Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Ali NFK

Evet - Hayır

Recommended Posts

EVET - HAYIR

 

Kadın hayır derse evet demekiş... Belki derse de hayır demekmiş... Evet diyen kadın ise artık kadın sayılmaz kadınlığını kaybedermiş...

Buna karşılık bir diplomat evet derse hayır; belki derse de evet demekmiş... Hayır diyen diplomat artık diplomat sayılmaz diplomatlığını kaybedermiş...

 

Biz bu kokmuş Fransız espirisine işin hakikatini tatbik edelim:

 

Bir komünist açım derse tokum demektir; şöyle böyle derse açım demektir. Tokum derse artık onun komünistlikle bir alakası kalmaz, Rus sefarethanesinden tahsisatını keserler.

 

Buna karşılık bir Anadolu Rençperi tokum derse açım; şöyle böyle derse tokum manasına gelir. Hiçbir Anadolu rençperi açım demez; diyecek olsa Anadolu rençperliğiyle alakası kalmaz.

 

CHPli muvaffak olduğunu söyler, muhaliftir; bitaraf olduğunu söyler, muvaffaktır. Hiçbir CHPli muhalif olduğunu söyliyemez.

 

DPli muhalif olduğunu söyler, muvaffaktır; bitaraf olduğunu söyler, muhaliftir. Hiçbir DPli muvaffak olduğunu söyliyemez!

 

Dönme vatan derse kese demektir; Allah bilir derse vatan demektir. Dönme keseden bahsetmez.

 

Yahudi kese derse vatan demektir; Allah bilir derse kese demektir. Hiçbir yahudi vatandan bahsetmez.

 

Ve ne hikmettir ki, bir vakitler Şeyh Nureddin diye anılan Nureddin Artam, her gece Ankara radyosunda şen ve esen kalınız dediği zaman insanda ne neşe ne de sıhat kalıyor!

 

 

Büyük Doğu'lardan Derleme

NASREDDİN HOCA - İzahlı Fıkralar - Gülebilsek

Syf: 82

Share this post


Link to post
Share on other sites

İki gün önce bd yayınevine gittiğimde yeni bir kitap geldi dedi Osman KISAKÜREK, ister misin? Param yok demeye kalmadan sonra versende olur dedi ve bu kitabı daha doğrusu derleme serisinin sonuncusunu verdi. Kısaca kitabın tanıtımını yapayım:

 

Kitap 93 sayfa ve üç bölümden oluşuyor.

1 - Nasreddin Hoca Fıkraları (Tercüman Gazetesi - 27 Ağustos / 22 Eylül 1976 Ramazan Sayfası)

2 ve 3 - İzahlı Fıkralar - Gülebilsek (Büyük Doğu'lar - Üstadımınız hayatından kesitler)

 

Bu kitaptan zannedersem kimsenin haberi yok. Bana yeni basıldığını söylemişti. Site de yenilenmediği için kitap listesi ve derlemeler bölümünde yok.

Üstadın çok güzel bir kitapı.

Ağlamak mı lazım gülmek mi bu fıkralara o size kalmış.

Share this post


Link to post
Share on other sites

AZ VE ÇOK

 

Bir fakir, Büyük İskender'den para istedi:

-Azıcık bir şey...

-Az şey vermek bana layık değil!..

-Çok şey ver!

-O da sana layık değil!..

 

 

Büyük Doğu'lardan Derleme

NASREDDİN HOCA - İzahlı Fıkralar - Gülebilsek

Syf: 71

Share this post


Link to post
Share on other sites

MANTIK CAMBAZLIĞI

 

Şu, insanların, hadiseleri bir takım mantık cambazlıklarıyla nefsaniyetlerine alet diye kullanmak karakterlerine misal:

 

Hoca dükkancıya:

-Şu kavuk kaça?

-10 Akçe..

-Ya şu heğbe?

-O da 10 akçe...

-Peki, kavuk kalsın da ben heğbeyi alayım.

Ve Hoca, heğbeyi kaptığı gibi uzaklaşır.

Parasını alamayan dükkancı hocanın arkasından koşar:

-Hoca 10 akçeyi vermedin!

-Yerine 10 akçelik kavuğu bıraktım ya..

-İyi ama onun da parasını ödemiş değilsin ki...

Hoca sırıtır:

-Ayol almadım ki ödeyeyim!..

 

(Demogogların sanatı da aynı cambazlıktan...)

 

 

Büyük Doğu'lardan Derleme

NASREDDİN HOCA - İzahlı Fıkralar - Gülebilsek

Syf: 16

Share this post


Link to post
Share on other sites

Çıkan yeni eserden bihaberdim. Güzel, manidar birkaç fıkrayı hem okumuş hem de böylece bu eserden haberdar olmuş oldum. Öncelikle sitemiz adına, sonra kendi adıma teşekkür ederim.

