Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
kevser

F. Hüsnü Dağlarca Vefat Etti

Recommended Posts

Türkçe'nin ses bayrağı Dağlarca'yı kaybettik

 

Türk şiirinin en yaşlı çocuğu Fazıl Hüsnü Dağlarca 94 yaşında ömrünü tamamladı. Büyük şair, tedavi gördüğü Başkent Hastanesi İstanbul Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde böbrek yetmezliği ve enfeksiyon nedeniyle dün (15 ekim) saat 16.30 da aramızdan ayrıldı.Süvari yarbayı Hasan Hüsnü Bey 'in oğlu Mehmet Fazıl, 26 ağustos 1914 te İstanbul da doğdu.1933 te Kuleli Askeri Lisesinden,1935 te Harp okulundan mezun oldu.15 yıl orduda görev yaptı .1967 de ABDdeki Milletlerarası Şiir Formu tarafından 'En İyi Türk Şairi' seçildi.'Türkçem benim ses bayrağım .'diyen Dağlarca için pazartesi günü saat 11.00'de Süreyya operasında bir tören düzenlenecek.Şairin cenazesi.Söğütlüçeşme Camii'nde kılınacak cenaze namazından sonra toprağa verilecek.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hayret teşfikiyede değil. Bu arada EN BÜYÜK TÜRK ŞAİRİNİN cenaze töreni için bando da geliyor mu salona?

Share this post


Link to post
Share on other sites

İlginç evet...Önce opera salonunda tören ( şaire ithafen konuşmalar,şak şak alkışlar kesin), sonra Camii'de namazı...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Kafirin cenaze namazını kılmak caiz midir?

Harun Yaşar hocam yapma ya hu :D adam ölmüş ya.............bize yakışmaz :P :)

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ben pek haz etmem o adamdan ne ölüsünden ne de dirisinden ancak sana eyvallah.

Allaha emanet...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sevmezdim,, sevmiyorum, sevmeyeceğim. Sistem yalakasıydı. Kendisini Mustafa Kemal'in kağnısıyla hatırlayacak, hatırladıkça da dalga geçeceğim incedeeeeen inceden.

 

Üstad'ın arkasından da hırsızdı bilmem neydi diye bık bık ötmüşlüğü vardır kahve köşelerinde. Bir arkadaşımla konuşmuş da vaktinde, o anlatıyordu. Kıskanç ihtiyar. Öbür tarafta Üstad halleder bu mevzuyu zaten. 'Öldüm' diye de tolerans beklemesin benden, vaktini daha farklı beklentiler ve işlerle geçirebilir. Avuç yalayabilir mesela. Mmm, mis mis!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne olursa olsun, kim olursa olsun nihayetinde: Ölüdür. Bir de; biz ölüler üzerine değil, diriler üzerine konuşuruz. Onun için muhabbet-i ikmale gerek yok derim smile.gif

Share this post


Link to post
Share on other sites

Elbette artık üzerine konuşmanın bir lüzumu yok.Ölmüş gitmiş adam; fakat öyle ölüler var ki arkasından konuşmadan da olmuyor.Mesela ben bazılarını sürekli yad ederim.Menfi manada tabii.Çünkü yaptıkları yüzünden konuşulmayı hak ediyor bu insanlar.Ölmüş ama arkasında öyle bir enkaz bırakmış isimler var ki her saat başı arkasından ağız dolusu laf edilse yeridir.Diyeceğim: Ölü var, ölü var...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ne olursa olsun, kim olursa olsun nihayetinde: Ölüdür. Bir de; biz ölüler üzerine değil, diriler üzerine konuşuruz.

 

Siz kimsiniz üstadım? Biz, kimliği ve neliği önemli olmayan ölüler içinde yer alan Ebu Leheb'e günde 5 vakit sövenlerdeniz de, tanıştığımıza memnun oldum. Her hatim inende elleri kurusun deniyor bu ölü arkadaşa malum. Üstad da maddi manada bir ölü. Hal böyleyken 'kapatın bu siteyi, yürüyün gidin işinize' diyorum.

