Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

mumin

Editor
  • Content Count

    933
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    51

Posts posted by mumin


  1. Demek kadın 1924'ten beri Rus hemsirelerimizin izinde gitmekte öyle mi? Ne büyük bir ihanetin aleti olmusuz! Ne acı bir tarih! Kocaya köle olmamak, artık erkek tekelinde iş sahasinin kalmaması.. Bunlar bazen bizim de öne sürdüğümüz iddialar değil mi? İthal bir devrimin ilkeleri özgürlüğünü kazanan kadın adı altında nasıl da Anadolu'nun örtüsünü yırtmış. Ne esef verici..


  2. Sert gireyim ki galibi ben çıkayim falan değil. Zikrettiğim hususta tatsız örnekler çoğalınca yine sinirlendim. Burada da yok yöneticiler kadın etkisi altında diye okuyunca. Genelleme elbette yanlış yalnız problemin başı olarak sürekli kadının lanse edilmesi yanlış.

     

    İbrikçi kesinlikle toplumsal travma içinde olduğumuz doğrudur. Evlenmeden ziyade boşanmanın yaşandığı bir ülkede devlet hala üç çocuk diyor. Aile değeri erimeye durdu. Hatta değer dahi değerini yitirdi. Bizim ele almamız. Gereken problem salt kadın sorunu değil kadın erkek sorunu.

     

    Ayrıca eşinin isteği doğrultusunda biraz törpülenmek neden fino köpek olarak değerlendiriliyor? Ne kadar yakışıksız. Oklava yese de yeri orası öyle mi?hayır aynı mesajda sözde hadisten alıntı var ya o garibime gitti.

     

    Ha fatma dindar olan ne yapacağını bilir değil kuzum. İmam nikahı diyor, hatta nikah demeden de. İçim karardı. Bir evlilik danışmanından dinledim "parası var yapar gerekçesi dindar yapmaz cümlesi ile birebir eşittir" dedi. Çok korkunç mide bulandırıcı ihtimaller bunlar. Allah sonumuzu hayr eyleye.

    • Like 1

  3. Hep kadın zaten bütün musebbib kadın. Erkeği konuşmayalım, ideal adam kimdir konuşmayalım. Erkek yöneticiler kadın etkisinde kalmış çapsızın biri o zaman. Adam olaymış. Şimdi arkadaş bahsetti, beş yıllık bir ilişki ve beyfendi kendisine faceden gelen mesaja kayıtsız kalamıyor. Oturun bunu konusun o hayvan iştahı nedir onu tartışın. Kadının basortusu, toplum içinde durusu, ağzındaki sigara, dilindeki argo size pelesenktir. Ne güzel. Ama hiç erkek ne ile kayıt altına alınmalıdır. Nasıl terbiye edilmelidir demeyin.

     

    Korkunç ya!

    • Like 1

  4. Nuri Pakdil'in Bağlanma, Klas Duruş ve Batı Notları.. Hem de bizzat kendisinden imzalı. Üstad'dan beslenmis adamlar bir başkalar. Sukurler olsun dünya gözüyle gördüm.

     

    Bu kitaplar var ya su gibi aziz, hayatim yemin ediyorum bu insanlarla anlam ve eylem kazanıyor. Yoksa bu ince istirabin reçetesini yazan adamlar olmasaydı bilemiyorum ne yapardım. Cahit Zarifoğlu gibi "beni bu dertten kurtar!" diye çalacağımiz üStad kapısı da yok. Böyle şahsiyete öyle ihtiyacım var ki..

    • Like 2

  5. Sayin bizimkilere arkanızdayim :) apolatik kalasıcalar:) geçen Fatma paralelilci arkadaslariyla iki gün tatil yaptı eve cevşen okuyarak gelmiş. Şey ıhım o kadar değil galiba. Ay evde gelmiş onların iddialarının da haklilik payı Olduğunu falan beni çıldırttı. Ki bilirsiniz burada ben de tayyipi elestirenlerden biriyim. Deli gibi savunuyorum. Anneciğim camlari Kapatıyor ki evde kavga var sanacaklar:) yok yok benim evde sanırım kökten bir operasyon yapmam lazım. Bu kız hala değişmemiş.

     

    Edit: şu an gülmekten ölüyorum ya


  6. Tazir hocam, ne diyebilirim ki size; yine taş gediğine oturdu. Üstüne tek heceli laf dahi edilemez.

     

    Üstad her defasinda ilk okunuyor etkisini nasıl yaratıyor hayret ediyorum! Ne çarpıcı ifadeler bunlar! Şimdi tüm yangın kadının evde oturmasıyla mi nihayete erecek? Tamam ilmek ilmek kendini, yavrusunu ve beyini işlesin.. Bu ulvi istidat salt evde oturmakla mi oluyor?yine ve hala kabullenmek zor geliyor.