 

Üstad Necip Fazıl'ın hayata bakış açısını resmeden yukarıdaki iktibaslar yine gayet yerinde, okuyucuyu farklı olmaya sevk eden nitelikte. Edebiyatta önemli sahalardan bir tanesi de nükte ve fıkra mevzuları üzerine yazabilmektir. Yunus Emre'nin tasavvufu, dervişi ve şiiri asli şekliyle Anadolu ruhu içinde göstermesi gibi fıkrayı da Nasrettin Hoca gösterebilmiştir. Nasıl ve niçin fıkra sorularına her nüktesiyle, her defasında farklı cevaplar vererek ama yine her defasında aynı anlama gelen bir ölçü ortaya koyarak günümüze taşınan bir zenginlik miras kalmıştır.. Nükte veya fıkrada ortak bir yan olarak şu vardır, her ikisinde de kötü, istenmeyen ve ters bir olay karşısında anlık, çok hızlı ve mizahi bir bakış açısı getirerek durumun komikliğini ortaya koymaktadır. Fıkra karşıya ders verirken nükte ise ders verme evresine gelmeden biraz daha tarizli bir üslup içerisinde biter.

 

Üstad Necip Fazıl'ı da bu konuda anmak icap eder. Zira forum kategorilerimizden bir tanesi de sırf bunun için ayrılmıştır. Hazır cevap ve nükte. Üstadın her alanda olduğu gibi mizahi alanda da kendisini göstermiş ve bir buçuk asırlık zehirli arpalarla beslenen at kafalıların durumlarını teşbihe bağlarken en zarif örneklerini vermiştir. Yukarıdaki örnekler de bunların farklı nevileri. İthamı şahsa değil anlayışa, ya da anlayışsızların herşeyi anladığını sandıkları anlamaktan yoksuk anlayışsızlık merkezine

 

Konu nüktelerle, fıkralarla başladığı için size beğendiğim bir tanesini aktarayım:

"Osmanlının son dönemlerinde merkezden Anadoludaki bir ilçeye "ilçenizdeki mevaşi sayısını acele bildiriniz" diye bir yazı gitmiş.

Kaymakam mevaşinin ne olduğunu anlayamamış.Maiyetindekilere sormuş.Kimi ağaç demiş, kimi aşevleri…Tatminkar bir cevap alamayınca kelime Arapça kökenli olduğu için en iyisi müftüye danışalım demişler.

Müftü gayet kendinden emin:

-Mevaşi maaştan gelir.Bununla ilçede devletten maaş alan kimseler soruluyor, demiş.

Bunu üzerine başta kaymakam olmak üzere müftü de dahil rütbe ve kıdem sırasına göre bütün memurların isim listesini yazıp yollamışlar…

Aradan zaman geçmiş.Bu olaya tanık olan biri merak edip o dönemin en büyük sözlüğü olan “Kamus-ı Türki” ye bakmış.Birde ne görsün!

Mevaşi “Geviş Getiren Hayvanlar” demekmiş!!....."

 

Gülelim mi ağlayalım mı?.. Madem nüktede muziplik var, mizah var, o zaman tebessüm de gerek. Ama ya yansıttığı gerçek? İşte ona da ağlamak mı lazım diye sormamız lazım. Şahsi cevabım hayır. Hayat harekettir demeliyiz, durmaksızın çalışmalı, kötüye dair ne varsa biz de iyiye dair olanların temsilini göstererek kötünün berhavasına çalışmalıyız. Bu haldeyken nasıl ağlanabilir ki... (Bu konuya dair, yani nükte ve mizah anlayışının psikolocyasına dair uzun bir açıklama yapmamız gerekir. Fırsat olursa inşallah yaparız. Çünkü şahsi kanaatimce mizah bir bakıma ağlama, üzülme veya yılma potansiyeli olan beyinlerin bu özelliklerini ön plana çıkarmasını engellemek içindir. Hayata hep ağlamaklı bakmamak, duyguların kölesi olmamak içindir... Yoksa hayatta ağlanacak o kadar çok şey çıkar ki. Bu ise tefrite kaçar... Uzatmaksızın keselim...)

Share this post


Link to post
Share on other sites

ANAHTAR

 

Lazın biri, takanın baş tarafında direğe yaslanmış, gemi köpüklü sular üstünde kaydırak taşı gibi sekerken gel keyfim gel, kemençesini çala çala gidiyor... O sırada bir dalga, lazın küçücük tahta sandığını alıp götürmüş. Laz hiç aldırmıyor, kemençesini çalmakta devam ediyor.

Laza haykırmışlar:

-Yahu ahbap, sandığın denize gitti!

