Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

NFK-Fan

Admin
  • Content Count

    2,361
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    67

Posts posted by NFK-Fan


  1. İŞTE!

     

    Davamızın fikrî temelini belirten başlangıç kısmını geçen sayımızda gördünüz. Şimdi sıra tamamiyle müşahhas hâdiselere, vakıalara, kaskatı maddeye, apaydınlık vesikaya dayanan kısma geldi:

     

    1 - Millî müdafaa hareketinde, operet askeri düşman ordusunu denize döktükten sonra, prensip bakımından tasfiyesi kararlaştırılmış bulunan Türkiye'nin, büyük İtilâf Devletleri tarafından hiçbir maddî tazyik görmeden istiklâlini tasdik ettirmeğe muvaffak olması, selim aklın tabiî görebileceği bir iş değildir.

     

    2- Herbiri Garp familya zümresinden bulunduğu ve orduları perişan edilemediği halde Almanya ve Avusturya İmparatorluklarının uğratıldıkları akıbet hesaba katılacak olursa, bir operet ordusunu denize dökmekle Türkiye'nin, bütün bunlardan daha iltimaslı vaziyete geçmesi, hiçbir suretle izah edilemez.

     

    3- Türkiye'ye, Birinci Dünya Harbi bozgunundan itibaren tatbik edilmeğe başlanan şartlarla Lozan konferansında tatbik olunan son şart arasındaki mesafe, sadece Anadolu zaferinin temin edebileceği bir iş olmadığına göre, mutlaka Garp âlemine, kendi elimizle, konferans kulislerinde gizli olarak büyük bir ivaz verilmiş olmalıdır.

     

    4- Henüz hiçbir şey bilmeksizin, hâdiselerin seyrindeki mantık silsilesine göre şüphelerin en büyüğü karşısında bulunulur. Evet, onlara ne verdik ki, bize istiklâlimizi hemencecik verdiler, bizi kendi halimize başıboş bıraktılar?

     

    5- Surî istiklâlimizi elde edebilmek için onlara, bir milletin hayatında dünyalara bedel bir kıymet feda ettiğimiz aşikârdır. Acaba bu kıymet nedir?

     

    6-BU KIYMET, TÜRK CEMİYETİNİN BÜTÜN DİNİ VARLIĞI, MUKADDESAT ALAKASI, MANEVÎ MÜESSESELERİ, RUHÎ TEMELİ, TEK KELİMEYLE TOPYEKÛN MANEVÎ HAYATIDIR.

     

    7- Yani, Garp dünyası bize, bütün bunları feda etmek, manevî hayatımızı çiğnetmek pahasına maddî hayatımızı bağışlamıştır.

     

    8- Bugüne kadar, ehramlar büyüklüğünde bir külçenin kum altında kalması gibi gizlenen bu hâdise, Türk tarihinin, şeksiz ve şüphesiz, en büyük olayıdır.

     

    9- Hâdisede en büyük müessir, her zaman ve mekânda olduğu gibi Yahudi parmağıdır.

     

    10- Birinci Cihan Harbinde Yahudiliğin, A, B, C, D halinde tam dört tane dâvası vardı:

     

    A) Bilhassa dinî ve askerî mahiyetiyle Rus Çarlık manzumesinin ortadan kalkması...

     

    B ) Alman militarizmasının ve askeri kudretinin ortadan kalkması...

     

    C) Avusturya İmparatorluğunda tecessüm eden katolik birliği mefkuresinin ortadan kalkması...

     

    D) İslâmiyet tehlikesinin, müstakil İslâm devletleri bünyesinin ve İslâmî temsil ifadesinin ortadan kalkması...

     

    11- Nitekim Birinci Cihan Harbi sonunda, Garp demokrasya âleminin perde gerisi "görünmez insan" heyulası olan Yahudilik, bu dört gayesinden dördünü birden istihsal edivermiştir. Şu kadar ki, harb biter bitmez ilk üç gaye derhal istihsal edildiği halde, sonuncusu, yani yegâne müstakil İslâm cemiyetinin bütün dinî bağlarından koparılması gayesi, birdenbire devşirilememiştir. Bunun için biraz beklemek, bazı zuhuratı kollamak ve bazı cereyanları netice bakımından zıt gayeye doğru kanalize etmek, Türk birliği içindeki zümrevî temayülleri zamanında ve mekânında ustaca istismar etmek lâzımgelmiştir.

     

    12- İşte bu gayet kurnaz istismardır ki, Garp âleminin hâkimi Yahudilik teşekküllerine, Türk istiklâl hareketini başından sonuna kadar dikkatle takip ettirmiştir. Yahudilik, Türk istiklâl hareketini en ince bir müşahede zekâsiyle tahlil süzgecinden geçirmiş, bu hareketi İdare edenlerin şahsi temayülleri ve fikrî kaynaklariyle, temsil ettikleri millî dâva arasında ne oldukları, ne yapmak istedikleri ve ne yapabilecekleri bakımından her türlü muayene ve muhasebeyi yerine getirmiştir.

     

    13- Hâdise şöyle başlamıştır: Lozan konferansı başında İtilâf Devletlerinden İtalya, Türkiye'yi müstemlekeleştirme dâvasından, İngiltere'nin aslan payını alıp Akdenizde müthiş bir avantaja geçmemesi ve böylece İtalya'nın durumunu sarsacak bir muvazenesizlik doğmaması için vazgeçmiş, aynı tavrı İngiltere'den de beklediğini ima eden bir tavır takınmış ve işgal altında tuttuğu yerleri tahliye etmiştir. İtalya'yı bu salim politikaya sevk eden âmiller arasında, bazı İttihat ve Terakki paşalarının da telkinleri rol oynamıştır.

     

    14- Biraz sonra, Fransa da, sırf İngiltere'yi hudutsuz bir avantaja kondurmamak için İtalya'nın fikir ve temayülüne iştirak eder gibi olmuştur. Bu hava doğar doğmaz, üç büyük İtilâf Devleti unsuru arasında en kuvvetlisi olan İngiltere yalnız kalmış ve hiçbir tazyike kapılmamaktaki ısrarında devam etmiştir.

     

    15- Hâdiselerin, namütenahi ince bir kader cilvesiyle, düşmanlarımızı birbirinden ayırdığı ve bize hayat hakkını bağışlamak istidadını va'dettiği bu andadır ki, müthiş, kelimenin tam mânasiyle müthiş bir adam birdenbire sahneye çıktı.

     

    16-Bu adam, o zaman İstanbul Hahambaşısı (şimdi Mısır Hahambaşısı) meşhur Hayim Naum...

     

    17- Hahambaşının sahneye çıkışı, Yahudi metodunun en korkuncuyla, Amerika'ya gitmek ve orada üniversite üniversite dolaşarak Türkler lehinde(!) konferans vermek suretiyle başladı.

     

    18- Böylece, daha evvel Ermeniler tarafından zehirlenmiş bulunan Amerikan umumî efkârı, Hayim Naum gibi bir Yahudilik otoritesinin lehteki propagandasiyle düzelmeğe başlıyor ve hâdise Türkiye'de görülmemiş bir hayret, hassasiyet ve minnet uyandırıyordu. O devrin gazetelerine, bilhassa "Vakit" gazetesine bir göz atmak yeter.

     

    19- Hayim Naum, bir eşine âlemde rastlanmamış bir "suret-i hak" tertibiyle Türk milletini göklere çıkarıyor, istiklâlin bu tarihî millete ait en tabiî hak olduğunu bildiriyor, medeniyet âleminde Türkün parlak mevkiinden bahsediyordu. Hâlbuki bu şefkat ve himaye maskesinin altında, Türkün maddî vücudunu serbest bırakıp kalbini ve onun merkezindeki ruhunu yiyecek kanlı sırtlan dişleri pırıldıyor, fakat henüz kimse bunu fark edemiyordu. Zira oyun gayet ustaca oynanıyor; ve sıra, üçü istihsal edilmiş olup dördüncüsü henüz ele geçmemiş bulunan gayeye, Türkün mukaddesat temelini berhava etmek gayesine gelmiş bulunuyordu.

     

    20- Hayim Naum isimli müthiş şahıs, aslen Manisalıdır; korkunç bir Yahudi dehasına maliktir, bir aralık Paris'te de hahambaşılık etmiştir. Şimdi de Mısırda bulunması, İslâmî esaslar bakımından gittikçe bozulmaya yüz tutan Mısırın belirttiği vaziyet ve hedefi pek güzel ifşa eder.

