Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
gardenya

Vefasızlık

Recommended Posts

KEYFiYET

Ahmet Selim

 

11 Mart 1996

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

 

Vefasızlık

Türk Dili dergisinde "Necip Fazıl’ın şiirinde insan" başlıklı bir yazı yayınlanmış.

 

Bazı cümlelerini aktarıyorum:

 

"... Necip Fazıl neyin üstadıdır? Bu faninin eserinde ve hayatında cezp edici ne vardır?"

 

"... Sahi bu insanlar Necip Fazıl’a neden hayrandır?"

 

"... Necip Fazıl mutasavvıf bir şair olma iddiasındadır. Ancak onun şiirleriyle tasavvufi şair olduğunu kabul etmek pek de mümkün değildir..."

 

"... Necip Fazıl’ın zannedildiği ve iddia edildiği gibi çok üst seviyede bir şiir dili kurduğunu da pek zannetmiyorum."

 

"... Bize (Necip Fazıl büyük şair, Üstad) dedikleri için mi onu seviyoruz, beğeniyoruz?"

 

"1939'dan sonra yazdığı şiirler tesellidir, güzel sözlerdir. Ama şiiriyet yeterli değildir."

 

Bu satırları okuyunca, büyük üzüntü duydum. Yazarı, Prof. Şerif Aktan. Hatırlayamayınca ansiklopedileri karıştırdım, yok. İsmini kitap katalogunda bulabildim. Edebiyatla ilgili bir eserinin kaydı var.

 

Bu yazı, hastane bir yazı. İlimle, ilmi araştırma metoduyla hiçbir alakası mevcut değil.

 

"Müspet-menfi cevap vermek çok zor. Ama öyle olduğunu (müspet olduğunu) zannetmiyorum" ne demek? "Neden Üstad? Niçin seviyorlar?" bilmem ne. Böyle ilmi üslup mu olurmuş?

 

Derdim Necip Fazıl’ı savunmak değil. O bundan müstağni. Su yakıştırmalara sol bile güler.

 

Üzüntümün sebebi gösterilen vefasızlıktır, liyakatsizliktir.

 

Necip Fazıl, her şeyden önce Türkçe'nin üstadıdır. En önemsiz yazılarında bile bu gerçek kendini gösterir. Hal böyle iken; Türk Dili dergisinde edebiyat uzmanlığı adına, hem de Türk kültürüne bağlılık mefkûresiyle bağdaştırılarak Necip Fazıl’ı küçültmek hangi mantığa hizmettir?

 

Dergideki şiirlere bakıyorum "acaba nedir şiirden anladıkları?" merakıyla. İste örnekler:

 

"Nasıl üzülüyor ağaçlar BELKI / Yeşil yaprağına sâri gelince..." Nedir bu "belki"?

 

"Söz bir taş duvar, mayın tarlası, tuzaktı, gurur harabesi, loş ışık, baştan sona bir cacık salatasıydı."

 

Bunlar mı şiir? Necip Fazıl’ın şiirlerinde şiiriyet eksik de, bunlardaki mi tamam?

 

Siz Türkçe’yi, Türk Edebiyatı’nı böyle mi sevdireceksiniz? Çok yazık!

 

Tenkide karşı değilim. Necip Fazıl değil, Akif bile tenkide edilmeli. Geçtiğimiz günlerde Akif'in Abdulhamid hakkında söylediği bazı sözler sol tarafından kullanıldı. O sözler Akif'in hatasıdır, Abdulhamid'i iptal etmenin delili değil. Bu yazılmalıdır. Abdulhamid de tenkide edilebilir; fakat önce hakkini teslim etmek gerekir.

 

Tenkidin ilmi ve fikri şartları vardır. Bu şartlar hem seviye ile hem usul ile ilgilidir. Dedikodu üslubuyla büyük değerlere sataşma keyfiliğinin adi "tenkide" değildir.

 

Necip Fazıl, eserleriyle Necip Fazıl’dır. O eserler, bu milletindir... Hissi ve özel sebeplerle kendisine kızan var ise, bunu içinde saklasın, yazıya döküp yanlış olcu kullanarak ona zarar vermeye kalkışırsa, Necip Fazıl’ın nefsini değil, eserlerindeki muhtevayı ve onun millete mal olmuş fikri-edebi şahsiyetini tahribe kalkışmış olur. Kendi kuyumuzu kendimiz kazmayalım, kendi temelimizi kendimiz çatlatmayalım, kendi kokumuzu kendimiz baltalamayalım.

 

İnanın ki solun (kendi değerlerine olan) vefasına gıpta ettiğim oluyor. Necip Fazıl’da şiiriyet az imiş! Necip Fazıl’ın şiirleri, şiiriyet yoğunluğunun fazlalığı yüzünden insani biraz yorar. Bu kadar insafsızlık olur mu?