     

    Emir telakki ederim üstadimin sözünü yalnız kadına biçilen rolün dört duvar arasi olmadığını zikreden de yine merhum ustadimizdir. Ben bocaladım şu an..


  7. Hukuk hala Türkiye'de sancılı bir alan belki tesetturluler diye öyle ezdiler. Ben Hukukta hükümeti deli divane savunan "yandaşlar" olduğuna inanmiyorum. Ayrıca evet cemaate okul yaptırmada artık zorluk çıkartılıyor ama devlet bu insanları ortada bırakmıyor ki. Yurtta baskı altında olan öğrenciler kyk'ya alındı. Artık dersanede falan ogrenciye ders yerine yolsuzluk efsaneleri anlatmaya başlarsan elbette kökünün kazınması ihtiyaç olur. Yani mesele havadan nem kapmak değil.

    • Like 2

  8. Arkadaşlar Diğer Şairler formu ne hale gelmiş Allah aşkına girdim kendi nickimi bulamıyorum nerede. Orada şol zatın etrafa serpiştirilmiş şiirleri boy boy kaos bildiğin. Bu başlık altında derlensin de oraya da bir düzen gelsin. Hayır amcanın bence kesin Mustafa Cilasun ile birinci dereceden yakınlığı var. Bazen cep numarasını metrolara yazasım geliyor, aramalara cevap vermekten şiir yazamasın.

     

    Gerçekten biri diğer şairler kısmına bir el atsın. Çok rahatsız edici.Burada yazması için dayatın kabul etmezse bence bağlayalım amcayı.

    • Like 1

  9. Hayır tatlım sadece ben Reha Muhtar izler iken sen Rosalinda izlerdin:) orta okulda hangi öğrenci Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ı izler ki? Bilinçaltım takım elbise giyen bir siluet içinde sanki.


  10. Ahaha ilk ikisi süper ;) güzel olmuş böyle eğlenceli. Sevgili ailem ben ne kadar ciddi ve resmi isem siz o kadar neşeli ve sevecen. Geçen hafifmeşrep için yazı yazayim dedim kozalaksı bezden girip sarı beze kadar ufak bir mizahî bağınti kurdum yalnız bir anda mevzu kapital düzene kaydı ve yazı makaleye döndü:) acaba hangi yediğim şey bana dokunuyor? :/

    • Like 1

  11. Allah'ım ne derin bir istirabin sahibi, mağdur demeyeceğim asla. Şeyhi Arvasi hazretleri demişti ya "seninki Gazali'nin istirabindan fazla" diye. Öyle bir yakalamış ki vasiyet bile yazdırmış. Ne sarsıcı. Bir de tahayyül olarak görülen kayısı ağacı "incir ağacı"ndan başkası değildi. Husrev sadece sıradan bir karakter değildi. Yazilanlar yasanilandan başkası değildi. Hepsi bir istirabin meyvesiydi, ve ne garip ki hayatta tutan ve genç bırakan da o istirap oldu. Rabbim ne erisilmez ufukların kucağına çekilmiş Ustad!..


  12. Harika bir yazı. Çıkartılıp her kapı önüne konacak cinsten. Tanıyan insanın Ustada bakışı,anlatışı insanda daha da hayranlık uyandiriyor. Bir yazı ancak bu kadar samimi kaleme alınabilir ve ancak bu kadar efrâdını câmi olabilirdi. Her bir satırı ile daha derin kavradım, daha çok bağlılık duydum.

    Buraya taşıyandan Allah razı olsun. Kesinlikle okuyun, uzun demeyin.

    • Like 1

  13. Bazen sadece güzel söz söyleme sanatı olarak kalıyor. Bırakın böyle bir gençliği inşa etmeyi ak parti gençlik teşkilatı bile bu ülküden yoksun. Şımarık, kibirli, basit insanlar nasıl oluyor da bir"kapak. Atabiliyor" merak ediyorum. Bir panelde idim sakarya ak parti gençlik bilmem neyi. Konuşma ne olduysa Süleyman Demirel'e geldi. Tiklim tiklim salon. Makaleler yazdığından te süleyman demirel için de "kaldırım. Cumhurbaşkanı" tabiri olduğundan bahsetti. Densiz. Yıldıray Oğur da o kadar da ileriye gitmeyelim. Diye ikaz etti. Burnu havada seviyesizlik. Tabi hepsi böyle değildir. Ama liyakatsiz adamın bir yerlere gelmesine nefret ediyorum.