     

    21-İşte bu Hayim Naum, Yahudilik genel kurmayınca idare edilen kapitalizma ve emperyalizma dünyasında Türkler lehinde vaızlar (!) vermeğe koyularak, işe, Türkiye'yi müstakil hale getirdikten sonra içinden yıktırmak maksadiyle ilk defa Amerika'da başlamıştır. Fakat Türkiye ve bütün İslâm âlemi dâhil, bundan hiç kimse şüpheye düşmemiş, üstelik derin bir minnet duygusuna kapılmış, bu hareketi meleklere mahsus bir şefkat tecellisi gibi alkışlamıştır.

     

    22- Hahambaşı Hayim Naum, Amerika'ya hareketinden evvel, Beyoğlu'nda, Tünelin yukarısında "Beneberit" isimli Mason karargâhında, tam bir Yahudi genelkurmayı olan bu yerde, Alber Karasu, Nesim Mazilya, dişçi Sami Könzberg, fotoğrafçı Vaynberg gibi, Türkiye'deki gizli Yahudilik hükümetini temsil ve teşkil eden insanlara karşı şöyle demişti:

     

    - Gayelerimizin üçü de istihsal olunmuştur. Sıra dördüncüsüne gelmiştir. Bunun için de en mükemmel bir fırsat doğmuştur. İşte Anadolu'da millî bir Türk mukavemeti peydahlanmış ve ilk neticeyi almış bulunuyor. Bu hareketin başındaki zat, bizim, bütün şahsî fikir ve temayüllerini tanıdığımız bir kimsedir. Son derece İleri görüşlü, ananeye zıt kafalı bir zattır. Ruhunda, garp medeniyetine karşı çözülmez rabıta ukdeleri vardır. Fevkalâde tesir ve telkin kabiliyetindedir. Türk milleti gibi uysal bir kütleye her türlü yenilikleri sindirecek bir şef olmak kabiliyeti, yalnız bu zattadır. İşte bizim de plânımız, şimdi, bu müstesna kabiliyet ve istidatları vâdeden zata, İslâm birlik ve şuurunu çözdürmek olmalıdır. Bu ân, Türkiye'de din hâkimiyet ve timsalini yıktırmak için en bulunmaz tarihî fırsat dakikasıdır.

     

    Azasını teker teker saydığımız ve bilâhare biri rejimin alâyiş fotoğrafçılığını, öbürü de rejim şefinin dişçiliğini yapan iki malûm şahısla beraber Yahudi meclisi, bu fikirlere tamamen iştirak etmiş, aralarında gerekli bütün plânlar tespit olunmuş; ve bunun üzerinedir ki, Hayim Naum isimli zata Amerika seferi düşmüştür. Fakat hâdiseden, tertibattan, görüşülen şeylerden ve alınan kararlardan hiç kimsenin, hattâ bahis mevzuu büyük zatın da haberi olmamıştır. Böylece Hayim Naum, bir gölge gibi sinsi, vapura bindiği gibi Amerika'ya doğru çekip gitmiştir.

     

    23- Hayim Naum, her şeyden evvel Amerika'dan Yahudilik merkezleriyle temas edip bunların mütalâa, tasvip ve himayesini temin ettikten sonra, daha evvel bildirdiğimiz, Türkiye lehindeki konferanslar serisine geçmiştir. Ve işte bu harikulade melekhaslet (!) ve Türk dostu (!) zatın beklenmedik propagandaları Üzerinedir ki, Hayim Naum ismi, Türk matbuatının minnet ve şükranla başköşesine geçirilmeğe başlanmıştır.

     

    24- Hayim Naum, Amerika'da işini bitirir bitirmez, plân icabı, hemen Londra'ya geçti ve aynı propagandaya orada da devam etti. Fakat iş kuru bir propaganda ile bitecek soydan değildi. Propaganda, ancak zemini hazırlayabilirdi. Bu zemine atılacak temel için bir devlet eli lâzımdı. Hayim Naum ise bu devlet elini, daha plânının en başında hesaba katmıştı.

     

    25-Hayim Naum, Londra'da, derhal Lord Kürzon ile temas aradı ve temin etti. O zamanki İngiliz politikasının nâzımı mevkiinde bulunan bu Lord, nesebinin bir tarafiyle Yahudi idi. Hahambaşı, dâvayı aynen kabul etmek için bütün şartlara malik bulunan Lord'u, ancak Türkiye'ye bazı ivazlar vermek ve istiklâlini kabul etmek mukabilinde ona islâmiyete arka döndürtmenin mümkün olacağı mevzuunda ikna etti. Böylece Türkiye'de, İslâm âlemi üzerinde nüfuz ve ehemmiyet ifade edecek hiçbir vasıf kalmayacaktı. Hayim Naum, İngiliz Lord'una, milyarlarca Sterling ve yüz binlerce insan feda ederek elde edilemeyecek bir kazancı, basit ve bedava bir formülle takdim ediyordu. Hayim Naum'un son sözü şu oldu:

     

    -Türkiye'nin mülki tamamiyetini kabul ediniz; onlara, ben, İslâmiyet temsilciliğini attırmayı kabul ve taahhüt ediyorum!

     

    26- İleride, ileri bir müverrihin en ince noktalarına kadar teyit edeceği ve kaynakların en emininden devşirdiğimiz bu bilgiye ilâveten kaydedelim: Lord Kürzon, Hahambaşının bu teklifi karşısında o kadar heyecana düştü ki, bir İngiliz politikacısına yakışmayacak bir tarzda hislerini belli eden bir taşkınlık gösterdi, elini hararetle uzatıp teklifi kabul ve Hayim Naum'u tebrik etti.

     

    27- Bunun üzerine Hayim Naum, derhal koşar adımla Lozan yolunu tuttu. İsmet Paşa Lozan'dadır ve o güne kadar hemen her devletle anlaşmış olduğu halde bir türlü İngilizlerle anlaşmanın çaresini bulamamıştır. Şüphesizdir ki, Ankarayla beraber, hiçbir tertipten haberdar değildir.

     

    28- Hayim Naum derhal İsmet Paşa ile bir konuşma yaptı ve onunla, geceleyin, geç vakitlere kadar beraber kaldı. Son derece nazik, gizli ve hileli bir dil kullanan Hahambaşı, teklifini, Türk Murahhaslar Heyeti Reisine, mümkün olduğu kadar zehirsiz ve yumuşak şekilde bildirdi. Heyet Reisi, hayretler içinde, bu teklif ve telkine şu cevabı verdi:

    Meseleyi Ankaraya bildirip mütalâa ve direktiflerini aldıktan sonra size cevap verebilirim.

     

    Ve İsmet Paşa, teklifi, şifreyle Ankara'ya bildirdi.

     

    29- Ankara'daki Devlet ve Hükümet Başı, haberi alır almaz, derhal Hayim Naum'un Ankara'ya gelmesi talimatını gönderdi.

     

    30- Hahambaşı hemen Türkiye yolunu tuttu. Amerika'da giriştiği propagandalar muktezası olarak, büyük ve son derece sempatik bir Türk dostu tavrını almayı unutmamıştı.

     

    31- Hayim Naum'un dâvaya verdiği ehemmiyet derecesini düşünün ki, kendisi aile efradına fevkalâde düşkün bir kimse olduğu ve ailesi Haydarpaşa taraflarında oturduğu halde bunca hasrete rağmen onlara bir "Nasılsınız?" bile diyememiş, Sirkeci garından inip doğru Haydarpaşa garında trene atlamış ve dosdoğru Ankara'yı boylamıştır.

     

    32- Lozan'da İsmet Paşa, maiyetinden birine, bir gece evvel Hahambaşının kendisine geldiğini şu şu, şu, şu tekliflerde bulunduğunu anlatıyor ve o zatla Paşa arasında, aşağıdaki konuşma geçiyor:

     

    -Yahu, bu kerata bize İslâmi temsilciliğimizi kaldırtmak istiyor:

     

    -Hiç olacak şey mi bu?

     

    -Vallahi öyle...

     

    -Ya ne olacak şimdi?

     

    -Ankara'ya yazdım; bakalım ne cevap verecekler?

     

    33- Hayim Naum Ankara'da bir gece kalıp derhal İstanbul'a dönüyor ve Ankara'dan aldığı talimatı hâmil olarak Lozan'a damlıyor.

     

    34- Gerisi malûm... Lozan'daki Türk Murahhaslar Heyeti, resmen imzaladıkları muahede hükümleriyle, hiç de böyle, bütün bir tarih ve hayata bedel fedakârlık ifadesinde bulunmadıkları ve sadece dürüst bir anlaşmaya imzalarını atmak vaziyetinde oldukları halde, birdenbire aradan her mâniin kalktığını ve anlaşmanın imkân safhasına girdiğini görüyorlar.

