Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
NFK-Fan

3. Şiir/nesir Yarışması

Recommended Posts

Değerli Kullanıcılarımız,

 

Son iki sene, özellikle de geçen sene yapmış olduğumuz yarışmanın tatmin edici bir keyfiyete vesile olduğunu görmenin de verdiği teşvikle, 3. nesir/şiir yarışmamızı başlatmış bulunuyoruz. Bu yarışmamız da, tıpkı 1. ve 2. yarışmalar için de geçerli olduğu üzere, Üstad Necip Fazıl Kısakürek ile ilgili nitelikli yazılar elde etme amacını taşıyor. Umarız bu yarışmamızda katılan yazı sayısı ve yazıların kalitesi yönlerinden çitayı daha da yukarıya taşımak nasip olur.

 

Yarışma Konusu: Konu, tıpkı geçen yarışmalarda da olduğu gibi Necip Fazıl üzerine olacaktır. Üstad'ın şahsını ve fikirlerini doğrudan ilgilendiren her türden nesir ve şiir, yarışmaya dahil kabul edilecektir. Önceki yarışmalarda yanlış anlaşılmalara sebep olan bu noktayı bir örnekle açıklamak gerekirse; Üstad'ın fikirlerini yansıtan eserlerinden biri olan Sahte Kahramanlar'da ele alınan karakterlerin yalnızca kendi perspektifinizden tenkidini yapmanız yarışma konseptine uygun kabul edilmeyecekken, Üstad'ın bu eserdeki tutumunu da anlatarak varacağınız hükümler yarışma kapsamında değerlendirilecektir. Her iki yarışmada dereceye giren yazıların gözden geçirilmesi de size işleyiş hakkında fikir verebilir. Toparlamak gerekirse, Üstad' ve "onun fikirleri ile doğrudan ilişkili olan her yazı, daha önceden hiçbir yerde yayınlanmamış olmak kaydıyla yarışmaya dahil kabul edilecektir. Mevzuumuz, genel manada, Üstad...

 

Katılım Süresi ve Yayın: Yarışmaya katılım süresi, konunun açıldığı tarihten itibaren başlamıştır. Süre 26 Temmuz 2009 Pazar günü saat 24:00'te dolmaktadır ve hiçbir şekilde süre uzatımı sözkonusu değildir. Yarışma için kaleme aldığınız yazıları bu başlık altında yayınlamalısınız.

 

Kurallar: Yarışmaya katılan yazılar orijinal olmalıdır (Daha önceden hiçbir platformda yayınlanmamış olmalıdır). Site yöneticileri yarışmaya bu sene de katılamayacaktır. Bir kullanıcı ancak bir yazısıyla dereceye girebilir, fakat istediği adette yazı yayınlayabilir.

 

Değerlendirme: Yarışma bitişini takip eden 10 günlük süreç içerisinde Toplantı Odası forumunda yarışmaya dahil olan yazılar yöneticilerimiz tarafından puanlanacak ve dereceye giren üç kullanıcımız aşağıda belirtilen hediyeleri almaya hak kazanacaktır:

 

Birinci: Necip Fazıl tarafından kaleme alınan, kendi belirleyeceği 5 adet kitap ve n-f-k.com tarafından hazırlanacak DVD

 

İkinci: Necip Fazıl tarafından kaleme alınan, kendi belirleyeceği 4 adet kitap ve n-f-k.com tarafından hazırlanacak DVD

 

Üçüncü: Necip Fazıl tarafından kaleme alınan, kendi belirleyeceği 3 adet kitap ve n-f-k.com tarafından hazırlanacak DVD

 

Ayrıca dereceye giren yazılar, uygun görüldüğü takdirde döküman kategorilerimizde de yayınlanacaktır.

 

Hediyeler, neticenin ilanını mütakiben yöneticilerimiz tarafından sahiplerine gönderilecektir.

 

Katılacak olan kullanıcılarımıza şimdiden başarılar diliyor, yarışmamıza sponsorluk desteklerinden ötürü sayın Selahaddin Sandaloğlu ve Şaban Kolukırık'a teşekkürlerimizi sunuyoruz.

