ÜSTADI BENİMSEMİŞ GÖRÜNENLER
Üstad bir konferans için Ankara’ya gelecekti. Çoğu öğrenci olan, fukaradan hâlis bağlıları Havaalanına gitmiş uçağı beklemekteydiler. Bu arada onu karşılamaya gelen daha başka guruplar da görüldü; özel lüks arabalarla gelen guruplar. Bir de bir din görevlisi var aralarında, oldukça ünlü bilinen, fakat bilhassa gençlerce hiç sevilmediği anlaşılan biri. Etrafta tavus kuşu şişinip dolanıyor Hocaefendi. Hararetle sahip çıkıyor Üstad’a. Gençlerin kimi gülüp geçiyor onun yüksek sesli medih sözlerine, ama çoğu fiilen sinir oluyorlar adama. Üstad uçaktan inip de karşılayanlarına doğru yaklaşmıştı ki, o Hoca, mübalağalı iltifatlarla Üstad’ın yanıbaşında biterek, bir çırpıda buyur ediverdi arabasına. O anda birden, gençlerden biri hızla araya girerek, çok sert ve serbest bir tavırla Hocayı azarlayarak tasfiye etti ve mütevazi bir piyasa taksisine bindiriverdi Üstad’ı. O gencin yaptığı dış görünüşü itibariyle çok kaba bir tavırdı, bilhassa Üstad’ın yanında ama, Üstad hiç yadırgamadı bu durumu. Arabada açıklandı ki o Hoca, Üstad’ın Baş düşman olarak ilan ettiği bir adama muhabbet izhar edermiş. Üstad, bunu duyunca :
-Ah çocuklar, dedi, beni olanca hüviyetimle tanıyan bir sizler varsınız bu memlekette, iğreniyorum başkalarının, benim bir başka vasfıma dayanarak beni benimsemiş görünmelerinden.
(Akif İnan – Mavera Dergisi Üstad Özel Sayısı – 1983)