Laz koynundan ince bir sicimle boynuna bağladığı minicik bir anahtar çıkarıp göstermiş:

-Aldırma, anahtar bendedir!

 

ELDE KURU BİR İSTİKLAL ANAHTARI, NİCE KIYMETİYLE SULARA GİDEN VATAN SANDIĞIMIZIN HİKAYESİ Mİ BU YOKSA?..

 

 

Büyük Doğu'lardan Derleme

NASREDDİN HOCA - İzahlı Fıkralar - Gülebilsek

Syf: 84

Share this post


Link to post
Share on other sites

Kitabın girişinde Üstâd'ın şu sözlerine yer verilmiş...

Kaydedelim...

 

NASREDDİN HOCA

 

Ruhumuzu, tarihimizi, daha nice şeyimizi yeniden keşfetmek borcunda olduğumuz gibi, bilindiği sanılan neler var ki, onları yeniden ele almak ve özlerine nüfuz etmek mecburiyetindeyiz. Bunların başında Nasreddin Hoca dediğimiz "Hâce Nasrüddin" gelir.

 

Nasreddin Hoca, İslâm teknesinden yuğurulan millî ruhun, hâdiseleri espri çerçevesinden âni bir zevk çakışıyla değerlendiren dünya çapında bir kahramanıdır ve bildiğimiz âdi mizahın ötesinde ve çok üstündedir. O'nun belirttiği, derin ve herbiri kıymet hükmü getiren mizah tablolarına, ancak komik Şarlo dediğimiz dehâ çapındaki sanatkârdır ki; biraz yaklaşabilmiştir.

 

Nasreddin Hoca'nın, doğrudan doğruya Türk karakteri içinde İslâm mizacını canlandıran menkıbeleri, muhtevalarındaki ince tenkit, tahlil ve teşhir kıymetleriyle, teker teker izah ve tespite muhtaç birer şaheserdir ve bugüne kadar onların kaba kahkaka cephelerinden başka noktaları görülmemiş ve gösterilmemiştir.

 

Gerçek millî kahramanlarımızın başında... Fakat onu, ne tarihî bir gerçek, ne de mâna ve şahsiyet olarak tanıdığımızı iddia edebiliriz. Keloğlan ve İbiş tuhaflıklarına bayılan halk, Hoca'yı bir güldürme örneği diye görür ve bu bakımdan yedi yaşındaki çocukla yetmişindeki ihtiyar, aynı hissi besler. Halbuki o, ayağının tozu bile olamayacak meşhur (Şarlo) ile aynı ruh kıvamındadır. Filozof (Bergson)un, "Gülmek" isimli eserine tahlil mevzu olarak almayadek değer verdiği ve İngiltere Kralının Londra Garında karşılamaya kadar yücelttiği (Şarlo), hâdiselere hikmet gözüyle bakmak, içyüzleri aramak ve onlara karşı kaba akıl dışı özeleştirici mizahî bir bedahet ifadesine sahip olmak noktasından Nasreddin Hoca'nın, ağaca çıkarken boynuna aldığı papucu bile olamaz. Ne var ki, her şey gibi o da meçhulümüz ve yeni baştan bir keşif mevzuu...

 

İşte bizim bu köşede yapacağımız, ileride Hoca'yı mânalandıracak mütefekkir sanatkâra yol vermek üzere onu hikmet cephesiyle göstermek olacaktır...

Share this post


Link to post
Share on other sites

bu güzel paylaşımlarınız için ben de teşekkürü bir borç bilirim değerli kardeşim!

Share this post


Link to post
Share on other sites

Allah razı olsun değerli gönüldaş...

 

BANA GÖRÜNME DE...

 

Hem suratsız hem de halini göremeyen, nefs kontrolünden mahrum insanları teşhir:

 

Hoca çirkin bir kadınla evleniyor. Kadın fıkır fıkır bir eda ile hocaya soruyor:

- Yakınlarınızdan kimlere görüneyim, kimlere görünmeyeyim?

- Bana görünme de kime görünürsen görün!..

 

 

 

Büyük Doğu'lardan Derleme

NASREDDİN HOCA - İzahlı Fıkralar - Gülebilsek

Syf: 20

Share this post


Link to post
Share on other sites

O narin, narin olduğu kadar güçlü ve derin Anadolu kültürünün, ruhunun bir temsilcisidir Nasreddin Hoca. O, bütün kıymetlerine, zenginliklerine, istidatlarına, zaaflarına fikir kapısını Tanzimattan bugüne dek aralıksız olarak kapayan, bu yüzden (maruz bırakıcı) tahtından (maruz kalıcı) derecesine kadar düşen milletimizin halini ayan beyan gösteren canlı bir tablodur.