     

    35- Fakat zahir yüzüyle pek iyi tanıdığımız Lozan Muahedesi, tâ Ankara'daki kulis arkasından bu şekilde idare olunuyor; ve bu kulis anlaşmasından Lozan'daki Heyet ve Reisi, her türlü mesuliyet payına uzak kalıyor. Zira, hükümleri dürüst olan muahedeyi imzalayan onlar, mukabil teminatın merkezi ise başkalarıdır.

     

    36- Hayim Naum, o gün bugün, bir daha Türkiye'ye dönmemiştir. Yeni istikamet ve dâvalar peşinde başka iklimlere ulaşmış, Mısır Hahambaşılığına geçmiştir.

     

    37- Hayim Naum'un derhal Türkiye'den uzaklaşmasını, belki bir gün işin içyüzü sezilir de dinine ve milliyetine bağlı bir Türkün tecavüzüne uğrar diye korkusuna atfedenler de vardır.

     

    38- Fakat bizce bu uzaklaşmadan gaye, Türkiye dâvasının hallolunmuş bulunduğuna ve günden güne de biraz daha hallolunacağına dair itimattan başka bir şey değildir.

     

    39- Böylece aziz Türk vatanı (...) sistemle ve yavaş yavaş aslî kaynağından uzaklaştırılmış; Mohaç Meydan Muharebesinin gazileri, garp âleminin asırlar boyunca istihsal edemediği bir neticeyi (...) devşirivermiştir.

     

    40- Gizli Yahudi kurmaylar emrindeki Avrupa politikası, şu ince (döviz - düstur)la ifade olunabilir: Yabancı medeniyetleri garba özendirip kendi kendilerinden uzaklaştırmak; böylece onların, başkalarını kendilerine benzetmesi tehlikesine mâni olmak; maksat yerine gelince de gerçek terakkinin işte bu olduğu medihleriyle pohpohlamak; ve mukabil millî cereyanları irtica, gerilik damgası altında suçlandırmak... Garbın işte bu plânı, bir Yahudi buluşuyla ve Türk milletinin en nazik ânında, hikâyesini arz ettiğimiz şekilde işlemiş ve sene 1923'ten itibaren sular işbu noktadan akmaya başlamıştır. Yarının tarihçisi bu hakikati görecektir.

     

          Büyük Doğu Dergisi 21-28 Ekim 1949, Sayı:2-3

     

            (Vesikalar Konuşuyor, Büyük Doğu Yayınları, 1. Baskı / s. 96-104)


  2. Selamlar,

     

    Sorulan sorulara doğru cevap vererek sitemizin sağlayacağı kitap setlerini elde etmeye hak kazanan arkadaşlara, sitemizin 4.23GB'lik arşiv DVD'sini de içeren paketleri bugün itibarıyla gönderilmiştir. Bu vesile ile sözkonusu arkadaşlara ulaşmamızı mümkün kılan dunyabizim.com yöneticilerine de tekar teşekkür ediyoruz. İmkanlar elverdiğince bu tarz projelerin devam edeceğini ve insanların Üstad'ı okumalarına yardımcı olabilmek için elimizden gelen çabayı bundan sonra da Allah'ın izniyle göstereceğimizi belirtmek istiyorum.

     

    Yakında, insanları Üstad'ın eserleriyle canlı tutmamıza yardım edecek yeni projeleri de uygulamaya geçirmeyi planlıyoruz. Fakat sanırım öncesinde site alt yapısını baştan kurma yolunda bazı adımlar atacağız. Gelişmelerden haberdar edileceksiniz.

     

    Saygı ve selamlarımla


  3. Hakikat Gazetesi

     

    Büyük Doğu Dergisi'nin 1971 devresinde, Süleyman Demirel'e karşı eleştirilerini yoğun biçimde devam ettiren Necip Fazıl, bütün politikasını Demirelcilik yaparak sürdüren "Hakikat" isimli bir gazetenin saldırılarına hedef olur. Kâfirlik, hayasızlık ve samimiyetsizlikle suçlanır. Gazetelerinin birinci sayfasını Necip Fazıl'a tahsis eden Hakikat'çiler, yarım sayfa büyüklüğünde yayınladıkları bir karikatürde, onu Necmeddin Erbakan'la kumar masasına oturmuş vaziyette, viski şişeleri ve fahişeler arasında ceplerine yahudiler ve araplardan paralar aktarılırken gösterir.*2) Bu gazeteye göre, masonlar müslüman değildir ve hatta din düşmanıdırlar. O hâlde, mason olmadığını söyliyen bir müslümana (Süleyman Demirel'e) masondur diyenin kendisi müslümanlıktan çıkar, kâfir olur.

     

    Başyazısında Demirel'i desteklemeyi dinî bir vazife ve ibadet olarak gösteren Hakikat gazetesi, emekli albay Hüseyin Hilmi Işık'ın damadı Enver Ören tarafından çıkarılmaktadır.

     

    Süleyman Demirel'i, menfaatleri icabı bütün ölçüleri tersine çevirerek tutan bu zümrenin, din düşmanlarının ağzıyla yaptığı yayınlar karşısında şaşıran ve Hüseyin Hilmi'ye yazdığı mektuba, mübalağalı bir tevazu içinde yazılmış bir kaç satırdan başka bir cevap alamayan Necip Fazıl, Abdülhakim Arvasi Hazretlerine nisbetini bir yalandan ibaret gördüğü bu zümreyi, evvelâ Allaha, sonra o büyük Veli'ye, daha sonra da mümin vicdanlara havale eder.*3'

     

    (2) Hakikat Gazetesi, 14 Ocak 1971

    (3) NFK, "Hakikat" İsimli Hiyanet Gazetesi, Büyük Doğu Dergisi, 20 Ocak 1971, sayı 13, sh.9

     

    Suat Ak, Sistem Karşısında Gerçek Muhalefet: Necip Fazıl Kısakürek ve Büyük Doğu, Rasyo Yayınları, s. 188-189

    • Like 1

  4. Selamlar,

     

    Kullanıcı ismini bildirmek istemeyen bir arkadaşımız projede kullanılmak üzere banka hesabımıza 50 TL yatırmıştır. Böylelikle projenin ikinci buluşması için yatırılan miktar 100 TL olmuştur. Kendisine teşekkür ediyor, katkısının hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz.

     

    Saygı ve selamlarımla


  5. Selamlar,

     

    Programa katılan herkese ben de özellikle teşekkür ediyorum, ayırdıkları zaman ve göstermiş oldukları anlayış sebebiyle kendilerine şükranlarımı sunuyorum. İçeriğini neredeyse tamamen site olarak şekillendirdiğimiz ve insanları genel manada memnun gönderen bu ilk programımızın, inşallah ileriki dönemlerde, daha da güzel bir şekilde devam edebilmesi için artan bir gayret sarf edeceğiz. Programın, içerik yönünden katılımcıları oldukça memnun bıraktığına dair aldığımız tepkiler de, bizi bu hususta oldukça motive etmiş bulunuyor.

     

    Sürç-i lisanlarımız affola. Allah devamına erdirsin.

     

    Saygı ve selamlarımla


  6. Selamlar,

     

    Tartışmanın uzadığını görünce vaktimin darlığına rağmen kısaca yazma gereği hissettim. Şiir, Çile'nin şu andaki basılı halinde nasıl yazılıysa o şekildedir ve herhangi bir basım hatası sözkonusu değildir. Nitekim yalnızca Çile'lerde değil, daha önce basılan Şiirlerim ve Sonsuzluk Kervanı gibi eserlerde de bu mısra şu anki haliyle yayınlanmıştır. Hasan Çebi tarafından hazırlanan, Üstad'ın şiirlerindeki tüm değişimleri gösteren kapsamlı eserde de bu hususa dair herhangi bir kayıt yer almamaktadır. Şiir akışı dikkate alındığında ortaya çıkacağı gibi, günahsız bir insanı pusuya düşürmek üzere beklemekten, yani mutlu edecek sonuca doğrudan ulaşılmaksızın sadece av olabilecek birini gözlemekten ziyade, bizzat şahsına kavuşmak üzere beklenen, bizzat kendine kavuşulması mutluluk ifade eden bir nesne arzulanmaktadır. Yani şiirdeki beklenen ihtimal değil, visalin ta kendisidir. "Ne" bağlaçlarıla bağlanan sabaha kavuşmak, ölüye kavuşmak ve günaha kavuşmak sırası akışa da daha uygundur. Günahsızı değil, günahı elde etmek şeytanın mutluluk kaynağıdır. Fiil pusuya düşürmek değil, arzulamak manasında beklemektir ve hal böyleyken, şu ana kadar farklı basımevlerinde yayınlanan tüm şiir kitaplarında mürettep hatası yapıldığına ve şiirlerini sürekli tetkik eden Üstad'ın bunlara onca yıl boyunca müdahale etmediğine inanmak makul görünmemektedir.