 

Ben bu sevgi pıtırcıklığını anlamıyorum arkadaş. Badem gözlü, altın saçlı ölülerden bıktım artık. Adam öldü diye berat mı etsin, hakkındaki fikrimizi söylemeyelim mi yani? Öldü de bana mı sordu kardeşim? Ölmek marifet değil ki, herkes ölecek yani. Yeri gelir, hakkındaki hakikat neyse o söylenir. Yeri geldi, yazdık. Dönüp dolaşıp kendisine laf söyleyecek değiliz herhalde. Ama yeri geldiğinde de bildiğimizi, düşündüğümüzü söylemekten geri duracak değiliz. Kişisel bir mesele olsa bu hak veririm size, fakat öyle de değil. Fikir temelli bir karşı duruş bu, nefsi bi mevzu değil. Ölüsü bile millete eziyet edenler var. F. Hüznü'de o çap yok belki ama yaşarken eleştireceğim görüşlerin ve çapın sahiplerini ölünce de eleştirebilirim. 'Kişileri bırakın meselelere bakın' olayına hiç girmeyin, bağlam farklı. FHD prototipindeki adamlardan haz etmem. 'Adam öldü kardeşim, ayıp' tarzlı yaklaşımlardan da keza...

 

Valla tartışacak halim yok bu sefer de yine biraz serzeneyim dedim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu adamın arkasından sadece

İLa cehennemi Zübera...!!! diyebilirim...rahmet okumamızı beklemesin.su an cok pismandr eminim ama fayda yok...islama düsman,Üstada düsman adam öldü diye güzel yad edemem.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Siz kimsiniz üstadım? Biz, kimliği ve neliği önemli olmayan ölüler içinde yer alan Ebu Leheb'e günde 5 vakit sövenlerdeniz de, tanıştığımıza memnun oldum. Her hatim inende elleri kurusun deniyor bu ölü arkadaşa malum. Üstad da maddi manada bir ölü. Hal böyleyken 'kapatın bu siteyi, yürüyün gidin işinize' diyorum.

 

Ben bu sevgi pıtırcıklığını anlamıyorum arkadaş. Badem gözlü, altın saçlı ölülerden bıktım artık. Adam öldü diye berat mı etsin, hakkındaki fikrimizi söylemeyelim mi yani? Öldü de bana mı sordu kardeşim? Ölmek marifet değil ki, herkes ölecek yani. Yeri gelir, hakkındaki hakikat neyse o söylenir. Yeri geldi, yazdık. Dönüp dolaşıp kendisine laf söyleyecek değiliz herhalde. Ama yeri geldiğinde de bildiğimizi, düşündüğümüzü söylemekten geri duracak değiliz. Kişisel bir mesele olsa bu hak veririm size, fakat öyle de değil. Fikir temelli bir karşı duruş bu, nefsi bi mevzu değil. Ölüsü bile millete eziyet edenler var. F. Hüznü'de o çap yok belki ama yaşarken eleştireceğim görüşlerin ve çapın sahiplerini ölünce de eleştirebilirim. 'Kişileri bırakın meselelere bakın' olayına hiç girmeyin, bağlam farklı. FHD prototipindeki adamlardan haz etmem. 'Adam öldü kardeşim, ayıp' tarzlı yaklaşımlardan da keza...

 

Giriş cümlesinde kullandığın üsluba bakarak, hangi mektepten çıkma olduğunu anlamaya çalıştım ama nafile? Ben Üstad değilim, senin Üstad'ın hiç değilim; Bu mevzu edebiyat cümbüşlü etiket çıkartmalı ucuz felsefi analizlere girecek bir mesele değil di bu, yani ölü meselesi.

 

İstersen lorke lorke eşliğinde halay çekerek kutlayabilirsin Fazıl Hüsnü'nün ölmesini ve ölüsü üstüne muhabbeti. Ya da günde beş defa değil de, arada küfrederek yad edersin olmaz mı? Şimdi sen mektepli ağzıyla iki parıltılı laf ettin ya; bu bizim fikirsizliğimizi ve temelsizliğimi gösteriyor o zaman (!) Sanki böyle yapınca ''başın göğe erecek'' be kardaşım; hem de göğe erecek ahvali içindesin biggrin.gif

 

Sen kimsin lan ibaresine yakın bir üslubla girmiş ve daha sonrada Fazıl Hüsnü'ye değil de, buyukdogu'ya posta koyar ve racon keser gibi laflar etmişsin smile.gif Sanki ben Fazıl Hüsnü'ye alkış tuttum, fikriyatını savundum, hatta cenaze namazını da ben kıldırdım ya ondandır belki (!)

