Muvazene 190 Report post Posted March 11, 2009 Bir gün Anadolu davasının savaşçısı olan arkadaşını son yolculuğuna uğurlamak amacıyla gitmiş olduğu ziyarette, arkadaşının hastalığı epeyce ilerlemiştir. Artık son demlerini yaşayan arkadaşı titremekli hâliyle şairimize “hoş geldin” der. Bu hâl karşısında ise arkadaşına verdiği cevap mânidardır: “Ne titriyorsun. Sen ve ben herkesin Allah lafzını ağzına almaktan korktuğu bir devirde bu işin bayraktarlığını yaptık. Durma, vur kapıyı, gir içeri” ( Mustafa Karaosmanoğlu – Kendi Kurduğu Hayalin İçini Dolduran Adam ) 5 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Vakıf Ahmet 36 Report post Posted March 11, 2009 Üstad ile alakalı bilmediğimiz yazıları bizlerle sıkça paylaştığınız için teşekkür ederiz. Reyhan adminimizden Allah (c.c) razı olsun. O yazıları zevkle okuyor ve yenilerini merakla bekliyoruz. Kitapta, Üstad'ın arkadaşı olarak geçen şahsın -dava arkadaşının- ismi belirtilmiş mi? Quote Share this post Link to post Share on other sites
Muvazene 190 Report post Posted March 12, 2009 Sağolun kardeşim, amin, cümlemizden. Maalesef isim belirtilmemiş. Dava arkadaşının Osman Yüksel Serdegeçti olma ihtimali var gibi ama Serdengeçti, Üstad'dan sonra vefat etmişti. Ama Serdengeçti'nin de son dönemlerini hastalıklarla geçirdiği düşünülecek olursa, durumunun ağırlaştığı bir zamanda Üstad onu ziyaret etmiş olabilir. Tabi bu sadece bir tahmin. Başka biri de olabilir. Başka kaynaklardan bu meseleye dair bir isimle karşılaşırsam paylaşırım inşallah. Quote Share this post Link to post Share on other sites
mukarrabin 103 Report post Posted March 12, 2009 Durma, vur kapıyı, gir içeri Müthiş... Bu hadise bize Hz. Rabia'yı hatırlattı... Zîra rivayet edilir ki: Hz. Rabia döneminin Hak dostlarından Salih bin Mürri bir sohbetinde sık sık: -"Bir kimse Hakk'ın kapısını durmadan, ısrarla çalarsa bu kapı ona bir gün mutlaka açılır" diye tekrar etmektedir. Arka sıralarda sohbeti dinlemekte olan Rabia nihayet dayanamaz, ayağa kalkıp, Salih bin Mürri'nin sözüne müdahale eder: -"Ey Salih! Daha kaç kere o kapı çalana açılır deyip duracaksın... O kapı ne zaman kapanmıştı ki, tekrar açılsın!.." Başlar Rabia'ya döner. Salih Mürri'nin başı ise mahcup olarak yere. Ve başını yere eğerken de fısıldadığı duyulur: -"Ne garip!... Erkek cahil, kadın alim..." Şimdi biri çıkarda: "İyi ama Üstâd'ın yukarıda kaydedilen sözü rivayet edilen menkıbe ile bir tezat teşkil etmekte" diyenler olursa deriz ki: "Elbette Üstâd dahi bilir ki; O'nun kapısı asla kapanmamıştır... Ve bilir ki; açık olan kapıya vurmak çoğu kimseye garip gelebilir ve hatta bu iş abes bir iş gibi görünebilir, zannedilebilir... Yalnızca zan... Lâkin yine de yani kapı açık da olsa kapıya vurmak ve ezelden beri duyduğu "gel!..." sesini birde O'ndan işitip ondan sonra içeri girmek muhabbet ve edebe daha uygundur..." Allah; dostlarının sırrını artırsın... Rûhları şâd olsun... 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Eşref Bey 58 Report post Posted July 18, 2010 Ne mükemmel bir cevap. Vur kapıyı gir içeri. Allah hepsinden razı olsun... Quote Share this post Link to post Share on other sites
ss(N)aa(F)dd(K)ii 0 Report post Posted October 9, 2010 Üstad güzel söylemiş Quote Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted April 29, 2011 O kadar derinden, yürekten söylenmiş ifade ki.. Hayatının her karesini dolduran üstün şecaatini, Üstad arkadaşının ölümü karşılama sahnesinde dahi sürdürüyor. Ölüme rağmen kahramanlık, yine başeğmemezlik!Başka ne beklenir Üstad'tan.. Bu tavrın senedini ise öyle başıboz teselliden ve de medet ummadan değil, Allah'ın unutturulduğu veya unutturulmaya çalışıldığı bir dönemde canhıraş islam münadiliği yapmasından alıyor.. Ne mukaddes gidişat ve ahirinde ele geçen saltanat! Bana da sanki titremeden yola çıkarak sanki merhum Serdengeçti gibi geldi isim olarak. Malum Serdengeçtinin ölüm sebebi parkinson, sürekli titreme illeti. Hatta şöyle bir espiri yapar kendisi; Çayını karıştırırken sürekli eli titremekte ve çayını dökmektedir. Bu esef verici halden yine derin üzüntü duyulacak cümlesini döktürüverir; _Bir zamanlar Ankara'yı birbirine katan, karıştıran ben, şimdi bardağımı dahi karıştıramıyorum. Bana bu hadiseyi de anımsattı yukarıdaki demeç. Hem de Üstad'ın yakın dava arkadaşı olarak Serdengeçti'nin yukarıdaki isim olabilmesi ihtimali yüksek gibi. Tabi bizim burada üzerinde durmamız gereken bahis, isimlerden ziyade verdiği, aşıladığı fikir. Evet; titreme, vur kapıyı gir içeri, değil mi ki bir dönemin İslam kahramanlarıyız! Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted April 29, 2011 Bilmiyorum, okuyan/anımsayan arkadaşımız varsa yazsın foruma. Dün veya evvelsi gün okudum bu hatırayla ilgili yazıyı. Zaman gazetesiydi veya bir dergiydi. Sanırım Dergah Dergisinin 35. yılı münasebetini yazıyordu ilgili gazetede/dergide. Bu hatıranın kahramanları merhum Üstad ile merhum Nurettin Topçu imiş. Olayı nakleden kişinin kendi hatırasıydı, birinci ağızdan. Hatta Üstad'la, merhum Topçu'nun aralarının biraz açık/soğuk olduğu döneme rastlamış. Üstad demiş ziyaret etmek isterim, sonra o kişide gidip Necip Fazıl sizi ziyaret etmek istiyor der. Üstad'ada, Nurettin Bey sizi görmeyi istiyor der. (aralarını bulmak için biraz muziplik yapmış anlaşılan) 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted April 30, 2011 İsmin kesinliği zaten iktibas edilen eserde de mevcut değilmiş. Burada tahmin üzre bir isim verilmiş, ben de yakın görmüştüm açıkçası. Ben mutantan olarak takip ederim zaman'ı, bahsini ettiğiniz demece rastlamadım, okusam Allah'ın izniyle anımsardım. Birinci ağızdan bu şahsın Nurettin Topçu olduğu izah edilmişse isim üzerindeki belirsizlik kalkmış demektir. Bu arada aktardığınız hadise de çok hoş. Merak da etmedim değil hani acep, merhum Topçu ile Üstad'ın arası neden açıktı/soğuktu? Bilen, okuyan gönüldaşlardan bir izah gelse hoş olurdu. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted April 30, 2011 Zaman değil, geriye doğru baktım tek tek gazetenin sayılarına. Yeni Şafak'ta olabilir. Gelmeyince gelmiyor insanın aklına :confused1: Fakat şunu biliyorum: Hatıra, Dergah Yayınlarının 35. yılıyla ilgiliydi. Evet, birinci ağızdan naklediliyor. Hasta olan Nurettin Topçu ve onu ziyarete gelen Üstad. Okuyan, gören, anımsayan varsa burada paylaşsın. Ancak bu kadarını aktarabildim. Muhabbetle. Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted April 30, 2011 Buldum, buldum, buldum hamdolsun Bu hatıranın kahramanlarını ve ne şekilde vuku bulduğunuda öğrenmiş olduk sanırım (birinci ağızdan olmasada). 26.04.2011 tarihli Yeni Şafak gazetesinin kültür sayfasından: Çak tekmeyi Nurettin, gir içeri! Toplantıda Emin Işık, Nurettin Topçu ile Necip Fazıl hakkında bir anekdot anlattı: Üstadların arasında ufak bir kırgınlık vardır. Topçu rahatsızlanmış yatıyor. Bir dostu Topçu'ya, Necip bey 'ziyaretine' gelmek istiyor ne dersin" diye sorar. Sevinçle karşılar Topçu. Ortak dost oradan ayrılıp Necip Fazıl'a gider Üstada: Nurettin Bey sizin ziyaretinizi bekliyor ne dersiniz? Üstad da kabul eder. Oradan Nurettin Bey'in evine giderler. Nurettin Bey, kapıyı gören bir odada yatmaktadır. Necip Fazıl kapıdan girerken: Nurettin! Sen bu dünyada çok çile çektin neden korkuyorsun bir tekme at gir içeri!.. der. Topçu şöyle cevap verir: Deli oğlan o işi ancak sen yaparsın!.. 3 Quote Share this post Link to post Share on other sites
sark 208 Report post Posted May 2, 2011 Hah sonunda halloldu işte. :) Teşekkür ederiz bizleri aydınlattığınız için. 1 Quote Share this post Link to post Share on other sites
buyukdogu 529 Report post Posted May 3, 2011 Hah sonunda halloldu işte. Teşekkür ederiz bizleri aydınlattığınız için. Rica ederim. Hakikaten aydınlanmaya değer bir mevzuydu bu Üstad'ın yaşadığı olaylardan (olayın kahramanları meselesi) birisinin daha muğlaklığı gitmiştir sanırım. Aslında böyle çok var edebiyat dünyasında. Sağlam delil ve birinci ağızdan şahitlerle/nakillerle belirtmek lazım. Muhabbetle. 2 Quote Share this post Link to post Share on other sites
Guest Gani Timur Report post Posted September 15, 2015 Orada bahsedilen kişi, Nurettin Topçu'dur. Quote Share this post Link to post Share on other sites