     

    Hala ikna olmayan arkadaşlar varsa, bu hususta tüm vesikalara sahip olan Büyük Doğu Yayınları ile irtibata geçerek aynı cevabı kendilerinden de duyabilir.

     

    Saygı ve selamlarımla

    • Like 1

  7. Selamlar,

     

    Değerli kullanıcılarımız, her sene Üstad'ın doğum ve vefat yıldönümlerine en yakın olan pazar günü Eyüp'te gerçekleştirdiğimiz buluşma, bu sene de 23 Mayıs 2010 Pazar günü içerisinde, öğle namazını mütakip olarak düzenlenecektir. Buluşmamızın tarzını ve içeriğini, tıpkı geçen senelerde olduğu gibi, Üstad'ın kabrini ziyaret ettikten sonra Piyer Loti'de sohbet edecek şekilde planlıyoruz.

     

    Bu seneki buluşmamızda da bizleri yalnız bırakmak istemeyen arkadaşların, özel mesajla bana ulaşmalarını rica ediyorum.

     

    duyurumuzun bu kadar gecikmesindeki sebep, bu sene planladığımız farklı programların da tesiriyle, tarihi ancak şu an itibarıyla kesin bir karara bağlayabilmiş olmamızdır; gecikmeden dolayı özür diliyorum. Gerçekten oldukça yoğun bir program temposu içerisindeyiz. Bizzat bizim hazırlayacağımız dergi ve programların yanında, kullanıcılarımızdan ve dışarıdan gelen talepleri de cevaplayabilme gayretinde olmak, bizim için heyecan verici bir tecrübe oluyor. Bu senenin, sitemiz için çok önemli bir dönüm noktası olduğunu bu yoğun program trafiği de bize hissettiriyor. Site olarak ilk defa bu sene bu derecede aktif olabildiğimizi görmenin mutluluğu içerisindeyiz. Hazırlayacağı programlar için destek sağlama fırsatını bizlere sunan herkese şimdiden teşekkür ediyorum. Sitemizin düzenlenmesinde az veya çok destek sağlayacağı farklı programlar, daha sonra forumumuz vasıtasıyla ilan edilecektir.

     

    Fakat tüm bu programlardan önce, her sene kullanıcılarımızın fikirlerinden istifade etme fırsatını bizlere sunan Eyüp buluşmamız için, müsait olan arkadaşlarımızın katılımlarını önemle rica ediyorum.

     

    Saygı ve selamlarımla


  8. Selamlar,

     

    İkinci buluşmada toplanacak kitapları göndereceğimiz ilk hedef, Allah nasip ederse Yüksekova olacak. Buna vesile olandan da, o bölgede faaliyet gösteren kuruluşta görev alanlardan da Allah razı olsun. Üstad kitaplarının yanında, toplantımıza katılacak olan arkadaşların diğer İslamî kitaplardan da en fazla iki adet olmak üzere yanlarında getirmeleri halinde, bunları da derneğe göndermeyi yerinde buluyorum. Yüksekova'ya özel olmak üzere proje kapsamını genişletmemiz, bölge şartları düşünüldüğünde isabetli olacaktır.

     

    Saygı ve selamlarımla


  9. Selamlar,

     

    Değerli kullanıcılarımız, samyeli rumuzlu üyemizin de belirttiği üzere Bursa'ya arşiv DVD'mize ek olarak aşağıda sıralanan kitaplar gönderilmiş ve kargo samyeli tarafından teslim alınmıştır. Evvela Bursa'daki okulun ihtiyacına cevap vermemize aracılık ettiği ve bize isabetli bir adım atma imkanını tanıdığı için samyeli arkadaşımıza teşekkür ediyor, ayrıca Üstad bağlısı bir hocanın tek başına nasıl bir hamur yoğurabildiğini görmenin memnuniyetini yaşıyoruz. Allah nicemize bu muvaffakiyet ve azmi bahşeylesin.

     

    Aslında Bursa İpekçilik Anadolu İmamhatip Lisesi'nde Üstad'ın 27 adet kitabı mevcuttu. Buna rağmen, öğrencilerin elde bulunmayan kitaplara büyük bir talep gösterdiğine şahit olmamız bizi bu okulu da dağıtım listesine alma kararını vermeye teşvik etmişti. Bu kitaplardan Allah'ın izni ve Sedat hocanın katkılarıyla pek çok gencin faydalanacağına eminiz. Lisede bulunmayan kitaplar arasından, mutlaka okunması gerektiğine inandığımız 23 tanesini okula gönderdik. Liste:

     

    O ve Ben, En Kötü Patron, Nasreddin Hoca, İdeolocya Örgüsü, Öfke ve Hiciv, Başbuğ Velilerden 33, Mü'min-Kafir, Doğru Yolun Sapık Kolları, Nur Harmanı, Sahte Kahramanlar, Ahşap Konak, Reis Bey, Püf Noktası, Künye, Tohum, Kanlı Sarık, Para, Parmaksız Salih, Yunus Emre, Sabır Taşı, Abdülhamid Han, Mukaddes Emanet, Siyah Pelerinli Adam.

     

    Projemize katkı sağlayan tüm üyelerimize ve gönderilen kitaplara eklemelerde bulunan yöneticilerimize tekrar teşekkür ediyorum. Diğer dağıtımları da yakında gerçekleştireceğiz inşallah.

     

    Saygı ve selamlarımla


  10. Selamlar,

     

    Evvela projemizin ikinci dağıtımını gerçekleştiren Erzurum ayağına teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Arkadaşlarımızın bu zaman zarfı içerisinde nasıl çabaladıklarına şahit oldum, Allah kendilerinden razı olsun. Sahip oldukları aksiyon becerisi ve samimiyet, her birimize misaldir.

     

    Kullanıcı adının açıklanmasını istemeyen bir arkadaşımız tarafından proje için 50 lira hesabımıza yatırılmıştır, kendisine teşekkür ediyoruz. İkinci proje buluşmasını haziran sonu-temmuz başı gibi yapmayı planlıyoruz, dolayısıyla yavaş yavaş katkıların beklenmeye başladığını belirteyim. :D

     

    Bursa ve Silivri'nin kitapları, inşallah sırasıyla 1 ve 2 hafta içerisinde teslim edilecektir.

     

    Saygı ve selamlarımla


  11. Selamlar,

     

    Değerli kullanıcılarımız, son zamanlarda özel mesajlarla rahatsız edildiğini belirten iki farklı kullanıcımız oldu ve araştırmalarımız neticesinde malesef bu şikayetlerin haklı olduğunu teyit ettik. Hatta küçük bir MySQL araştırması, malesef bazı kullanıcılarımız tarafından sitenin asla tasvip etmeyeceğimiz bir şekilde kullanıldığını bize gösterdi. Müşahedelerimize göre, bazı kullanıcılarımız, neredeyse sadece özel mesajlarla birbiriyle yazışmak için sitemize giriyordu. Normal bir arkadaşlıktan, yahut sadece birbirine ileri derecede muhabbet duyan kişilerin halinden bahsetmiyorum. Gelen iki şikayet bizi arka planda bu iki şikayeti de aşan bir rezalet tablosuyla yüzleştirdi. Bazı üyeler özellikle zıt cinsiyetteki üyelerimize karşı hakikaten haddi aşan, iyi niyetle değerlendirilmesi mümkün olmayan laubali yaklaşımlarda bulunuyor ve biz sitemizin bu emellere alet edilmesini asla ve asla istemiyoruz. Bahsettiğim halin erkekler için de, bayanlar için de misalleri olduğunu üzüntüyle belirtmek istiyorum. Gerek hakkında şikayet gelen, gerekse de tasvip etmediğimiz hareketlerini tesadüfen keşfettiğimiz üyelerin nicklerini sır olarak saklayacağız, fakat lütfen herkes kendisine bir çeki düzen versin. Bizi, bu son meselede aldığımız bazı tedbirleri tekrarlamak veya onların daha radikallerini almak mecburiyetinde lütfen bırakmayın.

