca esen, bir acı rüzgârla döküldün!..

 

Paslanmada! Altın yazılar, âh! O eserler.

Kabrinde kan ağlar, bunu gördükçe (Kazasker)..

 

Fâtihleri ağlatmada, hâlin, Ulu Mâbed..

Yâdın, kanar imânlı gönüllerde müebbed!…

 

Gamlı renklerle örülmüş, ne hâzin çerçevesin,

Bir yıkık türbe mi, virâne misin, yoksa nesin?

 

Bak, hayâlimdeki âlem, geliyor vecde yine,

Gözlerim daldı; sütunlarla (Fetih Âyeti) ne!..

 

Muhteşem âbidesin: Dinimin ulviyetine,

Remz idin, beş asır ecdâdımızın şevketine!…

 

Aldı senden beş asır, azmine kuvvet kaleler..

Yine hep, aynı tehassüsle yücelmiş kuleler..

 

Nerde: Yandıkça, Süreyyâlara dehşet vererek,

Coşan âvizelerinden yayılan: Binbir renk!..

 

Çan sesinden, seni kurtarmış ezanlar nerde?..

Hani bülbül gibi Kur’ân okuyanlar nerde?

 

O ezanlar, bütün İslâm’a şerefler verdi,

Sanki her pencere, lâhuta bakan gözlerdi!..

 

O ilâhî yüce sesler, yine gelmez mi dile?

Şimdi artık, işitilmez mi, sönük nağme bile?

 

Şimdi Cennet, sana sermez mi yeşil gölgesini?..

Şimdi hûriler, işitmez mi ilâhî sesini?..

 

Nice bin hâtıra, gönlümde coşup canlanıyor..

O ne parlak görünüş! Sanki hayâlim yanıyor!

 

Hutbeler çağlamaz olmuş, şu yeşil minberden,

Gamlı bir gölge yayılmakta bugün, her yerden!

 

Gizli bir âh ile artık yanar ağlar mı için?..

Nice bin derdile kalbin doludur çünki senin!

 

Hangi eller, sana akşamları, zinci vuruyor?

Yüce feryâdını, kimler boğuyor, susturuyor?..

 

Sen, ne âlemleri gördün, ne ömürler sürdün..

Batı dünyasına dehşet saçıyorken daha dün.

 

Gizli kurşunla, habersizce vuruldun mu bugün?..

Dönmeler, dans ederek yapmada karşında düğün’…

 

Dehre meydan okuyan, koskoca tarih, nerde?’..

Ülkeler fetheden erler, yüce (Fâtih) nerde?..

 

Seni Tevhide kavuşturmanın aşkıyla yanan,

O şehir orduların, döktüğü seller gibi kan,

 

Heder olmuş mu desem? Ah! Dilim varmaz ki,

Bugün onlar bile, mâtem tutuyorlar. Belki!

 

Bugün ağlattın eminim, ölüler âlemini,

Kerbelâ tutsa gerektir yeniden mâtemini!..

 

Tek ziyâretçin olan gün de yol almış gidiyor,

Muhteşem kubbeni, zulmette nasıl terkediyor?’..

 

Cemiyetlerden uzak; çölde mezâr olsaydın,

Orda billâhi, mezarlar bile senden aydın!..

 

Çöllerin, Ay-Güneş, en hisli ziyâretçisidir,

Hilkâtin Arşa çıkan zikrini her an işitir!

 

Şu perişan denizin inlemesinden duyulan!

Hıçkırıklarla boğulmuş, tutuşan bir hicran!..

 

Çağıdır ağlamanın, ey Ulu Mâbed, ağla!..

İntikam aldı firenkler, seni ağlatmakla!..

 

Dostun ağlarken, o bir yanda da düşman gülsün,

Kanamıştır yeniden kalbi, hazin (Endülüs)’ün!..

 

Bu elim fâcia, billâhi, yürekler acısı,

Müslüman Türkün evet şimdi bu en kanlı yası!..

 

Ey derin fâcia, manzumeye sen sığmazsın,

Tutuşup yanmada kalbim, seni târih yazsın!..

Share this post


Link to post
Share on other sites

BEKLENEN KAHRAMAN

 

Müslüman Türk, yanıyor aşkına pervane gibi,

Hasretindir, bu alevler saçan aşkın sebebi!..

 

En güzel râyihalar, tatlı temâsıyla seni;

Gaşyederken duyalım, marş olacak menkıbeni!..

 

Dile geldikçe büyük hâdiseler fikrinle,

Sesinin aksini, rûh ülkelerinden dinle!..

