Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
izafetüssehmi

60. Frankfurt Kitap Fuarı'nda Sözde Kürdistan Haritası

Recommended Posts

Kürt sorunu var diye diye Kürt sorununun oluştuğu kanaatinde değilim.Bu sorun öyle iki-üç cümleyle izah edilecek kadar basit bir sorun değil.Haa sorundan istismar eden bir güruh olduğu bir realitedir; fakat sorunun özüne inildiğinde istismardan öte boyutta kronik/tarihi/ideolojik problemler silsilesi olduğu görülecektir.Haliyle <sağda solda kesilen ahkamın> haklı yanlarının olduğunu düşünüyorum.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Şu an hakim olan Kürt siyasetinin -ki bu siyasete yön veren ana unsur hâlâ İmralı'dır- demokratik ve meşru taleplerden kastı 'demokratik özerklik'tir.Üniter yapının parçalanması demek olan bu talebin devlet nazarında hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur.Zaten demokratik özerklik Kürt siyaseti tarafından bağımsız devlet kurma hayalinin ilk adımı olarak görülmektedir.Kürt hareketine yön veren kadronun siyasi söylemleri arasında sıkça dillendirdiği bu söylemin rasyonelliği ise tartışılır.Acaba Kürt hareketinin bu söylemi ne kadar makuldür?Böyle bir devletin kurulmasına Amerika müsaade eder mi?Bunlar tartışılır.

 

Gelelim benim demokratik hak ve taleplerden anladığıma.Ben Kürt'lerin büyük çoğunluğunun devlete karşı mesafeli olduğunu düşünüyorum.Bu mesafeli duruşun sebepleri arasında devlet politikalarının büyük rolü var bana göre.Benim gözlemlerime göre Kürt'ler bugün başta anadilde eğitim istiyor.Yıllardır devletin uyguladığı ötekileştirme politikasından vazgeçilmesini istiyor.Güneydoğu'nun eğitim, sağlık vb. hususlarda daha sık desteklenmesini istiyor.Benim demokratik ve meşru talepten anladığım budur.Bu taleplerin karşılanması için esasen AB sürecinin yavaşlamaması geriyor.Dolayısıyla Kürt'lerin AB sürecini sıkı takip etmesi ve bu yönde hükümetten talepte bulunmaları gerekir.

 

Ben bu sorunun çözüleceğini düşünmüyorum.Mesele nereye gider onu zaman gösterecek zaten.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Devlet ötekileştirme politikası falan yapmıyor. Birlik politikası uyguluyor. Devlete karşı mesafe varsa, onda arıza vardır. Devletin her imkanından onlarda faydalanmaktadır. Biz mazlumuz, politikasıyla kuru gürültü yapıyorlar. Mesala, bizim Yozgat'ta gelişmişlik namına doğru düzgün hiçbirşey sayamazsın. Yozgat gibi olan birçok Batı'da şehir var. Bunlar isyan ediyor mu? Yaygara yapıyor mu? Devletine ve milletine sadakatle bağlılar... Güneydoğu elbette kalkınmalıdır, sağlık, eğitim, hizmet gibi hakları isteme ve alma hakları vardır. Yalnız, sadece doğu kalkınmamış gibi art niyetli sözlere kanmamak lazım.

 

Bizi bir tutatacak asıl şey dinimizdir. Ülkenin birliği din üzerine değil, ırk üzerine inşa edilmeye kalkılırsa bazı yerlerde hasarlar olur ve bu hasarlar tamir edilmezse bu birlik dağılacaktır, yıkılacaktır.

 

Ne mutlu Türk'üm diyene...

 

Bu söz evvelden çok hoşuma giderdi. Sonradan anladım ki, Allah inancındaki birliğin sistemiyle, salt ırk üzerine yahut sosyolojik ırk üzerine kurulan birlik, birleştirmekten çok ayırıcı. Ayırıcı derken dinin yerine Türkçülüğü getirme çabası minvalinde ayırıcı. Atatürk'ün 'etimin kemiğin babası nasıl Ali Rıza Efendi ise, fikrimin babası da Ziya Gökalp'tir' dediği adamın görüşü de İslâm'ın yerine Türkçülüğü oturtmak. İnkilaplara ve bunların seyrine bakılınca daha iyi anlaşılıyor. Bu ise bu ülkenin selameti yerine vahametine sürükler. Bu görüşte ırk merkezde İslâm ise muhitte. Merkez de din, muhitte dil ve ırk birliği görüşü ise Seyyid Ahmet Arvasi'nin görüşü. Ziya Gökalp ile Arvasi Hoca'nın görüşü birbirine benzemiyor. Kullanılan terimler aynı ama manalar apayrı. Bugün bu 'merkezde ırk, muhitte dil, din' görüşü bizi nereye getirdiği apaçık ortada. Merkeze ırkı alıp muhitte dini gösterme gayreti, dini yıkmak için. Bunu anlayamayan gafiller, neden anlayamazlar? Türk ve Kürt çıkmazını anlamak için bunlar mühim...

Share this post


Link to post
Share on other sites
Şu an hakim olan Kürt siyasetinin -ki bu siyasete yön veren ana unsur hâlâ İmralı'dır- demokratik ve meşru taleplerden kastı 'demokratik özerklik'tir.Üniter yapının parçalanması demek olan bu talebin devlet nazarında hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur.Zaten demokratik özerklik Kürt siyaseti tarafından bağımsız devlet kurma hayalinin ilk adımı olarak görülmektedir.Kürt hareketine yön veren kadronun siyasi söylemleri arasında sıkça dillendirdiği bu söylemin rasyonelliği ise tartışılır.Acaba Kürt hareketinin bu söylemi ne kadar makuldür?Böyle bir devletin kurulmasına Amerika müsaade eder mi?Bunlar tartışılır.

 

Gelelim benim demokratik hak ve taleplerden anladığıma.Ben Kürt'lerin büyük çoğunluğunun devlete karşı mesafeli olduğunu düşünüyorum.Bu mesafeli duruşun sebepleri arasında devlet politikalarının büyük rolü var bana göre.Benim gözlemlerime göre Kürt'ler bugün başta anadilde eğitim istiyor.Yıllardır devletin uyguladığı ötekileştirme politikasından vazgeçilmesini istiyor.Güneydoğu'nun eğitim, sağlık vb. hususlarda daha sık desteklenmesini istiyor.Benim demokratik ve meşru talepten anladığım budur.Bu taleplerin karşılanması için esasen AB sürecinin yavaşlamaması geriyor.Dolayısıyla Kürt'lerin AB sürecini sıkı takip etmesi ve bu yönde hükümetten talepte bulunmaları gerekir.

 

Ben bu sorunun çözüleceğini düşünmüyorum.Mesele nereye gider onu zaman gösterecek zaten.

 

 

Önümüzde yaşanmış bir örnek var: Yugoslavya.

Yazıdıkların çoğu uygulandı fakat çözülmenin önüne geçemediler..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...