Jump to content
Necip Fazıl Kısakürek [N-F-K.com Forum]

ibrikçi

Üye
  • Content Count

    542
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    17

Posts posted by ibrikçi


  1. Şemsi Tebrizi kuddise sirruh , Türkleri tarif ederken " kaynaşık" der. Hem " kayn",  hem "aşık"... Türkler gittikleri corafya ve kültüre hemen uyum sağlar ve abartıp yönetmeye başlar diye anlıyorum. Bu kibir ve benlik yapanlarda olmaz.
    Türkistan'da  fanatik Türkçüler vardı ama bir tane kazak' a selam bile varmezdiler. Odalarına almazdılar. Kazakçayı aşşağılar rusça takılırdılar. Türkçülükleri sadece kibirdi...
    Yani türk değildiler , kaynaşık değildiler...
    Müthiş bir projem vardı harcadılar
    Türkistan' da birçok türk bataklığa saplandı. Tertemiz duygularla gelip fuhuş batağına battılar. Kaynaşıklık belasına... Erlerden çekindi kızlara yöneldiler . Bir toplumun içine girmek için en zayıf halkaya meylettiler. Kızlara yöneldiler. Kızlar daha merhametli dayak ta yok...
    Bu durumu gördüm ve bir gönüllülük adı altında kontrollü şekilde pazarda, tarlada , hastanede , parkta öğrenciler görev almalıydı. Böylece içlerine girebilirler tanışır sever sevilirlerdi. Ama projem anlaşılmadı...
    Amerikada her 5 kişiden 4 ' ünün gönüllü olarak devleti için ve toplumun kaynaşması için ücretsiz belirli yerlerde çalıştığını okudum bir kitapta. Türkiye' de neden böyle bişe yok? Türkiye de particilik adı altında var sadece bunlar...
    Türkistan' da halkın bize sorduğu ilk soru şuydu; " niye geldin?" biz genelde " ilim almaya geldim" der ve taktirlerini alırdık.
    Şimdi sen diyelim pazarda bazı iş sektörlerine zarar vermeden yapacağın meselâ yerleri süpürme diyelim. " Niye geldin?" görevli eğitimim için emir...
    Ya biz anlatamadık , ya da onlar anlamak istemed
    Mesela felanca üniversite öğrenciler toplansa gitse Diyarbakır, şırnak, hakkari gibi yerlere. Yerleri süpürsünler adamlar görsün bunlar bunlar burda ne yapıyor? Niye geldi? 
    Yerleri süpüren bir ünv. Öğrencisine mikrop bile dokunmaz
    Toplumsal kaynaşma , barış böyle olur. Partiyi gördüğünde adam çileden çıkar çünkü eşek yediği değneği bilir...
    İşsizlik... İşte işsizliğin çözümü biz herşey para demedik. Karın tokluğuna böyle bişe giderim evde yatıp çürüyeceğime gider tanış olur karışır giderim insanlara
    Dervişlik neydi? Dervişler ne yapardı?
    Gider yağan yağmuru içer o hizmete gittiği ne verirse onu yerdi... Karın tokluğu bile değil.
    Eve dervişler geldi diye bayram ederdiler...
    Nerde hani?
    Dervişliği yasakladılar neden?
    Osmanlıda yol inşaa edermiş tarikatlar, dervişler...
    Yunus Emre ata babamızın " eve dervişler geldi " şiirini okuyalım hadi. Belki bilmediğimiz bazı şeyler de vardır görürüz

    İşitin ey yarenler, 
    Eve dervişler geldi. 
    Can sükrane verelim, 
    Eve dervişler geldi. 

    Her kim gördü yüzünü, 
    İndirir kendözünü. 
    İlmi batından öter, 
    Eve dervişler geldi. 

    Dervişler uçar kuşlar, 
    Deniz kenarın kışlar, 
    Zihi devletli başlar, 
    Eve dervişler geldi. 

    Dervişler yüzü sulu, 
    Görenler olur deli, 
    Batını Arş'tan ulu, 
    Eve dervişler geldi. 

    Seydi Balım ilinden, 
    Şeker damlar dilinden, 
    Dost bahçesi yolundan, 
    Eve dervişler geldi. 