 

Yahya Kemal ile Necip Fazıl, şiirimizin öyle zirveleridir ki; kendilerinden sonra gelenlerde "olcu" cesaretini zaafa uğratan bir büyüklük ortaya koymuşlardır. Mukayese tehlikesinden kurtulmak için "serbest"e yönelenler olmuştur! (İsim vermek istemiyorum). Olcuyu şiiriyette öylesine eritmek kolay değildir.

 

Hadi sıfırlayalım da rahatlayalım! Necip Fazıl yok, Peyami Safa yok, Cemil Meriç yok, Tanpınar yok, Yahya Kemal yok! Bize kalsın Türkçe! Türkoloji’nin takır-tukurlarına, siyasetin tarzancasına, edebiyat özentilerinin israfçı kekemeliğine.

 

Bir an önce kendimize gelmeliyiz.

(ZAMAN-Arşiv)

  • Like 1

Share this post


Link to post
Share on other sites

Bu faşolardan nefret ediyorum. İnsanlar bu kadar kör olabilir mi?

 

Tamam, adamı sevmezsiniz, çünkü o sizin gibi ırkçı değildir. Onun derdi haktır, hakikattir. Türk milletine aşkının sebebi bu milletin Allah'ın dinine yüzyıllarca en büyük hizmeti etmekten geri durmamış olmasıdır. Yahudileşmemiştir, faşistleşmemiştir. Hazmedemedikleri nokta bu. Ama yine de tenkitte de bir ölçü olmalı. Saldırıyorsanız da, adam gibi saldırın kardeşim. Kendinizi küçük düşürmeyin, namussuzlaşmayın.

 

"... Necip Fazıl’ın zannedildiği ve iddia edildiği gibi çok üst seviyede bir şiir dili kurduğunu da pek zannetmiyorum."

 

 

Kim kurmuştur o zaman güzel bir şiir dili? Sizin şair bellediğiniz, peşinden koştuğunuz yeteneksiz, beceriksiz, dangıl-dungul yazmayı "halka inmek" diye perdeleyen edebiyat fakiri Gökalp'leriniz mi, Yurdakul'larınız mı, Müftüoğlu'larınız mı? Kaldı ki gerçek ortadadır. Üstadın şiirleri ve ondan etkilenerek yazanların şiirlerini teşhis etmek ne kadar da kolay takipçileri için.

 

"... Necip Fazıl mutasavvıf bir şair olma iddiasındadır. Ancak onun şiirleriyle tasavvufi şair olduğunu kabul etmek pek de mümkün değildir..."

 

'Ben mutasavvıf bir şairim' mi demiş üstad? Kimin rüyasında olmuş bu?

 

Tasavvufla ilgilenen birisidir kendisi ve yazdıklarında tasavvufun izlerini görmek mümkündür de. "Var bir 'var'dır...." diye giden şiirini okumuştur eminim bunu yazan şahsiyet. Bu şiirde tasavvufun izleri yok mudur?

 

Kaldı ki bazı şiirlerinde direkt tasavvufu da işlemiştir ama, "ben mutasavvıf bir şairim" dememiştir, böyle bir iddiası yoktur. O sanatında Allah'ı aramıştır. Buna delil göstermeyi gereksiz buluyorum. İsteyen şiirleri okuyup yorumlasa üstadın ne yazdığını, neyin peşinde olduğunu görebilir.

 

Türkçe'yi muhteşem kullanan bir insandır Üstad, Türk Dili dergisinden gördüğü bu karşılık gerçekten vefasızlık olmuş, hatta terbiyesizlik olmuş. "Dinime küfreden Müslüman olsa" darb-ı mesel'ini de hatırlıyorum öte yandan.

 

"Söz bir taş duvar, mayın tarlası, tuzaktı, gurur harabesi, loş ışık, baştan sona bir cacık salatasıydı."

 

Büyüksün Tengri!

 

Onlara kendi kurdukları şiir dillerinde başarılar diliyorum. Ben almayayım...

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Nasıl üzülüyor ağaçlar BELKI / Yeşil yaprağına sâri gelince..." Nedir bu "belki"?

 

"Söz bir taş duvar, mayın tarlası, tuzaktı, gurur harabesi, loş ışık, baştan sona bir cacık salatasıydı."

 

Şol sözleri şiir diye neşreden derginin ve hatta orada yazan cacık suratlının Üstad'ı tenkidini komik buldum. Ve şu an yüzümde gülme değil gevşek bir sırıtma var.

 

Bu adamdan cacık olmaz deyip bir daha ağzını açarsa sağlam, kallavi laflar edeceğimi ihtar eder hatta muhtarısını veririm. Gidin kendi adamlarınızın meze sofralarını toplayın, iki dize yazmak için şişeler deviren hilkat garibelerini..Mesele sizin anlayacağınız basitlikte olmayınca gak guk dilinle pati salla. Ay benim aklım hala cacıkta kaldı, durun o şiir denen şeyi benim yeniden okumam lazım. Şaheser, şaheser!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...