 

Böyle bir yorum yapmak zorunda niye kaldım ki? O kadar da uzak durmayı yeğlememe rağmen..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Hahahaha. Alişime bak, üstadım diye girdim diye nasıl da kendisini üstad zannettiğimi düşünüp açıklama yapmış 'ben senin üstadın değilim' diye. Merak etme dostum ('ben senin dostun değilim' demeni bekliyorum), ironiden o. Sırf cevap vermek için ironiyi gerçekmiş gibi yorumlayıp da oradan laf atmaya kasan adamları da çok seviyorum, bin bir derde deva oluyorlar. bak azizim (hadi buraya da 'ben aziz değil Müslümanım' de, şahane olur), basit dediğin çıkarımlara karşı ikna edici bir argüman ortaya atmadan 'ben senin nerden üstadın oluyomuşum yaa?' benzeri kahvehane kavgası muhabbetlerine sardırman hoş olmamış; sanki bir peçeleme gayreti, bir örtme arzusu. Yakışmıyor seviye kılıflı şahsına. Vallahi. Yo yo yakışmayan polemik değil, düşük tavır.

 

Bak bak nasıl da belden aşağıya vuruyor, lorke morke. Ahmet Necdet Sezer, Aydın Doğan, Süleyman Demirel, Doğu Perinçek, Bush gibi adamlar öldüğünde de zırıl zırıl ağlarsın nazlı kelebeğim o zaman desem, tam da yaptığın seviyesizliğin ve çarpıtmanın muadili olur. Haa, ölen Fazıl Hüznü değil de daha mühim bir adam olsaydı dediğini yapar, sana da onlu selpak paketi yollardım. Konuşmuş olmak için konuşmayalım. Lütfen.

 

Fikirsizlik ve temelsizliği gösteren şey üsluptan ziyade ne dediğindir Ali beyciğim. Burada cevap yetiştirme kasıntısıyla irtifa kazanacağına fikir üretseydin, kimse sana fikirsiz ve temelsiz dememişken kendini bu kadar başarıyla teşhis etmek mecburiyetinde kalmazdın. Göğe baş değdirmekle işim yok, ayağım yere sağlam bassın yeter. Meseleyi Fazıl Hüznü'den 'ölülere laf söylemeyin' noktasına çeken kişinin fikirlerini elbette ki yeri geldiği için cevaplayacağım.

 

Cenaze namazını siz kıldırmamış olabilirsiniz, isterseniz mezarından çıkartıp bi de siz kıldırın farketmez, mesele o değil. Ölüm tenkitten berat değildir ve 'işimiz ölülerle değil' lafı saçmalıktır; budur.

Share this post


Link to post
Share on other sites
Hahahaha. Alişime bak, üstadım diye girdim diye nasıl da kendisini üstad zannettiğimi düşünüp açıklama yapmış 'ben senin üstadın değilim' diye. Merak etme dostum ('ben senin dostun değilim' demeni bekliyorum), ironiden o. Sırf cevap vermek için ironiyi gerçekmiş gibi yorumlayıp da oradan laf atmaya kasan adamları da çok seviyorum, bin bir derde deva oluyorlar. bak azizim (hadi buraya da 'ben aziz değil Müslümanım' de, şahane olur), basit dediğin çıkarımlara karşı ikna edici bir argüman ortaya atmadan 'ben senin nerden üstadın oluyomuşum yaa?' benzeri kahvehane kavgası muhabbetlerine sardırman hoş olmamış; sanki bir peçeleme gayreti, bir örtme arzusu. Yakışmıyor seviye kılıflı şahsına. Vallahi. Yo yo yakışmayan polemik değil, düşük tavır.

 

Bak bak nasıl da belden aşağıya vuruyor, lorke morke. Ahmet Necdet Sezer, Aydın Doğan, Süleyman Demirel, Doğu Perinçek, Bush gibi adamlar öldüğünde de zırıl zırıl ağlarsın nazlı kelebeğim o zaman desem, tam da yaptığın seviyesizliğin ve çarpıtmanın muadili olur. Haa, ölen Fazıl Hüznü değil de daha mühim bir adam olsaydı dediğini yapar, sana da onlu selpak paketi yollardım. Konuşmuş olmak için konuşmayalım. Lütfen.