    Yunus kulun öğürsüz, 
    Kimsesi yok yalınız, 
    Feda olsun canımız, 
    Eve dervişler geldi. 

    Yunus Emre

    Bir de Piri Türkistandan bakalım " derviş" meselesine

    Erenler cemal görür dervişler sohbetinde; 
    Erenler meclisinde, nur yağar sohbetinde. 

    Ne dilese o olur dervişler sohbetinde; 
    Her sırlar açık olur dervişler sohbetinde. 

    Her kim sohbete geldi, erenden pay aldı, 
    Yabancı geldi, biliş oldu dervişler sohbetinde. 

    Her kim sohbete geldi, gönlüne sır ulaştı, Dostlar murad buldu dervişler sohbetinde.

    Sıradan kişi gelse, seçkin olur; yıldız gelse, ay olur; 
    Bakır gelse altın olur dervişler sohbetinde.

     Piri Türkistan 
    "Hu " halkası kuruldu ey dervişler geliniz
    " Hu" kuşudur dervişler

    Piri Türkistan

    Düşman bizi nasıl bitireceğini bizden daha iyi biliyor.
    Dervişliği yasaklamışlar bakın...
    Parti bataklığında derviş gönüllüler nasıl bocalıyorlar.
    Partiyle purtiyle dervişin ne işi olur?

    "Yeni derviş gibi halka içre özünü vursan. Kıyametin şiddetinden nara çeksen, Mahşer yerinde gözyaşını tanık kılsın."
    Piri Türkistan

    Daha neler var neler ... Piri Türkistan dervişlere âşık gibi...
    Bak diyor " Kul Hoca Ahmed kuldur. Satıp yesin dervişler" 
    Yani köle olarak satsınlar beni de kazancını yesinler diyor...
    Vay be şu muhabbet şu sevgi nerede hangi kurumda?
    Padışahlar tacını tahtını atıp gidiyor dervişliğe...
    Ammmaaa nasıl dervişlik? 
    Ne yapıyor bu adamlar? 
    Toplumda böyle yüksek bir kabul nasıl oluyor?

    Hıristiyanlar misyonerlikle bu işi yaptığını sanıyor. Kötü bir taklit...

    Bu iş gönüllülük işi...
    Gönlü konuşturma işi...
    Dil söyler kulak dinler  kalp (gönül) söyler kâinat dinler...
    Bunlar önemlinişler 
    Cingöz recainin işleri değil.

    Adam gelmiş almancı diyor "Türkiye Almanyadan iyi" diyorlar "o zaman gel Türkiyeye " adam diyor Türkiyenin %70 sahtekâr , üçkâğıtçı bilmem ne..Doğru ! 
    Nasıl geldik bu hale?
    Menfati olmayan selam vermiyor.
    Yinede avrupadan iyi Türkiye!
    " Zalimin ne haddine, bizde günah" Piri Türkistan

    Yok efendim harf değişikliği Türkiye' nin tarihini çöpe attı bizi tarihimizden kopardı vs... Bunlar hep hedef şaşırtma. Gerçekte ise " dervişlik" bitirildiği için böyle oldu.
    Fetö nasıl yükseldi?
    Millete " derviş" olma fırsatı verdi. Tabi potansiyeli bitirmek için bu...

    Fetö asıl darbesini " dervişlik" müessesine yapmıştır. 
    Asıl kötülüğü dervişliğedir.
    Fetönün saldırısı yine dervişliğedir.
    Bak kafirin bütün gücüyle saldırdığı nokta; " Dervişlik" 
    Anadolunun en güçlü kalesi...
    Anadoluyu Türk toprağı eden lübbül lübteki leblebi gibi dervişlik.

    Herkes sigortalı ssk' lı bir iş arıyor. Sabit gelir...
    Hep yalan dolan bunlar ... "Geldi ölümlü yalan gitti ölümsüz gerçek... " n-f- k
    Bir "Youtub" kanalı açıp derviş yaşantısı mı yayınlasak?
    Günlük işleri , parasız pulsuz ...
    Öyle bir bisikletli gezgin vardı ...