 

** Önceki Yarışmalar **

Birinci Yarışma

İkinci Yarışma

Share this post


Link to post
Share on other sites

Teşekkürler sayın yöneticiler; böyle bir yarışmayı düzenlediğiniz, böyle bir yarışmaya vesile olduğunuz için.Allah'tan bir mani çıkmazsa katılacağım bu şiir yarışmasına...saygılar selamlar...emeği geçen diğer kişilere de teşekkürler

Share this post


Link to post
Share on other sites

selamun aleykum. bu yarışma çok güzel olmuş. inşaallah siteyle birlikte hep devam eder. ilk şiiri de benden olsun:

 

ÜSTAD

 

Nazarında "sıfır"dır "dünyanın süsü püsü",

Ellerinden çıkmıştı asrın büyük türküsü,

Cesaretsiz güruhun sökmedi gürültüsü..

İrkiltmek ve kaldırmak türk'ü; onun ülküsü..

Prangalar ile sönmez, misk gibidir tütsüsü.

 

Fazıldı her daim, kutlu davanın eri,

Ancak Arvasi'nin yanıdır onun yeri,

Zamane fitneleri yıkamadı cevheri..

Issızlık ve zindanda çektiği çileleri,

Liyakatine erdirdi, oldu dava neferi.

 

Kahramanlar sahte çıktı işin özünde,

Israrla söylemişti bunu her sözünde.

Sarsıldı koca dünya, yok oldu gözünde..

Ardından gelenler, pişer onun közünde.

Kaldırımlarda her zaman yürüdü tek başına,

Üstlendi büyük fikri, kaldı yalnız başına,

Rahat etmek değil fikri, zehir kattı aşına,

Ekti müthiş belayı, bakmadı göz yaşına,

Kuklalara yavuzdu, yunus vatandaşına..

Share this post


Link to post
Share on other sites

bir örnekle açıklamak gerekirse; Üstad'ın fikirlerini yansıtan eserlerinden biri olan Sahte Kahramanlar'da ele alınan karakterlerin yalnızca kendi perspektifinizden tenkidini yapmanız yarışma konseptine uygun kabul edilmeyecekken

 

Tamam :D hehe

Selametle...

Share this post


Link to post
Share on other sites
selamun aleykum. bu yarışma çok güzel olmuş. inşaallah siteyle birlikte hep devam eder. ilk şiiri de benden olsun:

 

ÜSTAD

 

Nazarında "sıfır"dır "dünyanın süsü püsü",

Ellerinden çıkmıştı asrın büyük türküsü,

Cesaretsiz güruhun sökmedi gürültüsü..

İrkiltmek ve kaldırmak türk'ü; onun ülküsü..

Prangalar ile sönmez, misk gibidir tütsüsü.

 

Fazıldı her daim, kutlu davanın eri,

Ancak Arvasi'nin yanıdır onun yeri,

Zamane fitneleri yıkamadı cevheri..

Issızlık ve zindanda çektiği çileleri,

Liyakatine erdirdi, oldu dava neferi.

 

Kahramanlar sahte çıktı işin özünde,

Israrla söylemişti bunu her sözünde.

Sarsıldı koca dünya, yok oldu gözünde..

Ardından gelenler, pişer onun közünde.

Kaldırımlarda her zaman yürüdü tek başına,

Üstlendi büyük fikri, kaldı yalnız başına,

Rahat etmek değil fikri, zehir kattı aşına,

Ekti müthiş belayı, bakmadı göz yaşına,

Kuklalara yavuzdu, yunus vatandaşına..

 

şiir çok güzel o ayrı

Share this post


Link to post
Share on other sites

"Çile"nin sancıları başladı...

Bakalım doğum ne vakit olacak...

Haydi hayırlısı...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Yarışma süper, hediyeler şahane... Gayrete gelipte yazmak lazım. Şimdiden ikinciyi ve üçüncüyü tebrik ederim. Ajanlara tolerans lütfen.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Ahah evet ajanlara ihsanda bulunup irad ve kasd buyurdukları birinciliğimi tez elden tescil ediniz yarenler ki ben de ikinci ve üçüncüye itminan-ı kalb ile muvaffakiyet dileyebileyim.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İyi saatte olsunlar. Biri trradomir mi dedi? Artık kabul ediyorum ki bu adamın -yani trradomir'in- benim kadar olmasa da güçlü, evet güçlü, çok güçlü sezgileri var. Ne kadar atlatmaya çalışsam da adam beni enseliyor. Helal olsun.