 

Fikirsizlik ve temelsizliği gösteren şey üsluptan ziyade ne dediğindir Ali beyciğim. Burada cevap yetiştirme kasıntısıyla irtifa kazanacağına fikir üretseydin, kimse sana fikirsiz ve temelsiz dememişken kendini bu kadar başarıyla teşhis etmek mecburiyetinde kalmazdın. Göğe baş değdirmekle işim yok, ayağım yere sağlam bassın yeter. Meseleyi Fazıl Hüznü'den 'ölülere laf söylemeyin' noktasına çeken kişinin fikirlerini elbette ki yeri geldiği için cevaplayacağım.

 

Cenaze namazını siz kıldırmamış olabilirsiniz, isterseniz mezarından çıkartıp bi de siz kıldırın farketmez, mesele o değil. Ölüm tenkitten berat değildir ve 'işimiz ölülerle değil' lafı saçmalıktır; budur.

 

isminizi bile telaffuz etmekte zorlanıyorum....size akşam yazacaktım ama bi taraf sağduyulu olmalı deyip sustum.....saygısızlık yapmak, olayı kızıştırmak da istemiyorum ama yaptığınız düpe düz terbiyesizlik....bu ne ya hu bizim dinimizin gerktirdiklerindendir. 'ölülerin ardından konuşulmaz '.bÖlen kişi kim olursa olsun isterse koministin önde gideni,isterse firavun........... size fetva verecek bi konumda değilim zaten....... size ne söylesek nasılsa üzerine bi kılıf geçirip bize öyle sunacaksınız :P :D

kimsenin avukatıda değilim ama insanları tanımadan onların kişilikleri ile alakalı yorum yapmanız da büyük bi gaf ......... üzerinden alay ettiğiniz insanı tanısanız inanın bu yazdıklarınızdan dolayı utanacaksınız(zannetmiyorum bunda da biraz tereddütüm var ama :) )

yazımın üzerine ne yazarsanız yazın bu başlığa bir daha yazı yazmayı düşünmüyorum :D

selam ve duayla..........

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şahsıma yönelttiğin bütün yakıştırmalar için teşekkür ederim smile.gif Herkesin çapını ve ölçüsünü müşahade etmiş olduk. Sana, senin üslubunda cevap vermeyeceğim, sakın öyle bir şey bekleme. Çünkü sana o hazzı yaşatmayacağım.

 

Şunu diyeyim: Günde beş defa küfrettiğin Ebu Lehep'lerin, Fazıl Hüsnü'lerin ölüsüyle haşır neşir olmaya devam et. Aliş, nazlı kelebeğim vb. ifadeler kullandığın bense, dirilerin fikirleriyle mücadele etmeye devam edeyim.

 

Sana üslubun, kullandığın edebi kırıntıların ve ucuz söylemlerin en hasını yöneltirim ama bunu yapmayacağım.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Nick telafuzunun güçlüğüyle meselenin ne alakası var, şimdi de oraya mı atlıyoruz? 'ölülerin ardından konuşulmaz' demiş ve hatta bunu apostrof içerisine almışsınız, dinimiz böyle bir şey mi öğütlüyor? 'ÖlüleriNİZİ hayırla yad ediniz' düsturunun her ölüyü kapsamadığını, bizim ölülerimizi kastettiğini ve ayrıca bunun şahsiyetle ilgili olduğunu, bir kişinin şahsında bir tavır eleştiriliyorsa bu düsturun kapsamı üzerinde de düşünmek gerektiğini bilmiyor musunuz (Zira bu ölüyü değil, ölünün şahsında ve yaptıklarının ışığında bir tavrı eleştirmektir)? Ölülerin ardından konuşulmaz, iyi valla. Üstad filan okumayın, çok fazla yapar o bunu. Öldü diye Atsız'ı filan da eleştirmeyin sakın, varsın onun saçmaladıklarıyla hayatını yönlendirsin insanlar. Bedir'de gebertilenlerin atıldığı kuyunun başına gidip onlara azabı tadıp tatmadıklarını soran, 'şimdi gördünüz mü?' diye sual eden bir Peygamberimiz vardır ki bu hareketi pek de farklı değildir. Tebbet suresini de okumayın bir daha, eleman nalları dikeli 14 yüzyıl oluyor, ilgilenmeyin ölülerle. 'Ölen kişi kim olursa olsun isterse koministin önde gideni,isterse firavun...........' Hezarfen Kevser Çelebi'den bilabedel uçuş gösterisi. Harika, harika! Geçelim.