     


  2. "Her şey karanlıktadır. Işık yalnızca karanlığı saklar" Daniel K. McKiernan

    "Zamanında bir gökbilimciydim, ama gündüz vardiyasına sıkışıp kalmıştım" Brian Malov

    "Gökteki yıldızları saymayı bıraktım"
    The Everly Brothers

    "bye bye love" şarkışının sözleri Felice ve Boudleaux Bryant tarafından yazılmış ve 1957 yılında Everly Brothers tarafından kayda alınmıştır

    Teleskopun gösterdiği çok net ...
    "O"na ulaşmak bizim elimizde değil


  3. Korkmadığın şey kendi gerçeğinde yok hükmündedir...

     

    Çocukken çok korkak bir çocuktum. Yorgana tamamiyle bürünüp ufacık bir nefes alma yeri açar hiç kıpırdamadan uyurdum. Korkaklığımın duyulmasından da çok korkardım. Şimdi geldiğim durumda ise yine var ama okadar değil. Biraz değişik mesela çocukken kapıya bakarak uyuyamazdım. Duvara dönerdim. Duvarın her noktasını bilirdim. Şimdi duvara dönüp uyuyamıyorum. Gözüm hep kapıda...

    Çocukken bir ses gelse gözlerimi iyice kapatırdım bişe görmemek için. Şimdi çıt çıksa hemen gözlerimi açıyorum.

    Geçen Allah kalbime bir korku verdi gece bilmem kaçta. Gözümü kapatıyorum bir " çıt" ses geliyor açıyorum yok. Bekliyorum yok tekrar gözümü kapatıyorum tekrar bir ses. Ayetel kürsü okuyarak uyandım zaten kaç tane de okudum aynı. Kalktım mutfakta ve odada biraz temizlik yaptım . Hazır kalkmışkende iki rekat namaz kıldım. Yattım kıbleye bir gülücük attım. Şu gece yarısı şu yapa yalnız kulunun yüzünü yine güldürdün büyüksün Allah' ım deyip yattım. Sabah ezanına kadar uyuyamadım tabi. Neyse...

     

    Korkular hayalleri etkiliyor. Eğer işe hayallerle başlayacaksak önce korkularımızı .... Ne yapa biliriz ki.

    Bir seferinde bir şey okudum ; " Allah korkusundan ağlayanı cehennem yakmazmış" korkmak da bir nimettir. Ama ne yazık ki körolası dış mihraklar vampir , cadı , zombi gibi yalanlarıyla korkularımızı da çaldılar.

    Aslında her şeye yalanı hayatımızdan atarak başlaya biliriz. Yalanlardan sıyrılmalıyız maddi ve manevi.


  4. Kör olası dış mihraklar ;dizi flimler, sinamalar , futbol ve reklamlarla önce hayallerimizi çaldılar.
    Asrı saadetin hayalini bile kuramıyoruz.
    Her şeye hayallerle başlamalıyız...

     

    Ben kitab-ı kâinatı hatmetmiş sanırdım sevgilim

    Kadd-i mevzunun görüp tekrar eliften başladım"

    Lütfi FİLİZ (Fâni)


  5. Aşıklama;

    Açıklama

    bilen bilir

    Acıklı ama...

     

    Gurbet ellerde kaldık yine yalınız

    Hasretten bicare olduk deliniz

    Halimizi felancıya sorunuz

    Sermaye kediye yüklemiş gibi.

     

    Sehere meylettik çırayız deyu

    Güzele bağlandık severiz deyu

    Erenlerin bir bir izin izleyu

    Şu densiz dilimden saklanmış gibi

     

    Nere gitsem belirsizlik peşimde

    Taşı babam taşı çölde sırtında

    Belki yük değilde tüydü aslında

    Meğer bizden uçma beklenmiş gibi...

     

    İbrikçiyem kapıların ardında

    Öyle suçluyum ki affım suçumda

    Bir tel ağartmadım yare saçımda

    tel tel saçlarım yoklanmış gibi...

     

    17.31

    21.09.2014


  6. Şimdi Aziz kardeşlerim biz dervişleme sohbetlerimize devam edelim imam rabbani hazretleri diyor ya; " Her ne olursa olsun sevgiliden bahsetmek daha tatlı"

    Bir keşif yaptık geçen acep şeyhime götürsem mi ? Bir kıymeti olur mu ? Şeyhim bana bağlım der mi?