     

    Bugüne kadar yalnızca şikayetler geldiğinde özel mesajları kontrol etme taraftarı olmuştuk, zaten forum sistemimiz de kodlanışından dolayı mesaj kontrolünü oldukça zorlaştıran bir yapıdaydı. fakat son durum, bize bugüne kadar bu hususla ilgilenmeyerek yanlış yaptığımızı gösterdi. İki kullanıcımızın kendilerine gönderilen özel mesajlardan dolayı tarafımıza şikayette bulunması ve neticenin bu 2 şikayeti kat kat aşan, korkunç ve incelemesi dahi yüz kızartıcı olan bir tabloyla bizleri karşı karşıya bırakması bundan sonra periyodik olarak bizi PM kontrolü yapma veya tam aksini düşünürken PM kapasitelerini kademeli olarak düşürme mecburiyetinde bırakabilir. Onca işimiz arasında, yapmaktan kesinlikle sıkıntı duyacağımız veya yapmaya taraftar olmadığımız işlere bizleri lütfen mecbur bırakmayın.

     

    Tekrarlıyorum; kastımız asla dostane muhabbetler, iletişim ihtiyaçları, hatta gönülsüz toleransımızın son noktası olarak birbirini samimiyetle seven iki kişinin site içinden yazışmaları değil (bu son mesele için de forum PM'leri bir irtibat yolu olarak kullanılmamalıdır, forumu açan kişiler olarak bunu isteme hakkımızın ve sağlama yükümlülüğümüzün bulunduğunu takdir edersiniz). Fakat amiyane tabirle insanlara sulanıldığını, aynı anda karşıt cinsiyetteki birden fazla kişiyle seviyesiz yazışmalar yapıldığını, karşıt cinsteki arkadaşları rahatsız edici boyutlara varan ısrarlı yazışmaların sürdüğünü ileride de görürsek alacağımız tedbirler çok daha ağır olacaktır.

     

    Lütfen herkes samimiyetle niyetini kontrol etsin. Biz burada karşıt cins ile arkadaşlık kurma veya eğlenme - özellikle altını çiziyorum - gayesiyle üye olunmasını istediğimiz bir site açmadık. Amaçlanmadığı halde insani bir durumla karşılaşılmasına itirazımız yok; fakat onca müsbet gayesinin yanına bu çirkin emeli de ekleyenler ve siteyi farklı amaçlar dahilinde kullanmak isteyenler niyetlerini acilen düzeltmedikleri sürece aramızda artık barınamayacaktır. Bizim burada bulunmaktaki asıl amacımız haricinde bir gaye ile aramıza katılanlar, biz kendilerine karşı hamlelerde bulunmadan ya hallerini düzeltsin, ya da gerekeni yapmayı bilsin. Bizlerden, sitemizin bu seviyesizliklere mevki kılınmasına göz yummamız asla beklenmemelidir!

     

    Bir site yöneticisi olarak hazırlamak zorunda kalmanın bile büyük bir acı verdiği bu duyuruyu yapmamızdaki sebep, herkesin kendini bir kez daha gözden geçirmesi lüzumunun ortaya çıkışıdır. Ne olup bittiğini görmüş olduğumuz halde isim vermemeyi uygun buluyoruz, çünkü amacımız insanları rezil etmektense yanlış yapılmasının önüne geçmektir. Tesadüfi seçimlerle mesaj takibimiz bir süre daha devam edebilir. Üstad'ın ruhundan utanmadan bu tarzda davranmayı sürdürenler olursa, profillerinde "atıldı" ibaresini görebilirsiniz.

     

    Bundan böyle özel mesajla rahatsız edilen kullanıcılarımız, kendilerine gönderilen özel mesajı silmeden, mesajın adres çubuğunda görünen PM ID numarasıyla şikayetlerini bize (özellikle bana) mutlaka iletmelidir. Bu hal yalnızca son meseleyle ilgili değildir, rahatsız edici bir özel mesaj aldığınız her zaman bildirimde bulunabilirsiniz.

     

    Ayrıca bazı kullanıcılarımız tarafından sitemizin son dönemde seviyesinin düştüğüne dair bizim de iştirak ettiğimiz şikayetler iletiliyor. Bir süre için bu hususta sert davranacağımızı ve yönetim olarak onay vermediğimiz mesajlardan bazılarını yazıldıktan sonra kaldıracağımızı da bildirmek isterim.

     

    Kendimize gelmemiz dileğiyle,

     

    Saygı ve selamlarımla


  12. Selamlar,

     

    Arkadaşlar, seviyeyi mahvettiğinizin farkında mısınız? Zıvanadan çıkan fikir kavgaları bile pek çok kişiyi rahatsız ederken, şimdiki trendiniz de hiç yoktan birbirinizin kişiliklerine saldırmak mı, özellikle seviye beklediğimiz yüzbaşılarımız?

     

    Sitenin kuruluşundan itibaren zaman zaman seviye yükseldi, zaman zaman da düştü; fakat çemberin şu başlıktaki kadar aşağısına pek nadir inilmişti. Sitede yönetimimizin kabul edemediği bazı hadiselerden de son dönemde haberdar olduk. Herkesin kendini acilen toparlaması gerekiyor. Gelişmeler daha da netleştiğinde farklı duyuru ve adımlarla karşılaşacaksınız. O zamana kadar lütfen herkes üslubuna ve tavırlarına hakim olsun.

     

    Bu başlıkta şahsi kavgayı sürdüren mesajlar yazıldığı takdirde, sözkonusu mesajlar silinecektir.

     

    ...Hatta mesajı göndermeden önce bir refresh attım da, ben bu mesajı yazana kadar ortalık daha da fena bir hal almış. Hakikaten baştan aşağıya utanç verici bir tablo... Yazılan son mesajlar, siz bu mesajı okurken muhtemelen kaldırılmış olacaktır.

     

    Edit: Mitajanı nickli üye 15 gün uzaklaştırılmış ve 2 uyarı puanı almıştır. Yunuscoskun kullanıcı isimli üyenin profiline ise 1 uyarı puanı kaydedilmiştir. Tazelenip kendimize gelebilmemiz için, devamı yakında...

     

    Saygı ve selamlarımla


  13. @N-F-K

     

    Selamlar,

     

     

     

    Eğer yanlış anlamadıysam burada bir hata söz konusu.

    Mevz-û bahis başlıkta, yapılması tasarlanan toplantıya katılmak isteyenlerin; bana ve kendisine, özel mesaj yolu ile ulaşılabileceklerini söyleyen, bizzat Yunus Coşkun abinin zat-ı âlîleridir, ben değilim.

    Selamlar,

     

    Evet haklısınız, 4-5 gün içinde kafamda konuyu açan ve konu hakkındaki yazışmaların kendisiyle yapılmasını isteyen kişinin aynı olması gerektiği gibi yanlış bir eşleştirme oluşmuş ve hafızam beni yanıltmış. Özür dilerim. Yalnız konuyu kapatan yöneticimiz de, konunun sorumluluğunu üzerine alan kişinin, özel mesajla kendisine ulaşılmasını istemesi sebebiyle bu kararı vermiş olmalı. Çünkü bu durumda, konuyu açan kişi olmadığı halde konunun bir diğer sahibi de yunuscoskun gibi görünüyor (benim yukarıdaki hatamın sebebi). Programın yeterince duyulduğu düşüncesi, başlığın mesuliyetini alan kişinin gösterdiği diğer iletişim yoluyla birleşince bu karar alınmış olmalı.

     

    Saygı ve selamlarımla


  14. Selamlar,

     

    Evvela gereksiz bir tartışmanın ayrılmayı gündeme getirecek ölçüde büyütülmesini ve alacağınız karar belli olmadığı halde böyle bir başlık açmanızı doğru bulmadığımı belirtmek isterim. Bu başlığı açmanız, sizi tanıyan kimseler olarak öyle bir niyetinizin olmadığını bilsek de malesef bir kamuoyu oluşturma çabası olarak algılanacak ve ancak sözkonusu başlıkta atıştığınız kişilerin eline koz verecektir. Lütfen biraz daha mutedil ve akl-ı selim ile davranalım, ki fevrî bir şekilde değerlendirilen ufak bir mesele neticeleri itibarıyla büyük yanlışları beraberinde getirmesin, yaptığımız tüm işlerin üstünü bir anlık gereksiz bir hassasiyet silip kapatmasın. Evvela sakin olmanızı tavsiye ve rica ediyorum.

     

    Sizin de görmüş olmanız gerektiği ve daha önce de birkaç defa yazdığım gibi, sitemizde her fikir ve her mizaçtan insan bulunuyor ve çok uç bir hareket gerçekleşmediği sürece biz yönetim olarak kimsenin yazdığına ses çıkarmamaya çalışıyoruz. Fakat şunu tekrar belirtmek istiyorum ki yazıların sahipleri yalnızca kendi görüşlerini ifade etmektedir ve yazılanlar sitemizi de, yönetimimizi de bağlamaz. Bunların bizi bağlayabilmesi için, uygun görmediğimiz ve fikren katılmadığımız her mesajı tek tek silmemiz gerekir. Bu takdirde de, uzun vadede kaybeden yine insanları sitemizle ısındırmaya çalıştığımız hedef ve site olur. Biz bu düşünceyle zaman zaman, net bir şekilde insafsızlığa varan yönetim eleştirilerini dahi silmiyoruz, çoğuna hak ettiği cevabı huzursuzluk olmasın diye, haklı olduğumuz ve tartışma usullerini pek iyi bildiğimiz halde vermiyoruz.