Share this post


Link to post
Share on other sites

İzleri Sende

 

Bakışın,duruşun,haykırışınla

Desen desen İslam izleri sende...

Bu ruhsuz kıtada,bu ruhsuz çağda

Fatih'in Yavuz'un sözleri sende...

 

Nerdesin?Bir ses ver tarih uyansın

Özsün çağın özü bizden utansın

Zincirler kırılsın kalpler yıkansın

Abdülhamit Han'ın gözleri sende...

 

Hasan Hüseyin Çağıran

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

Yarışmaya katılmak isteyen üyelerimiz yazılarını bu başlık altına ekleyeceklerdir ve yazınızı bu başlık altına eklemeniz, yarışmaya katılmanız demektir. Yukarıdaki mesajlarda da iki üyemiz yazılarını eklemişler ve yarışmaya katılmışlardır. Son katılım tarihi 26 Temmuz 2009 Pazar günüdür. O tarihten sonra yazılar değerlendirmeye alınacak ve ilk üç seçilerek hediyeleri gönderilecektir.

Share this post


Link to post
Share on other sites

ÜSTADI ANLAMAK

 

Necip Fazıl’ın İdeologya Örgüsü’nü okuyordum. Zaman zaman, yabancılaştığımız dilimizin has kelimelerinden oluşan bir cümleyle karşılaşınca duruyor ve kendime şöyle soruyorum: ‘bu cümleden ne anladın?’ anlayıp anlamadığımı kafamda ölçüp biçerken aklıma bir misal ve bu misaldeki ince cevap geliyor:

Vaktin birinde Avrupalı Hristiyan bir vatandaş, televizyon kanallarını gezerken, uydu kanallarından birinde takılı kalır. O kanal bir Müslüman kanalıdır ve o anda yayınlanan programın konusu da Mevlana ve Mesnevi’sidir. Yayında Mesneviden bol bol beyitler okunur ve hristiyan izleyiciyi yayına bağlayan da işte bu noktadır. Dilini, dinini dahi bilmediği, daha önce duymadığı bu birkaç satır, kelimelerin dizilişindeki ahenkten olsa gerek bir hristiyanı etkileyebilmiştir. Neden bu kanalı izlediği sorulduğunda ise izleyicinin verdiği cevap ilginç ve düşündürücüdür: ‘anlamadık ama zevk aldık vesselam…’

Necip Fazıl’ın yazı konusundaki dehalığını gerek bu misalden gerekse her yazısından, her şiirinden anlayabiliriz.

Devlet ve milletin 7 asırlık hayatını 4 devreye ayırıyor ve 5. devre olarak bizlere düstur bir söz bırakıyor Necip Fazıl Kısakurek: ‘nur infilakı yeni bir şafak fışkırısını gözleyen bir gençlik…’Bu düstur din,dil, kalp ve beynimizin; kimliğimizin özüne dönüşü, bir arınması ve dirilişi de olacaktır inşallah!

Üstad, gençliğe vasiyet bıraktığı eserlerinde ve özellikle gençliğe hitabesinde tek tek birey olarak neiğdüğünden koparılmaya çalışılan insanları inadına bir yapmaya, biz yapmaya çalışıyor ve bir ömrü bunu anlatmakla feda ediyor.

Necip Fazıl’ın fikri şahsiyetini eserlerinden anlayabileceğimiz gibi, hayatına bakarak da ibretler alabilir, kendimize pay çıkarabiliriz bu çileli ömürden…

Necip Fazıl’ın hayatı kendi deyimiyle iki aşamadan oluşuyor; ilki Necip Fazıl Kısakürek olduğu 30 yıllık bir arayış; ardından da Üstad Necip Fazıl olacağı 40 yıllık bir dava serüveni...Peki neydi Paris sokaklarında malayani dolaşan, kumara bulaşmış, yalnızca para kazanmak için şiir yazan bu adamı fikir adamı haline getiren? Neydi Necip Fazıl Kısakürek’i Üstad Necip Fazıl yapan? Bu soru üzerinde durmak, biraz da düşünmek gerekir.