    Bakınız biz sırrımızdan dem vuralım derken ne göründü gözümüze. Sırrımdan da geçsem bırak sırrı imandan da geçsem şeyhim bana bağlım der mi ki? ( bu böyle takıldı bende arada bir mırıldanıcaz artk)

    Türk bayrağının bir şerhi bu keşif. Türk bayrağında yazılı bir güzel söz göründü şöyle ki; çiçekler içerisinde gül gibi. Hilal bütün çiçekleri gösteriyor yıldız da tüm çiçekler içinde gül' ü

    O da bir çiçek hilal dairesini oluşturan noktalar içinde bir nokta ama çiçekler içinde gül gibi...

     

    63. Hikmet

    Seherlerde kalkıp ağlayıp dua eylesem

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

    Yaş yerine kanımı döküp dua eylesem

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Dergâhına başımı koyup feryad etsem

    Göz yaşımı akıtarak süs eylesem

    Kırları gezip özümü mecnun eylesem

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Nerede gitsem yadını deyip ağlasam ben

    Hizmetinde belimi sağlam bağlasam ben

    Hasretinde yürek-bağrımı dağlasam ben

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Her gün yüzbin elimi açıp "amin" desem

    Musa gibi Tur dağında niyazını desem

    Doksan dokuz niyazını deyip canımı versem

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Bayezid gibi yetmiş yolu özüm satsam

    Allah diye derdi ile ölüp gitsem

    Riyazette yorulup, şaşıp, acıyıp donsam

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Allah için evlatlarımı yetim eylesem

    Riyazette kemiklerimi hamur eylesem

    Ehl-i âyâl ev-barkımı düşman eylesem

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Allah diyen kulların kulu olsam

    Aşıkların yanıp savrulan külü olsam

    Yol üstünde toprak gibi yolu olsam

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Allah, Allah, canım Allah, dilim Allah

    Sen'den özge sığınağım yok Vallah-Billah

    Ağlayıp geldim dergahına "Şey'en Lillah..."

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    İyilerin sohbetinde zâkir olsam

    Her ne cefa değse bana şükreder olsam

    Eyyub gibi belasına sabreder olsam

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Eşiğine başımı koyub tevbe eylesem

    Gıybet yapan dillerimi yüz bin dilsem

    Günah işleyen organlarımı parça eylesem

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Tevbe eyledim, tevbe eyledim kabul eyle

    Tevbemi kabul eylemez olsan canımı al

    Yolda kaldım, yolda kaldım, elimi al

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Allah için mertle gibi var canımı versem

    Ehl-i âyâl, ev-barkımı bırakıp gitsem

    Can ne ola imanımdan belki geçsem

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Seherlerde erken kalkıp Hakk'a yansam

    Büyük küçük günahlardan tevbe eylesem

    Ağlayıp Hazretine boyun sunsam

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Kahhar Melik'im senden korkup uyansam ben

    Günahımı kabul edip inlesem ben

    Seherlerde yakamı tutup yalvarsam ben

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Taşkın gelen deryalarda yüzsem ben

    Kaybolup kalan develer gibi böğürsem ben

    Öleceğim vakitte binbir adını söylesem ben

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Vah yazıklar pişmanlık deyip korkup kalksam

    Pir-i kamil dergâhını durmadan öpsem

    İyilerin ayak tozu olup ölsem

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Tan atana kadar ağlayıp dinmeden korkup çıksam

    Sübhan derdini deyip devamlı inleyip çıksam

    Toprak gibi âciz olup hor görülsem

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?

     

    Kul Hoca Ahmed canını ver mertler gibi

    Candan geçip yola girsen göresin cemal

    Muradını verir sana Allah

    Dostlar Hocam bana bağlım der mi ki?