     

    Sitede yönetim mesuliyeti taşımayan bir kullanıcının gösterdiği bir tepkiye, ayrılma iddiasıyla cevap vermeniz malesef tam aksinin hakikatini çok iyi bildiğimiz halde sitemize olan bağlılığınızı düşündürebilecek bir hareket. Herhangi bir kullanıcının gösterdiği tepki sizi buradan uzaklaştırmaya eminim yetmeyecektir, eminim bağınız bu kadar gevşek değildir. Dolayısıyla hareketlerimiz de hislerimizle biraz paralel olsun lütfen. Siz de bu sitede herkesin aynı karakter ve fikir yapısında olmadığını bilmeli ve bunu kabul ederek hareket etmelisiniz.

     

    Bunları; "Bu site için uğraşıp insanları gerçek hayatta da görmek isterken önünüze taş koyan", "Üretmeden üretene taş atan", "Aile olarak gördüğünüz bu yerde bağrınıza hançer sokan" kişi olarak beni ve yönetici arkadaşlarımızı kastetmediğinizi düşünerek yazıyorum. Bahsettiğiniz bu hareketleri, özellikle de "üreten" şahsınızı taşlama işini yapanın ben ve yönetici arkadaşlarımız olduğunu düşünüyorsanız, lütfen bunu ve ne şekilde yaptığımızı açıkça belirtin. Biz de ona göre, kendi açımızdan meseleleri izah edelim ve varsa yanlış anlaşılmaları giderelim.

     

    Konunun silinmesine gelelim:

     

    Tartışmanın seyrinden sıkıntı duyan ve bir neticeye ulaşılamayacağını fark eden bir yönetici arkadaşımız, başlıkta bahsettiğiniz konuyu açan kişinin de bizzat özel mesajla kendisine ulaşılmasını talep etmesi üzerine konuyu evvela kilitlemiş, sonra da silinmek üzere Geri Dönüşüm'e göndermişti. Kendisi bugün de konunun yeterince okunduğunu ve o haliyle kalmasının doğru olmadığını düşünmüş olacak ki başlığı oradan da kaldırmış. Arkadaşımızın konunun kapatılması hususunda bir izah yapma gereği duymamış olması bence gayet tabii bir fikirdir, zira o konunun hangi sebeple kapatılmış olabileceğini sanırım forumdaki herkes düşünebilir. Konuyu silme sebebinin de özellikle vurgulanmayı gerektirmeyecek şekilde açık olduğunu, tıpkı benim gibi düşünmüş olmalı ki, kendisi forumların genelinde olduğu üzere özel mesajla da herhangi bir bildirimde bulunma gereği hissetmemiş. Ki konuyu açan kişinin artık kendisine özel mesajla ulaşılmasını istemesi ve müdahale edilmediği takdirde uzayacağı ve bir neticeye varmayacağı açık olan bir tartışmayı barındıran sözkonusu konunun benim bunu yazdığım anda 487 defa okunmuş olması; bu meselede bizim arkadaşımızın hareketini tamamen haklı bulmamız ve kendisini desteklememiz için kafi geliyor.

     

    Fakat madem ki siz sözkonusu konunun o şekliyle açık olarak kalmasını uygun görüyorsunuz ve bu konunun forumda kalması sizin için bu başlığı açmanıza sebebiyet teşkil edecek derecede ehemmiyet ifade ediyor, başlığı tamamen silmeden, yalnızca bizim görebildiğimiz yeni silinen konuların biriktiği bölümden Duyurular bölümüne açık olarak taşıdık.

     

    Şunu da çok açık bir şekilde yazma ihtiyacı hissediyorum. Yunus Coşkun Bey'in burada kötü bir niyetinin olmadığından; kendisinin iyi bildiğimiz, her zamanki samimiyetiyle davrandığından emin olduğumuzu ve aşağıda yazacağım uyarının bu başlığı ilgilendirmediğini özellikle vurguladıktan sonra, bu aralar sözkonusu mesele fazlasıyla can sıkan bir raddeye ulaştığından şu ihtarda bulunacağım:

     

    - Bir daha lütfen hiçkimse "gidiyorum, gideceğim" manasına gelen bir mesajı asla göndermesin, bu arzusunda ısrarcıysa özel mesajıyla ilgililere gerekli bildirimde bulunsun ve ilgililer tarafından ikna edilemediği takdirde vakur bir şekilde, tribünlere oynama yahut forumu sevgi selinde boğma teşebbüsünde bulunmadan ayrılsın. Zira bundan sonra, mevzubahis mesajları sildikten sonra, kararsızlık içinde bocalayan üyemize yolu bulma hususunda biz yardımcı olacağız! Kararsızsanız lütfen yazmayın, karar verince de gelin bizimle konuşun.

     

    Umarım herkesin istediği olur ve mesele kısa zamanda tatlıya bağlanır.

     

    Ek: Bu arada bugüne kadar herhangi bir kuralımızı çiğnediğinizi ben hatırlayamadım? Özürünüzü kabul edemeyeceğim, kusura bakmayın.

     

    Saygı ve selamlarımla


  15. Selamlar,

     

    Bizim, Üstad özelinde gerçekleştirdiğimiz bir projeye Stadyum'dan destek gelmeme ihtimali malesef çok çok yüksek. Doğudaki herhangi bir okulun, birtakım batı klasikleriyle doldurulması amacına sahip olmadığımız ve yalnızca milletin vizyon kazanması umudunu ancak kendisine bağladığımız Üstad yolunda, açıkça mukaddesatçı bir gaye ile "Necip Fazıl Kitaplarını Dağıtma Projesi"ni yürütmeye gayret ettiğimiz için; TRT tarafından destek bulma ihtimalimiz bana dikkate değer görünmüyor. Kampanyada selahiyet sahibi olan kişi bir Üstadsever olsa dahi, malesef birtakım gereksiz çizgileri ihlal etmemeye gayret edecektir. Ben dolayısıyla bu kanala e-mail gönderilmesinin müsbet bir netice çıkaracağını sanmıyorum. Şansımızı denemiş olmak noktasında ısrar edilirse tek bir e-mail gönderilmesi yeterli olur, fakat fazlası ancak antipati getirir. Dolayısıyla e-posta yağmuru lütfen olmasın arkadaşlar.

     

    Saygı ve selamlarımla


  16. Selamlar,

     

    Evvela Üstad'ı ve sitemizi, tam da Üstad ile daha yakından tanışması gereken gençlerin bulunduğu bir ortamda anlatmak gayretini esirgemeyen Yunus Coşkun'a ve bu vesile ile aramıza yeni katılan tüm genç arkadaşlarımıza teşekkür etmek istiyorum. İnşallah bu hareket, uzun vadede ortaya çıkacak neticeleriyle de büyük hayırlara vesile olur. Şu acı bir hakikat ki, insanların çoğu, bence Türkiye tarihinin en değerli insanı olan bu dehayı kendiliğinden keşfetme şansına sahip olmayacak, aksini beklemek malesef yeterince gerçekçi değil. Bu sebeple Üstad'ı anlatmak için, onu öğrenmeye ihtiyaç duyanların ayağına bizzat gitmemiz ve kısıtlı olan bir vakti, olabildiğince verimli bir şekilde değerlendirerek insanların bu hususta dikkatlerini uyandırabilmemiz gerekiyor. Bu meyanda, gelecekte de böyle bir faaliyette bulunacak arkadaşlarımızla, yapılabilecekler hususunda biz de tecrübelerimizi paylaşmak isteriz.

     

    Mayıs ayı için bizim de tamamlamaya çalıştığımız bazı paralel hazırlıklarımız var, buna binaen talep edilecek olan materyali hazırlayabileceğimizi düşünüyorum. Hatta bu işe hız verebilmek için sınıflarımızı da yoğun bir şekilde çalıştırmamız gerekecek; ki yöneticilerimizin en büyük derdi olan zaman darlığı, sitemizi muvaffakiyetten alıkoyan bir engel olarak karşımıza çıkmasın. Buradan sınıf başkan ve üyelerimize de bilvesile sinyal göndermiş olalım. Lisede yapılan etkinlikleri ise gerek forumumuzdan, gerekse yakında çok daha aktif bir şekilde kullanmaya başlayacağımız "Haberler, Duyurular" bölümünden ilan etmek de; bize bir mesuliyetimizi yerine getirmenin huzurunu bağışlayacaktır.