 

Milletin ruhuna doldukça, o heybetli sesin,

Yüce mefkureni, imanlı nesil bestelesin!..

 

Şahlanan hamleler, ilhamına mîrâc olsun;

Ruhların dalgalı vecdiyle hayâlin dolsun!..

 

Açıyorken yeni bir devrin ilâhî çağını,

Taşısın koskoca millet, ideal sancağını!..

 

Nemli gözlerden akarken, yaş olup hasretimiz;

Yeter artık, sona ersin, şu gönül gurbetimiz!..

 

İşte millet, bu şafaklar dolu rüyâyı taşır;

Doğacak günlerin aşkıyla hayâlim kamaşır!..

 

Şühedâ beldesi, nûr ülkesi Cennet Vatan'ım,

Şanlı mazisini andıkça kabarmakta kanım,

 

Vâr oluş gayelerinden nice yıllardır uzak;

Sahte kıymetlere alkış dağıtan kitleye bak!..

 

Ruh kökünden bu kadar ayrı kalan bir neslin,

Şuur altındaki hicranlı temaşasına in..

 

İn de gör, günlü, ne korkunç, ne fecî manzaradır;

Manevî cebhesi, yıllarca bütün kapkaradır!...

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ruhum Sana

 

Ruhum sana aşık, sana hayrandır EFENDİM.

Bir ben değil alem sana kurbandır EFENDİM.

 

Ecramü felek Levhu kalem mesti nigahın,

Medheyleyen ahlakını Kurandır EFENDİM.

 

Mahşerde nebiler bile senden meded ister,

Rahmet, diyen alemlere Rahmandır EFENDİM.

 

Kıtmırinim Ey Şahı Rusül koğma kapından,

Asilere lutfun,yüce fermandır EFENDİM.

 

Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim.

Sensiz bana cennet bile hicrandır EFENDİM.

 

Doğ kalbime bir lahzacık Ey Nur-i dilara,

Nurun ki gönül derdime dermandır EFENDİM.

 

ULVİde senin bağrı yanık aşık-ı zarın,

Feryadı bütün ateş-i suzandır EFENDİM...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Uyanış Fecrinin Aydınlığı

 

Ne gelen var, ne giden var; ne gülümser bir yüz.

Yolcu yorgun, yük ağır, menzil uzaklarda henüz.

 

Diye milletçe ümitsizliğe düşmüştük dün,

Uyanış fecri ufuklarda belirmekte bugün.

 

Kararan dünkü ufuklarda güneşler yanıyor.

Her ışık dalgası umman olarak çalkalanıyor.

 

Nurlu bir yüz gibi dünyaya doğarken gündüz,

Uyanış fecrinin aydınlığıdır gördüğümüz.

 

En ağır şartlara rağmen yine şahlanmada din,

Külle örtülmesi mümkün mü bu kudsi alevin.

 

Bu alev, nûrunu Kur’an-ı Kerim’den alıyor

Bütün âlem uyanış fecrine hayran kalıyor.

 

Genç nesilden bize hep müjdeci sesler geliyor

Uyanış fecrini marşlarla bütün besteliyor.

 

Taşı toprakları yurdun dile gelmişçesine

Uyuyorlar koro halinde İlahi sesine.

 

Bu muazzam sese alkış kopuyor her yerden

Görünen âlemin ardındaki âlemlerden.

 

Büyük aydınlığa yol gösteriyor rehberimiz

Bütün âlemlere rahmet yüce Peygamberimiz.(SAV)

 

Açtı insanlığa on dört asır evvel bu yolu

Ufku güllerle, çiçeklerle, meleklerle dolu.

 

Büyük ecdadımızın gördüğü parlak rüya

Vuruyor her gece yıldızlarını aksiyle suya.

Share this post


Link to post
Share on other sites

"...Ruhum sana aşık, sana hayrandır EFENDİM...."

 

"..Uyanış fecri ufuklarda belirmekte bugün..."

 

Teşekkürler....

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gönüller Fatihi Büyük Üstada

 

Nuruyla bütün gönlümü fetheyleyen üstad!

Gönlüm seni, kudsî heyecanlarla eder yâd.

 

İlhâmıma can geldi berâet haberinle,

Mü’minleri şâdeyleyen ulvî zaferinle.

 

Sıyrıldı ufuklardan o kasvetli bulutlar;

Göklerde melekler, bu büyük bayramı kutlar.

 

Milyonların imanını kurtardı cihâdın;

Par par yanar imanlı gönüllerdeki yâdın.

 

Coşturmada imanları, binlerle vecizen,

Tarihini kudsî heyecanlarla süzerken.