  7. Aziz kardeşlerim önemli bir mesele var. Hani işten kovulunca ,veya işveren keyfiye işten çıkartınca veya belirli şartlarda işten ayrılan işçiye ödenen tazminatın faiz olduğu konusunda çok güçlü belirtiler görüyorum. Şöyle ki aslında bu tazminat işçiyi korumak için değil tam tersine işçiyi işverene kul köle yapmak için ortaya konan bir paradır. Afrikada maymunlar nasıl avlanır bilir misiniz? Yere bir çukur kazılır maymunun elini sokabileceği genişlikte ve çokurun içine iki kesme şeker konur. Maymun elini çukura sokup kesme şekeri tutunca eli yumruk halindeyken çukurdan çıkmaz. Maymun da hırs ve aç gözlülükle kesme şekeri bırakmaz ve yakalanır. İşçiyi bu şekilde hapseden yahudi oyunudur tazminat. Sakın tazminat almayın ve hiçbir şekilde o paranın varlığını kabul etmeyin.

    İnsana çalıştığının karşılığı olarak ödenen kafidir . diğeri ise bir tuzaktır kör olası dış mihrakların oyunudur.

    Bu tuzak paranın büyük günah olan "riba" olma olasılığıda çok yüksektir vesselam


  8. aşık bilmez ki varmayı

    Ne bilsin yürek yarmayı

    Bırak bağdatı sormayı

    Deryalara dalıver gitsin

    10.33 07..09.2014

     

    Burada şeyhimin şeyhinin anlattığı bir olay anlatılıyor.

    Bir gün mecnun deveye binmiş çöle doğru leylaya gidiyom diye sürmüş deveyi . Biraz gittikten sonra Mecnun kendinden geçince deve dönüyormuş geri . Devenin de yavrusu varmış Mecnun kendinden geçince Deve de yavrusuna gidiyor. Mecnun deveyi çeviriyor biraz gidiyor yine kendinden geçince deve geri dönüyor. Çölde bir o yana bir bu yana gidiyorlar. Mecnun dayanamıyor artık kendini atıyor devenin üstünden. İşte o Mecnunun devenin sırtından kendini atmasında büyük bir sır varmış.

    Biz sırrı bildiğimizden değil de öylesine yazdık işte...


  9. Tutturmuşuz zırlamayı

    olur olmaz sallamayı

    bırak davet yollamayı

    gizli gizli geliver gitsin

    10.57 07.09.2014

     

    Bir ah çektik ince ince

    Zülüf zülüfe değince

    Emeklerim yol boyunca

    Tane tane yoluver gitsin

    10.43 07.09.2014

     

    aşık bilmez ki varmayı

    Ne bilsin yürek yarmayı

    Bırak bağdatı sormayı

    Deryalara dalıver gitsin

    10.33 07..09.2014

     

    Yaralara tuzum gibi

    Sessizlik ki çözüm gibi

    Deli gönül gözüm gibi

    sızıların salıver gitsin

    10.25 07.09.2014

     

    Karıştırma orasını

    Gecelerin karasını

    Garip gönül curasına

    Dertli dertli çalıver gitsin

    10.22 07.09.2014

    Bahadir-i Bestami ( ibrikçi)

     

    Dergahlıkta bizimde bir şeyler mırıldanmışlığımız oldu


  10. Aziz kardeşlerim bu gün birkaç tane kitap aldım. Henüz okumadım ama beklentilerimi yaza bilirim.

    1 Ashab-ı kehf sinan yıldız yazmış. Bunu biraz okudum tarsus da demiş mağra. Olabilir ... Ohhoo biz her sabah namazına kalkabilsek bize o mümin gençler bir karış yanımızda mağraları. Bilmedim diz dize...

    Üstadın dediği gibi " Bir gençlik Bir gençlik , zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik..."

     

    2 MİMAR SİNAN Yavuz Bahadıroğlu yazmış .Mübareğin azmini başdöndüren tutkusunu hissetmek isterim .

    3 Payitaht Ahmet Türk yazmış. Açıkçası bu kitapta biraz yanıldım çünkü yazarın Necip Fazıl Kısakürek olduğunu sandım. Kitabın kapağında " Abdulhamid' i anlamak her şeyi anlamak olacaktır" yazılı ve altında Necip Fazıl Kısakürek yazılı. Ben sandım üstadın kitabı. Pilanım okuyup gelip burada hemen ortamı ele geçirmekti. Açılın bundan sonra üstadı ibrikçi baba anlatacak diyip mevzuya girecektim... Zerreyle kaynatacaktık ummanı.