     

    Sedat hoca ve samyeli kardeşimiz sınıflar arası bir üst kurul kurarak üstada ve sitemize yönelik bilgilendirme ve projelerle katkıda bulunacaklar...

     

    Bu cümle özellikle dikkatimi çekti. Biz de bu hususta sahip olduğumuz her bilgi ve materyali kendileriyle paylaşmaya hazırız. Özellikle Sedat Hoca'yla tanışmak bizim için de bir şeref olacaktır. Kendisiyle irtibat kurabilmemiz için yardımcı olacak arkadaşları uyandırmak gayesiyle bunu özellikle yazıyorum. :)

     

    Hele hele talepte de bulunulmuşken, mayıs ayı için düzenlenecek olan aktivitelere destek vermek bizim için yerine getirmesi oldukça zevkli olan bir mesuliyet haline geldi. Bilmiyorum bizzat katılmam mümkün olur mu; fakat hem şahsen, hem de sitemiz adına her türlü desteğin verileceğini garanti edebilirim. Yapacaklarımızın daha da güzel olması için, şimdiden çalışmaya ve gerekenleri netleştirmeye başlamak isabet olacaktır.

     

    Tekrar teşekkür ediyorum. Allah hayırlı eylesin.

     

    Saygı ve selamlarımla


  17. Selamlar,

     

    Bundan 2 hafta kadar önce Büyük Doğu Yayınları'na giderek, bu yazının alt kısımlarındaki link vasıtasıyla fişini görüntüleyebileceğiniz eserleri temin ettik. Ayrıca alışveriş esnasında Suat Ak Bey de projemize katkı sağlamak amacıyla yine aşağıda belirteceğim 8 kitabı tarafımıza hibe etti. Proje için yatırılan 450 TL'den 232TL elimizde kaldı. Bunu sarfedeceğimiz ilk hedef olarak, yine kendisi de sıkı bir Üstad bağlısı olan ve daha önce çalıştığı okullarda küçük bir Üstad kütüphanesi oluşturup kütüphanedeki kitapları sırayla belirlediği öğrencilere okutan bir tanıdığımın çalıştığı Üsküdar Ticaret Meslek Lisesi'ni belirledik. Artacak olan miktarı, haziran sonunda düzenlemeyi planladığımız ikinci buluşma için saklayabileceğimiz gibi, küçük bir alımla başka bir merkeze daha kitap göndermek amacıyla değerlendirebiliriz.

     

    Yıldız Teknik Üniversitesi'nden başlamak üzere, elimizdeki kitapları dağıtma meşgalesine de çok yakında gireceğiz inşallah. Çok şükür ki kalabalık oluşturacak kadar çok olan kitaplarımız çalışma alanımı kısıtladıkça, dağıtımı en kısa zamanda yapmak için sahip olduğum motivasyon gitgide artıyor. :)

     

    Bilvesile, ilk buluşmamız için sağladıkları katkı ayrı ayrı çok büyük kıymet ifade eden AhıskaLı, Bilal15, görünmez, hafakan, ibni.ss, kurşunkalem, mostar, Mustafa Kaygın, nedamet.., nevbahar, rabia_bdg ve t_serenad kullanıcı isimli üyelerimiz ile, Suat Ak Bey'e teşekkürlerimi iletmek istiyorum. İnşallah aldığımız bu mesuliyeti muvaffakiyetle yerine getirir, ilk buluşmamızda gördüğümüz büyük destek ve heyecanı diğer buluşmalarımızda da yanıbaşımızda buluruz.

     

    Suat Ak tarafından bağışlanan kitaplar:

    Hikayelerim, Türkiye'nin Manzarası, İman ve İslam Atlası, Savaş Yazıları 1, Savaş Yazıları 2, Çile, Çöle İnen Nur, Başbuğ Velilerden 33

     

    218TL karşılığında alımı yapılan kitaplar:

    Nasreddin Hoca, İdeolocya Örgüsü, Aynadaki Yalan, Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu, Cinnet Mustatili, En Kötü Patron, Öfke ve Hiciv, Mümin-Kafir, Sahte Kahramanlar, İdeolocya Örgüsü, Bediüzzaman Said Nursi, Nasreddin Hoca, Vesikalar Konuşuyor, En Kötü Patron, Yeniçeri, İman ve Aksiyon, Öfke ve Hiciv, Son Devrin Din Mazlumları, İdeolocya Örgüsü, Benim Gözümde Menderes, Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu, İhtilal, Tanrı Kulundan Dinlediklerim (Fişi Görüntülemek İçin Tıklayın)

     

    Yayınevine gitmeden evvel, envanter sayımımız sonucunda almayı planladığımız Sosyalizm Komünizm ve İnsanlık ile Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar kitaplarının yanında, 2 adet O ve Ben kitabını da baskıları tükendiği için temin edemedik. Bu hususta da bir çare bulmaya çalışacağız, yahut en kötü ihtimalle ilk iki kitaptan vazgeçerek elimizdeki fonu başka kitaplara yönlendireceğiz.

     

    Gelişmeler başlık aracılığıyla sizlere bildirilecektir. Katkı sağlayan herkese tekrar teşekkür ediyorum.

     

    Saygı ve selamlarımla


  18. Selamlar,

     

    Haddinden fazla uzadığından sigaranın hükmü ile ilgili tartışmaların devam etmemesi yönünde daha önceden bir karar almış ve bir başlıkta bunu dile getirmiştik. Başlığı okumayanlar olabileceğinden belki de bunu 149 ID'li kural başlığımıza eklememiz gerekecek. Neyse, bu kararımızı burada da hatırlatıyorum. Aynı mesele üzerinde bundan sonra yazılan mesajlar silinecektir.

     

    Saygı ve selamlarımla


  19. Selamlar,

     

    Tartışmalarda, muhattap alınan kimseye doğrudan hakaret edilmemesi gerektiğini ve bunun forumdaki en büyük seviyesizlik kaynağı olduğunu herkesten önce yönetici namzetlerimiz olan yüzbaşılarımıza anlatmamız gerekecek sanırım.

     

    Yazanel kullanıcı isimli arkadaşımızın rütbesi süresiz olarak teğmene çekilmiştir. Lütfen beşinci yılımızda olsun üsluplarımıza bir ayar vermeyi başta kadim üyelerimiz olmak üzere başaralım ki forum seviyesini muhafaza edebilsin. Daha önce de yazdığımız gibi asıl istediğimiz polemiğe girilmemesi de değildir; sadece sıradan bir tartışmada bile doğrudan hakaret edilmesini ve böylece seviyemizin düşmesini engellemek arzusundayız. Aklının başında olduğunu düşündüğümüz üyelerimiz dahi bunu yaparsa elbette herkes yapar ve en büyük zararı kardeşliğimiz, birliğimiz, ekip ruhumuz görür. Bu iş böyle yürümez, yürümeyecektir.

     

    Saygı ve selamlarımla


  20. Arkadaşım galiba isyan edeceğiniz yeri şaşırdınız. Üstad'ı tanıtmak amacı altında açılmış nadide projelerin sunulduğu, güzide fikirlerin ortaya atıldığı bu başlıkta sizin bunları yazmanız abesinde, abesi olmuş ve nasıl bir mantığa sahip olduğunuz hakkında bende soru işaretleri bırakmıştır.

     

     

    Site'den uzaklaştıma konusunda senelerden beri sitenin başına musallat olan ne olduğu hâlâ anlaşılmamış olan O şahsı (Kimi kastettiğimi siz daha iyi biliyorsunuz.) savunmaya kalkmayınız! Biz burda kimseye art niyet taşıyıp, iftira atıpta çekememezlik yapmıyoruz. Ki bu bizim fıtratımıza ters bir konudur. Atılan arkadaşınız yeni bir nickle üye olduğu ve bunuda yönetimin bildiği halde arkadaşınızı neden atılmadığını sorarım size?

     

     

    Bu zamana kadar kim, kime yargısız infaz etmiş? Bana bu iddianız karşısında gerçekten haksız yere cezalandırılmış birini gösterin, billahi bu siteye bir daha girmem.Yönetimin en yakın arkadaşlarının bile, bazı site kurallarını uymadıkları için yakın arkadaş oldukları halde, ağır ikazlarda bulunduklarını ben bizzat şahit oldum. Durum böyleyken sizin bunları dile getirmeniz bizlerin yargısız infaz değilde, sizin insanlar hakkında bilgi sahibi olunmadan bir kaç ne olduğu belirsiz şahsın sözlerine inanıp, bizleri anlamadan idam sehpasına çıkartmaktan başka birşey değildir.