     

    Ankara'da iken de bütün gençlik kolları başkanı adını bilmiyorum ama balkon konuşmasında basbakanin geçen onu da takdim ettiler. Aynı masada yemek yemek zorunda kaldik. Ay bir rahat, yok dergi çıkarıyoruz yok toplantıda şu konusuldu. Ne heyecan var samimiyet.en azından ben hissetm. Bu genç yarın milletvekili olacak ondan da eminim. Neyse bizi fark. Edemeyenler utansin deyip sitem edip gidiyorum.

    • Like 1

  14. Deniz otobüsüne ilerlerken Kadıköy rıhtımında büfeye uğruyorum. Derin Tarih istiyorum, sonra gözüme İtibar Dergisi ilişiyor onu da istiyorum değil mi ki kapağında Nuri Pakdil var, sahibi olmalıyım. Sonra diyorum Hüküm dergisi var mı? Kucağımda zenginliklerle uzaklaşıyorum. Mutluyum oysa gün acı geçmekte idi.

     

    Bileti aldım yerime geçtim. Hemen İtibar'ı karıştırmaya başladım. Mektuplar'ının ciltler halibde okuyucuya sunulduğunu okumuştum tam da daha derinlemesine bilgi-tanıtım içeren bir yazı idi. Okuyorum ama yutar gibi..Muhakkak alınmalıdır. Mektuplarında neleri işlediği, sevgiyi,dostluğu, arkadaşlığı, mektubun O'nun için ne mana taşıdığı..Heyecanlanıyorum, içim tohum serpilmiş gibi.. Konuşuyor gibi benimle.

     

    "Her yere .serptiğim mektuplarım" der. ve birine şöyle sesleniyor "Size mektup yazmak,bir kurtuluş oluyor adeta benim için." seriyi satın alma aşkı içimde gitgide alevleniyor hele ki şu satırlardan sonra; çünkü öyle biriyle konuşmaya ihtiyacım var, konuşmaya ihtiyaç eriyorum:

     

    Nurettin Altınbaş'a yazıyor;

     

    "Merhaba. Bu Nuri P.'nin sesi. Bu dost sesi. Seni seviyorum galiba."

     

    Sonra şiirsel tad kuşatıyor, özgürlüğü ellerinden tutuyor gibi;

     

    "Gel seninle denizin ortasına bağdaş kurup oturalım. Tam ortasına denizin(...) Biz gerçeğin en güzeliyiz iki gözüm. Biz oluncabütün yalanlar gidecektir iki gözüm(...) Gerçeğin estetiğini kuracaklardanım ben.(...) Bu mektup Afrika'ya uçaracak seni bir kartal kanadında.

     

    Sonra bir başlık "Umutsuz Bir Aşk" ince acılar koşar adım üzerime geliyor..

     

    Üniversite yıllarında Nuri Pakdil'in göül yarası ve şad edeni, Işık Hanımefendi!

     

    Nurettin Altınbaş'a yazdığı bir mektupta Işık Hanım için "Sesini dinlerken Allah'a daha yaklaşıyorum.Ve bir ikindiye doğru Işık'la Rumelihisarı'ndan Emirgan'a kadar yürüyoruz. Balıklar bize bakarak sevişmeyi öğreniyorlar. der Pakdil.

     

    "Aklımda hep sen varsın. Hep benimle olasın diye çabam. Yanımda var etmek için ne görsem sana bütünlüyorum. Bu kalem parmakların işte. Beyaz kavramından ellerini yapıyorum."

     

    23 Nisan 1997 radan kırk yıl geçmiş ama Pakdil'in aşkı hala taze. "Yüzünü görseydim, ellerini tutsaydım." diye bir türkü radyoda. Saat 24.00'e geliyor.Ben bu türküyü dinlerken sen mutlaka mışıl mışıl, tatlı tatlı uyuyorsundur. Uyanıksan bir şey sorayım mı? Saçların gene topuz mu? Hep topuz yapardın gibi geliyor bana."

     

    Artık iki soyisim taşıyan Işık Hanım'a yazılmış bir mektuptur bu..

     

    Gözlerimden yaşın gayri ihtiyari süzüldüğünü gördüm..

     

    Dava adamı dedik, eylem adamıydı da, sevmenin de hakkını verdiği öyle aşikar ki..