 

İlhâmımı mestetti tecellâ-yı cemâlin;

“Fâtih” gibi rehberleri andırmada hâlin.

 

Dağlar gibi sarsılmadın, en korkulu günlerde,

Her ânı ölümler dolu tazyikin önünde.

 

Dünyalara dehşet salıyor, sendeki iman;

Sarsılmayan imanına düşman bile hayran.

 

Rehber sana zîra, “Yüce Peygamberimiz”dir.

Ölmez eserin: Gençliğe gösterdiğin izdir.

 

Kur’ân-ı Kerimin ezelî feyzine erdin;

İnsanlığa, iman ve kemâl dersini verdin.

 

Ey başlara cennetlerin ufkundan inen tâc!

Âlem senin irfânına, irşâdına muhtaç.

 

Derya gibi nurlar taşıyor her eserinden;

“Allah”a giden Nurcuların rehberisin sen!

 

Milyonları derya gibi coşturmada “Sözler”;

Cennetteki âlemleri seyretmede gözler.

 

Hikmet dolu her cümlede, Kur’ân’daki nur var;

Her lem’ada, bin bir güneşin huzmesi çağlar.

 

“Nur Yolcusu” insanlığa örnek olacaktır.

Kudsî heyecanlarla, gönüller dolacaktır.

 

Mefkûresi, günden güne erdikçe kemâle;

Gark olmada iç âlemi, en tatlı visâle.

 

Coştukça denizler gibi kalbindeki iman;

Bin ders-i hakikat veriyor ruhuna Kur’ân.

 

Âzâdedir İslâmı saran tehlikelerden;

Dâvâsı temiz çünkü siyasî lekelerden.

 

Her hamlesinin kuvve-i kudsiyesi vardır;

Vicdanları mesteyleyen ulvî sesi vardır.

 

Aşkın ezelî sırrına erdikçe gönüller;

Yer yer donatır ufkunu sevda dolu renkler.

 

Bir ülkeyi baştan başa fetheyledin ey Nûr!

Nurun olacaktır, bütün insanlığa düstur.

 

Kur’ân seni te’yid ediyor mucizelerle;

Ey şanlı gönül fâtihi hiç durmadan ilerle!

 

Târih-i hayatın doludur hârikalarla;

Hiç sönmeden âlemde güneşler gibi parla!

 

Manzûme-i şemsiyeyi temsil ediyorsun;

Heybetli fezâlarda hız almış gidiyorsun!

 

İmanlı nesiller, seni tâkip edecektir;

Yıllarca, asırlarca peşinden gidecektir.

 

Tarihi aşarken sen o iman dolu hızla,

Milyonları aşmış bütün evlâdlarınızla;

 

Birden açılır ruhuma esrarlı bir âlem,

Vasfeyleyemez aşkımı, şi’rimdeki nâlem...

Share this post


Link to post
Share on other sites

SEN

 

Ey ömrünü bir gayeye vakfeyleyen insan,

Göğsündeki imanına mazi bile hayran!..

 

Tebrik ediyor, bak seni, mabedler ezanlar,

Ey Hak yolunun yolcusu: Kurban sana canlar!..

 

Oldukça o yüksek idealler sana hakim,

Sarsılmayan imanına zincir vuracak kim!

 

Alkışlıyor iclalini göklerde melekler,

Atide nesiller, senin irşadını bekler!..

 

İnsanlığa örnek ideal ufkuna yüksel;

Kopsun seni artık, canevinden vuracak el!..

 

Dünyalara hükmettiğimiz günleri yad et...

Mabedleri, kürsileri, minberleri şad et...

 

Ey şanlı emel kaynağı, Nur çehreli yıldız!..

Ruhumdan kopan fırtınalar senden alır hız!..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cihada Dâvet

 

 

Gel kardeşim, engelleri birden aşalım, gel,

 

Seller gibi dâvâda beraber taşalım gel,

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel,

 

 

 

Allah’a giden yolda beraber koşalım gel,

 

Bin derdini İslâm ilinin paylaşalım gel!...

 

 

 

Bin atlı akınlarda cihat önderi kimdi?

 

Ufkunda güneş batmayan üç kıta bizimdi,

 

Kimler o geniş ülkeye hükmetmede şimdi?

 

 

 

Yol vermeyen engelleri birden aşalım gel,

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel!...

 

 

 

Hız vermeli imanına heybetli Mohaç’lar,

 

Tuğlarla beraber yarışan sırmalı taç’lar,

 

Yâdı ile o devrin dile geldikçe ağaçlar,

 

 

 

Seller gibi dâvâda beraber taşalım gel,

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel!...