     

     

    Siz'den istediğimiz sadece biraz insaf yâhû!

    Selamlar,

     

    Arkadaş burada kendini savunmaya çalışırken yaptığınız hareket pek acımasızca olmuş :D Kendisi daha da önceki bir hesabıyla siteden ayrılırken yönetime ve siteye bol bol ağzını bozmuş ve bir daha gelmeyeceğini söylemiş bir şahsiyet kimliğiyle, kovulduğu kapıya bir daha dönmeme vakarını gösterebilen pek çok hayvanatın dahi sahip olduğu hicap duygusundan müstağni bir edayla, inanılmaz bir yüzsüzlük içerisinde, tek başına her birimize sitemizde sirk keyfi yaşatıyor. Nitekim balici olarak başlayıp kalenderlikle devam eden, İhlas camiasına yaklaşmasıyla sürüp İttihatçılıkta karar kılan tuhaf çizgisine bakmak arkadaşın korkunç bir muvazenesiz olduğunu ispata kafidir. Şu son hareket ise, bu üslubu kullanmak durumunda kaldığım için her birinizden tek tek özür diliyorum fakat tam manasıyla şebekçe.

     

    Arkadaşımıza tanıdığımız krediyi hiç kimseye tanımadık fakat sabır haddimiz kesin surette tükendi. Hele hele böyle maymunluklara karşı tahammül göstermemizin imkanı yok.

     

    Başlığın havasını daha fazla bozmak istemiyorum. Diğer arkadaşlarımız da bu nokta üzerinde hassasiyet gösterirlerse sevineceğim.

     

    Esasında her ne kadar tavsiyelerinizi ve sıkıntılarınızı dile getirebileceğiniz bir bölümümüz var olsa da, bazı fikirlerin ortaya çıkabilmesi için böyle bir başlığın açılması gerekiyordu demek ki. Başlığı takip ediyoruz ve oldukça güzel ve uygulanabilir fikirlerin ortaya çıktığına şahit oluyoruz. Burada dile getirilen fikirler olgunluk kazandığında, başlık aracılığıyla sizlere gerekli bildirimde bulunulacaktır.

     

    Saygı ve selamlarımla


  21. Selamlar,

     

    Değerli kullanıcılarımız, ana sayfamızdaki kategoriler arasına online video izlemenize imkan tanıyan yeni bir link eklenmiştir. (Tıklayınız) Bir süre önce düzenlediğimiz MSN toplantısında gündeme getirilen bu tavsiyeyi, biraz gecikmeli de olsa uygulama fırsatına kavuştuk. Bölümün oluşturulmasında katkı sağlayan Achartave ve Reyhan nickli yöneticilerimize teşekkür ediyorum. İşi onlar yaparken, ilan etmesi bana düştü; iş bölümümüz hakkında aydınlatıcı bir bilgi olabilir. :D

     

    Üstad hakkındaki pek çok video'yu, Download bölümümüzden bilgisayarınıza indirmek mecburiyetinde olmaksızın bu yeni bölümümüz vasıtasıyla izleyebilirsiniz. Zamanla bu bölümü sizlerin de katkısıyla küçük bir Üstad televizyonu haline getirebileceğimize inanıyorum.

     

    Muhteva açısından, Üstad'la henüz gereği gibi tanışamamış insanların onun daha ziyade şiirleriyle ilgili olduğunu da göz önünde bulundurarak, şiir ve bestelenmiş şiirlere öncelik verdik. Zamanla bölüm içeriği hem adet, hem de materyal türü açısından daha da genişleyecektir.

     

    Ümit ediyorum ki bu bölüm, sitemizin kolay kullanım ve erişim imkanları hanesine önemli bir katma değer ekleyecektir.

     

    Saygı ve selamlarımla


  22. Selamlar,

     

    Şu açık ki siz ya ne dediğinizi bilmiyorsunuz, yahut da bizim sabrımızı deniyorsunuz. İkincisiyse tebrik ederim, taşırmayı sonunda pek güzel başardınız. Sitenin kuruluşundan beri gündemde kalmak için, sizinle aynı fikirlerde olan insanlarla dahi tartışmak dahil pek çok hareket denemiş birisisiniz. Şimdiki çabanız, Üstad'ın hayalperest olarak gördüğü kimselerin, hayli enteresan bir edayla savunuculuğunu yaparak sivrilmekse herşeyden önce bunun doğru bir tercih olmadığını belirtmek isterim.

     

    Üstad'ın esasında pek de haz etmediği aşikar olan Turancılık fikrinin bir kısım mensubu Üstad'ı seviyor diye, kendilerine karşı yazılanları, genel toleransımızı bir tarafa bırakıp engellememizi istiyorsunuz. Bir görüşün mensuplarının Üstad'a sevgi beslemesi bu sitede onlara karşı yazılanları silmek için yeterli sebep olsaydı, Üstad'ı seven ve Selefi olarak nitelediğiniz kimseler arada sırada sitemize üye olarak varlıklarını ispatladıklarından, en başta sizin mesajlarınızı silmemiz gerekirdi. Zira üye olduğunuzdan bu yana yazdığınız mesajların içinde Selefi mukallidi veya ehl-i sünnet mensubu, Büyük Doğucu veya Büyük Doğucu namzeti, sataşma ve hakaretlerinize maruz kalmayan insan ve mesaj bulmak pek zordur.

     

    Foruma yazılanlar belli sınırları yıkmadıkça bunlara müdahale etmememiz gerektiğini, amacı tahrip değil de inşa olanlar takdir eder. Foruma eklenen yazılar ise yalnızca yazarının fikirlerini yansıtır, bizlerin değil. Bizler yönetim olarak yalnızca kendi yazdıklarımızdan mesulüz ve forumun idaresiyle mükellefiz. Bu idare, gerek ehl-i sünnet itikadınca, gerekse de Üstadca çizilen bazı hududların ihlallerine nihai neticelerde izin vermeyeceği ve hem fikir, hem de icra imkanıyla bu ihlallerin karşısında yer alacağı gibi, Üstad'ın ve yönetimin tasvip etmeyeceği her fikrin yazılmasını da engellememek durumundadır. Üstad güneşi, site aracılığıyla Üstad'ı yeterince kavrayamamış olan arkadaşları da ancak bu kontrollü tolerans ortamında ziyalandıracaktır. Birbirinin tamamen zıddı olarak değerlendirebileceğimiz onlarca fikrin sitede yazılışına birtakım sınırlar dahilinde ses çıkarmayışımız, elbette birbiriyle aynı anda savunulması mümkün olmayan bu fikirleri destekleyişimizden değil, Üstad'ın ve onu hazmetmiş mütakiplerin gücüne karşı beslediğimiz güvenden kaynaklanır. Herkes kendi yazdığından sorumludur; biz ise tek tek mesajlardan değil, genel akıştan, faaliyetlerimizden, bizzat şekillendirdiğimiz ana sayfamızdan ve mesajların vardığı genel neticelerden sorumluyuz. Mesela, toleransımızdan en çok faydalanan kimselerden biri olan şahsınızın çoğu yazısından sorumlu olmadığımızı bilmek de bizim için bir huzur vesilesidir.

     

    En sondaki ehl-i sünnet yolu vurgunuz hayli şaşırtıcı. "Turancılık aleyhtarlarının ehl-i sünnet dışı, siyasal İslamcı insanlar olduğu fikrine sahip değilseniz bunun burada zikri pek alakasız. Yok, bu fikri destekliyorsanız acaba bu cümlenizin cevaba layık görülmesini mi umuyorsunuz, cidden merak ediyorum.

     

    Bize katkı sağlayacak, yardım edecek, fikirleriyle yol gösterecek pek çok arkadaşımız var ve bunlardan bazıları da tarzımıza muhalif. Yalnız işimizi ve çizgimizi bize öğretebilecekler arasında siz kesinlikle yoksunuz, kusura bakmayın.

     

    Burası sizin derinlik ve fikirden uzak şekilde insanlara saldırmanız için hazırlanmış bir mekan değil. Edebinizle kalacaksanız kalınız, aksi halde biz yılların dahi düzeltemediği bu üslup ve tavırlarınıza malesef daha fazla sabredemeyeceğiz. Bu son ihtardır.

     

    Bu mesajı yazmamdaki sebep esasında üstteki mesajınız değil, forumun kalitesini düşüren umumi tavrınız ve pek çok kullanıcımıza verdiğiniz tahammülü zor olan rahatsızlıktır.

     

    Saygı ve selamlarımla

×
×
  • Create New...