 

Nasreddin Hocayı idrak edebilmek için, evvela düşüncenin içyapısını, onun eşya ve hadiselere sıçrayış ve kapana kıstırış niteliklerini bilmemiz lazımdır. Madem Nasreddin Hocanın fıkralarındaki hep bir noktada düğümlenen mantık münasebetleri şuursuz olarak söylenmemiştir, madem bunlar şu veya bu yolla kuru aklın düştüğü hali ortaya koymaktadır ve bu zaviyesiyle (gülünç) olmaktadır, o halde bunlar fazlasıyla üzerinde durulmaya şayandır. Batılı, düşünce planında daha terbiyeli, daha sistemli olduğu için Nasreddin Hocaya büyük ihtimam gösteriyor. Ondaki, günlük hayatta, basit münasebetlerle ortaya çıkacak kadar bedahetleşen müthiş dehayı, hayranlıkla izliyorlar. Özellikle bu kısım çok önemlidir, Nasreddin Hocayı heceleyebilmek için. İlmin derinleşe derinleşe bir hayat tarzı ve karakter hamuru oluşu vardır Nasreddin Hocada. Onda hikmetin bir anda, açıklıkla ve redde mahal bırakmadan inkişafı vardır. Fıkralarda genellikle iki önerme oluyor. Bu iki veya daha çok- önerme, kendi içlerinde tamamdırlar, herhangi bir itiraza mahal vermeyecek ölçüde yalındırlar. Mantığın genel kaideleri itibariyle tutarlı iki önermenin izdivacından tezat çıkmamalıdır. Ama fıkralarda şahit olduğumuz gibi, bu önermeler kol kola gelip ahenkleşmiyor, kafa kafaya toslayıp tezatlaşıyor. Yani akıl, kendi hançerini kendine saplıyor. Mutlak hakikat, karakteri icabı (mekanik) olmadığı için, bizi otomatlığa sevkeden kuru aklın çarkları kırılıyor. Bunu izah etmek güç, çetrefilli bir iştir. Nasreddin Hocanın dehası burada ortaya çıkıyor. O, kitaplaşacak çapta çetrefilli bu durumu basit, günlük hayattan misallere irca ediyor. Üstelik bu misalleri tiyatrodaymış gibi canlandırıyor, mesele o kadar berraklaşıyor ki, bize sadece tebessüm etmek kalıyor. Sükût ikrardandır derler, burada da (tebessüm ikrardandır) oluyor.

 

 

Küçük bir analiz olarak beyan edeyim ki bugün Nasreddin Hocayı tanımak için Akşehire gelenlerin elde edecekleri tek şey, ruhsuzluğun abideleşmiş hali olan kuru heykelleri turist gözlerle izlemekten başka bir şey olmayacaktır. Oradayken, Nasreddin Hocayı hemşerilerinden sordum, küçük bir inceleme amacıyla. Duyduğum şeyler düşüncelerimi yanlış çıkarmadı maalesef. Umumiyetle onun kabuğunda, hatta kabuğunun da kabuğundaydı hepsi. Aralarından insaflı olanlar çıkıyordu, ama onlar da (vardır bir hikmeti elbet) diyip geçenlerdendi. Düşündüm, madem onu bu kadar basit gözlerle görüyorsunuz, kendisine gösterilen aşırı ihtimam karşısında niçin hiç hayrete düşmüyorsunuz, okyanusların ötesinden onun türbesini ziyarete gelenleri, yan komşunuzu ağırlamanın rahatlığıyla ağırlıyorsunuz. Esas buna gülünür. Misal olarak, Nasreddin Hocanın eşeğine ters binişinin sebebini hakikatten merak ettim. Cevap olarak şuursuz bir gülüşten fazlası gerekiyordu bana. Sonra işin aslının şu şekilde olduğunu gördüm: Nasreddin Hocanın talebeleri tarafından çok sevildiği malum Kendisine duyulan bu sevgi, doğal olarak hikmetine ve ilmine olan bir sevgi haline dönüşüyor. Talebeleri, Hocanın ilmine o raddede âşıklardır ki, Hoca derslerden sonra evine giderken bile peşini bırakamaz, bir çiftçinin yağmur dilenişi gibi sorularına ilmi yanıtlar dileniyorlar. Eşeğinin sırtında ilerleyen Hoca, İslam edebinde soru sorana sırt dönülmez diyor ve eşeğine ters biniyor. Böylece hem ardından gelen talebelerle yüz yüze olup, sorularını yanıtlıyor, hem de evine doğru ilerliyor.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cihat Gönüldaş, her zaman olduğu gibi taşı gediğine koydu. Değerli yorumlarla başlığa zenginlik kattığı için teşekkür etmeden duramadım.

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...