 

Üstad hazretleri 'herkesin çapını ve ölçüsünü müşahade etmiş olduk' buyuruyorlar. Bence yanlış müşahede etmişsinizdir, anteniniz bozuk. Zira çift satır mütefekkiri ne buyuruyor bakın: Şunu diyeyim (demeseydin daha iyi olurmuş): Günde beş defa küfrettiğin Ebu Lehep'lerin, Fazıl Hüsnü'lerin ölüsüyle haşır neşir olmaya devam et. Aliş, nazlı kelebeğim vb. ifadeler kullandığın bense, dirilerin fikirleriyle mücadele etmeye devam edeyim.' Ohohohoyy. Alkıış! Bir derin, bir felsefi, bir de edebi. En azından okuduğunu anlayabildiğine ve iyi niyet maskenin altında tahriflere başvurmayacak temizlikte bir yüze sahip olduğuna inanırdım. İnsan saçmaladığını farkettirmemek için tahriflerden medet umup anlamamış taklidi yapmaya tenezzül edebiliyor demek ki. Küfretmek hususundaki uçuşu pas geçiyorum. Bir! Fikirler ölmez, sahipleri ölse de. Temsil edilen fikirler üzerinden bir kişinin değerlendirilmesinde ve tenkit edilmesinde ölü veya diri arasında hiçbir fark yoktur. Ölmek insanı kurtarmıyor ya da dünyada da her şeyiyle yok etmiyor! İki! Ben fikirlere bakarım, sen kişilerle muhattap ol tavrına tenezzül etmemeni söylememiş miydim? Mevzu nefsaniyse ölüler hoş karşılanabilir, fakat fikirlerle ilgilendiği iddiasındaki sayın çift satır mütefekkiri, ölülerin kıyamete kadar yaşayacak fikirleri ve remzlendirdiği şemalar üzerinden değerlendirilmesini kim yasaklayabilir? Ebu Leheb'le benim şahsi bir husumetim yok, fikri bir husumetim var ve bu yüzden onu ne yok sayacak, ne de hayırla yad edeceğim yeri geldiğinde. Şimdi böyle aforizma üfürükleriyle mevzu çözdüğünüzü sanıyorsunuz da, o kadar basit değil görüldüğü gibi. Şahsi mevzular hakkında ne yazdığımı okudunuz mu, okuduysanız anladınız mı? Bu sorulardan en az birisinin cevabı 'hayır'! Bak yavrucuğum birisi beni üzmüştür, yaralamıştır, tokat filan atmıştır; adam ölünce bu hususta kendisini affederim, arkasından konuşmam. Ama bu adam şahsıyla bir prototipi remzlendiriyorsa, sadece bir birey değilse (yani toplumun önündeki bir şahıssa); bu adamın fikir ve tavrını sırf adam öldü diye ele almamak hangi derecede bir zihin zaafıyla açıklanabilir bilemem. Buradaki insanlara dahi ilkokul çocuğuna bir konuyu anlatır gibi yazmak zorunda kalıyorsak işimiz var vallahi.

 

Sana üslubun, kullandığın edebi kırıntıların ve ucuz söylemlerin en hasını yöneltirim ama bunu yapmayacağım.

 

Yapmayacağın şeyin reklamını yaparak korkutmaya mı, üzmeye mi çalışıyorsun anlamak güç. Ben şahsen her ihtimale karşı hem korktum, hem de çok üzüldüm çaban boşa gitmesin diye. Aba altından sopa göstermek de, 'dur ben edepli adaplı olayım da o kötü görünsün' düşüncesi de çocukça...

 

Dirilerin fikirleriyle mücadele eden sayın aforizma üretim çiftliği, Üstad veya Hazret-i Ali, Hazret-i Ebu Bekir gibi isimleri telafuz ettiğinizi görmeyeyim!

Share this post


Link to post
Share on other sites

eğer bir insan diliyle kafirim dememiş,açık açık kur'an ayetlerini inkar etmemişse öldüğü zaman bize ALLAH RAHMET eylesin demek düşer....bu bu kadar basittir...üzerinde tartışılacak değildir çünkü malumunuz herkesin kalbini bilen O dur...