Necip Fazıl’ın hayatındaki girdapları biz yaşasaydık eğer, kaybolur, yiterdik belki ama o üstad olmuş. İman ile küfür arasındaki yoğun fikir karmaşasından çok şükür Necip Fazıl da iman ile nasiplenmiş, yücelmiş.

Necip Fazıl, 1934 yılında mürşidi Abdülhakim Arvasi ile tanışmış ve bir daha bu Hak dostunun kapısından ayrılmamıştır. Şair hayatındaki dönüm noktası olan 30uncu yaşını bir şiirinde söyle anlatır:

‘tam 30 yıl saatim işlemiş, ben durmuşum

Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum’

diyerek hikmet kapısını aralar ve artık onun yolu Hak yoludur… Artık Hak için yazacak, Hak için yaşayacaktır; çoğu zaman haksız duruma düşme pahasına olsa bile… Bastırdığı Büyük Doğu Dergisi defalarca toplatılacak, birçok sayısı maddi sıkıntıdan dolayı basılamayacak; hatta kendinden yıllar sonra şiirlerini okumak suç sayılacaktı.

Descartes’in asırlardır bilinen sözüdür: ‘düşünüyorum, o halde varım’. Bizde bugün dünya görüşümüz gereği diyoruz ki, ‘eğer aşıksanız, hissediyorsanız varsınız; ve eğer gerçek Maşuk’a aşıksanız işte o zaman müslümansınız’. Necip Fazıl da gerçek Maşuk’a aşık olmayı başarabilmiş fikir adamlarımızdandır.

Necip Fazıl, bir zamanlar sıkı arkadaşı olan Abidin Dino’ya sormuş; ‘neden inanmıyorsun?’ . Abidin Dino, kendisine kaybettiren fakat başkalarına çok şey kazandıran şu cevabı vermiş: ‘korkuyorum, bir kere inanırsam bir daha başımı secdeden kaldıramam…’ Necip Fazıl da işte o ‘başını secdeden kaldıramayanlar’dandı. Şairin ibadet aşkını en güzel şekliyle yine kendisi ifade etmiştir:

‘zonklayan başım benim, kan pıhtısı, cerahat

Ona yastıkta değil, secde yerinde rahat’

Üstadın ‘nur infilakı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik’ düsturunu sahipleniyor ve ‘Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyma’ vasiyetini görevim bilerek şöyle diyorum: Necip Fazıl, Allah ve Resulu’nun yolundan giden bir fikir adamı, Türk gençliğine örnek bir şahsiyet ve yüreğine kaldırımlar sığdıracak kadar yazma dehalığına sahip bir şairimizdir. Onu çok iyi tahlil etmeli ve vasiyetini en güzel şekilde yerine getirmeliyiz.

 

 

Kübranur AYAR

Share this post


Link to post
Share on other sites

MEHMETTEN ZİNDANA MEKTUP:

 

Bir gece yarısında,kaçan uyku belki de

Habercisi,ebedi olacak bir aydınlığın

Bir gece yarısında hortlayan korku belki de

Müjdecisi yakında bitecek olan baygınlığın.

 

 

Özgürlük mü dediniz,ne güzel kelimedir

Bilirim özleminiz,daim özgürlüğedir

Ancak tavsiye etmem dışarı çıkmanızı

Dışarıyı görüp de hayattan bıkmanızı

 

 

Eşitlik ve Adalet,iki lastikli sözdür

İyilik ve doğruluğa,şaşı bakan çift gözdür

Laf oyunlarını geç,çabucak gel sadede

Lafta kalanı geç de aslolan iyi özdür

 

 

 

İçerisi tertemiz,günahlardan uzaksın

Dışarısı pek sefih,günahtan kaçamazsın

Salma gezen seyyarlar,etrafı kirletirken

Çıkamazsın sokağa,malesef etraf leke.

 

 

Gelecek endişesi,düşündürür milleti

Açıverir başıma,bir sürü de illeti

Şeytan diyor çabuk çık alıver de bileti

Çıkıver sen uzaya,bitir hemen illeti.

 

 

''İnsan insanın kurdu'' müsamaha firarda

İyilik tekellerde,kötülük sahalarda

Çakallar keyf çatarken,Arslanlar tavalarda

Hiç arama boşuna,insanlık havalarda

 

 

Günahlar bastırıyor,takva silahı bağlı

Ya çekilip mağaraya,ya da olursun yağlı

Yoksa günah bastırıp ,sarıverir her yanı

Karartır hem ahreti hem de fani dünyanı.