    4) Farabi İdeal Devlet Ahmet Arslan çevirmiş. Biraz okudum ama ütopyadan önce Allah' ın verlığı ve tekliği işleniyor. Bu şöyle bir var bir yok , şöyle olursa var şöyle olursa yuk şeklinde gidiyor hani bilgisayarın dili var ya birler ve sıfırlar 101100011100... Aslında bu şekilde bir bakmak lazım belki bilgisayar bişey çıkarır keşif olur. Lailahe illallah zikri gibi bir zikir çekiyormuş gibi oldum.

    Ya halime bakmıyom Hasan dağına oduna gidiyom.

    Aslında şu elektronikten uzaklaşıp kıbleye karşı dönüp okuya bileceğim bişeler almak istedim çalıştığım yerde.

     

    Hâlık'ımı ararım gece gündüz cihan içinde;

    Dört yanımdan yol indi evren ve mekân içinde.

     

    Dörtten yediye yettim, dokuzu geçip gittim,

    Ondan ikiye geldim çerh-i keyvan içinde.

     

    Üçyüzaltmış su geçtim, dörtyüzkırkdört dağ aştım,

    Vahdet şarabını içtim, düştüm meydan içinde.

     

    Çünkü düştüm meydana, meydanı dolu gördüm,

    Yüz bin arifi sordum, bütün cevlan içinde.

     

    Dalgıç denizine girdim, varlık şehirini gezdim,

    İnciyi sedefte gördüm, cevheri hazine içinde.

     

    Arş ve Kürsü'yü yürüdüm, Levh ve Kalem i gördüm,

    Varlık şehrini gezdim, söyledim bu can içinde.

     

    Canı gördüm cânanda, aşkı gördüm meydanda,

    Aşıkların meydanı cümle bostan içinde.

     

    Eri gördüm erleştim, istediğimi sordum,

    Hepsi sende dedi, kaldım hayret içinde,

     

    Hayran olarak kaldım, şuursuz olarak daldım,

    Kendimi derde saldım, buldum derman içinde.

     

    Seyr ister mi bülbül açılmıştır kızıl gül

    Her gülü uzak görme gülü gül bahçesi içinde.

     

    Miskîn Hoca Ahmed canı, hem cevherdir hem hazine,

    Herşey O'nun mekânı, O lâmekan içinde.


  11. Aziz kardeşlerim bizi özlediniz mi ?

    Beni mi özlediniz şeyhimi mi? Doğru söyleyin :)

    Öncelikle belirteyim ki Şeyhimin web sitesini ben bozmadım . dışardan sürekli kontrol ederim biraz karışmış web site. Ben hiç bişe yapmadım hacker liğim vardır ama böyle şeyler yapmam.

    Bir keresinde şeyhime hediye olarak bir web sitesi yapmıştım

    " bursatv.net" adında. Tamamiyle kendi tasarımımdı. Hiçbir cracklı program kullanmadan titizlikle yasal programlarla yapmıştım. İçinde iki tanede kitabını online olarak yayınlamıştım . flash kitap sayfalar çevriliyor falan baya fiyakalıydı...

    Eleştiriler aldım aklılardı afişçilik falan. Tabi şeyhim yayınladığım kitaplarını tam okumadığımı hemen anladı. Hani on metreden iğne deliğinden ipi geçiren yakası hırkası sökük biri var ya o misal.

    Neyse bir hikmet yazalım

     

    30. Hikmet

    Gönlüm kuşu uçar her zaman kanat çırpıp

    İki gözüm pişmanlıkta kanlar döküp

    Bedeni öldürüp riyazette dizini çöküp

    Ya Allah'ım affeyle günahımı

     

    Cahillikte işlediğim işim hepsi hata

    Kusurlardan tevbe eylemedim yakamı tutarak

    Gerdanıma tavuk gibi koyup fota

    Ya Allah'ım affeyle günahımı

     

    Dünyayı sevip din derdini attım

    Günah yükünü ey dostlar çıkardım

    Dergahına kötülükler getirdim

    Ya Allah'ım affeyle günahımı

     