 

 

 

Mâzileri, coştukça, gönülde anacaksın,

 

Mecnun gibi Leyla’yı anarken yanacaksın,

 

Her derdine elbet severek katlanacaksın...

 

 

 

Allah’a giden yolda beraber koşalım gel,

 

Bin derdini İslâm ilinin paylaşalım gel!...

 

 

 

Sen, gençliğe yol gösterecek tertemiz elsin,

 

Hakk’ın boğulan gür sesi, haykır ki yücelsin

 

Binlerce zafer bestesi birden dile gelsin...

 

 

 

Allah’a giden yolda beraber koşalım gel,

 

Yol vermeyen engelleri birden aşalım gel!

 

 

 

Tarihlere sen, yepyeni bir devir açacaksın,

 

Afâka, güneş gibi nurlar saçacaksın,

 

Heybetli sesin, ülkede şimşekler gibi çaksın...

 

 

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel

 

Yüzyılları Kur’anla beraber aşalım gel!

 

 

 

Rabbin bize ihsanı olan mucize varken,

 

İman seli, vecdi ile onun çağlar akarken,

 

Toprakların eb’adı, gönül şevkine darken,

 

 

 

Allah’a giden yolda beraber koşalım gel,

 

Hep Nurdan âlemlere dek yaklaşalım gel!...

 

 

 

Dâvâda, neden böyle kayıtsız duruşun var?

 

Hissizliğe binlerle özürler buluşun var!

 

Dâvâya adanmış kaç kuruşun var?

 

 

 

Seller gibi dâvâda beraber taşalım gel,

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel!

 

 

 

Alçaklığın envaına susmak; bu ne zillet!!

 

Kanser gibi, ruhlarda yayıldıkça bu illet,

 

Bir dağ gibi birden çökecek koca bir millet...

 

 

 

Yol vermeyen engelleri birden aşalım gel,

 

Seller gibi dâvâda beraber taşalım gel!

 

 

 

Ruh aleminin Nur saçan ufkunda melekler,

 

Allah’a giden yollara çıkmış, seni bekler.

 

Hep özlediğin yerlere güller serpecekler...

 

 

 

Bayraktaki rüzgar gibi destanlaşalım gel,

 

Yüzyılları Kur’anla beraber aşalım gel!...

 

 

 

Dergâhına Rabbin el açıp yalvaralım gel,

 

Hâlâ kanayan mâtemi birden saralım gel,

 

İmanını gençlik kolunun kurtaralım gel!...

 

 

 

Ali Ulvi Kurucu

Share this post


Link to post
Share on other sites

BU GECE

 

Buldu hep derdine dermânını canlar bu gece,

Nura garkoldu bütün kevn-ü mekanlar bu gece,

 

Kabey-i zât-i Muallâyı tavaf eylediler,

Ezeli vuslatın aşkıyla yananlar bu gece! ...

 

Doğdu alemlere rahmet o hidayet güneşi

Onun aşkıyle yanan gönlünü dağlar bu gece..

 

Âşıkın kalbi bu gün seyr-i cemâl alemidir,

Buldu Leylasını Mecnun, coşar ağlar bu gece...

 

Sen de pervane kesil nuruna artık Ulvi!

Ne tecellilere makes ulu dağlar bu gece...

Ali Ulvi Kurucu (R.Aleyh)

Share this post


Link to post
Share on other sites

ÇOĞALDI CÜRMÜM

 

Çoğaldı cürm ü isyânım benim pek yâ Rasûlâllah

Kati müşkil huzûr-i Hak’ka gelmek yâ Rasûlâllah! .

 

Erişmezse bana lûtfun efendim rûz-i mahşerde

Mekânım nâr-ı dûzeh ola bî-şek yâ Rasûlâllah! .

 

Bırakma bendeni ol gün açılır çün Livâ-ül-hamd.

Beni de ol livânın tahtına çek yâ Rasûlâllah! .

 

Ümîdim var, yine mağfûr ü mesrûr olurum ol gün

Girince destime pây-i mübârek yâ Rasûlâllah! .

 

Bihâkkı Hazret-i Zehrâ bihakkı Hazret-i Sıbteyn

Sana geldi kulun Ulvi, dahîlek yâ Rasûlâllah! .

Ali Ulvi Kurucu (R.Aleyh)

Share this post


Link to post
Share on other sites

DERDİMENDİM

Derdimendim yâ Rasûlallah, devâ ol derdime,

Destgir ol, yâ Habiballah, bu asî mücrime! ..