 

 

 

Üçkağıt hep gözdeyken,dürüstlük keriz işi!!

Durduran yok mu acep,bunca kötü gidişi

Edep,haya desen zaten,o da olmuş Fildişi

Kurtulam kaçam desenbulamazsın finişi(Finish)

 

 

Asimile oluyor,memleket evlatları

Yetiştiriyor hepten,şaklaban Borat'ları

Duyan olur belki de,biçare feryatları

Aşar olur yeniden,o güzel serhatları

 

 

Pişiyor yiyecekler,fitnenin kazanında

Kusturuyor Sezar'ı,belki de mezarında

Hırsızlık meslek olmuş,hortumcu nazarında

Adın kötü çıkıyor,gerçeği yazdığında

 

 

Ülke işgalleri hep,medeni maskesinde

Düğün evi bombalanır,zalimler sayesinde

Adalet bulunmaz ki,güçlünün gayesinde

Şeytan işsiz kalmış bugün,insanlık himayesinde!!

 

 

Çocuklar iniliyor çağdaş dünya sathında

Ötede ziftleniyor,baylar kendi tahtında

Ağlamak kader olmuş,Asyalının bahtında

Bağdaş kurup oturur,daim ateş altında.

 

Namus,haya bizde yok,kimde olacak acep

Arsızlıkllar çoğalmış,nasıl kalacak hicap

Görüver sen gerçeği,hele konuşsun sincap

Bize sitem edip de hayvanlığa kaçacak

 

 

''Ne kadar faydalı olurum'' mevta oldu gömüldü

''Ne kadar faydalansam.'' ihya oldu dirildi

Defterden karşılıksız aşkın adı silindi

Yalan yine vitrinde,gerçek gibi bilindi

 

 

 

 

Laf cambazları çıkmış,hepsi birden meydane

Dönüyorlar habire,geliverip meydane

Açıp da ağızların(ı),başlayıp da hünere

Eğiver de başını,çekiliver kenare

 

 

 

 

Dışarısı hiç öyle,bildiğin gibi değil

Zindan parmaklıkları,bedeldir bir dünyaya

Buradaki yaşayışlar,insanı eder sefil

Ana ve babaları,bu işe eder kefil!!

 

 

 

Zindan ,Yusuf(as) mektebi oturuver yerinde

Kısmetine razı ol,sabırla bekle yazı

Acele edip de sen görüverme ayazı

Yoksa kara görürsün ap aydınlık beyazı

 

 

 

Hayat bir koca zindan ,hapsediyor bizleri

Yükü de pek ağırdır,çökertiyor dizleri

Geri geri yürütüp kaybediyor izleri

Fırtına yok ediyor,yeşeren filizleri

 

 

BİZ YUVARLANIP GİDERKEN,GÜNAHLARIN SELİNDE

bİR GÜN DE GEÇİVERİP ERİYORKEN SABAHA

BENİ DİNLERSEN EĞER,İYİ DÜŞÜN BİR KERE

ZİNDANLAR CENNET OLUR O ZAMAN HAYALLERE.

 

MEHMET.

Share this post


Link to post
Share on other sites

özür dilerim yarışma konusunu tam olrak anlayamadım... doğrudan NFK 'nın kişiliği ile ilgili mi olmalı örneğin onun da çok işlediği ölüm konusu hakkında bir şiir yazabilirmiyiz..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Estağfurullah. Konu, Necip Fazıl üzerine her şey. Onun kişiliğini, fikirlerini, sanatını veya bunlardan sadece birini ele alan her türlü şiir veya nesir yarışmaya dahildir. Üstadın herhangi bir şiiri, makalesi, piyesi, hikayesi üzerinden de bir inceleme yazsanız, Üstadın ölüm konusu üzerindeki fikirlerini baz alan bir şiir de yazsanız kabulümüzdür. Yani Üstad; ölüm, ruh, çile gibi mefhumları işlemiştir lakin sizlerin sadece bu konuları ele almanız değil, bu konulara Üstadın bakışı, bu konular hakkındaki fikirleri ekseninde bir yazı hazırlamanız gerekiyor. Yarışmanın konusu bu çerçevededir. Ki diğer yarışmalara katılan yazıları incelediğinizde daha iyi anlayacaksınız. Konuyu tam anlayamadığını düşünen üyelerimiz takıldıkları yeri çekinmeden sorabilirler. Katılan bütün gönüldaşlara muvaffakiyetler diliyoruz.

