Büyük Mütefekkir

BÜYÜK MÜTEFEKKİR

Ekrem ZİNGAL

Üstad Necip Fazıl’dan Türk Milleti yeterince istifade edememiştir. Mesela bir “İdeolocya Örgüsü”, ne tetkik edildi, ne de bunun aşılıp, aşılamayacağı görüşüldü. Bu insanın anlaşılabilmesi ve her cümlesinin tetkik edilmesi lazım. Fakat bilhassa “İdeolocya Örgüsü” ve “Poetika”sında anlattığı şeyleri, bu milletin siyasete ve hayata yansıtması gerekiyor.

Necip Fazıl, başka bir medeniyet çerçevesine alınmak istenen ve kasabın, eti kemikten
sıyırdığı gibi İslâmiyet’ten sıyrılmak istenen Türk Milleti’nin bütün tarihi, kültürel değerlerini yok etmek için, değerlerinin azgın bir nehire atıldığı ve hiç kimsenin bir şey yapamadığı zamanda, hayatını verme pahasına bu azgın sulara atlamış ve Türk Milleti’ne ait bütün İslâmî değerleri kurtararak, “al evladım bunlar senin! Sen bunlara sahip olmazsan yok olacaksın” diyerek, hem bu kültür değerlerini hem de kendisini kurtarmış, yiğit, deha çapında bir insandı.
Bir defa şunu bilmek lazımdır ki; “sol”, nasipsiz insanların bulunduğu yerdir. Öyle olunca Necip Fazıl gibi bir İslâm Mücahidi’ni değerlendirmeyecekleri, onu yokluğa terk edecekleri bilinen bir şeydi. Bunu yapmak için de en iyi şey, Türkçe’ye büyük hizmeti dokunduğu söylenen Nazım Hikmet hakkında yaygara koparmak olacaktı. Nitekim de böyle yapıyorlar. Aslında bunun bize örnek olması lazım. Onlar “vatan haini” damgası olan bir insan için bunu beceriyorlar ancak biz Atatürk Kültür Merkezi’nde kendisine “Sultan-üs Şüerâ” ünvanı verilmiş bir insan hakkında aciz kalıyoruz. Bunun iman zaafıyla alakası vardır.

Necip Fazıl’ı hiçbir abartı yapmaksızın ifade etmek gerekirse; tefekkür sahasında
beş asırdır beklenen büyük zuhûr, büyük mütefekkir insandır. Bu insanın, fikirlerini aşılayabilmesi için deha çapında bir şair olması gerekiyordu -böyledir de- zaten evvela şiirlerini yazmış, ondan sonra fikriyatını herkese okutmaya başlamıştır.
Size Üstad hakkında bir sır vereyim. Bilenler bilir, Üstad son zamanlarında velayet
mertebesinde bir insandı. Bunu çok az insan bilir. Merhum Ahmet Kabaklı’da bunu biliyordu. Ben kendisine Allah’tan rahmet diliyor ve herkesten, ona birer Yâsin-î Şerîf okumasını, hediye etmesini istirham ediyorum.

Cuma Dergisi
Mayıs 2002 sayısı

Share

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.