Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]
Sign in to follow this  
AfşıN BeY

Basın Ve Riya..

Recommended Posts

gazetevv2.jpg

 

"

 

Gece yarısına doğru Adana...Jandarmalarım o kadar nezâket gösterdiler ki, gar lokantasında yalnız başıma yemek yemem ve serbest bir yolcu gibi hareket etmem için adeta bana yalvardılar.Bu çocuklar anlamışlar ki, muhafızlarım kaçsa benim onları kovalamam icabedecek kadar nazik ve emin şartlarda bir insandım ben...Gar lokantısında, ilaç alır gibi, mahzun yemeğimi yedim, zevceme bir mektup yazıp postaya verdim ve kompartımanıma döndüm.Tam vagonun basamaklarına ayağımı atarken yanıma birkaç kişi sokuldu.Benimle görüşmek istediklerini söylediler ve kompartımana girdiler.Gûya şimendifer ve Büyük Doğucu imişler...Bir ikisi, aydınlık yüzlü ve temiz halliydi ama, biri gayet şüpheli, neredeyse yere yıkılacak kadar sarhoş ve son derece musallat tavırlı...

 

Temiz halliler, âdeta gözlerinin kuyruğuyla bu adamı bana ihtar etmek istiyorlar, fakat alelusûl bizim müslümanlarımızdaki yersiz çekingenlik ve utangaçlık yüzünden açılamıyorlar, mahud şahıs da onlara tek kelime söyletmeden yalnız kendisini ileri sürüyordu.Mahud şahıs -ki, bir timsah kadar çirkindi- bir sürü "malayani"den sonra, benden kendisini tekrar arayacağıma dair söz istedi ve bunu bir "büyük laf"a bağlamak ihtiyacını duydu:

 

-Namus ve şeref sözü veriyor musunuz?

 

Diye fâtihane haykırdı.

 

Sarhoşun bu halinden o kadar sıkıldım ki, şu cevabı verdim:

-Bırakın bu namus ve şeref tekerlemelerini! Bana Allahtan ve ahlaktan bahsedin!.

 

Sahiden iyi niyetli ve iyi halli insanların arasına karışan, kendisini başlangıçta onlardan gibi gösteren, buna rağmen taraflarından tezkibe uğramayan, üstelik tezkibe uğramayacağını evvelden bilmişcesine küstahlıkla ileriye giden sarhoş, meğer bir gazeteciymiş!..Nitekim ertesi günü, gazetesinde benim için şunları çırpıştırmış:

 

"Süper Mürşidle trende görüştüm.Etrafını Büyük Doğucu müridleri sarmıştı.Ben namus ve şeref diye birşey kabul etmem dedi bana..."

 

Ne buyrulur?

 

Bu entipüften vak'ayı, etrafımdaki ve memleketimizdeki gazetecilik sanat ve iffetine bir örnek diye kaydediyorum.Yoksa değer miydi hiç?..Bakın biz neyiz ve nasıl gösteriliyoruz; ne diyoruz ve ne demiş oluyoruz?

 

(...)

 

"

Necip Fazıl Kısakürek-Cinnet Müstatili - 95/96. sayfa..

 

Bu iffetsizlik hâlâ inançlı insanların canını yakmaya devam ediyor, Rabbim tuzaklarını başlarına geçirsin..

 

Muhabbetle..

Share this post


Link to post
Share on other sites

namus, aslen ruhumuzda taşınması gereken bir mefhumdur. Ama bizim namussuzlar değil ruhunda yanlarında bile taşımıyorlar. Namusuyle gazetecilik yapamıyorlar.Namusuna yeni şerefine yakışanı yani ..yapıyorlar.

Bugün kendini yukarıdaki role sokan soytarı güruhu yarın kendi ateşe sokacaktır :D

neyse kendinden çok emin olan varsa devam etsin. Bakalım kim haklı? göreceğiz...

Share this post


Link to post
Share on other sites

Cinnet Mustatili

"Yılanlı Kuyudan"

 

 

Zevceme, tarafımdan yazılmasını söylediğim birçok mektuba, Müslümanların hiç birinden cevap yok... Heyhat,heyhat! Bu mu Müslümanlık ahlakı? Zavallılar öyle ürkmüşler ki, hatır sorsalar, Malatya hadisesinin failleri arasına gireceklerini sanıyorlar! Raflardaki Kur'anlarına, sandıklarındaki başörtülerine, dolaplardaki havlularına kadar aranmadık taranmadık yerleri bırakılmadı. İstiridyelerin içinde inci arar gibi dillerini çekip altında mana aradılar.

Olabilir; derdimiz ve çilemiz, mazlumluğumuz ve mahkumluğumuz bu kadar büyük olabilir. Fakat bu mu müslümanlık ahlakı ? Ne Malatya işini yapanların İslam ahlakı ve hikmetiyle alakaları vardı; ne de şimdi bana selam vermekten bile çekinenlerin böyle bir alakası var... Düşmanlarımız; gemi azıya almış olan küfür yobazları, bu yarım Müslümanlardan mı korkuyor? Ya tam Müslümanlarla dolu olsaydı bu diyar, ne yapacaklardı ?..

Benimki de amma sual ha!.. İşte o zaman hiç birşey yapamazlardı. Yapmanın mevzuu kalırmıydı ki... Herkes hakkını, bütün hududiyle bilmiş olurdu.

Beni hapishane müdürü çağırtmış. Kalem odasına deliğim var ama, geçidim yok... Oraya geçmek için avluya çıktım.Sultanahmet'ten gelen azılılar içinde eroin tüccarı bir tanesini görmeyeyim mi ? Eskiden ben Sultanahmet tevkifhanesindeyken, o da oradaydı.

Konuştuk:

 

-Ne alemdesin, iyi misin ?

-Eyvallah ağabey, sen nasılsın ?

 

Konuşmamız şöyle devam edebilirdi :

 

- Demek yine içerdesin! Sebep ?

- Malum ya, biz baş döndürücü zehir satıcılarıyız ! Sabıkalılardanız !

- Ha evet; bizimki de şöyle : Bizim sattığımız şifa da, onu zehir sananların başını döndürüyor ! Desene ki, ikimiz de baş döndürmekten sabıkalıyız !

Share this post


Link to post
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

Loading...
Sign in to follow this  

×
×
  • Create New...