Share this post


Link to post
Share on other sites

Necip Fazıl

 

Küçük ve dikkatli bir izleyici. Hayat, siyaset ve günlük olaylar güzel bir sinema filmi. İki temel üzerine bir kişilik. Birinci temel aile. Sağlam ama derin değil. İkincisi iç dünyası derin bir temel ama sağlam değil.

 

Önceleri kendinden başka her şey olan büyük bir saray, gösterişli ve heybetli, duruşu göz alıcı ve yansıması bile şaşırtıcı. Tek eksiği sarayın kartondan oluşu... Geçirdiği ölüm korkusu buhranları bundan. İçi boş, düşünceleri berrak çünkü sığ... İleri görüşlü, geleceğe matuf çok şeyler görüyor, tek kusuru miyop oluşu...

 

Şiirler; edebi veçhesi geniş, kalbi ritimleri bozuk. Çok güzel bir sima, ama net değil. Kelimeler yerli yerinde, duygular kendini ele vermek yerine karşıya doğrultulmuş bir silahtan çıkan mermiler gibi. Korkutuyor ama öldürmüyor.

 

Devamında bitirim haneler. En yükseğe zıplamadan önce en düşüğe diz kırma. Hayali teveccühler. Boş ve mesnetsiz övgü dizeleri.

 

Bir gün kendi olmak gerçeğine yüzünü dönüyor ve kaçmaya başlıyor. Ama arkasında bir canavar, vicdanı. Onu bırakmıyor. Derin bir takip, kaçılmaz bir muhasebe. Sonuç, canavara bakarken bir yandan kaçıyor. En olmadık anda bir şeye çarpıyor. Hakikat ensesinde...

 

Önce dünya yıkılıyor sonra iç mülahazaların başlaması için beynini ağzından kusuyor... Ve kaçılmaz muhasebe başlıyor. İçten içe tenkit ve hayıflanmalar. İhtiyar bacı'ya atıf bir ızdırap. Anlaşılmaz bir ritim yükseliyor. Tek güzelliği olmayışından. Ve hatıra defterinin tozlu sayalarındaki tüm güzel hatıralara kan damlıyor... Yüksek fikir, irfandan kaçabilir mi? Derken derin bir titreme ve sarsıntı. Basit ama yüksek bir sızı. Mefkuresi yok, gözü kararıyor...

 

Ve gemiye ilk adım... Gemiye alan kurtarıcı ulvi bir el. Ama gemi ilk başlarda biraz garip, iç sancılarına ek denizin kendini tutması... Kendini ara sıra tekrar denize salmalar. Ama başka hiç bir selametli yer yok. Gemi huzurlu ama, Sahile çıkış ne zaman?

 

Akıl şeridinden kalb şeridine sinyalsiz, işaretsiz ani bir geçiş. Eski sarayı yıkıyor. Saray diye dünyayı sahipleniyor. zamanla bütünleşecek fikirler. Ve medeniyetlerin beşiği diye büyük doğu ismini verecek... Düşünceler bulanıyor. Çünkü çomak sokuyor tüm fikirlere... Sonra İlahi kaynak duruluyor fikirlerini. Aydınları kirlenmiş fildişi kulelerinde bırakıyor. Halka karışıyor. Aksiyon kelimesi kalb lugatına doğuyor bir sabah. Bir doğum bekliyor ama ölümü özlüyor...

 

Yollar düşünülmeyecek kadar uzun olunca, yoldakilere takılıyor, yavaş olmayı sevmiyor. Hızlı gitmek istiyor. Kaplumbağaların tavşanlardan daha çok yol aldığını görünce oda yavaşlıyor. Sonra yol arkadaşlarından tükeniş...