  15. Malum olduğu üzere hak mezhep içerisinde yer almaz Şia ama metod olarak ilkeler benimsemesini ve bizim tasvip etmememizi Şafii ile Hanefi mezhebi esaslariyle mukayese ettim. Orada nasıl ki abdest kabul değil efendim zihnde ibadeti nafilefir diyemiyorsak burada da aynı düşünmek gerekmez mi dedim. Evet hak değil şahışlar müçtehid de olmayabilir ki zaten daha doğru olanına talip olmadıkları için hesaba azaba çekilirler deyip değindiğiniz hususlara pay bırakıyorum.

    Ben söven,tekfir eden, gece gündüz lanet okuyan bir grubun müdafaasını da yapmıyorum. Bütün Şia kollarının aynı kefede değerlendirmek doğru değil diyorum.çünkü mushaf-ı Fatıma diye absürt kutsal kitap üreten de var, ilk ve ikinci halifenin halifeliğini hak sayan da. Ismaililer olmalı, ehli sünnete en takın Şia fırka diye okumuşuZdur. Şimdi külliyen tüm Şia cehenneme gönderilmeli ise biz aradaki masum olanların hakkına girmeyecek miyiz? Ben hazırlıkta iken hocamla bu noktada tartıştığımı hatırlarım. Tekfir edilmeli derdim. Yalnız zamanla ihtiyat gereği öyle olunmamalı gerektiğini anladım. Sınıfımızda Iran'dan gelmiş bir arkadaş vardı Alevilik Bektaşilik hususunda bile neredeyse kavga edecektik kalkıp bir de sen kafirin tekisin desek düşünebiliyor musunuz? Bunlar kutuplaştırıcı ifadeler. Bırakalım hükmü Allah'a kalsın. Bunun ruhsatı bizde olmamalı. Allah en doğruyu bilendir. Belli esaslarda tam Şia prensipleri içinde olanı sevmem, aşırı olan ve efendime, hulefa-i raşidine söveni sevmem. Tevatür hadisle sabit olan Kuran'ın bozulduğunu, eksik olduğunu söyleyen zaten kafirdir hükmen. Ama ben bunu dillendirmek ile ifrada erişecek bir durumu doğuracak ve fitneye sebep olacaksam o şahısla aynı ortamda olduğumda bunu söylemem. Dediğim gibi artık bu hususlar müslümanın ayağına prangadır. Şii sünni uzlaşısı bize fayda sağlar, düşmanlığımız kafire nefes aldırır. Bı zaviyeden bakıyorum. Yeterince düşüncemi ifade ettim. Sanırım kafidir. Mülâhaza için teşekkürler

    • Like 1

  16. Yok ama tazir hocam bizden ziyade ilminiz vardır maşallah. ayrıca hafakan abi aslında anlamalıydım derken nedir yani? benim annem ve iki ablam çarşaflıdır. İsmail ağa cemaati muhibbiyim. Gelenekçiyim. Yalnız liseden mezun olduğumda böyle şedit idim. Elbet yılların bir terakkisi, bana kattığı olmalıydı değil mi? Eskisi gibi köşeli, sivri duruşları tasvip etmiyorum.

     

    Tazir hocam ılımlı İslam yahud diyalog bu kapsamda değerlendirilmez çünkü onlar mezhep değil. Düşünün şafi kan çıkması ile abdest bozmuyor ve namaz kılıyor. Biz ise abdest bozumunda vücuttan kan,irin ve nevi sıvı çıkışında temel sebep telakki ederiz. Ve aynı şekilde karşı cins ile temas biZde abdest bozmaz. Ama onlarda da bu kriter. Buyrun ne diyeceğiz? İçtihattır efendim ikisi de haktır değil mi? Doğru olduğuna itikad etmiş ve amel eylemişler. Şia da aynı mantıkla kendince içtihad etmiştir. Kendi içinde mazurdurlar ama daha doğrusuma talip olmadıkları için hesaba çekilirler. Hocanın izahı buydu ve gayet makul.

     

    Siz böyle savundunuz diye ehli sünnet olursunuz ben de klasik ilahıyatçı işte canım. Oysa ben de genel esaslarda farklı düşünmem. Neyse ya olay kimliğe taşınmamalı bence. Fikrin kendisi mücerret ele alınmalı.


  17.  

     

     

    Bir nokta var ki dikkatimi çekti. Yakın geçmişte ve hala iddia edildiği üzere üstadın Abdülhakim Arvasi hazretlerine intisabından sonra içki içmeye devam ettiğidir. Halbuki yukarıda mektuplardan birinde hayatının hiçbir döneminde içkiye tenezzül etmediği dile getirilmiştir. Bu insanlar neye dayanarak böyle çirkin laflar ediyorlar aklım almıyor.

×
×
  • Create New...