    Kötü dünyaya gönül bağlayıp ergin oldum

    Eğlence ile vah yazık cahil oldum

    Bu dünyanın geçiciliğini şimdi bildim

    Ya Allah'ım affeyle günahımı

     

    Gönül mülkünü tutmuş okşar karanlık gecesi

    Benlik içinde ortaya çıkar ben-benliği

    Pir hizmeti uzak eyler bizden onu

    Ya Allah'ım affeyle günahımı

     

    Kul Hoca Ahmed günahına aklı erer

    Her kim Allah dese ona varır

    Erenlerin sohbetine eğilimlidir

    Ya Allah'ım affeyle günahımı


  12. Metafizik tabiri: saf akıl veya hadsî akıl. Ampirik aklın

    veya tecrübî bilginin zıddı olarak kullanılır.

     

    (Cemil Meriç' in ışık doğudan gelir kitabından)

     

     

    Hakikati imanın dışında arayanlar karşılarında abesi bul-

    dular.

     

    (Cemil Meriç' in ışık doğudan gelir kitabından)


  13. Aziz kardeşlerim her nekadar manen fırat kalkanı harekatına katılmayı başaramasamda yerden bulduğum 200 tl mehmetcik vakfına yatırılmıştır.

    Ne diyelim , olanlara şükür olmayanlara hamdolsun...

     

    Trabzondan çıktım başım selamet

    Çavuşluya vardım koptu kıyamet

    Arkadaşlar kaptanıma emanet

    Bu ayrılık şimdi de büktü belimi

    Zalim düşman yaktı da yıktı evimi

     

    Trabzonun etrafında meteris

    Meteristen telli de kurşun atarız

    Biz beş kardeş bir orduya bedeliz

    Bu ayrılık şimdi de büktü belimi

    Zalim düşman yaktı da yıktı evimi

     

    Vara vara vardık balkan aresi

    Bu ayrılık yoktur bunun çaresi

    Sende bıçak bende yürek yarası

    Bu ayrılık şimdi de büktü belimi

    Zalim düşman yaktı da yıktı evimi.


  14. Bazı olumlu kelimeler:

    İnşallah yapacağım

    Hemen harekete geçeceğim

    Bütün imkanlarımı kullanacağım

    Doğrusunu birlikte bulalım

    Hatalarımı düzeltmeye hazırım

    Şu konuda yanılmış olabileceğinizi düşünüyorum

    Birbirimize her zaman ihtiyacımız var


  15. Zenginlerin rakı sofrasından zırnık eksiltmeme ekonomik programı bunları doyurmaz... Sayın ekonomi bakanımız yanlış kişilere yatırım ve destek sağlıyor.

    Bir toplumda zenginlerin ıslah edilmesi şarttır.

    Koruma kollama politikaları ancak şımarıklıklarını artırır.

    İslam garip gelmiştir yine garip olarak gidecektir.

    İslam fakir fukara ve gariplerin eline doğmuştur. Günümüzde fakir fukara ve gariplere nefes bile aldırmayan tanrı patroncuklara ne istedilerde verilmedi...

     

    Her nere gittimse nasıl ettimse,

    Baktım gördüm başta gelen paradır.

    Tellalın yanına şöyle sokuldum,

    Duydum ağzındaki ilan paradır.

     

    Yorulmuş öküze tekme attıran

    Totoda tam on üçü tutturan

    Hakime savcıya kaş göz ettiren

    Avukatta olan plan paradır.

     

    Bir ölünün cemaati az ise

    Mutlak parası yok harçlığı kısa

    Bir ölünün cemaati çok ise

    Ölen insan değil ölen paradır.

     

    Parasız insana söz mü verirler

    Yol mu gösterirler hız mı verirler

    Keloğlana saçlı kız mı verirler

    Paşanın kızını alan paradır.

     

    Gönlümün gözüne bakan geliyor

    Tesbihine püskül takan geliyor

    Fesini bir yana yıkan geliyor

    Ramazanda hafız olan paradır.

     

    Fakiri bilirim lafta bulunur

    Korkusundan hep hilafta bulunur

    Camide de arka safta bulunur

    İmamın sağında kılan paradır.