 

fazıl hüsnü dağlarcayı tanımam...bilmem...ilkokulda okuduğum kağnılı şiiri saymazsak...ve nasıl bir yaşantısı olduğunu bilmediğim için de inkarcı mıydı değil miydi,neydi yorum yapmak bana düşmez....

 

ama zaten konu dağlarca yı aşmış durumda....ölünün arkasından konuşulmaz efendim falan filan hikaye....konuşulur....konuşulmasaydı ne hitleri tanırdık,ne lenini,ne de üstadı...konuşulur fakat ilk başta dediğim gibi inkar noktasında eğer açık bir delil yoksa öbür dünyadaki faaliyetleri hakkında bize yorum yapmak düşmez...

Share this post


Link to post
Share on other sites

ölülerin arkasından kötü konusmak değil bu bana birsey katmaz zaten ama burda durum farklı.

kevser . "ölülerin ardından konuşulmaz "demissin ya iste anlasamadığımz nokta sanırım burası.Peygamber efendimizn zamanında sizlerinde bildiği gibi savaslarda asker düsmanların cesetlerine asla iskence yapılmazdı kafir olduklarını bildikleri halde.burada inceliyor mesele.gönüllerdeki imanı Allah bilir elbet ama bazı belirtileri olur müslümanlığında

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sende ki edepsizliğin ve nizamsızlığın emaresini görmek için; sarfettiğin bütün kirli tezgah altı sözleri okumaya gerek yok. Eline bir misket geçtiğinde, çevirip çevirip oynayanlardan bir farkın yokmuş senin: Şimdi daha iyi anladım.

 

Dilin, sözün ve üslubun en çamurlu olanını kullanmakta, mimarlara bile taş çıkartırmışsın vay be (!) Bütün çirkinlikleri ve yakıştırmaları senin çapsızlığına fitre verdim.

 

Lakin; Siz kimsiniz Üstad'ım diye başlayan ve biz Ebu Leheb'e günde beş kez sövenlerdeniz diye biten jargondan utanır insan. Bu lafı demeye ve aklından geçirmeye bile?

 

Senin gibi babayiğit, mert, erkek muhtevalı bir şahsiyetin sövmesi ne kadar da güzel. Çünkü sen Allah Resulü'nün beddua ettiği birisine bile, sövmeyi delikanlılık adlediyorsun.

 

Benim ölüleri değil, dirileri konuşuruz sözümü azıcık düşünseydin: Ebu Leheb'le değil de, onun yolundan ilerleyen fikir/sistem/nizam ve bunların mümessillerine karşı mücadeleyi/söylemi kastettiğimi anlardın. Sanki ben Fazıl Hüsnü'ye ağıtlar yaktım, ayinler yaptım. İnsaf yahu (!)

 

Sen sözleri allamaya, pullamaya, hatta beşi bir yerde takıp oynatmaya devam güzel kardaşım. Ben ilk yazığım mesajdan, son yazdığım mesaja kadar hakkımı helal ediyorum ve diyorum ki:

 

Delikanlıysan, yiğitsen bana da söv; tek kelime edersem şerefsizim. Bu söylemlerin ve tartışmanın da içinde olduğum için, cümle alemden özür diliyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Sırf laf olsun diye söylediği sözler çevrilip çevrilip oynanacak misketlerden farksız olan çift satır mütefekkiri, içi doldurulmamış bir çamur ithamıyla muhattabına vurarak yine girift bir problemi halletmiş olmanın müsterihliğine kapılmış. 'Bütün çirkinlikleri ve yakıştırmaları senin çapsızlığına fitre verdim' derken de itiraf ediyor zaten meseleleri ne kadar basit bir formülle çözdüğünü. Bu formül her probleme uygulanamaz üstadım, kendinize gelin. Sövmek kelimesine sınırlı bir mana verip bunlara takla attırmak yoluyla bile kapandan kurtulamıyor kıymettar aydınımız, 'Tebbet Suresi'ni Kur'an'dan çıkaralım' da diyemediği için 'Peygamber Efendimiz beddua etti, sen sövüyosun ama' demeye getiriyor. Yine o ilkokul talebesine seslenmem gerekti buradan: Bak evladım, sen de anladın Tebbet Suresi'nden bahsettiğimi. Sövmekten kastın da 'Ebu Leheb'in elleri kurusun' mealindeki kısım olduğunu çıkar artık buradan, lütfen bak, işimiz gücümüz var bizim de sana laf anlatmaktan başka. İdraksizlik taklidi yapmayı bile tadında bırakmak gerekir yani, lütfen. 3 mesajdır asıl konuyla alakası olmayan bir masalı anlatıp durmaktan siz bıkmadınız da ben dinlemekten bıktım vallahi. Neymiş efendim, 'Siz kimsiniz üstadım' diye girmişiz. O cümlenin üst perdeli 'biz ölüler üzerine değil, diriler üzerine konuşuruz' cümlesindeki 'biz' zamirine gönderme olduğunu söyleyeyim de bitsin artık bu sıkıcı masal, bıktım artık yahu.