Sen şefâat kânı varken, yalvarayım ben kime? ..

Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.

Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım..

 

Bûy-i vaslındır, muattar eyleyen sünbülleri,

Nur cemâlinden eserdir, bağ-ı aşkın gülleri,

Gül cemâlindir Habîbim, mesteden bülbülleri,

Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.

Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım

 

Cânını cânâne kurban eyliyor pervâneler,

Bezm-i vaslın neş'esinden, gaşyolur mestâneler,

Aşıkın gözyaşlarından, doldu hep peymâneler,

Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.

Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım..

 

Ermek istersen, O şâh'ın himmet-ü imdâdına,

Cânü dilden âşık ol sen; 'İsm-i zât' evrâdına,

Ses verir (Ulvî) ; melekler âteşin feryâdına,

Ben Rasûl-i Kibriyânın, bülbül-ü nâlânıyım.

Mücrimim gerçi, cemâl-i Mustafâ hayrânıyım.

Ali Ulvi Kurucu (R.Aleyh)

Share this post


Link to post
Share on other sites

DOĞMAZDI KALBE İMAN

 

Doğmazdı kalbe iman, inmezdi arza Kur'an,

Meçhul olurdu esmâ, Levlâke yâ Muhammed!

(Sensiz cânım Muhammed)

 

Mâtem tutardı gökler, gülmezdi hiç melekler,

Mahzûndur Arş-i alâ, levlâke yâ Muhammed!

 

Feyzinle güldü âlem, gufrâna erdi âdem,

Ağlardı belki hâla, Levlâke yâ Muhammed! ...

 

Sayende erdi insan Tevhîde, yoksa putlar,

Mâbûd olurdu -hâşâ- Levlâke yâ Muhammed! ..

 

Şefkatli annesinden öksüz kalan yetîme,

Benzerdi sanki eşyâ, Levlâke yâ Muhammed! ..

 

Gün görmeden baharlar, sislerle örtülürdü,

Zindan olurdu dünyâ, Levlâke yâ Muhammed! ..

 

İnler dururdu sesler, her nağme hıçkırıkdı;

Tutmuştu Arşı şekvâ, Levlâke yâ Muhammed! ..

 

Dünyâda tek hakîkat uğrunda can verenler,

Bulmazdı derde kimyâ, Levlâke yâ Muhammed! ..

 

Al kan, figan içinde te'yîd ederdi zulmû;

Binlerle kanlı sehpâ, Levlâke yâ Muhammed! .

Ali Ulvi Kurucu (R.Aleyh)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Habib-i Kibriya

 

Habîb-i Kibriyâ, bâb-ı recâsın yâ Rasûlallah,

Muhammed Mustafa, hayrul verâsın yâ Rasûlallah!..

 

Tecellây-ı cemâlinden elest’in bezmi şâd oldu,

Dil-i mecrûh-u uşşâka şifâsın yâ Rasûlallah!..

 

İlâhî bir güneşsin, nûruna pervânedir âlem,

Yakan uşşâkı ol muhrık sâdâsın yâ Rasûlallah!..

 

Nebîler Rûz-i Mahşerde, şefâat bekliyor senden,

Gönül şehrinde her medhe sezâsın yâ Rasûlallah..

_Ali Ulvi Kurucu_

Share this post


Link to post
Share on other sites
Guest Bir Kereye Mahsus

Allah rahmet etsin, şefaatlerine nail eylesin, büyük insanmış gerçekten. Şiir kitaplarını nasib olursa okumak isterim.

 

Share this post


Link to post
Share on other sites

Risale-i Nur külliyatı, Kur'an-ı Kerîm'in cihanşümûl bahçesinden derilen bir gül demetidir. Binaenaleyh, onda o mübarek ve İlahî bahçenin nûru, havası, ziyası ve kokusu vardır."

Ali Ulvi KURUCU

Share this post


Link to post
Share on other sites

İnsan, o fütuhatı anar vecde gelir de,

Gönlüyle yaşar, kaç asır evvelki devirde...

 

Rabbim! Ne mehâbetli o mazideki ünler;

Bir bayrağın üç kıt’aya hükmetdiği günler...

 

Her gün; yeni bir ülkeyi fetheyleyen ordu,

Gökkubbeyi tekbirle bütün dolduruyordu...

 

Geldikçe ezanlarla cihan ma’bedi vecde,

Mi’rac olur Allah’a ibâdetdeki secde...

 

(Ali Ulvi Kurucu, Gecelerin Gündüzü, Neşre Haz.: M. E. Düzdağ,

Marifet Yay., s. 154)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...