     

    Aşık Reyhaniyim söz mü çalarım

    Elli mi çalarım yüz mü çalarım

    Perde inletir de saz mı çalarım

    Unutma ki sazı çalan paradır.

    Âşık Reyhani


  16. Seherdir bülbüller öter

    Gülfem açtı llbeğ llbeg

    Sabâlar şebnem dolusu

    Doldu taştı llbeğ llbeğ

     

    Hep açıldı meyhaneler

    Dem çekmede mestâneler

    Elvan elvan peymâneler

    Doldu taştı llbeğ llbeğ

     

    Şem'âlar düştü fânûsa

    Yokdur pervaneye buse

    Revân yolu Çıtanos'a

    Bugün düştü llbeg Ilbeg

     

    Celâli erkânın tanı

    Fâş etme sırr-ı Sübhân'ı

    Gene Leylâ'nın kervanı

    Geldi geçti llbeg lbeğ

    Celali Baba


  17. Gece eve gelirken hayal kuruyordum mehmetcik vakfına 20 milyon bağış yaptığımı falan... Kaldırımda 200 tl buldum :)

     

     

    Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;

    Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.

    Yolumun karanlığa saplanan noktasında,

    Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

     

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;

    Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.

    İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;

    Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

     

    İçimde damla damla bir korku birikiyor;

    Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...

    Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;

    Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

     

    Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;

    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

    Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;

    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

     

    Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;

    Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!

    Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;

    Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

     

    Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;

    İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.

    Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;

    Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

     

    Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;

    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!

    Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;

    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

     

    Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;

    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.

    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,

    Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

     

    Necip Fazıl Kısakürek


  18. Bir ekonomist olarak ekonomik kalkınma önerim kosgeb'in tüm işletme mezunlarına sermaye vermesi ve kuracakları işletmelere %50 kâr ortağı olmasıdır. Ancak önemle belirtiyorum ki sadece işletme mezunlarına. Diğer hiç bir bölüme değil sade işletme mezunlarına. Ve tüm devletten kiralanan işletmelere de sadece işletme mezunları için ihale açılmalı. Aynı şekilde kâr ortaklığıyla

     

    Bu piyasalardaki yerleşmiş kemikleşmiş ,kazandığı parayı yunan adalarında içki masalarında sahtekâr üreticilerin sonu olur.

    Bir örnek vereyim

    Birkeresinde elime bir fırsat geçmişti " klima.xyz " adlı internet adresini satın almıştım. Planım antalya. klima.xyz, ankara. klima.xyz, vb... Subdomainlerle , değişik ıp adresleriyle SEO yapıp Türkiye'de tüm klima sektörünü ele geçirecektim. İkinci el , bakım onarım , ve satış şubeleri kuracaktım ama internet adresim , geçersiz ödeme yöntemi bahanesiyle godediy şirketi tarafından çalınıp yüksek fiyatla satışa çıkartıldı. Satın aldığım yöntemle bir yıl daha uzatamadım kötü niyetliydiler. Evet 20 - 30 tl para bulamadık...

    Kaç kişi ekmek yiyecekti?

    Kaç sahtekardan kurtulacaktı millet?

    Bu kayıplar gibi belki yüzlerce proje geçti gitti...

     

    İşletmeciler işte böyledir kemikleşmiş lüks harcama tutkunu yaratıkların tüm düzenini boza bilir. Bu da heycanını yitirmemiş genç üreticileri piyasaya sürmekle olur.

     

    "Kitabına eğilmiş çocuk, aşını pişiren kadın, tarlasını süren çiftçi, tezgahtaki sanatkâr, fenâlık düşünmeye vakit bulamaz."

     

    Hoca Ahmed Yesevi


  19. Boykot için telefonlarını kıran vatandaşlara reddiye.

    Yanlış bir eylem içerisindedirler. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz lanetlenmiş bir kavimin bulunduğu yerden su alan sahabelere " suları dökün , o su ile yaptığınız ekmekleri hayvanlara yedirin" emrini vermiştir. bir ekonomist olarak önerim o telefon ve eloktronikleri TEMA vakfına bağışlamaları, TEMA vakfı da o telefonları yurt dışına satıp elde edilen gelirle Türkiye topraklarına ağaç dikmesidir.

×
×
  • Create New...