 

Büyük bir dava. Taşın altına elini değil her şeyini sokuyor. Taşın ağırlığı dünyanın yükü. Dünyanın tüm yükü omuzlarında. Çile'si ondan. Kömürden dönme bir cevher ama işlenmemiş. Onu bulan ama farkında olmayan küçük bir çocuk misali hayat. Bundan olsa gerek medrese-i yusufiye tezgahlarında... Derin bir işlenme ve sonunda cevher ortada. Cevheri üzen bir olay, parıltısını gören biri tarafından güneş sanılmak. Büyük bir ders ferdi mücadeleyi tamamen terk. Fikri mücadeleye tam mesai...

 

Sonra harekete geçirdiği duygularını zapt edemeyen bir guruh. Bazısı şahsi menfaatle bazısı silahla birleştirmeye çalışır davayı. Fikre hakim olmanın verdiği sürur yanında insanları ateşleyebilen bir zeka, ama frenleyemenin derin ızdırabı... Cevher tekrar tekrar aynı tezgahta.... Medrese-i yusufiye onun ikinci evi. Devrin büyükleri gibi...

 

Dergiler, yazılar, halkla dirsek teması. Ama bu sefer halktan biri. Son halini almış bir kalıp. Olgunluğunu tamamlamış fikir. Kabından taşmaması imkansız. Artık sarp bir yamaç, şefkatli bir koy. Gençlikle irtibatı yaşlandıkça artıyor. Ölüme koşarken fikirleri gençleşiyor. Gençliği fikirleşiyor...

 

Boşalttığı yer dolmayacak kadar geniş... Kıvamı zor tutturulan bir harç. Ama kandan ve çamurdan.

 

Hiç yazmadığı bir piyesi oynuyor. Ölünce perde diyor. Ve en büyük piyesini en büyük şiiriyle bitirip ellerimize veriyor. Eserin ismi hayatı...

 

Ve mirası, büyük bir külliyat ve gençlik...

 

İşte fikirden irfana, akıldan kalbe bir yolculuk...

 

 

 

Üstad'a ithafen onu tarzında bir kaç mısra;

 

ALLAH YAZACAK

Tırnaklarım, başım ayrılınca bedenimden,

Mezarımı kazacak,

Toprağa akacak kanım damarımdan,

Ve Allah yazacak…

 

ÖLÜLERLE HASBİHAL

İnsan bir garip, diri ne anlar halden,

Başka çare yok, ölülerle hasbıhalden.

 

YALDIZ - YILDIZ

Kapadım gözleri yalan yanlış yaldızlara,

Gönlüm değiverdi gökteki has yıldızlara…

 

AYDIN

Bozuk bir zihniyet ki, aydınlık karanlık, karanlık loş kaldı,

Aydın dedikleri karanlığı ellerime aldım, ellerim boş kaldı…

Share this post


Link to post
Share on other sites

Selamlar,

 

Yönetici arkadaşımızın belirttiğine ek olarak şunu da söylemek istiyorum: Nesirlerde, Üstad'a fark edilir göndermeler yapılması mecburi iken şiirlerde biraz daha toleranslı davranacağız. Fakat genel manada Üstad'ın şahsının ve fikirlerinin açıklanmasını veya ele alınmasını beklediğimizin altını çizmek isterim. İlk mesajda da değinildiği üzere, diğer yarışmalarda dereceye giren yazılardan fikir alabilirsiniz. Üstadla ve fikirleriyle tamamen alakasız olan ürünler yarışma kapsamında değerlendirilmeyecektir. Üstad'a ne kadar çok gönderme yapılırsa veya Üstad ne kadar iyi anlatılırsa, şans da o nisbette artacaktır.

 

Saygı ve selamlarımla

Share this post


Link to post
Share on other sites
Estağfurullah. Konu, Necip Fazıl üzerine her şey. Onun kişiliğini, fikirlerini, sanatını veya bunlardan sadece birini ele alan her türlü şiir veya nesir yarışmaya dahildir. Üstadın herhangi bir şiiri, makalesi, piyesi, hikayesi üzerinden de bir inceleme yazsanız, Üstadın ölüm konusu üzerindeki fikirlerini baz alan bir şiir de yazsanız kabulümüzdür. Yani Üstad; ölüm, ruh, çile gibi mefhumları işlemiştir lakin sizlerin sadece bu konuları ele almanız değil, bu konulara Üstadın bakışı, bu konular hakkındaki fikirleri ekseninde bir yazı hazırlamanız gerekiyor. Yarışmanın konusu bu çerçevededir. Ki diğer yarışmalara katılan yazıları incelediğinizde daha iyi anlayacaksınız. Konuyu tam anlayamadığını düşünen üyelerimiz takıldıkları yeri çekinmeden sorabilirler. Katılan bütün gönüldaşlara muvaffakiyetler diliyoruz.