 

Tarih diye bir ilim olmasaydı, fikirleri sembolize edenlerden hiç bahsetmezdik. Fikir babalarını, bazı hadiselere misal teşkil eden kişileri, sembol insanları ve tarih boyunca bir görüşü kimlerin savunduğunu analiz etmeden o gün yaşayanlarla ilgili nasıl neticeye varılabilir? Fikirleri remzlendiren veya hadiselere misal teşkil eden insanları yokk sayın, elinizde hiçbir şey kalmaz. Aynı misalden gideceğim; Ebu Leheb'le ilgili herhangi bir buğzunuz yoksa, veya Hazret-i Ali'yi şahsıyla da sevmiyorsanız sizi hoş görecek, ayrı bir vaka olduğunuza kanaat getireceğim. Hazret-i Ali öldü diye onu sevmemek ve günümüzde Hazret-i Ali gibi olanları (kim o?) kaale almak mümkün müdür, gerçekçi midir yahu? Biz insanlar bu dünyada geçmişten, ölenlerden de bahsediyoruz, insanların arasında onlarla ilgili mevzuların açılmadığı bir dünya yok ki bu kainattta. Zamanın durmaksızın aktığının farkında değil misiniz, o kadar mı yitirdiniz muvazenenizi Allah aşkına da, ölenlerin hatıra, iş ve fikirlerinin hem yaşadığını, hem de günümüzü ve geleceği belirlediğini gözden kaçırabiliyorsunuz? Beylik laflar bazen öyle uçuk oluyor ki hiçbir çaba altını doldurmaya yetmiyor, işte en canlı misal. Günümüzdeki temsilcileri analiz edebilmek için geçmişteki misalleri de gözden kaçırmamak şarttır, onlara kayıtsız kalınamaz. Bir de hala 'Sanki Fazıl Hüznü'ye ağıt yaktık da' diyip diyip duruyor, yahu hocam zaten ağıt yaksan kendi dediğinle çelişirsin, ayrıca bizim mevzuumuz 'sen Fazıl Hüznü'yü savundun' mevzuu değil, uyanamadın mı hala?

 

Asıl mevzuyla ilgili iki cümle hariç, hiçbir şey yok yine bu mesajında da. Sövülecek biri değilsin gardaş, böyle enteresan meydan okumalarla harekete geçecek biri değilim, malesef gaz pedalım yok. Benim hakkım da helaldir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Gönüldaşlar ne oluyor yahu. İnternetten midir birbirinize uzak olunca böyle sözler sarfediliyor. Ne kadar ayıp ve dava gönüldaşlarına yakışmaz hareketler.

Kardeşiniz olarak söyleyeyim kendinize gelin çünkü bize bizden başka dost yok!!!

Sakarya kendine gel!!!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Harun Yaşar'a katılmamak elde değil. Lütfen bu büyütülmüş meseleyi daha da fazla uzatarak enerjimizi birbirimize karşı yakmayalım. Lütfen daha sakin olun arkadaşlar. Bu kadarı ziyadesiyle gereksiz.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites
FHD dini konularda nasıl biriydi? Ben tanımıyorum, Yani inancsız mıydı inançlı mıydı? Şimdi bir İnsan sırf M.Kemali seviyor diyede kafir olmaz, onu müslüman kabul ediyordur vs.

 

Ortalık karışmadan ben cevap vereyim :) Ölen adam müslüman, gazetede okumuştum. Kimse Atatürük'ü sevmesine yada sevmemesine birşey demiyor. Atatürk bu mevzunun dışında, başka şeyler tartışılıyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...