 

 

teşşekkür ederim çok başarılı arkadaşlar var sanırım ama nacizane bir şiirle şansımı demek isterim... yazıp koyarım kısa sürede

Share this post


Link to post
Share on other sites

Üstad'ı bir nebze anlatmaya çalışan arkadaşların gayretlerini takdir etmemek mümkün değil...

Çok güzel gidiyor, sabırla yeni paylaşımları bekliyoruz.

Share this post


Link to post
Share on other sites
selamun aleykum. bu yarışma çok güzel olmuş. inşaallah siteyle birlikte hep devam eder. ilk şiiri de benden olsun:

 

ÜSTAD

 

Nazarında "sıfır"dır "dünyanın süsü püsü",

Ellerinden çıkmıştı asrın büyük türküsü,

Cesaretsiz güruhun sökmedi gürültüsü..

İrkiltmek ve kaldırmak türk'ü; onun ülküsü..

Prangalar ile sönmez, misk gibidir tütsüsü.

 

Fazıldı her daim, kutlu davanın eri,

Ancak Arvasi'nin yanıdır onun yeri,

Zamane fitneleri yıkamadı cevheri..

Issızlık ve zindanda çektiği çileleri,

Liyakatine erdirdi, oldu dava neferi.

 

Kahramanlar sahte çıktı işin özünde,

Israrla söylemişti bunu her sözünde.

Sarsıldı koca dünya, yok oldu gözünde..

Ardından gelenler, pişer onun közünde.

Kaldırımlarda her zaman yürüdü tek başına,

Üstlendi büyük fikri, kaldı yalnız başına,

Rahat etmek değil fikri, zehir kattı aşına,

Ekti müthiş belayı, bakmadı göz yaşına,

Kuklalara yavuzdu, yunus vatandaşına..

 

ÇOK GÜZEL OLMUŞ ELİNİZE SAĞLIK :D

Share this post


Link to post
Share on other sites

BEKLEYİŞ

 

Bir bekleyiş ki bu mahşer gününe denk,

Kaygılar, umutlarla yek ahenk...

 

Bir bekleyiş bu, Üstad'a dair,

Boştur hayat, dünya vesair...

 

Zulme dair yazılana, Hakk kalemiyle cevap,

Aynasıdır ışığın, batın veyahut zahir...

 

Çileyi beklemektir ışıksız gecelerde,

Haykırmak Sakarya'yı, korkusuz hecelerle...

 

Kesik solukla haykırmak, solumak kan kokusunu,

Kırdılar kalemini, böldüler uykusunu...

 

Uyanıştır uykudan, terk ediş masivayı,

Yine kalktı bir gece, dolaştı tüm semayı...

 

Lambalar fuzulidir, mum ışığı kâfi,

Kaleme aktı kalbinden, kan renginde mazi...

 

Utandırmadı seni, saçtığın o tohumlar,

Mayısta sesimizi, geldi kesti boğumlar...

 

Kaldırımlar kalmıştı şimdi, öksüz ve yetim

Bitmedi ki davamız, hep zorlu ve de çetin...

 

Bir bekleyişti bu, yeşerilecek vakti,

O vakit geldi çattı, ve kalacaktır bâki...

 

Bir bekleyiş ki bu mahşer gününe denk,

Kaygılar, umutlarla yek ahenk...

 

Bir bekleyiş bu, Üstad'a dair,

Boştur hayat, dünya vesair...

 

MUSTAFA KURŞUN

Share this post


Link to post
Share on other sites
şiir çok güzel o ayrı

 

ÇOK GÜZEL OLMUŞ ELİNİZE SAĞLIK :D

 

sağolun. diğer arkadaşların şiir/nesirlerini de ilgiyle takip ediyoruz. aslında konu Üstad olunca yazılar bitecek gibi değil ama bir yerde noktalamak icab ediyor. selamlar..

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...

×
×
  • Create New...